20-10-2006, 00:21 | #61 |
|
Sayın üyeler,
Herkes konuyla ilgili görüşlerini aktarmakta serbesttir. Ancak önemli bir nokta var ki, konunun görüş arşivine dönüşmesini ve sınırlı sayıda mesajla yetinmek zorunda kalınmasını istemiyor, ödülü ve ödül verilmesinin nedenini , yazarın ödülle ve eşzamanlı Fransa'da çıkarılan yasayla maruf hale gelen iddiasına hangi nedenlerle katılıp, hangi nedenlerle katılmadığımızı aktarmaya devam etmek, konuyu hukuk, tarih bilimi ve edebiyat çerçevesinde irdelemeye devam etmek istiyorsak, lütfen bunu yaparken, diğer üyelerin kişiliklerine yönelecek ve bireysel sayılabilecek nitelemelerden uzak durarak yapalım. Şimdiden teşekkür ederim. Saygılarımla. |
20-10-2006, 13:49 | #62 |
|
Toplumsal Yüzleşme Korkaklığı ve Linç Kültürü….
Toplumsal Yüzleşme Korkaklığı ve Linç Kültürü….
Orhan Pamuk ne demiş ? “Bu topraklarda bir milyon ermeni ve otuz bin kürt öldürüldü” Bunu “bir soykırım” olarak adlandırmış mı? Hayır. Peki söyledikleri doğru mu, yoksa asılsız bir suçlama mı? İttihat ve Terakki ve buna bağlı gizli örgüt (O dönemin derin devleti) Teşkilat-ı Mahsusa’nın ve yine o dönemin “Hamidiye Alayları” tarihi incelendiğinde, 1885 lerden başlayan ve 1915 Tehcir Kanunu’ nun uygulanmasıyla devam eden süreçte, bir milyondan fazla ermeninin yok edildiğini gösteriyor bütün tarihi kaynaklar. (Eğer onları peşin ve kerinçsiz bir ön yargıyla tümden yok varsaymazsak, öyle söylüyor bu kaynaklar.) 1-Ermeni Meselesinin Siyasi Tarihçesi -Devlet Arşivleri yayını 2-Teşkilat-ı Mahsusa - Dr. Philip H. Stoddard 3- 1.Dünya Harbinde Teşkilat-ı Mahsusa - Cemal Kutay 4-Ermeni Sorunu ve Türk Amerikan İlişkileri 1919-1923 --Levon Maraşlıyan 5-Hatıralar (İttihat ve Terakki, 1.Dünya Savaşı) -Cemal Paşa 6-Jön Türkler ve İttihat Terakki -Sina Akşin Ayrıca: 1-Genelkurmay Belgelerinde Kürt İsyanları -Cemşid Bender 2-Tarihimizde Kürtler ve Ayaklanmaları -Alpay Kabacalı Bu kısa listeye ilave edilebilecek çok sayıda kaynak eserden çıkarılacak sonuç, Orhan Pamuk’ u doğruluyor. Kuşkusuz o dönemin son derece karmaşık siyasi olayları içinde, öldürülenler yalnızca Ermeniler değil, bir o kadar da müslüman türkün öldüğü bir gerçek. Şimdi bu sözleri söylediği için Orhan Pamuk’ u da linç edelim. Zaten toplumsal geleneğimizde “kökleşmiş bir linç kültürü” var. Kim ki bize, dünyaya ve yaşama biraz olsun aydınlık bir penceden bakabilmeyi öngörse, onu kendi karanlık dünyalarımıza çekelim ve yok edelim. Daha yakın geçmişte, Nazım Hikmet’ leri, Sabahattin Ali’ leri Aziz Nesin’ leri, Yaşar Kemal’leri, Çetin Altan’ları ve daha nicelerini, olmayan gerçeklerle bizlere çamur attıkları için hapislerde süründürdük. ! Toplumsal yüzleşmelerle büyük olmayı seçmek yerine, toplumsal korkaklığımızın üzerine giydirdiğimiz kişiliksiz ama parıltılı ve cilalı kimliklerle büyük görünmeyi yeğledik. Başkalarına atmaya çalıştığımız çamurun kendi ellerimizi çoktan kirlettiğini göremedik. ------- Nobel Komitesinin Taraflılığı-Tarafsızlığı: Nobel 1970 Aleksandr Solzhenitsyn Anti komünist, Nobel 1971 Pablo Neruda (Chile) Komünist Nobel 1958 Boris Pasternak (U.S.S.R.) Anti komünist Nobel 2004 Elfriede Jelinek (Austria) Komünist Yukarıda yalnızca dört örnek var. İki yazar Komünizm yanlısı ve savunucusu, diğer iki yazar Komünizm karşıtı ve karşıtlık savunucusu., ama Nobel almışlar. Diğerleri de tüm detaylarıyla incelenebilse, eminim benzer karşıtlıklar ortaya çıkacaktır. Ve Orhan Pamuk” u salt kendi düşüceleri temelinde değerlendirip onu karalamaya ve küçümsemeye çalışanlar .. Kuşkusuz, gerçekten büyük ve aydın ve kerinçsiz olan onlardır…. Ve bu alanları, onların deyimiyle daha fazla işgal edip bir şeyler anlatmaya çalışmak beyhudedir. Saygılar. Merhaba. |
20-10-2006, 18:22 | #63 | |||||||||||||||||||
|
Iyiniyetinize hayran kaldim Sayin Merhaba. Keske gercekler bu kadar beyaz ve masum olsa. Ermeni soykirimi(pardon "oldurulmesi") hakkinda yazilacak cok sey var, ancak site politikamiz geregi bu konuya girilmesini, su an tartisilmakta olan "hukuki boyutu" haricinde bir yerde ve sekilde tartisilmasini istememekteyiz. O yuzden bu konuyu burada noktalamak en iyisi sanirim. Ancak bunu lutfen "toplumsal yuzlesme korkakligi" olarak algilamayiniz. Kimse gerceklerden korkmamaktadir. Sadece site cizgisini korumak esastir. Saygilarimla.. |
20-10-2006, 19:45 | #64 | |||||||||||||||||||||||
|
sevgili Ahu, bu çizgiyi belirlemek bizler için ne kadar zor... "hukuki boyutu" sadece var olan yasal kısımlara göre konuşabiliyoruz. Nobel Edebiyat ödülü ve Orhan Pamuk için konuşulacak şeyler için bu sınırları gösteren yasa da yok halbuki. Site kuralarına göre "orhan pamuk nobel edebiyat ödülünü aldı" diyerek bu başlığın sadece haber olması gerekiyordu. ama yapamıyoruz. "toplumsal yüzleşme korkaklığı" yaklaşımından dolayı bende merhaba'yı takdir ettim . |
20-10-2006, 21:03 | #65 |
|
Haklisiniz Sayin Ege,
Odulde dahi bir siyaset kokusu olunca konu ister istemez cizgiyi geciyor. Kendi adima bu cizginin disina gecmekte bulundugum katkidan dolayi herkesten ozur diliyorum. Sevgiler herkese |
20-10-2006, 21:50 | #66 |
|
sevgili Ahu,
hukuk ile siyaset ister istemez içiçedir bana göre. Hukuk kuralları var olan siyasi erk'e göre konulur. çizgiyi sınırlamak bizim için bu yüzden çok daha zor. bence ne kendi adınıza ne de katılımcılar adına özür dilemeyin, bekar kadınların anne olma hakkı da en az nobel ödülü ve Orhan Pamuk kadar hem siyasi hemde yüzleşmemiz gereken bir konu.Ve önce biz hukukçular bunları konuşmak zorundayız. |
20-10-2006, 22:55 | #67 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Peki, konuşalım. Konuşmuyor muyduk ki zaten? Soykırım suçu yeni ceza kanununda karşılığını bulduğuna göre, konuyu hukuki boyutta tartışmaya bir engel yok. Soykırım suçu, yeni ceza yasasının "ULUSLARARASI SUÇLAR" bölümünde düzenleme buluyor:
Bir de "DEVLETE KARŞI İŞLENMİŞ SUÇLAR" babı var:
Yüzleşmekten bahsediyorsak ve yukarıda anılan iki ceza yasa maddesi arasında paralellik kuramıyor, "ne alakası var" diyorsak, HUKUKİ İNCELEMEYİ, KONUNUN TARİH VE EDEBİYAT YÖNÜYLE İRDELENMESİNİN ARDINA BIRAKMAK GEREKİR. Siyaset yok. Forumda alıntı yaptığım Av.Hakan Hanlı'nın yazısında, konu hukuki boyutuyla çok yönlü olarak tartışılmış. (Özellikle uluslararası hukuk, uluslararası ilişkiler ve tarihi dayanakları (dayanaksızlığı) anlamında) Eğer ödül alan yazarımızın iddiası doğruysa, bu doğruluk inandırıcı delillerle kanıtlanmalıdır (Şaibe ile , varsayımlarla değil, sağlam ve inandırıcı delillerle. Bir tek insanın şüphe ile mahkum olması nasıl adalet ve vicdan duygularını tatmin etmiyor ve yasal olarak da himaye görmüyorsa, Devletin bu anlamda öncelikle korunması hukuk mantığı gereğidir.) Eğer iddia doğru değilse, yazarın bu konuyla ilgili olarak ne dediğine bakmak gerekir: -Kurgu mu demiş? -Gerçek mi demiş? Yazar, "bu benden başka kimsenin sözedemediği bir gerçektir" demiş. Bunu senelerdir dile getirmiş. Uluslararası alanda yankısını bulmuş, nihayetinde Fransa'da, meşhur yasa tasarısı gündeme gelerek, yasalaşmış. Yazarımız da ödül almış. Fransa'nın tutumu "hasmane hareket" değil midir? Bir de TCK.m.330 var ki, hiç oralara kadar uzanmayalım. (Kaldı ki devletin bu anlamda bir sırrı da yok. Varlığı iddia edilip, bunca çalışmaya rağmen ispat edilemeyen , hala "sözde" kelimesiyle dile getirilen bir iddia , soykırım iddiası.) Bir an için varsayalım ki bu tez, dayanaksız bir tez değil, bir vakıadır. Böyle olduğunu kabul ettiğimizde ve bunu gidip yabancı ülkelerde anons ettiğimizde, tarihle yüzleşmiş mi oluyoruz? *** Konunun tarih boyutundaki açıklamalar konusunda sn. Hanlı'nın yazısını anımsatmakla yetineceğim.
Konunun edebiyat boyutuna gelince: Konunun iyi veya kötü olan edebi yönünün TÜMÜYLE GÖLGEDE KALDIĞINI, muhalif ve cesur (!) yazarımıza "EDEBİYAT" dalında verilen bu anlamlı ödülün, edebi yeteneğinden ziyade "TEZİ, İDDİASI" nedeniyle verilmediğini, hangimiz söyleyebilir? (En azından şu ana dek söyleyen olmadı. "Ben yazar Orhan Pamuk'u çok beğenirim, kitaplarının tümünü okudum, dili, anlatımı, olay kurgusundan bu kadar etkilendiğim ender yazar olmuştur, yeni bir kitabının çıkmasını sabırsızlıkla bekliyorum" diyen bir üyeye (veya günlük yaşamda herhangi bir okuyucuya), şu ana dek ben rastlamadım.) Saygılarımla... |
20-10-2006, 23:25 | #68 | |||||||||||||||||||
|
Sn.Demirel
Ben bu satırları aynen söylüyorum. Nobelden çok öncesinde de söylüyordum ve sonrasında da hep söyleyeceğim. Ben yazar Orhan Pamuk'u çok beğenirim, kitaplarının tümünü okudum.....yeni kitabını sabırsızlıkla bekliyorum. Orhan Pamuk tartışmasında eserlerinin değersizleştirilmemesini diliyorum. Saygılar |
20-10-2006, 23:55 | #69 | |||||||||||||||||||
|
|
21-10-2006, 10:12 | #70 |
|
Bir süredir bu tartismayi izliyorum, en sonunda dayanamadim, yazmak istedim.
Orhan Pamuk, 1 milyon ermeni ve 30 bir kürt katledildi demeden bu ödülü alamazmis gibi bir hava var. Orhan Pamuk'un edebi degerini kücülten bir gölge oldu bu beyani sanki. Oysa bir yazar ve bir entellektüel olarak Orhan Pamuk, ( katilmasaniz dahi ) görüslerini söyleme ve kitaplarini yazma serbestisine sahiptir. Bunun en basta gelen savunuculari da hukucular olmali. Gecenlerde bir yerlerde Pinar Kür'ün bir sözünü okudum : Hayata itiraziniz yoksa yazar olamazsiniz, diyordu. Orhan Pamuk, itirazlarini siraliyor diye onu mahkum mu edecegiz? Bir entellektüel'in ne söyleyip ne söylemeyecegine karar vermek üzere bir komite de olusturalim o zaman. Bir de Orhan Pamuk'un kitaplarini sonuna kadar okuyup bitirebilmis birisi var mi ki, zaten vasat bir edebiyatciydi, gibi bir tutum var. Hepimiz, Orhan Pamuk'a toplu siddet uygulayan bir memleketin vatandasiyiz artik, sirf düsündügünü söyledigi için yapiyoruz bunu. Adamin aldigi Nobel'i ona yar etmemeye kararliyiz. Niye, ermeni soykirimini tanidi diye. Dünyanin en önemli ve en prestijli ödüllerinden birini Türkiyeli bir yazar aldi. Bu durum bizim edebiyatimiza bir canlanma getirecektir, daha cok yazarimiz yabanci dillere cevrilecektir, edebiyatimiz dünya ölceginde taninir bir hale gelecektir. Orhan Pamuk'un edebiyatciligi mevzuat hükümleriyle nasil tartisilabilir? Saygilar. |
21-10-2006, 12:29 | #71 |
|
Sayın üyeler,
Forum üslubunun site çizgisine çekilmesi ve üyeler arası kırgınlıkların önlenmesi için bir kısım mesajlara gerekli müdahaleler yapılmıştır. Bundan sonra da üyeler arası kırıcı, küçük düşürücü veya sataşma mahiyetindeki mesajlara izin verilmeyecektir. Bilgi edinmenizi rica ederim. Saygılarımla... |
21-10-2006, 12:44 | #72 |
|
2006 NOBEL EDEBİYAT ÖDÜLÜ Orhan PAMUK'un
Bir türk yazarı edebiyat ödülü aldı.Adı üstünde edebiyat ödülü.Çelişkide burda başlıyo ödül edebiyat ödülü.Tartışma tarihi siyaset.Konuşulması gereken edebiyat.Ancak ödülü verenlerin istedigini yerine getirerek siyasete gark olduk ve daha Orhan Pamugun bir kitabını dahi okumayan her türk evladı kendini eleştiri cemberine attı... |
21-10-2006, 23:43 | #73 |
|
Gerçeğin peşinde koşan ADALET
Yapılan yargılamada hazır bulunmadan, salt gazete haberlerinden ve değişik tartışmalardan edindiğim izlenimleri paylaşmak istiyorum.
Bu güne kadar Orhan Pamuk yargılanırken dava dosyasına bile konuşma-yazı metninin getirildiği yazılmadı. Ancak basında tartışma, adliye önünde şiddet ve adliye içinde adliyenin adaletinin doğum sancıları vardı. Bunlara bakınca durumu nasıl ele almalı ? Öncelikle yurtdışında yabancı gazeteci ile yapılan bir sözlü görüşme-konuşma var. Bu konuşma-görüşme yabancı dille yapılıyor. Bu görüşme yabancı dilde yayın yapan yazılı basında yayınlanıyor. Bu görüşmeyi-konuşmayı yapan yazar eleştiriliyor, yargılanıyor, saıdırıya uğruyor. Oysa, yalnızca gerçeğin peşinde koşarak ve gerçeğe sadık kalarak adalet sağlama iddiasındaki Adliyenin adaleti ve de diğer adalet sağlama biçimleri öncelikle şunları sormalıdır: Yargılananın ağzından çıkan söz nedir, bu söz şüpheye yer bırakmaksızın kanıtlanabilmiş midir, bu söz tam nedir ? Benim izleyebildiğim, okuma ve dinleme yoluyla edinebildiğim izlenimim, bugüne kadar bunun ortaya çıkarılmadığı yönündedir. Oysa saldırganlar, savunanlar, yargılayanlar, izleyenler ve de sitede yazanlar hep varsayım üzerinden yürüdüler. Yargılanan ile gazeteci arasındaki görüşme bantı ancak iki yanda, yazar ile gazeteciden en az birinde bulunabilir. Burada gazeteciyi ele alırsak, güvenilirliğini sürdürmek (gazetecilik etik kuralı) adına, görüşme yaptığı kişinin zarara uğramaması için bantı vermemek durumundadır. Burada yazarı ele alırsak, sanık olarak "hiç kimse kendisi aleyhinde kanıt göstermeye zorlanamaz" hukuk ilkemiz uyarınca bant kanıtını gönüllü olarak ortaya çıkarmama hakkına sahiptir. Hukukça geçerli olarak kanıtlanamayan ve yalnızca yabancı dilde yayımlanan bir yazıdan görüşmeci yazarı sorumlu tutamayız. Yayınlanan yabancı dildeki kelimeler, öncelikle yazarın ağzından yabancıya, sonra yabancıdan türkçeye çevrilmiş olacaktır ki, işte ancak hukukça geçerli biçimde çevirileri yapılabildikten sonra ele alınabilir. Buna rastlayan var mı ? Ömer KAVİLİ Hukukçu, Yeni sanık |
21-10-2006, 23:47 | #74 |
|
Bu konuyla ilgili olarak bugüne dek TC nezdindeki neşir organlarında çıkan haberler yönünden, sayın Pamuk'un tekzibi var mı?
|
22-10-2006, 01:14 | #75 |
|
her ne kadar bu ödül bir türk yazara verilmiş olsada pek sevindiğim söylenemez....
orhan pamuk bir açık oturumda resmen türkler 1 milyon ermeniyi ve 30bin kürdü öldürmüştür diyerek bu halkın gönlünde bir daha kapanması ve unutulması zor bir GAF yapmıştır dilerim bunun benimde dediğim gibi bir gaf olduğunu kendiside kabul eder ve biz de onu gerektiği gibi bağrımıza basarız... |
24-10-2006, 09:51 | #76 |
|
Eğer konumuz orhan pamuk'un nobel ödülünü alması ise;orhan pamuk da dahil o ödülü söyledikleri sözlerle mi yoksa edebiyatçı kişiliğiyle mi kazandığını bilmeyecek....
|
24-10-2006, 11:27 | #77 |
|
sözde ermeni soykırımının karikatürü
Hollanda'nın yüksek tirajlı gazetesi NRC Handelsblad'ın karikatüristlerinden Wolfgang Ammer, sözde Ermeni soykırımını tasvir eden bir çizimle dikkatleri üzerine çekti. Ammer, Nobel Ödülü törenine katılan Türkler'i yansıttığı karikatüründe, törene gelen Türkler'in şarap içmelerini tasvir ederken, şarabın 1915'e ait olduğunu özellikle vurguladı.
Sözde Ermeni soykırımına ilişkin propagandalar devam ediyor. Fransa Parlamentosu'nda alınan kararın ardından Hollanda'nın yüksek tirajlı gazetelerinden NRC Handelsblad'ın Türkler'i yeren bir karikatür yayınlaması, mevcut tansiyonun daha da yükselmesine neden olacak gibi görünüyor. Gazetenin karikatüristlerinden Wolfgang Ammer, sözde Ermeni soykırımını tasvir ettiği karikatüründe, Nobel Edebiyat Ödülü'nü alan Orhan Pamuk'un Türk olmasına atıfta bulunarak, ödül törenine katılan Türkler'in durumunu yansıttığını öne sürdüğü bir çizimle dikkat çekti. Törene katılan Türkler'in üzerinde '1915 Armenia' yazan şarap şişesinden içki içtikleri, yıllanmış şarap şişesi içerisinde Ermeni kanı bulunduğu tasvir edilen karikatürde bir diğer dikkat çeken bölüm ise Türkler'in Ermeniler'i öldürmesini konu alan çizimler. Söz konusu durum Hollanda'nın son zamanlarda Fransa'yı örnek aldığı ve basın yoluyla Türk düşmanlığı yapmaya çalıştığı şeklinde yorumlanıyor. Öte yandan Hollanda, ülkede yapılacak genel seçimlere katılmak için başvuran ve sözde Ermeni soykırımını kabul etmeyen Türk asıllı 3 adayın seçim öncesinde listeden çıkarmasıyla gündeme gelmişti. Bunun yankıları halen Hollanda basınında sürerken, Hollanda İşçi Partisi ve Hıristiyan Demokrat Partisi'nin sözde Ermeni soykırımı ile ilgili tutumları da basında yoğun bir şekilde işlenen konular arasında yer alıyor. NRC Handelsblad Gazetesi de okuyucu görüşlerine yer vererek, hemen hemen her gün bu konuyu öne çıkarıyor. |
24-10-2006, 11:48 | #78 |
|
Bir dinleyin bence...
http://www.karakutu.com/tv/Nihat-Genc-Orhan-Pamuk.htm
http://www.karakutu.com/tv/Nihat-Genc-Orhan-Pamuk2.htm Düşüncelerimi yazacaktım ama düşüncelerime tercüman olan bir konuşmayı yayınlayayım dedim. |
24-10-2006, 17:29 | #79 |
|
Aslında karar almıştım; bir dönem siteye girmeyecektim -ki; kararım halen baki.- Ancak Sayın hosserdar'ın alıntıladığı Sayın Nihat Genç'in konuşmasını izleyince; her ikisine de yürekten bir teşekkür etmek gereği duydum. Tam da hissettiğim, düşündüğüm şeylerin ifade bulmuş haliydi. Gerçekten aydın bir edebiyatçı olan Nihat Genç'e ve sayesinde dinleme fırsatı bulduğum Sayın hosserdar'a teşekkürler.
Saygılarımla. |
30-10-2006, 16:55 | #80 | |||||||||||||||||||
|
sayın dar'c;
yukardaki görüşlerinize katılan biri olarak; benim de mi siteye bir dönem girmemem lazım gelir; görüşüm var sa ben varım; benim görüşüme katılım konusunda ; itiraz ve eleştiri haricinde kim ne diyebilir; site kurallarını da çiğnememişsem; neden çekileyim; haklıyım veya değilim ; ama sonuçta ben varım; |
30-10-2006, 18:27 | #81 |
|
O. Pomuk'un ödül almısı Türk ve Dünya basınında desteklendiği iddia edilmektedir. Elif Şafak ve Orhan Pamuk gibi Türk Ulusunun çıkarları ile söylemleri uyuşmayan batı ve Amerikan çıkarlarına hizmet eden yazarlar 301'nci maddeden yargılanırlarken tüm sözde Türk basını ile Dünya basını adliye koridorlarında cirit atıyordu. Avrupa Birliğinden temsilciler gelmişti. Şimdi, Dünyaca ünlü bilim adamımız 94 yaşındaki İlmiye Çığ hanım efendi, Sümer yazıtlarında 'fahişelerin baş örtüsü taktıklarını' yazdığı için 301'inci maddeden yargılanmaktadır. "Düşünce özgürlüğüne" savunan sözde Türk basını, aynı ilgiyi niçin İlmiye Çığ hanımefendi içinde gösteremiyor? Girmek için her türlü tavizi verdiğimiz Avrupa Birliğinden mahkeme niçin temsilci gelmiyor? Dolayısıyla, O. Pamuk, "kaleminin gücüyle ödülü aldı" söylemi gerçeği yansıtmıyor. Öyle bir süreçten geçiyoruz ki, ulusal çıkarlar aleyhine çalışanlar adeta ödüllendiriliyor. O. Pamuk'un ödülüde bu meyandadır.
|
09-11-2006, 11:06 | #82 |
|
Tartışma bitti, rahatladık...
Ne güzel,… bu tartışma bitti….
İlkel ve bilgiden dayanaksız hamaset duygularımız tatmin oldu, rahatladık…. Kimimiz okumayı denediğimiz, ama anlayamadığız için yarıda bıraktığımız kitaplarından söz ettik. Kendi anlama kapasitemizin yetersiz olabileceğini düşünmeksizin, onun edebiyatçı kimliğini küçümsedik… Öyle ya, biz hep en iyi anlayan ve en iyi değerlendirendik….Neden bizi almazlar ki Nobel değerlendirme komitesine…. Kimimiz “”bu topraklarda öldürülen ermeni ve Kürtlerden söz ettiği için yargılayıp aşağıladık. Bir an bile, “acaba söylediklerinde gerçekten bir gerçeklik payı var mı” diye düşünmeksizin…. Kimimiz aynı anda hem savcı, hem de savunmayı reddeden hakim konumunda suçlayıp yargıladık ve hüküm verdik. Kimimiz bu değerli milleti bir avuç çil çil dolara sattığını söyledik. Aydın olmadığını vurguladık kendi aydın düşüncelerimizle…. Bir tek Orhan Pamuk’ un bizzat kendisi yoktu bu alanın içinde… Cevap hakkını kullanması olanağı da yoktu…. Ve biz bu rahatlık içinde atıp tuttuk, aşağılayıp hakaretler ettik… İlkel hamaset duygularımızı tatmin ettik,… onu ve kişiliğini ve edebiyatını çiğneyerek… Ve şimdi rahatladık…Tartışma bitti…. Ama bir tek Orhan Pamuk yoktu söz hakkı olan ve bunu bu alanda kullanabilecek… Ve bunun verdiği rahatlığı sonuna kadar fütursuzca kullanabileceğimiz boş ve savunmasız bir alanda söyledik tüm sözlerimizi…. …….. Şimdi, bütün katılımcılara bir soru soruyorum: !!! Bu tartışmanın içinde Orhan Pamuk olsaydı ve cevap hakkını kullanabiliyor olsaydı, kim aynı şeyleri söyleme cesaretini bulabilirdi… Ya da kim, bir panelde onunla yüz yüze böyle bir tartışma biçimiyle aynı şeyleri söyleyebilirdi….. Kim….???? “Evet ben, sözlerimin arkasındayım, Aynı sözleri bizzat Orhan Pamuk’ un yüzüne karşı da söyleyebilirim” diyenler….. Varsa eğer parmak kaldırsınlar… Evet parmak kaldırsınlar ve görelim….Kim…??? Merhaba. |
09-11-2006, 11:30 | #83 |
|
Ben!
Ben çıkar ve derdim!Nesinden çekineceğimde düşüncelerimi ona söyleyemeyeceğim.Onun burada olmaması onun hakkında düşüncelerimizi açıklayamayacağız anlamına gelmez,aydın kişiliğine laf edemem çünkü ondan daha iyi edebiyat yapamadığım ortada!fakat ben halktan biri olarak kendimi ona yakın onunda bana yakın olduğunu hissetmiyorum,hissedemiyorum.Yukarıda linkini verdiğim Nihat Genç gerçekleri daha iyi ortaya koymuş kanaatindeyim.Herkesin düşüncesi kendinedir ve herkesin kendine doğru gelen düşünceleri mevcuttur,bunu kimse yargılayamaz ki biz burda yargılama yapmadık düşüncelerimizi söyledik.Kimse bizim burada düşündüklerimizle hüküm giymedi.Bana göre olay gerektiğinden çok abartıldı,nedense hep kendi ülkesinden daha çok batı çıkarları adına konuşanlar batı tarafından ödüllendiriliyor,neden kendi değerlerini savunduğu için değilde batının değerlerini savunduğu için ödüllendiriliyor,biraz düşünmek lazım!Acaba ondan daha değerli,ondan daha çok nobeli hak eden yazarlarımız yok mu?Yoksa onlar Orhan Pamuk kadar değerli! değiller mi?(batı açısından)...
|
09-11-2006, 11:35 | #84 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Bahsettiğiniz kimler'in, bu cesareti bizzat Orhan Pamuk'un kendinden, hikmetinden sual olunmaz tavrından örnek aldığını söyleyemez miyiz Sayın Merhaba?
O da yabancı basına verdiği demeçte, yani bir milletin gıyabında, hazır bulunma, kendini savunma ve cevap hakkını kullanma imkanı yokken aynen
Bir milletin tarihi bir cümle ile yargısız infaz etmek
Pamuk Türk milleti karşısında "demedim, hatırlamıyorum, demiş miyim, ben ne bilirim, tarihçimiyim, rakamlarla aram iyi değil"imsilerden bir demet sunmuş olsa da; sorunuza cevaben tüm dediklerimi, Orhan Pamuk'un yüzüne karşı da aynen söyleyebilirim. Zaten bu forumda özel yazışma değildir nitekim kamuya açıktır ve dahası umurundaysa Pamuk da okuyup, konuya dahil olabilir. Saygılarımla. |
09-11-2006, 11:56 | #85 |
|
Sayın D'arc,
Unutanlar için anımsatmak istiyorum. Orhan Pamuk söylediği sözler nedeniyle Türk Mahkemeleri tarafından yargılandı ve beraat etti. Neden beraat etti dersiniz... Çıkarlarına hizmet ettiği düşünülen Batının zorlamalarıyla mı...???? Yoksa Türk Yargısı, bu tür zorlamalara açık ve bundan etkilenen bir çekinceyle mi kararlar veriyor...??? Peki bu alandaki suçlamaları ve aşağılamaları kim yargılayacak...??? İsterseniz siz, bunu siz üstlenin.Bir hukukçu gibi davranarak değerlendirin bütün bunları. Ve kendiniz dahil tüm aşağılayanları yargılayın... Bu cesareti göstermenizi bekliyor olmakla, çok şey mi bekliyor oluruz sizden...??? Merhaba. |
09-11-2006, 12:24 | #86 |
|
sayın merhaba;
orhan pamuk hüküm verdi; izin verinde biz de bu hüküm hakkında görüş belirtelim; orhan pamuk u okumak veya sevmek zorun da değiliz; |
09-11-2006, 12:37 | #87 |
|
Sayın Av. Mehmet Emin Taslak,
Ben efendice ifade edilmiş karşıt görüşleri yermiyorum. Elbette kimi sevip sevmeyeceğimize karar verme ve her durumda karşıt görüşlerimizi ifade etme hakkımız var. Ama kişiye karşı "karşıt görüş ifade" etmekle, gıyabında hakaret etmek, aşağılamak ve tümden değersizleştirmek arasında, farkında olunmadan atlanacak incecik bir çizgi yok kanımca. Bu çizgiyi fark etmek için hukukçu olmak ta gerekmiyor. Ve sözüm, yalnızca düşüncelerini açıklayanlara değil. Sözüm, onu gıyabında yargılayıp, o kişinin boynuna "hain, satılık, üllkesini ve milletini parayla satan" türünden bir yaftayı yapıştıranlara.... Ve böyle bir yaklaşımın utanç verici olması gerektiğini anlayamayanlara... Saygılar. Merhaba. |
09-11-2006, 12:45 | #88 |
|
sayın merhaba;
türkler 1 milyon ermeniyi ve otuz bin kürdü öldürdü demek ''efendice ifade edilmiş '' laf mıdır? bir millete soykırımcı;katliam yaptın diyeceksin; sonrada efendice konuş diyeceksin; ağızından çıkan kelimelerin bir bedeli olmalı; mahkeme de beraat edebilirsin;ama türk milleti vicdanın da beraat etmedi; ettiyse de ; benim vicdanım da beraat etmedi; |
09-11-2006, 12:51 | #89 |
|
Sayın Merhaba,
Günler sonra sizi bu kadar heyecanlandırıp da forumu yeniden canlandırmaya (karşıtları yeniden yanıta zorlamaya) sevkeden haykırışınız neden? Konu konuşuldu, tartışıldı, yerildi, beğenildi, eleştirildi ve nihayetinde lehte ve aleyhte tüm forum katılımcıları susarak, konuyu geçmişe terkettiler. Bundan sonra gerçek eleştiriyi, ZAMAN yapacaktır. Ödül , zamanın süzgecinde ilerlerken, gerçek değerini tarihin içinde bulacaktır. Yarın olup da düne bakarken düşündüklerimizde bizi ya haklı ya da haksız çıkaracaktır. Tarihin yargısını bugün ne siz ne de bir başkası verebilir. Saygılarımla... |
09-11-2006, 13:42 | #90 |
|
Sayın Av. Şehper Ferda DEMİREL,
Günler sonra beni bu konuya dönmeye zorlayan, aynı konu içindeki bir katılımcı ve yargılayıcının özel mesajı oldu. Aynı şekilde özel yanıtla da geri döndüm. Ama bu yargılayıcıyla aynı karalama misyonunu paylaşan çok sayıda başka katılımcı olduğu için yeniden konuya dönme ihtiyacı duydum. Sayın Sehper, “Bundan sonra gerçek eleştiriyi zaman yapacak” diyorsunuz. Gerçekten öyle mi acaba. Geçmiş tarihin eleştirisi değil, gerçeklerden saptırılmış olanı bu gün nasıl formatlanmış kalıplar olarak beynimize sokulmuşsa, gelecekte de öyle olmayacak mı .? Geçmişle ne zaman yüzleştik ki, gelecekte bu günümüzle yüzleşelim. “Yarın olup ta düne bakarken düşündüklerimiz bizi ya haklı ya da haksız çıkaracaktır” diyorsunuz. Sahiden öyle mi olacak. Yoksa biz her durumda, bize dayatılmış doğru olduğu muğlak doğrularla haklı olduğumuz inancıyla mı kalacağız…. Saygılar. Merhaba. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Dönmezer Ödülü 2006 | kezzy | Adliye Duvarı | 0 | 15-09-2006 14:28 |
Çokkültürlü Bir Nobel Edebiyat Ödülü Sahibi: Elias Canetti | Gemici | Site Lokali | 0 | 08-10-2004 22:14 |
1000 Kadın Nobel Barış Ödülünü | devran | Kadın Hakları Çalışma Grubu | 0 | 19-05-2004 19:12 |
2002 Nobel Edebiyat Ödülü | Av.Habibe YILMAZ KAYAR | Site Lokali | 1 | 14-11-2002 22:15 |
Edebiyat----- Halikarnas Balıkçısı | Av.Mehmet Saim Dikici | Site Lokali | 0 | 14-04-2002 16:01 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |