|
Hukuk Haberleri Hukuk Haberleri, duyuruları, güncel hukuki gelişmeler. [Haber Ekleyin] |
05-01-2009, 22:31 | #31 | |||||||||||||||||||
|
1. Yasanın (Anayasa ve Ceza Kanunu) sözü a) herkes ve b) kişilerdir. Yasa koyucu burada eşlerden herhangi birisi söz konusu olunca ‘herkes’ ve ‘kişiler’ söz konusu değildir türünden herhangi bir ayırım yapmamıştır, Böyle bir imtiyaz söz konusu olmayınca da ihlal eden kim olursa olsun yapılan eylemin adı suçtur. Alınan yasa maddelerindeki ‘herkes’ ve ‘kişiler’ tanımlamaları yoruma yer bırakmıyacak derecede açıktır; bu açıklıktan dolayı da diğer ülkelerin yargı organları özel hayatın gizliliğini bozan kim olursa olsun cezalandırıyor. 2. Yargıtay verdiği kararla ‘telekulak’a, eğer özel hayatın gözliliğini bozan kişi eşlerden birisi ise, vize vermiş oluyor. Yargıtay’ın gerekçesi: ...Bu alanla ilgili de, eşlerin tek tek özel yaşamlarını değil, bütün olarak aile yaşamının gizliliği ve dokunulmazlığı önem ve öncelik taşır. Bu bakımdan, evliliğin, yasal yükümlülükler alanı, diğer eş için dokunulmaz değildir. Bu nedenle, eşinin sadakatinden kuşkulanan davacı-davalının birlikte yaşadıkları her ikisinin de ortak mekanı olan konuta eşinin bilgisi dışında ses kayıt cihazı yerleştirerek eşinin aleni olmayan konuşmalarını kaydetmesinde, bu suretle sadakat yükümlülüğü ile de bağdaşmayan davranışlarını tespit etmesinde özel hayatın gizliliğinin ihlalinden söz edilemez ve hukuka aykırılık bulunduğu kabul olunamaz... 2. a) Bu gerekçeden çıkan sonuç: Bir eş belirli koşullar altında diğer eşin özel hayatının gizliliğini bozacak ve bu bozmadan dolayı Anayasa’nın ve Ceza Kanunu’nun açık hükümlerine rağmen herhangi bir yaptırımla karşılaşmıyacak. Aynı eşin, Yargıtay’ın belirlediği tüm koşulların gerçekleştiği bir durumda(sadakat yükümlülüğü ile bağdaşmıyan davranışların, ses kayıt cihazı ile tespit edilmesinde), diğer eşin özel hayatını ilgilendiren bazı gizli şeyleri tespit etmek için bir dedektif firmasını görevlendirdiğini farzedelim. Ses kayıt cihazını yerleştirerek diğer eşin aleni olmayan konuşmalarını kaydeden firma suç işlemiş midir? a) Yargıtay’ın ‘bütün olarak aile yaşamının gizliliği ve dokunulmazlığı önem ve öncelik taşır’ gerekçesine bakarsak, ortada bir suç yoktur demek zorundayız, çünkü aileden birisi, burada diğer eş, eşinin sadakat yükümlülüğü ile bağdaşmıyan davranışlarını tespit için görev vermiştir firmaya, eşin muvafakati vardır ve bu muvafakat olayı şuç olmaktan çıkarır. b) Burada diğer eşin özel hayatı söz konusudur ve bu diğer eşin muvafakati olmadan ses kayıt cihazı yerleştirilmiştir dersek, ortada bir suç vardır. Yargıtay burada söz konusu olan kararı ile, aile söz konusu olunca kişilere tanınmış olan özel hayatın gizliliği temel hakkının, ihlaline öncülük ve kanun koyucunun yapması gereken bir işi yapmış olmuyor mu? Saygılarımla |
05-01-2009, 22:37 | #32 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Evlilik kurumu ile ilgili verdiğiniz benzer örnekler konuya daha iyi yaklaşmama sebep oldu.
|
05-01-2009, 22:58 | #33 |
|
3 yaşındaki kızım, bir yaramazlık ettiğinde, o kadar saçma ve komik bahaneler bulur ki yaptığına, kızamaz, gülümseriz.
Erkek kıskançlığının, pozitif hukuku hiçe sayıp, evrensel hukuk kurallarını da görmezden gelerek, böyle eğip/büküp/bin dereden su getirip "olmaz"ı "olur", "yasadışı"nı "yasal", "hukuksuz"u "hukuka uygun" göstermeye çalışması da aynı. |
05-01-2009, 22:59 | #34 |
|
Özellikle verileri kaydetme suçu noktasında şikayet şartı aranmıyor. Acaba hakim, bu konuda savcılığa suç duyurusunda bulunmuş mudur.
|
05-01-2009, 23:02 | #35 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın agah, bahsettiğiniz sınırlamalar ve düzenlemeler yasayla yapılıyor. Aileyi korumak için bu türden bir düzenlemeye gereksinim olup olmadığı bir tartışma konusu olabilir; Burada söz konusu olan Yargıtay'ın yasalarla suç olduğu belirlenmiş bir eylemi kanıt olarak kabul etmesi, bir temel hakka bir sınırlama getirmesi ve kendisini bir yerde yasa koyucu yerine koyması. Saygılarımla |
05-01-2009, 23:03 | #36 |
|
Ayrıntısını bilmediğimden yazıyorum dediğim gibi acaba bu telekulak kocanın attığı taş ürküttüğü kurbağaya değmiş mi? ( Sadece atasözü , kusura bakmayın.)
Şahsen ben yüzüme söylenmeyen ya ifade edilmeyen hiç bir şeyi araştırmaya kalkmam. Çünkü şüphenin hataya neden olduğunu bilirim. Kendine güvenmeyenin de başkasına güvenmeyeceğini de bilirim, özellikle evlilikte. |
05-01-2009, 23:19 | #37 |
|
Tartışmanın devamını okuyunca aklıma geldi Bir soru:
A şahsı evinin penceresinden dışarıyı izlemekte iken, aniden karşı binanın kendisi ile aynı katındaki evin yarı açık perdesinin ardında, iki kişinin (İkisi de erkek olsun ) hararetle tartışmakta olduğunu görür ve ilgisini çeker. Kamerasını alır ve tartışanların bilgisi ve şüphe yok ki rızası haricinde, ikilinin tartışmasını kaydetmeye başlar. Kayıt sürerken tartışma kavgaya ve kavga taraflardan birinin silahına davranmasına dek uzanır. Tartışan ikiliden biri, diğerini tabancası ile vurur ve vurulan düşerek kayıt alanından kaybolur. A şahsı ertesi gün günlük bir gazeteden öğrenir ki, aynı sokak ve caddede, gazetedeki fotoğrafı kamera kaydındaki kişi ile uyumlu bir şahsın, vurularak öldüğü ve failin bilinmediği haberini okur. Kavga ve devamındaki adam öldürme eylemi, A tarafından, bilgi ve tarafların izni haricinde kayda alınmıştır. 1-A şahsı kamera kaydını faili meçhul hazırlık dosyasına sunduğunda, şikayet edilmesi halinde, cezalandırılacak mıdır? 2-Bilgi ve izin harici, bir diğer hanenin yarı açık penceresinden izinsiz yapılan kamera kaydını, dosyayı inceleyen savcı (ve yargılama başladığında yargıç), hükmüne gerekçe kılabilecek "Yasal bir delil" olarak takdir edebilecek midir? * Son olarak, yukarıdaki sorudaki kavramların dışında, Hukuk yargılamasının en temel prensipleri arasında yer alan, "Hakkın kötüye kullanımı" ve "Hukuken himaye edilememesi" , ya da, "Kimsenin haksız eyleminden lehine hukuki kazanım elde edemeyeceği" ilkesiyle ilgili düşünceniz? Saygılarımla... |
05-01-2009, 23:30 | #38 |
|
-A şahsı görüntülediği evde bir cinayet işleneceğini nerden biliyordu?
-A şahsı neden iki kişiyi görüntüleme ihtiyacı hissediyor? -A şahsının çektiği görüntülerde bir cinayet değil de diğer iki kişinin (ikisi de kadın olsun) özel hayatına dair (cinsellik mesela) görüntülemeyeceği ya da olayın o yöne kaymayacağının ve bunun savcılık dosyasına değil de, magazine ya da internete gitmeyeceği garantisi kimdedir? - A şahsının bir diğer insanı koruması ya da , savcılığın ya da adliyenin yapması gereken bir soruşturmayla ilgili yetkilendirilmesi var mıdır? - Eğer kamu vicdanı diye düşünürsek, zaten savcılık makamı olayın görgü tanığı olup olmadığını araştırmayacak mı? Savcılık makamı böyle bir olayla ilgili herhangi bir bilginiz var mı diye A şahsına sormuşsa ve de A şahsı elindeki görüntüleri vermişse bence ceza almaması gerekir. Sadece benim fikrim. |
05-01-2009, 23:31 | #39 |
|
Geçmiş Zaman Olur Ki....
Yargıdan delil dersi
Yargıtay'dan 'Neşter' dosyasında sürpriz karar: Suçlananların telefonları izinsiz dinlenmiş. Deliller hukuka aykırı, soruşturmanın devamı imkânsız 30/06/2004 RADİKAL - ANKARA - Yargıtay, kimi üyelerinin davaları etkilemeye çalışmakla suçlandığı Neşter-2 soruşturmasını sürprizle noktaladı. Öncelikle 'üyelerin telefonlarının izinsiz dinlendiği ve bunun insan haklarına aykırı' olduğu gerekçesiyle üyelerine dava açılamayacağını kararlaştıran Yargıtay Başkanlık Divanı, "Kanıtlar yasal kabul edilse bile, üyelere atılı suçların unsurları oluşmamıştır" gerekçesini de kullandı. Yargıtay Başkanı Eraslan Özkaya, kararın çarpıcı gerekçelerini şöyle açıkladı: Haberleşme özgürlüğü: Ulusal ve evrensel kurallarla güvence altındaki haberleşme özgürlüğünün gizliliği, ancak yasaların öngördüğü sınırlarla aşılabilir. Bu olaylardaki suçlamanın esasını telefon dinlemeleri oluşturuyor. Dinleme izinsiz: Telefon dinlemelerinde sadece tek yönlü karar var, bir kişi hakkında karar alınmış, ancak bu kişiyle konuşanlar da böyle dinlenmiş. Yargıtay üyelerimizin telefonlarının dinlenmesi için, bizden izin talebinde bulunulmamış. Oysa izin şarttı. Kanıt olamaz: Yasal olmayan yollardan elde edilen delil, kovuşturmaya esas alınamayacağı için sekiz Yargıtay üyesi hakkında dava açılmasına yer olmadığına oybirliğiyle karar verdik. Kararımızda AİHS, AİHM kararları ve Anayasa'ya dayandık. Karar verirken yasal olmayan delillerin temel alınması insan hak ve özgürlüklerinin çiğnenmesine yol açar. http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=120813 |
05-01-2009, 23:39 | #40 |
|
Teknoloji ile her şeyin yapılabildiği bir dönemde, fotoğraflarla, bilgisayar kayıtları ile, seslerle, oynandığını , değiştirildiğini hepimiz biliyoruz.
Ses kaydının acaba gerçek olup olmadığının araştırılması yapılmış mıdır? |
05-01-2009, 23:39 | #41 | |||||||||||||||||||
|
Kanıtlar yasal kabul edilse "Bile", atılı suçun unsurlarının oluşmaması... * Faili ve mağduru kamerada kayıtlı, adam öldürme suçunun tüm unsurları tam. Kamera kaydı delil kabul edilebilecek mi? Yoksa fail yasal olmayan yollardan elde edilen delil gerekçesi ile beraat mi etmeli? Mesela... |
05-01-2009, 23:42 | #42 | |||||||||||||||||||||||
|
Sanırım iyi okumamışsınız. Haberde şu ibare var: "Yapılan bilirkişi incelemesi sonucu CD'deki ses kayıtlarının orijinal olduğu, üzerinde ekleme, çıkarma, kesinti ve kopyalama bulunmadığı tespit edilmiştir." |
05-01-2009, 23:44 | #43 | |||||||||||||||||||||||
|
Teşekkür ederim. |
06-01-2009, 08:53 | #44 |
|
Ciddi bir yanlışlık üzerinde ısrar etmişim.Temel insan hakları vazgeçilemez ve devredilemez haklar olmaları münasebetiyle her zaman korunmaya muhtaçdır.Bir kez bile bu haklar ihlal edilirse telafisi mümkün olmayan zararları da beraberinde getirir.Nitekim evlilik içinde bile olsa insanların bireysel anlamda özel hayatı söz konusudur.Kişinin ses kayıt cihazı ile eşinin konuşmalarını rızası olmaksızın kayıt altına alması ve delil olarak kullanması hiç bir norm tarafından kabul edilemez bir fiildir.Yargıtay'ın kararı hukuka aykırıdır.
Düzeltir ve özür dilerim. |
06-01-2009, 08:57 | #45 | |||||||||||||||||||
|
Habere konu Yargıtay kararı (adalet.org sitesinden alınmıştır):
|
08-01-2009, 15:31 | #46 |
|
Benim aklıma takılan bir soru var.
Eşi tarafından aldatıldığını düşünen/bilen biri, boşanma davası açmak istiyorsa, bu hususu ispatlaması için ona ne önerirsiniz? 1-ses kaydı (ve dolayısıyla kamera kaydı) ? - tartışmalı diyelim. 2-bir ahbabına/komşusuna rica edip "şu saatte bize gel, eşimi beni aldatırken yakalayacam sen de şahit ol" mu diyecek? - 3-suç olmadığından polise bastıramaz. 4-noter bu işe karışmaz. Yanılıyor muyum? e o zaman? Benim aklıma gelen bir yol, bir başka suç için polisi eve çağırıyormuş gibi yapıp laf arasında "en azından" evde "o" kişinin de bulunduğunu belgelemek. Olur mu ki? Olursa böyle yollara başvurmak ve başvurmak zorunda bırakılmak ne derece hoş? |
08-01-2009, 17:03 | #47 |
|
Evim de hırsız var dese, nasıl olur?
|
08-01-2009, 21:19 | #48 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın meslektaşım, madem olayı hukuksal açıdan tartışmayıp, hukuk dışı "hoş/hoş değili" tartışacağız, bir de şöyle bakalım: Eşlerden birinin, kendisini aldattığını düşündüğü eşini gizli ses kayıt cihazı ile dinlemesi ne derece hoş? Kendinizi dinleyen eşin yerine koyun önce: Eşinizin sizi aldatmadığını, sadece kuruntu/gereksiz kıskançlık yaptığınızı anladığınızda yüzünüz kızarır mı? Eşinizi yüzüne utanmadan bakabilir misiniz? Suçluluk duymaz mısınız? Dinlenen eş yerine koyun sonra. Dinlendiğinizi, eşinizin size güvenmediğini anladığınızda ne düşünürdünüz? Bu, eşler arası güveni, dolayısıyla evlilik birliğini yıkmaz mı? Soruları arttırabilirim ve hepsinde yasadışı dinleme yapan eşin yüzü kızarır, kızarması gerekir, birazcık utanma duygusu varsa eğer. Hukuksal bir yanıt istiyorsanız; tanık deliline ne dersiniz? Aklınıza mı gelmedi yoksa? |
09-01-2009, 10:19 | #49 | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Şunu da belirteyim, ilk iletim Yargıtay'ın görüşünü desteklediğim anlamında yorumlanmış ama ben bu konuda bir görüş ortaya koymadım. |
09-01-2009, 13:28 | #50 |
|
Sayın Av.Kaan, nasıl bir sonuca ulaşmak istediğinizi anlayamıyorum. İspat güçlüğü olan hususlarda, hukuk dışı delillere itibar etmek mi gerekir?
|
10-01-2009, 15:54 | #51 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Yine ilk iletimle cevap vereyim.
Böyle olmaması gerektiğini zaten söylemişim. Umarım anlatabilmişimdir. |
10-01-2009, 17:08 | #52 |
|
Evvelce bir kaç öneride bulunmuştum, yukarıdaki bir kısım soruyu da önermeler ile yanıtlayan. Ancak kayda değer bulan olmadı herhalde ki, tartışmadık.
Ve maalesef tartışma hukuk platformundan çok, vekillerin meclisteki faydalı (...) tartışma görüntülerine tanık olduğumuz, bir meclise dönüşüyor giderek. Soru iki hukuka aykırı kavramın karşı karşıya kalması halinde, hangisinin tercih edileceği.Ki seçenekler de, üyelerin oylarını hangi seçenekten yana kullandıkları da, aşağı yukarı belli. Karşı karşıya gelerek çatışan hukuka aykırılıklar: 1-Zina 2-Hukuka aykırı dinleme, kayıt alma. Seçenekler: 1-Zinanın ispat güçlüğü olsa da, hukuka aykırı bir delille ispatı yoluna gidilemez. İzinsiz dinleme, kayıt alma, insanlık suçudur, bireyin özgürlüğünü, temel hak ve hürriyetlerini zedeler. 2-Bir hukuka aykırılığın, diğer bir hukuka aykırılık ile delillendirilmesi halinde, konuyu inceleme yetkisini haiz olan, delil hukuka aykırı olsa bile, yasa dışı delilin ispatladığı hukuka aykırı diğer durumu göz ardı edemez. (Yargıtay kararı da aşağı yukarı bu durumda) 3-Taciz gibi, zinanın da ispat güçlüğü gözetilerek, zinaya dayalı boşanma nedenine özgü, yeni yasal düzenlemelere gidilmelidir. Saygılarımla... |
11-01-2009, 22:12 | #53 |
|
Aldatmanın nasıl kanıtlanacağı ayrı konudur, hukuk dışı delillere dayanıp karar verilmesinin hukuka aykırılığı ayrı konudur. "Zehirli ağacın meyvesi yenmez" ise iyi bir amaç için kötü araçlara başvurmaya demokratik hukuk devletlerinde izin verilemez.
|
11-01-2009, 22:29 | #54 | |||||||||||||||||||||||
|
Peki. Hadi o zaman, sadece, aldatmanın nasıl ispatlanacağını konuşalım. Söz gelimi: X bey eşini mütemadiyen aldatmaktadır. Biraz titiz, biraz paranoyak, az da aklı bulunduğundan, ardında yazılı delil bırakmamakta, öte yandan fütursuzca, kendi evi dahil olmak üzere bilumum mahalde, eşinin bilmediği bir telefon numarası ile haberleşmekte ve her defasında ayrı bir yerde sevgilisiyle buluşmaktadır. Eşi bu telefon görüşmelerine defalarca kulak misafiri,hatta zamanz aman yüze karşı şahit olmuştur. Aldatma sabittir, ancak kendi kulağı ile duyduğu iletişimi kanıtlayamamaktadır. Eşi kendisiyle alay etmekte, isterse gitmekte özgür olduğunu, ancak metelik vermeyeceğini, kendisini sevmediğini, ne hali varsa görmesini istediğini dile getirmekte, evhanımı kadın çaresizlik içinde acı çekmekte, boşanma davası açsa dahi delili bulunmadığı, belirtilen nedenlerle elde etme şansı olmadığını da bilmektedir. Adamın görünürde başka bir kusuru, dolayısıyla izafe edilebilecek başka bir boşanma nedeni yoktur. Bu kadın, boşanma ve tazminat istediğini beyanla büronuza geldi. Ne önerirsiniz? |
11-01-2009, 22:31 | #55 |
|
Bence bu konuyu farklı bir başlıkta tartışmak gerekir, hukuk dışı delillere itibar edilen kararın değerlendirildiği bir başlık altında bunu tartışmak konunun dışına çıkmaya yol açar.
|
11-01-2009, 22:32 | #56 | |||||||||||||||||||||||
|
Ben üyelerin, "Hukuka uygun çözüm yolu" önerisini soruyorum. |
11-01-2009, 22:51 | #57 | |||||||||||||||||||||||
|
Bunun cevabını ben de çok merak ediyorum. Hoş bu durumda zaten şiddetli geçimsizlik vardır zaten onun dışında aldatma olayı sadece bir cephe daha gibi görünüyor . |
11-01-2009, 23:50 | #58 |
|
Hukuka uygun bir çözüm yolunu daha önce de yazmıştım:
Benim çözümüm şöyle; eşlerden birinin aldatıldığına dair ciddi şüphesi varsa ve belli tarihte belli yerde bunun tekrarlanacağını öğrenmişse bunu kanıtlamak için hukuka aykırı olarak kabul ettiği delil kabul edilmelidir.Çünkü bu durumda eşinin özel hayatı kendi özel hayatını da kapsamaktadır. |
12-01-2009, 06:51 | #59 |
|
Soru: Hakkı ihlal edilen kişi bu ihlali, hukuka uygun olup olmadığına bakmadan bulabildiği tüm yollardan kanıtlamak hakkına sahip midir ve gerektiğinde hukuka aykırı olabilen bu yollar mahkeme tarafından kabul görür mü? Olayı sadece zina ile sınrılandırırsak ister istemez hisler giriyor işin içine ve hukuk biraz geride kalıyor gibime geliyor. Aslına bakarsak personeli tarafından malı çalınan dükkan sahibi, bahçesinden meyveleri çalınan bahçıvan, çocukları komşu tarafından dövülen kişiler için de geçerli delillerin hukuka uygunlukları veya hukuka aykırılıkları. Zinada her ispatlama yol kabul görür görüşünden hareket edersek, diğerlerinde de aynı mantığı yürütmek zorundayız. Soru aslında yeni değil ve temel hakların gelişmesi ile yakından ilgili. İnsanların insan olarak sahip oldukları temel hak ve hürriyetler gerçeği bulma yolunda feda edilmiştir tarihte. Bu gerçeği bulma yolunun en başında işkence gelir. Enkizisyon Mahkemeleri ve diğer mahkemeler işkenceden çokça yararlanmışlardır. Nasıl ki gerçeği bulmada işkence yasaktır, çünkü hukuka aykırı bir yoldur diyorsak, aynı şekilde temel hak ve hürriyetlerin hiçe sayılması pahasına elde edilen kanıtların da yasak olduğunu kabul etmek zorundayız. Bir tarafta bir hakkın diğer kişilerce ihlali, diğer tarafta bu hakkın ihlalini ispatlamak için ihlal edilen temel hak ve özgürlükler. Ben hakkın özünün ispat uğruna zedelenmemesinden yanayım. Saygılarımla |
12-01-2009, 11:16 | #60 | |||||||||||||||||||||||
|
Sizin ki hukuka uygun bir çözüm değil. Bir görüş, bu durumda hukuk, delil elde etme yöntemini kabul etsin diyorsunuz. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Yargıtay, maaşıyla geçinemeyen anne ve baba için nafaka kararı verdi. | av.sally | Hukuk Haberleri | 2 | 18-01-2009 00:23 |
Yargıtay, hastasını taciz ettiği iddia edilen doktora tazminat ödenmesine karar verdi | Y£LİZ | Hukuk Haberleri | 3 | 17-01-2009 23:58 |
Telekulak yasasında boşluk | ahmetsacit | Hukuk Haberleri | 2 | 28-03-2007 07:20 |
Yargıtay, asılsız şikâyete tazminat cezası verdi | ahmetsacit | Hukuk Haberleri | 2 | 29-09-2006 20:55 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |