26-05-2010, 11:09 | #31 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın Av.Suat Ergin, Ben cevabımı, sorulan soruya istinaden verdim. Bir cezalandırma olup olmadığı yönünde ne bir iddiam oldu ne de bir savunmam. Sorunlan sorunun özünde 166/4 herhangi bir sebepten açıldığında başka bir sebepten açılıp açılmayacağı yönünde olduğundan, cevabın nuna istinadendir. Saygılarımla..., |
07-06-2010, 08:42 | #32 | |||||||||||||||||||||||
|
3 yıl fiili ayrılık nedeniyle koyulmuş bir süre fakat arada başka sebeplerden dolayı da dava açabilir.Hatta bir pratik çalışmamızda buna benzer bir soru vardı 3 yıllık süre en son reddedilen davadan sonra işlemiyordu her zaman.Yani terk sebebiyle açtığı dava red mi edildi , peki kabul başka bir sebepten 1 yıl sonra dava açtı zina sebebiyle olabilir bu durumda 2 yıl sonra eğer ortak hayat hiçbir şekilde kurulamadıysa fiili ayrılık sebebiyle boşanma davası açabilir diye biliyorum. |
07-06-2010, 19:05 | #33 | |||||||||||||||||||||||
|
Zinaya dayalı davanın devam ettiğini varsayarak -da bağlacını ekledim. |
07-06-2010, 21:56 | #34 | |||||||||||||||||||||||
|
Anlamışım demek ki konuyu Ben teşekkür ederim Saygılarımla.. |
08-06-2010, 18:54 | #35 | |||||||||||||||||||||||
|
Yalnız biraz önce dikkat ettim de kitapta şöyle bir cümle geçiyor. "Fiili ayrılık sebebine dayalı boşanma davası açılabilmesi için daha önce açılmış boşanma davasının esasa ilişkin bir sebeple reddedilmesi ve red kararının kesinleşmesinden itibaren 3 yıl boyunca ortak hayatın yeniden kurulamaması gerekir.Daha önce açılmış boşanma davasının esasa ilişkin değil de şeklî bir sebeple reddedilmiş olması durumunda TMK 166/IV 'e dayalı boşanma davası açılamaz." Yani bir önceki mesajımda belirttiklerim ilk davanın esasa ilişkin reddedilmesi sonucu doğuyor. Saygılarımla.. |
30-11-2010, 13:47 | #36 | |||||||||||||||||||||||
|
merhaba sayın ergin taraflar arasında açılmış bir boşanma davasında davacı davasını ispatlayamadığı için dava reddoluyor. ancak davacı vekili kararı tebliğe çıkarmıyor. dolayısıyla 3 yıl geçmesine rağmen karar kesinleşmiyor. davacı da bu durmdan haberdar değil. taraflar 3 yıl boyunca ayrı yaşıyorlar. ilk davanın davacısı 3 yıl dolsun diye bekliyor. bu durumda ilk davanın davacısı yeniden boşanmak için dava açabilir mi? yeni sebeplere dayanarak dava açma şansı var mı? teşekkürler. |
30-11-2010, 14:08 | #37 | |||||||||||||||||||||||
|
Merhaba, Yeni sebeplere dayanarak tabii ki dava açılabilir. |
20-06-2011, 16:25 | #38 | |||||||||||||||||||||||
|
Yani??? |
20-06-2011, 16:30 | #39 |
|
Hükmün emredici olmasına rağmen boşanmak için 166/4 tek başına yeterli görülmüyor.
Örneğin; 2.Hukuk Dairesi 2010 Esaslı bir kararında ; "Türk Medeni 166. maddesi hükmünü tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamamak ve değerlendirmemek gerekmektedir. Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer. Diğer taraftan gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek temelinden sarsar, sonrada birlik artık sarsılmış diyerekten boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını edebilir. Öyle ise Türk Medeni Kanununun 166. maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır. z kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespiti dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kullanılması niteliğinde , eş ve için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır.(TMK. md. Mevcut olaylara göre birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki bu sonuca tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Bu durumda açıklanan nedenle isteğin gerekirken yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır. Ancak bu yön temyiz bozma nedeni yapılmamış yanlışlığa yetinilmiştir. " |
20-06-2011, 16:36 | #40 |
|
Yine aynı karardan;
"1 - Toplanan delillerden eşine hakaret eden, şiddet uygulayan ve tehdit eden davacı kocanın boşanmaya neden olan olaylarda tamamen kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Fiili ayrılık tek başına boşanma nedeni sayılmaz." |
20-06-2011, 16:43 | #41 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın Tatar, Az daha yüreğime indiriyordunuz. Bu kararın 166/Son ile ilgisi nedir? |
12-07-2011, 18:25 | #42 |
|
sevgili meslektaşlarım bir yargıtay kararına ihtiyacım var şimdiden hepinize teşekkürler.. olay; taraflar arasında şiddetli geçimsizlik nedeniyle görülen boşanma davası reddedilmiş. taraflardan herhangi biri üç yıl dolmadan şiddetli geçimsizlik nedeniyle yeni bir boşanma davası açıyor. bu davanın üç yıl yasağı nedeniyle reddi gerekir mi? buna ilişkin yargıtay kararı mevcut mu?teşekkürler..
|
12-07-2011, 20:38 | #43 | |||||||||||||||||||||||
|
Bu konunun tümü sorunuzla ilgili zaten. Sizce yasakoyucu, "boşanma davan reddedilmiş ise, başka bir neden olsa bile 3 yıl beklemek zorundasın" demiş olabilir mi? Elbette hayır; başka maddi nedenlere dayalı ve hatta aynı hukuki sebepten yeni bir boşanma davası açılabilir. 166/son madde, apayrı bir boşanma nedenidir; diğer boşanma nedenlerinden açılacak davaları engelleyici bir madde değildir. |
09-09-2011, 12:12 | #44 | |||||||||||||||||||||||
|
Kavgasız-gürültüsüz ayrı yaşayanların boşanmaya hakkı varsa birbirine muhtelif davalar açanların boşanmaya daha çok hakkı vardır. Sayın Av.Cengiz Aladağ'ın aktarma lütfunda bulunduğu "Çok sayıda dava varsa üç yıllık sürenin ilk reddedilen dava üzerinden hesaplanmasına" ilişkin Yargıtay kararı hukuka uygundur kanısındayım. Saygılarımla |
08-11-2011, 15:17 | #45 |
|
Açılan boşanma davasından feragat durumunda TMK 166/4'teki koşul gerçekleşmiş olur mu
Merhaba,
Benim davalı vekili olduğum bir boşanma davasındaki süreç şu şekilde; Davacının 2005 yılında açmış olduğu boşanma davası ilk derece mahkemesince kabul edildi. Bu kararı temyiz ettik ve Yargıtay kararı bozdu. 2007 yılında dava ilk derece mahkemesinde yeni bir esasa kayıtla devam etti. Davacı bu arada açtığı davadan FERAGAT ETTİ. Davacı şu an TMK 166/4 hükmüne dayanarak yeniden boşanma davası açtı. Davacının açtığı davadan FERAGAT etmiş olmasından 3 yıl sonra açtığı dava ile TMK 166/4 hükmüne dayanması mümkün mü? Davacı bu davasında aşağıda yazacağım yargıtay karalarını eklemiş ve bu kararlara göre davadan feragat tarihinin de 3 yıllık süreyi işletmeye başlayacağı iddiasında. Sözkonusu yargıtay kararlarına ulaşma imkanınız varsa cevabınıza ekleyebilirseniz memnun olurum. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu: 09.02.1994 gün ve 2-846/46 sayılı ve 12.04.1995 gün ve 2-138/384 sayılı karar. Kıymetli yardımlarınız için teşekkür ediyorum. Saygılar |
08-11-2011, 15:26 | #46 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 19.1.1993 gün ve 1992/12298-1993/83 sayılı ilamı: (.. 1 - Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özelliklerle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2 - Feragat kesin hükmün hukuki sonuçlarını doğurur (HUMK. md.95, HGK.nun 16.10.1991 gün 1991/550-631 sayı ve 6.5.1992 gün 1992/226-306 sayılı kararları). Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun müşterek hayat yeniden kurulamamışsa eşlerden birinin talebi üzerine boşanmaya karar verilir (M.K.nun 134/son). Dosyadaki belge ve bilgilerle tanık anlatımlarından davacının daha önce şiddetli geçimsizlik hukuksal nedenine dayalı olarak açtığı davanın 13.7.1988 günlü feragat üzerine aynı tarihte reddedildiği feragatın kesin hüküm sonuçlarını doğurduğu gibi, ayrıcı bu kararın da temyiz edilmeksizin 13.9.1988 tarihinde maddi anlamda kesinleştiği, dava tarihine kadar aradan kesintisiz üç yılı aşkın süre geçmesine rağmen müşterek hayatın kurulamadığı anlaşılmış mahkemece de bu şekilde kabul edilmiş olmakla olayda Medeni Kanunun 134/son maddesi şartları oluşmuştur. Bu durumda davanın kabulü ile boşanmaya karar verilmesi gerekirken önceki davanın feragat nedeniyle reddedilmiş olmasının sonuca etkisi olmadığı halde kanun hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Karar: Dava, M.K.nun 3444 sayılı Yasa ile değişik 134/son maddesinden kaynaklanan boşanma istemine ilişkindir. Davacının, karısı davalı aleyhine şiddetli geçimsizlik sebebine dayalı olarak 21.3.1988 tarihinde Şanlıurfa 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı ve önce görülen dava, 13.7.1988 tarihinde davadan feragat nedeniyle redle sonuçlanmış ve karar temyiz edilmeksizin 13.9.1988 tarihinde kesinleşmiştir. Davacı, kocanın, yine eşi davalı aleyhine aynı hukuki sebeble 18.11.1988 tarihinde İzmir 8. Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı boşanma davası da, mahkemece red edilmiş ve bu kararda 13.9.1990 tarihinde temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. Temyize konu dava ise 20.9.1991 tarihinde açılmıştır. Gerçekten 3444 sayılı Yasa ile değişik M.K.nun 134/son maddesinde, boşanma sebeblerinden herhangi birisiyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren 3 yıl geçmesi halinde her ne sebeble olursa olsun müşterek hayat yeniden kuralamamışsa eşlerden birinin talebi üzerine boşanmaya karar verilir hükmü yer almıştır. Tarafların, önce görülen ve feragat nedeniyle red edilen davadan itibaren fiilen ayrı yaşamlarını sürdürdükleri ve müşterek yuvayı devam ettirmek üzere bir araya gelmedikleri hususunda bir uyuşmazlık yoktur. H.U.M.K.nun 91. maddesinde feragatın iki taraftan birinin netice-i talebinden vazgeçmesi olduğu belirlendikten sonra 95. maddesinde feragatın kat'i bir hükmü hukuki neticelerini hasıl edeceği hükme bağlanmıştır. Somut olayda Şanlıurfa 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde önce açılan şiddetli geçimsizlik nedenine dayalı boşanma davası feragat nedeniyle de olsa redle sonuçlanmış ve kesinleşmiştir. Temyize konu davanın açıldığı tarih itibariyle de davanın reddine ilişkin ilk kararın kesinleştiği tarihten itibaren 3 yıl geçmiş durumdadır. Bu itibarla olayda M.K. 134/son maddesinde öngörülen koşulların oluştuğu vurgulanmak suretiyle davanın kabul edilmesi gereğine işaret eden ve Yasa koyucu tarafından M.K.nun boşanma ile ilgili hükümlerine yönelik olarak 3444 sayılı Yasa ile getirilen yeni düzenleme ile güdülen amaç da nazara alınmak suretiyle Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesi doğru değildir. O halde usul ve yasaya uygun bulunmayan direnme kararı bozulmalıdır. Sonuç: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı, BOZULMASINA, 09.02.1994 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi. KARŞI OY YAZISI Davacı bu davadan önce Medeni Kanunun 134/1. maddesine dayanarak geçimsizlik nedeniyle açtığı boşanma davasından feragat etmiş, dava feragata dayalı olarak red edilmiştir. Red edilen bu dava esas alınarak Medeni Kanunun 134/4. maddesine dayalı olarak açılan davaya başlangıç sayarak üç yıllık eylemli ayrılığın gerçekleştiği iddia edilerek boşanma isteğinde bulunulmuştur. Uyuşmazlık, feragat edilen bir davanın, eylemli ayrılığa dayalı dava için başlangıç oluşturulup oluşturulmayacağı noktasında toplanmaktadır. O halde davadan feragatın (HUMK. 91/95. md.) tanımı ve sonucunun belirlenmesi gerekir. Davadan feragat; iki taraftan birinin (olayda davacının) istek sonucundan (neticeyi talebinden) vazgeçmesidir. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 179. maddesinin tanımıyla istek sonucu davada dayanılan hakkı ifade eder. Davanın feragat; iki taraftan birinin (olayda davacının) istek sonucundan (neticeyi talebinden) vazgeçmesidir. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 179. maddesinin tanımıyla istek sonucu davada dayanılan hakkı ifade eder. Davanın açılması için, bir hakkın varlığı ve bu hak uyarınca bir şeyin verilmesi, alınması, yapılması yapılmamasının gibi bildirici veya yenilik doğurucu hukuki bir sonuca ulaşılmasının istenmiş olması gerekir. Davadan feragata dayanılan haktan ve bu hakka dayanılarak açılan davadan vazgeçmedir. Bir başka anlatımla davayı geri almaktadır (Kuru, Baki HUMK. cilt 3 Sh.2556). Bu sonuca göre neticeyi talepte istenilen hak gerçekte var idi ise, bu hak feragatle düşer. Dayanılan hak gerçekte yoksa, feragat edilmekle bu hakkın mevcut olmadığı bildirilmiş sayılır. Düşen veya olmayan bir hakka dayanılarak yeni bir hak istenemez. Zira feragat uyuşmazlığı sona erdirir. Ancak buradaki uyuşmazlık varolan olumlu bir uyuşmazlık olmayıp, olmayan uyuşmazlığı sona erdirir. Feragatın kesin bir hükmün sonucunu doğurmasının anlamı olumsuzu hüküm altında almasıdır. Olumsuzluktan vazgeçme vazgeçen için yeni bir hak oluşturmaz. Başka bir anlatımla, var olan bir haktan feragat o hakkın düşmüş olduğunu, hak yoksa yokluğun tespiti konusunda kesin hüküm oluşturur. Bir hükümden söz edilebilmesi, dava konusu edilen hakkın hukuki bir sonuca bağlanmış olmasıyla olasıdır. Feragatle düşen hakkın hukuki bir sonuca bağlanması söz konusu olamaz.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 27.6.1994 gün ve 1994/6061-6578 sayılı ilamı: (... Feragat ve kabul, kesin hükmün hukuki neticelerini hasıl eder (HUMK. md.95). Feragat beyan tarihinde hukuki sonucunu doğurur (H.G.K. 1991/2-550630, 2H.D. 5235/1993). Feragat üzerine verilen kararın taraflara tebliği suretiyle şekli kesinleşmesini beklemeye gerek yoktur. Önceki boşanma davası 9.6.1989 tarihinde feragatle sonuçlanmış, iş bu dava ise 5.7.1993 tarihinde ikame edilmiştir. O halde Medeni Kanunun 134/son maddesi koşulları oluştuğu halde yazılı gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Dava, M.K.’nun 3444 sayılı Yasa ile değişik 134/son maddesinden kaynaklanan boşanma istemine ilişkindir. Davacının, karısı davalı aleyhine zina sebebine dayalı olarak 17.3.1987 tarihinde Üsküdar Asliye 2.Hukuk Mahkemesinde açtığı ve önce görülen dava, 9.6.1989 tarihinde davadan feragat nedeniyle redle sonuçlanmış ve karar temyiz edilmeksizin 26.9.1989 tarihinde kesinleşmiştir. Davacı kocanın yine eşi davalı aleyhine evlilik birliğinin temelinden sarsılması Hukuki sebebiyle 15.8.1988 tarihinde Üsküdar Asliye 1. Hukuk Mahkemesinde ikame ettiği boşanma davası da, Mahkemece red edilmiş ve bu karar da 1.4.1991 tarihinde temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. Temyize konu dava ise 5.7.1993 tarihinde açılmıştır. Gerçekten 3444 sayılı Yasa ile değişik M.K.’nun 134/son maddesinde, boşanma sebeplerinden herhangi birisiyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren 3 yıl geçmesi halinde her ne sebeple olursa olsun müşterek hayat yeniden kurulmamışsa eşlerden birinin talebi üzerine boşanmaya karar verilir hükmü yer almıştır. Tarafların, önce görülen ve feragat nedeniyle red edilen davadan itibaren fiilen ayrı yaşamlarını sürdürdükleri ve müşterek yuvayı devam ettirmek üzere bir araya gelmedikleri hususunda bir uyuşmazlık yoktur. HUMK.’nun 91. maddesinde feragatın iki taraftan birinin netice-i talebinden vazgeçmesi olduğu belirlendikten sonra 95. maddesinde de, feragatin kat’ı bir hükmün hukuki neticelerini hasıl edeceği hükme bağlanmıştır. Somut olayda, Üsküdar Asliye 2. Hukuk Mahkemesinde önce açılan zina nedenine dayalı boşanma davası feragat nedeniyle de olsa redle sonuçlanmış ve kesinleşmiştir. Temyize konu davanın açıldığı tarih itibariyle de davanın reddine ilişkin ilk kararın kesinleştiği tarihten itibaren 3 yıl geçmiş durumdadır. Bu itibarla olayda, M.K. 134/son maddesinde öngörülen koşulların oluşturduğu vurgulanmak suretiyle davanın kabul edilmesi gereğine işaret eden ve Yasa koyucu tarafından M.K.’nun boşanma ile ilgili gereğine işaret eden ve Yasa koyucu tarafından M.K.’nun boşanma ile ilgili hükümlerine yönelik olarak 3444 sayılı Yasa ile getirilen yeni düzenleme ile güdülen amaç da nazara alınmak suretiyle Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesi doğru değildir. Nitekim Hukuk Genel Kurulu’nun 9.2.1994 gün 1993/2-846 E-1994/46 K. sayılı kararında da aynı görüş benimsenmiştir. O halde Usul ve Yasa’ya uygun bulunmayan direnme kararı bozulmalıdır. Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, oybirliği ile karar verildi. Saygılarımla, |
08-06-2012, 13:05 | #47 |
|
Sayın Meslektaşlarım,
Tarafların 3 yıllık ayrılık döneminde sadakat yükümlülüğü devam eder mi? Ayrılık döneminde sadakat yükümlülüğünün devam etmediğine ilişkin bir Yargıtay kararının var olduğunu geçtiğimiz günlerde bir TV programında duydum ancak bu Yargıtay kararına ulaşamıyorum. Yardımınızı rica ediyorum. |
08-06-2012, 13:47 | #48 | |||||||||||||||||||||||
|
Evlilik akdi devam ettiğine göre, sorunun cevabı açıkça evet devam eder, olacaktır. kaldı ki, mahkemenin Boşanma kararı verip kesinleşmesinin gerçekleşeceği döneme kadar devam etmesi pek tabi bir durumdur. |
11-06-2012, 10:02 | #49 |
|
sadakat yükümlülüğü ayrı yaşanılan dönemde de devam eder. hatta bu yükümlülüğe aykırı hareket eden kişiler aldatma olayı ayrı yaşanan dönemde gerçekleşse bile talep halinde mahkemece manevi tazminata mahkum edilir.
|
11-06-2012, 11:33 | #50 |
|
Mahalli mahkemenin hükmü boşanma yönünden kesinleşinceye kadar tarafların sadakat yükümlülüğü devam eder.
Her ne kadar Yargıtay Yüksek 2. Hukuk Dairesi'nin 25 yıllık üyesi Sayın Ömer Uğur Gençcan muhalefet şerhi koysa da, gerek ilgili dairenin gerekse genel kurulun temyiz aşamasında dahi sadakat yükümlülüğün devam edeceğine hatta ve hatta bu hususta, temyiz aşamasında usul kurallarının ve ilkelerinin aksine delil sunulabileceğine ilişkin kararlar mevcuttur. |
31-01-2015, 01:07 | #51 |
|
Ilk davanın reddinden 2,5 yıl geçtikten sonra evlilik birliğinin yeniden kurulamaması sebebiyle davayı açtık Yargılama 9 ay sürdü diyelim. Yani dava açıldığında 3 yıl henüz dolmamış ama karar aşamasına geldiğinde 3 yıl dolmuş olsun. Bu durumda dava kabul edilir mi?
Yani 3 yıllık süre ikinci davanın açıldığı sırada mi dolmuş olmalıdır yoksa karardan önce mi? |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Alman hukukuna göre boşanma | av.zuhala | Meslektaşların Soruları | 6 | 08-12-2009 14:43 |
Yüz kızartıcı suç-boşanma davası | Av.Zeynep | Meslektaşların Soruları | 5 | 09-05-2006 17:19 |
Boşanma Davası | haticek | Hukuk Soruları Arşivi | 17 | 17-03-2006 13:57 |
Boşanma Davası | tkirpik | Hukuk Soruları Arşivi | 1 | 13-02-2002 18:41 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |