09-11-2006, 17:47 | #91 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Kamu vicdanında değil. Dahası bir milletin, tarihini katliam yapmakla itham edenler beraat ediyorsa; topyekün bir millete, tarihine değil sadece bir kişiye yapılan ithamlardan dolayı "yargılayıcılar, karalama misyonu sahipleri de" beraat eder, endişelenmeyin.
Sayın Merhaba, bu sorulara cevap bekliyorsunuz ya benden, cevap vermek yerine, nerede yaşıyorsunuz diye sormak geldi içimden.
Burası yeterince anlaşılmıyor Sayın Merhaba!?! Katılımcı mı size mesaj gönderdi? Bu konuyla mı ilgili? Ne yazmış, size veya Orhan Pamuk'a hakaret felan var mı? Mesaj tartışmanın konusuna mı, uslubuna mı ait? Tartışmaya dönüp, Sayın Sehper'in deyimiyle "Günler sonra sizi bu kadar heyecanlandırıp da forumu yeniden canlandırmaya (karşıtları yeniden yanıta zorlamaya) sevkeden haykırışınıza" neden olacak çapta bir şeyler demiş olması lazım herhalde?
Ve amacınız?.. Bir de özel mesajla tartışmaya devam ediyorsanız, neden genele yazma ihtiyacı duydunuz peki? Saygılarımla. |
09-11-2006, 17:52 | #92 |
|
Arkadaşlar,
Niye sinirleniyorsunuz? Sn.Merhaba dertlenmiş yazmış işte ne var? Yani bir konunun ne kadar gündemde tutulacağına dair bir zamanaşımı mı var bu sitede? Öyleyse bilgi verin de ben ayrılayım doğrudan. Sn.Merhaba'nın yazdıkları, içeriği ile ilgili değil söylediklerim. Ben sadece onun veya herhangi birinin bu platformun genel kurallarına saygı göstererek yazı yazma hakkını savunmak zorunda hissediyorum kendimi. Biri birşey yazdı diye, neyi yazdın deyip onu terörize etmek en hafif tabirle şık olmadı. Saygılar. |
09-11-2006, 18:16 | #93 |
|
Bu alandaki son mesajımı, katılımcıların bazılarında hiç olmadığını düşündüğüm halde, yalnızca sitenin “varlık ve etiği” kavramını dikkate alarak siliyorum.
Bu kararımda hiç kimsenin bir talebi ve zorlaması yoktur. Bu kararım, yalnızca saygı duyduğum bir kişiliğin değerliliğine karşın, bendeki bu saygıya, yine bizzat kendi duygu ve düşüncelerimden gelen bir davetle ve sağduyuyla yaklaşmış ve yanıt vermiş olmamın ifadesi ve sonucudur. Saygılar. Merhaba. |
09-11-2006, 18:20 | #94 |
|
sayın merhaba;
benim de yazdığım ;sırf bu konu hakkında 3 veya 4 iletim silindi; ne yapalım şimdi istifa mı ? edeceğiz; demek ki silinmesi gerekiyormuş; |
09-11-2006, 18:22 | #95 |
|
bana kimse özel mesaj yollamıyor neden acaba...
|
09-11-2006, 18:35 | #96 |
|
[Sayın Merhaba'nın yukarıdaki mesajına yanıt olarak yazılan bu mesaj, o mesajın yazarınca değiştirilmesi sonucu anlamsız kaldığından o değişikliğe uygun olarak tarafımca değiştirilmiştir.]
Bu başlık altındaki Orhan Pamuk tartışması edebiyat çerçevesi içinde kaldığı ve iş siyasi düşüncelerin çarpışmasına, üyeler arasında siyasi düellolara dönüşmediği ve konuya olgun, karşı düşünceye saygı duyan, agresiflikten uzak, edebiyatla ilgili, siyasetten uzak mesajlar eklendiği sürece açık tutulacaktır. Buna aykırı mesajlar bundan böyle uyarısız ve mesaj yazarı bilgilendirilmeden silinecek, bu tip mesajların çok artması durumunda ise konu tartışmaya kapatılacak veya her üyenin sınırlı yanıt ekleyebileceği görüş arşivine dönüştürülecektir. Hukuk alanında hukukçular arası dayanışmayı ve dostluğu arttırmayı hedefleyen bir site olarak hukukla ilgisiz (ve bence son derece de önemsiz) bu tali konunun sitemizde kaos yaratmasına, üyeleri birbirine düşürmesine, site kurallarına aykırı olarak siyasi boyuta kaymasına veya üyeler arası siyasi kutuplaşmalar veya gruplaşmalar yaratmasına izin vermeyiz. Bu mesaj bir site yöneticisi mesajıdır ve site kurallarının 6.maddesi kapsamındadır. Bu mesajla ilgili hertürlü yanıt hakkı, ancak özel mesajla kullanılabilir, forum içinde bu mesaja yanıt verilemez. Sözüm forum yöneticilerimizden ya da site kurallardan şikayeti olan ve bunu genel alana taşıyan TÜM katılımcılaradır. Anlayışınız için teşekkürler. |
10-11-2006, 11:13 | #97 |
|
Merhaba,
Bu alandaki yolculuğum bir kaza sonucu kısa bir kesintiye uğradı. Ummadığım ve beklemediğim bir anda “site kuralları” nın stop levhasına çarptı aracım. Her ne kadar bu stop levhasına çarpmam sonrası, kullandığım aracın sağ çamurluğu ve beraberinde bir farım ve tamponum hasar görmüş olsa da motor hala sağlam. Lastiklerim de sağlam. Ve ben direksiyondayım. Yol ne kadar uzarsa uzasın, yetecek kadar benzinim de var… Fakat bundan böyle, bildiğim düz yolda yalnız gitmek yerine, direksiyonu yüz seksen derece kırıp, sitenin her alanında, topluluklar içinde olmayı seçeceğim bu yolculukta…. ………… Direksiyon kıracağım, çünkü, bu arada malum kaza sonrasında vermek zorunda kaldığım fasılada uzun uzun düşündüm. Ne yapmaya ve nereye gitmeye çalıştığımı sorguladım. Neden her konuda ve her tartışmada bu kadar “ciddi ve çoğunlukla muhalif bir tavır” içinde olduğumu eleştirdim. Öyle ya , bu tutum çoğu zaman beni bu alanda, ya da diğerlerindeki yolculuğumda yalnız bırakıyor, bir takım “ortak düşünce” sahiplerinin, ortaklaşa keyfini çıkardıkları bazı doyum ve tatminlerden de mahrum bırakıyor. Söz gelimi bu alanda, konu her ne kadar “Orhan Pamuk “ olsa da, benim yapmaya çalıştığım “Orhan Pamuk” u savunmak değildi. Çünkü zaten onun böyle bir savunmaya ihtiyacı da yoktu. Söyleyeceğini söylemiş, yargılanıp beraat etmiş, ödülünü almış gitmişti. Benim karşısında durmayı seçtiğim tutum, buradaki bir kısım “elit toplumun” recm uygulayıcısı konumundaki ilkelliğine karşı durmaktı. Çünkü bu, bir gurubun çok fazla hazır olduğu, çok fazla keyf aldığı bir tutumdu . Ve ben bu keyfi hiç tanımıyordum. Ama neden tanımak ve yaşamak konusunda direniyordum ki…. Biliyordum ki bu, kendimize güvensizliğimizin, öz güven yokluğumuzun ve gerçek bilgilerden yoksun, kendi bireysel ve toplumsal kofluk ve boşluklarımızın ihtiyaç duyduğu kamuflaj ve tatmin ihtiyacı için kullanabileceğimiz harika bir fırsat ve malzemeydi. Ben de tanımladığım bu toplumun bir bireyi isem, neden bu malzemeyi ben de kullanmıyor ve aynı tatminleri yaşamıyordum ki… Ne gereği vardı Orhan Pamuk’ un yanında yer almanın… Orhan Pamuk’u bu minvalde aşağılayıp değersizleştirdikten sonra, taşlamak ve aşağılamak için hep yenilerine hep başkalarına ihtiyacımız olacaktı. Bu, bizim basit organizmalarımızın ihtiyaç duyduğu “kendini sürekli var etme” ihtiyacını besleyen, her zaman ve her yerde kolayca bulabileceğimiz, bir tükenmez kaynak değil miydi… Geçmişten beri zaten hep böyle beslemedik mi ulu ve mağrur varlıklarımızı… “Onur” la tanışmaksızın….. …….. Fakat işte şimdi ben, bazılarının bu keyfi yaşaması sürecine müdahil olup, ortamı neden gerdim diye kendimi eleştiriyorum. Neden bu keyfi çoğaltacak katkılarda bulunup, üç beş taş ve bir kaç avuç çamuru da ben alıp, linç gurubuna katılmadım diye kendime kızıyorum. Neden bunu yapmak yerine, atılan taş ve çamurun Orhan Pamuk’la beraber ikinci hedefi olmayı seçtim diye kendime kızıyorum. Onun sözlerinden incinen ve milli duyguları zedelenen bunca insan varken neden ben incinmedim ki… Bu düşüncelerle uzun süre kendi kendimle hesaplaştıktan sonra beyler bayanlar, şimdi ben bir karar verdim. “Dönek” olacağım bundan böyle. Orhan Pamuk konusundaki karalamalar devam ederse eğer, her türlü katkıda bulunacağım. Bundan böyle, her kime yönelik ve her ne gerekçeyle olursa olsun, hiç sorgulamadan, yeni karalama kampanyalarınızda da yanınızda olacağım. Bir yandan sizlere şirin görünecek, ortak görüşlerde çoğunluk olan gurupların yanında yer alacak, diğer yandan ne menem bir tatmin duygusu olduğunu tanımadığım duygularınıza ortak olmaya ve ben de bu keyfi yaşamaya çalışacağım. “Mehaba” olarak kullandığım nicki’ me, hepimiz için anlamlı olabilecek bir ilave daha yapacağım ve bundan böyle bu alanlarda bu isimle var olmaya devam edeceğim: “Bataklık Sazı” Yani toplamda, “Merhaba-Bataklık Sazı” Merak edenler bakabilirler. Meydan Larousse Ansiklopedi 2.cilt sayfa 958 de “Bataklık Sazı” detaylı anlatılmış. Bataklık diplerine muğlak kökler salmış, temelsiz, varlığı içi boş bir gövdeden oluşan, ve asla bataklıktan başka bir ortama taşıyıp yaşatamayacağınız bir bitki. Yine de bir tek işe yararlığı var. Onun gövdesini kurutup şekillendirebilir ve kaval yapabilirsiniz. Ondan sonra artık o, sizin üflemelerinize bağlı sesler çıkarır. Haydi şimdi hep beraber: “Vuralım abalıya…!!!” Sizinle beraberim. Merhaba-Bataklık Sazı |
10-11-2006, 13:09 | #98 |
|
Konumuz 10.Kasım.2006, 13.08 itibariyle görüş arşivine dönüştürülmüştür. Bu tarihten sonra eklenecek bütün yanıtlar görüş arşivi kurallarına tabiidir:
http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=6502 Teşekkürler.. |
10-12-2006, 19:11 | #99 |
|
Orhan Pamuk İsveç Kralı'nın elinden Nobel ödülünü aldı.
Bugün, 10 Aralık 2006 pazar saat 18.20 ve canlı yayında yazar Orhan Pamuk İsveç Kralı'ndan Nobel edebiyat ödülünü aldı.
Orhan Pamuk'un söylediklerine katılırsınız ya da katılmazsınız, kitaplarını okursunuz ya da okumazsınız, edebi dilini beğenirsiniz ya da beğenmezsiniz, ancak ilk defa bir Türk yazar Nobel ödülünü aldı. Canlı yayında izleyenlerin neler hissettiklerini merak ediyorum. Pamuk'un ödül öncesi kendisine verilen 45 dakikalık konuşma süresinde, "Babamın Bavulu" başlıklı konuşmasını anadilinde yapacağını bildirmesi ve yapması, ödül alması için sahneye Türkçe davet edilmesini sağladı diye düşünüyorum. Ayrıca Pamuk, babasıyla yaşadığı anıyı anlattığı konuşmasında şimdiye kadar kendisine yöneltilen eleştirilere cevap verir gibiydi. Pamuk, kendisinin savunması alınmadan yargılayıp infaz edenlere gecikmiş de olsa, "savunması"nı canlı yayında yapmış oldu. Saygılarımla. |
10-12-2006, 20:18 | #100 | |||||||||||||||||||
|
Babamin Bavulu
Bugün Türkiye ve Dünya edebiyat tarihine imzasını atan ORHAN PAMUK
Nobel edebiyat ödülünü aldı. "Babamın Bavulu" başlıklı konuşması edebiyatçı kimliği açısından olduğu kadar Ödül Töreni sırasında "neden ödül verildiği" nin anlatılması gerçekten çok önemliydi. Türk Edebiyat tarihi ve tüm Türk edebiyat sanatçıları için yeni ufuklar açan bu konuşma metninin tamamını buraya asıyorum. Ve Bir Türk vatandaşı olarak Bugün Tüm dünyanın izlediği bu ödül için teşekkür ediyorum.
|
02-03-2007, 20:55 | #101 |
|
Ben halen O.Pamuk'un Türkçe'ye yaptığı büyük hizmeti kavramakta zorlanıyorum..
|
04-03-2007, 12:35 | #102 |
|
Anadolu'yu yedirtmeyecekler!
Orta Asya'dan yola çıktık... (Rahat bırakmamışlardı.)
Yönümüz hep Batı'ya doğruydu... Dünyanın gözbebeği Anadolu'yu çok sevdik, yurt edindik. Anavatan olsun, elimizden alınması kolay olmasın, rahat savunalım diye dört yöne genişledik, genişledik. Malum, sonunda sıkışıp kaldık Anadolu'ya... "Dünyanın gözbebeği Anadolu"yu, bize -cahil, iptidai, dünkü göçebe, vahşi, soykırımcı bize- layık görmediler, görmüyorlar, görmeyecekler... Kas gücüyle aldığımızı sandıkları bu topraklarda, kas gücüyle barınmadığımızı anlayamadılar. Bu milletin tarihini okumak zahmetine bile katlanmadan, aynaya bakarak bizi tanımlamaya kalkıştılar. Düşünmediler; geleneğinde soykırım olan bir milletin eline geçmiş topraklarda 72,5 milletin barınamayacağını... Anadolu'yu bize yedirtmek niyetinde değilller. Ancak masrafa, sıkıntıya da girmek istemiyorlar... En kolayı "mankurt"laştırmak... Proje bu. Ben deyim yüz, siz deyin ikiyüz yıllık proje. Küresel sermayenin, kısa özgeçmişi yukarıda zikredilen milletin bir ferdine bir ÖDÜL verirken dahi bu vakıayı o millet aleyhine kullanmadan, sömürmeden, burnundan fitil fitil getirmeden o ödülü vermeyeceği hususuna dikkatlerinizi çekerim. Ödül ne Orhan Pamuk'a yaradı, ne mensubu bulunduğu millete. (Keşke oyuna gelmeseydi Orhan Pamuk diye düşünmeden edemiyorum.) Küresel sermayeye hayırlı olsun... Saygılarımla, |
21-04-2007, 17:34 | #103 |
|
İŞİN BU BOYUTU İLE DÜŞÜNMEK NE DERECE DOĞRU BİLMEM AMA NOBEL ÖDÜLÜ SİYASİ BİR ÖDÜL BENCE NE ZAMAN BİR YAZAR,ŞAİR,ŞARKICI...TÜRKİYE'Yİ KÖTÜLEYİCİ BİR YAPITA İSMİNİ VERSE HEMEN ÖDÜL ALIYOR ......burda amaç eserin içeriği değil eserin özelliklede türk bir şair tarafından yazılması esere daha önem katıyo o hani bizi seven diğer ülkeler varya
BENİM MERAKIM ŞU ACABA SAYIN ORHAN PAMUK BU ESERİNDE ERMENİLEREDE AYNI HİTAMDA BULUNSA İDİ SİZCE BU ÖDÜLÜ ALABİLİRMİYDİ BENCE ÜZERİNDE DURULMASI GEREKEN NOKTA BU_?_? SAYGILARIMLA |
08-11-2008, 09:57 | #104 | |||||||||||||||||||
|
Yılmaz Özdil'in yazılarına hayranım. Zeka pırıltıları taşır. Eğlencelidir de... Ancak bu yazısındaki kurgu sanıyorum uykulu zamanına denk gelmiş olmalı. Nobel Edebiyat Ödülü, mahalle maçını kazanan takıma verilen bir kasa kolaya benzemez. Adam akıllı ağırlığı olan bir ödüldür. Bu ödülü bu güne kadar hiç bir Ermeni alamamıştır. Hiç bir Kürt te alamamıştır. Türkiye'yi kötüleyen tek kişi Orhan Pamuk da değildir... Türkiye'yi eskiden sadece Türk olmayanlar kötülerdi belki... ama şimdi halkımızın %99'u kötülüyor. Malımıza, Türk Malı deyip kalitesiz damgası vuruyoruz... o İnsanımıza Kıro deyip, aşağılıyoruz. Geçmişimizi inkar edip, geçmişe dair ne varsa atıyoruz, satıyoruz. Yazımızı farklılaştırıp, kültürümüzden koparılıyoruz... Köreliyoruz. Kütükleşiyoruz. Yani demek istediğim şudur: Hiç kimse Türkler kötüdür, katildir, soykırımcıdır diyor diye hiç kimseye ödül mödül vermez. Öyle olsaydı; bütün Ermeniler, Yahudiler, Rumlar, Kürtler, Hindular, Yamyamlar da bu ödülü çoktan alırdı! Hatta Aziz Nesin de alırdı. O hazin zeka tespiti nedeniyle. Belki de kırmızı kurdelalı Nobel ödülü bile alabilirdi. Haksızlık etmeyelim. Alabiliyorsanız siz de alın. Hatta bu defalık hoş göreceğiz, "çıtıpıt" kabilinden göz bile yumacağız, siz de aynı cümleyi söyleyin görelim. Kim yüzünüze bakacak? Kim size kartondan Nobel ödülü verecek, bilelim... Bırakın Allah aşkına... |
08-11-2008, 10:50 | #105 |
|
Benim fikrime göre, Demokrat olmakla, aydın olmakla, objektif olmakla ülkeni, ülkenden de yaşayanları eleştirmek, yerin dibine sokmak aynı şeyler gibi görülüyor.
Ve de etnik siyaset yapmak aydınca bir tavır olarak görülüyor. Bunu yaparken art niyetli ne kadar yabancı varsa onlarla da işbirliği yapılıyor. Umarım, bir gün akılları başlarına gelir. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Dönmezer Ödülü 2006 | kezzy | Adliye Duvarı | 0 | 15-09-2006 14:28 |
Çokkültürlü Bir Nobel Edebiyat Ödülü Sahibi: Elias Canetti | Gemici | Site Lokali | 0 | 08-10-2004 22:14 |
1000 Kadın Nobel Barış Ödülünü | devran | Kadın Hakları Çalışma Grubu | 0 | 19-05-2004 19:12 |
2002 Nobel Edebiyat Ödülü | Av.Habibe YILMAZ KAYAR | Site Lokali | 1 | 14-11-2002 22:15 |
Edebiyat----- Halikarnas Balıkçısı | Av.Mehmet Saim Dikici | Site Lokali | 0 | 14-04-2002 16:01 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |