Türk Hukuk Radyosu olsaydı... :)

Bu şarkı da mesleğine aşık olduğu için mesleğin haline rağmen bir türlü vazgeçemeyen avukattan, mesleğine gelsin; Soner SARIKABADAYI söylüyor SADEM:

Yaktığın sönmedi hala
kimseyi sevemiyorum..
beni sana kattığın belli değil mi?
sebebi bilemiyorum
aklımda bir tek sen varsın
ben senden istediğimi kimseye diyemiyorum

yormadan sormadan seveceğim seni sadem
gönlüme sarmadan ya buna var mı müsaaden
hiç durmadan yorulmadan
seni bekleyeceğim zaten
evime düşen bikaç saç telin olmadan
(ya) buna var mı müsaaden...

veya Levent YÜKSEL den Aşk Mümkün müdür Hala:
Kimbilir hangi kalpte yanar
Sırça köşkün lambasıdır bu
Işığını gören gözlere
Kaderin hediyesirdir bu

Akşam kavuşmadan
Dükkan kapanmadan
Aşk mümkün müdür hala
Hayat savurmadan
Yıllar sararmadan
Aşk mümkün müdür hala
Gülünü soldurmadan
Gümüşün kararmadan
Aşk mümkün müdür hala
Zamana aldırmadan
Korkmadan utanmadanAşk mümkün müdür hala


Ve yerel mahkemeden aldığı karar, yargıtaydan bozulan Avukat Bilen Dönmez den bozmaya uyan ve bozmaya karşı diyeceğini soran mahkemeye, yine Soner SARIKABADAYI dan PAS:

Kendisi yazdı kendisi bozdu
Kirli değil ya pastı ya tozdu
Seni sevdiğim o zamanlardaki gönlüm yok artık yok
Bir kere bile arama tuz olur yarama
Canına ciğerine hükmedebiliyor
Bir yolu var ama sormadan etmeden
O seni nasıl zararına verebiliyor

Alıntı: Yazan Av.Mehmet Saim Dikici Limon çiçeği de çok güzel, onu nereye uyduralım, bulamadım ben.

Ormana karşı dava kazanmaya çalışan vatandaşın ve avukatının yakarışı sanırım..

...
Bir uğrasan diyoruz
İklimini getirsen
Bereketini bolluğunu
Örtsen üzerimize
...

Tenhada kuytuda ücrada
Tekinsiz bir mecrada
Dua etsem seni dileyen
Örtüm böceğim bitki örtüm
Olacak duam olsan
Amin desem hamd etsem
Toprağına kök salsam senle
Nihayet bulsa ömrüm

Veee, peş peşe yayınladığımız güzel şarkıların ardından düşmekten usanmayan bir hukukçunun hayata tutunma çabasına dair harika bir yazıyı paylaşıyoruz sizlerle..

“Ayağa Kalkmayı Öğrenmekti Her Düşüşte Yaptığımız”

“Neden düşeriz; tekrar ayağa kalkmayı öğrenmek için değil mi? Hayat yolunda her düşüş bizi kimi zaman yıktı, kimi zaman isyan ettirdi, kimi zaman dünyadaki en şanssız adam olduğumuzu düşünmemizi sağladı. Oysa asıl mutluluk ve ahenk o her düşüşten sonra kendi başarımızı görüp ayağa kalkmayı deneyecek azmi içimizde hissetmekti. Bunu ya başardık ya da bekledik birinin bize elini uzatmasını..

Öncelikle şunu kabul etmedik; hayat adil değil, hiç birimiz, hiç bir canlı eşit yaratılmadı Başımıza gelenler de eşit değil elbette Önce hayatın adil olmadığını kabul etmeliyiz, işine akıl erdirebildiğiniz bir Tanrı, Tanrı değildir.

Jack Nicholson’ın ‘Guguk Kuşu’ filmini izleyenler varsa hatırlar; Jack Nicholson akıl hastanesindeki çok ağır bir mermer havuzu kaldırabileceğine dair diğer hastalarla iddiaya girer. Yüklenir ve havuzu kaldırmaya çalışır, ama başaramaz. Diğerleri onunla alay ederken, o der ki; ‘Ben en azından denedim’.. Şimdi sormak lazım kendimize biz acaba denedik mi?

Nasıl istersek, neye karar verirsek hayat orada var. Güneş her sabah günü ve bizi aydınlatmaya devam ediyor ve umut veriyor her gün bize.. Yeter ki biz gözümüzü açtığımızda, düşmüş olsak da yere, en büyük dertler bizi sıkıştırmışken bile köşeye; ''bugün beni günüm'' diyebilelim. Her düşüşten sonra kalkmayı öğrenmekle başlar her şey ve hayatı anladığınızda çoktan gitmiş olursunuz bu yer küreden..”
Ömer Köroğlu

Hepiniz çok yaşayın . Beni çok güldürdünüz.

Konuyu açarak ömrümüze ömür katan ve katkıda bulunarak stresli meslek yaşamımıza kahkahalar getiren meslektaşlarımıza sonsuz teşekkürler. Tek kelimeyle "BAYILDIM".

Hurşid Yenigün'ün bu parçası içeride olduğu halde kapıyı açmayan, 'yok taklidi' yapan borçlu için gelsin.

"Çık çık çık çık ortaya çık
Kaçma benden köşe bucak
Sen ortaya çık
Çık çık çık çık ortaya çık
Herşeyi konuşalım gel de açık açık "

Böyle işleri hiç berecemem ama şu nasıl olurdu ?

Borcunu zamanında ödeyen icra borçlusu için Çalıyoruz ...

Benzemez kimse sana, Tavrına hayran olayım ...