20-02-2007, 13:14 | #61 |
|
öyleyse tek bir seçenek kalıyor geriye...ya yeni sayfalar açacaksın ya da defteri parçalayacaksın.iyi yazmayan bir kalemle birkaç cümle karalamıştım o deftere.ya o sayfayı yırtacağım ya da o kalemi çöpe atacağımtükenmez bir kalemle yazabilmeliyim sözlerimi..yazdığımda silinebilecek kadar aciz ve zavallı olmamalı...ya da kurşun kalem gibi yok olup gitmemeli kör bıçak uçlarında...daima kalabilmeli..evet doğru bir gün tükenmez kalemin de mürekkepi bitecek.her şey bir oyun aslında.rolleri doğru seçebildik mi muamma.ama bir şekilde bu oyun sürecek...
|
20-02-2007, 14:38 | #62 |
|
süslü ışıklarda yüzü parlayan biri değilim..benim yüzüm soğuk akşamlarda aniden kesilen elektirikten sonra yakılan ucuz mumlarda aydınlandı ve ellerimi onunla sıcak tutabilmeyi öğrendim....belki bu yüzden ufacık kaldı ellerim..
|
20-02-2007, 15:42 | #63 |
|
bir sigara yakmalıyım...dumanında hasret ve ayrılık olsun..senin bana sarıldığın gibi sımsıkı sarılmalı tütünler kağıtlara..her nefeste sana birikmeliyim.yavaş yavaş öldürmelisin beni.sensiz yaşamanın bir önemi olmadığını anlamalıyım.dünya gözümde değil..kül tablasında kalan kül tortuları gibi.bir gün uçup gidivermeli ellerimden..savrulmalı umarsızca esen rüzgarla...varmalı aşkın hüküm sürdüğü kıyılara..
|
22-02-2007, 14:11 | #64 |
|
her insanın bir öyküsü varmış ama her insanın bir şiiri yokmuş . AMA ŞİİRLER VE ÖYKÜLER KENDİMİZE AİT OLURSA!!!...
|
22-02-2007, 14:13 | #65 |
|
volkan bey ne demeye çalıştığınızı anlayamadım.direkt söylerseniz sevinirim.bunları kendim yazıyorum.inanılmayacak nesi var anlamadım.ben sizin yazdıklarınızı sorguluyor muyum?
|
22-02-2007, 19:51 | #66 |
|
uzak olmak istediklerim yakında..yakın olmak istediklerim kilometrelerce uzakta..hayat duraklardan ibaret.hepimiz yolumuza yalnız başlıyoruz...yürüdükçe kavşaklarda birileriyle tanışıyoruz.bir yere kadar iştirak ediyorlar.kimi son durağa kadar bekliyor kimi ise ilk durakta iniveriyor..ve yine yolların sonu yalnızlığa varıyor...
|
24-02-2007, 21:50 | #67 |
|
her aşkın soyadıdır ayrılıklar
ardına kadar açık kapılar terk edişinle çıplak duvarlara çarpıyorlar eşikte yığılmış anılar omuzlarından çekip attığın eski bir ceket gibi beni de öyle atıp gidiyorsun ellerin ellerimden kaçıyor kollarım çaresiz.. iki yanımda sallanıyor seni sarabilecek kadar güçlü değiller mi yoksa durduğun mesafeden mi ne denizler vazgeçebilir deli dalgalardan ne sıcacık bir çay, buğusundan ne de sigaram isyankar dumanından kurtulamam etrafa saçılmış anılarından her adımda cam kırıkları gibi kanlı iz bırakacak... elif..... |
26-02-2007, 21:40 | #68 |
|
.....
her şey çok uzaklarda...
sevdiğim şarkıları koparmışlar plaklardan bir zamanlar inandığım şeyler el çekmiş benden sökülmüş sevdiğim hitaplar dudaklardan bir zamanlar okuduğum kitaplar düşmüş raflardan bir bir göç etmişler şehrimden. sevdiğim ne varsa.... hangi vakitti bilemedim hangi alçak yelkovan ve akrebin buluştuğu bir andı insanlar terk ederdi bilirdim ruhun bedeni terk edişi gibi sinsi bir vazgeçişti DİRENEBİLİRDİM... avunuşumdu her beyaz kağıt mürekkepi savuruşumda boğardım kederimi hokkada bir leke bile bırakmadan uçtu mürekkep.. kağıtlar savruldu ellerimden ve usanmadan ayrılıklara vurdu yelkovan ve akrep her şey bir kat daha acıtır oldu içimi .... |
26-02-2007, 21:53 | #69 |
|
ağladım...
ilk kez makyajımın yüzümden akışını seyretmeden aynanın karşısında kendimden iğrenmeden.. saf bir yüzle ağlayabildim boyalar yavaşça aktıkça gördüm kendimi.. işte özlediğim buydu... ilk kez saklamadım göz yaşlarımı elimle yüzümü gizlemeden korkmadan acınmalardan ağlayabildim ilk kez.. özlediğim şey buydu.. belki de kendimi çok özlemiştim... |
26-02-2007, 22:14 | #70 |
|
Önce ciğerime bir şey oturuyor son nefes gibi ağır
Lal olmuş dilimden birden tek bir söz dökülüyor Üzülüyorum ama isyan edemiyorum belki kaderde bu vardır Yolların sonu nereye varacak demiyorum çünkü biliyorum Onca yaşanandan sonra görebiliyorum menzil çok yakın Razıyım son bir gidişe vazgeçişe,serzenişlerim dargın Umarsızca atılmış bir kahkaha yükseliyor göğe.deliriyorum Mucizelere inanmıyorum çünkü gidiyorum.ağlama sakın... |
28-02-2007, 12:47 | #71 |
|
:)
Git diyorsun gitmesini gerçekten istiyoru musun?
Seviyorum yarim ol dese bekle ben de geliyorum demez misin? Sorularla karıştırdığımız kafamızda cevap nerede saklı, Anahtarı nerede? Bence sen kalbini dinle orada bir anahtar olmasın sakın... Gitmelerle bitmez bitmesini sitediklerin dönüşler ise istediğin dönüşler değildir uzakları yakın etmek zor gelirken bizlere yakındakileri neden uzaklaştırıyoruz.Bence biz zır değil işi zora koşuyoruz.Sevenlere şans verin belki en doğrusu bu elif sence? |
28-02-2007, 19:57 | #72 |
|
yağmur,soruları bilirsin.insanın içinde düğümlenir.çözemedikçe bir nefesin eksilir.hayattan elini çoktan çekmişsindir.anahtarları geçtim kapılar bile kapalı artık.belki de haktır haklıdır.belki de yasaktır...
|
01-03-2007, 11:32 | #73 |
|
:)
Nefesleri almak zor gelebilri insana düğüm olan bizler mi yoksa düğümleri zorlaştıran mıyız?İnsan gerçekle yetinmiyor gerçeğin arkasındaki görünmeyen bir perde var ya onu da görmek istiyor bu o kadar kolay değil.İnsanların düşüncelerini okuyamıyoruz bu sebeple güvenimiz,sevgimiz,saygımız kendi düşüncelerimize göre şekillenir oldu bu çok kötü sevdiğimiz için değil de karşımızdaki sevmiyor diye sevgilerden arkadaşlıklardan yeri geliyor yardan vazgeçer olmuş bu insanlar ne kadar yazık...
Aman daha çok şeyleri kapatırız anahtarını bir sandığa sakladığımız sandığı bulunmazlık diyarı yok ki oraya saklayalım biz ne kadar kapatsak da açmasını bilen açar kapıları.Yaşanacak olan tekrar yaşanır ölecek olan ölür gün görecekler göreceği günleri de görür.Dümen bizde ama yol belli geldiğimiz yola geri döneceğiz onun için içimizden geldiğince yaşayalım...İyilik ve sevgiye inanarak |
03-03-2007, 20:41 | #74 |
|
çitlenbik o kadar güzel döküyorsun ki duygularını bu marfet isteyen yani doğuştan gelen bir yetenek olsa gerek. ben şiir yazmıştım onları yazıyordum ama vazgeçeceğim artık. senin şiirlerin kimi insanların duygularına tercüman oluyor. hissedipte duygularımızı bir türlü sayfalarla buluşturamadığımız kalemlerimiz bu kadar hünerli olmasa gerek. büyük bir zevkle okuyorum şiirlerini sanki ünlü bir şairin kitabını okur gibi dersem abartmış olmam herhalde. saygılar sunarım.
|
04-03-2007, 19:03 | #75 |
|
İŞTE BU SON KEZ YANIŞIM VE YANILIŞIM
VE BU KAYBEDİŞLER İÇİN SON AĞIDIM YALANCISIN...YALANSIN...ALDATMA ALDANIRSIN.. insanların maskelerini düşerken gördüm sahnede kanlı ayak izleri.. oysa ben onlar için ölürdüm kendi elleriyle söndürdüler kandilleri perdenin ardındaki bakışları göremiyordum bildiğim tek bir şey vardı yaslanabilirdim sarılabilirdim sıcacıktı gittim.. sarıldım ..çok üşüdüm yalnız başıma kaldım caddelerde soluksuz yürüdüm... iğrenç bakışlar düştü omzumdan ayak ucuma yabancılar can oldu canım kadar sevdiklerim yaban oldu oysa kurşun kokan eller değmemeliydi avcuma sokak lambalarıyla koştum oradan oraya kayboldum yalnızlığın zavallılığın ortasında ne kadere lanet ettim ne de nefret ettim sadece adınız olmayacak sayfalarda ve bir daha dönüşü olmayacak bilirim tuz basılmaz ki kanayan yaraya.... |
04-03-2007, 19:32 | #76 |
|
yarın doğum günüm..
doğdukları gün ölseler insanlar(keşke) tıpkı benim seni kalbimde öldürdüğüm gibi.. dost...yoksun...döküldü riyalar.. kuruldu mizanlar... anlıkmış hepsi... yüzünü güldürdüğüm gibi ne yarınım ne dünüm... her şey yalanmış senin gibi.... |
04-03-2007, 19:35 | #77 |
|
tek yudumluk bir şarap...ve de bir sigara
yeter hepsi bana... sen kendini yalanlarda ara doğuşum gidişim yok oluşum ya da oradan oraya savruluşum her şey on sekiz ciltlik bir kitapta saklı belki de terk edenler çok haklı ben kendimi yalanla avutmuşum |
04-03-2007, 19:41 | #78 |
|
iki ayak üzerinde kurulu bir masa
gözler düşmüş duvarlardan kağıtlara keşke o ölüm kokan ellerin olmasa değmese parmakların namlulara ................................. keşke hiç tanımamış olsam yürüyüp gitsen yanımdan omzuma bile çarpmasan akıp gitsen yollardan keşke hiç olmasan............. |
04-03-2007, 22:15 | #79 |
|
çitlembik" e
Syn Çitlembik, aşağıdaki yazım tarzınız daha iyi, yani her mısrada kafiye kurmak karşı tarafça algılanmayı zorlaştırıyor. Daha açığı şöyle diyeyim, ağzınızdan kendiniz sürekli aynı sesi çıkarın bir zaman sonra algılanmaz olur. Örneğin, tınnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnn nnnnnnnn.
İşte bunun gibi bazen farklı ses tonlarına geçişte olmalı diye düşünüyorum, bazı şiirlerini okuyorum, ama okuduktan sonra aklımda neden bir şeyler kalmıyor diye düşünüyordum, anladım ki sürekli benzer sesleri kullanmaktan kaynaklayor gibi gelmeye başladı bana. Tabi bu sadece düşünce, yani gerçekliği olmayabilir veya belki ben öyle algılıyorumdur. Am şu aşağıdaki şiirinizi okuyunca aynı şeyi hissetmiyorum. Mesela şu sözcükleri size aktarayım, SES-SUS-PUS-CIS-KUS-LÖS-US- ve devam eder. Şimdi bunları peş peşe duyan biri okuduktan sonra hiç birini aklında tutamaz. Ama diğer yandan farklı bir tarz; DÖRT-KALENDER-MEŞİN-BİLGİSAYAR-UZAY-YER- ve devam eder. Şimdi bu iki grubu karşındaki bir arkadaşına oku, hangisi akılda daha kalıcı oluyor diye okuduktan sonra sor. Yani okuduktan sonra BURDA ŞU SÖZLER VARDI diye akılda kalıyor mu bakmayı deneyin. Yani BİR RENGİN İÇİNDE RENKSİZLİK VARDIR. İNSANIN ALGILAMASI ZAYIFLAR. FARKLILIK TANITICIDIR. Yeteneğiniz inanın çok yüksek, zaten o yüzden yazma ihtiyacı duydum, Bir mısradan diğer mısraya geçince aklımda yeni bir şekil doğmalı ve diğer mısrada yeni bir şekil. Hani bilirsiniz belki, DARB-I MESEL diye bir söz vardır, eski edebiyat dilinde ve bu, BİR METNİ BİTİREN EN SON SÖZDÜR VE KESKİN SİRKE KÜPÜNE ZARAR KADAR OKUYUCUNUN YÜZÜNE ÇARPILAN BİR SON SÖZDÜR. İşte her bir mısraya böyle bir özellik aktaracak kadar ilerletebilme imkanın olur mu bu yazış tarzını. BENCE BİR DENE. SENDE O VAR. SAYGILARIMLA (belki tam anlatamıyorum ama aşağıdaki şiirdeki tarz çok daha iyi ama onun ne olduğunu anlatmak veya anlamak biraz zor, sadece duydum onu ama ne olduğunu bilemiyorum) Ama şu var ki her mısraya geçişince yeni bir tasvir uyanıveriyor, yani yukardaki değil yeni bir şey var oluyor her mısrada insanların maskelerini düşerken gördüm sahnede kanlı ayak izleri.. oysa ben onlar için ölürdüm kendi elleriyle söndürdüler kandilleri perdenin ardındaki bakışları göremiyordum bildiğim tek bir şey vardı yaslanabilirdim sarılabilirdim sıcacıktı gittim.. sarıldım ..çok üşüdüm yalnız başıma kaldım caddelerde soluksuz yürüdüm... iğrenç bakışlar düştü omzumdan ayak ucuma yabancılar can oldu canım kadar sevdiklerim yaban oldu oysa kurşun kokan eller değmemeliydi avcuma sokak lambalarıyla koştum oradan oraya kayboldum yalnızlığın zavallılığın ortasında ne kadere lanet ettim ne de nefret ettim sadece adınız olmayacak sayfalarda ve bir daha dönüşü olmayacak bilirim tuz basılmaz ki kanayan yaraya.... |
05-03-2007, 15:45 | #80 |
|
bugün yeni bir gün yeni bir yaş
her şey değişiyor yavaş yavaş adımlar uzuyor yollar kısalıyor hayat sayfalarını tek tek açıyor merhaba 19cu sayfa |
05-03-2007, 16:15 | #81 |
|
bir gün şarkılar da tükenecek
sözler de.. tıpkı yüreklerin tükendiği gibi sen ve ben gibi nehirler yataklarını terk edecek ruhun bedeni çıplak bırakışı gibi senin kalbimden gidişin gibi bir gün rüyalar da bitecek tıpkı bu ucuz masal gibi çoktan silinmiş olacak hafızalardan sen gibi...sen gibi... |
06-03-2007, 22:50 | #82 |
|
[quote=calikusu_kamuran]Syn Çitlembik, aşağıdaki yazım tarzınız daha iyi, yani her mısrada kafiye kurmak karşı tarafça algılanmayı zorlaştırıyor. Daha açığı şöyle diyeyim, ağzınızdan kendiniz sürekli aynı sesi çıkarın bir zaman sonra algılanmaz olur. Örneğin, tınnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnn nnnnnnnn.
İşte bunun gibi bazen farklı ses tonlarına geçişte olmalı diye düşünüyorum, bazı şiirlerini okuyorum, ama okuduktan sonra aklımda neden bir şeyler kalmıyor diye düşünüyordum, anladım ki sürekli benzer sesleri kullanmaktan kaynaklayor gibi gelmeye başladı bana. Tabi bu sadece düşünce, yani gerçekliği olmayabilir veya belki ben öyle algılıyorumdur. Am şu aşağıdaki şiirinizi okuyunca aynı şeyi hissetmiyorum. Mesela şu sözcükleri size aktarayım, SES-SUS-PUS-CIS-KUS-LÖS-US- ve devam eder. Şimdi bunları peş peşe duyan biri okuduktan sonra hiç birini aklında tutamaz. Ama diğer yandan farklı bir tarz; DÖRT-KALENDER-MEŞİN-BİLGİSAYAR-UZAY-YER- ve devam eder. Şimdi bu iki grubu karşındaki bir arkadaşına oku, hangisi akılda daha kalıcı oluyor diye okuduktan sonra sor. Yani okuduktan sonra BURDA ŞU SÖZLER VARDI diye akılda kalıyor mu bakmayı deneyin. Yani BİR RENGİN İÇİNDE RENKSİZLİK VARDIR. İNSANIN ALGILAMASI ZAYIFLAR. FARKLILIK TANITICIDIR. Yeteneğiniz inanın çok yüksek, zaten o yüzden yazma ihtiyacı duydum, Bir mısradan diğer mısraya geçince aklımda yeni bir şekil doğmalı ve diğer mısrada yeni bir şekil. Hani bilirsiniz belki, DARB-I MESEL diye bir söz vardır, eski edebiyat dilinde ve bu, BİR METNİ BİTİREN EN SON SÖZDÜR VE KESKİN SİRKE KÜPÜNE ZARAR KADAR OKUYUCUNUN YÜZÜNE ÇARPILAN BİR SON SÖZDÜR. İşte her bir mısraya böyle bir özellik aktaracak kadar ilerletebilme imkanın olur mu bu yazış tarzını. BENCE BİR DENE. SENDE O VAR. SAYGILARIMLA (belki tam anlatamıyorum ama aşağıdaki şiirdeki tarz çok daha iyi ama onun ne olduğunu anlatmak veya anlamak biraz zor, sadece duydum onu ama ne olduğunu bilemiyorum) Ama şu var ki her mısraya geçişince yeni bir tasvir uyanıveriyor, yani yukardaki değil yeni bir şey var oluyor her mısrada Sayın Çalıkuşu,bazı şiirlerimde ki ben şiir bile demiyorum o an ne hissediyorsam yazdığım cümleler üzerinde düşünmek bazılarını ise okuyup geçmek gerekiyor. mesela şu şiirin üzerinde biraz düşünürseniz Önce ciğerime bir şey oturuyor son nefes gibi ağır Lal olmuş dilimden birden tek bir söz dökülüyor Üzülüyorum ama isyan edemiyorum belki kaderde bu vardır Yolların sonu nereye varacak demiyorum çünkü biliyorum Onca yaşanandan sonra görebiliyorum menzil çok yakın Razıyım son bir gidişe vazgeçişe,serzenişlerim dargın Umarsızca atılmış bir kahkaha yükseliyor göğe.deliriyorum Mucizelere inanmıyorum çünkü gidiyorum.ağlama sakın... bu yazı ölümü vurgular.Baş harfleri birleştirirseniz göreceksiniz.Çok hasta olduğumda yazmıştım ve her nefeste insan biraz daha eksilir.o eksilişi ruhumda güçlü bir şekilde hissettiğim anda bu satırlar döküldü... |
06-03-2007, 23:02 | #83 |
|
Her şeyin sahte olduğu bir vakitteyim.gülen gözler tuzak...her şey yalan..isyanım var duyanım yok...gidiyorum..vuruyorum tüm kederleri tek bir kurşuna esir ediyorum..yavaş yavaş üzerime yürüyor duvarlar.karanlık izbe köşelerde delirircesine sigarama sarılıyorum..her nefes bir ölüm..birkaç yudum şarapla sarhoş olurum sanıyorum...aldanıyorum...sarhoşluk bile uyutamayacak...rüyalardan vazgeçtim kabusları seçtim..bir pula sattım hayallerimi...ne umudum ne geleceğim ne de yarınım var..çürüyen bir beden gibiyim..mezar taşım eksik..ayaklarımın altında ezilen toprak gibi ruhum...kefenlere sımsıkı sarılmak istiyorum..ıslak toprakta bir filiz olup yine doğmak istiyorum..bir başka boyuta geçmek yine bir sonbahar mevsiminde solmak istiyorum..diriliş...böyle olmalı işte...ve görmeli insanlar..mezar taşları soğuktur..geceleri korkarsın bakamazsın..uykudalar sanırsın..halbuki azapla yanmaktadır ruhları...sen uyursun sıcak bir yatakta.pembe renkli düşler görürsün.oysa kabirler hep karanlıktır...güneş vurmaz tahta tabutun çatlaklarından..sen ise pencereni ardına dek açarsın...uğultuludur mezarlıklar...toprak seni nasıl sarabilir diye düşünürsün...üşüyüp gidersin..yaz olur toprağın yanar.kış olur üzerinde kuşlar ölür ...göç vaktini şaşıran birkaç zavallı kuş...toprakta buluşmak..ah ...ölümü istiyorum...yavaş yavaş öldürüyorum kendimi..belki diyorum..bir yaşama sebebim olur..belki vazgeçerim..restimi çekmedim.suskunum...bekliyorum...ansızın kapıma dikilecek...korkuyorum...
|
07-03-2007, 21:11 | #84 |
|
niçin sigara olmak ister insanlar?
duman duman savrulmak anlık bir hazzın kahramanı olmak... unutulmamalı ki sigara izmarit olmaya ve ayaklar altında ezilmeye mahkumdur... |
07-03-2007, 21:25 | #85 |
|
GİT dedim ama gitmesi gereken bendim..ve gittim...kanlı bir bıçak sapladım hayallere...sinsi bir acı sezdim...ruhumun eşikten gelen ayak seslerini işittim.kül rengiydi akşamlar...siyahtı yüzüm...ellerim siyahtı..gece oluvermiştim...cellat oldum sokaklarda...kör gözlerle kana buladım her şeyi...yürekleri ezdim yorgun ayaklarımla..ve yılana sarıldım yalan kollar yerine...böylesini sevdim..belki de aldanan hep bendim...sonu mutlu biten masallar hep ucuz gelmişti bana..ben kanlı bir son seçtim...kırmızıya boyanacaktı sahneler..parmaklarının ucundan sızan kanlarla daha önce hiç duyulmamış bir kelime yazacaktın..okurken ürperecektiler..ve gördükten sonra âmâ olacaktı faniler...paslı bir demirle dillerini kesecektin...sevda dolu sözcükler sözlüklerden silinmeliydiler..sen sevemiyor ve sevilmiyorsan tüm insanlar seni anlayamadığında böyle yapacaktın...ve teşhisin paranoya olacaktı..ama paranoyanın kendisi aşktı...bilmediler...bilemeyecekler....zindanlar kapandı..son köle de idam edildi..farkında değiller...dirilmeyecek..diriltemeyecekler...
|
07-03-2007, 21:48 | #86 |
|
gideceksin biliyorum ardında yaşanmamış zamanlar bırakarak git ama hemen git seni daha fazla sevmeden sana daha fazla bağlanmadan git kendini çok sevdirmeden... evet bizim gibi sevenler için en doğrusu zor olsa da çıkarmak hayatımızdan sevileni... ne yalanlae dinlicek ne de masallarla oyalanacak vaktimiz olmamalı çünkü hayat sandığımızdan daha kısa...
|
07-03-2007, 22:10 | #87 |
|
Çok iyi bir ŞAİRSİN, Syn. Çitlenbik, çok. Profilinize bir göz attım da, yaş 19 ve bu başarısı...ben doğaüstü diyeceğim özür dilerim. Bence Siz, her an şiir yazabilecek bir kabiliyettesiniz, ilham denilen şey sürekli Sizinle bence. Bu arada ŞİİR ile ŞUUR kelimesi aynı köktenmiş, ŞAİR: Şuurlu demektir o zaman bence.
Saygılarımla |
08-03-2007, 16:12 | #88 |
|
kadın olacaksın büyüyeceksin
ıslak bir ceket giydirecekler sana üşüyeceksin... anne olamayacaksın belki.. yarının geleceğin olmayacak belki.. kendine acılar beğeneceksin... beşikler bomboş kalacak her daim.. sen kendine ninniler söyleceksin.. hazanla sallanacak yapraklar kuru dallarda sen hep baharı özleyeceksin... omzunun kıvrımında savrulan bir tutam siyah saç.... aynalarda kendini bulamadığın yıllar olacak.. salıncaklara yaslı gözlerle bakacaksın... durmaksızın dönecek sayaç... sen hep dünde kalacaksın... senin sonun bu yollar olacak.. menzil bir nefes kadar yakın ama aşklar kadar uzak... yine bu med cezirler kıyılarına vuracak... ............................ |
08-03-2007, 20:54 | #89 |
|
SYN Çitlenbik çok iyi şairsiniz.
Sizi çok yönlü,evrensel boyutlu şair ve yazarlarımız arasında görmek istiyoruz. Sevgiyle insanlıkla içtenlikle kalın. İnsanları kitaplar gibi düşünün ve kapaklarına bakıp aldanmayın.Okumaya başlayınca değerini anlarsınız.(Ahmet serifizgören kitabından) |
08-03-2007, 23:06 | #90 |
|
insanlar ne zaman yalan söylemekten vazgeçerse ben kan dökmekten o gün vazgeçeceğim.beyaz bayraklar sallanacak yorgun gökyüzümde..bir rüzgarla silebilir miydim sence ihanetin izlerini?çölde dağılan zavallı kum tanecikleri gibi..öyle zavallı görmek isterdim çehreni...bir bıçak kesiği,tek derin bir çizgi..yavaş yavaş akan taze yalanlar....ihanetin yalanın gezdiği damarlardan ağır ağır kanlar damlayacak...ellerimle buruşturup attığım hayaller umutlar...tek bir mevsimde solacak...güzel bir güz tablosu çizeceğim...yılgın ve suskun dökülecek yapraklar...gökyüzü bulutlardan yoksun...terk edilmiş tahta bir bank üzerinde matem rengi saçlarıyla bekleyen zavallı bir kadın...gözlerinden akan bir damla yaşı görebiliyor musun?yalnızlığına tek çare sigara..avuntum derdi hatırlıyor musun?ben avutabilirim diyordun...ne kadar çok yalan söylüyordun...hepsi güzeldi inanmak kolaydı..ben acemiydim oysa sen ustaydın..kaç kervan geçti harap hanlardan..sen kaçının ardından ak mendil salladın..ve kaç ruhu böyle esir aldın...tablo eksik kaldı...kadın neden yapayalnız ıssız bir yamacın ortasında?neden sen onunla olamadın...yalancı bir bahar vaad ettin..umutlar ektin çorak vadilerde...susuz bıraktın...güneş çoktan el çekmişti dağların yamacından...sen her sabah pencereleri ardına kadar açardın...karanlıktı oysa ki ruhun...ay ışığında aydınlanmaya çalıştı...oysa sen hayallerimde bile yoktun..onlar bile terk etmişti beni..güçsüzdüm biliyordun...umudumdun inancımdın hayatımdın..şimdi bunlardan arda kalanım..neyim kimim neydim kimdim..hiçbir şey bilmiyorum..öyle bir hastalık ki bu...gözyaşım olsa akıp gitmiyor..bir damla zehir olsa bile öldürmeye yetmiyor..
|
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |