Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Site Lokali Edebiyat, Müzik, Spor, Sinema, Bilgisayar.. Site üyelerimizin hukukla ilgisiz konularda sohbetleri için. [Siyaset ve din bu sitede konu dışıdır!]

Reenkarnasyona inananlar, geçmişte ya kraldır ya da kraliçe:)

Yanıt
Konu Notu: 8 oy, 3,00 ortalama. Değerlendirme: Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 30-05-2007, 10:44   #1
ParanoidAndroid

 
Varsayılan Reenkarnasyona inananlar, geçmişte ya kraldır ya da kraliçe:)

Antakya taraflarında reenkarnasyona inananların sayısı oldukça fazladır. Herkesin anlatacagı en az bir hikaye vardır bu konuyla ilgili. Hataylı bir arkadas, yaşadığı bir şeyi anlatmıştı bana. Ben de sizlere aktarmak isyitorum (ama vurgu verilmesi gereken yerde bunu yazıyla basarabilir miyim bilmiyorum, deneyecegim )
Akadas evin bir köşesinde kitabını okurken, bir hamam böcegi, kitabının tam ortasına düşmüş. Arkadaş, kitabı fırlatmış, terliği kaptıgı gibi hamam böcegini kovalamaya koyulmuş. Annesi gördügünde, ogluna kızmıs; "e dur dur, belki dayın" demiş (Vurgu annesinin konusmasında verilmeliydi, yazıyla basaramadım o yörede Arap şivesi baskındır) Yani anlaşıldığı üzere, arkadasın dayısı vefat etmiş; annesi reenkarnosyana inandıgı için, hamam böceginin erkek kardesi olabilecegi ihtimalini düsünüyor. Bu hikaye komik ve eglenceli gelmişti bana; ama aynı zamanda da annesini takdir etmiştim. Çünkü reenkarnasyona inananlar, geçmiş yaşantılarında kral ya da kraliçe olduklarını söyler, sevdiklerine de bunu yakıstırır..

Sizde de var mı bu türden hikayeler?
Old 30-05-2007, 14:58   #2
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Aslında ben olayda geçenin böcek değil de, hamle yapan bir yılan veya akrep gibi bir yaratık olması ihtimalini düşündüm. Herhalde o zaman dur demeyecek ve neticeyi de muhtemelen "meşru müdafaa" ile açıklayacaktı ))
Old 30-05-2007, 16:15   #3
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Hatay, hakikaten ilginç bir yer. Tabi ki Hataylılardan bazıları da...

Üniversitede öğrenciyken yurtta kaldığım oda 4 kişilikti. Öğrencilerden birisi Hatay Samandağı ilçesindendi. Kuranı ezbere bilirdi ama Ateistti. Aynı zamanda reenkarnasyona da inanıyordu. Nasıl oluyorsa bilmiyorum böyle birisiydi. Çok gizemli, tuhaftı.

Hafta sonları o, yurtta kalmıyordu. Ne zaman odada olmuyorsa o gece sanki görev gibi ben uykudan uyanıyordum. Dolabımın kilidiyle oynayan birisi oluyordu. Dönüp bana bakıyor ancak hiç de iplemiyordu. Dolabın kapısı da açılmıyordu ama o hep dolapla oynuyordu. Kaç defa bağırarak arkadaşlarımı uyandırdım, ışığı açtığımızda kayboluyordu...

O zaman bu zaman Hataylılardan ürkerim.
Old 30-05-2007, 16:34   #4
ParanoidAndroid

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Sn.Mehmet Saim Dikici
Ne zaman odada olmuyorsa o gece sanki görev gibi ben uykudan uyanıyordum. Dolabımın kilidiyle oynayan birisi oluyordu. Dönüp bana bakıyor ancak hiç de iplemiyordu. Dolabın kapısı da açılmıyordu ama o hep dolapla oynuyordu. Kaç defa bağırarak arkadaşlarımı uyandırdım, ışığı açtığımızda kayboluyordu...
O zaman bu zaman Hataylılardan ürkerim.

hayır, uyanmıyordunuz, kabus görüyordunuz, yoksa ben de ürkecegim şimdi
Old 30-05-2007, 17:01   #5
cLaW

 
Varsayılan

Bir inanış vardır ama sadece Karadeniz'de doğduğum yere aitmidir yoksa genel bir inanışmıdır bilemeyeceğim..
Evde birisi öldüğünde evin dibinde kurbağa ya da kedi vb hayvanların o ölen kişi ya da onun ruhunu taşıyan bi varlık olduğuna inanılır(40'ı çıkana kadar ölünün,evin etrafında beklermiş)..
Old 30-05-2007, 17:11   #6
suzan

 
Varsayılan

Hatay-İskenderun'da yaşamış biri olarak söyleyebilirim ki dediklerinizde haklılık payı var.Evet Hatay'da reenkarnasyona inananların sayısı çok fazla. Hatta İlkokul 5. sınıftayken arkadaşlarım. evden annelerinin bu konularla ilgili yayımlanan dergilerini bile getirirdi.
Bir arkadaşımız dayısının öldüğünü, yıllar sonra küçük bir çocuğun evlerine gelerek; annesigile "ben sizin kardeşinizim" dediğini ve ailenin geçmişini birebir anlattığını söylerdi. Doğrusu inanmak biraz güç olsa da, geçmişte bu tür olaylarla karşılaştığını iddia eden çok kişi var.
Ayrıca Hataylılar sadece reenkarnasyon konusundaki meraklarıyla değil, çeşitli mezeleriyle ve künefesiyle de ünlü bir yerdir)
Old 30-05-2007, 17:36   #7
ParanoidAndroid

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Sn.Suzan
Ayrıca Hataylılar sadece reenkarnasyon konusundaki meraklarıyla değil, çeşitli mezeleriyle ve künefesiyle de ünlü bir yerdir

Mezelere ve künefeye kefilim
Old 30-05-2007, 17:54   #8
Jeanne D'arc

 
Varsayılan

Doğu Anadolu'nun güzide bir kentinde de gece vakti eve misafir olan kelebekler için "nenenin ruhu geldi" derler ama ciddi bir inanış değildir. Sanırım Şamanizm'den kalıntıdır.
Old 30-05-2007, 18:13   #9
Armağan Konyalı

 
Varsayılan


Hatay'ın künefesini yesem ben de kelebek olurum.
Old 31-05-2007, 00:54   #10
Cest la vie

 
Varsayılan

Gercekten boyle hikayeler hep Antakya tarafindan cikiyor nedense ama yillar once duydugum bir olay, bu reenkarnasyon konusunda yazilmis kitaplarin icine gomulmeme yol acmisti.

Antakya'dan Tarsus'a bir aile gelmis, Tarsus Amerikan Koleji(TAC)'nden Ingilizce konusan bir yabanci hocayla konusmaya. Aile cok fakir, tek odali evde yasiyor, yer sofrasinda yemek yiyor falan. Ama 4-5 yaslarindaki kizlariyla hic anlasamiyorlar, kiz bu durumu hicbir sekilde kabullenemiyor, ailesini daha o yastan kucuk gormeye basliyor. Arada da ailenin anlamadigi ancak sonradan birinin 'bu ingilizce konusuyor' diyerek TAC'a yonlendirmesiyle, ingilizce oldugu anlasilan bir dilde konusuyor. Kiz ile konusan Amerikali hoca saskinliktan kucuk dilini yutuyor: Kiz akici bir ingilizceyle, oraya ait olmadigini, kendinin aslinda cok zengin ve varlikli oldugunu, simdi bu sekilde bir yasami, yerde yemek yemeyi falan bir turlu hazmedemedigini soyluyor, hatta bulundugu ulkenin sehrine varana kadar anlatiyor.

Ne kadari dogru, ne kadari yanlis bilmiyorum ama ben lisedeyken bu hikaye Tarsus'ta agizdan agiza konusuluyordu, herkes birbirine: "Ingilizce konusan cocugu duydun mu" diyerek olayi kendilerine gore yorumluyordu.

Ben de o dedikodularin yalancisiyim!
Old 31-05-2007, 08:02   #11
Viyola

 
Varsayılan

Korkumdan gerilim ve korku filmlerini izleyemeyen ben özellikle Sayın Dikici' nin yazısını okuyunca çok ürperdim doğrusu

Umarım yakında THS.gerilim.com gibi bir forumla karşılaşmayız
Old 31-05-2007, 10:00   #12
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Antakyalılara eski bir konuyu hatırlatayım da üzerinde konuşsunlar:

Abraham Lincoln 1846 yılında kongre tarafından seçildi .
John F. Kennedy 1946 yılında kongre tarafından seçildi .

Abraham Lincoln 1860 yılında başkan seçildi .
John F. Kennedy 1960 yılında başkan seçildi .

Lincoln ve Kennedy isimleri 7 harften oluşmaktadır.
Her ikiside insan hakları savunucusuydu .
Her iki başkanın eşlerinin beyaz sarayda ikameti sırasında düşükle biten hamilelikleri oldu .
Her iki başkan başlarından kurşunla vuruldu.
Her iki başkan bir cuma günü hayatlarını kaybettiler .

Lincoln`un sekreterinin adı Kennedy idi .
Kennedy`nin sekreterinin adı Lincoln idi .

Her iki başkanın katili güney devletliydi.
Her iki başkanın yerine geçen güney devletliydi.

Her iki başkanın yerine geçenlerin adı 6 harflidir, ikisininde soyadı Johnson´dur

Lincoln` un yerine geçen Andrew Johnson 1808 doğumludur.
Kennedy ` nin yerine geçen Lyndon Johnson 1908 doğumludur.

Lincoln` u öldüren John Wilkes Booth 1839 doğumludur.
Kennedy´ i öldüren Lee Harvey Oswald 1939 doğumludur.

Her iki katil üç isimle tanınıyordu .
Üç ismin toplamıher ikisinde 15 harflidir.

Lincoln adı ”Kennedy” olan bir tiyatroda öldürüldü.
Kennedy adı “Lincoln” olan bir arabada öldürüldü.

John Wilkes Booth bir tiyatro binasından kaçmaya çalıştı ve bir binada ele geçirildi
Lee Harvey Oswald bir binadan kaçmaya çalıştı ve Bir tiyatroda ele geçirildi.

Booth ve Oswald mahkemeden önce vuruldular...

Öldürülmesinden bir hafta önce Lincoln, Monroe Maryland´ da tatilde idi
Öldürülmesinden bir hafta önce Kennedy Marilyn Monroe ile tatilde idi.

İyi konuşmalar dilerim.
Old 01-06-2007, 09:12   #13
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

Alıntı:
e dur dur, belki dayın" demiş


Anne, Kafka mı okumuş ?
Old 01-06-2007, 12:25   #14
Jeanne D'arc

 
Varsayılan

Alıntı:
Anne, Kafka mı okumuş ?


Budur! Tam Işıl'a göre, ışıl ışıl bir cevap!
Old 01-06-2007, 12:51   #15
suzan

 
Varsayılan

Arkadaşlar künefe konusunda sizlerle hemfikirim.
Ee artık künefe sevenler kulübünü oluşturabiliriz, Sıcacık, tuzsuz peynirin içinde eridiği bir künefeye kimse hayır diyemez heralde
Bu arada Ahu Hanım'ın ve Armağan Bey'in anlattıklarından sonra tüylerim ürperdi doğrusu!
Armağan Bey, bu kadar ayrıntıyı bilmeniz beni çok şaşırttı. Bu konuda yayımlanmış (toplu bir şekilde ulaşabileceğim) bir kitap var mı?
Ayrıca arkadaşlar, hıristiyanlığın ilk kiliselerinden St. Pİerre kilisesi'nin Antakya'da olduğu; sosyo-kültürel ve tarihsel önemi bakımından musevi,müslümanların da yaşam sürdüğü bir şehir olduğu düşünülürse, bu tür efsanelerin o coğrafyada yaygın oluşuna şaşmamak lazım diya düşünüyorum.
Old 01-06-2007, 13:20   #16
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan suzan
Armağan Bey, bu kadar ayrıntıyı bilmeniz beni çok şaşırttı.

Sayın Suzan

Araştırmayı severim ama böyle konularda değil. Bu bilgiler eskiden beri internette dolaşıyor; doğruluğunu da teyit etmedim. Hepsinin doğru ya da yanlış olması bence önemli değil. Önemli olan benzerliğin ilginç olması.

Aktardığım bilgilerin korkutucu olacağını düşünmemiştim; sadece ilginçliği paylaşmak istemiştim. Aranırsa her hangi iki konu arasında pek çok benzerlik bulunabilir.

Bu konuda bir de film vardı: Akıl oyunları. Bu filmdeki gerçek hayattan alınma kahramanımız John Nash şizofrendir ve gazetelerdeki harflerin belli bir formülle okunması yoluyla birilerinin gizlice haberleştikleri sanısına kapılmıştır. Ayrıca gerçekte var olmayan insanları görmekte ve onlarla konuştuğunu sanmaktadır. Ama bu usta matematikçi aklı sayesinde ve sevgili eşinin büyük desteği sayesinde hastalığı ile baş etmeyi başarır.

Aktardığım yazı da böylesi şizofrenik bir çalışma ürünü olsa gerek.

“Verdiğimiz rahatsızlık nedeniyle özür dileriz.” Biz yine künefeden söz edelim.

Saygılarımla
Old 01-06-2007, 14:55   #17
uye8490

 
Varsayılan

Kimyacı bir arkadaş reenkarnasyon konusunda bana ilginç bir açıklama yapmıştı.Kimya biliminin affına sığınarak bu kimyasal olayı dilim döndüğünce anlatmaya çalışacağım.
Açıklama şöyleydi.İnsan organizmasında serseri gen denilen ve organizmasında bulunduğu insanın tüm yaşamsal şifrelerini bünyesinde barındıran bir gen varmış.İnsan öldükten sonra bu gen havada ,toprakta rastgele savrularak bazı organizmalara geçebiliyormuş.Böylesi bir genin istilasına uğradığı için de organizma gen sahibinin tüm yaşamsal şifrelerini kendiliğinden bilebiliyormuş.Ne kadar doğru bilemiyorum.

Benim de ikinci hayatını yaşadığını söyleyen Hatay Samandağlı bir arkadaşım vardı.

Bu arada yıllar önce bir gazetede rastladığım ve "önceki yaşamınızda kimdiniz" adlı testi çözmüştüm.Testten çıkan sonuca göre ben 17.yy da Portekizde erkek bir tüccarmışım.Portekiz nere Siirt nere...Yaptığım alışverişlerin çoğunda gabine uğrayan biri olarak "ben ne biçim tüccarmışım" diye sormadan edemiyorum.Ama benim durumum kardeşimkinden yine de daha yeğlenir bir durum.Kardeşim testi çözdükten sonra hızla ,ne şaçma sapan testtir bu ,ben önceki yaşamımsda bir köpekmişim diyerek gazeteyi fırlattı.Yıllar geçti hatırladıkça hala güler ve kardeşime takılmadan duramam.
Old 01-06-2007, 15:14   #18
ParanoidAndroid

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan yaren
İnsan organizmasında serseri gen denilen ve organizmasında bulunduğu insanın tüm yaşamsal şifrelerini bünyesinde barındıran bir gen varmış.İnsan öldükten sonra bu gen havada ,toprakta rastgele savrularak bazı organizmalara geçebiliyormuş

İyi bir film çıkar bundan Hoşuma gitti ("Hoşuma gitti", ne ilginç bir ifadedir; hoşum, benim hoşum, güzel hoşum.. )
Old 01-06-2007, 15:19   #19
mgamzesahin

 
Varsayılan

Mesajları okudukça -özellikle de ingilizce konuşan küçük kızı- ben de ürperdim. Bu foruma bir uyarı koyalım arkadaşlar, az sonra tek başıma 4 saatlik bir yolculukl yapacağım. Yol boyu hepinizi anarım artık
Yine de reenkarnasyona inanamıyorum. Zira hamamböceği olma ihtimalimi de kabullenmemi gerektiriyor...
Old 02-06-2007, 14:34   #20
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan mgamzesahin
Mesajları okudukça -özellikle de ingilizce konuşan küçük kızı- ben de ürperdim. Bu foruma bir uyarı koyalım arkadaşlar, az sonra tek başıma 4 saatlik bir yolculukl yapacağım. Yol boyu hepinizi anarım artık
...

Yolculuğunuz yürüyerek değilse,birilerinin de orada olması icap etmez mi? Yani, yalnız olmazsınız ki neden korkacaksınız?
Old 02-06-2007, 14:37   #21
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
İyi bir film çıkar bundan Hoşuma gitti ("Hoşuma gitti", ne ilginç bir ifadedir; hoşum, benim hoşum, güzel hoşum..


Üniversitedeyken bir arkadaşımız vardı. İlginç birisiydi. "Hoşuma gitti" denildinde, "Hoşun nerede ki?" derdi...
Old 02-06-2007, 15:47   #22
uSaRe01

 
Varsayılan

Yer Bilecik'in Söğüt İlçesinin Küre kasabası. Bilindiği üzere orada osmanlı'nın ilk kadılarından Dursun Fakih'in türbesi bulunmaktadır.Küre'nin en yüksek tepesinde.Küre'de doğru düzgün ormanlık alan yokken Tepenin eteklerine kadar her yer ağaçlıktır.Bunun sebebini sonradan öğrendim.Türbeyi gezmek için çıkmaya hazırlandığımda köylülerden biri bana "sakın ha oradan ne taş,ne çalı çırpı hiç bir şey alıp getirme" dedi. Niye dedim.Dursun Fakih'in ruhu gece gelir geri götürür demez mi. Olur amca deyip çıktım tepeye dönüşte de çalı çırpı taş alabildiğim kadar eve getirdim. Dursun Fakih hala gelip onları götürecek.

Her ne kadar batıl ve saçma bir inanış da olsa orada yeşillik bir alanın oluşmasına ve yeşilliğin korunmasına vesile olduğu için faydalı bir inanış olsa gerek.
Old 02-06-2007, 15:48   #23
uSaRe01

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Mehmet Saim Dikici
Üniversitedeyken bir arkadaşımız vardı. İlginç birisiydi. "Hoşuma gitti" denildinde, "Hoşun nerede ki?" derdi...


Bana da "Allah seni ıslah etsin" diyenlere " seni de hal-i sabıka irca eylesin" diye cevaplardım
Old 02-06-2007, 17:43   #24
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan uSaRe01
..dönüşte de çalı çırpı taş alabildiğim kadar eve getirdim. Dursun Fakih hala gelip onları götürecek.



Sz yine de THS mesajlarınıza uzun soluklu aralar verecek olursanız, bize bir haber verin, olur mu?
Old 02-06-2007, 17:49   #25
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Dursun Fakih hala gelip onları götürecek.

Alıntı:
Sz yine de THS mesajlarınıza uzun soluklu aralar verecek olursanız, bize bir haber verin, olur mu?

Dursun Fakih hazretleri gelip sizi alıp götürürse lütfen ne THS'den ne de bizlerden bahsetmeyin. N'olur n'olmaz.
Old 03-06-2007, 09:59   #26
Av.Yasar SALDIRAY

 
Varsayılan

[quote]Reenkarnasyona inananlar, geçmişte ya kraldır ya da kraliçe Antakya taraflarında reenkarnasyona inananların sayısı oldukça fazladır. Herkesin anlatacagı en az bir hikaye vardır bu konuyla ilgili. Hataylı bir arkadas, yaşadığı bir şeyi anlatmıştı bana. Ben de sizlere aktarmak isyitorum (ama vurgu verilmesi gereken yerde bunu yazıyla basarabilir miyim bilmiyorum, deneyecegim )
Akadas evin bir köşesinde kitabını okurken, bir hamam böcegi, kitabının tam ortasına düşmüş. Arkadaş, kitabı fırlatmış, terliği kaptıgı gibi hamam böcegini kovalamaya koyulmuş. Annesi gördügünde, ogluna kızmıs; "e dur dur, belki dayın" demiş (Vurgu annesinin konusmasında verilmeliydi, yazıyla basaramadım o yörede Arap şivesi baskındır) Yani anlaşıldığı üzere, arkadasın dayısı vefat etmiş; annesi reenkarnosyana inandıgı için, hamam böceginin erkek kardesi olabilecegi ihtimalini düsünüyor. Bu hikaye komik ve eglenceli gelmişti bana; ama aynı zamanda da annesini takdir etmiştim. Çünkü reenkarnasyona inananlar, geçmiş yaşantılarında kral ya da kraliçe olduklarını söyler, sevdiklerine de bunu yakıstırır..

Sizde de var mı bu türden hikayeler?
------------------
[quote]

BENCE YOK


Alıntı:
Hatay, hakikaten ilginç bir yer. Tabi ki Hataylılardan bazıları da...

Üniversitede öğrenciyken yurtta kaldığım oda 4 kişilikti. Öğrencilerden birisi Hatay Samandağı ilçesindendi. Kuranı ezbere bilirdi ama Ateistti. Aynı zamanda reenkarnasyona da inanıyordu. Nasıl oluyorsa bilmiyorum böyle birisiydi. Çok gizemli, tuhaftı.

Hafta sonları o, yurtta kalmıyordu. Ne zaman odada olmuyorsa o gece sanki görev gibi ben uykudan uyanıyordum. Dolabımın kilidiyle oynayan birisi oluyordu. Dönüp bana bakıyor ancak hiç de iplemiyordu. Dolabın kapısı da açılmıyordu ama o hep dolapla oynuyordu. Kaç defa bağırarak arkadaşlarımı uyandırdım, ışığı açtığımızda kayboluyordu...

O zaman bu zaman Hataylılardan ürkerim.


SAYIN MESLEKTASIM ÜRKME BIZDEN .... SÖZ YEMEM SENI
Old 03-06-2007, 09:59   #27
uSaRe01

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Şehper Ferda DEMİREL
Sz yine de THS mesajlarınıza uzun soluklu aralar verecek olursanız, bize bir haber verin, olur mu?

Öyle olacak olursa yeniden dünyaya geldiğimde kimin şekl-ü şemalini alacağıma da önceden bi karar versem iyi olur
Old 03-06-2007, 10:02   #28
uSaRe01

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Mehmet Saim Dikici
Dursun Fakih hazretleri gelip sizi alıp götürürse lütfen ne THS'den ne de bizlerden bahsetmeyin. N'olur n'olmaz.

Valla sizlerden ve THS den bahsetmezsek olmaz. Hayr ile yad edederiz sizleri Hem ne malum Dursun Fakih Hazretlerinin siteye üye olmadığı ve yorumları ile renk katmadığı
Old 03-06-2007, 18:31   #29
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
SAYIN MESLEKTASIM ÜRKME BIZDEN .... SÖZ YEMEM SENI

Alıntı:
Av.Yasar SALDIRAY

Yeme bizi sayın meslektaşım! Biz din kardeşiyiz!
Old 04-06-2007, 08:46   #30
ParanoidAndroid

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan uSaRe01
yeşillik bir alanın oluşmasına ve yeşilliğin korunmasına vesile olduğu için faydalı bir inanış olsa gerek.
Yaklasımınızı begendim..
Alıntı:
Yazan Sn.Mehmet Sami Dikici

Üniversitedeyken bir arkadaşımız vardı. İlginç birisiydi. "Hoşuma gitti" denildinde, "Hoşun nerede ki?" derdi...

Yanızca benim dikkatimi çeken bir ifade degilmiş Bir de "hoşbulduk" kelimesini anlamam hiç; bir yere tek başına gitmişsen "hoşbuldum" denilmeli; başkalarıyla gidiyorsan -sana vekalet vermemişlerse-yine "hoşbuldum" denilmeli (Ben böyle kullanıyorum)
(Bir de tabi neden hoş'un bulunduğu yerlerde çıkıyor bu hatalar; sorgulamak gerek; yoksa hoş, aslında hoş bir şey degil mi?)

Hoşum bugün pek keyifsiz, bulaşmayın
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06405497 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.