|
Hukuk Sohbetleri Hukuki yorumlar, görüşler ve tartışmalar.. Soru niteliği taşımayan her türlü hukuki sohbet için. |
Anket Sonucu: Bakire/bakir olmadığını eşten gizlemek veya bekaret zarı diktirmek: | |||
Hukuk düzeni tarafından korunamaz. | 22 | 50,00% | |
Hukuk düzeni tarafından korunmalıdır. | 6 | 13,64% | |
Bazı durumlarda hukuk düzeni tarafından korunabilir. | 16 | 36,36% | |
Oy Verenler: 44. Bu ankette oy kullanamazsınız. (Anket no : 281) | |||
|
03-01-2010, 21:11 | #121 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Saygılar. |
04-01-2010, 01:15 | #122 | |||||||||||||||||||||||
|
Kadınla ilgili her hukuki probleme, önce kadın açısından bakmak öncelikli ve gereklidir. Bakire kadın, bakire olmayan kadın arasında bir fark gözetilmediği üzere, bekaretin kadın bakımından artı değer getirmeyeceği de açıktır. Değer olarak gören zihniyetin, evliliğe doğal olarak birçok tecrübe ile adım atan ancak, haksız ve adaletsiz bir düşünce yapısı ile, tabiri caizse açılmamış gül goncası talep eden erkek zihniyeti olduğu açıktır. Toplumda yüzyıllardır kadın aleyhine kökleşen tabular, gelenek ve görenekler, ardına salt kadın üzerinde etkili olması hususunda bilinçli şekilde dayatılan din kurallarını da alarak, bekareti bir değer olarak ortaya çıkarmıştır. Ne yazık ki, 2010 yılında biz kadınlar, hala bekaretimizin bizim için artı değer oluşturup oluşturmayacağını düşünmek, tartışmak zorunda bırakılıyoruz. Pek çok konuda olduğu gibi kadın hala gereksiz savunmalarda zaman ve enerji kaybetmekte. Oysa zarlı kadının, zarsız kadınla aynı değerde olduğu ve böyle bir ayrımın yapılmasının, hatta doğrudan yapılmasa bile, netice olarak yapılmaya yol açılmasının ,insan hakkı ihlali olduğu aşikardır. Tıpkı erkekler gibi bedeni üzerinde her türlü tasarruf yetkisine sahip, akıl ve irade sahibi kadının, bedeni üzerinde kendinden başka ve bizzat kendinden üstte, söz sahibi, kontrol edici, yargılayıcı, hakimiyet kurucu kimse olmaması gerekir. Bakire olarak evlenmek, bakire olmayarak evlenmek veya bekaret zarını diktirerek evlenmek... Tüm bunlara sadece kadın karar verecektir. Bu kararlarından dolayı da yürürlükteki hukuk da dahil zarara uğratılmamalıdır. |
04-01-2010, 09:30 | #123 | |||||||||||||||||||||||
|
Hepsi iyi güzel de, sorunun yanıtı hala yok: Bir kadın kimseyi kandırmayacaksa neden diktirir şu varlığına yokluğuna hukukun değer vermediği zarı? Sorun zaten kimsenin bedensel tasarrufu değil, bu işin eş adayını kandırmak için yapılmasında. Keşke kadınlar bunun yerine gerçeği anlatma cesaretine sahip olabilseler, bekareti önemseyen ya da evliliğin olmazsa olmaz bir şartı olarak gören erkeğe (ve toplumsal anlayışa) burun kıvırabilseler. |
04-01-2010, 09:35 | #124 |
|
Muhtemelen mahkemece bu inceleme istendiğinde bayanın tamiri imkansız manevi değerlerinde kayıplar olacaktır. Bu saatten sonra erkeğin kendini haklı çıkartmak için başvurduğu bu yol toplumca da hoş karşılanmayacaktır. Bir yerden sonra bakirelik dediğimiz olay mahremiyete girmektedir. Eğer eşiyle ilgili böyle bir sorunu varsa bunu aile bireyleri arasında tartışmalı çok gerek görüyorsa.
Erkek kendini toplumdan aklamaya çalışırken bayanda yıktığı değerlerin tamiri neyle nasıl yapılacaktır. bana kalırsa burada hakim tüm bu hususları değerlendirip bilirkişi incelemesine gitmemelidir. Bayanın bu hususta mahkemede vereceği ifade bile yüzünün kızarmasına sebebiyet verebilecek kadar hasasa bir konudur üstünde durduğumuz. |
04-01-2010, 10:47 | #125 |
|
1. soru şu:
Kızlık zarını diktiren ve "kızlık zarımı diktirmedim, bakire olarak evlendim" diyen bir bayan yalan söylemiş midir, söylememiş midir? Bazı arkadaşlar bu soruya cevap vermekten -nedense- çekiniyor. Bu sorunun cevabı, "evet, yalan söylemiştir" ise; bu yalan, aldatma sayılır mı, evliliğin iptali sebebi olabilir mi, yoksa önemsiz bir yalan mıdır... vs tartışılabilir. Ama bazı arkadaşlar ısrarla, "bunu (hala) sormak ne kadar ayıp" diyor, başka bir şey demiyor. Tartışma belli bir sistem içinde yürümüyor: HGK Kararı 1. sayfada, "O HGK Kararı öyle değil" diyen Daire Başkanının açıklaması bir sonraki sayfada, bu sayfada dosya bilirkişiye gitsin mi gitmesin mi var... 10 sayfa sonra yargılama giderlerini tartışıyor olmaktan, ve fakat birinci sorunun cevabının halen verilmemiş olmasından endişeliyim. |
04-01-2010, 12:50 | #126 | |||||||||||||||||||||||
|
Soru başlığında, Bekaret zarını diktirmek ve bu durumu müstakbel eşe söylemeden evlenmek söz konusudur. Tartışılan konu ise; "Bekaret zarının diktirilmesine rağmen bunun eşe hiç söylenmemesi veyahut bu konunun aralarında hiç bahis konusu olmaması halinde, kadın zarın diktirilmesi mevzuunu eşine söylememiş olmakla onu aldatmış sayılır mı?" noktasındadır. (1) Bir görüş; "Zarı diktiren eş, kocası bunu sormamış olsa bile bunu ona kendiliğinden söylemelidir, konuyu kocasına açmayarak sessiz kalırsa kocasını aldatmış sayılır ve bu durum aldatma nedeniyle iptal davasına nedendir..." der! (2) Bir başka görüş; "Zarı diktiren eşin kocası, bekaret zarı konusunda ona "bakire misin?" diye sormasına rağmen "evet bakireyim'" demişse, veyahut koca, "ben bakireliği şart görüyorum, bakire olmayan kişiyle evlenmem!" dediği halde ya da "kocanın, bulunduğu sosyal ve kültürel ortamda kadının bakireliği olmazsa olmaz şart olarak kabul görüyorsa..." ve bunu bilerek, kocasından durumu gizlemişse; kocasını aldatmış sayılır ve aldatma nedeniyle iptale neden olur" der. (3) Bir diğer görüş ise; "Yahu hangi çağda yaşıyorsunuz!? Bekaret zarı önemsizdir ve bir vasıf değildir, olsa da olur olmasa da olur! Esasen "olmasa da olacak" şeyin gizlenmesi, aldatması da olmaz!" demek istese de bunu asla dile getirmez! Siz şimdi hangisini destekliyorsunuz Adli Tip? |
04-01-2010, 13:02 | #127 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
. |
04-01-2010, 13:08 | #128 | |||||||||||||||||||||||
|
Bu şekilde tartışmalar da "hapı yutup, yutmama" noktasına kayacak gibi görünüyor. |
04-01-2010, 13:13 | #129 | |||||||||||||||||||||||
|
Ben 2. Görüşü destekliyorum. 3. görüşü de destekliyorum. Ancak, 3 görüşü savunanların bahsettiği evlilikler hangi çağda yaşanıyor merak ediyorum. Zira, kadın bekaret zarını önemsemiş ve diktirmiş, erkek de önemsemiş, evliliğin iptalini istiyor. Yani kadının da erkeğin de zihniyeti aynı. Evliliğin iptalinin istenmiş olmasının sebebi, bekaret zarını diktirmek değil, bu konuda eşi yanıltmaktır. 3. görüşü savunanlarının "konu o değil" tarzı yaklaşımlarını hayretle izliyorum. ("Konu o değil" tarzı, sadece size yakışıyor. ) Asıl konu bu değil. 1. görüşü de çok istisnai bazı hallerde destekleyebilirim. Bu konudaki sessizliğin bazı hallerde aldatma sayılabileceğini düşünüyorum. "Bunu benden niye gizledin" diyen eşe, "sormadın ki" denmesi her zaman muteber bir cevap olmayabilir. (diye düşünmeye devam ediyorum. ) |
04-01-2010, 14:31 | #130 | |||||||||||||||||||||||
|
Önceki tüm beyanlarımı tekrarla , sorunuza net bir cevap vermek gerekirse, hayır söylememiştir. Yalan olduğu kabul edilebilse dahi, halin icabı gereği söylenmiş kabul edilebilip beyaz yalandır. Objektif olarak, evliliğin iptali sebebi sayılabilecek ağırlıkta bir yalan kabul edilemez. Bekaret zarını diktirmek ile, dolandırıcılıktan birçok sabıkası olduğu halde bunu eşten saklamak aynı ya da aynı kefede tartılabilecek örnekler değildir, olamaz. |
04-01-2010, 14:46 | #131 | |||||||||||||||||||||||
|
İlginç bir hap. Hapı yutan, "işte kapı! " şeklindeki bir sözlü şiddete maruz kalmayacak o zaman. Kadın hapı yuttuğu gibi, müstakbel eş de bir şekilde hapı yutacak. |
04-01-2010, 14:57 | #132 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Koca da halin icabı gereği evliliğin iptalini isteyebilir. Ben, "bu konuda yalan söylen eş, bu yalanı gereksiz yere söylemiş olabilir" demedim hiç. Halin icabı gereği söylemiş olabilir. Evet, soruya net bir cevap verek gerekir. Yalan söylememiş midir, (beyaz) yalan söylemiş midir? Ben de önceki beyanlarımı tekrarlıyorum:
|
04-01-2010, 14:58 | #133 | |||||||||||||||||||||||
|
Siz şimdi hangisini destekliyorsunuz Saim Abi? |
04-01-2010, 15:22 | #134 | |||||||||||||||||||||||
|
Ben başından beri 2. görüşü savunmuştum. |
04-01-2010, 18:45 | #135 |
|
olaya tersinden baksak. erkek deseki benim kimse ile ilişkim olmadı ilk gözüm seni gördü'' dese ve daha sonra birçok kadınla ilişkisi olduğu ortaya çıksa bunu öğrenen bayan eş açısından boşanma gerekçesi olur mu olmaz mı? burada verilen cevap belki de asıl cevabı oluşturabilir. işe girerken bile eğitim durumuna ilişkin verilen yanlış beyan işten çıkarma sebebi olabiliyorsa az haklı veya çok haklı olarak aranan önemli bir eksiklik neden haklı sebep olmasın.
|
04-01-2010, 18:46 | #136 | |||||||||||||||||||||||
|
Tabii ki boşanmayı gerektirir, bayan için önemliyse pekala boşanma sebebidir. |
04-01-2010, 19:33 | #137 | |||||||||||||||||||||||
|
Aslında soru '' boşanma sebebi olur mu '' değil '' evliliğin iptali nedeni olur mu'' olmalı. İyi çalışmalar.. |
04-01-2010, 20:19 | #138 | |||||||||||||||||||||||
|
Ben Raşit Beye bu forumla ilgili görüş bildiren bir mesaj yollamadım. Saim Abiye telefon ettiğim doğrudur. Ben Saim Abinin özetlediği görüşlerden 2.sini tam destekliyorum. Bence, kızlık zarını diktirtiği halde, bakireyim diyen birisi eşini aldatmıştır. 1. görüşün istisnalarının olabileceğini düşünüyorum. Örneğin, erkek, bayanın bakire olduğunu sanarak evleniyorsa, bayan da bu konunun erkek için çok önemli olduğunu biliyorsa, bu halde susmak da bence aldatmak kabul edilebilir. Örneğe örnek: Erkek, "önceki nişanlımdan, bakire olmadığını öğrendiğim için ayrıldım" demişse, kadın da susmuşsa bu sessizlik aldatma kabul edilebilir. Pekala, kızlık zarını diktiren kadının bu konuda sessiz kalması, her durumda aldatma kabul edilemez. 3. görüşe şu açıdan katılmıyorum: Kadının bekaret zarını diktirmesinin keyfi olabilceğine ihtimal vermiyorum. Kadının bakire sanılmak istemesi ne kadar hoş görülebilecek bir haksa, erkeğin gerçekten bakire olan birisiyle evlenmek istemesi de en az diğeri kadar haktır. Bekar erkeğin bu arzusu, bekarken evleneceği kadını seçmesi, her hangi bir kadının kişisel haklarını sınırlamaz. Saygılar, |
04-01-2010, 20:36 | #139 | |||||||||||||||||||||||
|
Aşağı yukarı aynı şeyleri söylüyoruz. Peki şöyle bir durum için fikrin nasıl olur?: Erkek, çok rahat bir tiptir ve bakire birisi ile evlenmek istememektedir ve bakireliği de çağa uygun olmayan bir hal olarak nitelendirmektedir. (Olmaz ya, oldu varsayalım!) Kadın da mutaassıp bir aileden olup, ancak arkadaş çevresinde bakire olduğunu söylemekten utanan bir tiptir. Yani Erkeğin bulunduğu arkadaş grubundadır ve onlardan farklı olmadığı intibaı vermektedir. Erkek, bu bayanla evlenmek istediğinde, bakire bayan "bakireyim" dememiştir. Gerdek gecesi bakire olduğu anlaşılmış ve erkek duruma çok içerlenmiş, kendisinin aldatıldığını düşünmüştür. Erkek aldatma nedeniyle iptal davası açarsa, sizce kabul edilebilir bir talep olur mu bu talebi!? Susmak aldatmak ise, bu da aldatma sayılabilir mesala... |
04-01-2010, 20:40 | #140 | |||||||||||||||||||||||
|
Konuyla alakalı olarak bir kaç gün önce "kardeşçe uyarı" adlı özel mesajınıza atfen öyle demiştim, zaten ne görüşte olduğunuzu o mesajdan sonra anlamıştım. Yanlış anlaşılmaya sebebiyet vermek istemem Ayrıca konunun ana bütünlüğünden ayrılmamak için yazı yazmamaya özen gösteriyorum. |
04-01-2010, 20:49 | #141 | |||||||||||||||||||||||
|
Cevap veremedim. Bu sessizliğimi aldatmak olarak yorumlamayın lütfen. |
04-01-2010, 21:06 | #142 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın Dikici, Ben yukarıda üç seçenek halinde sıraladıklarınıza benzer bir cümle sarfetmedim. Onlarca mesaj yazıp, demek istediğimi dile getirememişim demek ki... Söylediklerim özet halinde aşağıdaki gibi: -Artık yasalarımızda "Bekaret" diye bir kavram yoktur. -Yine artık yasalarımızda, "Bakire mi, değil mi tartışması" yoktur (Biz burada yapaduralım!). -Yine yasalarımızda artık, Genç kız-Kadın ayrımı YOKTUR. Yasa nezdinde tamamı KADIN'dır. (Anlamı çok açık aslında) -TCK da dahi, bekaretin izalesi diye bir kavram da artık olmadığı için, "Ruh ve beden tamlığı" ndan ne anlaşılması gerektiği üzerine adli tıpımız bocalamaktadır! Beden tamlığını ihlal ettiğine yönelik raporların tartışma konusu olması nedeniyle, "Ruh tamlığının" zarar görmesi kavramı içinde değerlendirmeye çalışmakta, ancak açıklamakta zorlanmaktadır! -TMK da kadının bakire olmayışını boşanma nedeni sayan bir hüküm YOKTUR. -TMK da kadının bakire olmamasını evliliğin iptali nedeni sayan bir hüküm YOKTUR. -Evlilik iptali sayıldığı yegane içtihattan, Yüksek Yargı dönmüş, kararını düzeltmiştir. -Kızlık zarının diktirilmesini, eşin aldatılması , dolayısıyla evliliğin iptali sayabilmek için, öncelikle bekaretin kadında aranması gereken bir vasıf olup, olmadığının tespiti gerekir. -Bekaret aranabilecek bir vasıf değil ise, diktirilmesi-diktirilmemesi-vardır-yoktur denmesi, sonuca etkili değildir. Çünkü artık yasa, BEKARET adlı bir kavramı TANIMAMAKTADIR. Varsın yasa tanımasın, bizce bekaret vasıftır, üzerine yalan söylenmesi, tıbbi müdahale ile varmış gibi gösterilmesi bizce aldatılmadır demeye devam ediliyor forumda. Yokta noksan aranılmaz dedik ama, bunu 4. görüşe eklemeyi unutmuşsunuz Saygılarımla... |
04-01-2010, 21:10 | #143 | |||||||||||||||||||||||
|
Sağolun, size zahmet verdim. Şimdi benim görüşümü de 4. görüş olarak yazın deseydiniz itiraf ediyorum, "susarak sizi aldatacaktım!" İzninizle bu yazdıklarınızın hepsini 4. görüşe kopyalayacağım... |
04-01-2010, 21:13 | #144 |
|
Soru başlığında, Bekaret zarını diktirmek ve bu durumu müstakbel eşe söylemeden evlenmek söz konusudur.
Tartışılan konu ise; "Bekaret zarının diktirilmesine rağmen bunun eşe hiç söylenmemesi veyahut bu konunun aralarında hiç bahis konusu olmaması halinde, kadın zarın diktirilmesi mevzuunu eşine söylememiş olmakla onu aldatmış sayılır mı?" noktasındadır. (1) Bir görüş; "Zarı diktiren eş, kocası bunu sormamış olsa bile bunu ona kendiliğinden söylemelidir, konuyu kocasına açmayarak sessiz kalırsa kocasını aldatmış sayılır ve bu durum aldatma nedeniyle iptal davasına nedendir..." der! (2) Bir başka görüş; "Zarı diktiren eşin kocası, bekaret zarı konusunda ona "bakire misin?" diye sormasına rağmen "evet bakireyim'" demişse, veyahut koca, "ben bakireliği şart görüyorum, bakire olmayan kişiyle evlenmem!" dediği halde ya da "kocanın, bulunduğu sosyal ve kültürel ortamda kadının bakireliği olmazsa olmaz şart olarak kabul görüyorsa..." ve bunu bilerek, kocasından durumu gizlemişse; kocasını aldatmış sayılır ve aldatma nedeniyle iptale neden olur" der. (3) Bir diğer görüş ise; "Yahu hangi çağda yaşıyorsunuz!? Bekaret zarı önemsizdir ve bir vasıf değildir, olsa da olur olmasa da olur! Esasen "olmasa da olacak" şeyin gizlenmesi, aldatması da olmaz!" demek istese de bunu asla dile getirmez! (4) - Bir farklı görüşe göre: -Artık yasalarımızda "Bekaret" diye bir kavram yoktur. -Yine artık yasalarımızda, "Bakire mi, değil mi tartışması" yoktur (Biz burada yapaduralım!). -Yine yasalarımızda artık, Genç kız-Kadın ayrımı YOKTUR. Yasa nezdinde tamamı KADIN'dır. (Anlamı çok açık aslında) -TCK da dahi, bekaretin izalesi diye bir kavram da artık olmadığı için, "Ruh ve beden tamlığı" ndan ne anlaşılması gerektiği üzerine adli tıpımız bocalamaktadır! Beden tamlığını ihlal ettiğine yönelik raporların tartışma konusu olması nedeniyle, "Ruh tamlığının" zarar görmesi kavramı içinde değerlendirmeye çalışmakta, ancak açıklamakta zorlanmaktadır! -TMK da kadının bakire olmayışını boşanma nedeni sayan bir hüküm YOKTUR. -TMK da kadının bakire olmamasını evliliğin iptali nedeni sayan bir hüküm YOKTUR. -Evlilik iptali sayıldığı yegane içtihattan, Yüksek Yargı dönmüş, kararını düzeltmiştir. -Kızlık zarının diktirilmesini, eşin aldatılması , dolayısıyla evliliğin iptali sayabilmek için, öncelikle bekaretin kadında aranması gereken bir vasıf olup, olmadığının tespiti gerekir. -Bekaret aranabilecek bir vasıf değil ise, diktirilmesi-diktirilmemesi-vardır-yoktur denmesi, sonuca etkili değildir. Çünkü artık yasa, BEKARET adlı bir kavramı TANIMAMAKTADIR. |
04-01-2010, 21:14 | #145 | |||||||||||||||||||||||
|
Burada erkek bakire bir bayan istemediğini söylemiş mi? Güzel bir noktaya temas ettiniz ben de sayenizde geçen seneki Rus Erasmus öğrencisi arkadaşlarımı hatırladım. 6-7 kişilik Rus 19 yaşlarında 4 erkek 3 kız, bizim üniversiteye gelmişlerdi, ben de tanıştım, aynı yurtlarda kaldığımızdan muhabbet ilerledi bayağı. Sonra konu bakire olmak konusuna geldi. Ruslarda 22-23 yaşına gelip bakire olan kıza kötü gözle bakılırmış, evde kalmış olarak yorumlanırmış. Kesinlikle evlenmeden önce hiç yoktan bir kez vajinal yoldan ilişkiye girmesi bekaretini kaybetmesi gerekirmiş. Oradaki arkadaşlar böyle söylediler, Ruslarda erkek oranı düşükmüş, hatta bekaretin kaybı için, bazen kızlar teklif ederlermiş. Ben arkadaşların yalancısıyım, hem kız hem erkek, ben o zaman çok şaşırmıştım. |
04-01-2010, 21:19 | #146 | |||||||||||||||||||||||
|
Raşit Bey, Ali ve Belin temelind ekonuyu Ulusal boyuttan, Rusya nezdinde Uluslararası boyuta taşımış bulunmaktasın. Hadi hayırlısı diyelim ve hiç olmazsa bundan sonra kendini Ali yerine koyup, yorum yapmazsın ümidiyle bekleyelim. O olayda, erkeğin kültürü ve isteği bellidir zaten. Söylemesine gerek var mıdır? |
04-01-2010, 22:03 | #147 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın Demirel, Israrla asıl konudan uzaklaşıyor, "yasalarımızda bekaret" yok diyorsunuz. Kimse "yasada bekaret sözcüğü var, bir vasıf olarak kadında aranır" demiyor ki. Evet, bekaret sözcüğü geçmiyor yasamızda ama "Yanılma" ve "Aldatma" başlıklı maddeler var ve zaten bu maddeleri tartışıyoruz. Yasada açıkça bekaret yazması gerekmez, diğer bir çok kavram yazılmadığı gibi. Kadın bekarete "zar diktirecek kadar" önem veriyor ve eşini (eş adayı iken) bu konuda aldatıyorsa ne olacak, bunu tartışıyoruz ve sizin bunu anladığınızdan eminim. Ama asıl soruya yanıt vermek yerine bekaret kavramından sözediyorsunuz. Neslihan hanım açıkça tavrını koymuş, "bu bir beyaz yalandır" demiş. Bence hukuksal bir görüş olmasa da en azından net bir görüş. Ancak MK 149 ve 150 yönünden bu görüşe katılmak olası değil. |
04-01-2010, 22:09 | #148 | |||||||||||||||||||||||
|
Konuyu farklı bir boyuta siz taşıdınız, ben de yaşamış olduğum bir anımı aktardım, unutmuştum hatırladığım iyi oldu sayenizde. Sorunuza cevaben ben, şayet bakire değilim deyip de bakire olan bir bayanın olması halinde, 149-150. maddelerin işlev görebileceği kanaatindeyim. Aynı durum. Ali ve Belin şeklinde örnek kullanma sebebim ise, bazı hukukçu büyüklerimizin çok açık olan kanun hükümlerinde bile duygusal bir yaklaşım sergileyerek hukukçu kimliklerinden uzak kalmalarını engellemek içindi. |
04-01-2010, 22:13 | #149 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sayın Aladağ, Israrla bu cümleyi neredeyse tüm mesajlarıma yazıyorum ama, sanıyorum bu kısmını okumak istemiyor, yetmiyor, beni konudan ayrılmakla suçluyorsunuz (Daha önce de aynı vurgulamayı yaptınız, zamanla hukukun dilinde anlaşırız inancıyla yanıtlamadım)...Konumuz bu, bununla başladı, buraya bağlanıyor ve burada da bitiyor. Defalarca sarfettiğimiz "YOK'ta noksan aranılmaz" sözü, yoksa size yalnızca bir latife gibi mi görünüyor? Saygılarımla. |
04-01-2010, 22:17 | #150 |
|
Sayın DEMİREL in de ifade ettiği gibi erkek, evleneceği kadında bekareti aramışmı evlenirken aramamış mı? kadına sormuş mu bakiremisin diye sormamılmıdır? Kadın, kendisine sorulmayan bir soruyu sorulmuş olarak mı algılamalı da gerdek gecesi bakire olmadığı anlaşıldığında kocaısnı aldatmış olsun? Aldatmanın tanımı TÜRK DİL KURUMU SÖZLÜĞÜNe göre;aldatmak
(-i) 1. Beklenmedik bir davranışla yanıltmak: “Ama bu münferit hayranlıklar aldatmamalı bizi.” -C. Meriç. 2. Karşısındakinin dikkatsizliğinden, ilgisizliğinden yararlanarak onun üzerinden kazanç sağlamak: “Üç defadır bu yezit beni aldatıyor.” -B. Felek. 3. Birine verilen sözü tutmamak: Arkadaş bizi aldattı, toplantıya gelmedi. 4. Yalan söylemek. 5. Bir şeyin görünürdeki durumu, o şeyin niteliği bakımından yanlış bir kanı vermek: “Dekor, tarihî esvap gözleri aldatıyor.” -Y. K. Beyatlı. 6. Ayartmak, kötü yola sürüklemek, baştan çıkarmak, iğfal etmek: “Genç kızı aldatmak için dil dökmeye başlamıştır.” -P. Safa. 7. Karı ve kocadan biri eşine sadakatsizlik etmek, ihanet etmek. 8. Oyalamak, avutmak Sizce bu tanıma göre kadının kızlık zarını diktirmesi aldatmak oluyor mu? |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Evlilikler süreli olabilir mi? | av.semire nergiz | Kadın Hakları Çalışma Grubu | 48 | 14-03-2013 09:08 |
eşten mal kaçırmak için anneye yapılan muvazaalı satış | ruken | Meslektaşların Soruları | 3 | 18-05-2011 14:55 |
kadınlarımızın bekaret sorunu | doktor2002 | Kadın Hakları Çalışma Grubu | 28 | 22-01-2010 16:13 |
Bekâret cinayeti mi? | Y£LİZ | Hukuk Haberleri | 2 | 17-02-2007 22:44 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |