26-05-2008, 00:04 | #391 |
|
vazgeçtim geceden
kapatacağım gözlerimi ve yalnız esarete uyanacağım yine yeniden öfkeyle... |
01-06-2008, 19:41 | #392 |
|
Hayat mutlu etmek sevdiğini ansızın.
Bir sır gibi korumak sürprizi yapacağın ana kadar. Şaşırtmak ve mutluluğu sevdiğinin yüzünde görmektir. Nisbi anı durdurmaktır hayat, uzun bir yolculuğun ardından. |
01-06-2008, 19:47 | #393 |
|
Rizeli iki arkadaş uçağa binmişler.
Uçakları Ankara'ya gidiyormuş. Uçak Esenboğa hava alanına inince hemen ayaklanmışlar ve arka kapıya yürümüşler erkenden uçaktan inmek için ancak hostes karşılarına çıkmış ve şöyle demiş, -Efendim arka kapı açılmayacak önden inmeniz gerekiyor. İki Rizeli de anlamamışlar neden böyle olduğunu ve birbirlerine bakmışlar kısa bir an ve sormuş bir tanesi, -Niçun? Çünkü arka kapı açılmıyor, önden körük takılacak ve körüklü tünelden inecek bütün yolcular efendim. İki arakadaş ''hmm, öyle mi!?'' der gibi birbirlerine bakmışlar ama aslında yine bir anlam verememişler. Bütün yolcular ayaklandığından da yerlerinden hareket edememişler. Birbirlerine sessiz sessiz bakarken biri diğerine şöyle demiş. -Biraz daha bekleyelum, belçi arka kapiyi açarlar. |
01-06-2008, 19:53 | #394 |
|
Ankara'da Esenboğa hava alanında bilet kontrolü yaptırmak için bir gişe memurunun önündeyim. Biletimi verdim ve işlemin bitmesini bekliyorum. Hemen solumda da diğer gişe memuruna bir müşteri yanaşmış ve şöyle söylüyor,
-Uçak bileti almak istiyorum! -Nereye gideceksiniz? -Rize'ye!... Not:Rize'de hava alanı yok malesef. |
01-06-2008, 19:59 | #395 |
|
Yine uçaktayım ve bu kez havalanmışız.
Arkamda iki Rizeli konuşuyorlar. -Ula uyuyimisun? -Acayip uykum var induk mi beni uyandur. Başka bir seferde de şöyle bir diyalog, -Osman, Mola verecek miyik? -Ne bileyim cit kaptana sor. |
01-06-2008, 20:06 | #396 |
|
Bitmez vallahi bu diyaloglar.
Paylaşayım bir an önce... İstanbul'dan Trabzon'a sefer yapan ... firmasının uçağı Trabzon hava alanına inmiş. Yolculardan biri uçak daha durmadan kemerini çözmüş ve ayağa kalkmış hemen. Tam üst dolabı açmaya hazırlanırken. Hostes anons yapmış ''Lütfen uçak durmadan emniyet kemerlerinizi çözmeyin ve yerinizden kalkmayın!'' Bizim ayaklanan hemşeri şöyle demiş, -Ula hemen da nerden cordi beni!... Hayat; düşerken uçurumdan gülmesini bilmektir uçarken bile olsa... |
17-06-2008, 08:20 | #397 |
|
Acı patlıcan olamadık bu hayatta.
Kırağı her zaman çaldı soğuğu yüzümüze. Katı yürekli mayasız bir ruh, Olamadık ne yapalım şu uçurum hayatta. Hayat;içindeki pislikleri ayıklanamayan bir su, meyil verdinmi akar, akarken durduramazsın. Hayat hüzündür bazen, geldi gitmez tükenmez. |
24-07-2008, 19:22 | #398 |
|
Hayat;
Gitme ne olur demektir, fırtına kopan şelalede Duyurmaya çalıştıkça sesini sevdiğine Çırpınmaktır kaybetmemek için, sevmek için Tutuk kalmış elleri, dili;sıkı alabildiğine ''Gitme, kal ne olur!'' demek ve ardından yalvarmak Dolan gözlerini kırpmamak akmasın diye gözyaşı Söylenmek içinden ''kal, ben herşeye razıyım!'' Yaklaşan zamana ''dur!'', geçen zamana vahlanmak |
25-07-2008, 23:28 | #399 |
|
geçmiş, geçmiştir tüm gürültüsüyle
geleceğin tatlı mırıltısı duyulur uzaktan yol, bir adımla başlar ve biter ömür, yeni günlerin toplamıymış, öğrendim 07.04.2002 |
26-07-2008, 16:42 | #400 |
|
Uçurumun gölgesinde diplerde gezen kulum,
Uzandı tutamadı dalları kısa kolum, Hayat hep mi acıdır hep sürecek mi zulüm, Bu ne biçim hayattır,bu ne bitmez uçurum. |
14-08-2008, 14:45 | #401 |
|
Beklemek,
Beklemek, Beklemektir sabahı Dile dökmektir Ah'ı Beklemek, Beklemek, Beklemektir doğumu Çözülecek boğumu Beklemek, Beklemek, Beklemektir bu hayat Yaa! Bu hayat çok bayat |
14-08-2008, 14:49 | #402 |
|
Hayat hissetmektir. Doya doya ağlayabilmektir.
|
14-08-2008, 14:56 | #403 |
|
Hayat, bitene dek ne olduğunu anlayamadığımız şeydir.
|
14-08-2008, 16:13 | #404 |
|
Hayat, kıpırtıdır!
|
14-08-2008, 16:31 | #405 |
|
Sayın Üyeler kusura bakmayın ama ben gerçekten ne yapmaya çalıştığınızı anlayamadım. fazla felsefi görüşlerinize saygı duyuyorum ancak soyut ama çok soyutlar. Fazla söze hacet yok, bence sadece yaşamaktır hayat...
|
14-08-2008, 16:59 | #406 |
|
Hayat bir şırpıntıdır.
|
14-08-2008, 19:44 | #407 |
|
Hayat, yaşam emaresidir.
Ab-ı hayat... |
14-08-2008, 22:32 | #408 | |||||||||||||||||||||||
|
Bu somut görüşünüzle bizi aydınlattığınız için teşekkür ederim. |
15-08-2008, 00:00 | #409 |
|
Hayat
Hayat;
Allah hiç kimseye kaldıramayacağından fazla yük vermez demek,(acı çeken) Pişman değilim gene olsun aynı şartlar gene yaparım demek(kefil) Var da özlüyorum, görmezsem görmeyim demek. (hasret çeken) Her şey çok güzel olacak demek(sadece umudu kalan) Lanet olsun bu bendeki insan sevgisine demek(dolandırılan) Sen olsaydın napardın? demek. (mantıklı neden bulamamış) Çalışır öderim demek(borç içinde yüzen) Ve hayat her gün , her an sürprizle karşılacak kadar şaşırtacak bir olgudur. Hayat bir uçurumdur gerçekten, ama düşerken kahkaha atıp son ana kadar bir yerde takılıp yaşayacağın umududur.Uçmak mükemmel, düşmek acıdır. |
15-08-2008, 09:04 | #410 |
|
Hayat yoktur.
|
15-08-2008, 09:41 | #411 |
|
yaşamak şakaya gelmez
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın bir sincap gibi mesela yani yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden yani bütün işin gücün yaşamak olacak. yaşamayı ciddiye alacaksın yani o derecede öylesine ki mesela kolların bağlı arkadan sırtın duvarda yahut kocaman gözlüklerin beyaz gömleğinle bir laboratuvarda insanlar için ölebileceksin hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken hem de en güzel en gerçek şeyin yaşamak olduğunu bildiğin halde. yani öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı yetmişinde bile mesela zeytin dikeceksin hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için yaşamak yanı ağır bastığından. 1947 2 diyelim ki ağır ameliyatlık hastayız yani beyaz masadan bir daha kalkmamak ihtimali de var. duymamak mümkün değilse de biraz erken gitmenin kederini biz yine de güleceğiz anlatılan bektaşi fıkrasına hava yağmurlu mu diye bakacağız pencereden yahut da sabırsızlıkla bekleyeceğiz en son ajans haberlerini. diyelim ki dövüşülmeye değer bir şeyler için diyelim ki cephedeyiz. daha orda ilk hücumda daha o gün yüzükoyun kapaklanıp ölmek de mümkün. tuhaf bir hınçla bileceğiz bunu fakat yine de çıldırasıya merak edeceğiz belki yıllarca sürecek olan savaşın sonunu. diyelim ki hapisteyiz yaşımız da elliye yakın daha da on sekiz sene olsun açılmasına demir kapının. yine de dışarıyla birlikte yaşayacağız insanları hayvanları kavgası ve rüzgarıyla yani duvarın ardındaki dışarıyla. yani nasıl ve nerede olursak olalım hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak... 1948 3 bu dünya soğuyacak yıldızların arasında bir yıldız hem de en ufacıklarından mavi kadifede bir yaldız zerresi yani yani bu koskocaman dünyamız. bu dünya soğuyacak günün birinde hatta bir buz yığını yahut ölü bir bulut gibi de değil boş bir ceviz gibi yuvarlanacak zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız. şimdiden çekilecek acısı bunun duyulacak mahzunluğu şimdiden. böylesine sevilecek bu dünya "yaşadım" diyebilmen için... Nazım Hikmet |
15-08-2008, 10:00 | #412 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın Işık; Biz ne yaptığımızı biliyor muyuz? |
15-08-2008, 10:09 | #413 | |||||||||||||||||||
|
|
15-08-2008, 13:22 | #414 | |||||||||||||||||||||||
|
Hayatı bence çok ciddiye almışsınız. Hayat, bir hikayedir. Bir Nazımdır, bir nizamdır. Bazen Suattır. Kimi zaman Aşure. Hayat dediğin nedir ki? :Küçük bir yalandır! |
15-08-2008, 15:04 | #415 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
ölüm için de birşey koysanız? şu gölün yanında oturduğumuz varsayalım mesela.. su ..ağaçlar..... yer üstündeki "bize göre" canlılar.. ve de başımızı kaldırıp gökyüzüne baktığımızdaki gördüklerimiz.. muhteşem samanyolu ve derinliği evrenin. bizim var olup olmadığımız onun umurunda değil.. bizim umurumuzda herşey.. suya düşen yansımalarla ilgileniyoruz....ab-ı hayat var zaten.. ama bizle değil..
|
15-08-2008, 15:30 | #416 |
|
bir uçurumdur hayat azgın dalgalarıyla boğuştuğumuz,bazen boğulma tehlikesi geçirdiğimiz,bazen bata çıka yüzdüğümüz bir deniz gibi....
ama herşeye rağmet hayat güzeldir öyle değil mi? |
15-08-2008, 18:12 | #417 |
|
:)
Hayat hiç bir zaman taze ekmeğe sürülen tereyağı olmadı olmayacak da ne yazık ki alıştık artık da
|
15-08-2008, 19:51 | #418 | |||||||||||||||||||||||
|
İlginç bir bakış açısı Bence hayat her anıyla böyle -taze ekmeğe sürülen tereyağı - . Eğer yorulmayı , sabretmeyi, kanaat etmeyi ve çaba göstermeyi, bilirsek. |
15-08-2008, 21:02 | #419 | |||||||||||||||||||||||
|
Bu sözü çok tuttum. |
15-08-2008, 23:26 | #420 |
|
Hayat,aklımızın alabildikleridir.
Aklımızın alamadıkları ise ölüm.. Aklımızı alan ise yaşam.. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 4 (0 Site Üyesi ve 4 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Kredili hayat sigortası... | Av.Hilmi Sormazoğlu | Meslektaşların Soruları | 2 | 17-12-2006 19:34 |
Hayat T T ! | ankara7406 | Site Lokali | 3 | 08-09-2006 14:53 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |