10-01-2007, 10:46 | #31 |
|
Bu Bir Vasiyet / Güler Ataş
Bütün bu anlattıklarım,çocuklarım
Gizden uzak tutmak sizi İnsan saklamadığı şeyleri yapıyorken İnsan İnsan aynada göründüğü kadar Ayıpsız İnsan Kendine dokunmayan yılana dokunurken Temizler ellerini Bir de bize hastır yeryüzünde Pembe yalanlar Yalanın rengi olmaz çocuklarım Siyah bir yalanla karşılaşmak istemezseniz Yalana renk yüklemeyin Öyle sevin ki kendinizi Bir dünya olsun içinizde Kuzeyden güneye Siyahtan beyaza Öyle sevin ki dağları denizleri Tek bir yeşili sararmasın Hiçbir balık terk etmesin sahillerinizi Öyle bakın ki bana Bilge olasınız Aşktan hiç korkmayın Güneş sizsiz doğmasın Ay kocaman bir sevdayla kucaklasın Güneşi Yıldızlarla sevişirken temizlesin Günden çaldığı bütün kirleri Bütün bu anlattıklarım çocuklarım Aslında size yansıyan yüzüm İyi bakın bana Sizi sevdiğim kadar sevdim kendimi Size dokunduğum kadar temiz di sevdalarım Kendim kadar ihanetsiz bir dünya için Savaştım Yazdım hep, durmadan Bu bir vasiyet En azından miras kadar değerli Size bırakacağım sadece anılarım Birde çıkarsız dostluklarım Elim kadar yakın Bunları niye yazdım Ölüme değil bilesiniz hiçbir sözüm Ben hayatı babam kadar sevdim Hayat adamı bir babanın Hayata gülen kızıyım Ama ben sizi Babamdan ve hayattan çok sevdim 06 / 01 / 2007 MERSİN / 12 :25 |
07-02-2007, 22:48 | #32 |
|
Yeniden Kuş Uçuracağım
Attığın her çığlık
Bir şizofrenin Günlüğüne not oluyordu Aleyhine delil malzeme Sağır ve dilsizdik o günlerde Senaryolu kabus filmler Uyanıyordu geceler boyu Ve bir pazılın son karesinde Bir dostu Bir kardeşi Bir sevgiliyi Bir yoldaşı kaybettiğimizin İşbirlikçisi olduğumuzu anlıyorduk Her sessizliğimizde ‘’Nerdesin’’ diye bağırırken Çok geçti Ne kadar kolaymış Anlamamak Anlamaksa Geç kalınmış zamanlarda Ne kadar anlamsız Yazmak vicdan işimi Kırılası kalem Sızlayan burnumun direği Sayamadığım damlalar Vicdan mı şimdi Dağları aşan sel gibi Yanaklarımı yıkayan Belki arkandan sürüklenişim Böyle her güne Fırtınalı sabahlar gibi Kendimi kandırmak Bir kabustan uyanmak Ellerine bir kap su dökebilmek Yıkamak için Beynine sıçrayan kan pıhtılarını Ayaklarının ucunda sessizce Terk ettin En güzel savunmasıydı Susma hakkı Sonsuza dek sustun tüm sorulara Şimdi çocuklarını büyütüyor Babasız büyüdüğün Cevapsız sorularla dolu Uğruna ölünesi sokaklar Ve senin türkünü söylüyor Milyonlar |
20-02-2007, 20:12 | #33 |
|
Kendine Yeni Bir Dünya Bul
Ayna eline ...güzellik diline yakışırdı..
Aşk gözlerine .. Dağlı bir türkü söylerdin Ey gökyüzünün ağlayan hüznü Kaç kalem kırdık korkunun gözlerinde Alır başını giderdi, yayla kokuşlu çiçekler Ve göçebeydin o günden sonra.. Yolun hiç bir sona ulaşmasın istedin. Gittin..gittin..hep gittin... Dönüş imkansız artık.... Çünkü Kuşları da küstürdü yolculukların. Bir ayrılık öyküsünün kısa satırları Acınası kederleri tuttu Sitemliydin, kendi akşamlarının yalnızlığına Yol tuttu başka baharların hüznü Bahar acınası geldi bu yıl.. Neden diye sordum kendime Darbe çocuğuyum ya.. Bu yüzden İpleri sevmem Güneşe asmam anılarını Gölgelerinde apartman taşırım Bırakırım...kendi haline bütün ıslaklığı.. Geldiğin yer...eylül gibidir.. Kasım patı çiçek Geldiğin yer eylül gibi Üşür umutlarım... Yaza çok var... Hep hüzünlü giderdin Akşamların sonunda Dost gülücüklerin satırlarında kalırdı Gece ayazları Dost ...eskiyse değerli... Bir mart sabahı... Kızıl dere gibi akıyorsa yüreğinde... Anıyorsa her mayıs sabahında... Sokakları, kentleri Fabrika bacalarını... Bir de hiç bitmeyen işçi kız aşklarını Bu kez ben giderim Yaralı bir hüzün kalır sana Ve çember altında sokaklar Gittiğin bütün şehirlerde hainsin artık Kendine yeni bir dünya bul |
02-04-2007, 08:27 | #34 |
|
Her GÜne ÇİÇek Tak
Önce sokağa çıkmalısın
Ki yağmur vursun saçlarına Önüne gelen çakıllara tekme atmalısın Gözlerinde şekillenen resmi Öpmelisin her köşe başında Sabah güneşiyle oynaşırken ay ışığı Bir eskiciye satmalısın düne dair bildiklerini Bilki yarın, eski olacak her gün Şimdi sokağa çıkmalısın İlk bahçeden bir çiçek koparmalısın Ama birine diye değil Aklında ki çocuğa inat, seni terk eden yıllara Ama akrebe yelkovana inat değil Şöyle okkalısından Gelecek olan her güne Bir çiçek takmalısın Ve yürümelisin Yarın uzak değil inan Güne gülümsemelisin bilmelisin ki MERSİN / 03 / 2007 |
08-04-2007, 21:56 | #35 |
|
SUSTUM-Güler Ataş
Sustum..
Aklımda ki hüzün, bilmediğim bir ülkeyi keşfe çıkıyor.. Zamanı çalan saatler gibiyim .. Sensiz tüm alışkanlıklara akıyorum, Farkında değilim batan güneşin,doğan ay' ın.. Şimdi, ne yazdığımında önemi yok. Ne ağlayabiliyorum, ne gülebiliyorum İndiğim merdivenleri çıkıyorsun Yağmurlara koşuyorsun duymuyorsun sessizliğin gürültüsünü Ve hala ılık yelsin yüzümde zaman neyin aleyhine bilmiyorum... Hiç gelmemişsin gibi Yoksun.. Boş ver bende yokum zaten.. Sustum ... Kilitli bir kutuyum pandoranın heybesinde Kendime duyduklarım çok gürültülü.. Başka seslere tahammülü yok Göğsümün ortasında ki yumruğun Hani yoksun ya, Sustum.. Güneş akdenize düşmüş banane.... Nereye yuvarlandığımı bilmiyorum.. Elini verirmisin.... Ayağımı ( sen) de-leten zemin çok kaygan.. Başım sızlıyor, omzunu bırakırmısın.. Hani yoksun ya... Dilim lal...ne ben anlarım duyduklarımı, ne sen... Yoksun ya... SUSTUM........... 04 / 2007 MERSİN |
16-08-2007, 22:13 | #36 |
|
Gerçek Şamar Gibidir Mutlaka Çarpar- öykü
Her akşam, güneşi sahilde bir Cafe’ de, kahvemi yudumlayarak uğurluyorum gecenin kollarına. O, günün kirini yıkarken, Akdeniz’ in dalgalarında, ben hafiften esen akşam seriniyle denizi temizlemeye başlıyorum. Hoş bir ılıklık vuruyor omuzlarıma.
Kimse farkında değil, herkes akşam oldu sanıyor. Oysa sandalda yarın ki kısmetini bekleyen balıkçı, ' sabahın seher vakti' şarkısını söylemeye devam ediyor..Bir ben duyuyorum, bir de belki ölümü olacağını bilse açlık grevine başlayabilecek balıklar.. Ama ikisi de biliyor aslında biri doyacağını sanıp atlarsa ölecek, biri yakalayamazsa ölecek. Gözüm balıkçıyı balıklara bırak diyor.Gök yüzü daha yakın sanki.. Hemen yanı başımda çocuklarından kaptığı uçurtmayla, çocukluğunu çocuklardan çalan adam ve uçurtması takılıyor gözüme. Dikkat ettim ki her akşam aynı saatte çocuklar masada bir şeyler içerken o, belki baba, belki büyük baba, başı havada özgürlüğe uçuyor bir ipin ucunda. Ama bu akşam ki uçurtmada başka bir güzellik vardı. Başka bir görkem..Göklerin efendisi gibi vakurdu.Yeşilden pembeye ebruli. Takıldım ipin ucuna, benimde başım havada.Öyle raksediyor ki usta bir balerin bulutlara dans dersi veriyor gibi. Saçaklı yeşil pembe kuyruğu gökyüzünde sörf yapıyor ve bize tepeden bakıyor.. Ara sıra başıma çakılacak sanıyorum.Yada o kendini akşam saatinin fatihi sanıyor. Havadan yere pike inişi, yerden füze çıkışı yapıyor. Ne ipin bir ucundakinin, nede diğer ucundakinin farkında olmadığı bir şey vardı. Biri ancak ipinin salındığı mesafede gösterebilirdi tüm yeteneğini. Diğeri ancak bir uçurtma kadar özgür olabilirdi. Ne balıkçı, ne balıklar ,ne uçurtma, nede uçurtmacı gerçek özgürlükle, gerçek doyumun ne olduğunun farkında değillerdi. Birbirine tutsak olduklarını ne zaman fark edeceklerini merak etmeye başladım. Balıkçı, o kadar uzaktan karada olup bitenin farkında değildi zaten. Ama uçurtmacı zaferini hayranlıkla izleyen gözlerimin farkındaydı. Kalksam diye düşünüyordum ama hiçbir oyunu yarıda terk etmediğimi biliyorum, oyunculara saygısızlık olmasın diye. Uçurtmacının da seyircisini seyirsiz bırakmamak derdinde olduğunu hissettim. Hesabı ödemek üzere kasaya yöneldim. Haberler başlamıştı radyoda.- Bir yerde orman yangını,diğer tarafta çatışma,ırakta katliam, ve yeni hükümetin icraatları, cumhur başkanı krizi. Kasada oturanlardan biri.- Ülkeyi zor günler bekliyor dedi. Hesabı ödedim..Uçurtmacı uçurtmasının özgürlüğüne son verdi..Çocuklar uçurtmacıya eve gitmek istediklerini söyledi.İyiden hava kararmıştı çünkü. Balıklar, her uzanan yemi dost sanmamalarını, balıkçı, her balığın oltasına takılmayacağını, uçurtma, birinin elinde ancak bu kadar özgür olabileceğini, uçurtmacı, ipin mesafesi kadar hayal kurabileceğini, ben, her koşulda yazacak bir malzeme bulabileceğimi bir saatte öğrendik. Kasada ki diğer adam- bana ne ya, üç çayla kasa kapatıyorum, bundan daha kötü olmaz ya diyordu. Ve Hepimiz gerçeğe dönüyorduk..ÜLKEYİ ZOR GÜNLER BEKLİYOR. İŞİMİZ ÇOK. |
16-08-2007, 22:47 | #37 | |||||||||||||||||||
|
Budur. Saygılarımla |
17-08-2007, 19:41 | #38 |
|
Suat bey beni güzel bir bölüme yönlendirmiş oldunuz.imzanızı yazımın altında görmek beni mutlu etti.
teşekkür ediyorum. |
12-09-2007, 01:48 | #39 |
|
Onikide Kaldı İki Mevsim
Güzel bir kadındı, ama sarı severdi |
14-10-2007, 10:41 | #40 |
|
Kalanını al gelirken
bir ömür daha gözlerinden
cenneti cehenneme suyu ateşe bırak kalanını al gelirken artanıma kat Bir bahar daha ellerinden yazı kışa günü yarına bırak Hiç bir mevsimde bölünme çoğal alabildiğine Bir ömür daha senden bin ömürde benden sevgilim Ömrünü al ömrüme kat bölünme çoğal sadece |
10-02-2008, 22:00 | #41 |
|
Bahse Girerim
Her gün sokağa çıkışımız
dönüşü ihtimal bir kumar Havaya sıkılmazsa bir mermi yarasız beresiz döneriz eve kimbilir Hayatımıza gidip gelenlerin kalma şansı bir ihtimal. Son sevgili inanıyorsa sevgisiyle bize birlikte yaşlanabiliriz demektir Akşamdan sabaha savaştan barışa kalabalıktan yanlızlığa sevgiden nefrete yenilgiden zafere Herşey, bir zar zerafetiyle düşmekte hayatımıza. Yaşıyor olmak bile onlarsız yada bizsiz silahsız yada mermisiz evde yada sokakta Zarif bir zar hareketiymiş günümüzde, hilesiz hilesiz, müptelasıyız hepimiz gidenin yada gelmesi gerekenin. Ömrümüze törpü olsalar bile . tüm zerafetleri,tüm asaletleri ve hileleriyle yaşamak ne kadar riskse,o kadar çekici Yine de bahse girerim HAYATIMIZ kumar bizim |
29-03-2008, 12:55 | #42 |
|
Zaman Utan
Her şeye geç kal zaman
Kalbime kaldığın kadar kalamazsın ya Çiçeğini böceğini koy heybene Başka mevsimlere yol al Kendime kaldığım kadar kalamazsın ya Zaman; Böl, topla, çarp, çıkar yaşadığın ne varsa Git öl bir dağın tepesinde Yağmur yağsın,kar düşsün sırma saçlarına Benim kadar çabuk ölemezsin ya Her şeye geç kal zaman Trilyoner ol Hesapları kabarsın kasa defterlerinin Çoğal alabildiğine, her şey senin olsun Bendeki kadar eksilemezsin ya Gittiğim yollardan döndür beni zaman Kalbimde kalan, kocaman bir diş izisin At beni utanmadan Tarihsel bir çöplükmüş aşk sanılan Aynalarda, yüzüm kadar kızaramazsın ya Haydi zaman Yarış benimle Kolumu tut, ellerimi kelepçele Bağla ayağımı, prangala eskittiğin bir teknede Kürek mahkumunum Benden çabuk yaşlanamazsın ya Ah zaman, utan Yüzüne kara çalsın, kara elleri, kara gözleriyle Bir çingene çocuk Adın kitaplara kapak olsun Masumiyet kadar utanmazsın çocuklardan Çocuktan bile utanmazsan Benden niye utanası ..................... Güler Ataş |
24-06-2008, 22:50 | #43 |
|
Her Şey Esiden Olsa
Tıpkı eskiden yaptığım gibi
hedefi belirsiz şiirler yazmalıyım. kim üstüne alırsa, üstü onda kalsın. Bildiğim bütün dilleri dilimden çıkarıp sokağa atmalıyım. Kim bilir, bende işe yaramayanlar bir kaç dilsize söz olur Gözlerime hüzün, dudaklarıma hazan yakışmadı. belki acıdım sözcüklere, kim bilebilir. nasıl yanar her bir harf dilimizde bir tek eli kalem tutanlar bilir. Şimdi susuyorsam, acıdığımdandır söze, dile, alfabelere. Şimdi susuyorsam, çok konuşuyorlar ondan. İnanmayın, tıpkı sizin gibi ağladığım da yalan, güldüğüm de yeterki gönül gözünüzle görmeyin. derimin altında, unuttuğunuz kendinizi Tıpkı eskiden yaptığım gibi, alıp başımı gitmeliyim. Kalbimi çıkarıp bir gece vakti bulutların altına koymalıyım. Belki yağmur yağar . Küçük küçük lekeler vardı bir zamanlardan.. kimden, önemli değil. Şimdi çıkarıp kalbimi kapı önüne koymalıyım bir eskici alır belki. Belki, yenisini tamir etmekte kullanır biri. Herkesin derdinden büyük derdi var. Herkesin kalbinde bir zamanlardan kalma sızı var. Ah.. bir zamanlar, oysa kaç mevsim geçti üstünden. Kaç çığ düştü en sıcak saatlerinde, zengin günlerine Saltanat sürdüğü toprakları kaç kez istilaya uğradı Kaç mezar oluştu dağlarında, tepelerinde, düzlüklerinde. Ölüm bizden uzak dursun Unutalım şimdi istilaları, ölümleri, mezarları. Hangimiz başında bir taşla dolaşmıyor ki. Hangimizin son yazısı yazılıyor başı ucuna. Hangimiz, hangi toprakta yaşayacak öldüğünde bir mani kadar uzun, kim bilebilir. Tıpkı eskiden yaptığım gibi yenilemeliyim müzik listemi. Üstüme alınmayacağım şarkılar çalmalı kulaklarımda. Alınırsam da saklısı bende kalsın, o hain şarkıların. '' Geç buldum çabuk kaybettim '' bende biliyordum koca bir yalandı bulduğumuz. Silmeli belki sol yanımızdan '' sol anahtarı ''nı Bütün dilleri sustum ağzımın içinde Hani, o hain sekiz nota var ya. Kalbimizin sesini getirip, dayar kulağımıza. '' Şarkıları dinleme benim için '' Kapattım, seslerde sözsüz faslı baharları Evladiyelik sözler biriktirdimse, boşa koy hepsini, duyma. Bir zamanlar; hani, '' ta meşre kadar '' unuttum verdiğim sözleri. Tıpkı eskiden yaptığım gibi, habersizce küsmeliyim dağlara Kimse anlamasın birbirini. Alsın başını bulutlar Başından büyük olsun, baş üstünde taşıdıkları. Pamuk tarlaları gök yüzündedir kalbi demirden olanların, kim bilebilir Bir gece vakti sessiz tiratla uykuya dalmalı . Bir sabah, aklında sevgi çiçekleriyle uyanmalı insan belki bir gülle, gün güzel geçer belki . Hayatımızda ki bütün bekçilerin üniformasını çıkarmalı bir yaş daha büyürken, akşam üstü. Yeter olsun, her gün bitiminde model model dikip giydiklerim. Usta bir duvarcı, yıkmalı ördüğüm duvarları Çeliğe kattığım suyu emmeli gökyüzü. Bulutlar ağlamalı yeryüzüne, tıpkı kusar gibi Tıpkı eskiden yaptığım gibi Hayatımda ki bütün ustaları çırak etmeli. acemi çaylak olsunlar da görsünler. İlk kez aşka düşer gibi, yazıp çizsinler hep aynı sayfada kalsın gözleri Tıpkı eskiden yaptığım gibi, '' Unuttum'' demeliyim . Bir şiirde aklıma düşer belki. Belki, yeni bir açılış yapar kalbim kurdelesini sevgili ellerinle kestiğin. öpme sesimi dudakların değmiyor gülümsediğim yere |
31-01-2009, 12:57 | #44 |
|
Çöpe attım
İçinde anılarımı saklayan
Ayakkabıma elbiseme uyan Sevgili yerine koluma takılan Ne kadar çantam varsa Topladım çöpe attım Beni aşka ve ekmeğe taşıyan Kaldırımlardan önce yıpranan Ömrünü ayaklarıma adayan Ne kadar ayakkabım varsa Topladım çöpe attım Bunca yıl endamımı savuran Yakıştıkça güzel Yaşlandıkça yakışmayan Ne kadar elbisem varsa Topladım çöpe attım Eğildim; Kalbimi çöplüğünüzden aldım Yerine taktım Güler Ataş |
31-01-2009, 13:43 | #45 | |||||||||||||||||||||||
|
Düz yazılarınız da, şiirleriniz de o kadar güzel ki... Hassasiyetiniz, bakış açılarınız, söylemdeki dürüstlük,netlik ve baş kaldırış o kadar zengin ki... Teşekkür ederim. Sevgi ve saygılarımla. |
31-01-2009, 13:52 | #46 | |||||||||||||||||||||||
|
Çok uzun zaman önce okumuştum bu şiirinizi ve ezberlemişim farlkına varmadan.. Harika.. Teşekkür ederim....Hepsi için ayrı ayrı... |
05-02-2009, 22:39 | #47 | |||||||||||||||||||||||
|
harika...... harika....... |
14-03-2009, 23:03 | #48 |
|
Yalancı Yağmur
Akşamdı
Ben ve yukarıda ki Alabildiğine sarhoştuk Ben gözlerime O yeryüzüne ağlıyordu Yağmurun sesine kandım Yoksa seni kırar mıydım Akşamdı Gök yüzü sabrımı Sen beni sınıyordun Gitmek istedin ve gittin Yoksa Kal demez miydim Ben değil Rüzgar sana inandı Yoksa fırtınaya döner miydim |
05-11-2010, 22:13 | #49 |
|
Kötü Olmayı Göze Aldım Ben
Bir ucu yanık şiirler biriktiriyorum sana
Yakan mektuplarına karşılık olsun İçimi ezen hiç gelmemiş gibi giden Ne varsa o yolculuktan aklımda kalan Yaktım bütün kelimelerin ilk harfini Elim kalem tutmuyor artık haberin olsun O; derin iç çekişli nefesini taşıdığım Nefsimin kıtlaştığı yerde duran Kendimi teslim etmediğim ama tüm teslimiyetleri yaşadığım Sen; yağmurdan bana kalan nem Geçti bütün ıslaklığım haberin olsun Bir ucu yanık şiirler topluyorum sana hep yarını kolluyorum Hadi unut gitsin şarkı yok, şiir yok sana Mektuplar birike dursun açılmayan kapıların altında Hadi git yolun açık, aşkın çok olsun. Yeni bir çilingir aramıyorum haberin olsun Nefesim bitmişti varlığının yokluğunda Şimdi düşünüyorum da Ne kadar hırçın ve mutsuzdum yanındayken İyi olan kazansın demiştin ya gitmeden Hep iyi kal diye Kötü olmayı göze aldım ben |
05-11-2010, 22:14 | #50 | |||||||||||||||||||||||
|
Sevgili Güler, 1,5 yıl olmuş şiir yazmayalı...Özletmişsin kendini. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Kadına Değer Veren Kazanır- Seda Kaya Güler | Av.Habibe YILMAZ KAYAR | Kadın Hakları Çalışma Grubu | 0 | 16-07-2003 22:33 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |