23-07-2009, 17:47 | #571 |
|
SANA BAKMAK her şey yapılabilir bir beyaz kağıtla uçak örneğin uçurtma mesela altına konulabilir bir ayağı ötekinden kısa olduğu için sallanan bir masanın veya şiir yazılabilir süresi ötekilerden kısa bir ömür üzerine. bir beyaz kağıda her şey yazılabilir senin dışında güzelliğine benzetme bulmak zor sen iyisi mi sana benzemeye çalışan her şeyden bir gülden bir ilk bir sonbahardan sor belki tabiattadır çaresi senin bir çiçeğe bu kadar benzemenin ve benim bilinci nasırlı bir bahçıvan çaresizliğim anlarım bitkiden filan ama anlatamam toprağın güneşle konuşmasını sana çok benzeyen bir çiçek yoluyla Sen bana ışık ver yeter bende filiz çok köklerim içimde gizlidir gelen giden açan soran bere budak yok bir şiir istersin "içinde benzetmeler olan" kusura bakma sevgilim heybemde sana benzeyecek kadar güzel bir şey yok uzun bir yoldan gelen tedariksiz katıksız bir yolcuyum yaralı yarasız sevdalardan geçtim koynumda bir beyaz kağıt boşluğu her şeyi anlattım olan olmayan acıtan sancıtan bilsem ki sana varmak içindi bütün mola sancıları bütün stabilize arkadaşlıklar daha hızlı koşardım severadım gelirdim gözlerinin mercan maviliğine Sana bakmak suya bakmaktır sana bakmak bir mucizeyi anlamaktır sağa sola bakmadan yürüdüğüm yollar tanıktır aşk sorgusunda şahanem yalnız kelepçeler sanıktır ne yazsam olmuyor çünkü bilenler hatırlar hem yapılmış hem yapma çiçek satanlar bahçıvanlar değil tüccarlardır sen öyle göz sen öyle toprak ve güneş ortaklığı sen teninde cennet kayganlığı iken sana şiir yazmak ahmaklıktır bir tek söz kalır dişlerimin arasından ben sana gülüm derim gülün ömrü uzamaya başlar verdiğim bütün sözler sende kalsın isterim ben sana gülüm derim gül sana benzediği için ölümsüz yazdığım bütün şiirler sana başlayan bir kitap için önsöz sana bakmak bir beyaz kağıda bakmaktır her şey olmaya hazır sana bakmak suya bakmaktır gördüğün suretten utanmak sana bakmak bütün rastlantıları reddedip bir mucizeyi anlamaktır sana bakmak Allah'a inanmaktır YILMAZ ERDOĞAN |
24-07-2009, 14:54 | #572 |
|
Ay;
Geceyi ayarttığı zaman An; Ölümüm dudaklarını öptüğüm zaman ........ Şaşkın ruhum eksik kelimeler ile arıyor bilinci kayıp suretini Merhametli küçük bir kuş bembeyaz gözyaşlarını damlatıyor yanık tenime Cana can olan ılık rüzgârı taşıyor kanatlarında Dağılıyor parça parça bulutlar Geçmişimden arınmak istiyorum Uzanmak istiyorum yeşil çayırlar üzerinde Sonsuzluğa açılan yeni bir boyutta Ölmek istiyorum gerçeğin huzurunda ....Alıntı....... |
24-07-2009, 15:08 | #573 | |||||||||||||||||||||||
|
Şiirin adı "Alıntı" ise, alta yazmanız değişik bir deneme olmuş. |
24-07-2009, 15:08 | #574 |
|
Alıp gönlümü gitmek var İçimde
Alıp başını gider gibi gitmek , Hiç kimselere sormadan , Hiç kimseden çekinmeden Kapıyı açıp sadece gitmek. Bir damla gözyaşıyla karalanmış Birkaç satır bırakıp geride Gözlerimi kapayıp öylece gitmek Bilinmez diyarlara. Alıp gönlümü gitmek var içimde Bir kalp sızısı olmadan , Kimseyi kırmadan. Umudun yolculuğuna mavi bir yelken açmak Kanatsız uçmak sabah ayazlarında Çırılçıplak Soyunmak tüm gerçeklere Huzuru bulmak yatağımın başucunda , Bir avuçta olsa . Bir satırda olsa gülebilmek yazdıklarıma . Alıp başımı gitmek istiyorum Gönlüme sığdırdığım bir ömürlük hüzünlerimle . Sayfalara bulaşan gözyaşımlarımın Uzaklara gidişini seyrederek Mavi dalgalara dalmak Alıp başımı gidiyorum Arkama bile bakmadan Öylece.... C.Karadeniz ---: Ben de, ben de istiyorum... |
25-07-2009, 11:44 | #575 |
|
Bir Oğlum Olacak Adı Temmuz bir oğlum olacak adı temmuz uykusuz korkusuz beter mi beter ben beynimi satarak yaşıyorum o benden proleter bir oğlum olacak adı temmuz karataşın göbeğinde aşk karataşın göbeğinde barış karataş çatladı çatlayacak bende bitmeyen kavga onda yeniden başlayacak bir oğlum olacak adı temmuz öfkede benden fırtına sevgide deniz ne samanyollarının ulu kervanları susuzluğumun ne kutupşafaklarında tanrılaşması ilkelliğimin temmuz gibi sıcak ve bereketli temmuz gibi uçsuzbucaksız bir oğlum olacak adı temmuz dilinde en güzel sesi türkçemin kulağı en yiğit şarkılarla delik korkak bir merakla değil yıldızlı karanlığı vivaldi'yi dinler gibi okuyup anlayacak ve belki de sütdişleri sürerken balaban bir bursa şaftalisine ay'dan kendi sesini dinleyecek vahşi bir çiçek gibi açılmış gözleriyle .................................................. . karataşın göbeğinde aşk karataşın göbeğinde barış karataş çatladı çatlayacak ben direndim yorulmadım o yorulup yıkılmayacak Hasan Hüseyin Korkmazgil
|
29-07-2009, 21:50 | #576 |
|
Başkalarının aşkıyla başlıyor hayatımız
yaprakla yağmurun aşkı meselâ kim olsa serpilen coşturuyor bizi imreniyoruz başkalarının mahvına. Yağmur mahvoluyor çarparak kendini parçalıyor mâşukunun açılan kıvrımında yaprak dirimle irkiliyor nazlı ve mağrur silkiniyor vuran her damlayla. Başkalarının aşkıyla başlıyor hayatımız bakıp başkasının başkayla kurduğu bağlantıya aşka dair diyoruz ilk anı bu olmalı ilkönce damarlarımızda duyuyoruz çağıltısını uzak iklimlerin kokusu gitmediğimiz şehirlerin önceden bir baş dönmesiyle kabarıyor hafızamızda sonra ayrılıklar düşüne dalıyoruz: Bize ait olan ne kadar uzakta! Başkalarının aşkıyla başlıyor hayatımız başkalarının düşünceleriyle değil. “Üstümde yıldızlı gök”demişti Königsberg’li “içerimde ahlâk yasası”. Yasa mı? Kimin için? Neyi berkitir yasa? İster gözünü oğuştur,istersen tetiği çek idam mangasındasın içinde yasa varsa. Girmem,girmedim mangalara Yer etmedi adalet duygusu içimde benim çünkü ben ömrümce adle boyun eğdim. Yıldızlı gökten bana soracak olursanız kösnüdüm ona karşı onu hep altımda istedim. Başkalarının aşkıyla başlıyor hayatımız ve devam ediyor başkalarının hınçlarıyla düşmanı gösteriyorlar,ona saldırıyoruz siz gidin artık düşman dağıldı dedikleri bir anda anlaşılıyor baştan beri bütün yenik düşenlerle aynı kışlaktaymışız incecik yas dumanı herkese ulaşıyor sevinç günlerine hürya doluştuğumuzda tek başınayız. Diyorum hepimizin bir gizli adı olsa gerek belki çocuk ve ihtiyar,belki kadın ve erkek hepimiz,herbirimiz gizli bir isimle adaşız yoksa şimdiye kadar hesapların tutması lâzımdı hayatımıza kendi adımızla başlardık bilmediğimiz bu isim,hesaptaki bu açık belki dilimi çözer,aşkımı başlatırım aşk yazılmamış olsa bile adımın üzerine adımı aşkın üstüne kendim yazarım. İsmet Özel |
08-08-2009, 19:42 | #577 |
|
ısırgan otları
içimin ıssız dağlarında şimdi kıvrak sürüngenler gibi dolaşıyor bir gecede besleyip büyüttüğünüz kökleri kırkayak ısırgan otları. gidiyorum dediğiniz günün akşamından şimdiye kalan şimdilik bu. bir de yalnız yankısı kalmış sesinin ruhsuz bir dünyaya Ruhi Su yürek tonlarından bir türkü söylüyor. intahara davet var size göre yoksa da türküsünün kurşun renkli sözcüklerinde. ve tam da o anda şimdi uzaklardan bir yerden hoyrat kahkahaları geliyor sanki sırası besbelli mutlu bir kadınla sevgilisi adamın. ve zeytin dallarındaki birkaç serçenin sevinç benzeri artık unutulmuş ya da bilmiyorum belki de öylesine anlamdan yoksun gereksiz ötüşü. elinizi uzatın durdurun onları durdurun ne olur görmüyor musunuz beynime yürüyor sürüler halinde aç kurtlar gibi ısırgan otları… merhaba 8 ağustos 2009 |
19-08-2009, 22:08 | #578 |
|
Hiç Bir Şiir
Beni bilmezsin... Işıklar sönünce hep çocuk olurum ve çocukluğumu üstlenir bütün di'li geçmiş iyelik ekleri çok ağlarım, çocuk olur ağlarım sen bilmezsin... ... Bilmezsin her mevsimin seninle değiştiğini ve her doğan güneşle sana hiç bir türkü okuyup hiç bir şiir yazdığımı... beni bilmezsin ve A Ğ L A D I Ğ I M I... Özhan Hakan... |
19-08-2009, 22:26 | #579 |
|
hayatın en hüzünlü anı,
mevsimine kapıldığın kişinin, bahçesinde açabilecek bir çiçek olmadığını, anladığın andır... bırak, gitsin... bırak, git... Mayakovski... |
27-08-2009, 19:18 | #580 |
|
düğüm
ip koptu ve şimdi hangi düğüm yeniden göz göze getirir kopan uçları hangi düğüm atılırsa atılsın biliyor mu acaba boşlukta salınan uçlar bir küçük rüzgarda bile nasıl savrulacaklarını farklı yönlere uzaklaşarak ip koptu ve koptu yaşam bağları yarım kaldı iki yan merhaba 27-08-2009 |
01-09-2009, 16:29 | #581 |
|
ANLAR
Eğer, yeniden başlayabilseydim yaşamaya, İkincisinde, daha çok hata yapardım. Kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım. Neşeli olurdum, ilkinde olmadığım kadar, Çok az şeyi Ciddiyetle yapardım. Temizlik sorun bile olmazdı asla. Daha çok riske girerdim. Seyahat ederdim daha fazla. Daha çok güneş doğuşu izler, Daha çok dağa tırmanır, daha çok nehirde yüzerdim. Görmediğim bir çok yere giderdim. Dondurma yerdim doyasıya ve daha az bezelye. Gerçek sorunlarım olurdu hayali olanların yerine. Yaşamın her anını gerçek ve verimli kılan insanlardandım ben. Yeniden başlayabilseydim eğer, yalnız mutlu anlarım olurdu. Farkında mısınız bilmem. Yaşam budur zaten. Anlar, sadece anlar. Siz de anı yaşayın. Hiçbir yere yanında termometre, su, şemsiye ve paraşüt almadan, Gitmeyen insanlardandım ben. Yeniden başlayabilseydim eğer, hiçbir şey taşımazdım. Eğer yeniden başlayabilseydim, İlkbaharda pabuçlarımı fırlatır atardım. Ve sonbahar bitene kadar yürürdüm çıplak ayaklarla. Bilinmeyen yollar keşfeder, güneşin tadına varır, Çocuklarla oynardım, bir şansım olsaydı eğer. Ama işte 85'indeyim ve biliyorum... ÖLÜYORUM... Jorge Luis BORGES |
01-09-2009, 16:52 | #582 |
|
Çok konuştu bu diller,
Hem çok yalvardı ; Şimdi susma vaktidir! Çok sevdi bu yürekler, Hem çok yaralandı ; Şimdi durma vaktidir! Yok yok! Değil isyan ; Şimdi sevme vaktidir! Ne Aslı ne Şirin, Ne Leylan ; Allah'a koşma vaktidir! trajikomedya Seviniz! Seviliniz! Ey inananlar; İman ediniz! Olmuyor tanrım! Olmuyor; Çoğu zaman! Af edersiniz... trajikomedya böyle de tezat bir adamım işte :S |
08-09-2009, 05:06 | #583 |
|
Güzel günler göreceğiz çocuklar
Motorları maviliklere süreceğiz Çocuklar inanın, inanın çocuklar Güzel günler göreceğiz, güneşli günler Motorları maviliklere süreceğiz Hani şimdi bize Cumaları, pazarları çiçekli bahçeler vardır, Yalnız cumaları, yalnız pazarları Hani şimdi biz bir peri masalı dinler gibi seyrederiz Işıklı caddelerde mağazaları, Hani bunlar 77 katlı yekpare camdan mağazalardır. Hani şimdi biz haykırırız Cevap: Açılır kara kaplı kitap: Zindan Kayış kapar kolumuzu Kırılan kemik, kan Hani şimdi bizim soframıza Haftada bir et gelir Ve, çocuklarımız işten eve Sapsarı iskelet gelir Hani şimdi biz İnanın, güzel günler göreceğiz çocuklar Güneşli günler göreceğiz Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar Işıklı maviliklere süreceğiz Çocuklar inanın, inanın çocuklar Güzel günler göreceğiz güneşli günler Motorları maviliklere süreceğiz Nazım Hikmet. |
08-09-2009, 07:20 | #584 |
|
Ne hasta bekler sabahı
Ne taze ölüyü mezar Ne de şeytan bir günahı Sen beklediğim kadar Geçti istemem gelmeni Yokluğunda buldum seni. Bırak vehmimde gölgeni Gelme artık neye yarar! Necip Fazıl Kısakürek |
13-09-2009, 20:27 | #585 |
|
yeter,yeter ağladıklarım:doymuşum artık,
fecr-e,ay'a,güneş'e:hepsi acı, boş dipsiz: Aşkın acılığı dolmuş içime, sarhoşum; yarılsın artık bu tekne,alsın beni bu deniz... ARTHUR RİMBAUD Çev:Sabahattin Eyüboğlu |
14-09-2009, 03:08 | #586 |
|
Garibim
Ne bir güzel var avutacak gönlümü Bu şehirde Ne de tanıdık bir çehre; Bir tren sesi duymaya göreyim İki gözüm iki çeşme.. O.Veli |
14-09-2009, 21:59 | #587 |
|
"Bir kız vardı yok gibi öyle güzel
Ne yerde ne gökte belki tuzda" Oktay Rifat |
18-09-2009, 20:44 | #588 |
|
Unutamadığım
Açardın, Yalnızlığımda Mavi ve yeşil, Açardın. Tavşan kanı, kınalı - berrak. Yenerdim acıları, kahpelikleri... Gitmek, Gözlerinde gitmek sürgüne. Yatmak, Gözlerinde yatmak zindanı Gözlerin hani? 'To be or not to be' değil. 'Cogito ergo sum' hiç değil... Asıl iş, anlamak kaçınılmaz'ı, Durdurulmaz çığı Sonsuz akımı. İçmek, Gözlerinde içmek ayışığını. Varmak, Gözlerinde varmak can tılsımına. Gözlerin hani? Canımın gizlisinde bir can idin ki Kan değil sevdamız akardı geceye, Sıktıkça cellad, Kemendi... Duymak, Gözlerinde duymak üç - ağaçları Susmak, Gözlerinde susmak, Ustura gibi... Gözlerin hani? AHMED ARIF |
26-09-2009, 13:44 | #589 |
|
BİTKİ OLACAKSAM
Bitki Olacaksam Çayır çimen olayım Aman baldıran değil Yol altında kalacaksam Gelin arabaları geçsin üstümden Çelik paletler değil Üstümde çocuklar koşuşsun Ne kaçan ne kovalayan Askerler değil Kerpiç yapacaksanız beni Okullarda kullanın Ceza evlerinde değil Soluğum tükenmez de kalırsa Islık öttürsünler Aman ha düdük değil Kalem yapın beni kalem Şiirler yazın sevgi üstüne Ölüm kararı değil Ölünce yaşamalıyım defne yapraklarında Sakın ola ki Silahlarda değil. AZİZ NESİN |
16-10-2009, 13:19 | #590 |
|
BİR FOTOĞRAFA
Karşımdasın işte... Bana bakmasan da oradasın, görüyorum seni. Ah benim sevdasında bencil, yüreğinde sağlam sevdiğim. Kalbime gömdüm sözlerimi, ceset torbası oldu yüreğim. Tıkandığım o an, Elimi nereye koyacağımı şaşırdığım o an işte, Aklımdan o kadar çok şey geçti ki takip edemedim. Ellerim boşlukta, ben darda kaldım. Ellerim buz gibi, ben harda kaldım. Bir senfoni vardı kulağımda çalınan, bitti artık hepsi... Köşeme çekildim, hani hep kaldığım köşeme. Bakış açım belli oldu yine. Geride kalan, ardından bakar gidenlerin. Bir meltem olacak rüzgarım dahi kalmadı benim. Dağlara çarptım her esişimde. Yollara küfrettim her gidişinde. Demiştim sana hatırlarsan: “Önemli olan ‘zamana bırakmak’ değil, ‘zamanla bırakmamak’tir..” Şimdi bana, geçen o zamanın Unutulmaz sancısı kalır Gittiğim eğer bensem, söyle bana kimden gittim? Sende yoktum zaten ben, ben yine bende bittim... Nazım Hikmet |
16-10-2009, 14:48 | #591 |
|
Ağlamadan sonunu hiç getiremediğim muhteşem şiir...
BİR AYRILIŞ HİKAYESİ
Erkek kadına dedi ki: -Seni seviyorum, ama nasıl, avuçlarımda camdan bir şey gibi kalbimi sıkıp parmaklarımı kanatarak kırasıya çıldırasıya... Erkek kadına dedi ki: -Seni seviyorum, ama nasıl, kilometrelerle derin, kilometrelerle dümdüz, yüzde yüz, yüzde bin beş yüz, yüzde hudutsuz kere yüz... Kadın erkeğe dedi ki: -Baktım dudağımla, yüreğimle, kafamla; severek, korkarak, eğilerek, dudağına, yüreğine, kafana. Şimdi ne söylüyorsam karanlıkta bir fısıltı gibi sen öğrettin bana.. Ve ben artık biliyorum: Toprağın - yüzü güneşli bir ana gibi - en son en güzel çocuğunu emzirdiğini.. Fakat neyleyim saçlarım dolanmış ölmekte olan parmaklarına başımı kurtarmam kabil değil! Sen yürümelisin, yeni doğan çocuğun gözlerine bakarak.. Sen yürümelisin, beni bırakarak... Kadın sustu. SARILDILAR Bir kitap düştü yere... Kapandı bir pencere... AYRILDILAR... NAZIM HİKMET |
16-10-2009, 15:40 | #592 |
|
''Yemek yemek üstüne ne düşünürsünüz bilmem
Ama kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı '' SEVGİLİM, BİR GÜNÜN.. Sevgilim, bir günün ortası şimdi Taşıtlar hızla gelip geçiyor, her yer kalabalık, Ben seni düşünüyorum bir bodrum kahvesinde Uzat bana uzat ellerini İzinli askerler görüyorum, kırıtarak yürüyen işçi kızlar İstanbul her günkü yaşantısı içinde, uğultulu, Güvercinler güneşten bir sessizliği biriktiriyor Ben seni düşünüyorum seni Hani tıpkı o ilk günlerdeki gibi Kalbim diyorum kalbim Daha dün tezgâhtan çıkmış bir su sayacı gibi Aşkı anılar besliyor düşler kadar Bu yüzden diyorum ki aşk eskidikçe aşktır Sevgi eskidikçe sevgi. Günümüz ekmeğimiz, türkümüz Çoluğumuz çocuğumuz Binalar yan yana yükselip gidiyor Vapurların ağzı köpük içinde Uzaklarda ne kapılar açılıyor Tirenin biri bir istasyona varıyor Ordan çıkıyor biri. Her şey biliyor her şey Sen biliyor musun bakalım Seni nice sevdiğimi? Üstüne titrrediğimi? Geldiğimi? Gittiğimi Hadi! |
16-10-2009, 15:42 | #593 |
|
ALIP GÖTÜREN KOKU
Gözlerim kapalı, bir sonbahar akşamında; Sıcak göğsünün kokusunu içime çeker, Dalarım; gözlerimden mesut kıyılar geçer, Hep aynı günün ateşi vurur sularına. Sonra birden görünür baygın, tembel bir ada; Garip ağaçlar, hoş meyveler verir tabiat; Erkeklerin biçimli vücutlarında sıhhat Ve bir safiyet kadınların bakışlarında. O güzel iklimlere sürükler beni kokun; Bir liman görürüm, yelkenle, direkle dolu; Tekneler, son seferin meşakkatiyle yorgun. Burnuma kadar gelen hava kokular taşır. Yemyeşil demirhindilerden gelen bu koku İçimde gemici şarkılarına karışır. |
16-10-2009, 15:47 | #594 |
|
BİZ NERDEYİZ SEVGİLİM
Gecesi benden, mehtabı senden Bir bahçesi var ki aşkımızın, Mevsimlerdir dolaşırız, bitmez. Kim demiş ki zamanla gül solar? Bülbül hiç yorulur mu türküden? Dilbersin işte, delikanlıyım. Ne hikmettir bu Yarab, ne güzel! Herhalde yeryüzünde değiliz; Sahiden biz nerdeyiz sevgilim? BİZ NERDEYİZ SEVGİLİM Gecesi benden, mehtabı senden Bir bahçesi var ki aşkımızın, Mevsimlerdir dolaşırız, bitmez. Kim demiş ki zamanla gül solar? Bülbül hiç yorulur mu türküden? Dilbersin işte, delikanlıyım. Ne hikmettir bu Yarab, ne güzel! Herhalde yeryüzünde değiliz; Sahiden biz nerdeyiz sevgilim? |
16-10-2009, 15:49 | #595 |
|
BİR HALİN VAR ÖZLÜYORUM
Bir halin var seviyorum Küçük ellerinden daha çok Bir halin var özlüyorum Sıcak dudaklarında yok Yıldızlı gözlerinde ayrı ufuk Bir halin var düşünüyorum Bir halin var gülüyorum Arsız burnunda çocuk Bir halin var özlüyorum |
16-10-2009, 15:51 | #596 |
|
SENSİN
Her şeyin sonrası, evveli sensin Gönlümün biricik emeli sensin İnan ki çökerim çekemem dersen Çünkü canevimin temeli sensin... |
13-11-2009, 13:34 | #597 |
|
***Ulaşılmayan Mektuplar...21 Haziran
Ulaşılmayan Mektuplar... Sen de ağlıyacaksın,gözünden yaş akmadan yanakların ıslanmadan hem de.Öğreneceksin benim gibi ağlamayı öğreneceksin... Bilir misin nasıl içini yakar düşünülen bilir misin çıldırır yokluğunda mısralar. Sen şimdi ... Yanakların ıslanmadan ağlayabildiğin kadar ağla şimdi... Anıl Erkmen |
14-11-2009, 18:50 | #598 |
|
Dünya sığmıyor insana Havel,
yüzlerdeki, yüreklerdeki maske, parada kir, suda klor, havada nem, yüksek borsa, alçak basınç ve kanun hükmünde ihanetler, sahtekâr jestler. /İnsan, sığmıyor insana Havel! / Ve her şey: Şey! Mesela o takvimler, o günler her biri şimdi kim bilir neredeler? Yalancıdır aynalara gülümseyen o muhteşem gençlikler; bir yaz yağmuru gibi çabucak geçecekler. Bize kalan kurt kapanı sözleşmeler ve iş akdi kıvamında morarmış evlilikler. Oysa insanı büyüten yalnızlık mıdır Havel? ... (Herkes fanusuna asmış kendini; bu yüzden beklemiyorum farklı kıyametleri...) ... Bu yüzden her şey: Şey! Havada hava, günlerinde gün, evlerde sarmısak soğan; hepsi bu işte basit, olağan. Her şey şey’dir; inandıklarımızdır belki de yalan. Abarttığımızdır, kül’dür herkesin payına kalan... KALBİMDE HAZAN/ Y. ODABAŞI |
15-11-2009, 16:45 | #599 |
|
İki kumru yavrusu sana gösterecek
kaskatı kesilmiş cesedimi Ve onların acı ötüşleri sana anlatacak Benim, gözyaşlarımla boğularak öldüğümü. |
16-11-2009, 08:40 | #600 |
|
BİLMELİSİN Kİ...
Bilmelisin ki... Bilmelisin ki ... Duvarda asılı diplomalar insanı insan yapmaya yetmez. Bilmelisin ki ... Aşk kelimesi ne kadar çok kullanılırsa, anlam yükü o kadar azalır. Bilmelisin ki ... Karsındakini kırmamak ve inançlarını savunmak arasında çizginin nereden geçtiğini bulmak zor. Bilmelisin ki ... Gerçek arkadaşlar arasına mesafe girmez. Gerçek aşkların da! Bilmelisin ki ... Tecübenin kaç yasgünü partisi yaşadığınızla ilgisi yok, ne tür deneyimler yaşadığınızla var. .... Bilmelisin ki ... sevgiyi çabuk kaybediyorsun, pişmanlığın uzun yıllar sürüyor. Can Yücel |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 4 (0 Site Üyesi ve 4 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Klasik Şiir Keyfi (Halk, Tasavvuf, Divan Şiiri) :)) | Gemici | Site Lokali | 122 | 21-03-2014 00:13 |
Tatil Keyfi :))) | Av.Habibe YILMAZ KAYAR | Gezi, Tatil ve Eğlence | 128 | 26-01-2013 21:06 |
Fıkra Keyfi | Admin | Site Lokali | 514 | 25-01-2013 18:06 |
Yaşama Keyfi:)) | Av.Habibe YILMAZ KAYAR | Site Lokali | 55 | 02-11-2010 21:59 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |