28-02-2007, 23:46 | #121 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sayin sahinaydin, Siddet olmadan 'zorla' kavramini nasil ifade edebilirsiniza acaba? Onemser misiniz bilmiyorum ama size bir tavsiyede bulunmak istiyorum. Bu forumla tanistigimda hukuk 2. siniftim. Simdi okulum biteli 3 yil olmak uzere. O zamanlar cok daha asabi ve atesli yazardim. Bazen bir sekilde eski konular yeniden canlaniyor ve ben o zaman yazdiklarimdan dolayi bazen utaniyorum. Gerci o zaman da insan haklarina aykiri fikirlere sahip degildim ve o tarzda mesajlar yazmiyordum; ancak yine de yazis tarzim acisindan 'simdi olsam soyle degistirirdim' dedigim cok sey var. Siz de henuz ogrencisiniz. Bu alandaki mesajlarinizda bir tur 'ihkak-i hak' oneriyorsunuz. Okuldan mezun olup da bu yazdiklarinizi degerlendirdiginizde kendinizi kotu hissetmemeniz acisindan ya da tesaduf edip de mesajlarinizi okuyan cevrenizin-muvekkillerinizin gozunde 'ihkak-i hak yanlisi hukukcu' damgasi yememeniz acisindan mesajlarinizi yazarken cumlelerinizin ne anlama gelebilecegini, ne sonuclara yol acabilecegini ve ilerde nasil dusunebileceginizi goz onunde bulundurmaniz size gercekten fayda saglayacaktir. Bu tavsiyemi goz onunde bulundurur ya da bulundurmazsiniz, bu size kalmis birsey ve lutfen bunu yeni bir tartisma konusu yapmayalim. Ancak tum iyiniyetimle bu cumleleri yazdigimdan da emin olmanizi isterim. Saygilarimla |
01-03-2007, 14:01 | #122 |
|
Sn.Ahu,
İlk alıntıdaki 'zorla' sözcüğünü mağdurun ifadesi, 'şiddet yok' nitelemesini de sonuçta saptanan durumun tarifi olarak görürseniz; ki ben iyi niyetle baktığım zaman böyle görüyorum; Sn.sahinaydın' ın demek istediği konusunda sizinle aynı yerde olamıyorum. Yüzyüze görüşmede var olan vurgular, mimikler, jestler, maalesef yazıda yok. Bu nedenle öncelikle yazarken, sonra da okurken daha fazla özen göstermek gerekiyor. Ben THS de epey güçlük çekiyorum mesela. 'ihkak-i hak' ne demektir bilmiyorum ama, Sn.sahinaydın' ın 'eşe zorla sahip olma' nın bir hak olduğunu savunduğunu söylemek istiyorsanız eğer; ben böyle birşey algılamadım. Kendisi benimle aynı şeyi söylüyor gibi geldi. Ama sizin tarafınızdan başka türlü anlaşılmışsa, ifadenin eksik olduğunu, veya en azından tereddüt yarattığını düşünmemek elde değil. Burası bir hukuk sitesi olduğuna göre, sizin değerlendirmenizi esas almak gerekir. Bilgi ve deneyim farklarımız olduğu anlaşılıyor. Bu ne kadar güzel birşey. Zaten burası bunları aktarmanın, paylaşmanın yeri. Keşke bundan 25 yıl önce de böyle olsaydı; kapısını çalamadığımız hocalarımızla (tıpta öyledir; onlar usta, biz çırak ya ...), yani bizden daha deneyimli, bilgililerle, böyle ortamlarda iletişim kurma olanakları bulunsaydı; nerede, nasıl hatalar yaptığımızı itilip kakılma, azarlanma, horlanma ve not kaybetmeye gerek kalmaksızın farketme ve öğrenme olanağımız olsaydı; çok daha iyi yetişeceğimizden eminim. Saygılarımla, |
01-03-2007, 14:35 | #123 | |||||||||||||||||||
|
bireysel özgürlükler, toplumsal değerleri incitmemeli
Şiddet ; Bir kişiye, güç veya baskı uygulayarak isteği dışında bir şey yapmak veya yaptırmak Cinsel istismar: Bir kişiyi, istemediği zaman ve şekilde cinsel ilişkiye zorlamak (sözlük anlamları) (Hukuki anlamlarına bakarak çözüme ulaşalım.) Kadın veya erkek aynı an ve şekilde birlikte olmayı istemeyebilirler, gayet doğaldır. Bu evlilik içinde halledilmesi gereken bir meseledir. Eşlerden birinin diğerini ilişkiye zorlamasının kanunda suç tipi olarak düzenlenmesi aile kurumunun kuruluş felsefesiyle,ailenin mahremiyeti ile bağdaşmaz.Ceza Kanunu’muzun ilgili maddeleri yukarıda(çoğaltabilirsiniz), eşin diğerine karşı suç olarak nitelendirilebilecek davranışları bunlardır, ancak evlilik içi tecavüz Aile kavramıyla çelişmektedir. Aile,eşlerin kendilerini tatmin etmek için uydurduğu meşru bir kurum değildir, masum ve mağdur olduğuna inanan/inanılan kimse için ceza hukuku anlamında da bir çok hukuki yol varken, eşler arasındaki mahrem ilişkiyi evlilik içi tecavüz olarak nitelendirmek ve bunu ceza kanununda suç tipi olarak düzenlemek isabetli değildir. Ne soruşturma-kovuşturma aşamasında, ne de yargılama aşamasında evlilik içi tecavüz kavramının kullanılması, hukuk,örf-adet,aile kurumu,ahlaki-insani değerlerle bağdaşmamaktır. Kötüye kullanılabilecek (kullanılması kuvvetli ihtimal) bireysel özgürlükler yaratmak yerine, var olan kurumlarla (tabi iş sopa kullanmaya varırsa-ki toplumumuzda varıyor-) sorunlar çözümlenmeli, ahlaki değerler bu denli yıpratılmamalıdır. Saygılarımla. |
01-03-2007, 15:20 | #124 |
|
yorum farkı, bakış açısı?
Ve tartışmalarda hep ayrıldığımız nokta da aslında bu;
Ortak söylemlerimiz; eşlerin rıza,onay,isteğiyle ilişki kurmalarının doğru olduğu iken, Ayrı düştüğümüz nokta; Olaya bir de aile kurumu, kavramı, ne için kurulduğu, açısından bakıyor olmamız. Ve aslında aynı şeyleri söylüyor olmamıza rağmen, Biz, toplumsal bir değerin (aile kurumunun) korunması gerektiğine işaret ederken, Sizlerce bu husus gözden kaçıyor. Saygılarımla. |
01-03-2007, 17:47 | #125 |
|
Sn.sahinaydın
Birbirini tekrar eden mesajlar yerine yeni bir sözünüz varsa yazmanızı rica ediyorum. Saygılar |
01-03-2007, 18:05 | #126 | |||||||||||||||||||
|
İmza Ben. |
01-03-2007, 19:51 | #127 |
|
Sayin Karacaoglu,
Anladigim kadariyla THS sizi artik iyice avukatlik havasina sokmus, oyle ki Sahin Aydin'in ihtiyaci olmamasina ragmen ve de vekaletsiz olarak Sayin Sahin Aydin'i savunma isine girisiyorsunuz. Sayin Sahin Aydin'in beni yanlis anladigini sanmiyorum. Ve inanin onun mesajlarini okurken en az sizin kadar iyiniyetliyim. Saygilarimla |
01-03-2007, 22:21 | #128 |
|
Bile bile lades buna derler
Sn.Ahu,
Belki inanmayacaksınız ama, bunu söyleyeceğinizi bile bile yazdım. Canınız sağolsun. Benim için onurdur. Teşekkür ederim |
08-03-2007, 21:02 | #129 |
|
türk ceza kanununun madde gerekçelerinden bence konuya gerçekten yeterli ve olması gerektiği gibi yaklaşıldığı görünmekte. metinden de anlaşılacağı üzere aile birliği sorumlulukları ve yapısı göz ardı edilmeden madde düzenlenmeye çalışılmış. olması gereken bir düzenleme idi bence.
"Maddenin ikinci fıkrasında, cinsel saldırının vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi, bu suçun nitelikli hâli olarak tanımlanmıştır. Suçun bu nitelikli hâli için, vücuda vajinal, anal veya oral yoldan organ veya sair bir cismin ithal edilmesi gerekir. Bu bakımdan vücuda penis ithal edilebileceği gibi, vajinal veya anal yoldan cop gibi sair bir cisim de ithal edilebilir. Bu bakımdan, söz konusu suçun temel şeklinin aksine, bu fıkrada tanımlanan nitelikli hâlinin oluşabilmesi için, gerçekleştirilen davranışın cinsel arzuların tatmini amacına yönelik olması şart değildir." "Cinsel saldırı suçunun nitelikli hâlini oluşturan bu fiiller, eşe karşı da işlenebilir. Evlilik birliği, eşlere sadakat yükümlülüğünün yanı sıra, karşılıklı olarak birbirlerinin cinsel arzularını tatmin yükümlülüğü de yüklemektedir. Buna karşılık, evlilik birliği içinde bile, cinsel arzuların tatminine yönelik talepler açısından tıbbi ve hukukî sınırların olduğu muhakkaktır. Bu sınırların ihlâli suretiyle eş üzerinde gerçekleştirilen ve cinsel saldırı suçunun nitelikli hâlini oluşturan davranışlar, ceza yaptırımını gerekli kılmaktadır. Ancak, bu durumda soruşturma ve kovuşturmanın yapılması, mağdur eşin şikâyetine bağlı tutulmuştur." |
09-03-2007, 08:56 | #130 |
|
Sn.hakansezen,
Yasa gerekçelerinden olduğunu anladığım alıntı için teşekkürler. Acaba sizden bir konuda katkı istesek ayıp olur mu? http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=12628 Saygılarımla, |
09-03-2007, 11:32 | #131 |
|
Teşekkür'-ül nacizan-e;
Bu forumda yazan ve "evlilik içi tecavüz" kurumunun varlığını savunan herkese teşekkür ederim.
Anlamamakta inat ettim galiba üzgünüm. Aile'nin ne için kurulması gerektiği ile ne için kurulduğu(günümüzde) farkını algılayamamışım. Sanırım bu olaya hep tek yönden baktım, Saygılar, |
09-03-2007, 11:46 | #132 |
|
yasa gerekçelerinden olduğunu yazdım zaten anlamanız güzel..
ben sizin kadar anlayışlı değilim. gönderdiğiniz link e ne gibi bir katkım olacak anlamadım. anlatırsanız sevinirim. |
09-03-2007, 12:22 | #133 |
|
Sn.hakansezen,
Estağfurullah. Acil şiddet hattı açılışıyla ilgili haberde önerilen yaklaşımın ve onu izleyen mesajlardaki görüşlerin uygulanabilirlikleriyle ilgili görüş ve varsa mesleki bilgi ve deneyimlerinizi duyarsak katkısı olabilir diye düşünmüştüm. Olabilecekse tabii. Saygılarımla, |
09-03-2007, 16:56 | #134 |
|
katkım olabileceğini düşündüğüm yerlere yazıyorum zaten. mesleki bilgi ve deneyim konusunda ise bilgi kısmı ile ilgili problemim olmadığı kanaatindeyim. deneyim konusunda ise yaşım ufak ama bazı yaşı büyük deneyimi ve tecrübesi eksik büyüklerimize bakarak bundan dolayı sıkıntılı değilim...
|
30-06-2007, 12:27 | #135 |
|
merhaba;
ben sayın hocanın görüşlerine katılmıyorum.yasalar oluşturulurken tabiki örf ve adetler yadsınamaz ama bu töre cinayetleri gibi toplumda sıkıntı yaratan örf adet niteliğinde ise bunların sırf örf adet olduğu için yasalaşması görüşü hukukun varlığı ile taban tabana zıttır.evlilik erkeklerin içgüdülerini kadınlar üzerinde özgürce uyguladığı bir kurum değildir.bu kadını hala roma dönemindeki gibi mal olarak görmek demektir.özellikle günümüzde kadınlara belli haklar kazandırılmaya ve toplum yapısını düzenlemeye çalışırken erkeklere yine egemenlik tanımak şimdiye kadarki yapılar tüm çabaları boşa çıkarır evlilik içiçnde bile yine erkeği egemen kılmak kadın haklarına ve kadının kendi iradesinin olduğu kişi inancına ters düşer.bu tip bir yasa çıkması erkeklerin aile içinde zaten ezilmekte olan kadınların üzerine bir yük daha getirir ve bu yanlış artarak devam eder. sayın hocamız bazı olaylara bir kadın gözüyle bakmış olsaydı hukuku bile erkekler lehine sürdürmeye devam etmezdi |
30-06-2007, 21:54 | #136 |
|
aslında bu konu hiç sevmediğim vede görüş belirtmek istemediğim bir konu. nedenlerini birkaç soruyla açıklamak isterim. tabiiki bunlar benim görüşümdür. beğenmeye veya kızabilirsiniz. eşi ile birlikte olmak için sadece eşinin isteğini yeterli görmeyip o gün kendisinin de buna ihtiyaç duymasını veya istemesini savunmaktadır arkadaşlar. o zaman peki kadın isterse eşi reddederse bu kadının hoşuna gider mi??? vede eğer erkek yada kadın eşlerden biri sürekli reddediyorsa eşini o zaman diğer eşin onu aldatma veya boşama hakkı var mı???
evlilik bir birlik veya ortaklık değil. evlilik iki tarafın da biri birini idare etmesiyle devam eder. sana nasıl davranılmasını istiyorsan eşine öğle davran. |
30-06-2007, 22:33 | #137 |
|
Öyle ayıdan bozma insanlar var ki... Onların güçsüz, sahipsiz ve gelirsiz eşi olmak, kuşkusuz ki gerçek bir ayının ormandaki sevgilisi olmaktan zordur...
|
11-07-2007, 12:50 | #138 |
|
Tecavüzcü eşe 10 yıl hapis
11/07/2007 DHA - ANTALYA - Karıkoca arasında başlayan tecavüz davası mahkûmiyetle sonuçlandı. Mahkeme, kamyon şoförü 26 yaşındaki H.A.'yı suçlu bularak 10 yıl beş ay hapis cezası verdi. Tecavüze uğrayan 26 yaşındaki A.A. boşanma davası açtı. Antalya 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada olaylar şöyle gelişti: Kamyon şoförü koca görücü usulüyle 7 Aralık 2005'te A.A.'yla evlendi. Genç kadın 30 Ocak 2006'da eşinin kendisini dört-beş kere ters ilişkiye zorladığını ve canının çok yandığını belirterek polise gitti. Genç kadın ruhsal bunalıma da girdiğini söyledi. Kamyon şoförü kocaysa polise şu ifadeyi verdi: "Eşim normal yoldan birleşmemiz sırasında acı çektiğini belirterek arkadan birleşmemizi istedi. En sonuncusunda eşimin acı çektiğini söylemesi üzerine bir daha yapmamak üzere sözleştik."
Genç kadına fiili livata yapıldığı doktorlarca tespit edildi. Ayrıca A.A.'nın evlilik içi tecavüzden sonra psikolojik dengesinin bozulduğu da raporlarla belirlendi. Tutuksuz yargılanan kamyon şoförü koca 10 yıl beş ay hapse mahkûm edildi. Karardan sonra tutuklanan H.A. cezaevine gönderildi. http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=226565 |
11-07-2007, 15:11 | #139 |
|
Kararı adalete uygun bulduğumu belirtmeliyim. Bir kadının kocası olmak, o kadına istediği şekilde davranmak, sapıklıklarını deneme amaçlı, bir canlı vücut olarak kullanmak hakkı vermez erkeklere. Olaydaki erkek, karısını şişme bebekle karıştırmış anlaşılan. Cezayı da çok tatmin edici ve çağın gereklerine uygun bulduğumu söylemeliyim.
|
06-01-2008, 18:29 | #140 |
|
Bence tüm bunların çözümü , bir evlilik yasası oluşması , kadın ve erkeğin evlilik birliğinde kişisel hakları ve özgürlükleri olmalı , belirsizlikler daima uzun tartışmalara neden olur , kesin ve daim anlaşmalar olmalı , haklar olmalı , kimse kimsenin esiri olmamalı , zorla , evlilik sürdürülmemeli , eşler tercihlerini yapabilmeli , eşinin cinsel arzuları yüzünden veya herhangi birşey yüzünden kendini haklı nedenlere sokamayıp neden istemediği mutlu olamadığı bir hayatı paylaşsın ? ... her birey kendi verdiği kararın sonucunu göze almak zorundadır , Haklı olmak çözüm değildir , tek taraflı haklılık kimseyi mutlu etmeyecektir ... Teşekkür ederim
|
27-01-2009, 04:04 | #141 |
|
Menfaatler dengesi. İşte hukukun amaçlarından biri ve hukukçunun en önemli işlerinden biri budur. Türk toplumu var olan ve değeri tartışılır doğal afet nevi erkek cinselliğini hoşgörme adetinden mi kurtulsun yoksa kadınlar eşleri tarafından tecavüze uğramaktan mı kurtulsun?
Elbette kadın bir meta değildir (bunu bilmek ayrı, anlamak ayrı) ve tabii ki evlendiği erkeğin malvarlığında aktif bir kalemmişcesine üzerinde tasarrufta bulunulamaz. KADINLAR İNSANDIR! Ama ne yazık ki bu özellikleri tarih boyunca tartışılmış ve anlaşıldığı kadarıyla henüz bu konuda özellikle erkek camiasında bu konuda kesin kanıya ulaşılamamıştır. İnsan oldukları için, kadınlarda diğer omurgalı canlılardan daha gelişkin bir benlik ve karakter farkındalığı mevcuttur. Bu sebeple bir arada sürekli aynı evde yaşadıkları kişinin kendilerine saldırması, kaba kuvvetin yanında bir de cinsel istismarı onları çok ŞAŞIRTABİLİR, üzebilir, (buna hakkı olmadığı düşünülse de) eşine küsebilir(!). Ciddiyeti ele alırsak kendisinden nefret edebilir, çeşitli psikolojik hastalıklara yakalanması neredeyse kesindir ve sonuçta bu insanın benliği ve karakter farkındalığı, bir tek hücreli canlı seviyesine düşebilir. Bir de toplum cephesinden bakalım. Evlilik içi tecavüzün suç olarak kabulü sonucunda değerli toplumumuza ne oldu? Nasıl bir faciaya uğradı? Ahlak anlayışımızı kaybettik mi? Herkes kocasına dava mı açtı? Evlilik içi ilişkilerde artık her erkek ilişki öncesi "karım beni dava eder mi" endişesi mi yaşıyor? Sayın profesör "böyle sorunlar aile içinde halledilmeli" demiş. Hangi aile? Tecavüzcünün (erkek/kadın) bu davranışı sonucu bu evlilikte aile vasfı kalır mı? Ki aile korunsun. Burada bir sömürücü bir de sömürülen vardır. Kadın aile içinde "eşim tecavüz etti" desin bakalım ne oluyor. Karşı tarafın ailesi en medeni şekilde boşanma davası açılmasına yol açar. (Ki işte bu aile bizim toplumumuzun temeli olan aile.)İnanın bir de hakılı çıkmayı başarırlar. Buna da hal' denir tabii. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
17 Aylik Bebeğe Tecavüz | Av. Zeynep TÜFEKÇİ | Hukuk Haberleri | 140 | 14-03-2007 19:42 |
Tecavüz mü, İlişki mi? | Ayşegül Kanat | Kadın Hakları Çalışma Grubu | 8 | 02-01-2007 22:49 |
marka hakkına tecavüz | anti-leviathan | Hukuk Soruları Arşivi | 3 | 15-12-2006 19:02 |
Arsa Sınırına Tecavüz | emirhan | Hukuk Soruları Arşivi | 0 | 18-08-2004 16:35 |
Meraya Tecavüz | glossator | Meslektaşların Soruları | 0 | 22-09-2002 16:44 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |