24-06-2005, 01:04 | #121 |
|
Akıl 1
Aklı konu edinen birçok atasözü ve deyim var. Bu atasözü ve deyimlerde akıl değişik anlamlarda kullanılmaktadır. Aklın değişik anlamları ile karşılaşınca, insanın aklına ister istemez akıl nedir ve akıllı kimse/insan kimdir sorusu takılıyor. Doğrusunu isterseniz bu soru şimdiye kadar aklıma takılmamıştı bile; İnsan bir kavramı çocukluğundan itibaren duya duya, o kavrama alışıyor, haşır neşir oluyor; Bu kavram nedir , nereden geliyor sorusu insanın aklına bile gelmiyor. Bende de öyle oldu herhalde.
Akıl dinleri, felsefeyi ve bilimi çok uğraştırmış bir konu aslında. Bunun farkına, akılma akıl nedir sorusu takıldıktan ve biraz araştırma yaptıktan sonra vardım. "Akıl nedir" sorusunu, daha doğrusu günlük konuşmalarımızda akıl kavramını nerede ve nasıl kullanıyoruz sorusunu, ‘akıl akıldan üstündür’ atasözü aklıma taktı. Bu atasözü ister istemez akıl nedir ve hangi akıl daha doğrusu, kimin aklı kimin aklından, üstündür sorusuna yol açıyor. Kimin aklı kiminkinden üstündür dersiniz: Hukukçunun mu yoksa köy bekçisinin mi? Çobanın mı yoksa öğretmenin mi? Pilotun mu yoksa at arabası sürücüsünün mü? İşçinin mi yoksa patronun mu? Fizikçinin mi yoksa duvarcı kalfasının mı? Politikacının mı yoksa başöğretmenin mi? Soruları çoğaltabilirsiniz, ama sonuç değişmez bence. Karşılaştırmada mı bir mantık hatası var yoksa atasözünde mi? Saygılarımla |
24-06-2005, 10:50 | #122 |
|
Sayın gemici,
Gerçekten akıl sözcüğü pek çok anlamda kullanılıyor. Düşünme, anlama ve kavrama gücü, hafıza, bellek,öğüt, salık verilen yol, düşünce, kanı gibi Bazı konuların ne olduğunu açıklamak için çeşitli düşünceler ortaya atılmıştır.Bu felsefe dediğimiz bir bilim dalını ortaya çıkarmıştır.Siz de bizi düşünmeye sevk etmişsiniz. Naçizane ben de aklın ne olduğu konusunda düşüncelerimi açıklamak istedim. Bazen küçük çocukların çevreyi keşfetme merakı ile sorduğu sorular vardır hani her zaman kullandığımız ama ne olduğu üzerinde fazla kafa yormadığımız için cevap veremediğimiz yada ne olduğunu açıklamakta zorlandığımız sorular. Bu bana bir başka atasözümüzü hatırlattı "akıl yaşta değil baştadır" gibi Gerçekten günlük hayatımızda akıllı insan kavramını çok kullanırız ama kim akıllıdır kim değildir? Bunu belirleyen ölçüler nelerdir? Bunları anlamak bu sözcüğü kullandığımız kadar kolay değildir. Yıllardır bilimle uğraşmış, yeni bilinmeyenleri keşfetmiş insanlar bile kimi zaman hiç eğitim almamış bir insandan yeni bir şeyler öğrenebilmektedir. Bunun nedeni yeryüzünde yaşayan insanlar kadar birbirinden farklı hayat var ve insana hayatın öğrettikleri de bir o kadar farklı şeyler olabiliyor. Çünkü insanın karşısına çıkan olaylar, insanlar, nesneler her zaman birbirinin aynısı değildir. |
28-06-2005, 00:28 | #123 |
|
Akıl 2
Akıl kelimesi arapçadaki ‘Akl’dan gelme. Çoğulu: Ukul
Aklın Türkçedeki karşılığı olan ‘US ’ kelimesi, aklın anlamını tam olarak karşılıyamamakta. Usun kullanıldığı yerler zaten sayılı. Us’un en çok kullandığımız şekli ‘uslu uslu oturmak/dinlemek’ tamlamsında görülmektedir. Akıl kelimesi ile yapılan tamlama ve kavramlar: Akl-ı baliğ: buluğa ermiş/ergin kimsenin hali Akl-ı beşer: insan aklı Akl-ı evvel: yaradılıştan olan akıl, Allah (akl-ı evveli sivri zekalı anlamında kullandığımız ‘aklı evvel’ ile karıştırmamak gerekir). Akl-ı faal: işleyen, yapıcı akıl Akl-ı hayvani: hayvan aklı (olamıyacağına göre: içgüdü) Akl-ı insani: insan kavrayışı Akl-ı küll: tabiatta görülen genel ahenk Akl-ı maad: geleceği kavrıyan akıl Akl-ı maaş: geçim fikri Akl-ı nefsani: kendini koruma içgüdüsü Akl-ı selim: sağduyu Aklen: akıl ile, akıldan Aklen ve naklen: akıl ve nakil yoluyla Akli: akla ait, akıl ile bilinen veya bulunan şeyler Akliyye: 1. akıl ile ilgili olan , 2. akıl ile anlaşılan, 3. akılcılık(rasyonalism) Akliyyun: hadiseleri akıl ile araştıranlar. Akıl hastalığı ve akıl zayıflığı hukukta yer alan kavramlardır. Aklın yukarıya yazdığım anlamlarını/tamlamalarını çoğumuz belkide şimdiye kadar duymamıştır bile. Bunun tek istisnası ‘akl-ı selim’ olsa gerek. Akıl kavramının günümüzdeki kullanımı günümüzün ve zamanın şartlarına uydurulmuş bence. Bunlardan bazıları: Ortak akıl Akıl şaşılığı Akıl yürütme Akıl terazisi Akıl dışı Akıl parası Akıl hocası Akıl kayması Modern akıl Saygılarımla |
28-06-2005, 10:50 | #124 |
|
"Şaşılacak kadar çok aklım olmalı!.. Bazen, haftada bir kez aklımı başıma toplamam gerekiyor."
Mark Twain |
12-07-2005, 22:41 | #125 |
|
Kategorilerle Düşünme
Beynimiz yapısı itibarı ile komplex yapıları kavrıyacak durumda değildir. Olayları, görüp duyduklarımızı, yaşadıklarımızı anlıyabilmek için onları sınıflandırırız. Bu sınıflandırma çevremizle ve diğer insanlarla iletişimde bulunup anlaşmayı kolaylaştırır.
Sınıflandırma, diğer bir deyimle kategorilere ayırma olayları ve gördüklerimizi belirli bir çekmeceye veya dolaba koymak gibi bir şeydir. Gördüklerimizi, duyduklarımızı, okuduklarımızı, hayal ettiklerimizi kategorilere ayırmak sadece beynimizin yapısı ile ilgili olan bir özellik değildir; Kategorilerle düşünmeyi bize öğreten ve aşılayan toplum ve aldığımız eğitimdir en başta. Kategorilerle düşünmenin yıkarıda belirttiğim faydalarının yanında birde düşüncemize sınır koyan, bizi serbestçe düşünmekten alıkoyan bir yönü vardır. Kategorilerle düşünmeye örnekler: İyi kötü Faydalı zararlı Yakın uzak Güzel çirkin Çok az Gece gündüz Çalışkan tembel Aydınlık karanlık Örnekleri istediğiniz kadar çoğaltabilirsinz. Her kavramın bir karşı kavramı var. Ve biz bunları günlük yaşantımızda defalarca tekrarlıyoruz; çoğu zaman üzerinde fazla düşünmeden. İyi ve kötü üzerinde biraz düşünelim isterseniz. Bir insan ne kadar iyidir ne kadar kötüdür? İyiliğin ve kötülüğün ölçüsü nedir? Birisini kötü olarak nitelendirdiğimizde dolaylı olarak kendimizi iyi olarak nitelendirmiyormuyuz? Kötü olarak nitelendridiğimiz kimse gerçekten kendisini iyi mi görüyor ve bizi kötü mü görüyor? Bize onu kötü görme hakkını veren kimdir? O na bizi kötü görme hakkını veren kimdir? Birde üçüncü kişiler var işin içinde; Onların bizi kötü karşı tarafı iyi görmesi ihtimaline ne diyeceğiz peki? İyiler n e kadar iyidir, kötüler ne kadar kötüdür? İyilerin kötü tarafı, kötülerin iyi tarafı yok mudur? Kategorilendirme yaparken neden uç noktaları alıyoruz? Uç noktaların arasında yer alan varyasyonları neden göz ardı ediyoruz? Yılanı hepimiz biliriz; ‘başını küçükken ezmemiz gereken’ yılanı. Bu yılanla ilgili onlarca atasözümüz var. Bütün bu atasözlerinin ortak bir yanı var, o da yılanın zararlı oluşu. Yılanın zaralı oluşunun gerekçesi, zehrinin öldürücü olması. Yılanının zararlı olan bu zehri son zamanlarda çeşitli hastalıklara karşı ilaç olarak kullanılıyor. Örneğin: Romatizma, sara, migren, eklem iltihabı, astma. Yılan zehiri ayrıca ağrı dindirici birçok ilaçta kullanılıyor. Yaz nezlesinin terapisinde yılan zehiri kullanılıyor. Terapinin bir seansı 105.- ile 150.- Euro arası, bütün terapi 1500.-. Euro masrafa yol açıyor. Zehirini sağmak için yılan çiftlikleri kurulmuş, birçok yerde. ‘Yılan adamın topuğunu gözler, adam yılanın başını’ atasözünde olduğu gibi yılana belirli bir art niyetlilik atf etsek bile, ben yılanın gerçekten art niyetli olduğuna inanmıyorum. Art niyetli olmak insanlara özgü bir vasıf bence, hayvanlarda sadece içgüdü vardır. Kötülük sembölü olarak gördüğümüz yılanın öldürücü zehiri bile, olaya başka bir açıdan baktığımızda faydalı olabiliyor, görüldüğü gibi. Şimdiye kadar sadece siyah ve beyaz olarak algıladığımız ve ara tonlarını göremediğimiz veya görmek istemediğimiz diğer olaylara, varlıklara ve oluşumlara neden başka bir açıdan bakmıyoruz dersiniz? Saygılarımla |
15-07-2005, 12:10 | #126 |
|
Ne düşüncelerin, ne de hislerin sınırı vardır; sınırları koyan korkudur.
Ingmar Bergman (1918) İsveçli Film ve Tiyatro Rejisörü |
19-07-2005, 00:57 | #127 |
|
Yolsuzluk, rüşvet, adam kayırma
Sayın Kemal Özsemerci’nin Site Kütüphanesine eklenen 'Türk Kamu Yönetiminde Yolsuzluklar, Nedenleri, Zararları Ve Çözüm Önerileri’ konulu makalesini okudum dün. Değerli ve özenli bir çalışma. Herkese tavsiye ederim.
Makaleyi okurken, yolsuzlukların neden en fazla kamu kesiminde görüldüğü ve herkesçe bilindiği halde ve herkes yolsuzluktan yakındığı halde, neden yolsuzlukların gün geçtikçe arttığı sorusu takıldı aklıma; Kamu Sektöründe görülen yolsuzluklar neden özel kesimde baş göstermiyor, baş gösterse bile en kısa zamanda önü alınıyor ve yolsuzluk yapanlar hemen yakalanıyor acaba? Özel kesimde yolsuzluk yapılmıyor mu yoksa. Özel sektör neden adam kayırmaz ve işin ehli olanı işe alır acaba? Kamu kesimindeki yolsuzluklara icazet veriyormuş hissi uyandıran bazı atasözü sadece yolsuzluğu mu destekliyor, yoksa toplumda var olan bir ruh halinin dışa vuruşunu mu vurguluyor? Örneğin: ‘Devlet malı deniz, yemeyen domuz’ ‘Bal tutan parmağını yalar’ ‘Haram helal ver Allahım, garip kulun yer Allahım’ ‘Araba yağlanmayınca yürümez’ Ne dersiniz, ‘Balık baştan(mı) kokar’ yoksa alltan alttan kokarda, oradan başıda mı sarar? Aslında yolsuzluk sadece bize özgü bir özellik te değil, dünyanın her ülkesinde var ve olacakta, ortadan kaldırmak imkansız. Bundan birkaç hafta önce VW de ve bu hafta dünyanın önde gelen chip üreticilerinden olan Infineon da ortaya çıkan yolsuzluklar, bu firmaların bazı menecerlerinin, bu arada Alman Hükumetinin sosyal ve çalışma konularındaki danışmanı olan VW - Meneceri Peter Hartz’ın, koltuklarını terk etmelerine yol açtı. Saygılarımla |
20-07-2005, 00:09 | #128 |
|
At adımına göre değil adamına göre yürür.
Atasözü |
21-07-2005, 00:29 | #129 |
|
Mani
Kahve kodum cezveye Yarim gitti gezmeye Elim fena dolandı İlik düğme çözmeye |
21-07-2005, 23:21 | #130 |
|
Akıl 3
Tayfanın akıllısı geminin dümeninden uzak durur.
Akça adama akıl öğretir. Akça akıl öğretir, don yürüyüş Akıllı oğlan neyler ata malını, akılsız oğlan neyler ata malını? Akılları pazara çıkarmışler, yine herkes kendi aklını beğenmiş. Akıllı köprü arayıncaya dek deli suyu geçer. Akıl/akıllılık üzerine Atasözleri |
23-07-2005, 00:34 | #131 |
|
Rakı içince hemen sızarım,
Param bitince şansa kızarım. Yarim bekler pencerede, Pilav yanar tencerede. Eve gitsem gitmez ayak, Gitmezisem yerim dayak. Oy aman Allah, pek yandım Allah. Pokerde mutlak kayıp ederim. Ufak bir fulle reste giderim. Neme benim kadın işi, Neme benim kumar işi, Şansım yoktur ah ne çare, Başımdadır umman yare. Pek yandım, oy aman pek yandım. Pek gencim, henüz yaşım yetmiş beş. Hakkımdır elbet yirmilik bir eş. Yandım yandım, pek yandım. Yanakları gül gül olsun, Dudakları sümbül olsun, Beni sevsin bana tapsın, Bin bir türlü cilve yapsın. Pek yandım yandım, pek yandım Anonim |
28-07-2005, 23:59 | #132 |
|
Geleceğe karşı davranışımız, gelecekte olacak şeylerden şimdiden sorumluyuz şeklinde olmalı.
Karl Raimund Popper ( 1902 – 1994) Avusturya asıllı İngliz Filozof |
31-07-2005, 00:29 | #133 |
|
Hep düşüp kalk iyi insanlarla,
Kıssadan lazım olan hisseyi kap. Eğer olmazsa bu mümkün, Kötü ademle görüş de iyi yap. Eşref |
09-08-2005, 00:46 | #134 |
|
Dünya ölümlü, gün akşamlı
Atasözü |
11-08-2005, 22:39 | #135 |
|
Sakin ve rahat yaşamının, kasap dükkanının önünde durupta, korkuda ileri, açgözlülükten geri gidemiyen ve iki gözünü aç ağızlar gibi açan köpeğinkine benzememesine dikkat et.
Friedrich Nietzsche |
18-08-2005, 17:29 | #136 |
|
"Muhabbet ve kin adaleti tahrif ederler."
Pascal |
18-08-2005, 17:33 | #137 |
|
Devlet-i Osmani ahalide terfiyi temayuz
ilim irfan ile olmaz, ya olacak kuvvetli iltimas, ya olacak madeni haz, ya da olacak delikle temas.. Bir Osmanlı Atasözü |
08-09-2005, 10:17 | #138 |
|
İnsanların tüm kusurları sabırsızlık,yaptıkları işte yönteme vaktinden önce son veriş ve sözde bir sorunu sözde bir çit içine almaktır.
F. Kafka |
11-09-2005, 23:02 | #139 |
|
Gülmek, ağlamak, zevk ve acı kardeş çocuklarıdır.
Joh. Wolfgang von Goethe |
02-10-2005, 18:34 | #140 |
|
derim ki;
bir insanın kendini nasıl savunacağı, nerden saldırdığınıza bağlıdır. (av.aygül kat) |
10-10-2005, 23:21 | #141 | |||||||||||||||||||
|
Akıl 4, Aklın Yolu Bir(mi)dir !?
Birisi herhangi birşey yapıp yüzüne gözüne bulaştırdığında, veya birşeyler söyleyip sonunda söylediklerinin yanlış olduğu ortaya çıktığında, özellikle yaptıklarının ve söylediklerinin yanlış olduğunu kendisine önceden söylemişsek, taşı hemen gediğine oturtur ve deriz ki: ‘Aklın Yolu Birdir’
Aklın Yolu Birdir deyiminin burada (günlük yaşamda kullandığımız şekli ile) iki değişik anlamı vardır: Birincisi; bizim diğerine, yanlış yapana karşı üstünlüğümüz ve ondan akıllı olduğumuz, ikincisi ise gerçeklere ve doğrulara ulaşmanın tek yolunun akıldan geçtiği ve aklını kullanan herkesin bu gerçeklere varabileceği sonucu. ‘Aklın Yolu Birdir’ sözünün ikinci anlamı ile, günlük yaşamı aşan bir boyutu var. Buradaki anlamı ile bu söz modernizm ‘Paradigması’nın en belirli özelliğini bellirtir. Bu Paradigmada değişmez hakikatler, mutlak doğrular ve idealler vardır. Bu doğrulara ve gerçeklere ancak akıl yolu ile, rasyonel düşünce ile varılır. Mutlak doğruların ve gerçeklerin karşısında yanlışlar ve gerçek olmayanlar vardır bu paradigmada. Kısaca belirtmek gerekirse bu paradigamanın temelini rasyonellik(akılcı yaklaşım) ve doğrunun karşısına yanlışı, beyazın karşısına siyahı, akıllının karşısına akılsızı koyan düalist bir yaklaşım oluşturur. Fizikte Quantum Teorisi, Matemetikte Gödel İspatı, Kimyada Entropie kavramı, biyolojide sistem yaklaşımı ve Kaos Teorisi yeni bir Paradigmanın doğmasına yol açtı. Bu paradigmanın en belirgin özelliği, bazı problem ve olayların klasik bilim yolları ile ispatlanamıyacağı gerçeğine dayanıyor. Buna göre bazı olaylar gerçekleştikten sonra, nasıl gerçekleştiklerini bilimsel yoldan açıklıyabilirsiniz, bu açıklama size olayın neden gerçekleştiği şekilde gerçekleştiğini bildirir. Ama bilimsel yollardan olayı tekrarlamanızın, laboratuarlarda aynı sonucu elde etmenizin ve ispatlamanızın olanağı yoktur. Öncülüğünü Newton’un yaptığı ve olayların oluşmasını etki ve tepki, sebep ve sonuç bağlamında açıklamaya çalışan klasik ve mekanik düşüncenin yerini, olayların oluşumunu komplekslikle açıklamaya çalışan ve olayları bir bütün olarak ele alan sistem teorisi alıyor yavaş yavaş. ‘Aklın yolu birdir’ve rasyonel(akılcı) bir düşünce ile bütün problemlerin çözümüne ulaşılır düşünce tarzı kendisini en fazla toplumsal konularda göstermiştir bence. İdeolojik ve bunlara benzer diğer tüm akımlar ‘Aklın Yolu Birdir’ ve bir olan bu yol benim yolumdur düşüncesinden yola çıkarak, kendi çarpık mantıklarına sadık kalan bir düşünce ile, kendilerinden olmayan bütün düşünce ve akımları ortadan kaldırmaya çalışmışlardır. Öyle ya, mademki aklın yolu birdir ve bir ve doğru olan bu yol benim yolumdur, doğru olmayan diğer yolları keserim ve o yollara gidenleri ezerim. İnsanlık tarihi sadece kendisinin doğru yolda olduğunu iddia edip sonunda tarihe gömülen binlerce ‘doğru yol yolcusuna’ sahne olmuştur şimdiye kadar. Ne yazıkki onlardan sonra gelenlerde aynı hastalığa yakalanmış ve bir olan yolun kendi akıllarının yolu olduğunu iddia etmişlerdir, kendilerinden önce gelen akıllıların (!!) akıbetlerinden ders alacaklarına . Ne demiş Atalarımız: ‘Akılları pazara çıkarmışlar, yine herkes kendi aklını beğenmiş’ Öyle ya, mademki aklın yolu birdir ve benim aklımın yolu en doğru yoldur, yine kendi aklımı alırım ve kendi aklımın yoluna giderim. Birde başkalarının da bir akılları olduğunu ve onların akıllarının bizimkinden başka bir yolu olduğunu ve olabileceğini düşünsek ne olur abaca?
Saygılarımla |
14-10-2005, 21:26 | #142 |
|
Mani
Alim Alim gül Alim
Gül dibine gel Alim, Gül dibine gelmezsen, Nic’olur benim halim. |
17-10-2005, 11:01 | #143 |
|
Garip bir rastlantı; kafatasları açılan bütün insanların bir beyni var.
Ludwig Wittgenstein (1859 - 1951) Avusturyalı Filosof |
19-10-2005, 23:01 | #144 |
|
Mani
Düşte gör Hayalde gör düşte gör. Düşenin yari olmaz. Hele bir yol düş de gör. |
20-10-2005, 23:17 | #145 |
|
Faydalı Bilgiler
Tükürüğünüzün Kıymetini Bilin
Tükürük vücudumuzun ürettiği en vazgeçilmez ve en faydalı sıvılardan bir tanesidir. İçimizden kaç kişi tükürüğün yaşamımızdaki önemi konusunda kafa yordu dersiniz? Çok çok doktorlar, biyologlar ve vücutları yeteri kadar tükürük üretmeyenler bence. Tükürüğün kimyasal bir analizini yapmak istemediğim için tükürükte bulunan maddeleri tek tek saymak istemiyorum; Şu kadarının bilmek yeterli, türkürükteki maddeler aldığımız besinlerin parçalanmasına ve sindirilmesine büyük katkıda bulunuyor. Ağzımızı ince bir zar gibi kaplıyan tükürük, mikrop ve zararlı bakterileri öldürücü bir özelliğe sahiptir. Tükürükte dişlerimizin sert tabakasını koruyan ve sertleştiren mineraller bulunmaktadır. Tükürük ayrıca eski tabloların restore edilmesinde de kullanılır. İsa Peygamberin kör, dilsiz ve sağırları tükürükle iyileştirdiği rivayet edilir. Vücudumuzdaki ufak çizik ve yaralar için kendi tükürüğümüz iyileştirici ve dezenfekte edici bir rol oynar. Vücudumuz günde bir litreden fazla tükürük üretiyor. Tükürük üretiminin azalmasının veya durmasının sağlığımıza büyük zararları var. Ağız sağlığının büyük bekçisi tükürük kesilirse, dişlerimiz dökülür, yediklerimizden bir tat alamayız, konuşmakta yorluk çekeriz, uyku uyuyamayız. Bütün bu faydalarına rağmen tükürüğün tiksindirici bir yanı vardır. Kıymetli tükürüğümüz yeri geldiğinde en etkili silahtan daha etkilidir. Birisinin yüzüne tükürmek veya yüzüne tükürmeye bile değmez demek en büyük hakaret sayılır. Atasözlerine de tükürük bu yönü ile konu olmuştur. Birkaç örnek: Kişi kendi tükürdüğünü yalamaz Yiğit yüzüne tükürtmez, leşine tükürtür. Tükürük yalamak yiğide yakışmaz. Yavaş tükür sakala zararı var. Arsızın yüzüne tükürmüşler, yağmur yağıyor demiş. Rüzgara karşı tüküren, kendi yüzüne tükürür. Yukarıya tükürme, yüzüne düşer. Bütün örneklerin ortak bir yanı var, tükürük kaynağını terk ettikten sonra değerini de kaybediyor. Türkürüğün kaynağını terek ettikten sonra değerden düşmesinin, son zamanlarda bir istisnası oluşuyor gibi. Gazete haberlerine göre öğrenci genç kızların tükürüğünün bir şişesinin fiyatı 90 Euro Japonyada. Bu fiat seks dükkanlarındaki fiat. Burada da kapitalizmin oyun kuralları geçerli; Aracıya tefeciye para kaptırmak istemiyenler, sokaklardaki üreticilerden malı daha ucuza alabiliyor. Şişelerin büyüklüğü ne kadar, kendi şişesini beraberinde getirene iskonto var mı bilmiyorum. Saygılarımla |
30-10-2005, 23:42 | #146 |
|
Kabrimi kimse ziyaret etmesin Allah için,
Gelmesin redd eylerim billahi öz kardaşımı. Gözlerim ebna-yı ademden o rütbe yıldı kim, İstemem ben fatiha, tek çalmasınlar taşımı! Şair Eşref Kesin olmamakla beraber 1847 yılında doğduğu kabul ediliyor. Kimlik cüzdanında 1853 yazılıdır. Ölümü: 22 Mayıs 1912 Eşref mezar taşına yukarıdaki dörtlüğün yazılmasını istemiş. Yazılanlara göre memleketi Kırkağaç'ta Eşref fazla tutulmaz. Büyük hiciv üstadı Eşref tutucu Kırkağaçlılara biraz ters düşmüş anlaşılan. İsmi komüniste çıkmış. Mezarının nerde olduğu uzun süre bilinmiyormuş. Gazeteler bir ara mezar taşının çalındığını yazmışlar. ebna-yı adem: İnsanoğlu |
01-11-2005, 01:54 | #147 |
|
Düşme da'vaya, uyuş, asla güvenme hakkına,
Şimdiki hakimlerin izhar-ı hak menfurudur! Eyleme hükkamdan hükkama arz-ı iştika, Bu meseldir: İt itin her yerde mirahurudur! Şair Eşref Izhar-ı hak: Hakkı izhar etmek, hakkı açıklama Menfur: kendisinden nefret edilen, iğrenç Hükkam: Yargıçlar, Hakimler Arz-ı iştika: şikayetini bildirme Mirahur: Sarayın ahır yöneticisi/beyi |
02-11-2005, 14:38 | #148 |
|
Hayat merdivenlerini çıkarken, insanlara iyi davranalım. Çünkü inerken gene aynı insanlara rastlayacağız. (Cenap Şahabettin)
|
23-11-2005, 23:04 | #149 |
|
“Savaşan kaybedebilir, savaşmayan çoktan kaybetmiştir.”
Bertolt Brecht |
25-11-2005, 13:42 | #150 |
|
Günde on kez yenmelisin kendini; bu iyi bir yorgunluk verir ve gönlüne de afyon gibi gelir.[/k]
Nietzsche ----------------- |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Özlü Sözler | zafert | Site Lokali | 3 | 20-06-2009 23:03 |
Atasözleri /Deyimler/Güzel Sözler... | Mustafa USTA | Site Lokali | 11 | 24-09-2007 13:33 |
Özlü sözler (quote) | Hemocrania | Yazdıklarımız - Yazdıklarınız. | 0 | 21-08-2007 11:29 |
Adalet ve Hukuk ile ilgili Güzel Sözler | | Burak | | Site Lokali | 0 | 01-02-2007 17:24 |
Etkili Başvuru Hakkı | Av.Selim Balku | İnsan Hakları Hukuku Çalışma Grubu | 1 | 03-01-2007 01:21 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |