Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

borçlunun sattığı daire için,alacaklısı tapu tescilinin iptalini isteyebilir mi?

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 05-04-2007, 10:37   #1
Av. Arzu Erkol Dursun

 
Varsayılan borçlunun sattığı daire için,alacaklısı tapu tescilinin iptalini isteyebilir mi?

(B) borçlusu,sahip olduğu daireyi ihtiyaçtan (C) kişisine satmıştır.Bu satışı duyan (A) alacaklısı,henüz borça ilişkin,herhangi bir takip ya da dava açmamış ve daire üstünde ipotek ya da tedbir koydurtmamıştır.
Ancak,daireyi alan (C) ye,üzerindeki daire tapusunun tescilinin iptalini isteyeceğini söylemiştir.
Sorum şu:Bunu yapabilir mi?Benim bildiğim kadarıyla yapamaz ama emin olamadım,cevaplarsanız sevinirim
saygılarımla.
Old 05-04-2007, 10:47   #2
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

(C) iyiniyetli 3 üncü şahıs olduğuna göre endişeye mahal yoktur.

Saygılarımla
Old 05-04-2007, 10:50   #3
Av. Arzu Erkol Dursun

 
Varsayılan

cevabınız için teşekkürler

kötü niyetli olursa ne olur peki?
Old 05-04-2007, 10:53   #4
av.murat kalkan

 
Varsayılan

Öncelikle konu ile ilgili olarak Sayın Ergin'e katıldığımı belirtmek isterim. Ancak, şöyle bir durum da olabilir kanaatindeyim. Eğer A'nın alacağı taşınmazın satış tarihinden önce doğmuş ise, A, yapacağı icra takibinden sonra geçici aciz vesikası alarak tasarrufun iptali davası açabilir. Tabii burda önemli olan hareket değil de neticedir. Bu durumda A'nın bu satışın muvazaalı olduğunu ispat etmesi gerekir.Eğer anlattığınız gibi, müvekkiliniz iyi niyetli olup gerçekten taşınmazı alırken para ödedi ise ve ayrıca Borçlu ile bir akrabalığı da yok ise bence de çekinecek bir durum yoktur. İspatı zor olan bir haldir kanaatindeyim.
Old 05-04-2007, 11:03   #5
av_taşkın

 
Varsayılan

kötü niyetli olursa elbette tapu iptali sonucu çıkar.Çünkü alacaklının böyle bir dava açmada öncelikle hukuki yararı olduğundan, davaya bakılacak ve dava kötüniyetin ispatı halinde kabul edilecektir.Ancak şu husus var ki tapu işlemleri resmi şekle bağlı işlemlerdir.Bu işlemlere ilişkin muvazaa ve kötüniyet iddialarının yazılı delille ispatı gerekir.
Old 05-04-2007, 11:10   #6
Av. Arzu Erkol Dursun

 
Varsayılan

Sayın av.murat kalkan ve av.taşkın;
faydalı cevaplarınız için sizlere de teşşekkür ederim.
Old 05-04-2007, 13:05   #7
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Davayı B.K.nun 18 inci maddesine dayanarak 'muvazaa' sebebiyle açarsanız, geçici aciz veya aciz vesikasına gerek bulunmayacaktır.


İİK 278-279-280 inci maddelerinde belirtilen 'tasarrufun iptali' davası açacaksınız aciz vesikası gerekecektir. Birinci yol daha kestirme bir yoldur.

Saygılarımla
Old 05-04-2007, 14:39   #9
AV.MUSTAFA ÇEVİK

 
Varsayılan

bence,önce icra takibi yapmanız şart.İİK 278 ve devamına göre geçici yada kesin aciz vesikası almanız gerekmektedir.

Ya da,muvazaa nedeniyle tapu iptali davası açmanız gerekir.
Old 05-04-2007, 14:57   #10
Av. BNK

 
Varsayılan

Borç muaccel hale gelmeden hiç bir şey yapamaz. Borç muaccel hale gelecek ve borçlu da ödemeden imtina edecek ki borç ilişkisi yapılan işlemin muvazaalı olduğu yönünde neden teşkil edecek bir hale dönüşsün.
Old 05-04-2007, 15:10   #11
Av. Arzu Erkol Dursun

 
Varsayılan

sayın Kurdoğlu;
borç muaccel olsada,satılmış olan o daire ile ilgili herhangi bir hukuki işlem yapılmadan daire satıldığından,alacaklı tapunun iptalini isteyebilir mi?
Alacaklı ölmüş olsa mirasçılık açısından düzenlemeler var ama olayımızda muris-miras durumu yok zaten,böyle bir olayda sadece muvazaa ya dayanarak mı iptal istenebilir? bunun için daha önce herhangi bir hukuki işlem yapmış olması gerekmez mi?
ben daireyi alan kişi adına bu bilgiyi öğrenmek istedim,bu konuda emin bilgim yok çünkü.
cevabınız içinde teşekkür ederim
Old 05-04-2007, 15:44   #12
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. BÜLENT NURİ KURDOĞLU
Borç muaccel hale gelmeden hiç bir şey yapamaz. Borç muaccel hale gelecek ve borçlu da ödemeden imtina edecek ki borç ilişkisi yapılan işlemin muvazaalı olduğu yönünde neden teşkil edecek bir hale dönüşsün.

B.K. 18 inci maddeye göre açılacak davada borcun muaccel hale gelmesi gerekmemektedir. Aşağıda konuyla ilgili kararı alıntıladım.

Saygılarımla

Alıntı:
T.C.
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ
E. 2004/6067
K. 2004/14091
T. 13.12.2004
• MUVAZAA İDDİASINA DAYALI TASARRUFUN İPTALİ İSTEMİ ( Trafik Kazası Nedeniyle Davaya Konu Edilen Taşınmaz ve Otonun Hükmedilecek Tazminattan Kurtulmak Amacıyla Devredildiği İddiası )
• TASARRUFUN İPTALİ İSTEMİ ( Trafik Kazası Nedeniyle Davaya Konu Edilen Taşınmaz ve Otonun Hükmedilecek Tazminattan Kurtulmak Amacıyla Muvazaalı Devredildiği İddiası - Tazminat Davasının Sonucu Beklenmesi Gereği )
• TRAFİK KAZASI NEDENİYLE TAZMİNAT ( Taşınmaz ve Otonun Hükmedilecek Tazminattan Kurtulmak Amacıyla Devredildiği İddiası - Muvazaalı İşlem Sonucuna Varılması Durumunda Malların Haciz ve Satışını İsteyebilme Yönünde Hüküm Kurulması Gerektiği )
• TAPU VE OTO TESCİL KAYDI İPTAL EDİLMEDEN HACİZ VE SATIŞ İSTEYEBİLME ( Muvazaalı İşlem Sonucuna Varılması Durumunda - Taşınmaz ve Otonun Hükmedilecek Tazminattan Kurtulmak Amacıyla Devredildiği İddiası )
• HACİZ VE SATIŞ İSTEYEBİLME ( Taşınmaz ve Otonun Hükmedilecek Tazminattan Kurtulmak Amacıyla Devredildiği İddiası - Muvazaalı İşlem Sonucuna Varılması/Tapu ve Tescil Kaydı İptaline Gerek Olmadığı )
818/m.18
2004/m.277, 283/1
ÖZET : Davacı trafik kazası nedeniyle, davaya konu edilen taşınmazın ve otonun hükmedilecek tazminattan kurtulmak amacıyla, muvazalı olarak devredildiği iddiası ile eldeki bu davayı açmıştır. Davacının bu davadaki amacı, açtığı tazminat davası sonucu hak kazanacağı alacaklarını alabilmeye yönelik olarak, muvazaalı olduğunu ileri sürdüğü hukuki işlemlerin kendisi yönünden geçersizliğini sağlamaktır.

Davalıların muvazaalı işlem yaptığı sonucuna varılması durumunda, davacının açtığı tazminat davasının sonucu beklenmeli, o dava sonunda davacının tahsili gereken bir alacağı bulunduğu takdirde, tapu ve tescil kaydı iptaline gerek olmaksızın dava konusu malların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünde hüküm kurulmalıdır.

DAVA : Davacı Sağlık Bakanlığı vekili Avukat N. K. tarafından, davalılar S. T. ve diğerleri aleyhine 14.8.2002 gününde verilen dilekçe ile danışıklı işlemlerin iptalinin istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; aktif husumet ( sıfat ) yokluğu nedeniyle davanın reddine dair verilen 27.5.2003 günlü kararın Yargıtay' ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:

DAVA : Dava, trafik kazası nedeniyle davacı tarafından açılan davadaki tazminatı ödememek için davalılar tarafından yapılan işlemlerin danışıklı olduğu iddiasına ilişkindir. Mahkemece, davacının alacaklı sıfatının belirsizliği ve aciz belgesi bulunmadığı nedenleriyle davanın reddine karar verilmiştir.

Dava, Borçlar Yasasının 18. maddesinde düzenlenen biçim ile dava konusu işlemin danışıklı yapıldığı ( muvazaa ) iddiasına dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Kural olarak üçüncü kişiler, danışıklı işlem ( muvazaalı muamele ) nedeniyle hakları zarara uğratıldığı takdirde tek taraflı veya çok taraflı olan bu hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. Çünkü; danışıklı bir hukuki işlem ile üçüncü kişilere zarar verilmesi, onlara karşı işlenmiş bir haksız eylem niteliğindedir. Ancak, üçüncü kişilerin danışıklı işlem ile haklarının zarara uğratıldığının benimsenebilmesi için, onların, danışıklı işlemde bulunandan alacakları bulunmalı ve danışıklı işlem o alacağın ödenmesini önlemek amacıyla yapılmış bulunmalıdır.
Diğer yandan; zarara uğradıklarını ileri süren üçüncü kişilerin, danışıklı işlemde bulunduğu iddia edilen kişi hakkında tazminat davası açmış olmaları, bu davanın kabulü için tek başına yeterli olmadığından danışıklı işlemde bulunanın, üçüncü kişilere borçlu bulunduğunun gerçekleşmesi ve borcunu ödememek için danışıklı hukuki işlem yapmış olması gerekir.

BK'nun 18. maddesine dayanılarak açılan iptal davalarında, İİK'nun 277. maddesinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarından farklı olarak aciz belgesi bulunması koşulu aranmaz.

Davacı trafik kazası nedeniyle, davaya konu edilen taşınmazın ve otonun hükmedilecek tazminattan kurtulmak amacıyla, danışıklı olarak devredildiği iddiası ile eldeki bu davayı açmıştır. Davacının bu davadaki amacı, açtığı tazminat davası sonucu hak kazanacağı alacaklarını alabilmeye yönelik olarak, danışıklı olduğunu ileri sürdüğü hukuki işlemlerin kendisi yönünden geçersizliğini sağlamaktır. Davacı zararının, olay gününde doğduğunun benimsenmesi gerekir. Trafik kazası sorumluları aleyhine davacı tarafından tazminat davası açıldığı dosyadaki bilgilerden anlaşılmaktadır. Yargılama sonunda davaya konu edilen satış işlemlerinin danışıklı olduğunun kanıtlanması halinde davacı, satışa konu edilen maldan da alacağın tahsili için yararlanabilecektir. Ancak, davacının bu hakkı ayni değil, şahsi sonuç doğuracağından, danışıklı işlemin kanıtlanması durumunda tapunun ve otonun tescil kaydının iptaline değil, İcra ve İflas Yasasının 283/1. maddesi benzetme yoluyla ( kıyasen ) uygulanarak, iptal ve tescile gerek olmaksızın taşınmazın ve otonun haciz ve satışına karar verilecektir. Bu davada güdülen amaçta bu olduğundan, davacının karşılanması gereken bir alacağı bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerekir. Bunun için de davacının açtığı tazminat davasının sonucu beklenilmeli ve ona göre karar verilmelidir.

O halde somut olayda, satış işlemlerinde danışıklılığın bulunup bulunmadığı konusu araştırılmalı; davalıların danışıklı bir davranış içinde bulundukları sonucuna varılması durumunda, davacının açtığı tazminat davasının sonucu beklenilmeli, o dava sonunda davacının tahsili gereken bir alacağı bulunduğu takdirde İcra ve İflas Yasasının 283/1. maddesi benzetme yoluyla uygulanmak suretiyle, tapu ve tescil kaydı iptaline gerek olmadan davacının alacağını alabilmesini sağlamak için dava konusu malların haciz ve satışını isteyebilmeleri yönünde hüküm kurulmalıdır. Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilmeden, yerinde görülmeyen yazılı gerekçeyle, istemin reddedilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıdaki nedenlerle BOZULMASINA; 13.12.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Old 05-04-2007, 21:16   #13
A.Turan

 
Varsayılan

Sayın Ergin'e katılıyorum.
Old 05-04-2007, 22:23   #14
bertrand

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Arzu (Erkol) Laçin
(B) borçlusu,sahip olduğu daireyi ihtiyaçtan (C) kişisine satmıştır.Bu satışı duyan (A) alacaklısı,henüz borça ilişkin,herhangi bir takip ya da dava açmamış ve daire üstünde ipotek ya da tedbir koydurtmamıştır.
Ancak,daireyi alan (C) ye,üzerindeki daire tapusunun tescilinin iptalini isteyeceğini söylemiştir.
Sorum şu:Bunu yapabilir mi?Benim bildiğim kadarıyla yapamaz ama emin olamadım,cevaplarsanız sevinirim
saygılarımla.

Selam,

Mesajlara ek olarak belirtilmeyen bir hususa değinmem gerekirse, eğer C kişisi taşınmazı devralırken tapu harcından sıyrılmak amacıyla satış bedelini taşınmazın gerçek değerinden bariz bir farkla düşük olarak tapu siciline yansıtmışsa, ve/veya B ile C kişileri arasında hısımlık , akrabalık, iş ortaklığı, çevrede bilinen yakın arkadaşlık ilişkisi mevcutsa, arada muvazaaa veya başka değişle mal kaçırma gayreti güdülmediğini, C nin iyiniyetli olduğunun ispatlanması çok güç.

C ye yapılan tasarrufa yönelik açılabilecek davalara ilişkin zaten bilgi verilmiş.

Saygılar.
Old 06-04-2007, 08:05   #15
avalaattin61

 
Varsayılan

Arkadaşlar Sn.Ergin'in gönderdiği kararı dikkatli incelediğimizde muvazaa davalarının ispatı için yazıl delil şart değildir. Muvazaa olgusu haksız eylem niteliğinde olduğundan her türlü delille ispatlanabilir. Somut olayda, alıcı iyi niyetli ise ve gerçekten muvazaalı olarak almamışsa endişe edecek bir şey yok diye düşünüyorum. Ancak gerçekten iyi niyetle satın almış fakat satıcı ile arasında muvzaayı çağrıştıracak bir ilişki mevcut ise durum değişebilir.
Old 06-04-2007, 09:24   #16
Av. BNK

 
Varsayılan

Sayın Ergin gönderdiğiniz Yargıtay kararı benim tezimi doğruluyor. Ancak yanlış yorumlanmış. Yargıtay kararında açılmış bir tazminat davasından açıkça bahdediliyor. Tazminat davası neticelenince hükmedilen tazminatın tahsilini önlemek amacıyla yapılan tasarrufun, iptali tabi ki istenebilecektir. Çünkü yargılama sonucunda ilama dayalı bir borç oluşacaktır ve 30 gün içinde ödenme zorunluluğu vardır. Ancak vadesi henüz gelmemiş bir borcun ödenmeyeceğini neye dayanarak düşünüp yargısal yollara başvurulabilecek.

Borç muaccel hale gelip de alacaklı tarafından hukuki yollara başvurularak takibe geçilmeden tasarrufun iptali davasını da muvaaza davasını da açamazsınız. Çünkü borcun ödeme gününe kadar borçlunun kendi mal varlığını olağan ticari ya da sosyal hayatı çercevesinde tasarruf etme hakkı vardır. Bu durum borç muaccel hale geldiğinde borcunu ödemeyeceği anlamında değerlendirilemez.

Eğer vadesi geldiğinde borcunu ödemezse yaptığı bütün işlemlerin iptalini dava etme hakkınız var. O zaman tasarrufun iptali davası da muvaaza davası da açabilirsiniz.
Old 06-04-2007, 09:31   #17
Av. BNK

 
Varsayılan

BK m. 18' e göre dava açabilmeniz için de yapılan işlemin gerçekten muvazaalı olması gerekir.

Borçlunun amacı bir yakınına ivasız kazandırmada bulunmaksa geriye doğru iki yıl içinde yapılan bütün ivazsız kazandırmaların iptalini İİK m. 278' göre isteyebilirsiniz. Yani yine borcun muaccel olması gerekir.

Borçlunun amacı ivazsız kazandırma değil de satıştan gelen parayı olası haciz durumundan kaçırmaksa o zaman muvaazadan bahsedemezsiniz. Tasarrufun iptali davası açmanız gerekir ki bunun içinde vadenin gelmiş olması ve hukuki yollara başvurmuş olmanız gerekir.
Old 06-04-2007, 12:06   #18
Defne Elif

 
Varsayılan

Sevgili Meslektaşlarım,
Ben de (C) iyiniyetli ise (A)'nın (C)'ye karşı hukuki yolu bulunmadığını düşünüyorum.
Ancak (B) açısından İİY 331md.nin uygulanabilirliğini anımsatmak istiyorum.Saygılarımla.Cavit Tuna
Old 06-04-2007, 12:24   #19
Av. BNK

 
Varsayılan

Sayın Defne Elif 331. maddeyi uygulayabilmek için alacaklının alacağını alamadığını ispatlaması şartı var. Borç muaccel hale gelmeden talep edilemeyeceğine göre alacağını tahsil edemediğini nasıl iddia edecek.

Bu hükmün uygulanabilmesi için yine haciz yapılması şartı var. Geriye doğru iki yıllık tasarruflar ise hacizden sonra alacak tahsil edilemezse iptale ya da bu maddenin cezai hükümlerine konu olabilir.

Yani BORÇ MUACCEL OLMADAN HİÇ BİR ŞEY YAPAMAZSINIZ.
Old 08-04-2007, 18:17   #20
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. BÜLENT NURİ KURDOĞLU
Sayın Ergin gönderdiğiniz Yargıtay kararı benim tezimi doğruluyor. Ancak yanlış yorumlanmış. Yargıtay kararında açılmış bir tazminat davasından açıkça bahdediliyor. Tazminat davası neticelenince hükmedilen tazminatın tahsilini önlemek amacıyla yapılan tasarrufun, iptali tabi ki istenebilecektir. Çünkü yargılama sonucunda ilama dayalı bir borç oluşacaktır ve 30 gün içinde ödenme zorunluluğu vardır. Ancak vadesi henüz gelmemiş bir borcun ödenmeyeceğini neye dayanarak düşünüp yargısal yollara başvurulabilecek.

Borç muaccel hale gelip de alacaklı tarafından hukuki yollara başvurularak takibe geçilmeden tasarrufun iptali davasını da muvaaza davasını da açamazsınız. Çünkü borcun ödeme gününe kadar borçlunun kendi mal varlığını olağan ticari ya da sosyal hayatı çercevesinde tasarruf etme hakkı vardır. Bu durum borç muaccel hale geldiğinde borcunu ödemeyeceği anlamında değerlendirilemez.

Eğer vadesi geldiğinde borcunu ödemezse yaptığı bütün işlemlerin iptalini dava etme hakkınız var. O zaman tasarrufun iptali davası da muvaaza davası da açabilirsiniz.

Sayın Kurdoğlu,

Sunduğum Yargıtay kararı sizin 'tezinizi' doğrulamamaktadır. Siz ısrarla alacağın 'muaccel' hale gelmesi gerektiğini savunmaktasınız. B.K. 18 inci maddeye göre dava açılabilmesi için alacağın muaccel hale gelmesi gerekmemektedir. Yargıtay böyle düşünmektedir. Aksi takdirde yukarıdaki ve benzer kararlarda 'muaccel alacaktan' söz edilirdi. Maddeye göre muvazaa davası açabilmek için, borçluda bir alacağının olması iddiası yeterlidir. Yani hukuki yararının bulunması gerekmektedir. Karardaki tazminat davasının alacaklısı belki de açmış olduğu tazminat davasını kaybedecektir. Ancak buna rağmen Yargıtay muvazaa davasının sonuçlandırılması için öncelikle 'tazminat' davasının sonuçlanmasının beklenmesini istemektedir.

Alıntı:
tasarrufun, iptali tabi ki istenebilecektir.

Tasarrufun iptali davası değil; muvazaa sebebine dayalı dava açabilecektir.

Alıntı:
Çünkü yargılama sonucunda ilama dayalı bir borç oluşacaktır ve 30 gün içinde ödenme zorunluluğu vardır.

İlama dayalı borcun ödenmesi için 30 günlük süreyi nereden buldunuz bilemiyorum. Açıklarsanız sevinirim.

Alıntı:
Sayın Ergin gönderdiğiniz Yargıtay kararı benim tezimi doğruluyor. Ancak yanlış yorumlanmış.

Yanlış yorumlayan kim?

Alıntı:
Ancak vadesi henüz gelmemiş bir borcun ödenmeyeceğini neye dayanarak düşünüp yargısal yollara başvurulabilecek.

Bu cümleyi de anlamadığımı izaha muhtaç olduğunu itiraf ediyorum.

Saygılarımla
Old 08-04-2007, 20:56   #21
Av.Ufuk

 
Varsayılan

Alacaklısından mal kaçırmak için yapılan tasarrufların iptalinde BK 18 e dayanılsa bile İİK daki hükümler kıyasen uygulanıyor diye biliyorum.Aciz vesikasının gerekmeyeceğine ilişkin bir yargıtay kararı var mı acaba.Varsa işime çok yarayacak.
Old 08-04-2007, 21:16   #22
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ufuk
Alacaklısından mal kaçırmak için yapılan tasarrufların iptalinde BK 18 e dayanılsa bile İİK daki hükümler kıyasen uygulanıyor diye biliyorum.Aciz vesikasının gerekmeyeceğine ilişkin bir yargıtay kararı var mı acaba.Varsa işime çok yarayacak.

12 No.lu mesajdaki kararda koyulaştırdığım bölüme bakınız.
Old 08-04-2007, 23:09   #23
Av.Ufuk

 
Varsayılan

Olayları bildirmek taraflara, hukuki nitelendirmeyi yapmak yargıca aittir kuralı gereği BK 18 e dayanmasak bile o zaman hakim aciz vesikası olmadan karar verebilir mi.
Old 09-04-2007, 12:46   #24
Av. BNK

 
Varsayılan

1- BK m. 18'e göre açılacak muvazaa davasında alacağın muaccel hale gelme koşulunun aranmadığı doğru ancak forumun konusunda ayrık bir durum var. Siz muvazaa davalarını kendi genel ilkelerine dayanarak açıklıyorsunuz. Hal bu ki farklı borç ilişkilerinde muvazaa davasının açılması için başka özel koşulların yerine getirilmesi gerekebilir. (Nitekim Yargıtay tazminat davasının bitmesini beklemiş) Forumun konusunda bir borç ilişkisinden ve alacağın ödeme gününün henüz gelmemiş olmasından bahsediliyor. Borçlu evi satarak belki borcunu vadesinde ödemeyi planlıyor belki başka bir ihtiyacını karşılayacak ama borcunu da vadesinde ödeyecek. Borcun ödenme günü gelinceye kadar evin ne amaçla satışa çıkartıldığını yani borçlunun saikini bilebilmek mümkün değil. İzaha muhtaç olduğunu yazdığınız konunun izahı budur.

2- Borç vadesi geldiğinde ödenmeyecek olursa sadece muvazaa davası değil tasarrufun iptali davası da açabilirsiniz. İspat kolaylığı açısından bu sizin takdirinizdedir.

3- Gönderdiğiniz Yargıtay kararına gelince tazminat davası sonucunda hükmedilecek karar mahkeme kararı ile muaccel hale gelmiş bir tazminat alacağıdır. Eğer böyle olmasaydı Yargıtay bekletici mesele yapmazdı. Yargıtay o kararında bir tazminat borcu olup olmadığı kesinleşmeden muvazaa olduğunu araştıramam sonucuna varmış. Ben de buna dayanarak diyorum ki borç muaccel hale gelmeden yapılan satışın hacizden mal kaçırmak amacıyla yapıldığını ya da borcu ödememek amacıyla yapıldığını yargı araştıramaz. Borç vadesi gelmesine rağmen ödenmeyecek ve siz de takibe geçeceksiniz ki yapılan satışın gerçekten de muvazaalı olduğu konusunda gerektirici neden bulunsun.
Old 09-04-2007, 13:52   #25
Av.Serkan Küçükkuru

 
Varsayılan

Burada tasarrufun yapıldığı tarihten itibaren işleyecek 5 yıllık hakdüşürücü süreye dikkat etmekte fayda var.nede olsa olayda müeccel bir alacak sözkonusu.
Old 09-04-2007, 14:05   #26
halit pamuk

 
Varsayılan

Merhaba,

Sayın Suat Ergin'e aynen ve tamamem katılıyorum.

Yazan arkadaşlardan ricam: Foruma yazı yazarken tüm yazıları okuyup ondan sonra görüşlerinizi bildiriniz.Aksi takdirde herkes ayrı telden çalıyor.Tamam gerçek yaşamda kimse kimseyi dinlemiyor,ama en azından yazıları okuduktan sonra cevap verirsek, hem konuyu açan arkadaşa yardımcı oluruz hem de bu yazıları okuyup bir şeyler öğrenmeye çalışan kişilere yardımcı oluruz.

Ayrıca bir şeyi de itiraf edeyim:Bazı cevapları haklı ve doğru görmesem de çıkan tartışmalardan çok hoşlanıyorum.Bu bizim ufkumuzu genişletiyor.
Ama hiç cevapları okumadan kestirip atan yazılar kadar da kötü bir şey yok!
Old 09-04-2007, 14:35   #27
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Ne kadar bilgi o kadar somut sonuç...

Değerli katılımcılar,
Katkılarınız ve görüşleriniz için hepinize teşekkür ederim.

Tartışmanın somut sonuç verebilmesi için

Alacaklı (A) ile borçlu (B) arasındaki temel borç ilişkisinin,koşullarının, tanzim ve vadesinin bilinmesinin zorunlu olduğu düşüncesindeyim.

Hepinize sevgiler
Old 09-04-2007, 15:00   #28
Av. BNK

 
Varsayılan

Aynı fikirdeyim. Vade tarihinin dolmasına yakın bir tarihte satış yapıldıysa muvazaa iddiasında bulunulabilir. Ancak bunun için dahi vade tarihi geldiğinde borcun ödenmemiş olması gerekir.

Satış vade tarihine yakın bir tarihte yapılmadıysa muvazaa davası açılamayacağını düşünüyorum.
Old 10-04-2007, 13:20   #29
Av. Arzu Erkol Dursun

 
Varsayılan

Değerli meslektaşlar;
3 gün şehir dışındaydım,nete girme fırsatım olmadı,geldiğimde baktım ki,ortam alevlenmiş
hepinize yorumlarınız için teşekkür ederim.
saygılar.
Old 10-04-2007, 16:08   #30
av.medine

 
Varsayılan

Sayın Hulusi Metin 'in görüşüne katılıyorum. Bir konuyu çözümlemek için öncelikle sorumuzda birtakım ayrınıtılara girmek gerekiyor. Yoğun bir şekilde tartışılan bu konuda sayın Metin 'in belirttiği üzere takibe konu borcun vadesi, muacceliyeti ve taşınmazın satım tarihi ile üçüncü kişi ile borçlub arasındaki ilişkinin niteliği önem arz eder. Bu cevaplara göre bence TASARRUFUN İPTALİ davası açılarak durumun değerlendirilmesi gerekşr. Çünkü bu türden davalarda şekli bir takım unsurlara bakılıp çok fazla ayrınıtıa girmeden karar verilebilmektedir.
Tüm katılımcıların görüşleri ufkumuz açtı. Teşekkürler
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
ruhsatsız daire ve hissenin satışı çınar Meslektaşların Soruları 1 03-01-2007 22:54
veraset ilamını kimler isteyebilir Avozgur Meslektaşların Soruları 2 29-09-2006 16:12
Danıştay 'federasyonlara özerkliğin' iptalini istedi PINAR YILMAZ Hukuk Haberleri 0 04-09-2006 21:01
Daire Kararı - Temerrüt Faizi (Yorumsuz) Av. Hulusi Metin Meslektaşların Soruları 7 12-05-2003 15:37
İİK.M.89 (Daire Alacağının Haczi) Av.Dr.Yahya DERYAL Meslektaşların Soruları 3 17-04-2002 09:36


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07653403 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.