En Son Okuduğunuz Kitap?

orkun uçar asi herkese tavsiye ederim

don kişot arkadaşlar..bu zamana kadar neden okumadım ki?kesinlikle okunmalı..bu arada alamut muhteşem..bir gün tek başına zaten baş yapıtım.

Makale okumaktan şu ara kitap okumaya hasret kaldım sanki. Artık daha keyifli şeyler okumak istiyorum biraz da.

deviniş projesi politik kurgu tavsiye ederim

Dicleden Yükselen Feryat Hallac-ı Mansur

eroinle dans..

Canan Tan'ın kitabı..sadece mutsuz veya hayatın sillesini yemiş çaresiz insanlar mı eroin kullanır sanıyorsunuz?kesinlikle yanılıyorsunuz...

Açık toplum ve düşmanları..Karl popper..

Germinal - Emile Zola

YÜREĞİM SENİ ÇOK SEVDİ. Canan Tan
Bir nefeste okuyacağınız ve herkesin kenidisindende birşeyler bulabileceği bir kitap.

Alıntı: Yazan suskun_juliette Piraye-Canan TAN -Ah be Piraye ne şu Diyarbakır'dan çektiğimiz

Sırada olan kitap, arkadaşımın bitirmesini bekliyorum başlamak için.

Alıntı: Yazan refya Sırada olan kitap, arkadaşımın bitirmesini bekliyorum başlamak için.

Canan Tan; En son yürekler ölür.(Arkadaşım henüz bitiremediği için, buna başladım)

Elif Şafak-Aşk kitabi gerçekten güzel olmuş özellikle tasavvuf edebiyatı sevenlere okumalarını tavsiye ederim. Ben çok beğendim.

Nermin Bezmen Kurt Seyt&shura-Kurt Seyt& Murka Hüzünlü aşk hikaysi sevenlere tavsiye olunur Ayrıca Elif Şafak'ın Aşk isimli romanı da oldukça etkileyici ve sürükleyici...

Arthur Golden-Bir Geyşanın Anıları.
/Yaşadığı dönemin en ünlü geyşası olan Nitta Sayuri'nin anılarının oldukça güzel anlatıldığı bir kitap.Kesinlikle tavsiye ederim./

Cengiz Aytmatov-Gün Olur Asra Bedel.
/Yedigey'i Sarı-Özek'i ve tarihin o dönemindeki yaşanılanları anlatıyor.Dünü,bugünü ve yarını yeknesak ele almış./

İkisini de bir günde bitirdiğim için son kitaplarım olarak yazayım demiştim

Kitap okuyan herkes klasikleri çoktan okuyup bitirdi sadece bir ben mi tembellik ettim, yoksa kimse klasikleri okumuyor mu?

Alıntı: Yazan Raşit Tavus Kitap okuyan herkes klasikleri çoktan okuyup bitirdi sadece bir ben mi tembellik ettim, yoksa kimse klasikleri okumuyor mu?

Ben kendimi klasik okuma özürlü ilan ettim yıllar önce, çünkü o kadar çok kiap okumama rağmen klasik okuyamıyorum, neden bilmiyorum ama çok fena sıkılıyorum. Halbuki kitap okumayı çok severim ben. Yani yalnız değilsiniz

Alıntı: Yazan kordelya Ben kendimi klasik okuma özürlü ilan ettim yıllar önce, çünkü o kadar çok kiap okumama rağmen klasik okuyamıyorum, neden bilmiyorum ama çok fena sıkılıyorum. Halbuki kitap okumayı çok severim ben. Yani yalnız değilsiniz

Bu konudaki tespitim şu yönde; Ortaokul-lise yıllarımızda edebiyat ve Türkçe derslerimizde klasikler hep dönem ödevi olarak verilirdi. Dolayısı ile esasen o yaşlarda bu kitapları okumamız için metazori söz konusu idi. Pek çok kişi klasikleri bir ödev olarak okumaya zorlandığı için bu durum klasiklere karşı önyargı oluşmasına ve hatta tanıdığım bazı kimselerde de kitap okumaktan nefret etmeye varan sonuçlara neden oldu.

Ben kitapsız bir günü bile sevmeyen bir insan olarak , birisi bana "şu kitabı oku", "okumak zorundasın", "şu kadar zamanda bitecek" dediğinde okuyacağım varsa da okuyamam. Bu nedenle ortaokul-lise yıllarımda "ödev olarak" okuduğum kitapların hepsinden nefret ettim, hiçbirini beğenmedim, önyargısız okuyamadım. Bunların en başında da Madame Bovary gelir, hiç unutmam! Kimbilir belki bu kitabı şimdi yeniden okusam çok sevebilirim...

Buradan varacağım sonuç;
Bizim ülkemizdeki eğitim sistemindeki hatalardan biri de dayatma ve zorlamanın olmasıdır. Bir kimseye "şu kitabı şu kadar süre içerisinde okuyup özetini çıkaracaksın, ana fikri yazacaksın, sonra da sunumunu yapacaksın, sana sorulan soruları cevaplayacaksın!" diye dayatmada bulunursanız ne kadar verimli olmasını bekleyebilirsiniz ki...

İnsanlara seçim şansı verip kendi tercihlerini belirlemelerine ve tercih ettikleri bu yolda yaratıcılıklarını kullanmalarına olanak tanırsanız çok daha güzel sonuçlar alabilirsiniz.

Ben bir edebiyat öğretmeni olsa idim, öğrencilerime "Madame Bovary'i okuyup özetini çıkarın, ana fikrini yazın" demezdim; derdim ki "kendi seçeceğiniz bir edebiyat eserini alın, okuyun, inceleyin ve onun sizde uyandırdığı hisleri bize kendi seçeceğiniz bir yolla anlatın..." Sanırım bu daha eğlenceli ve yaratıcı sonuçlar doğurabilirdi. (Edebiyat öğretmenim bana böyle bir şans vermiş olsa idi okuduğum kitaba kendi hayal gücümle bir kapak tasarlardım sanırım )

Bilmiyorum sizler ne düşünürsünüz...

Alıntı: Yazan Av.Duygu Işık Ben bir edebiyat öğretmeni olsa idim, öğrencilerime "Madame Bovary'i okuyup özetini çıkarın, ana fikrini yazın" demezdim; derdim ki "kendi seçeceğiniz bir edebiyat eserini alın, okuyun, inceleyin ve onun sizde uyandırdığı hisleri bize kendi seçeceğiniz bir yolla anlatın..." Sanırım bu daha eğlenceli ve yaratıcı sonuçlar doğurabilirdi. (Edebiyat öğretmenim bana böyle bir şans vermiş olsa idi okuduğum kitaba kendi hayal gücümle bir kapak tasarlardım sanırım ) Bilmiyorum sizler ne düşünürsünüz...

Mesajınızın tamamına katılmakla birlikte en çok hoşuma giden bölümü burasıydı.

Bir reklamda "merak" için söylenen şey gibi:

Özgürlük güzel şey, güzel şey özgürlük...

Saygılarımla.

Alıntı: Yazan Özgür KARABULUT Mesajınızın tamamına katılmakla birlikte en çok hoşuma giden bölümü burasıydı. Bir reklamda "merak" için söylenen şey gibi: Özgürlük güzel şey, güzel şey özgürlük... Saygılarımla.

Mesajınızda bulunduğunuz tesbite tüm kalbimle katılıyorum .Çünkü insanlara dayatarak bir şey yaptırmaya çalıştığınızda sevilen şeylerin bile yapılmadığını görürsünüz. Ben de bu dayatma nedeniyle klasik okuyamadım ve şimdi de devam edemiyorum. Oysa keşke bu mesele zorla değil de sizin de öneride bulunduğunuz gibi daha yapıcı bir şekilde ortaya konsaydı sonuç böyle olmazdı diye düşünüyorum.

Alıntı: Yazan Av.Duygu Işık Ben bir edebiyat öğretmeni olsa idim, öğrencilerime "Madame Bovary'i okuyup özetini çıkarın, ana fikrini yazın" demezdim; derdim ki "kendi seçeceğiniz bir edebiyat eserini alın, okuyun, inceleyin ve onun sizde uyandırdığı hisleri bize kendi seçeceğiniz bir yolla anlatın..." Sanırım bu daha eğlenceli ve yaratıcı sonuçlar doğurabilirdi.

Keşke sizin gibi Edebiyat Öğretmenleri olsaydı. Eğer ben Edebiyat Öğretmeni olsaydım; Tanzimatı , Fecri Atiyi, Beş Hececileri vs bunların izledikleri akımları ezbere anlatmak yerine bu dönem yazarlarının kitaplarını okumalarını tavsiye ederdim. Ve aradaki "izm" farkını tartışmalarını sağlardım.Şimdilerde bunu yapıyorum ve o dönemi ve dönemin yazarlarını tarzını anlamak çok daha kolaylaşıyor.

Alıntı: Yazan kordelya Ben kendimi klasik okuma özürlü ilan ettim yıllar önce, çünkü o kadar çok kiap okumama rağmen klasik okuyamıyorum, neden bilmiyorum ama çok fena sıkılıyorum. Halbuki kitap okumayı çok severim ben. Yani yalnız değilsiniz

Aynı düşünceleri paylaşıyorum. Klasik kitaplar bende hep dayatma hissini uyandırır bu nedenle okumaktan haz almıyorum. Tabi bunda onları klasik yapan değerlerle benim klasik kıstasımın farklı olmasıda önemli bir etken. Klasiklerin çevirisi de çok önemli tabi bazı çevirmenlerin kurdukları cümleler için yeni bir çevirmene ihtiyaç duyabiliyorsunuz.

Orhan Pamuk-Kar
Başlarıyla ilgimi çekip ortalarından sonuna kadar "Sanki azıcık saçmalamaya doğru gidiyor." hissi uyandıran bir kitaptı.Edebiyattan anlamıyor muyum ben acaba?

Büyük Umutlar - Charles Dickens

Alıntı: Yazan ElSu Orhan Pamuk-Kar Başlarıyla ilgimi çekip ortalarından sonuna kadar "Sanki azıcık saçmalamaya doğru gidiyor." hissi uyandıran bir kitaptı.Edebiyattan anlamıyor muyum ben acaba?

Bu konuda size katıldığımı söylemek isterim. ["Sanki azıcık saçmalamaya doğru gidiyor" kısmına katılıyorum, yanlış anlaşılmasın]

koloni-jean christophe grange değişik bir kitaptı yorucu, sürükleyici bazen de biraz abartılı ama çok beğendim ben..

"Moskof Cariye Hürrem" İlk defa Hürrem'e kadın olarak bakabildim, o'na dair diğer kitaplarda bir canavar gibi gösteriliyor tamam yanlış yaptıkları var elbet fakat nihayetinde o da insan ve duyguları var. Farklı bir yönden bakmak isteyenlere tavsiye ederim çok akıcı bir dili var üstelik.

Nietzsche Ağladığnda.. Kesinlikle okunmalı.

İnternette gezinirken bir sitenin anket sorusunda verdiği cevaplardan biri gülümsetti ama daha çok "Neden böyleyiz?" dedirtti:

Alıntı: Yazan Av.Özgür KARABULUT İnternette gezinirken bir sitenin anket sorusunda verdiği cevaplardan biri gülümsetti ama daha çok "Neden böyleyiz?" dedirtti:

Aslında sorunuzu biraz daha geliştirebiliriz, neden bizim ülkemizde çıkan kitapların fontları bu kadar küçük ve satır araları bu kadar sık...

Ya da çok okunan kitapların, fontları neden özel, satır araları ferah diye de biliriz.

Binbir Gece Masallarını tavsiye ederim, hele de masal okumayı seven, hayal dünyası geniş biriyseniz benim gibi

Suzanne Collins- Açlık Oyunları (1. kitap)

Bir üçlemenin ilk kitabı olan Açlık Oyunları aslında fena olmayabilecek bir hikaye üzerine kurgulanmış bir bilim kurgu roman. Bana göre işin "bilim" ve "edebiyat" yönü çok baskın değil. Kitabın bazı bölümlerinde bir çocuk kitabı okuyormuşum hissine bile kapıldım. (Bazen çocuk kitapları okumak da iyidir gerçi.)

Panem ulusu, on üç mıntıkadan oluşmakta iken mıntıkalardan bir tanesinde çıkan isyan sonucu on üçüncü mıntıka Capitol tarafından tamamen yok edilmiş ve geriye on iki mıntıka kalmıştır. Capitol, on iki mıntıkadan oluşan Panem ulusuna, gücünü, otoritesini ve onlara her an neler yapabileceklerini hissettirmek; hatta hiçbir zaman unutturmamak niyetindedir. Bu nedenle her yıl bir şenlik süsü verilerek Açlık Oyunları adında bir vahşet senfonisi düzenlenmektedir.

Açlık oyunlarında her mıntıkadan 18 yaş altı bir erkek ve bir kız çocuğu kura ile yarışa katılmaktadır. Bu oyunda hayatta kalan ise oyunun galibi olmakta ve mıntıkasına daha iyi bir hayat kazandırabilmektedir. Romanın kahramanı Katniss'in (ve Peeta'nın) Açlık Oyunları'nda yaşadıklarının anlatıldığı bu kitap; özünde, despotik rejimlerin kapalı bir eleştirisini içeriyor ama pek sağlam bir eleştiri olmuş diyemeyeceğim. Bunu yaparken işin içine siyaseti ya da felsefeyi çok fazla karıştırmıyor, yüzeysel kalıyor bu yüzden de çerez bir kitap bence. Edebiyat yanı da baskın olmayınca çıtır çerez haline geliyor!

Bir de kitabın Türkçe çevirisinde o kadar çok yazım hatası var ki okurken bunlara takılmaktan dikkatim çok dağıldı. Kitabın sonlarına doğru hatalar iyice çoğaldığından herhalde çevirmen artık sıkılmış, bir an önce bitirmek istemiş diye düşünmedim de değil!

Velhasılıkelam çok daha iyi bilim kurgu romanlar okuduğumdan olsa gerek; Suzanne Collins'i haftanın rüküşü seçiyorum. (Şimdi bir yola başladık diye diğer iki kitabı da okuyacağım. Bakalım fikrim değişecek mi!)