22-07-2006, 13:10 | #61 |
|
Ben de bilmiyorum..!
Sana kırmızı güller vaadetmiyorum canım,
Katüsler de olacaktır yolumuzda, dikeni her adımınıda , canını acıtacak, yüreğini kanatacak hertürlü taş,kaya,çakıl takılacaktır ayağımıza.., Açlığa,acılara ayazlara ve dondurucu soğuklara,hazırsan eğer.., varlıkla beraber yoksulluklara da dayanıklıysan eğer.., el ele ,her zorlukla savaşmaya hazırsan eğer.., g****e****l. Mavi bulutlar sevda ışıltılarından,gri fırtınalara da dönüşebilir.., meltem rüzgarları esmeyebilir gün boyu,farzet ki.. ki boralar,fırtınalar devirmiş bir ihtimal bindiğimiz tekneyi.., devrilebiliriz de bazen azgın dalgalarda.., deli okyanusların tam ortasında.., sağlam kulaçlar atacaksan eğer gel ..! dibe vurmamalı umutlar, pes etmemeliyiz hiçbir koşulda, güçlüyse duygular, Yarı yolda pes edeceksen hiç başlama, korkakça,hoyratça katletme sana olan inançlarımı, ve beni de hayal kırıklığına uğratma.. Sana kırmızı güller vaadetmiyorum, Çünkü ne olacak ben de bilmiyorum.., yeryüzünün binlerce rakım derinliklerinden,km.lerce yükseklerdeki zirveye de yükselebilir sesimiz.., kimi zaman sevinç kimi zaman çaresizce serzeniş de yaşanacaktır.., sana herşey tozpembe olacak..! diye söz de veremiyorum, çünkü yolumuza ne çıkacak ben de bilemiyorum.., hazırsan eğer.., hazırsan, hazırsan, benimle her zorluğa.. her yokluğa ve de tüm olumsuzluklara rağmen, yine de denemeye değer diyorsan SEVGİMİZ adına, GEL ..yanıma.., çıkalım bu yolculuğa.. 22 temmuz 2006/14.10 Bursa |
24-07-2006, 13:46 | #62 |
|
Ben de bilmiyorum-2
Sana kırmızı güller vaadetmiyorum canım,
belki çatımızı örten görkemli dev bir villa.., bazen de delme çatma, saptan samandan bir yuva olabilir.., Ama koşullar ne kadar sert ve acımasız da olsa.., olmalıyız daima hep ,el ele ve yan yana, bütün bunlara varsan eğer.., kabulse tüm zorluklara tüm aşılmazlara gel yanıma.. başlayalım seninle yeni bir yaşama.. mutlu bir yuvaya.. Kızım Nihan ve sözlüsü Mustafa Uygun'a yazmış olduğum iki pasajlı şiirimdir.. 24.temmuz 2006/14.43 Nilgün Çakıcı |
25-07-2006, 12:00 | #63 |
|
Evet ben yokum ama..!
Evet ben yokum,birlikte ıslanamayacağız ama en azından,
uzaklarda da olsa,üşüyeceğiz,sokaklarda ayrı da olsak seninle,bulutlarımız aynı Boşuna akmaz o nehir,kıyısında oturamazsak da,suların akışını yüreğimizinen derinliklerinde hissedeceğiz , umutsuzca da olsa serinleyeceğiz yine seninle.., Özlemler de ayrılıklar da boşuna demişsin, ey sevgili..! birlikte ağlayamayacağımızı kim söylemiş ki.., sarılırım yastıklara sen diye..,kokun yayılır beynime, en efsunlu en kırılmaz kilitler bile çözülür içimde.., Seviyorum seni boşuna diyorsun, ve boşuna yaşıyorum hayatı bölüşemeyeceğiz ki.., sevgiler boşuna olmaz.., sor her nefes alışında yüreğine.., kimin için atar nabzın söyle, Kim demiş yaşamı bölüşemeyeceğimizi.., yazdığımız cümleler nedir öyleyse söyle.., onca dizeler boşuna mıdır sence .. Sana dahasını da söyleyeceğim bak beni bir dinle.., Birlikte yürüyeceğiz ,birlikte geçeceğüiz tüm güçlükleri, dev dalgalarda; uzun köprüleri.. ve aşılmaz geçitleri.., ve birlikte ağlayarak birlikte güleceğiz.. ve hatta birlikte yaşlanacağız, paylaşarak tüm güzellikleri.. umutsuzluğa düşme diye yazıyorum sana bu dizeleri.. |
28-07-2006, 15:27 | #64 |
|
Saten bohçalar..!
İpek bohçalarda doğmuştu o,
çıktı saten yataklarla kaplı ışıltılı yataklardan, baba dev bir gülüşle dağıttı çukulataları, hastahane çalışanlarına.., hemşire doktor ve hastabakıcılar.., memnundu yeni doğan bu konuktan.., zübeyde hanım güllerle donanmıştı sanki..., çiçek kokularıyle donanmıştı hastahanenin yedi numaralı odası., komidindeki orkidenin beyaz şavkı, sızarken odanın avizesindeki ışığa, onu saran annesinin sevgi dolu ve süt kokulu bağrında.., sıkıntı ve yoksulluklardan uzak.., ilk ağlayışı duyuldu odada.., pazen bohçalara inat.., pazen bohçalara inat markalıydı biberonu, satendi kundağı.., ne geçim derdi ve ne de parasızlık uğramayacaktı yanına.., şoförün açtığı kapıdan süzüldü yeni doğan can.., babasının gurur dolu bakışlarında.., yol aldı baba ocağına.., saten bohçalara inat.., dadılarla ve de özel okullarda yol alacaktı ait olduğu dünyada.., keskin ve olabildiğince açık bir farkla.. adam olacaktı.., saten kundaklara inat.., doğmuştu saten bohçalarda.. Zübeyde hanım doğumevinden insan manzaraları/28.07.2006-10.30 |
29-07-2006, 10:55 | #65 |
|
Hiçbirşey olmamış gibi..!
Birgün hiç birşey olmamış gibi fütürsüzce dikilirsen karşıma..,
ya da telefonun tuşlarında merhaba dersen bana.., geçen yıllara inat, bana yaptıklarına inat, sanki hiç suçun yokmuşcasına, uzatarak elini selam ararsan, zannetme sevgi dolu bakar gözlerim eskiden olduğu gibi, af yok sana, asla affetmem sorumsuz hareketini, ben tıp fakültesinin 4 numaralı odasında, başucumda sadece annem ve babam,yıl 1986 eylülün 12 si, kızımız dünyaya gelirken giderken ameliyat odasına, yoktun ya yanımda, şimdi uzatma elini ve bakma bana, asla affetmem seni, o zaman ,o en güç anımda elimi bomboş bırakan elini , asla uzatma bana, bu yılların hesabıdır, acı bir geçmişin faturası, evet terketmiştim seni ve üstüne üstlük boşanmıştık bir çırpıda, ama herşeye rağmen sana ait bir can vardı ortada, sen o yıllarda yoktun başucumda, ben insanlık vazifemi yaptım , gönderdim canımın içini istanbul'a hazır büyümüş genç bir kız ,kahveni pişirir saygı ile ve babacığım der sana, ve sen keyifle kucaklerken kızım diyerek , atarken şen kahkaha, yok say beni ve asla ümid etme, hakkım helal değildir ,ve af yoktur sana, bu yirmi yılın öfkesidir, asla dinmeyecek bir gençliğin hikayesi, sakın yanılarak uzatma elini bana, hiçbirşey olmamış gibi selam verme sakın ha...! nilgün/29.temmuz 2006/11.53 |
31-07-2006, 13:27 | #66 |
|
ümit ile..!
dinamit konmuş gibi bu sabah beynimin tüm hücreleri,
patladı patlayacak.talan edecek tüm güzellikleri.., ayak sesleri duyulur sert adımlarının...geçen acımasız zamanın, saatin akrep ve yelkovanında,ben sende tutsak, yabancı gelir tüm ses ve akisler bu sabah bana.., dinamit koyulmuş gibi endişeli ve tedirgin kalp atışları ile sonsuzluğa takılır gider gözlerim.., ne yarından tek bir ümit ne dünden bir iz.. öylesine başıboş ve dizginlenmesi imkansız düşüncelerle, boşlukta saatlerce gizlenirim,, elimdeki kitapta , aynı satıra saatlerce gözgezdiririm.., asla algılayamaz beynim, çünkü beynimin her hücresinde sen dolusun.. Dinamit koyulmuşcasına .., korku ile irkilirim.. Düğduğum bu topraklar ve bu ev nedense yabancı bana şimdi.., ve ben. sessizce gelişini beklerim.. |
08-08-2006, 14:20 | #67 |
|
Kumdan kaleler..!
Kumdan kalelermiş meğer,yaşanan hayatımız,
kovaya attığımız kumlar, geleceğe dair umutlarımız.., ve onları toplayarak, kumsalda güle oynaya..,köşkler teraçalar yapmışız.. yanılmışız be gülüm yanılmışız.! meğer kendimnizi aldatmışız.., avizelere yıldızları asmışız.., yataklara yorgan diye.., bulutları yaymışız.., ve kapısına adımızı yazmışız.., bir dalga gelivermiş.., hırçın hoyrat ve de acımasızca.., savurmuş tüm kaleleri.., ne usta mimariden bir eser.., ne de rengi kalmış kadife perdelerin.. talan etmiş.., fütürsüzce heryeri , herşeyi.. karışmışız acımasız zamanın dişlilerine.. savrularak denizin millerce rakım derinliklerine.., yitirmişiz ,tüketmişiz yaşayamadan herşeyi.., yıllarca emeğimiz olan tüm değerleri savurmuş dalgalar fütürsüzce.., sırça saraymış o tezpembe midyeler.., deniz yıldızları ile çevirmiştik kasvetli geceleri.., pervaneler ışık olup yol göstermişti görkemli şiirlerde.., ve hani.., hamak kurup da sallanacaktık yosunların püsküllerinde.., mercan kayalar şahitlik edecekti birlikteliğimize.., kumdan kalelermiş be gülüm.., silinip gitmiş tüm güzellikler.., herşey alabora.., tutkular tutsak, zincir vurulmuş dizelere.., yıkılmış kumdan kalelerimiz.. içinde yaşamadan.., mutluluğu paylaşamadan.., zamana yenik düşmüş umutlarımız ne yazık ne yazık ne yazık..! 8 ağustos 2006/15.15 |
11-08-2006, 12:20 | #68 |
|
Güneş ve sen..!
Güneşin başak başak dallarını ördüğü bir ağustos sabahı,
çayımı yudumluyorum Kayapa'da,etrafımda engin bir orman, kuş cıvıltıları altında uzanırken şezlonga, baraj sularının üzerinde vals yapan kuşların manzarasında.., seni düşünüyorum..,semaverde kömürün kokusu, mangalda köpüklü kahvenin konforu, daha ne isteyebilirim ki, doğa güneş ve de sen, kayapa nın keşfedilmemiş bakir semalarında, gümüş rengi hareler vurur suyun dalgalarına.., elimde olta,ayaklarım suda, saatlerce misineye takılan bir balığın umuduyla sen düşersin aklıma, Kayapa'da ağustos böceklerinin serenat çektiği bu öğlen sıcağında, kameraya çekerim doğayı ve huzur dolu sesssizliği güneş dolar yüreğime ve de sen..! 11.08.2006-13.20 |
12-08-2006, 17:24 | #69 |
|
Yıllar sonrası doğacak torunuma.!
Mini mini elleri ,ivedi hareketlerle tutunurken annesinin elbisesine,
masmavi deniz bakışlarında,geleceğe hükmeden zeki bir ihtiras gizliydi daha şimdiden, doğmamış torunuma,şimdiden yazılmış dizelerdi bu sözler.., onu kucaklamadan daha şimdiden sıcaklığı var aramızda, sevgi yumağında aşk dolu konuşmalarda, sürekli onun da adı var artık, varlığının imzasını atarken çığlıklarında, ufacık ayaklarına giyeceği karbeyazı patikleri örerken şişlerin ucunda, içime doluyordu sevdası o süt kokulu ,herkesi şimdiden esir alan canın, doğmamış torunumadır bu mısralar, yıllar sonra doğacak torunumadır bu mısralar..! ana ol da gör dediğimde kızıma,her isyanında, gelecekte kollarında o ateş topunu her bağrına bastığında, beni anımsayacak olmanın hıncı ve de biraz da güzelliğiyle, nasılmış sarıp sarmalamak kaygıyle diyebilmenin güveniyle, konuşacağım o duvarları posterli odada, aman düşmesin,biryerini incitmesin, kanamasın koşarken dizleri, yaşla dolmasın hiçbir zaman o gülümseyen gözleri..! daha sonraları da incitmesinler diye katlandığım her eziyeti,,o gün anlayacaksın bak işte ana olmanın zerafetini.., o pembe yanaklarını öperken koklarken mis gibi yavrunun tenini, senden ve sevdiğin erkeğin bir parçası olan bebeğini, sararken tenime,daha şimdiden hayaliyle sevineceğim hayallerini bile seviyorum bebeğim ve.., doğmamış torunumu kucağıma alacağım günü, sabırla bekleyeceğim güzelim, ANNEN/12 AĞ.2006/18.20/ |
16-08-2006, 12:41 | #70 |
|
Akvaryum
Akvaryumdaki balıklar gibiyiz seninle ikimiz,
öylesine savunmasız ve de çaresiz.., çevremizi saran cam fanus, su dolu sahte dünya, ve mısralarımız da bizi hayata bağlayan filtreden sızan hava.., nefes alırız bununla biraz da olsa.., akvaryumdaki deniz dibine benzer taş çakıl ve kumla.., avunur dururuz ..., sevgi aşk..,umut hani nerededir .. bugün umutsuzluğum ve de melenkoli doruk noktasında.., motörün verdiği her verdiği sahte dalga, bizi hatırlatır bana, renkler hayat hepsi alabora, akvaryumdaki balıklar gibiyiz seninle, ufacık bir cam fanusa sığdırılan sahte bir dünya.., ve seninle ikimiz avunuruz bu durgun sularda..! 16.08.2006/13.40 |
30-08-2006, 17:39 | #71 |
|
Yaz bana...!
Yaz bana !..Sevdiğin ne varsa,Ağustosun son haftasında,
dileklerinde umut yüzünde tebessüm olsun,., yeni dikilen bir fidanın verdiği ilk tomurcuk kadar temiz ve gayretli, gün batımındaki kızıllık kadar ,huzur versin semaya Yaz ,içinden geldiğince,sevdadan yana, İçinde hüzün ve ayrılıklar bulunmasın, hele umutsuzluklar ,...kalbini asla yormasın, yüreğinde ne varsa böyle ulu orta ,yaz bana ...! Yalnız sana aittir bu tutkular bilesin, ben bugüne kadar hiçkimseye -bana yaz -demedim, ve sevgisini de dilenmedim, böylesine belli ederek acizliğimi, kimseye açmadım çaresizliğimi...! XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXX Ama şu an öylemi ki..! Bak ne kadar da muhtacım mısralarına, delice yanar içim yokluğunla... Bak hoyratça esen bir poyraz savururken terasta saçlarımı delice, yoksun ya yanıbaşımda sevdiğim, ben nasıl da muhtacım yanıma gelişine ve benim için yazdığın o saf dizelere.! İşte bunlara duyarken özlem, sarmışken şu an tüm benliğimi hasretin, sanki tüm doğada bilmekte,sanki açıkca farkındadır içimden geçirdiklerimin, yaz ortasında gece yarısı ağlar sanki bulutlar, yağmur damlalarında, Yaz bana ne olursun, ağustosun bu son haftasında, yazın son akşamında, gökyüzünde kızılla mavinin cenk ettiği, şu dakikalarda,yaz güzelim gökyüzünün çılgınlığında, muhteşem bir dans etmekte müziğin ritminde yıldızlar, ben şuan terasta öylesine yakınım ki..., sanki uzansam onlara dokunacağım.., havai fişeklerin billur harelerle bulutlara savrulduğu bu görkemli manzarada, seni ararım yanıbaşımda...! Yaz ne olursun, mikronla makro arası muazzam bir uçurumdayım şu an yar, kimi zaman toplu iğne başı kadar ufacık ve de anlamsızım, kimi zaman da dev bir okyanusa sığmaz mısralarım, yaz ...!Beni sığdır denizinin kumsallarına, kah okuduğun gazetenin en alt sayfalarına adımı karala, kah dinlediğin bir şarkıda gözlerim yansısın bakışlarına, gün ışısın yazdıklarınla, sabah uyandığında burcu ,burcu dolayım İÇTİĞİN ÇAYIN TADINA, efsunlu bir fırtına devirsin beynindeki ulu çınarları, ne zaman ki aç bir kedi,çığlık çığlığa, çalarsa kapını kirli ayaklarınla, beni hatırla ve al onu odana, Yaz ne olursun ,içinde benden kalan ne varsa, kah masandaki çelimsiz peçetenin yapraklarına, kah avcuna ,unutmamak adına, ağustosun bu yazdan kalan son akşamında, ismim karışsın uykusuzluklarına, tv de akşam haberlerinde acımasızca ekrana yansıyan savaş haberleri ve de patlayan bombalar kesmesin hevesini, tüm sadeliğinle,ve de olabildiğince sevda dolu cümlelerinle, yaz, buna gerçekten çok muhtacım < GECENİN ŞU SAATİNDE >sevgilim.. 25.08 2006/02.30/ERDEK |
01-09-2006, 15:06 | #72 |
|
Son gece...!
Beyaz bir kağıt mendile yazıyorum bu dizelerimi,
Bandırma'nın poyrazından mı aldın güzelliğini ey muhteşem deniz, her esişinde sanki parçalar yüreğimi, neon ışıklarının pırıltılarında, ateşin etrafında dans eden o çılgın kalabalığın gölgeleri vurur yalnızlığıma, o coşku dolu gülüşlerden mi aldın yükselişlerini ey muhteşem deniz, kıyamıyorum terketmeye seni, özleyeceğim o çekici sahillerindeki esen yeli, müzik sesleri son desibel çınlarken kulaklarımda, kendinden geçer sanki palmiyelerdeki ince yapraklar, Bembeyaz gelin gibi dalgalarla uğurlarsın beni sabahın altısında, ayağımı son bir kez dokundururken sana, muzipçe bir şakayla ıslatırken beni baştan aşağıya, yosun kokuların içimi dağlar ey muhteşem deniz, söyle haberdar mısın beni yolcu ettiğinden, farkında mısın gözyaşlarımın ,yanaklarımdan sessizce süzülen, kimbilir birdaha ne zaman kavuşacağım derinliklerine, yüzeceğim çılgınca metrelerce, basacak ayaklarım, kumsaldaki ateşten sahiline.., Balık kokulu akşam soluklarını bilsen nasıl da özleyeceğim, bu muhteşem maviliğini bulutlardan mı aldın söyle, ey muhteşem deniz.. |
01-09-2006, 16:39 | #73 |
|
Yağmur...!
Yapma yağmur,esip savurma duygularımı,
kimi zaman isyan..kimi zaman zindan da osa duygularım, dokunma sevdamıza, yıka kıyı köşe kirli her ne varsa,tüm basamakları, kökleri suya kansın fidanların, akarsularda çağlasın çığlıkların, ama ne olur dokunma, yıkma umutlarımı, aşktan yana..! |
02-09-2006, 18:36 | #74 |
|
Gölgeler...!
Vurdu acımasızca yokluğun,gözlerimi,
elinde kanlı zincirlerle,sensizliğinden gizlendiğim siperlerde sinsice hain tuzaklar kurarak peşimde..,kalleş bir pusuda bekleyerek, vurdu can evimden beni..! Vahşice katletti,tüm benliğimi,geriye umuttan yana sadece yerle bir talan olmuş gölgeler kaldı..! Savunmasızca yakalandığım bu gecenin katran karası tam ortasında, saat kimbilir nasıl da sabaha yakın, gün ağarana kadar,can çekişerek böyle hasretle tutkularım, elinde keskin bir hançer, ölüme yakın ağır darbelerde, binlerce parçaya böler içimde senden kalan ne varsa.. Aşka ve sevgiye dair ne varsa, enkaza döner ışıltılı avizelerden süzülen hareler..! Yakar yıkar kül eder,herşeyi..heryeri..! Sensizliğe esirken böyle başıboş saniyelerde, Vurdu acımasızca,yokluğun,dağladı yüreğimi, ölüme yakın darbelerde, masamda bir kadeh vişne suyu, tuşlarında bilgisayarın .., sensizliği yazarken, vazomda kırmızı güller,kızıl kokular yayarken içimde, seni söyler, seni söyler seni söyler gölgelerinde hasretin..! |
09-09-2006, 14:12 | #75 |
|
Bencilsin..!
Saatin akrep ve yelkovanı hep yanıbaşında yürüsün istersin,
içinden her geçeni yazar çizersin, karşındaki ne durumdadır merak bile etmeden, yerden yere vurur çiğner geçersin.., bencilsin bencil, herşey senden yana gelişsin istersin, her daim kendi arzun kendi mutlulıuğun ilk sen ,en son yine sen gelirsin.. ne dilersen hemen yerine gelsin istersin,koşulları dizginleyenleri görmezden gelir, şartları nasıl da bilemezsin....! başka hiçbir teşhisim yoktur senden yana.., sen sen sen nesin biliyormusun..* bencilsin bencil.. |
12-09-2006, 06:44 | #76 |
|
Kızıma mektup...
Kızım benim..,
gözleri peteğinden yeni süzülmüş bal renkli, sesi kafesinden yeni firar eden kanarya kadar berrak çınlar kulaklarımda, ayrı da düşsek seninle kimi zaman bil bil bil ki yüreğimin öteki yarısı..Sevgim daima yanıbaşındadır sakın unutma.., bugün doğum günün, sana ışıltılı ambalajlar içinde pırlanta gerdanlıklar sunmak geçti içimden.., ya da denizin derinliklerine dalarak ,midyesinden el değmemiş sedef inciler bulmalıydım.., belki de , bulutlara merdiven dayayarak topladığım yıldızlardan taç yapmak sarı saçlarına, hatta daha da ileri giderek-O ÇOK SEVDİĞİN- eflatun haziran akşamlarını verirdim avuçlarına zamanı üç ay geri alarak.., ne yapsam ,ne alsam azdır sana.., bugün doğum günün güzel yavrum, seni kollarıma sardığım gün ,ilk günkü gibi kalp atışlarımda ..,ilk dokunuşumda içime düşen o kor, hala yanıbaşımda, biz hayatı aynı solukla paylaşmadık mı seninle, aynı gözlerle bakmadık mı.. ve aynı gülüşlerle tebessüm etmedik mi yaşama... İşte birtanem en harika hediye benden yana, sevgimi gönderiyorum sana, iyi ki doğdun birtanem, iyi ki varsın şahanem yaşamımdaki en mükemmelim doğum günün kutlu olsun.. daha nice ıslanacağız seninle parkta sandal sefalarında, saha nice sevda üzerine konuşacağız gece yarılarında, kavgalarımız da olacak yol ayrımlarında, nice solukları paylaşacağız aynı fanusta.., sen bir yanda ben bir yanda olsak da, üzülme sakın bebeğim geçecek bu sürgünler, günün birinde bitecek bu sıkıntılar, çıkacaksın okulundan onurla, ve yine ben olacağım yanında.. Bugün doğum günün güzel kızım, daha nice yıllara.. ***12 eylül 2006*** |
12-09-2006, 22:02 | #77 |
|
Sayın Nilgün Hanım, sayfa sanki ajandanız gibi olmuş, neden diğer üyeler katılmıyorlar irdelemek lazım, hoş sizde bir tarihten sonra katılımı bırakmışsınızya, söylemek isterim ki duyguların paylaşımı çok önemli ve bu paylaşımı umarım ilerleyen günlerde beraberce yaparız, sonra yanımıza biri gelir, sonra biri daha, bakarsınız bir paylaşım yumağı kurarız saygılarımla
|
12-09-2006, 22:05 | #78 | |||||||||||||||||||
|
Tekrardan Sayın Nilgün Hanım'a :
|
13-09-2006, 13:53 | #79 |
|
Şiirlerinizi bekliyorum.
Üye olmamdan itibaren yazmış olduğum şiirlerin ve yazıların tümü tek bir başlık altında toplanarak derleme kararı alındı, site yönetimince.
Bir süre ara verdim haklısınız.Çünü şiirlerime de yansıdığı gibi bir süre yazamadım. Ayrıca kimseye de kilit vurulmadı ,bunu vurgulayan bir altyazı da geçtiğimi zannetmiyorum. Siteyi dikkatlice tararsanız,birçok şiirsever yazarların açtığı konularda da katılımımı göreceksiniz. Şiirle ilgiliyseniz yazılarınızı bekliyorum. Saygılar.. |
18-09-2006, 14:26 | #80 |
|
Gardiyan.
Dur be gardiyan
gecenin sessizliğivurmuşken damarlarıma, çığlık çığlığa, vurma kelepçeni dakikalarıma, kesme soluğunu yaşamla olan tek bağımın, böyle acımasızca... Dur be gardiyan, kilitleme kapılarını AŞKın, kapatma panjurlarını umutlarımın, kan damlamasın mısralarımdan, sevdanın etrafında attığım her voltada hafife alma duygularımı. Ayak sesleri duyulsun masmavi bulutlarda özgürlüğümün, zincire vurulmuş gençliğim, şimdi neredesiniz, albümlerde kalan uzun örgülü saçlarım kadar eskiydi geçmiş günlerim, dur dur, dur be gardiyan, anılarımı bari rahat bırak, dokunma sakın onlara... Küçük bir çocuk kadar şen kahkahalarda, masum bakışlarda, gökyüzü kadar berrak ve güneş kadar parlaktı o yıllarım... Güya öylesine uzanacaktım ki geleceğimin basamaklarında, tutup koparacaktım ay ışığını gökyüzünden, ve öylesine güçlü olacaktı ki bileğim, pes etmeyecekti,ve yenilmeyecekti hiçbir güçlüğe, olmadı işte ya, zaman hiç de cömert davranmadı yıllarıma. Hey gardiyan, bak bir bu yana, neyi tutsak alırsan al, neyi iterek atarsan at, demir parmaklıkların puslu karanlıklarına, neyi gömersen göm, toprağın karanlıklarına, Umrumda değil, fetva sendedir yaşama dair, Ama düşlerime ilişme gardiyan, kağıda dökülür şimdi bu mısralar, aynen satır aralarına süzülen gözyaşlarım gibi, içimdeki alüvyonlar, savurur harflerin herbirini, mil çeker sanki gözlerime acılar, peşine takarak yapılamayanları, kaybolur akşamın alaca karanlığında... Gençliğim kadar uzak ve de ulaşılmazdır artık bana umutlar, Dur be gardiyan, sus, bağırıp çağırma, yine emirler vererek keyfimi bozma, VE ses etme, dinleyeyim bahçemdeki ceviz ağacına konan serçenin bestesini, Bu bahardan kalma pazar sabahında, Bir günlüğüne, Bir kereliğine, yap bu inceliği, bırak beni benimle, içeyim çayımı huzurla, okuyayım gazetemn köşe yazılarını , doya doya, uzatayım koltuğa ayaklarımı, dinlerken livaneliden efsunlu bir aşk şarkısını son desibel, geçmesin içimden bir an için de olsa KEŞKE DUYGULARI. 17/09/2006-09.30 |
20-09-2006, 15:53 | #81 |
|
pırıltı/1-
En korkulu filmlere takıldı prestijin afişlerinde gözlerim
Ama inan güzelim, hiçbiri yokluğun kadar korkunç değildi, hiçbiri gizlemedi kendini yıkan efektlerin arkasında, yankılanmadı kesercesine, En dekolte kıyafetlere daldım uzunca zaman, mağazaların dev kreasyonlarında, vitrinlere doldu duman ,duman yalnızlığım, hiçbiri senin kadar çılgın değildi... En yorucu yolları yürüdüm; adım ,adım,en girdaplı kaldırımlarda, kanadı ayaklarım, Ama hiçbir yol ,sana giden kadar yormadı beni, hiçbir çıkmaz sokak ,sen gibi değildi, ve hiçbir parke kesemedi nefesimi . En zehirli nikotini çektim damarlarıma, en öldüreni hangisiyse, çekip aldım stanttan,yaktım keyifle, zehirle donandı zavallı odam, ama hiçbir zehir sensizlik kadar bitirmedi beni, En fırtınalı yağmurlarda çıktım sokağa, hem de öyle şemsiye falan almadan yanıma, üstelik,saçak falan da aramadan öyle yolun en ortasında, saçlarımdan sular damlayıncaya kadar ıslanarak, soğuk,nemli bir zamanın en karanlığında, hiçbiri sensizlik kadar üşütmedi beni be güzelim, hiçbiri sensizlik kadar değildi. Anla anla artık güzelim, : seni çok sevdiğimi. |
20-09-2006, 15:57 | #82 |
|
Pırıltı/2
En isyankar şarkılar var şu anda
cd çalarda,cem,selda,edip,zülfü, kimi ararsan hepsi burada, duvarlarıma çarpar son desibel, hain notalar, yüreğimden taşan duyguları da peşine takarak, uçuyorlar havada, en baş edilmez isyanlarla çığlık çığlığa, dönüp dönüyor notalar ,havada, en şahane acı bu senden yana, en katil bıçak darbeleri, sırtımın en en en ortasında, bir bilebilsem neden ağladığımı, bir bilebilsem neden alev aldığımı, bir bilebilsem içimde çağlayan bu pırıltıları, En dürüst halimle bakıyorum sana bu sabah ve de hayatın anlamsızlığına, kanatsa da mısralarımı... anlasana anlasana seni ne kadar çok sevdiğimi, anlasana... _________________ terazi=Karanlıktan şikayet edeceğine sen de bir mum yak da aydınlansın dünya. |
20-09-2006, 16:00 | #83 |
|
Pırıltı/3
Allanıp pullandım,
ipek bulüzümdeki oya, tırnaklarımdaki boyaya çarptı, paramparça oldu bakışlar, aynaya yansıdı yüreğimdeki isyanlar, en ışıltılı farları sürdüm, en rüküş cart yeşil pantalonla, en giyilmez ayakkabılar ayağımda, renkler sanki üzerimde alabora, en sefil halimle, en kıpkırmızı ve en alaca öpücük dudaklarımda, geliyorum kollarına. En halimden sıkıldın besbelli, beklemedeyim hala kapında, eşiğe uzandım yağmurda ıslanmış, bir sokak kedisi gibiyim şu anda, üşüyorum, üstelik karnım da aç, sar beni bağrına da demiyorum sana, yanına al ya da alma, serileceğim açana kadar kapına.. _________________ 20 eylül 2006-16.58-çarşamba- |
20-09-2006, 16:07 | #84 |
|
Gece yarısı.
Sevdan aklımda,derin bir uyku sarmış göz kapaklarımı,
yoksun yanımda,yoksun iki gözüm ...özlem sarmış dört biryanımı, Sisli karabasan gibi ,katran karası bir dert yüreğimdeki bıçak yarası, Sevdan aklımda,henüz tamamlanmamış bir resim gibi tabloda, yarım kalmış mısralarcasına kağıtlarda, devamını bekleyen besteler gibi notalarda, dönüşünü bekler tüm kainat yokluğunda... Sevdan aklımda, başucumda sabahlar, kimbilir gecenin nasıl da tam ortası, yazarım ateş çemberi kadar yakıcı duvarlar üstüme gelmesin diye, masamdaki bilgisayara, bastığım her tuş ,canımın öteki yarısı, HATIRAM OLSUN SANA.. _________________ terazi=Karanlıktan şikayet edeceğine sen de bir mum yak da aydınlansın dünya. |
20-09-2006, 16:12 | #85 |
|
Sanki.
Sanki , gövdesinden yere devrilen ulu bir çınar gibiyim şu an, kırıldı tüm dallarım,yok oldu tomurcukları umutlarımın, canımdan birşeyler eksildi sanki, ne içtiğim çayda dem tadı,ne ekmeğimin kokusu dolar damağıma, koskoca bir enkaz çınarın topraklarında, Birşeyler yıkıldı,sanki,..ve sanki,birşeyler paramparça.. yaşadığım dünyada. _________________ |
20-09-2006, 16:18 | #86 |
|
Eşgelli balıkçı Rüstem
20 eylül 2006/17.15
çarşamba Babadan kalma gümüş kabzalı antika bıçağı ile temizledi istavritleri, bu öğlen özel biriydi misafiri, ışıl, ışıl parlayan gözlerinde, efsunlu bir gülüş sarmıştı tüm bedenini, Yıllar öncesine düştü yüreği, Gençliği bir film şeridi gibi, süratle geçti gözlerinden, Nasıl da sahildeki kahveye koşardı Asiyesi etekleri uçuşa uçuşa, sarı saçlarına çok yakışan, beyaz hırkasını da atardı omuzlarına, bütün Eşgel hayrandı sevdiği kıza, Koluna takarak yürürken sahil boyunda, şöyle durup da bakmayan kalmazdı mahalle esnafından bu ateş dolu sevdalılara, Derin bir iç geçirdi, Asiyesi gelecekti bugün fakir barakasına, Kaybettikleri yılların hesabını soracaktı, besbelli kadereydi aslında büsbütün isyanı, hayır dedi sildi beynindeki tortuları, kavga yok artık aramızda, ASİYEMolmalı artık hayatımda Sokak lambasının loş ışıklarıyle aydınlanan kayığına uzandı, yaktı bir cigara, Bekledi yıllarını çalan mavi gözlü sevdalısını.. Gözleri saatinde yüreği onunla kilitliydi sanki, bu bu , Eşgelli balıkçı Rüstem'in yaşanmamış ömrünün hikayesi.. |
20-09-2006, 16:25 | #87 |
|
Bu olsa gerek!
Sevmek bu olsa gerek, ısmarlama bekleyişlerden uzak, mısralarda okumak o ismi, aramak bestelerde nefesini, kendiliğinden süzülüveren o damlaları silmek kimse görmesin diye gizleyerek, Ve, bu olsa gerek acı çekmek, tek bir harf için can vermek, beklemek saatlerce, yolunu gözlemek sevdanın izinden adım ,adım erimek bu olsa gerek acı çekmek, bu olsa gerek canımın içi ölmek! Hem de öyle birdenbire değil, uzunca bir ağacın en kalın dalına, sallandırarak yüreğini, ya da çekerek zamanın pimini, can çekiştire çekiştire,azar azar alıyorlar sanki sanki sana ait olmayan bedenini, Bu olsa gerek sevmek, Dik,sonu olmayan bir yokuşta,katran karası bir karanlıka, ne bir iz var varlığından,ne de bir işık sana dair, sensiz seni yaşamak , ve bu olsa gerek canımın içi , kahrolmak. _________________ terazi=Karanlıktan şikayet edeceğine sen de bir mum yak da aydınlansın dünya. |
20-09-2006, 16:30 | #88 |
|
Bu olsa gerek/2
Bu olsa gerek, Bu olsa gerek yağmur yağmadan ıslanmak sağnaklarda, üşümek ılık bir havada, kar yağıyormuşcasına, çayın deminde buz tadı, soğuk ayranda, yanmak, delice ve çılgınca, yaşamak bu olsa gerek. _________________ |
21-09-2006, 08:54 | #89 |
|
Ne anlamı vardı söyle güzelim?
Ne anlamı vardı söyle güzelim? yokluğunun gölgesi kaldırımlara düşmüşken ve.. sevdağ şiirleri yazarken ,elimdeki kağıt mendile, yaşanacak o ulaşılmaz güzelliklerin.. ne anlamı vardı? Sen hiç değer vermemişken , ne anlamı vardı aramızdaki dizelerin, söyle güzelim? Yazdığım şiirlerin, ve satır aralarına damlayan o izlerin, her harfimde, adımlarının sesi saklıyken..ve.. her yaprakta damar, damar hasretin varken.. ne anlamı vardı ,seni özlemenin ? Seni beklemenin. Sen hiç değer vermemişken.. Ne anlamı vardı söyle? Sen zamanın en zirvesinde taht kurmuş oturmuşken, elinde aşkın asası,ve üzerinde gold pelerin... Sevdağ ezgileri dinlemenin, ne anlamı vardı? sen işitmezken, sen hissetmezken ve sen sevmezken.. ne anlamı vardı söyle güzelim? Seni düşünmenin... nil 21/09/2006/09.06 |
21-09-2006, 16:22 | #90 |
|
Unut gitsin.
Boşver, unut gitsin, zaten hiç yaşanmamış gibiydi, ben unuttum bile karşılıklı çay içtiğimizi, dizelerde yana yıkıla aşktan bahsetmeyeceğim artık, sokak lambalarına dikerek gözümü,akşamın alaca karanlıkları, sabahlara kavuşmayacak. Boşver, hiç yürünmemiş say o güzellikleri,ve hiç yazılmamış say o dizeleri, aşka dair süzülen satır aralarını ıslatan damlaları da yok say, unut unut unut gitsin beni, zaten unuttuğun nasıl da besbelli, tut ki hiç yaşamadık o güzellikleri,sığınmadım sevgine, farzet yaşamıyor böyle biri, unuttum ben , sen de unut gitsin, bu serseriyi, komşumdaki ıhlamurun burcu burcu kokusu yayılırken odamda, kabus gibi çökerken gecenin zifiri, unut gitsin, ben unuttum bile seni, zaten sevgi neydi ki, denizin kilometrelerce derinliklerinde midyesinde saklı bir inci miydi ki, boğuluyorum senin sularında böyle, oysa ki usta kulaçlar atardım ben, geçerdim en derin okyanusları, şimdi ne oluyor ki böyle, batıyorum en sığı kıyılarda, herneyse beni boşver güzelim bak sen rahatına, yaşa hayatının ilkbaharını, boşver beni, unut gitsin. NİLGÜN/17.22/21.09.2006 |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Nilgün'ün Kaleminden:Paylaşımlar | NİLGÜN SEYMEN | Yazdıklarımız - Yazdıklarınız. | 160 | 11-01-2019 13:34 |
Aforizmalarından Seçmeler/nietzsche | Av.Habibe YILMAZ KAYAR | Site Lokali | 34 | 06-08-2009 14:52 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |