24-04-2009, 21:13 | #91 | |||||||||||||||||||||||
|
Ben katılmıştım. |
24-04-2009, 21:16 | #92 | |||||||||||||||||||||||
|
Varsa cübbeyle, yoksa Suat Abi veya benle... |
24-04-2009, 21:23 | #93 | |||||||||||||||||||||||
|
|
24-04-2009, 21:29 | #94 |
|
SU! dan bahane...
Siz şık arabaların bagajından bahsediyorsunuz ama, benim tanıdığım avukatların bir çoğunun bir cübbesi yok... Gerçi şimdi staj bitince baro hediye ediyormuş galiba... Kanun büro için bile "edin" diyor. Ama, cübbe için sadece "giy" deniyor... Giymeyi zorunlu tutup, almayı zorunlu tutmamış nedense... ? |
24-04-2009, 21:42 | #95 | |||||||||||||||||||||||
|
Ya da sayın Kavili ile Diye not düşecektim ki, sayın Kavili aradı. Sanırım yarın bir başka sitenin toplantı gecesinde bu konu derinlemesine tartışılacak. Şayet iştirak edebilirsem, içtihadi toplantı notlarını bilahare aktarırım *İçtihat cübbe olsa da olmasa da olur yönünde şekillenir ise, muhalefet şerhi sahibi olacağımı da peşinen bildiriyorum )) |
24-04-2009, 21:51 | #96 | |||||||||||||||||||||||
|
Benle katılırsanız, güzel bahane bulurum!, Suat Abi mevzuattan gerekçe gösterir, Aladağ link verip hakimi yönlendirir, Kavili olay çıkarır.... Bu yük 300 gramla kıyaslanmaz... Siz cübbesiz çıkmayın en iyisi.... |
24-04-2009, 23:38 | #97 |
|
Cübbeye evet. Savunma hakkının cübbe giymemekten dolayı kısıtlanmasına hayır.
Duruşmaya cübbeyle katılmak meslek kurallarının bir gereğidir. Bu gereğin kanunla veya yönergeyle düzenlenmiş olmasının bağlayıcılığı konusunda bir tartışmaya girmek istemiyorum; Önemli olan bu türden bir kuralın var olması ve bu kuralın avukatlık mesleğine verilen değeri belirtmesi, bu mesleğin ciddiyetini ve toplumsal değerini vurguluyor olması. Cübbe avukatlık mesleğinin simgesidir. Belki birilerini kızdıracağım, ama buna rağmen konu üzerindeki tartışmadan edindiğim intibayı yazmadan edemiyeceğim: Tartışmada gerekçelerden ziyade yerleşmiş kanılar hakim. Cübbe avukatlık mesleğinin bir simgesi ve savunma makamına dahil olmanın bir sembölüdür, savunma makamının ve savunma hakkının asıl belirleyici niteliği değildir. Kim ne derse desin, benim için aslolan ve kutsal olan savunma hakkıdır, bu hakkın şekilsel dışa vuruşu olan cübbe değil.
Cübbe olmadan da savunma yapılır. İyi savunma yahutta salt savunma illede cübbe ile olur türünden bir tabiat yasası da yoktur. Ne olur peki bir avukat cübbesiz savunma yapmaya kalkışınca. Meslek kurallarına aykırı davranmış olur en başta. Kanunun ve yönergenin getirdiği yaptırımlar 69, 72 ve 78 nolu mesajlarda belirtilmiş. Bu mesajlarda belirtilen yaptırımların dışında ne olur peki? Herşeyden önce prestijlerini rencide ettiği için diğer avukatlar tarafından dışlanır. En önemlisi: şekilciliğe önem veren müvekkiler ve toplum tarafından ciddiye alınmaz. Olmaması gereken nedir peki? Bence bir hakimin duruşmaya cübbesiz giren bir avukatın müvekkilini savunma hakkını elinden alması. Böyle olunca da, ellerinde olmayan sebeplerden dolayı bir duruşmaya cübbesiz giren avukatları savunma yapmasını engelliyen hakimin bu davranışını anlamakta zorluk çekiyorum; Cübbeyi fetişleştirip, ellerinde olmayan sebeplerden cübbe giymeyen daha doğrusu giyemiyen meslektaşlarını eleştirenleri de. Saygılarımla |
25-04-2009, 05:53 | #98 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın Gemici, Ellerinde olmayan sebeplerle cübbe giymeyen daha doğrusu giyemeyen avukatların duruşmaya alınmaması keyfilik olur! Keza imkan varken cübbesini giymeden mahkemeye çıkmak isteyen avukatın davranışı da keyfilik olur. Her iki durumunun da hukukta yeri yoktur. Bildiğiniz gibi hukukta keyfilik olmaz. Bu nedenle; başından beri hemen hepimizin söylediği şey; zorunluluk varsa tartışmasız avukat duruşmaya girebilmelidir. Ancak bazı görüşlere göre zorunluluk olsa da olmasa da (Yani meşhur hale gelen deyişle velev ki keyfi de olsa!) duruşmaya avukat cübbesiz girebilmelidir. Bu anlayışı kabul etmek mümkün değildir! Şekilciliğe elbette ki hayır! İnsanın kılık kıyafeti ile uğraşmak medeni toplumların işi değildir. Kıyafetler kişisel olmalı ama asla toplumsal olmamalıdır. Toplumsal kıyafet (yerel kıyafeti kastetmiyorum!) anlayışı totaliter rejimlere mahsustur. Bu temelde şekilciliğe ben de karşıyım. Ancak her kurumun bir kuralı, her duruşun da bir icabı vardır. Michael Jacson'a pala bıyık uymayacağı gibi, bir avukata da hoyratlık uygun düşmez. Avukat'ı kutsamıyoruz ancak önemsiyoruz ve layık olduğu duruşu görmek istiyoruz. Kendisine saygısı olmayanın başkasından saygı beklemesi fazlaca iyimserlik olur. Kaygımız budur. Yoksa Suat beyin duruşmada giyeceği cübbe veya giymeyeceğini bildiğimiz sarı -lacivert kalın çizgili takım elbise ile ilgilenmiyoruz. Özetle; cümlenin maksudu bir amma rivayet muhtelif. (Ziya Paşa) |
25-04-2009, 08:55 | #99 | |||||||||||||||||||||||
|
Aynen katılıyorum. |
25-04-2009, 10:05 | #100 |
|
Mutlaka Gİyİlmelİ.....
Arkadaşlar Ülkemiz nüfusu ile avukat sayımızı karşılaştırdığımızda Avukatlarımızın ve avukatlığın ne kadar önemli ve de ne kadar değerli olduğunu daha iyi ankayabiliriz. Sırf sayısal değikl tabii ki verilen hizmet açısından da.
Bunun bilincindeki (!) tüm arkadaşlar da (bay-bayan ayırmıyorum) o güne uygun kıyafeti seçebilmek için ayna karşısında eminim kahvaltı masasından daha fazla zamna harcamaktadırlar. Bu kadar önemli bir mesleği icra eden sevgili arkadaşlarımızda bi zahmet cüppe taşıma zahmetine katlansınlar. Avukatlık ta bir kamu görevidir ve CÜPPE AVUKATIN ÜNİFORMASIDIR. Bunu ta savunma hakkına kadar götürmenin bir anlamı olmadığını düşünüyorum. |
25-04-2009, 10:34 | #101 | |||||||||||||||||||||||
|
Yine yeni meşhur olan bir söz daha var hani: iddiayla, ispatla ilgili.... Bahsettiğiniz bazı! görüşlerin sahibi bu foruma yazanlardan biri değil galiba? Ya da bahsettiğiniz bazı görüşleri içeren mesaj Gold Üyelik paketi olanlara görünüyor. Ben bu foruma elimden gelen katkıyı sağladığımı düşünüyorum. Paylaştıkları duygu, düşünce, yorum ve de bilgileriyle katkı sağlayanlara teşekkür ediyorum. Teşekkür ediyorum, çünkü bu forumdan ben DE yeni şeyler öğrendim. Benim artık buraya yazacağım şeyler, KHS'ye yazdıklarımın nitelğinden farksız olacak. O sebeple ben de bu foruma artık yazmak istemiyorum. Saygılarımla, |
25-04-2009, 10:58 | #102 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Alttaki alıntıda altını çizdiğim ifadenin hukuki dayanağı nedir peki?
Kaynak: http://www.tumgazeteler.com/?a=4977008 Saygılarımla |
25-04-2009, 11:05 | #103 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın Gemici, Biz bir duruşmada bir hakimin bir cümlesini tartışmıyoruz ki bunu defalarca yazdım. O hakimin söylediği cümle beni ilgilendirmiyor. |
25-04-2009, 11:07 | #104 | |||||||||||||||||||||||
|
Sevgili A.Tip, Son mesajını yazdığını söylediğin için cevap yazıp, konuyu dağıtmak ve hakikaten de KHS'ye döndürmek istemiyorum. İyi günler, |
25-04-2009, 11:27 | #105 | |||||||||||||||||||||||
|
Haklısınız, hakimin bir cümlesini tartışmıyoruz; buna rağmen tartışmanın kaynağını bu cümle ve bu cümlenin ortaya koyduğu düşünce ve hareket tarzı oluşturuyor. Olayın medyaya konu oluşunun sebebi de bu hareket tarzı. Hakim o cümleyi kullanmamış olsaydı, olay medyaya yansımıyacaktı. Benim dikkatimi çeken, hakimin tavrının hiç tartışılmaması ve tüm eleştirilerin, ellerinde olmayan sebebeplerden dolayı cübbe giyemiyen avukatlara yöneltilmesi. Saygılarımla |
25-04-2009, 11:28 | #106 | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
O halde savunma hakkını dikkate almadan aşağıdaki örneklerde ne yapılacağını söyleyebilirsiniz sanırım:
|
25-04-2009, 11:40 | #107 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın Gemici, Sorunuz çok haklı bir soru. Ancak, somut dava konusu temelinde hakimin ve avukatların hatta Fransa'dan gelen konuk avukatların hal ve hareketlerini, söz ve sözcüklerini tartışıp, bu bağlamda "cübbesiz avukat-savunma hakkı" ' nı irdelemek istediğimiz an; inanın ki konu yön değiştirir ve Obama'nın 24. Nisan'da ne dediği/diyeceğine kadar gider... Bu nedenle biz ne dersek diyelim birileri önyargılı olacaktır. Biz avukatların bu forumdaki maksadı bellidir. Bu maksat da masumdur. O halde, şimdilik bir sorun yoktur. |
25-04-2009, 15:56 | #108 |
|
Duruşmalarda cübbe giymek gereklimidir? Hâkimler, Savcılar ve Avukatların duruşmalarda cübbe giymesi yasal zorunluluktur.
Duruşmalarda cübbe giyilmelimidir? Hâkimler, Savcılar ve Avukatlar duruşmalarda cübbelerini giymelidirler. Eğer cübbe meselesine tek avukatlar bazında bakılırsa hata edilecektir. Hâkimler, Savcılar ve Avukatlar duruşmalarda cübbelerini giymelidirler. Bu yasal zorunluluktur. Şahsi görüşüme göre de giyilmesi gereklidir. Cübbesini özenle katlayanlar ve temiz cübbe ile duruşmalara girmeye özen gösterenlerdenim. Bunun öncelikle mesleğime ve kendime olan saygım ile ilgili olduğunu düşünüyorum. Çünkü insiyaki bir hareketle yapıyorum. Cübbesinin kolu sökülmüş, yakası kirli, hatta yakasının sertliği gitmiş, kırış kırış cübbelerle adliye koridorlarını arşınlayan, hele sokakta paltolarının, mantolarının içine cübbelerini giyip dolaşan meslektaşlarımıza karşı sempati ile yaklaştığım söylenemez. Duruşmalarda cübbesini omuzlarından düşürmüş, yakasını geriye katlamış, rengi sormuş, hukuk hâkimi iken ceza hâkimi cübbesi ile duruşmaya çıkmış, asliye ceza hâkimi olduğu halde ağır ceza mahkemesi cübbesi ile duruşmaya çıkan, hatta savcı cübbesi ile duruşmaya çıkan, nöbetçi olduğu zamanlarda cübbesiz olarak duruşmaya çıkan Hâkimlere de, cübbesinin yakasını geriye katlayan, kordonu kopmuş, ceza hâkimi cübbesi ile duruşmaya çıkan Savcılara da aynı şekilde sempati ile yaklaşmıyorum. Hatta makamın gereği cübbe giymeyenleri ayıplıyorum. Cübbe, Hâkim, Savcı ve Avukatlar için giyilmesi yasal olarak da zorunlu olan bir giysidir. Temsil ettiği bir anlam vardır. Hâkim ve Savcılar duruşma salonlarında cübbelerini muhafaza etmekteler ve duruşma salonuna girdiklerinde cübbelerini üstlerine giymektedirler. Avukatlar acele ile duruşma salonuna girerken cübbelerini apar topar giyerlerken ters ters bakıp “burası gardırop mu?” diye bakanlar hatta “Avukat bey veya hanım lütfen cübbenizi dışarıda giyin uyarısı yapan hâkimler bulunmakta. Bu çelişkidir. Eğer duruşma salonuna cübbe ile girilmesi gerekiyorsa bu herkes için uyulması gereken kuraldır. Duruşma salonu sadece Hâkim ve Savcıların gardırobu değildir. Hâkim ve Savcılar sabit bir yerleri olduğu için ve her duruşma salonunda mutlaka kendilerine cübbe bulabilirler. Şehirlerarası yolculuklarda ince bir kumaştan yapılmış ikinci bir cübbem bulunmakta. Baro genel kurullarında incelediğimiz bilançolarda cübbe kalemi mevcuttur. Bayağı da bir yekûn tutmaktadır. Ancak; her ne hikmetse baro vestiyerlerinde bir türlü tertemiz cübbe görmek mümkün olmamaktadır. Barolar meslek onurunu korumakla da yükümlüdürler. Barolara ödediğimiz aidatlar ile bizlere acil durumlarda cübbe temini de görevleri arasında, hatta kiralama hizmeti veren barolar da bulunmakta. Olayı açıklayan Sayın Kavilli’nin anlatımından yola çıkarak değerlendirmeye katılmak istiyorum. Duruşmanın kalabalık olması ve çok sayıda avukat bulunması nedeniyle bir meslektaşımız cübbesiz salona girmek zorunda kalmış. Bu zorunluluk nedeniyle olası bir durumdur hatta mücbir sebep bile sayılabilir. Burada duruşma başkanının gereksiz fevri bir davranış sergilediğini düşünüyorum. Duruşmaya cübbesiz çıkan bir savcının duruşma tutanağında hazır gösterilmesine tepki olarak “savcılık makamı teşkil etmemiştir” diyerek itiraz etmiştim. Hâkim, Savcı’yı işaret ederek “Savcı Bey makamında” dedi. Ben “Savcılık makamında cübbesiz biri var kendisini tanımıyorum” dedim. Savcı alı al, moru mor, ses çıkartmadan oturuyordu. Ben, Hâkimi zorlayarak “lütfen beyanımı zapta geçirin” dedim. Savcı izin isteyip odasına gitti ve kısa bir süre içinde elinde cübbe ile geldi, duruşma salonunda cübbeyi giyerken “Savcı bey, cübbenizi dışarıda giyin burada duruşma için sizi bekliyoruz ve siz cübbenizi duruşma salonunda giyerek saygısızlık yapıyorsunuz” dedim ve Hâkime dönerek “ben salonda cübbemi giysem beni uyarırsınız, ama sizler bunu kendinize hak olarak görüyorsunuz” dedim. Duruşma salonun da ses yok. Ne garip bir tesadüf ki aynı oturumda duruşma salonunda müşteki ile sanık arasında tartışma çıktı, bir patırtı bir bağırma düzen allak bullak, sesi duyan başka bir hâkim (sonradan öğrendim duruşma hâkimi olan hâkime hanımın eşiymiş) sırtında cübbe ile duruşma salonuna girdi ve elleri cebinde sağa sola bağırıyor. Hâkime hanım duruşma salonuna hâkimiyeti kaybetti. Sesim gürdür birazda yüksek ton da önce kavga edenlere sert bir şekilde uyarıda bulundum. Sesimi duyanlar sustular, sonra “ne oluyor burada taraflar tartışırken Mahkeme Makamı sessiz duruyor, mübaşir kenarda duruyor, savcı cübbesiz çıkıp sonra salonda giyiniyor, ortada başka bir hâkim elleri cebinde, mahkeme makamını hiçe sayarak sağa sola bağırıyor, Sayın Hâkim ya duruşma sükûnetini sağlayın ya da duruşmaya ara verin ve bu rezalete bir son verin” dedim. Anlatmak istediğim şu ki, böyle cübbesizlik vaka’ları olmakta. Meslektaşımızın cübbesiz olmasını sert olarak uyaranı fevri olarak değerlendirmeme rağmen, benim cübbesiz savcıyı sert uyarmamı yadırgamış olabilirsiniz. Yazımı bir bütün olarak yorumlamanızı rica ediyorum. Meslektaşımız yeterli cübbe olmaması ve yanında cübbesini getirememiş olmasından dolayı mücbir bir sebepten dolayı cübbesizken, kendi cübbe temin etmesi hiç de zor olmayan bir savcının cübbesiz çıkması arasındaki farkı tekrar dikkatinize sunmak isterim. Kurallar herkesi bağlar. Ancak, bir kuralın uygulanması için bütün taraflar ellerinden gelen gayreti sonuna kadar kullanmaları ve tüm bu koşullar gerçekleşmesine rağmen koşul sağlanamıyorsa buna mücbir sebep hükümleri uygulanır. Olayı tüm boyutları ile bilmeden yazı yazan bir köşe yazarının yazdığı haberdeki eksiği ve bu konuda atılmış manşetleri de kınadığımı belirtmek istiyorum. |
03-05-2009, 09:22 | #109 | |||||||||||||||||||||||
|
Aşağıdaki ansiklopedik bilgi mücbir sebep konusunda bize yardımcı olabilir: Mücbir sebep, hukukta görevin, taahhüdün ve sorumluluğun yerine getirilmesine engel teşkil edebilecek nitelikte bulunan ölüm, iflas, hastalık, tutukluluk ve buna benzer hallerdir. 'Mücbir sebep' kavramı hukukun temel kavramlarından biridir ve hukukun hemen hemen bütün dallarında uygulaması görülmektedir.'Mücbir sebep' hukukta, bir sorumluluğun yerine getirilmesini kısmen veya tamamen, geçici veya daimi surette engelleyen,bu niteliği dolayısıyla sorumluluğu kaldıran veya yerine getirilmesini ve vadesini geciktiren veya sorumluluğun niteliğini değiştiren kişinin önceden beklemediği ve tahmin edemeyeceği, beklese ve tahmin etse bile engelleyemeyeceği dıştan gelen olağanüstü nitelikte bir olay, olgu veya durumdur.Bu engel,doğal afetler (deprem, sel, seylap, kasırga vb.),sosyal patlamalar (büyük çaplı isyan çıkması, genel grev vb.), hastalık, tutukluluk, mevzuat tarafından getirilen yasaklamalar, büyük ekonomik krizler gibi değişik şekillerde ortaya çıkabilmektedir. Mücbir sebep halinde, kişi ile meydana gelen sonuç arasındaki nedensellik bağının kalktığından ve iradesi dışında meydana gelen sonuç sebebiyle kişiye yüklenebilecek hiçbir kusurun bulunmadığından söz edilir. Türkçe'de mücbir sebep deyimi, Fransızca'daki "force majeure" deyiminin karşılığıdır. İngilizce'deki "act of God" deyiminin karşılığı olarak ta kullanılır ve bu kullanım Türkçe'de daha çok mücbir sebep olarak ortaya çıkan doğal olayları ifade eder. Mücbir sebep aynı zamanda bir hakkın kullanılmasına da engel teşkil edebilir veya hukuktaki sürelerin kaçırılmasına da neden olabilir.İster hukuki sorumluluk ,isterse hakkın kullanılması bakımından olsun, bütün bu hallerde, mücbir sebep, sorumluluğu kaldırıcı, sorumluluğu ileri bir tarihe atıcı sonuçlar doğuracağı gibi, çeşitli hallerde sürelerin durmasının kabulü, yeni ek süreler tanınması veya başlangıçtaki sürenin hiç işlemediğinin kabulü, eski hale iade gibi hukuki çözümler de üretilmiştir. Mücbir sebebin hukuk dallarının ve sorumluluklar ile hakların özelliğine, hukuk kişilerinin standartlarına, değişen ve gelişen şartlara göre farklı değerlendirmelere tabi tutulduğu bir vakıadır.İmkanları düşünüldüğünde bir gerçek kişi için mücbir sebep teşkil eden bir olayın, yüksek olanaklarına göre bir Devlet tüzel kişiliğinin sorumlulukları bakımından mücbir sebep olarak değerlendirilmemesi son derece normaldir. Esas itibariyle, mücbir sebeplerin çeşitlerini sınırlayabilmek mümkün değildir ve devamlı değişme ve gelişme halindedir.Kavramın içeriğinin ve kapsamının değiştiğinden söz edildiği de olmuştur.Ancak en eski hukuk metinlerinden bu tarafa tarihin her çağında kavrama yer verilmiştir. Kanunlarda, ilgili mevzuatta ve sözleşmelerde ve bazı uluslararası hukuki metinlerde mücbir sebepleri tanımlamaya,belirlemeye ve sınırlamaya yönelik hükümler konulduğu da olmuştur. Mücbir sebeplerin meydana gelmesinde sorumlu durumdaki kişilerin, mevcut bilgi ve imkânlara göre gereken tedbirleri alıp almadıkları hususu, olayın mücbir sebep sayılıp sayılmaması ve kişileri sorumlu tutmak bakımından özellikle araştırılması gereken bir yöndür. Kaynak: Vikipedi |
03-05-2009, 10:15 | #110 |
|
Olayda sayın meslektaşımız hiç bir şekilde cübbe bulamamıştır. O nedenle mücbir sebep (zorlayıcı neden) hükümleri uygulanabilir. Bu şahsi kanaattir. Mahkeme uygulamamış o da onun takdiri. Mesleğe başladığım ilk yıllarda bayağı eski üstadlardan bir tanesi baro odası sohbetinde "bir gün duruşmaya cübbe bulamadığı için giremediğini, duruşmanın yapıldığını kendisinin mazereti bildirir bir dilekçe ile mahkemeye başvurduğunu ve eski hale getirme talebini ilettiğini ve mahkemenin de talebini kabul ettiğini" söylemişti. Ardından "ama bu her zaman böyle olmayabilir" diye gülerek açıklama yapmıştı. Ne o eski üstadı bulabilirim ne de o kararı. Aradan da epey zaman geçti. Mücbir sebep, deprem, sel, doğal afetler de olduğu gibi, mutlak sebepler olabileceği gibi, zorunluluğun takdiri nisbi sebeplere de dayanılabilir. Çok çok kalabalık duruşmalarda meslektaşın gerek barodan, gerekse başka bir yerden cübbe bulamaması o anki durumun takdiren değerlendirilmesini gerektirebilir. Duruşma safahatı da önemli tabii.Eğer duruşmada hak kaybına neden olacak bir usuli işlem yapılacaksa durum farklı olabilir, sadece duruşma günü verilecek gibi basit bir işlem yapılacaksa durum farklı olabilir. Çok önemli ve yargılama sürecini etkileyecek bir duruşma ise sanık hakları, adil yargılanma ve savunma özgürlüğü açısından düşünülüp avukatın elinden gelen tüm gayretleri göstermesine rağmen cübbe bulamayıp duruşmaya girmesinde mücbir sebep hükümleri uygulanır kanaatimi yineliyorum.
|
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
amacım sadece tanıtmak, evet | ulkenm | Yazdıklarımız - Yazdıklarınız. | 0 | 06-03-2008 19:05 |
stajyer avukatlar cübbe giyiyor mu? | wanessa | Meslektaşların Soruları | 13 | 19-06-2007 14:50 |
Avukatlardan mankenlere cübbe tepkisi | Av.Yüksel Eren | Hukuk Haberleri | 31 | 10-06-2007 20:06 |
Evet | genç osman | Yazdıklarımız - Yazdıklarınız. | 15 | 19-10-2006 19:01 |
Avukatlar Cübbe İle Yürüyüş Ve Gösteri Yapabilirler Mi ? | Av. Adil Giray ÇELİK | Meslektaşların Soruları | 59 | 06-05-2004 18:00 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |