|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
03-08-2008, 22:53 | #1 |
|
Sağlar Arası Muvazaa Davasında İspat Nasıl olur ?
Değerli arkadaşlar,
Müvekkilim maddi sıkıntılar nedeniyle borçluların tazyikine uğramamak için sahip olduğu evi annesine devrediyor (Tapuda satış gösteriliyor, ama gerçekte para ödenmesi falan sözkonusu değil, tamamen muvazalı olarak devrediliyor.) Ancak şu anda bu evi satıp borçlarını ödemenin daha doğru olacağı kanaatiyle yanlış yaptığını düşünmeye başlamış ve açıkçası dünyadan borçlu gitmek istemiyor. Ancak evi verdiği annesi buna karşı. Yani evin satılıp borçların ödenmesini istemiyor. Bu nedenle de muvazaalı olarak devraldığı müvekkilimin evini şu anda geri vermiyor. Ev tamamen kendisine bedelsiz ve borçlulardan mal kaçırmak amacıyla devredilmişti. Şu anda müvekkilim evini geri almak amacıyla annesine muvazaa nedeniyle tapu iptal davası açmak istiyor. Ancak bu konuda aralarında satış işleminin muvazaalı olduğu konusunda herhangi bir yazılı belge vs. de yok. Müvekkilimin bu muvazaa nedeniyle tapu iptal davasında şansı nedir? İspat vasıtası olarak yazılı delil bulunmadığına göre, durumu tanıkla ispatlayabilir miyiz? (Taraflar anne-kız olduğuna göre tanık dinlenebilir mi? Ancak tapudaki satış işlemi yazılı resmi biçimde yapıldığına göre, yazılı şekle, senede bağlanmış bir işlemin yakın akrabalar arasında olması halinde bile yine ancak senetle ispatı gerekir kuralınun bu olayda yeri nedir sizce.) Yani bizim bu konuda yemin delilinden başka şansımız yok mudur? Ayrıca konuyla ilgili yargıtay içtihadı sunabilecek arkadaşlara da ayrıca teşekkür ederim. Saygılar. |
04-08-2008, 00:03 | #2 |
|
Alacaklılar da tasarrufun iptali davası açabilir.
|
04-08-2008, 09:18 | #3 |
|
Salim Bey, muvazaa tanık dahilher türlü delille ispat edilir. Anne-çocuk ilişkisinin buna etkisi yoktur ki muvazaalı işlemlerin büyük bölümü akrabalar arasında gerçekleşmektedir. Annenin ekonomik durumu gelir seviyesi, tapu devir işlemine verdikleri değerin küçük olması, annenin bir eve ihtiyacı olup olmadığı bunların hepsi ile mahkemede bir kanaat yaratabilirsiniz.
|
04-08-2008, 09:42 | #4 |
|
öncelikle muvazaanın ispatı konusunda iki husus vardır:
1. sözleşmenin tarafları muvazaa iddiasında bulunuyorsa(ki bu sizin durumunuzu gösteriyor): bu durumda sadece yazılı delille ispata itibar edilir.bu durumda iptal davasında pek şans yok gibi... 2. sözleşmenin tarafı olmayan 3. kişiler muvazaa iddiasında bulunuyorsa: bu durumda muvazaa tanık dahil her türlü delille ispatlanabilir ancak Yargıtay sadece tanık beyanlarını kabul etmemekte, başka delillerin de bunu desteklemesini istemektedir. size tavsiyem, Ergün Vardar'ın da dediği gibi bu davayı alacaklılara açtırmak olur. böylelikle muvazaa iddiasında tanık dinletme imkanınız da doğmuş olur. |
04-08-2008, 09:47 | #5 |
|
Muvazaalı işlemin tarafları, muvazaa iddiasını, 05/02/1947tarihli İBK gereğince sadece muvazaalı işlemden önce düzenlenmiş yazılı bir belge ile ispat edebilirler. Tanık dinletemeyeceğiniz gibi 1.HD artık yeni kararlarında yemin deliline dahi dayanılamayacağı yönünde kararlar vermektedir.
|
04-08-2008, 19:49 | #6 |
|
Görüş belirten tüm arkadaşlara teşekkür ederim.
Sayın BaharB, Taraf muvazaasında yemin teklif edilemeyeceği konusunda bahsettiğiniz dairenin herhangi bir kararını sunabilir misiniz? Bu çok ilginç ve önemli, çünkü yemin delili (taraf yemini) tüm davalarda kesin delil niteliğinde ve davayı temelden çözen bir etkiye sahipken bu davalarda bunun kabul edilmiyor olması şaşırtıcı ve garip. Emin misiniz? |
04-08-2008, 19:54 | #7 |
|
1. Hukuk dairesinin taraf muvazaasında yemin delilini kabul eden bir kararı,
T.C. YARGITAY 1. HUKUK DAİRESİ E. 1996/1179 K. 1996/1570 T. 14.2.1996 • MUVAZAA İDDİASI ( İspat Külfeti ) • İSPAT KÜLFETİ ( Muvazaa İddiasında ) • YAZILI DELİLLE İSPAT ZORUNLULUĞU ( Taraf Muvazaasında ) • TARAF MUVAZAASI İDDİASI ( Yazılı Delille İspat Mecburiyeti ) 818/m.18 743/m.6 ÖZET : Muvazaanın varlığını iddia eden bunu ispatla mükelleftir. "Taraf muvazaası"nda, senede bağlı bir sözleşmeye karşı muvazaa iddiası; ancak yazılı delille kanıtlanabilir. Sözleşme, yakın akrabalar arasında yapılmış olsa bile, muvazaanın yazılı delille ispat edilmesi gerekir. Sözleşmenin resmi şekilde yapılması halinde dahi, olayın özelliği itibariyle adi yazılı delilin yeterli olacağı kabul edilir. ( YİBK., 5.2.1947 gün ve E: 1945/20, K: 1947/6 s. ) DAVA : Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan iptal ve tescil davasının yapılan yargılamasında, mahkemece davanın kabulüne dair verilen kararın davalı vekili tarafından temyizi üzerine; dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü: KARAR : Muvazaa, kısaca irade ve beyan arasında bilerek yaratılan uyumsuzluk şeklinde tanımlanabilir. Muvazaada taraflar, üçüncü kişileri aldatmak amacıyla gerçek iradelerine uymayan, aralarında hüküm ve sonuç doğurmayan bir görünüş yaratmak için anlaşarak, bazan aslında bir sözleşme yapma iradesi taşımadıkları halde görünüşte bir sözleşme yapmaktadırlar ( mutlak muvazaa ). Veya gerçek iradelerine uygun olarak yaptıkları sözleşmeyi iradelerine uymayan görünüşteki bir sözleşme ile gizlemektedirler ( nisbi muvazaa ). Yanlar, ister salt bir görünüş yaratmak için, ister başka bir sözleşmeyi gizlemek amacıyla, sözleşme yapsınlar görünüşteki sözleşme gerçek iradelerine uymadığından, tabandaki sözleşmede tapulu taşınmazlarda şekil koşullarını taşımadığından geçersizdir. Her ne kadar muvazaayı düzenleyen BK.nun 18. maddesinde ve öteki kanun hükümlerinde muvazaalı sözleşmelerin hüküm ve sonuçları hakkında bir açıklık bulunmamakta ise de; taraflar arasında alacak ve borç ilişkisi doğurmayacağı, muvazaanın varlığının hiçbir süreye bağlı olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği, mahkemece kendiliğinden ( resen ) gözönünde bulundurulması gerektiği, belirli bir sürenin geçmesi,sebebin ortadan kalkması veya ilgililerin olur ( icazet ) vermesi ile geçerli hale gelmeyeceği, uygulamada ve bilimsel görüşlerde ortaklaşa kabul edilmektedir. Hemen belirtmek gerekirki, muvazaa nedeniyle geçersiz sözleşmeye dayanılarak bir taşınmazın tapuda temliki yapılmışsa bu tescil, yolsuz bir tescil hükmündedir. Tapuda yapılan temlik ve tesciller illî işlemler olduğundan, tapunun dayanağı sözleşme geçersiz ise, tapu kaydının da Medeni Kanunun 933. maddesine göre iptali gerekir. Ayrıca, muvazaalı sözleşmeler yapıldığı andan itibaren taraflar arasında hüküm ve sonuç doğurmayacağından, açılan dava sonunda verilen karar, yenilik doğurucu ( inşai ) bir hüküm değil, açıklayıcı ( ihdasi ) bir hüküm durumundadır. Öte yandan, muvazaanın varlığını iddia eden taraf veya bunların ardılı ( halefi ) sıfatı ile hareket eden, başka bir anlatımla sözleşmenin yanlarından birine teb'an dava açan kişi Medeni Kanunun 6. maddesi gereğince bu iddiasını isbat etmek zorundadır. Senede bağlı bir sözleşmeye karşı muvazaa iddiası, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 288. ve 290. maddelerinde belirtildiği üzere ancak yazılı delille kanıtlanabilir. Sözleşme aynı Kanunun 293. maddesinde sözü edilen yakın akrabalar arasında yapılmış olsa dahi muvazaanın yazılı delille ispat edilmesi gerekir. Böyle bir sözleşmenin resmî şekilde yapılması halinde dahi olayın özelliği itibariyle adi yazılı delilin yeterli olacağı öğretide ve kararlılık kazanmış içtihatlarda ortaklaşa kabul edilmiştir. İşte bu görüşten hareketle 5.2.1947 tarih, 20/6 sayılı İçtihatları Birleştirme Kararında taraf muvazaası ve takma ad ( nam-ı müstear ) davalarında iddianın ancak yazılı delille kanıtlanabileceği kabul edilmiştir. Somut olayda davacı vekili; ( ...müvekkilin ticaretle uğraştığını işlerinin iyi gitmemesi ve mali problemlerinin bulunması nedeniyle dava konusu taşınmazların, ileride iade edilmesi kararlaştırılarak itimat edilen davalıya hiçbir bedel alınmadığı halde, tapuda satış gösterip temlik edildiğini... ) ileri sürmüş; iptal ve tescil istemiştir. İddianın, değinilen içeriği itibariyle "taraf muvazaası" niteliğini taşıdığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan ilkeler gözetilerek davacıdan iddiasını doğrulayan yazılı bir belgesinin bulunup bulunmadığının sorulması; ayrıca, yanlar arasında görüldüğü bildirilen öteki dava dosyasında, eldeki davayı etkileyecek bir beyanın olup olmadığının araştırılması; delil durumuna göre, yemin hakkında kullandırılması ve sonucu doğrultusunda hüküm kurulması gerekirken, noksan soruşturma ile yetinilip, yalnızca tanık sözlerine değer verilerek davanın kabul edilmesi isabetsizdir. SONUÇ : Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.nun 428. maddesi uyarınca ( BOZULMASINA ), peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 14.2.1996 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. |
04-08-2008, 20:01 | #8 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Aşağıya bulabildiğim ilk kararı ekledim.
|
05-08-2008, 08:54 | #9 |
|
(BaharB) nin görüşüne katılıyorum.
Olayda "nam-ı müstear-iğteti ad-takma ad " kuralları uygulanacaktır. 05.02.1947 T. 20/6 saylılı İçt.Brl.Kararına göre iddia yazılı bel ge ile ispat edilir. Taraflar arasında yakınlık bulunsa dahi kural değişmemektedir. HGK ve 1.HD sinin yerleşen içtihatı bu gibi hallerde yemin deliline de dayanılabileceği şeklindedir. Fakat son yıllarda çıkan bazı kararların muhalefet şerhlerinden sanki yemin konusundaki görüşten vazgeçilmiş olduğu izlenimi çıkmakta. Bunlardan bir örneği (BaharB) vermiş. Saygılarımla. |
15-04-2009, 11:49 | #10 |
|
olayda namı müstear ve muvazaa yok olay tamamen inançlı temlikle alakalı yargıtay karakları çok alakasız arkadaşlar konuyu iyi inceleyin
|
13-03-2017, 14:45 | #11 |
|
Arkadaşlar bu konu altında sormam uygun olur mu bilememekle beraber bir konuda yardımınıza ihtiyacım var. A kendisine ait bir taşınmazı oğlunun isteğiyle bir üçüncü kişiye satıyor. A okuma yazma bilmemekle beraber akıl sağlığı yerinde ve bu satıma rızası da bulunmakta. A'nın diğer çocukları bu satıma muvazaa, değerinin altında bir fiyata satılması, A'nın okuma yazma bilmemesi gibi sebeplerle karşı çıkmaktadır. Buna ilişkin A'nın diğer çocuklarının açacağı bir dava ile söz konusu taşınmaz üzerine tedbir konularak satımı iptal ettirmek mümkün müdür? (A hala hayatta)
|
13-03-2017, 22:09 | #12 |
|
Tasarrufu yapan A sağ olduğundan,kural olarak diğer kişilerin dava ehliyeti mevcut değildir. İstisnası A'nın ayırt etme gücünün bulunmaması halinde vesayet altına alınması talep edilebilir.Kısıtlanması halinde sağken ehlyetsizlik nedeni ile tapu iptali davası açılabilir. Diye dşünüyorum.
|
14-03-2017, 09:57 | #13 | |||||||||||||||||||||||
|
|
14-03-2017, 10:07 | #14 |
|
Evet,o şekilde gözüküyor.
|
14-03-2017, 11:21 | #15 | |||||||||||||||||||||||
|
Değerli meslektaşim, siz derken akıl sağlığı yerinde diye, hacir altına nasıl aldıracaksınız ? |
14-03-2017, 11:43 | #16 | |||||||||||||||||||||||
|
|
20-04-2017, 08:50 | #17 |
|
Benzer bir konu ile ilgili kafamı karıştıran bir soru var. İki oğlu ile baba sözlü anlaşma ile babanın üzerine kayıtlı bulunun gayrımenkulleri paylaşıyorlar. Ancak A oğlu babasının okuma yazma bilmemesinden ve yaşlı olmasından kaynaklanıp tapuda bütün taşınmazları kendi adına devralıyor. Bu durumda babanın müvekkili olarak açacağımız muvazaa nedeniyle tapu iptalinde yazılı bir belge ile kanıtlayamacağımız için diğer oğlu B nin müvekkili olarak dava açtık. Fakat baba hala hayatta olduğu için hukuki yararımız yok gibi geldi. Bu konuda düşüncelerinizi alabilir miyim. Sözlü olarak yapılan sözleşmenin bir etkisi olur mu ?
|
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Kadastro Davasında ispat nasıl olur, tanık gerekir mi | Av. Salim | Meslektaşların Soruları | 9 | 16-06-2008 11:04 |
MSN şifresi kırılarak Kontür Dolandırıcılığı ve Ceza Davasında İspat Sorunu | Viyola | Meslektaşların Soruları | 6 | 28-04-2008 11:47 |
Boşanma Davasında İspat | Konuk | Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) | 4 | 27-03-2008 10:25 |
Evlilik İçinde Tecavüz Nasıl İspat Edilir? | Konuk | Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) | 5 | 23-09-2007 09:55 |
Muvazaa davasında, gayrimenkulü devralan şahısların davaya dahil edilmesi | soliciter | Meslektaşların Soruları | 3 | 12-04-2007 16:19 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |