20-10-2009, 04:02 | #421 |
|
Adamın biri ölüp cennetin kapısına dayandığında,cennetin baş meleği durdurur onu.
-İçeri girmeden önce sorularıma cevap vermelisin.Hayatın boyunca tam anlamıyla iyi bir iş yaptın mı bakalım? Adamcağız uzun uzun düşünür,hafızasını zorlar,ama ne yazık ki yaptığı iyi bir şeyi hatırlayamaz.Melek tekrar sorar: -Peki,bari söyle.hiç cesaret gerektiren bir şey yaptın mı hayatında? Adam hemen atılır gururla. -Yaptım tabii!Ben bir futbol hakemiydim.Kadıköy'de bir FENERBAHÇE-GALATASARAY maçını yönetiyordum.Maçın son dakikasında Fenerbahçe aleyhine bir penaltı çaldım. -Vay canına,gerçekten cesurmuşsun sen!Hadi geç bakalım. Cennetin kapıları açılır.Bizim hakem tam geçecekken melek merak eder: -Ne zaman olmuşu bu maç? -Aşağı yukarı 3 dakika oluyor. |
20-10-2009, 08:56 | #422 |
|
Bir akıl hastanesini ziyareti sırasında, adamın biri sorar:
“Bir insanın akıl hastanesine yatıp yatmayacagını nasıl belirliyorsunuz” Doktor: “Bir küveti su ile dolduruyoruz. Sonra hastaya üç şey veriyoruz. Bir kaşık, bir fincan, ve bir kova. Sonra da kişiye küveti nasıl boşaltmayı tercih ettiğini soruyoruz. Mesela siz ne yapardiniz?” Adam: “Ooo!. Anladım.. Normal bir insan kovayı tercih eder. Çünkü kova kaşık ve fincandan büyük..” “Hayır”, der doktor, “Normal bir insan küvetin tıpasını çeker...” |
27-11-2009, 23:20 | #423 |
|
Bir ilaç mümessili işi gereği Kayseri'den Trabzon'a gider. Orada kalacağı otelin bulunduğu cadde çok dar ve arabaların geçişinin zor olduğu bir cadde. Tek sıra halinde de araçlar park etmiş. İlaç mümessili aracı için bir yer bulur ancak yer çok dar olduğu için çaresizce park manevrası yapmaya başlar. O arada esnaftan biri gelir,
"Hoşgelmişun Kayserili hemşerum... Yardum edeyum saa." diyerek "Geeeel... Geel.. Hoop..." türü yardımını yapar. Yaklaşık 20 manevradan sonra araç tampon tampona da olsa park edilmiş olur. İlaç mümessili kan ter içinde arabadan inerek, kendisi de kan ter içindeki Trabzonlu esnafa teşekkür eder. Esnaf : -"Ayip edeysun... İnsanlik öldi mu?" der ve biraz uzaklaşıp öndeki aracın kapısını açar, biner, çalıştırır ve gider... |
27-11-2009, 23:50 | #424 | |||||||||||||||||||||||
|
PROMOSYON FETVASI Doktorlardan biri “hastalara pahalı medikal alet aldıran doktorlara promosyon olarak yabancı gelin ikram edildiğini okudum gazetelerden. Ne derece doğru bilmem.” demiş. Oradakilerden biri hemen “Harama hile katmak olmaz.” demiş. Bir başka doktor “Gazeteler ilaç firmalarının doktorları promosyon olarak umreye götürdüğünü de yazıyor.” demiş. Yine az önce cevap veren kişi “gayri meşru yollarla meşru menzile varılmaz.” diye karşılık vermiş. Bir başka doktor ise “promosyon olarak en masumu yine tükenmez kalemle, bloknot” diye eklemiş. Yine aynı kişi “çoğu haram olanın azı da haramdır.” demiş. Doktor kızmış “sen ne biçim meslektaşsın, tıp etiği alanında mı çalışıyorsun yoksa” demiş. Adam bu kez “Ben doktor değilim ki başhekimi ziyarete gelmiştim, ben vaizim.” demiş. |
03-12-2009, 19:33 | #425 |
|
Gülyüzlü gülkokulu ile uçakla Ankara'ya gidiyoruz. Teyzenin biri heyecanla yanımıza oturdu, daha selamlaşmadan.
Teyze; " Siz nereden geliyorsunuz evladım ?"... dedi. Bir an neden böyle bir soru sorduğunu anlamadım şaşkın bir şekilde, "Evden" dedim... Teyze önce şaşkın yüzüme baktı sonra küçümser bir ifade ile; "Biz Amerikadan geliyoruz..." dedi. Teyze aktarmalı yolculuk yapıyor ya hepimiz aktarılıyor zannetti galiba. |
12-12-2009, 01:16 | #426 |
|
Oğlum ve arkadaşları her zaman olduğu gibi bizim evde toplaşıp playstation, wii oynayıp eğleniyorlar... Çöp toplama saati geldi kapı çalındı, hemen mutfağa yöneldim, çöp kutusundan çöp poşetini çıkardım. Bu arada delikanlılardan bir tanesi yanımdan geçip kapıyı açtı...
Kapıcı doğal olarak... "Çöp" dedi... Delikanlı; " Var abi sağol" dedi ve kapıyı kapattı. |
12-12-2009, 01:40 | #427 | |||||||||||||||||||||||
|
|
15-12-2009, 11:04 | #428 |
|
GÜZELLİK GELİP GEÇİCİ,
Dursun Temel'e birgün sormuş sana bir şans verilse güzelliği mi seçersin aptallığı mı? Temel: ha ben aptallığı seçeyrum da demiş? Dursun hayretler içerinsinde yapma etme temel neden onu seçiyorsun diye sormuş Temel de,Tursun güzellik gelip geçicidur da ondan YAVAŞLA Temel otobanda köklemiş gazı, gidiyor... Bakmış bir tabela: "YAVAŞLA 80 km." Hızını o an 80'e indirmiş Temel. Az sonra bir tabela daha: "YAVAŞLA 60 km." Temel 60'a inmiş. Merakla giderken yeniden bir tabela: "YAVAŞLA 40." - "Yolda çalışma var galiba!" deyip 40'a düşürmüş hızını. Epeyce sonra yine bir tabela: "YAVAŞLA 15 km." Talimata uyarak 15 km.'ye düşmüş Temel. Yolun en sağından tıngır mıngır gidiyor. Ama meraktan da çatlayacak. Uflaya puflaya bir saat daha gittikten sonra yeni bir tabela görmüş: "*YAVAŞLA'YA HOŞ GELDİNİZ, NÜFUS: 2500"* BAŞKA ASKER YOKMU Yeni asker olan Temel'e komutanı sormuş: - "Savaşta siperdesin, sağ taraftan düşman askeri geldiğini gördün. Peki ne yaparsın?" Temel heyecanla cevap verir: - "Hemen çevirir silahımı üzerlerine ateş açarım komutanım." Komutan tekrar sormuş. - "Peki, karşıdan geliyorsa?" - "Karşıya ateş açarım, komutanım." - "Arkadan geliyorsa?" deyince komutan, Temel dayanamamış: *- "Komutanım, bu ordunun benden başka askeri yok mu?"* TEMEL KARAYOLLARI'NDA Temel Karayolları Müdürlüğünde işe alınmıştır; görevi ise yollardaki çizgileri çekmektir. Temel'e bir kutu boya ve fırça verilir. Temel çizgileri çekmeye başlar. Bir gün amiri gelir ve çizelgeye bakar; "1. gün 500 metre, 2. gün 300 metre, 3. gün 150 metre, 4. Gün 100 metre.." "Temel", der "her gün gittikçe tembelleşiyorsun galiba?" Temel cevap verir: *"Aksine amirum daha çok çalışayrum lakin gün geçtikçe boya kutusundan daha fazla uzaklaşayrum."* VERDİNİZ Mİ? Temel araba sürerken kırmızı ışıkta geçmiş.Tabii bunu gören polis temeli durdurmuş. Polis: - "Ehliyet ve ruhsat beyfendi*!" Temel: - "Verdunuzda mi isteysunuz.."* YUNUS BALIĞI Temel ölmüş. Öteki dünyada görevliler listeye bakmış ve Temel'e: - "Ya, senin adın listede yok sen bugün ölmeyecektin yanlışlıkla ölmüşsün. Seni tekrar dünyaya göndereceğiz. Ama kurallara göre insan olarak gönderilemezsin. Ancak istediğin bir hayvan olarak dünyaya gönderileceksin. Ne olmak istersin?" Temel biraz düşündükten sonra: - "Yunus balığı olayım", demiş. Ve anında yunus balığı olarak dünyaya ışınlanmış. Aradan 3 dakika geçmeden Temel tekrar öteki dünyaya dönmüş. Görevli sormuş: - "Ne oldu ya? Biz seni şimdi gönderdik niye geldin?" Temel masum bir şekilde cevaplamış: - "Yüzme bilmiyordum, boğuldum!" |
17-12-2009, 19:18 | #429 |
|
Temel'le Dursun İstanbul'da minibüsle bir yere gidiyorlarmış.
Şoför "Levent, Fatih, Eyüp" diyormuş. Dursun sıkılmış ve Temel'e "ula Temel ne zaman ineceuk?" demiş. Temel de demiş ki: "çatlama ula, ismimuz okunsun ineruk" |
24-12-2009, 16:44 | #430 |
|
Erzurum'a bilgisayarın daha yeni yeni gelmeye
başladığı zamanlarda işyerine bilgisayar ve stok programı satılır. Teknik servis elemanı kurduktan sonra stok programının kullanımı ile ilgili bilgi verir ve ayrılır. Aradan bir iki saat geçer, işyerinden telefon: Kardeşim sizin anlattığınız gibi yapirem fakat program düzgün çalışmiir. Teknik servis elemanı sorar: 'Nasılyapıyorsunuz? Senin anlattığın gibi. 'Hata ne?' 'Yazdığım bilgiler kaydetmeme rağmen saklanmir. 'İşlem basamaklarını tek tek anlatın. 'Tamam' diyor ve başlıyor anlatmaya.. 'Programı açirem. Malın adı bölümüne adını,adedi bölümüne adedini, birim fiyatını vb. yazirem. Hepsini yazdıktan sonra senin anlattığın gibi kayıt bölümüne basirem. Ekrana biryazı geliir: Kaydetmek ister misiniz? E / H yazısı çıkir. Bende diyirem He. |
15-04-2010, 19:16 | #431 |
|
Evli bir arkadaşım kocasının telefonunda başkaca bir kadına gönderilmiş mesajda,
''Bir kızıl goncaya benzer dudağın Açılan tek gülüsün sen bu bağın Kurulur kalplere sevda otağın Kim bilir hangi gönüldür durağın'' bu sanat müziği sözlerini yakalamıştır. Bir süre kıyamet kopar evlerinde... Kadın akşam bende oturken eşi sarhoş bir şekilde aradı ve aynı sanat müziği eserini bu sefer arkadaşıma söylemeye başladı. Arkadaşım; - Ama bu telefonundaki mesaj, sen ne demek istiyorsun? -Beğenmedin mi? -Şarkı güzel! -Her karıya ayrı mesaj mı bulacağız? Adam çekilmez olsa da, halen mutlular ve bu olayı hatırlayıp gülerler. Not:Anı sahiplerinden gerekli izin alınmıştır. |
17-06-2010, 16:03 | #432 |
|
Bir doktor gece yarısı bir hastaya çağrılır. Doktor derhal evden çıkar. Ama önlem olarak geceleri yanında taşıdığı silahı aceleden yanına almayı unutur. Hatırlar hatırlamaz geri döner ve silahını yanına alır. Bu nedenle geciktiği için hasta sahibine durumu açaıklama ihtiyacı hisseder:
-Tabancamı almayı unutmuşum da, yarı yoldan dönmek zorunda kaldım, bundan dolayı geciktim, der. Hasta sahibi dalgın mırıldanır: -Ya! Demek ilaçla öldüremedikleriniz de var! |
17-06-2010, 16:05 | #433 |
|
Karı koca bir barda oturuyorlar. Önlerindeki içkileri yudumlarken bardan içeri hoş bir hatun girer. Bizimkilerin yanına gelir, adama sarılarak öper. Karısına aldırmadan: - Nasılsın hayatım? Epey oldu görüşemedik, diyerek başka bir masaya gidip oturur. Adamın karısı dayanamayarak sorar: - Kim bu kadın? Adam sakin bir sesle yanıtlar: - Senden saklayacak değilim. Metresim! Kadın çıldırır: - Ne bu ne cüret! Bu ne ahlâksızlk!.. Ben buna katlanamam. Derhal boşanıyoruz! Sen ne........adammışsın meğer. Bir de utanmadan metresim diyorsun... Her şey bitti anlıyor musun, boşanıyoruz! Hem de derhal!.. Adam gayet sakin bir tavırla karısına bakar: - Dur bakalım hele bir sakin ol. Ne yani sevgilim Etiler'deki dubleksi, Akmerkez'deki daireyi, Bodrum'daki tripleksi, 24 metre yatı,altındaki son model jeepi, kımızı spor arabayı, Maldiv adalarındaki devre mülkü, mücevher ve takı kolleksiyonlarını falan bırakıp boşanmak mı istiyorsun? Alt tarafı bir metres için bütün bunlardan vazgeçmeye değer mi bir tanem...Kadın bunları duyunca sakinleşir. Çevresine bakınmaya başlar.Biraz ilerideki masada oturan bir çift dikkatini çeker. Kocasına sorar: - Şurada oturan bizim Suat degil mi? - Evet - Peki yanındaki kim? - Kim olacak canım, metresi... Kadın önce duraksar. Sonra burnunu kıvırarak kocasına sokulur: - Aaaa ! Bizimkisi daha güzel valla!.
|
13-07-2010, 15:02 | #434 |
|
Cep telefonum...
Sabah telefonumun çalmasıyla yatakta adeta sıçradım, baktım en sevdiğim arkadaşım arıyor. Beni uyandırdığı için özür dilemek yerine sitem etmeye başladı.
Efendim neredeymişim, ne zamandan beri beni arıyormuş ulaşamıyormuş... Beni ne kadar merak etmiş... Üstelik en yakın arkadaşının süpriz doğum günü partisi için bir takım telefon numaralarına ulaşması gerekiyormuş. Ben yeğenimin cep telefonuma el koymasıyla ne kadar zor durumda kaldığımı anlatım... "Cep telefonum geri gelir gelmez sana istediğin numaraları verebilirim" dedim. Bir anda arkadaşım duraladı. "Canım iyi misin ? Şu an cep telefonundan konuşuyoruz" dedi. Kulağımdaki telefona baktım, aaa cep telefonum. Keratalar ben uyurken cep telefonu baş ucuma bırakmışlar, bende uykulu uykulu ev telefonuyla konuşuyorum diye cep telefonumdan konuşuyormuşum... |
03-08-2010, 17:21 | #435 |
|
:)
Tanrı dağları yaratmış, şöyle bir bakıp :
“Mükemmel oldu" demiş. Ağacı yaratmış, bakmış ve : “Çok güzel oldu" demiş. Hayvanları yaratmış : “Of, süper oldu elime sağlık" demis. Erkeği yaratmış : “Heyt be, budur işte" demiş. Kadını yaratmış. Biraz durmuş; sağına bakmış, soluna bakmış : “Neyse, bu da makyaj yapar artık napalım.” |
06-08-2010, 17:09 | #436 | |||||||||||||||||||||||
|
Devamı da şu şekilde diye biliyorum: Yangın iyice yaklaşınca iki tembel de zorla yattıkları posttan diğerine geçerler ve biri diğerine şöyle der: "İnsanoğlu kuş misali demin nerdeydik şimdi nerdee.." |
01-10-2010, 11:52 | #437 |
|
Yaşlı adam ölüm döşeğindeydi. Artık son dakikalarını yaşıyordu.
Hasta yatağında yatarken birden mutfaktan gelen kokuyu duydu, en sevdiği çikolatalı kurabiyelerin kokusunu. Birden gözleri aralandı, kendini ayağa kalkacak kadar güçlü hissetti. Bu şaşılacak bir şeydi; ölmek üzere olan adamı ayağa kaldırmaya kurabiyelerin kokusu yetmişti! Duvara tutunarak merdivenlere kadar yürüdü. Basamakları ağır ağır inerken sanki mutfağa değil hayata yaklaşıyor gibi heyecanlıydı. Nihayet mutfak kapısına kadar geldi. İşte, masanın üzerindeki tepside onlarca çikolatalı kurabiye, tam karşısında duruyordu. Son gücüyle masaya yaklaştı, o kurabiyelerden bir tane ağzına atabilse sanki ömrüne ömür katılacaktı. Bir tane almak için elini uzattı. Ama birden karısı yetişti ve eline vurdu: "Çek elini bakayım, onlar cenaze için!" |
02-11-2010, 13:51 | #438 |
|
Sporcu...
Doktor hastasına sorar,
Peki spor yapıyor musunuz ? Hasta kendinden emin, Her gün muhakkak koşarım efendim. Doktor Ne güzel, günde ne kadar koşuyorsunuz ? Hasta O bana değil, geçtiğim mahallenin itine bağlı... |
04-11-2010, 20:49 | #439 |
|
FIKRA )
Bir kadının bir süreliğine iş yolculuğu için İngiltereye gitmesi gerekmektedir. K...adının kocası eşini havaalanına dek götürür.Karısı: - "Teşekkür ederim kocacığım, senin için İngiltere'den ne getirmemi istersin?" diye sorar. Adam güler ve yanıtlar: - "Bir İngiliz kızı istiyorum hayatım..." Kadın sessiz bir biçimde kocasından ayrılır ve yola çıkar. 2 hafta sonra adam karısını yeniden havaalanından almaya gider ve sorar: - "Hayatım gezin nasıldı?" Karısı: - "Teşekkür ederim hayatım çok güzeldi." Adam: - "Peki armağanım nerde?" Kadın: - "Ne armağanı?" Adam: - "Hani bir İngiliz kız istemiştim ya..." Kadın: - "Haa anımsadım, evet elimden geleni yaptım, şimdi biraz beklememiz lazım kız olup olmayacağını görmek için... !!!!" |
04-11-2010, 23:02 | #440 |
|
Sinek ilaçı
Adam eczaneyi girip, işe yeni başlayan kalfaya sorar;
- Sizde sinek ilaçı var mı ? Kalfa; - Hayırdır sineğinizin nesi var ? |
05-11-2010, 19:39 | #441 | |||||||||||||||||||||||
|
Teşekkürler..:)
Teşekkürler, güzel bir paylaşım.. |
27-12-2010, 15:09 | #442 | |||||||||||||||||||||||
|
|
04-03-2011, 09:48 | #443 |
|
Bir köpek, yolda yürürken gözüne bir iş ilanı takılır. Adresi alır ve koşarak başvurmaya gider.
Ofisten içeri girer, sekretere bakar, iş başvurusu için geldiğini anlatmaya çalışır. Sekreter gülerek yöneticiyi arar ve durumu anlatır. Yönetici köpeği odasına alır, şaşkınlıkla bakar. Köpek kendinden emin, sandalyeye zıplar ve oturur. Yönetici; - "Seni işe alamam. Bana daktilo yazabilecek biri gerekiyor" der. Köpek sandalyeden aşağı atlar, daktilonun başına geçer ve hatasız bir yazı yazar. Sayfayı alır ve yöneticiye uzatır. Yöneticinin ağzı açık kalır; - "Ama bu yetmez, ben iyi bir bilgisayar kullanıcısı arıyorum." Köpek bu kez bilgisayarın başına oturur. Beş dakikalık mükemmel gösteriden sonra ilk oturduğu sandalyeye döner. Yönetici aklını kaçırmak üzeredir. Köpeği tepeden tırnağa inceler; - "Anlıyorum birçok özelliğin var ve gerçekten çok akıllı bir köpeksin. Ama sorun şu ki; ben sana bu işi veremem." Köpek fırlar ve patisini ilanın üzerine koyar. İlanda "Her başvuranın eşit şansı vardır" yazılıdır. Yönetici; - "Evet ama ilanda başvuranın yabancı dil bilmesi gerektiği de yazılı." der. Köpek sakince yöneticiye bakar ve cevap verir ; ·"Miyaav!"." |
27-04-2011, 12:12 | #444 |
|
Sigorta
Tatil köyünde bir Amerikalı ile Türk işadamı adamı sohbet ediyorlarmış. Bizimki başlamış anlatmaya: "Böyle bir tatil aklımdan bile geçmezdi. Bir yangın fabrikamı kül etti. Sigorta paramı ödeyince, kendime oğlum dedim, bunca yıl eşek gibi çalıştın da ne oldu? Şimdi tatil zamanı dedim ve bu tatile çıktım."
"Tesadüfe bak" demiş Amerikalı. "Benim de çok iyi iş yapan bir restoranım vardı. Bir kasırga taş üstünde taş bırakmadı. Sigorta paramı ödeyince ben de bu tatile karar verdim." Epey bir zaman geçtikten sonra, sessizliği bizim iş adamı bozmuş:"Yahu anlatsana, sen kasırgayı nasıl başlattın?" |
28-04-2011, 11:35 | #445 |
|
Hepsi cok güzel ellerinize sağlık en çok şunu sevdim:
Bak Böyle Yaparsan … Hikaye bu ya, bir zaman gelmiş ve kaplumbağalar ülkesinde su tükenmiş. n’apacağız,ne edeceğiz diye düşünmeye başlamışlar. aralarından en yaşlı ve bilge olanı "bu dağı görüyor musunuz?? onun arka tarafında büyük bir göl var. "demiş. ee koca dağı hepsi birden aşamazlar..arada yaşlı olanlar var. bunun üzerine oraya gidip su getirmeleri için en genç 2 kaplumbağa seçilmiş. genç kaplumbağalar 25 yıl sora göle ulaşmışlar. (ohaa demeyin..ancak çıkmışlar dağı. hem nasıl olsa uzun yıllar yaşıyorlar.) ve o anda fark etmişler. suyu alıp götürmek için yanlarına kap almayı unutmuşlar. kaplumbağalardan biri; -ee napıcaz şimdi?? birimizin gidip kap alması lazım. diğerimizde burda bekleyelim ki kimse gelip içmesin sudan!! en iyisi sen git! -olmazzz... ben gideceğim sen ya suyu içersen. o zaman köy susuz kalır ve hepimiz ölürüz susuzluktan! -yok valla bak yemin ederim ağzımı sürmeyeceğim. sen git al gel kabı bekliyeceğim söz veriyorum! bunun üzerine diğer kaplumbağa yola çıkmış. orda kalanda beklemeye başlamış. aradan 30 yıl geçmiş. 50 yıl. 60 yıl... sonunda bekleyen kaplumbağa bu böyle olmayacak... galiba gelmiyecek bu. köydekiler de öldü herhalde susuzluktan... en iyisi ben biraz su içeyim de bari ben hayatta kalayım... kaplumbağaların soyu devam etsin. tam eğmiş kafasını göle doğru bir yudum alacakken çalıların arkasından bir ses duyulmuş... -bak böyle yaparsan gitmem amaaa!!!!!!!!!! ))))))))))))))))))))))) |
28-04-2011, 11:43 | #446 |
|
Okula yeni atanan Din Kültürü ögretmeni bir yandan ders işlemeye bir yandan da öğrencilerini tanımaya çalışıyormuş.
Öğrencilerden birine sormuş: -Adın ne kızım? -Kevser öğretmenim. -Güzeeell, oku bakalım şimdi Kevser Suresini! Çocuk kevser suresini okuyup oturmuş.Hoca başka bir öğrencisine: -Senin adın ne evladım? -Fatih öğremenim. -O zaman Fatihayı oku da dinleyelim.Öğrenci sureyi okurken hocanın gözü sürekli sıranın altına doğru gizlenmeye çalışan bir öğrenciye takılmış: -Oğlum senin adın ne? -Yasin öğretmenim ama bana kısaca Sübhaneke derler |
16-05-2011, 13:25 | #447 |
|
En kısa peri masalı
|
16-05-2011, 13:47 | #448 |
|
Dünyanın en kısa fıkrası: "iki kadın 'SESSİZCE' oturuyormuş"..
Necip Fazıl Kısakürek |
25-05-2011, 11:24 | #449 |
|
Kör pilot
Yolcular uçağın yanında otobüsten inmişler, bavullarını gösteriyorlar. O sırada uçak şirketinin minibüsü yanlarında durmuş. İçinden kaptan pilotla, yardımcı pilot inmişler.Yolcular fena halde şaşırmışlar. Nasıl şaşırmasınlar; kaptan pilotun elinde bir beyaz baston, kolunda üç noktalı bant, yardımcı pilotun elinde bir köpek taşması, tasmanın ucunda bir köpek.. Sağa sola çarparak öyle ilerliyorlar uçağa. Günlerden bir nisan değil ama, “Şaka herhalde” demiş yolcular, doluşmuşlar uçağa.
Uçak pistte hızla ilerlemeye başlamış. yolcuların gözleri camda. Uçak hızlanmış.. Yolcular endişelenmeye başlamışlar. Uçak daha hızlanmış. Pistin sonu hızla yaklaşmaya başlamış. Uçak iyice hızlanmış. Bazı yolcular paniklemiş dua etmeye başlamışlar. Uçak son hıza ulaşmış. Bu arada pistin sonuna da ulaşmış. 10 metre sonra betonun bitip çimlerin başladığı gören yolcular dehşet içinde çığlığı basmışlar. Tam o anda da kaptan pilot levyeyi sonuna kadar çekmiş. Uçak tam pist biterken tekerleklerini yerden kesmiş, havalanmış. Kaptan pilot arkasına yaslanmış. Derin bir nefes almış ve yardımcı pilota dönmüş: “Biliyor musun?” demiş,"Bir gün çığlık atmayacaklar ve hepimiz öleceğiz! |
27-05-2011, 09:49 | #450 |
|
Bir Fransız, bir Alman ve bir Türk müzede "Adem ve Havva Cennet Bahçesinde" adlı tablonun karşısına geçmişler.
Alman, "Şu vücutların mükemmelliğine bakın. Adem ile Havva Alman olmalı." demiş. Fransız karşı çıkmış, "Havva ne kadar dişi, Adem ne kadar erkek. Bu kadar seksi olduklarına göre kesin Fransız olmalılar." demiş. Türk ise "Yok, yok; bunlar olsa olsa bizdendir. Baksanıza; üstte yok, başta yok, elmadan başka yiyecek yok ama zavallılar kendilerini cennette sanıyorlar." demiş. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 3 (0 Site Üyesi ve 3 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Fıkra Gibi Tüketici Şikayetleri | Av.Ceylan Pala Karadağ | Tüketicinin Korunması Hukuku Çalışma Grubu | 0 | 26-09-2006 12:31 |
Fıkra:) | buketoz | Site Lokali | 4 | 22-03-2004 00:13 |
Fıkra - Çok Güldüm | Batu Han | Site Lokali | 0 | 28-02-2003 19:45 |
Bir De Fıkra | Cest la vie | Site Lokali | 0 | 24-03-2002 23:26 |
ANAYASA m. 38/ 7 son fıkra | Av. Hulusi METİN | Hukuk Sohbetleri | 0 | 10-02-2002 14:18 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |