Yargıtay Kuru Sıkı Tabancayı Silahtan Saymadı!

Selamlar;

Yukarıda Av. Mehmet Yılmaz' ın yaptığı şu yorum önemli; "Kendisine kurusıkı silah doğrultmuş kişiye karşı ateşli silah kullanmak, meşru müdafaa olmayacak o zaman, ya da kuru sıkı silahla yapılan diğer fiillerde ya suç olmayacak yada suçun mevsuf şekli sayılmayacak" O zaman kuru sıkı silahı görünce silaha sarılmak en azından indirim sebebi de olmayacak. Peki o zaman eğer yanlış hatırlamıyorsam tiyatrocu İsmail Hakkı Sunat' ı öldüren sanığa verilen cezada, maktülün elinde silah olması sebebiyle indirime gidilmişti. Bu durumda hangisi doğru o zaman?

Karar hangi gerekçeyle verilmiş olursa olsun, doğru bulmuyorum ve ciddi sıkıntılara yol açabileceğini düşünüyorum.

Saygılarımla.

önemli olan, kuru sıkı tabancanın kimin elindeyken yargılamaya konu olduğu

yeterince hukuki açıdan değerlendirilmiş konu.Birde gerçeklerden konuşalım;
1 sene kadar önce bakırköyde, denizotobüsüne geçiş yapılan üstgeçidin altında bir polis memuru,serserinin biri tarafından kurusıkı tabancayla vurularak öldürülmüştür(ki büyük ihtimalle de modifiye edilerek etkisi güçlendirilmiş bir aletti)
bunun gibi bir çok ölüm-yaralanma-ağır yaralanma olayları da gerçekleştirilmiştir kurusıkı tabancalarla.

"adalet,ihtiyaçlara tam olarak cevap verirse adalettir."

haksızlığı kanun yoluyla engelleyemeyen her şahıs,kendi adaletini uygulamaya mecbur bırakılmaktadır,yargıtayın böyle kararları olduğu sürece,herkes kendi adaletini uygulamaya çalışmaya haklı yada haksız olarak devam edecek ve kaos ortamı gitgide büyüyecektir.Artık kimsenin tahammülü kalmamıştır,toplumun ihtiyaçlarını karşılamayan her karar ve her kanun hem hukukçuları hemde vatandaşları içinden çıkılmaz bir karmaşanın içine itmektedir.
allah sonumuzu hayırlı etsin desekte...

gerçekten anlamak güç kuru sıkı tabancanın teknik özellikleriyle ilgili olarak arkadaşların verdiği bilgileri de okuduktan sonra sonucu üzülerek değerlendiriyorum ve yargıtayın bu kararına katılamıyorum.

benim de böyle bi davam vardı
6 ay ceza verildi.indirim ile
5 aya indi
bende temyiz ettim
bakalım
bekliyorum

her çoşkuda silaha sarılan bir millet olduğumuz için bu kararı çok yanlış buluyorum somut olaya göre değerlendirirsek meşru müdafaa halinde çok sorunlar çıkacaktır!!!!!!!!

Yargıtay, meskun mahalde havaya kuru sıkı tabanca ile ateş eden magandaya verilen 5 aylık cezayı bozarak, korku ve panik yaratacak şekilde ateş etmenin oluşmadığına karar verdi.

Bence bu kararı genel olarak yorumlamamak gerekiyor.Verilen karar sadece bu olaya özgüdür ve kanımca yerindedir.

Yorumlardan anladığım kadarıyla mesaj atan arkadaşlarımızın genel sorunu kuru sıkı tabancayla havaya ateş eden kimsenin elindekinin kuru sıkı tabanca olduğu anlaşılana kadar ki süre boyunca çevredikilere yarattığı korku ve panik durumu.

Birde şu açıdan düşünelim kovboyluğa özenen bir gencin elindeki mantar tabancasıyla havaya ateş ederek çıkarttığı seste kuru sıkı tabancanın sesine benzer bu durumda bu kişiyede mi cezalandırmak gerekecek ? Yada arkadaşına şaka yapmak için patlayıcı madde sesi çıkartan bir şaka malzemesi kullanan kişiyide mi cezalandıracağız? Örnekler çoğaltılabilir ve bunlardan çıkan seslerinde ne oldukları anlaşılana kadar korku ve panik yaratması mümkündür ama sırf bu nedenle olayın koşullarını incelemeden bir karar vermek son derece önyargılı olur ve önyargı kanımca bir hukukçunun en büyük düşmanıdır.

Durumu somut olayın hal ve koşullarına göre incelemek gerekiyor meskun mahalden bahsederken olayın tam olarak nerede geçtigi açık değil bir açık hava dügününde mi sokakta mı evininin bahçesinde mi v.s. ?

Çok işlek bir caddede hiç bir neden yokken herkezin ortasında durup kuru sıkı tabancasını havaya dogru sıkan kişiyle,kendi arkadaş ortamında tenha bir yerde mutluluktan ya da heyecandan kuru sıkı tabancasını havaya dogru sıkması bir karşılanamaz.

Kaldı ki ateşli silahlardan olmayan kuru sıkı tabanca yüze dogru yada yakın bir mesafeden sıkıldığında zarar vermesi yüksek bir ihtimaldir ama havaya dogru sıkılan kuru sıkı tabancanın bir kimseye zarar vermesi çok düşüktür.

Hiç birimiz dava dosyasını tam olarak bilmiyoruz detayları incelemek gerekiyor ve konuya hakim olmak gerekiyor.Bu nedenle Yüce Yargıtayın söz konusu olayı tehlike suçu olarak görmemesi mümkündür.

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun vermiş olduğu " Kuru sıkıyla ateş etmeyi " serbest bırakan kararı sonrası kuru sıkı satıcıları bayram yaptı.

Geçenlerde olan bir olayı anlatmak istiyorum; Adana'nın tam merkezinde bulunan bir yerde Yakalama müzekkeresi ile 6136 SKM suçundan aranan bir şahıs , içkisini içtiği birahaneden dışarı çıkarak, kaldırımda geçen vatandaşlara aldırmadan 7 el havaya ateş ediyor ve tekrar içkisini içmesine devam ediyor. Bu esnada yoldan geçenler korku ve panik içerisinde hemen 155 polis imdat telefonuna sarılıyorlar.

Polis geliyor , şahsı ve silahı alıyor . C. Savcısına bilgi veriliyor. C. Savcısı olayı dinledikten sonra Yargıtay 8. Ceza dairesi ve Ceza Genel Kurulunun kararından bahsedip, " Gürültü " suçundan idari yaptırım uygulayın serbest bırakın talimatı veriyor.

Vatandaş şaşkın , vicdanlar huzursuz. Ne yazık ki yeni düzenlemede hiç bir şey yok !

Kuru sıkıya kanun koyucu bir çare bulamamıştır. " Atış Serbest "........ Saygılar.

Anlaşılan Yargıtay 8.Dairesinin vermiş olduğu bu kararla, kuru sıkı silah(!) satışlarında patlama olacak.Kuru sıkı silah artık Türkiye'nin önemli bir sorunudur,ama ne yazık ki bu araç bir silah sayılmamakta ve fakat belki de bununle yapılan eylem bi kabahat olarak addedilmektedir.bi örnek:Vatandaş Ahmet 18 Aralık 2005 günü yapılan düğün sırasında kurusıkı tabanca ile ateş eder. “Genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması” suçundan yargılanır. Yerel Asliye Ceza Mahkemesi 21 Aralık 2005 günlü kararı ile Ahmet’i mahkum eder. TCY'nin 170/1'C maddesine göre; “Kişilerin hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından tehlikeli olacak biçimde ya da kişilerde korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda... silahla ateş ettiği” için Ahmet hakkında cezada indirim uygulanarak 5 ay hapis cezası verilir. Mahkeme hapis cezasını tedbire çevirir. Yani Ahmet, (TCK 50/1-d) gereğince 1 yıl süre ile her türlü düğüne, alkollü içki tüketilen yere ve toplantıya gitmekten yasaklanır. Suçta kullanılan Ahmet’in “tabancası” kamu güvenliği açısından tehlikeli görülür ve yerel mahkeme tarafından müsaderesine karar verilir. Mahkemenin bu kararı yasa yoluna gidilmediğinden kesinleşir. Bunun üzerine Adalet Bakanlığı'nın talebi ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 14 Mart 2007 günlü yazısı ile Yargıtay’dan geçmeden kesinleşen bu karara itiraz edilir. Ahmet’in mahkumiyet kararının kanun yararına bozulması istenir.

İtiraza göre; Yargıtay Sekizinci Ceza Dairesi benzer bir suçla ilgili olarak benzer bir olay hakkında verdiği 02.06.2005 tarih ve 2004/3811 esas, 2005/3998 sayılı bir karar vermiştir. Bu olaya benzeyen kararında belirtildiği üzere, sanık silah vasfında bulunmayan (kurusıkı) gaz tabancası ile düğün yerinde havaya ateş etmiştir.

Sanığın bu eylemi 5237 sayılı TCK’nin 170/1. maddesinde düzenlenen, kişilerin hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından tehlikeli olacak biçimde ya da kişilerde korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda silahla ateş etme suçunu oluşturmadığına karar verilmiştir. Sanığın (kurusıkı) gaz tabancası ile düğün yerinde havaya ateş etmesi suç değil, kabahattir.

Kabahattir çünkü bu eylem; kanunun karşılığında idari yaptırım uygulanmasını öngördüğü bir haksızlıktan ibarettir. Dilencilik, kumar, sarhoşluk gibi bir “kabahat”..Ya da kamuoyunda tepkilere neden olan yılbaşında İstiklal caddesinde turistlerin uğradığı “rahatsız etme”(!?) gibi bir şey... Yani Ahmet’in eylemi 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 36. maddesinde düzenlenen “gürültü”den ibarettir.(!)... Ahmet kurusıkı tabancasını düğünde ateşleyerek başkalarının huzur ve sükununu bozacak şekilde gürültüye neden olduğundan elli Türk lirası idari para cezası ile mahkum edilmelidir. Bu nedenle mahkumiyet kararı kalkmalı ve kanun yararına bozulmalıdır. İtiraz budur...
Yargıtay Sekizinci Ceza Dairesi'nce de 02.04.2007 gün ve 3014-2677 sayılı kararı ile; "... Silah niteliğinde bulunmayan “kurusıkı” tabir edilen tabanca ile havaya ateş etme eyleminin... içinde silah öğesi bulunan suç tipine uygun bulunmadığı, ancak eylemin 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 36. maddesinin (1.) fıkrasında tanımlanan suç kapsamında kaldığı... ” gerekçesiyle Adalet Bakanlığı ve Yargıtay C.Başsavcılığı'nın kanun yararına bozma istemini yerinde görmüştür. Bu nedenle sanık Ahmet hakkındaki (... ) Asliye Ceza Mahkemesinin 21.12.2005 gün ve 2005/537 esas ve 2005/1397 sayılı mahkumiyet kararının bozulmasına ve cezanın ortadan kaldırılmasına karar vermiştir.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu itiraz üzerine yaptığı inceleme sonucunda verdiği karara göre; Ahmet’in eylemi TCK’nin 170. maddesindeki genel güvenliği tehlikeye sokmak, 123. maddesindeki kişilerin huzur ve sükununu bozmak ve 183. maddesindeki gürültüye neden olmak suçlarını oluşturmaz(!). TCK 183. maddede düzenlenen suçta; sağlığa zarar verecek elverişlilik ve düzeyde bir gürültü arandığından ve kurusıkı tabanca ile çıkartılan gürültünün bu seviyede olduğuna ilişkin herhangi bir tespit de yoktur. Ayrıca 170. maddede düzenlenen suçta; "silah" kullanma koşulu aranmaktadır. Oysa "kurusıkı tabanca" TCK’nin 6. maddesi uyarınca silah sayılamaz.

kuru sıkının silah sayılmadığı bir ülkede yaşıyoruz,o zaman bu aletle işlenen suçlar artacak birilerinin canı yanacak,birileri yine adaletin olmadığı mahkeme salonunda güvenlik tedbirine mahkum olacak,ve bu ceza daha doğrusu kabahet! ilegelen yaptırım caydırıcı olmadığı için eylemde bulunanı topluma tekrar kazandırmayacak,kısacası bu ve benzeri olaylar artıkça ülkemde ADALET ÖLÜM ORUCU TUTMUŞ OLACAKTIR,

sayın "canerilkan",hocanın TCK nın baş mimarlarından olması önemli değil,hukukta tek doğru yoktur hocana göre olabilir başkalarına göre olmayabilir.Yani herkesin düşüncesi farklı olabilir.Bunu bir serzeniş olarak sölemiyorum lütfen yanlış anlama yani fikirlerin çeşitliliğinden bahsediyorum.saygılarımla..

Alıntı: Yazan afteryears TCK/170.maddede silahla ateş etmek suçun kurucu unsuru olarak düzenlenmiştir,kuru sıkı tabanca madde de yer alan silah ibaresini karşılamamaktadır,evet kuru sıkı tabancayla da kişilerde korku ,kaygı ve panik yaratılabilir ancak hukukun bir takım genel prensipleri vardır,ceza hukukunda kıyas yasağı vardır ayrıca kıyasa yol açacak biçimde geniş yorum yapılamaz,maddede "silahla ateş ederek"şeklindeki ibareden ateşli silahları anlamak gerekir, çünkü ateş etme özelliği ateşli silahlara mahsustur.Ateşli silahlar; Ateşli Silahlar Bıçaklar ve DiğerAletler Hakkında Yönetmelikte "Ateşli silah: Mermi çekirdeği veya saçma tabir edilen özel şekil ve nitelikteki maddeleri, barut gazı veya bu neviden patlayıcı ve itici güç ile uzak mesafelere kadar atabilen silahtır."şeklinde tanımlanmıştır Şimdi arkadaşlar bu mevzuat maddesindeki tanıma göre ;TCK/170 te bahsedilen ateşli silah ve bu silahla ateş etme kavramlarına kurusıkı tabancayı nasıl dahil edebiliriz.Kurusıkı tabancanın TCK/170. maddede bahsedilen silah kavramına dahil olmadığı kanaatindeyim...

TCK'nın 170/1c hükmüne bakılacak olursa:
"Kişilerin hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından tehlikeli olacak biçimde ya da kişilerde korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda

c) Silâhla ateş eden veya patlayıcı madde kullanan, " kişiden bahsedilmektedir.

Kanımca burada silahın "ateşli silah" olma zorunluluğu yok.Yani kanuna göre söz konusu silahın "Kişilerin hayatı,sağlığı veya malvarlığı bakımından tehlikeli olacak biçimde ya da kişilerde korku,kaygı veya panik yaratabilecek tarzda" ateş etmeye elverişli olması yeterli görülmüştür.Dahası bahsettiğiniz yönetmelikte yer alan "silah" tanımlamasına göre :

2. maddesi
b) Silah: Uzaktan veya yakından canlıları öldürebilen, yaralayan, etkisiz bırakan, canlı organizmaları hasta eden, cansızları parçalayan veya yok eden araç ve aletlerin tümünü kapsadığı düzenlenmiştir.

Mevcut olaya göre kişilerde korku,kaygı veya panik yaratmaya son derece elverişli olan ve en başta bu sebeple bu olayda silah kabul edilmesi gerekli olan kurusıkı tabancaların yakından verdikleri zarar göz önüne alınarak diğer olaylarda da silah olarak değerlendirilmesi ihtimalinin gözardı edilmemesi gerektiği kanaatindeyim. Yargıtayın bu kararına katılmıyorum.

Silah-Ateşli Silah-Ateş Etmek kavramlarını karıştıran bir yüksek yargı mekanizmamız var galiba...