29-03-2010, 11:57 | #721 | |||||||||||||||||||||||
|
İnsanın beyni ile düşündüğünü kabul etmemiz, zor bir problem karşısında kafamızı kaşımamızdan olmasın!? Belki de kalbimiz ile düşünüyoruzdur. Kimbilir... |
29-03-2010, 12:05 | #722 |
|
Düşünmeyin, yaşayın.
Bırakın, başkaları düşünsün. yeterince izm var, icat çıkarıp bir izm de siz eklemeyin. |
29-03-2010, 12:26 | #723 | |||||||||||||||||||||||
|
Şimdi ne demek istediğimi anladınız. Teşekkürler. |
05-05-2010, 11:02 | #724 |
|
yorulunca dur,
yere otur. bırak hayat geçip gitsin, nasılsa yetişemezsin. yapılacakları yazdığın o kağıdı yırt at, unutmaman gerekenleri unut. kwai köprüsü filminin müziğini anımsamaya, ıslıkla çalmaya çalış ya da makber'i söyle bağıra bağıra. bırak insanlar baksın sana, bırak deli sansınlar, değil misin zaten? (2010) |
05-05-2010, 12:16 | #725 | |||||||||||||||||||||||
|
Yorulunca durduğumuzda , yanımızdan geçenler durdurmuyor. Arkamızdan yetişenler çarpmadan geçmiyor. Ya o öndekiler yok mu, sinir oluyorum. Dönüp dönüp sırıtıyorlar. Bir kaç kağıtları, notları defterleri yırttım ama sonra pişman oldum. Uyandığımda aramak zorunda kaldım, bulamayınca da paralanmayacak yerlere yazdım. Unutmuyoruz ama unutmuş gibi yapabiliriz. Şarkı söylenebilir elbette, ama kendi kendimize, bizi dinlemek istemeyenler çıkabilir her an bir yerlerden. Ama takılmamak lazım ne hayata ne insanlara. Abartmamak da şart. Öylece öylesine bırakıverebilmek lazım artık. Bunları yapmadan önce, duymazdan gelemenin güzelliğini keşfetmeli. Umarsız olmalı. O zaman belki hayatı uçurum olarak görmek yerine, tadına bakmayı sevebiliriz. Mecburen değil, keyifli yaşam ne güzel şey. |
05-05-2010, 13:44 | #726 | |||||||||||||||||||||||
|
Bırakınız geçsinler, nereye gidebilirler ki? Uzaya çıkacak, Orion'a gidecek halleri yok ya. |
05-05-2010, 14:28 | #727 | |||||||||||||||||||||||
|
Süper yazmışsın yine... Bu arada: "Değilsin abi..." |
05-05-2010, 15:22 | #728 | |||||||||||||||||||||||
|
Bir zamanlar meşhur bir cümle vardı. ''Herkes uzaya çıktı biz halen buralardayız!'' Hep içimden geçen şey, ''Çıktı da ne oldu?'' |
05-05-2010, 15:23 | #729 | |||||||||||||||||||||||
|
Abicim her doğru her yerde söylenmez! |
05-05-2010, 17:53 | #730 | |||||||||||||||||||||||
|
Doğru, teğet geçmişim. |
09-05-2010, 17:30 | #731 | |||||||||||||||||||||||
|
Bir deney yaptım: 30 yıldır "abla" dediğim ablama 1 hafta boyunca adıyla hitap edecektim. Ama 10 dakikada nakavt oldum. Karakterimiz kaderimizdir. Yapılacakları yazdığım kağıtlar yapılmadan yırtılıyor.Yapılması gerekenler varsa zaten yapılıyor. Geleceği bilmiyoruz. Yarın ne olacağını bilmiyoruz. Ama biz bilmiyoruz.Uzaydan bizi izleyen biri varsa herşeyi görüyor. Onun için insanlar ölmüş, dünya yokolmuş. Yani bir bütün bir parçası, bir boyutu, bir kabini olarak görüyor şu anda yaşadıklarımızı ve gelecekte yaşayacaklarımızı. Bazen şunu seziyorum, anlıyorum: Evren, her şey "BİR". Bir olması demek herşeyin birbiriyle bağlı olduğu anlamına gelir.Bağlar ise, herşeyi bağlar. Biz ise yarın diye, son diye bir takım kavramlar yaratıyoruz. Çünkü,Bir film başlıyor sonra bitiyor, insan doğuyor sonra ölüyor, yolculuğa çıkıyoruz sonra yolculuk bitiyor, 1 litre süt alıyoruz lıkır lıkır içiyoruz sonra süt bitiyor. Hep böyle... Bu bizim kemiklerimize işleniyor. Son olmak zorunda, diyoruz. Tüm mesele bilmek ile alakalı. Biz bilmediğimiz için istediğimizi yaptığımızı sanıyoruz. Yarın ne olacağını bilmiyoruz. Bilmemek, kaygıya neden oluyor. Kaygı ise, temel belirleyici oluyor. |
09-05-2010, 20:43 | #732 | |||||||||||||||||||||||
|
Romain Gary, bu kaygı dolu yaşam için "Herşey kendimize ilişkin bilgi fazlalığı olarak özetleniyor." diyor. Demiş yani. Ölmeden önce. Yok yok, hala diyordur. Ekleyecek birşey yok. |
09-05-2010, 21:01 | #733 | |||||||||||||||||||||||
|
Yarın ne olacağını bilmiyoruz, doğru. Tüm yaşamımızın önceden kurgusu yapılmış, a'nı ve yarını çoktan belli bir kesit olma ihtimali de doğru olabilir. Yaşamlarımız bütünün içinde bir zerreden ibaret, bizimle başlayıp, bizimle bitmiyor, dahası doğumumuzu olduğu kadar yaşamımızı da umursamıyor, bunlar da doğru. İstediğimizi yaptığımızı sanıyor ancak aslında istenen ya da hazırlananı yapıyor olsak velev ki; KAYGI NEDEN? Hal böyleyse kaygılanmak için HİÇ neden göremiyorum Ölüm kaygısı/korkusu mu acaba gözlemlemekle yatıştırabilmeyi umduğunuz? |
09-05-2010, 21:06 | #734 | |||||||||||||||||||||||
|
Yani, değil mi? |
09-05-2010, 21:46 | #735 |
|
Eminim hemen hemen herkesin bildiği bir hikayedir ama... Çok hoşuma gider, paylaşayım dedim Mesnevi den bir alıntı:
"Bir adam , başkasının bağına girip meyve çalarken, bağın sahibi gelip adamı azarlar . Hırsız: “Hakkın bağında , Hakkın bir kulu, Hakkın ihsanıyla meyve yiyor” deyince bağcı adamı bir ağaca bağlar ve sopayla dövmeye başlar. Hırsız itiraz edince bağcı : “Hakkın bir kulu, Hakkın sopasıyla diğer bir kulun sırtına vuruyor. Değnek de onun , sırt da onun; ben yalnızca vasıtayım” der..." Saygılar... |
18-05-2010, 17:19 | #736 |
|
Özgürlük bir yanılsamadır. İstediğimiz yapmak anlamında kullanıyorsak eğer.
Gerçek özgürlük ise, "Öz"ümüzden bağımsızlaşarak kendimizi bilmek ve farketmektir. Öz, bil-ge olmakla öz-gürleşir. |
18-05-2010, 19:23 | #737 | |||||||||||||||||||||||
|
|
18-05-2010, 20:40 | #738 | |||||||||||||||||||||||
|
Bilmek acıdır çoğu zaman oysa. Hayatı uçurum olmaktan kurtaran şey bilmektir bence de. Özgürlük her aklına eseni istediğin anda yapabilmek imkanına sahip olmak demek değildir. Ama belki şu olabilir:İnsani özelliklerden kurtulmak. Bağımlı olmamak. |
18-05-2010, 20:41 | #739 | |||||||||||||||||||||||
|
Neyse, Hiç olmazsa bu kez, "Seçenek" sunmuşsunuz |
19-05-2010, 11:27 | #740 | |||||||||||||||||||||||
|
O bir seçenek değil; zorunluluktur. |
19-05-2010, 11:30 | #741 | |||||||||||||||||||||||
|
Kaygısızlığı seçemezdiniz zaten. |
19-05-2010, 11:55 | #742 | |||||||||||||||||||||||
|
Bir de şöyle bakalım Üstadım; Ülkenin birinde bir kuyu varmış , bu kuyudan su içen herkes akli melekelerini kaybediyormuş. Ancak ülkenin kralı yaşadığı büyük susuzluk hissine rağmen bu kuyunun suyundan içerse ülkeyi idare edecek birtek akıllı insan kalmayacağı korkusuyla su içmeden uzunca bir süre dayanmış. Zamanla farketmiş ki herkes kralı deli zannediyor.Onun akıl sağlığının yerinde olmadığını biran önce tedavi edilmesi gerektiğini düşünüyor.Çaresiz kral, o kuyudan su içmekte bulmuş çözümü. Psikolojik destek alan insanların çoğunun aslında var olan düzene dahil olmak istemeyen, bir çarkın içinde dönüp duran insanlardan farklı olmak isteyen, onların dayatmalarına karşı çıkan ve bu sebeple toplumca uyumsuz hatta hasta diye nitelendirilen insanlar olduğunu söylemişti bir arkadaşım. Bırakalım deli sansınlar, ve ne mutlu ki deliyiz zaten |
19-05-2010, 15:34 | #743 |
|
Nefis Terbiyesi dedikleri şeyi bilmeyenimiz yoktur. İnsanlar düşkün oldukları şeylerden uzaklaşmayı öğrenirler. Akla getirmeyecek , davranışlarını bundan uzaklaştıracak, bir şekilde ruhlarını kendilerine hoş gelen şeylerden uzaklaştıracaklar.
Zor iştir. Bir düşünelim, neyi yapmaktan hoşlanıyoruz? Bir sınır çizerek geçmişe, bundan sonra hayatımızdan çıkmasını istediğimiz şey ne? (kitaplardan, müzikten bahsetmediğimi anlatabilmiş olmam lazım) Hayata daha az bağımlı olmanın yolu ne? Bir bulabilsek, ne uçurum olarak görürüz, ne de acısından, çekilmezliğinden de etkileniriz. ''Hiçlik'' güzel bir şey olmalı. Bir süre denedim. Kişileri seçtim ve duyarsız olmaya çalıştım. Başardım. Sizi hiç bir şekilde ilgilendirmeyecek duruma sokmak gerekli. Ne iyiliği ne kötülüğü, ne sözleri ne uzak durması hepsine duyarsız olmak. Hem rahatlatıyor insanı hem de eğlendiriyor. Sonra başka bir şeyi deniyorsunuz. Bunu yaptım, şunu da yapabilir miyim? İstediğiniz ruh haline gelene kadar devam etmek gerekli aslında. Şimdilerde bunun çabası içerisindeyim. İlgisiz, duyarsız, hiç ve yok olmak. Belki de yapamadığımız şey bu:Hayatı hafife almak. |
19-05-2010, 16:32 | #744 | |||||||||||||||||||||||
|
Gerçekten bunu yapabildiniz mi? Nasıl yaptınız bana da söyleyin bir sırrı yok mu, ben de yapabilmek istiyorum duyarsız olabilmek, ne iyiliği ne kötülüğü ne de sözleri ya da sessizliği dokunsun bana hiç hissetmeden duyarsız kalabilmek istiyorum. Bir öğrenebilsem şu dediğinizi ne büyük iyilik yapmış olursunuz bir bilseniz... |
19-05-2010, 16:33 | #745 |
|
Kentin dar ve karanlık sokaklarında rastgele konmuş sandıklar. İçlerinde ne olduğu belli değil. Açmak için uzunca süre o sokaklarda kalmayı, gölgelerin ve seslerin ürkünçlüğüne dayanmayı göze almak gerekiyor. Sandıkların bir kısmının boş ya da işe yaramaz şeylerle dolu olduğu, açanlara bir getiri sağlamadığı, bazılarındansa tehlikeli varlıklar çıktığı anlatılıyor; sandığı açanı da sandığa çeken canavarlar, insanı buharlaştıran iksirler, dokunanı yakan ya da taşa dönüştüren mücevherlerle ilgili efsaneler yayılıyor. Bu yüzden kimi hiç girmiyor o sokaklara, merak bile etmiyor sandıklarda ne olduğunu, etse de bilmemenin huzuru ağır basıyor; kimi de hızlı adımlarla yanından geçip gidiyor sandıkların, merakını bastırıyor, geniş ve ışıklı caddeden yola devam ediyor. Bazılarınınsa elinde değil, merakını yenemiyor, bilme isteğinin önüne geçemiyor korku, ürkü ve söylentilerden saçılan huzursuzluk duygusu; deniyor açmayı.
Sonuç? Çoğu kez yalnız olduklarından gerçekte ne olduğunu kimse bilmiyor. Sandıklar duruyor orada, dar ve karanlık sokaklarda... |
19-05-2010, 16:38 | #746 | |||||||||||||||||||||||
|
|
19-05-2010, 16:43 | #747 | |||||||||||||||||||||||
|
Sabır ve acıyı baştan kabullenmek gerekli belki. Ve de her duygunun, her durumun geçici olduğunun farkında olmak. |
07-09-2010, 15:33 | #748 |
|
Kendime Şiir
domatesten başla
ne gelirse aklına hepsi hayal hepsi yalan ne yaşıyorsan ne yaşamıyorsan olmayacak dua koca bir yalan ipi elinden kaçıp giden uçurtma beynini yiyen boz böcekler parmaklarının arasından akıp giden ömür kes! onlar da hayal onlar da yalan (07.09.2010) |
23-09-2010, 19:12 | #749 |
|
hayat
günlerin ayların ve sen yanımdayken yokluğunda yazılmış şiirlerin toplamı |
27-09-2010, 20:51 | #750 |
|
Bu zamana kadar geldik. Ama hala çok zayıfız. Kendimizin hala farkında değiliz...
|
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 7 (0 Site Üyesi ve 7 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Kredili hayat sigortası... | Av.Hilmi Sormazoğlu | Meslektaşların Soruları | 2 | 17-12-2006 19:34 |
Hayat T T ! | ankara7406 | Site Lokali | 3 | 08-09-2006 14:53 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |