11-09-2010, 11:09 | #361 |
|
Ceza Ve Ceza Muhakemesi Hukuku Kürsüsü
Ders Dağılımı: Ceza Genel I Ve II: Prof. Dr. Hakan Hakeri Ceza Özel I Ve II: Yrd. DoÇ. Dr. Murat Aksan Ceza Muhakemesi Hukuku I: Yrd. Doç. Dr. Onursal Cin Ceza Muhakemesi Hukuku II: Yrd. Doç. Dr. Berrin Akbulut |
12-10-2010, 11:36 | #362 |
|
eskilerden bir selam
Merhabalar, 1990 mezunuyum.Kamu kurumunda avukatlık yapıyorum.
Okul, Muhacir Pazarında Çocuk Esirgeme Kurumunun bahçesinde iken 3 sene orada okuyup sonra kampüse taşındık.Kampüste Ziraatlilerle aynı binayı paylaşmıştık. Selçuk mezunuyum diye hep gurur duydum. Mesleğimde iyi olduğumdan dolayı takdir ediliyorum. Bizim dönemden avukatlık yapan çok az, genelde hakim ve savcı oldular. Bizim dönemde asistan olanların profesör olduğunu görüyorum şimdi. Nurşen Ayan bizden bir önceki sınıftan, Banu Bilge ile Binnur bizim sınıftandı. O günlerde akademik kariyer yapabilmek için başarının yanında illa ki akademisyenlerden birinin karısı/kocası,kızı/oğlu,kardeşi vs.olmak gerekiyordu. Mezuniyetten sonra Rıza Ayhan,Vahit Bey, Cumhur bey ve Sami Beyle Türk Hukuk Enstitüsünde karşılaşmıştım.Bu satırlar benim geçmişi hatırlamam için vesile oldu...Tüm öğrencilere kolaylıklar diliyorum.Sağlıcakla kalın |
15-12-2010, 10:05 | #363 |
|
merhaba,
ben de selçuk üniversitesi hukuk fakültesi mezunuyum. okurken de sonrasında da selçuk mezunu olmakla asla övünmedim. aksine anadolu'nun ortasındaki bu denli kötü bir üniversiteyi kapatmaları gerektiğini savundum. çoğunluk beni elitist olmakla suçladı. halbuki ben tehlikeyi ilber ortaylı'dan daha önce haber vermiştim. bir üniversiteyi üniversite yapan vizyonu bu okulda göremedim. öğrencilere öğrenciler tarafından uygulanan baskının yönetim tarafından nasıl da desteklendiğini gördüğüm gün okuldan soğudum. türkiye gibi azgelişmiş bir ülkenin tipik sorunlarının yer aldığı bu anadolu kentinin üniversitesinden ise fazlaca bir şey beklememem gerektiğini tercih zamanı bana anlatan olmadığı için belki de hayatımda bir beş seneyi boşa harcadım. ama selçuk hukukta okuyan arkadaşlara tavsiyem okulda sizlere verilmeyen ve bir hukukçuda mutlaka olması gereken "özgürlükçülük" nosyonunu edinmeye çalışmanız. yoksa hukukçudan ziyade yasaları bilen katip olunuyor. |
15-12-2010, 12:30 | #364 | |||||||||||||||||||||||
|
Yavuz Atar'dan ders almış mıydınız? Ayrıca şu an siz okuldan mezun olalı 6 yıl geçmiş, akademik kadroda bayağı bir değişiklik oldu. Kendi adıma söyleyeyim hiçbir şekilde baskıyla karşılaşmadım. Hiçbir hoca derslerine devam edenlerin azlığı yüzünden zor soru sormadı, bunu önemsemedi bile. Veya diğer şeylerde de böyle. Hocalarımızın size ne tarz bir baskı oluşturdu açıklarsanız ziyadesiyle memnun olurum. |
15-12-2010, 22:51 | #365 |
|
sayın tavus,
2004 mezunuyum. öğrencilerin öğrencilere yaptıkları ve yönetim tarafından da desteklenen baskıcı bir yapıdan bahsetmiştim aslında. birkaç örnek verirsem net olarak anlaşılacaktır.
ama okulu övmeden önce çok iyi düşünmek gerekir. selçuk, tipik bir anadolu üniversitesidir. ve tipik bir anadolu şehri ile tipik bir anadolu üniversitesinin tüm sorunlarını bünyesinde barındırır. çoğulculuğu reddetme, hoşgörüsüzlük, farklı olana tahammülsüzlük, kütürel çoraklık, baskı vs. tabi bu yazdılarımı "ol mahiler ki derya içredir, deryayı görmezler" diye bağlayayım. sonradan bakınca durum değişecektir. |
16-12-2010, 06:05 | #366 |
|
Sayın Emrah Çevik;
Öncelikle Atatürk Öğrenci yurdunda kaldığımı belirtmeliyim. 2008 Ekim ayından beri yurttayım. Bahsettiğiniz sorunların hiçbirini yaşamadım. Hatta bizler rahatlıkla kız öğrenci yurtlarına giriyor, girişteki bekleme lobisinde oturabiliyoruz. Müdüre B blokta olduğu için B bloğun içine bile giriyoruz. Fakülte hakkında söylediklerinize gelecek olursam: Öncelikle bahsettiğiniz sorunları biz yaşamadık. Şayet azıcık bir şey yaşasaydık, Zamane dekanı Sayın Mehmet Ayan, o öğrencileri fena yapardı, hiç yoktan bizde öyle bir izlenim bırakmıştı. Ayrıca Bahsettiğiniz sorunlardan Yavuz Atar da bahsetmişti biraz. Ama fakültede bu kadar vuku bulduğundan bahsetmedi, zannımca kendisinin haberi yoktur. Hatta derste bu olaydan bahsederken de sizin şu anki düşüncenizi de paylaşmıştı. Bunu da ekleyeyim. Ayrıca dediğiniz mağduriyetleri yaşayan bir öğrenci şu an mevcut olsa ve Şahin hocanın yanına gitse, eminim ki Şahin hoca onun mağduriyetini gidermek için elinden geleni yapar. 2 sene boyunca Mehmet Ayan hocamız dekandı. Fakültede siyasetin s'ni alet etmek, birisine siyasi sebeplerden dolayı öte git demek, ancak ve ancak delilik olurdu. Yani bu konuda dekanımız ziyadesiyle disiplinliydi. Ve üniversitemizi yaşadığınız olaylar münasebetiyle bir Anadolu üniversitesi olarak görmüşsünüz. Ben de size 2004 değil 2008 yılından örnek vereyim. Anayasa dersiyle ilgili yaşadığınız sorunu İstanbul üniversitesinin 1. sınıf öğrencileri de (yıl 2008) bizzat farklı bir görüşe sahip öğrenciler tarafından yaşamıştır. Ayrıca Gazi Hukuk'ta da benzer sorunlar hala vardır. Liseden çok samimi arkadaşlarım bu okullarda okuyorlar. Bu fakültelerin 2008 girişli öğrencilerine sormanız durumunda dediğim şeylerin doğruluğunu onaylarlar. Ve biz onların yaşadığı bu sorunu şu an Selçuk'ta yaşamıyoruz. Sizin mantığınıza göre o zaman biz şu an İstanbul ve Gazi'den daha üstün daha modern ve daha iyi bir hukuk fakültesi miyiz? |
17-12-2010, 23:17 | #367 |
|
sayın tavus,
sizlerin bizim yaşadığımız olayları yaşamamanız elbette sevindirici. ama bu olaylar olurken fakaülte yönetiminin veya bazı hocaların bunlardan haberlerinin olmadığını düşünmek fazla iyimserlik olur. şahin hoca ben okurken doçentti ve onun da bunları bilmediğini düşünmek iyimserlik olur. eski okul binası iletişim fakültesinin yanındaydı ve en altta kantin vardı. o kantinde "reis" tabir edilen kabadayı tiplerin masası ve masanın arkasındaki duvarda da bazı posterler asılı olurdu. herkese nasıl davranmaları gerektiğini söyleyen bu şehir eşkıyası kılıklı tiplerden 5 yıl boyunca bolca gördüm. bu, tüm bölümlerde böyleydi. sonuç olarak benim okuduğum dönemde selçuk, üniversite sıfatını hak etmeyen lise seviyesinde bir okuldu. gelişme olması sevindirici. hukuk fakültesinde şiddetten uzak siyaset olmalı ve "her görüş için" bu serbest olmalı. aydın tavrı budur. hocalar da aydın olmak zorundadır. siyaset hukukun belki de belkemiği. üniversiteleri siyasetten uzaklaştırmak ve örgütsüzleştirmek ortaya sadece kanun hamalları çıkarır. başkaca da işe yaramaz. ikinci durum yani orasının kolay kolay taşralıktan çıkamayacak olması ise daha derin bir sorun. şehirle ilgisi var. kültürel yapıyla ilgisi var. selçuk'un bir gelenek oluşturamama ihtimalinin hayli fazla olduğunu görürsünüz. zaten kadroya bakınca asla bir ankara ve istanbul olamayacağı anlaşılıyor. nitelik açısından bunu karşılaştırabilecek yetkinlikte değilim ama sayı olarak baktığınızda bile selçuk'un ne kadar geride olduğunu anlarsınız. ve maalesef türkiye'de tüm anadolu üniversiteleri anadolu takımlarının kaderini paylaşmaya mahkumdur. ankara ve istanbul'u çok üstün üniversiteler saydığımdan değil. tıpkı fener'in, beşiktaş'ın filan çok üstün takımlar olmadıkları gibi. kötünün iyisi olduklarından. bu toprakların çıkarabildiği ve sadece bu topraklarda bir şey olan. evrensel olamayan kısaca. yoksa -başka bir yazıda da ankara hukuku harvard ile kıyaslamış ve ne kadar güdük olduğunu iddia etmiştim- türkiye'de üniversite düzeni doğramacı vs. sayesinde zaten ölü doğmuştur. ve bana göre bir hukuk fakültesinin en önemli ödevi yetiştireceği hukukçulara evrensel bir insan hakları savunusu yapabilecek misyonu vermesidir. okulun kıymeti buradan anlaşılır. yoksa yasa maddeleri kitaplarda yazıyor. |
18-12-2010, 03:35 | #368 |
|
Bu kadar rahatsız ve şikayetçi iseniz neden suç duyurusunda bulunmadınız?
Ben hareketlerinin suç teşkil ettiğini düşündüğüm fakülte sekreteri ve öğrenci işleri hakkında suç duyurusunda bulunmuştum. Şikayet çözüm değil, bir hukukçu adayı olarak eğer ki sessiz kaldı iseniz hata yapmışsınız. Ben sınavlar hariç olmak üzere sadece 2 kez okula geldim, birinde sekreter ünvanlı insanla tartıştım, suç duyurusunda bulundum ettiği ahlaksız bulduğum sözler için... Saygılarımla |
18-12-2010, 09:39 | #369 |
|
sayın dayar,
haklısınız. bende hata olmadığını söylemedim. ama bu selçuk'la ilgili gerçekleri değiştirmiyor. |
18-12-2010, 23:49 | #370 |
|
Sayın Dayar'a katılıyorum. Yazınızı okuyunca ben de düşünmüştüm aynı soruyu.
Sayın Emrah Çevik, Anadolu takımlarını örnek vermişsiniz, aynı örnek üzerinden gitmek istiyorum. Bursaspor siz fakülteden mezun olduğunuz sene ikinci lige düşmüştü geçen sene şampiyon oldu. Hala şu an ligde en çok puanı olan üç takım Anadolu takımı (Trabzon-Bursa-Kayseri) Bence ne Anadolu takımlarını nede Anadolu üniversitelerini küçümsemeyiniz, bahsettiğiniz günler, ben kendi yaşadıklarımdan karşılaştırdığım kadarıyla geçmişte kalmış. Son cümlenize bu sebepten dolayı size katılamıyorum. 2004 yılında yaşadığınız şeylerden dolayı 6 yıllık bir zamana rağmen hala bazı şeylerin aynı olduğunu düşünmeniz bence ziyadesiyle fakülteye haksızlıktır. Geniş bir zamanınızda sizi fakülteye de bekleriz. |
22-12-2010, 16:13 | #371 |
|
türkiyedeki üniversite sistemi bu ülkeyi ileri taşımaktan uzak.
aşağıda bir site linki veriyorum. burada çeşitli kriterlere göre üniversite sıralamaları var. hangi üniversite nerede görülebilir. http://www.uralakbulut.com.tr/wp-con...king-Lists.pdf kriterleri bilmememe bilsem dahi bunları değerlendirebilecek yetkinlikte olmamama rağmen listeye alınan tüm üniversitelere aynı kriterler uygulandığı için bize yapılan göreli bir haksızlık olmadığını varsayabiliriz. türkiye'de bazı üniversiteler bu ülkenin gözbebekleridir. ama onlar bile dünya ölçeğinde güdüktürler. anadolu üniversitelerinin ise dünya ölçeğinde herhangi birşansları yoktur. burada sadece ve sadece kendimize kızmalıyız. biz nerede hata yapıyoruz demeliyiz. yoksa kendi kendimize propaganda yaparak bir yere varamayız. anadolu üniveristeleri zaman zaman yıldızları parlayan ama mütemadiyen bu başarılarını üç büyükler karşısında sürdüremeyen anadolu takımlarına benzerler. avrupa'da ise hiç şansları yoktur. ve başarı hele de bilimsel başarı asla tesadüf değildir. bir düzen, disiplin ve çalışmanın ürünüdür. türkiye'de üniversite eğitimi lisenin az ötesindedir. ve maalesef selçuk tipik bir anadolu üniversitesidir. not : öğrenciler arasında şiddet eğilimli şehir eşkıyalarının sayısının azalması sevindirici. ama umarım entelektüel düzeyde tartışmalar devam ediyordur. |
08-02-2011, 09:29 | #372 |
|
bende selcuk 2010 mezunlarındanım ve okulumu çok seviyorum fakulteyi yeni kazandığımda üniversitede siyasi olaylara karışmamam bu konuda selcuk üniversitesinin baskın milliyetçi bir görüşünün olduğu ve böyle düşünmeyenlere pek tahammüllerinin olmadığını söylediler..fakat sonradan anladımki söylenenler gerçekten çok eskilerde kalmış evet birbirlerine tahammülü olmayan öğrenci grupları vardı fakat bunun bütün üniversitelerde olanlardan çok farklı ve çok daha fazla olduğunu asla düşünmüyorum.. reis ve asenaların öğrencilere baskı kurup öğrencilerin davranışlarına müdahale etmesine yönetim gerçekten artık müsade etmiyor.. Mehmet Ayan, İbrahim Aslan ,Mustafa Avcı gibi çok kıymetli ve değerli hocaların bilgilerinden ve tecrübelerinden faydalanabildiğim için kendimi çok sanslı hissediyorum..
|
23-03-2012, 18:35 | #373 |
|
Üzerinden o kadar da uzun zaman geçmiş olmasına rağmen yine de bana yaşadığım mutsuzlukları unutturamamış olduğunu görüyorum yılların... 1994 girişliyim fakülteye. Asla bitmeyeceğini düşünmüştüm, bitti. Sayın Emrahcevik'in belirttiklerine benzerdi yaşadıklarım. Muhteşem başarılarla dolu bir lise hayatından sonra girdiğim fakültede daha ilk sene sınıfta kalmanın ne demek olduğunu .. .. .. .. hiç bilmeyin Sisteme takılıp üç ders yüzünden sınıf tekrarı yaptım. Seçimlik değil zorunlu ders olan Siyasi Tarih ki Gül Hocamız giriyordu (kendisiyle iki sene sonra Türk Hukuk Tarihi dersinde yine karşılaşacaktık); esasen Afgan asıllı bir hoca tarafından (Emin Emini idi yanlış hatırlamıyorsam) yazılmış düşük cümlelerle dolu bir kitabı olan Hukuk Başlangıcı ki sanıyorum o dönem bizden istenen o bozuk cümleleri ezberlememizdi.. Ve daha ilk haftalarda hınca hınç dolu derslikte (amfimiz yoktu o dönem) soru soran bir arkadaşımızı “İki üç hukuki terimi bir araya getirdin de soru sorduğunu mu zannediyorsun, otur yerine!” diye azarlayan Hasan Tunç Hocanın Anaya Hukuku idi sınıfta kalmama sebep üç ders. Şimdi geriye dönüp hem kendimi hem şartları eleştiriyorum ama bir türlü anlayamıyorum bazı şeyleri. Örneğin Türk Hukuk Tarihi dersinde (iki sene aldım) neden satır satır ezberlemek zorunda kaldık meslek hayatımızda belki de hiç karşımıza çıkmayacak olan bir mehir konusunu? Ya da adını hatırlayamadığım İdare Hukuku okutmanı hocamız sınıfta “ne kadar da zor soru sorarmışım yahu” diyerek böbürlenebildiğinde nefsinin esiri olduğunu idrakten nasıl bu kadar uzaklaşabilmişti? (İdare Hukukunu zorlanmadan ilk yılımda verdim. Fakat bu ders yüzlerce insanı gerçek anlamda mağdur eden, bir çok insanın en az 4-5 yıl boyunca aldığı ama bir türlü geçemediği hatta bazılarının atılmasına sebep bir dersti) Onca olumsuz anı arasında sanıyorum sadece Mehmet Ayan Hocamızı hatırladığımda gülümseyebiliyorum. Bir de Felsefe dersimize giren Akif Hocamızı.. Yurt mu, Aman Allahım. 4 sene boyunca kaldım o kampüs yurdunda. Gözlerimin önünde olması bir tarafa koca yurdun gözü önünde siyahi bir arkadaşı tekme tokat dövdüler kendilerine ülkücü diyenler. Onca kapı görevlisi, yurt yetkilisi.. Kimse müdahale etmedi. Belki de her yerde bir reis olduğundandır kim bilir? Her yerde bir reis vardı çünkü evet, kat reisi, sınıf reisi, fakülte reisi. Belki oda reisi bile varmıştır. Reis bolluğu içindeydik yani. Okul kantininde masaları bile ayrıydı. Giyim kuşamları, yürüyüşleri, bakışları.. Bir kinayem var bu noktada evet. Aslında yazmaya başlarken kimseyi rencide etme niyetinde değildim fakat hatırladıkça .. .. müsaade edin en azından sitemimi dile getireyim. Eğitim, öğretim görmek, toplumun genelinden biraz daha ileri düzeyde ufkumuzu genişletip hayata daha aydınlık bakabilmek ez cümle kendimizi geliştirebilmek amacıyla gittiğimiz o yerde bu kadar siyasi bir duruş takınarak herkese her şeye müdahale ettiğiniz, baskı kurmaya çalıştığınız için, o siyahi arkadaşı o gün herkesin içinde dövdüğünüz için kendi adıma sizi hiç bağışlamayacağım.
(Bunca güzel yazı arasında pek şık durmayacak belki yazdıklarım, sitemlerimin ardı da gelebilir düşüncesiyle sonlandırmak en iyisi. Yaşadıklarımızı yeni nesilden hiçbir kardeşimin yaşamaması temennisiyle..) |
23-03-2012, 20:53 | #374 |
|
bende 2010 mezunuyum ve okuduğum dönemde de okulumu seviyordum ama mezun olup iş hayatına geçtikten sonra okulumu daha da özlemeye başladım şimdi imkanım olsa Konya'ya ve Selçuk Üniversitesine geri dönerim bir dakika bile tereddüt etmem genel olarak eğitiminden memnunum, ancak bunu okuldayken fark edememiştim. Ne zamanki okulum bitti stajımı başlattım o zaman anladım neleri bildiğimi ve uygulayabildiğimiSelçuklu olmaktan gurur duyuyorum
|
23-03-2012, 20:56 | #375 | |||||||||||||||||||||||
|
|
09-01-2013, 00:40 | #376 |
|
Sayın dekanımız Prof. Dr. Mehmet AYAN hocamız, özellikle biz 2006-2010 dönemi için efsanedir. En cok zorlandigimiz sinav, en cok korktugumuz hocaydi ama en saygi duydugumuz, dersini en cok dinledigimiz hocamizdi. Her hocamizin yeri farkliydi ama ondan ayri bir çekinirdik. Ben şahsen bayram gibi özel günlerde hatrını sormak için aradığımda bile hala çekinirim:-) Onun dersinden aldığım ve hocamızın özellikle değindiği hususlar hala aklımdadır. Tek bir cümle ile kurguladığı bir sınavda neredeyse tüm tapu sicili ve zilyetlik kitabını sınavda 1 sayfaya sığdırmıştık. Diplomamda mezuniyetimize 1 ay kala dekan olan Ömer hoca degil de Mehmet Hoca'mızın imzasinin olmasini cok isterdim. Ceza Hukukunda Sulhi Dönmezer neyse Medeni Hukuk ve Borçlar Hukukunda kesinlikle Mehmet AYAN odur...
|
09-01-2013, 12:22 | #377 |
|
2002 yılıydı fakülteye başladığımda, Pembe (bize göre rengi buydu) binanın ilk öğrencileriydik. Baba gelmişti açılışa, sonra kantinde teşkilat masası vardı. Anfilerde ses sistemi yoktu, İlk zamanlar fakülte çok iticiydi, soğuk ve boştu... Hatta bir ara fakülte dışından kimse giremiyordu içeri, fakülte öğrencisi olup kimliğini gösteremeyen dahi! Değişti ama sonra, tıpkı ben gibi... Mesela Man in the Black takımı gitti, dekan değişti, Ses geldi fakülteye, renk geldi tabi ki... Bahçesi yapıldı, Hoşgörü, anlayış, kabul kavramları yerleşti.
Güzeldi be... ama bi daha mı. Uzak olsun bana Konya. |
02-06-2014, 22:47 | #378 |
|
Mehmet Ayan hocamızı anmadan olmaz o gocaamaan gocamaann deyişini kolunu kürsüye nabersin lan diyecekmiş gibi koyuşunu ve tabi ki zor fakültenin bütlerde insafa gelen hocaları hepsiyle güzel bir bütündüler buradan saygılar selamlar
|
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Selçuk Üniversitesi Mezunları Derneği | Av.Elvan Akkaya | Site Lokali | 16 | 12-10-2010 11:41 |
İstanbul Üniversitesi Öğrencileri Nerdesiniz? | ncoban | Hukuk Lisans Eğitimi | 353 | 06-02-2010 01:21 |
KKTC ,Doğu Akdeniz Üniversitesi mezunları ve öğrencileri | Av.Ali ÇİTİL | Hukuk Lisans Eğitimi | 39 | 28-08-2009 22:06 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |