|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
24-03-2010, 01:52 | #1 |
|
HAGB silah ruhsatı
Müvekkil hakkında ruhsatsız silah taşımaktan dava açılıyor ve dava Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması ile sonuçlanıyor.
Müvekkil, ruhsatlı silah için başvuru yapıyor. Tüm şartlar tamam. Mahkeme kararının onaylı sureti de ekleniyor. Yaptığım araştırmada, HAGB durumunda ortada bir karar olmadığından silah ruhsatına etki etmeyeceğini öğrenmiş ve müvekkile bildirmiştim. Şimdi ise GBT kaydı mevcut olduğundan dolayı sorun çıkacağını öğrenen müvekkil konuyu araştırmamı istedi ama herhangi bir yerde başkaca açıklama bulamadım. Müvekkilin GBT kaydı, HAGB durumunda silinebilir mi? HAGB kararı silah ruhsatına etki etmez demiştim, hatalı mıyım? Teşekkürler, iyi çalışmalar. |
24-03-2010, 03:54 | #2 | |||||||||||||||||||||||
|
Ruhsatsiz Sİlah Bulundurma-mahkumİyet-hÜkmÜn AÇiklanmasinin Gerİ Birakilmasi-ruhsat
Sayın meslektaşım, suçun işlendiği tarih ve HAGB kararının itiraz süresinin geçmekle kesinleştiği tarihi belirtmemisiniz, bunlar önemli olmakla birlikte, mahkumiyetin değişen yasalarımıza göre verilmiş olduğuna, müracaatını da yenice yaptığına göre tafsilata girmeden mevcut yasaların uygulanacağını düşünmek gerek. Bu konu hayli tartışmalı da olsa ben 6136 sayılı yasanın açıkça yasakladığı durumlara ve yasaklamadığı hatta hak olarak dahi düzenlediği yasa hükmüne dikkat çekmek istiyorum. Madde 13 - (Değişik madde: 12/06/1979 - 2249/8 md.;Değişik madde: 23/01/2008-5728 S.K./156.mad) Bu Kanun hükümlerine aykırı olarak ateşli silahlarla bunlara ait mermileri satın alan veya taşıyanlar veya bulunduranlar hakkında bir yıldan üç yıla kadar hapis ve otuz günden yüz güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Yasa somut olaya uygulanmış. Ek Madde 7 - (Değişik madde: 22/11/1990 - 3684/4 md.) Silah ruhsatı almasında mani hali bulunmayan her Türk vatandaşı bulundurmak maksadıyla silah satın alabilir. Bulundurma ruhsatı mesken yada iş yerinde bulundurmak üzere iki şekilde verilir. Bu yasa hükmü de her Türk Vatandaşına engel hali yok ise demek suretiyle bulundurmak maksatlı silah ve ruhsatını hak olarak öngörmüştür. Yasanın hak gördüğü, hatta açıkça yasalarla sınırlandırılmamış bir durumun engellenmesinin de ancak yasalar ile sağlanılması gerekliliğini tartışmaya dahi gerek yok sanırım. 6136 sayılı yasada, ruhsatsız silah bulundurmak suçundan mahkum olanlara dair bir düzenleme de göremiyoruz. Kaldı ki müvekkiliniz hakkında, şekli bir yargılama yapılıp maddi hukuk aleminde sonuç doğuracak bir karar verilmemiştir. HAGB kararı, malumunuz olduğu üzere mahkumiyetin sonuçlarını doğurmayacaktır. Burada gereksiz ayrıntıya girmeden yönetmelikle getirilen bir takım düzenlemelere göz atabiliriz. RUHSAT VERİLMESİNİ ENGELLEYEN HALLER Madde 16- (Değişik:02/04/1997-97/9510 K.) (Değişik birinci cümle:25/10/2000 2000/1550 9.Md) Kanunun 7 nci maddesinin (1) numaralı bendinde sayılanlar hariç aşağıda belirtilen hallerden birine giren kimselere hiçbir şekilde ateşli silah ve mermilerini taşıma ya da bulundurma izni verilmez, verilmiş ruhsatlar iptal edilir. a) Ateşli silahla işlenen cürümlerden hükümlü bulunanlar, b) (Değişik:25/10/2000 2000/1550 9.Md) Ruhsatlı silahıyla suç işleyenler veya silahın muhafazasındaki ihmal ve kusuru neticesi başkaları tarafından bir suç işlenmesine veya intihar ya da intihara teşebbüs edilmesine neden olanlar, c)Haklarında Türk Ceza Kanununun 119 uncu maddesinin uygulanması nedeniyle kamu davası açılmamış olsa bile, zorunlu olmadığı halde meskun bir mahalde veya civarında ya da umuma mahsus yol üzerinde veya bu yola doğru silah atanlar ile bu suçların birinden mahkum olanlar, d)Taksirli suçlar hariç bir yıldan fazla hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum olanlar ile zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlarla her türlü kaçakçılık, kara para aklama, hayali ihracat, elektronik alet ve cihazlarla işlenen suçlar, resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma, devlet sırlarını açığa vurma, ideolojik, anarşik, terör ve benzeri yaygın şiddet eylemlerine katılma ve bu gibi fiilleri tahrik ve teşvik suçlarından birinden hüküm giymiş olanlar, (6831 sayılı Orman Kanununun 108. Maddesinden yargılanıp hüküm giyenler bu bent kapsamında değerlendirilir.) e) (Değişik:13.06.2002/24784) Taksirle veya basın yoluyla işlenenler hariç değişik zamanlarda işlediği aynı veya farklı türden ikiden fazla suçtan dolayı hapis veya ağır hapis ve/veya ağır para cezasına mahkum olanlar, f)Uyuşturucu ve psikotrop maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak imal, ithal veya ihraç etme ya da bu fiillere teşebbüs etme, satma, satışa arz etme, satın alma, bulundurma, herhangi bir şekilde başkasına devretme veya devralma, sevk veya nakletme, alınıp satılmasına veya devrine ya da her ne suretle olursa olsun tedarikine vasıta olma suçlarından biriyle mahkum olanlar, g)Ruhsatlı silahını geçici de olsa başkalarına verdikleri için hüküm giyenler, h) ( Danıştay 10.Dairesinin 27.03.2003 tarih ve Esas No:2001/2044 Karar No:2003/1135 sayılı kararı ile (h) bendinin iptaline karar verilmiştir.) ı)Kanunun 4 üncü maddesinde yazılı silahlardan birini kullanmak suretiyle suç işleyen ve bu suçtan dolayı hapis ve/veya ağır para cezasına mahkum olanlar, i)Ruhsatların veriliş nedenleri ortadan kalktığı halde durumu ruhsatı veren makama altı ay içinde bildirmeyen ruhsat sahipleri, j)Kanunun Ek 1 inci maddesinde belirtilen ateşli silah taşınması yasak yerlerde silah taşıyanlar, k)Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü demirbaşına kayıtlı silahları amacı dışında kullananlar, l) (Değişik:25/10/2000 2000/1550 9.Md) Mahkeme kararı ile ya da haklarında verilen mahkumiyet kararının sonucu olarak Türk Silahlı Kuvvetlerinden tart veya ihraç edilenler, rütbesinin geri alınmasına hükmolunanlar ile 926 sayılı Kanunun 50 nci maddesinin (c) bendi, 3269 sayılı Kanunun 16 ncı maddesinin üçüncü fıkrası ve 3466 sayılı kanunun 15 inci maddesi uyarınca disiplinsizlik veya ahlaki durum sebebiyle ayırma işlemine tabi tutulanlar, 3269 sayılı Kanunun 12 nci maddesi uyarınca başarısız görülenler ile 3466 sayılı Kanunun 13 ve 16 ncı maddeleri uyarınca ilişikleri kesilenler veya 1402 sayılı Kanunun 2 nci maddesi gereğince emekli edilenler ile disiplin kurulları veya mahkeme kararıyla meslekten veya devlet memurluğundan çıkarılanlar ya da haklarında verilen mahkumiyet kararı sonucu memuriyetle ilişiği kesilenler veya sicilen ya da 1402 sayılı Kanunun 2 nci maddesi gereğince emekli edilenler, m)Kısıtlı olanlar ile kamu hizmetinden yasaklılar, n)Akıl hastası veya psikolojik ve nörolojik rahatsızlıkları olanlar, o)21 yaşını bitirmemiş olanlar. (Değişik: 02.12.1999 99/13749 10.Md) Yukarıdaki fıkranın (a), (b), (c), (d), (e), (f), (g), (h), (ı) ve (i) bentleri kapsamına girenler, affa uğramış olsalar veya mahkumiyetleri bütün neticeleri ile birlikte ortadan kalksa ya da mahkemelerce verilen karar üzerine adli sicilden silinmiş olsa bile kendilerine hiçbir surette ateşli silahlarla mermilerini taşıma ya da bulundurma izni verilmez. Bu fıkra hükmü 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 2 nci maddesi hükümlerine göre suç olmaktan çıkan bir fiil nedeniyle hüküm giymiş olanlara uygulanmaz. Birinci fıkranın (j) bendi kapsamına girenlerin silah taşıma ruhsatları bulundurmaya çevrilir ve kendilerine bir daha taşıma ruhsatı verilmez. (Ek fıkra: 02.12.1999 99/13749 10.Md)Bu madde kapsamında sayılan fiillerden dolayı yargılanması devam eden şahısların ruhsat verilme ve yenileme işlemleri, yargı kararı kesinleşinceye kadar durdurulur. Yargılama sonucuna kadar silah ilgili birimce emanete alınır. Bu madde de belirtilen mahkumiyet, kesinleşmiş mahkumiyettir. Bu madde hükümlerinin uygulanmasında, mahkemelerce verilen hürriyeti bağlayıcı cezalar paraya çevrilmiş olsa dahi, hürriyeti bağlayıcı ceza esas alınır. Sayın meslektaşım, müvekkilinizin HAGB kararının dayandığı yasal ve fiili nedenler ile yukarıdaki yasa ve yönetmelik hükümlerini karşılaştırmanızı, somut olaya uygun olan hükümlere göre sonuca ulaşmanızı bir kanaat olarak öneririm. Zira müvekkilinizin sıfatını, nerede taşıdığından dolayı HAGB kararına muhatap olduğunu, mahkemenin gerekçelerini mevzuat karşısında bilmekve ona göre tartışmak gerekir. Zira yasa, bazı hallerde yargı kararının kesinleşmesine kadar ifadesini kullanmaktadır. Her ne kadar mahkeme hükmü açıklamamış ve açıklamayı ertelemiş ise de müvekkilinizin denetim süresinde bir başka suç işlemeyeceğini, sonuçta mahkemenin de hapis cezası vermeyeceğini kimse garanti edemeyecektir. Bir taraftan yasa ile engellenmeyen bir hak durumu var, diğer taraftan da somut olaya göre değerlendirilmesi gereken mahkeme karaının dayandığı fiili ve yönetmelikte belirlenen hukuki durum var. Bu hususları dikkatle ele alıp sonuca varmak gerektiği kanaatindeyim... Az da olsa fikir vermesi dileğimle selamlar... |
24-03-2010, 11:00 | #3 |
|
Meslektaşımız Sayın Av.Haluk İnanıcı'nın Radikal gazetesinde GBT ile ilgili yayımlanan makalesi epey zihin açıcı. Linki buraya yazıyorum, sanırım idari bir başvuruyla GBT kaydını sildirmenize engel yok bu arada.
http://www.radikal.com.tr/Default.as...ticleID=940716 |
22-04-2010, 01:37 | #4 |
|
HAGB kararı kesinleşmiştir. 5 yılsüre ile denetimli serbestlik kararı verilmiştir. suç : ruhsatsız silah taşımaktır.
müvekkil taşıma ruhsatı istemektedir. hakkı vardır ve tum şartlar tamamdır. ancak emniyet tarafından başvurusuna verilen cevapta, içişleri bakanlığı 30.10.2008 tarih 2008/66 sayılı genelgeye göre HAGB süresince yani 5 yıl boyunca silah ruhsatı alamayacağı,bunun devam eden yargılama sayılacağı, 5 yıl sonunda kamu davasının düşürüldüğüne dair karar getirdiğinde silah ruhsatı verilebileceği yazılmıştır. bu genelgeyi hiç bir yerde bulamadım. nasıl bulabilirim?? ruhsat ancak, mahkumiyet halinde verilmez dendigine göre, HAGB mahkumiyet olmadıgına hatta ortada açıklanmış bir karar olmadıgına göre bu cevaba karşı ne yapabilirim? verilen cevap haklı mıdır? denetim suresinin sonunu mu beklemeliiz? |
22-04-2010, 12:57 | #5 |
|
Sayın Gülnihal hanım ; bildiğiniz üzere 765 s.y. ile 647 s.y.'daki düzenleme itibariyle erteleme ; bir koşullu atıfet idi ve deneme süresi içinde yeni bir suç işlenmemesi halinde mahkumiyet vaki olmamış sayılıyordu. 5237'de ise erteleme yoluna başvurulması halinde denetim süresi içinde kasıtlı yeni bir suç işlenmemesi durumunda hükmolunan hapis cezası infaz edilmiş sayılmaktadır.Takdir edeceğiniz üzere 5237'deki düzenleme eski kanuna göre daha ağır sonuçlar doğurmaktadır.Aleyhe olan yeni durum açısından kısmi iyileştirme olarak niteleyebileceğimiz düzenleme 23.01.2008 tarih ve 5728 s.y. ile CMK 231'de yapılan değişiklikle gerçekleşmiştir.Adalet komisyonunun 5560 s.y. ile ilgili gerekçe metninde ; ceza mahkumiyetine bağlı yoksunlukların doğmaması için , kişi açısından denetim süresi zarfında yeni bir suç işlememesi ve özellikle mağdurun mağduriyetini gidermek amacına yönelik olarak kendisine yüklenen belirli yükümlülüklere uygun davranması koşuluyla hakkında cezaya hükmedilmemesi toplum barışı açısından cezaya mahkumiyete nazaran daha etkili olabilecektir, görüşlerine yer verilmiştir.Somut olayınıza baktığımızda 1.Hukuk aleminde sonuç doğurmayan , hüküm altına alınmadan sonuçlandırılan bir yargılama vardır.Yani müvekkiliniz sadece yargılanmıştır , hüküm almamıştır. 2.Yapılan yargılamada , hüküm verilmemesi , sanığın 5 yıl süreyle suç işlememe şartına bağlanmıştır.Görüleceği üzere yargı makamları , sanığı suç işleme konusunda serbest bırakmıştır. Ancak size verilen cevapta görüleceği üzere emniyet genel müdürlüğü , sanığa suç işletmeme konusunda kendilerini görevli addetmektedir.Oysaki bizim hukuk sistemimizde kolluğun suç öncesi herhangi bir yetki ve görevi bulunmamaktadır.Yani şahıs , sabıkalı bile olsa , kolluğun eski sabıkalıları denetleme şeklinde yorumlanabilecek bir yetkisi yoktur.Kolluğun işlemi bence iki noktada kanuna aykırıdır.Kolluk hem hüküm vermekte hem de sanal hükümlüsüne karşı denetim mekanizması kullanmaktadır.Bakanlığın 2008/66 sayılı genelgesi ; idarenin kendinde hüküm kurma yetkisini gördüğü anlamına gelir ki bu durum yanlış hatırlamıyorsam idare hukukuna göre yetki gasbıdır.Yargı makamı yargılamanın bittiğini açıklarken , idarenin yargılama hâlen sürüyor demesi , görevli ve yetkili olmadığı bir konuda üstelik de yargı makamına zıt olarak görüş bildirmesidir.Sonuç olarak size bildirilen red kararına ilişkin idari yargıda iptal davası açmanız gerekiyor diye düşünüyorum.
|
23-04-2010, 06:10 | #6 |
|
Silah ruhsatı ile ilgili yönetmelikte hukukun temel ilkelerine aykırı bir çok hüküm vardır.Müvekkil hakkında bir atfı cürüm nedeniyle açılan bir hırsızlık suç isnadı nedenine dayalı dava nedeniyle davanın devamı süresince çeçici olarak silah emanete alınmakta ve işin acı tarafıda ilgili yönetmeliğe 1999 yılında eklenen hüküm nedeniyle bu konu yasal dayanağını bulmaktadır.Hukukun ve ceza hukukunun temel prensibi masumiyet ilkesinin yerlerde süründüğünü görmek gerçekten çok acıdır.Örneğin müvekkil 3 yıl yargılanıp beraat ediyor ve bu süre içinde ruhsatlı silahı adli emanette çürüyor işte yönetmelik bu malesef.
|
16-01-2012, 20:03 | #7 |
|
Müvekkilin başvurusuna kaymakamlık tarafından verilen cevap ektedir. Konu ile ilgili bir genelge yayınlanmış. Genelgenin iptali vs. hem bilmediğim konular hem de masraflı olacaktır. Biz de süreyi beklemeye karar verdik. Herkese iyi çalışmalar. http://imageshack.us/photo/my-images/209/1dddq.jpg/ |
02-01-2013, 12:30 | #8 |
|
Değerli Meslektaşlar..;
HAGB verilmesi halinde yeni silah ruhsatının verilmemesi veya verilmiş ise iptali hususunda farklı bir gelişme var mıdır? |
11-02-2013, 12:05 | #9 |
|
Merhabalar. İçişleri Bakanlığınca çıkarılan 30/10/2008 tarih ve 66 Sayılı Genelge ile hakkında HAGB kararı verilen kişilerin yargılamasının devam ettiği ve bu nedenle kendilerine silah ruhsatı verilemeyeceği düzenlenmiştir. Bu genelgenin temel hukuk kurallarına aykırı olması nedeniyle Danıştay’da iptali için dava açtık. Dosyamız şu an Danıştay 15. Dairesinin 2012/5124 esas sayılı dosyasında derdesttir.
|
11-02-2013, 17:15 | #10 |
|
Sayın Av. M.Parlak; Sonucundan haberdar olmamız mümkün mü?
|
12-02-2013, 22:34 | #11 |
|
Sayın Matrix, davamız sonuçlandığında bu sayfada sonucu paylaşacağım. Umarım lehimize olur.
|
08-03-2013, 15:42 | #12 |
|
Danıştay'daki dosyanın son sorgulama görüntüsü şöyle:
Dosyaya Ait Bilgiler Dairesi ONBEŞİNCİ DAİRE Genel Evrak Yıl - No 2012-83524 Esas Yıl - No 2012-5124 Davanın Türü İPTAL DAVASI(1.DERECE) Davanın Konusu ATEŞLİ SİLAHLAR VE BIÇAKLAR Geldiği Yer BOŞ Geldiği Yer Esas Yıl - No - Geldiği Yer Karar Yıl - No - Geldiği Yer Temyiz Yıl - No - Bölgeden Gönderme Tarihi Daireye Geliş Tarihi 28/05/2012 İstem YOK İstem Sonucu - YD ile ilgili İstem YOK YD ile ilgili İstem Sonucu - YD İtiraz ile ilgili İstem YOK Dosyanın Son Aşaması TEZKERE Karar Sonucu Karar Tarihi Karar Yıl - No |
14-02-2014, 15:40 | #13 |
|
Danıştay 15. Daire Başkanlığı 2012/5124 28/05/2012
DAVALI:İÇİŞLERİ BAKANLIĞI DAVACI: DAVALI:KARS İL EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ ... Sonuç Dosyaya Ait Bilgiler Dosyanın Son Aşaması ( 05/04/2013 ) , Karar Sonucu ( 10/04/2013 ) , YD RET ( 12/09/2012 ) , YD Savunma ve Ara Kararından Sonra karar olumsuz sanırım. |
14-02-2014, 16:07 | #14 |
|
Netice alabildik mi?
|
14-02-2014, 17:20 | #15 |
|
Danıştay, yürütmeyi durdurma talebimizin reddine karar verdi. Bu arada da müvekkilin HAGB aldığı ceza davasında kanun değişikliği nedeniyle ceza verilmesine yer olmadığına karar verildi. Bu nedenle iptal davamız konusuz kalmış gibi gözüküyor. Şayet bu konuda dava açacak arkadaşlar varsa Danıştay'daki davamızla birleştirme istesinler. Dava dilekçemiz ile idarenin savunmasını isteyenlere iletebilirim. Saygılar...
|
23-07-2014, 22:43 | #16 |
|
Üstadım sonuç ne durumda. Eğer bigi gönderirseniz bir müvekkilim için hazırlık yapmaktayım.
İyi çalışmalar |
24-07-2014, 13:37 | #17 |
|
Danıştay Başsavcılığının düşüncesi geçen hafta geldi. Özetle idari işlemin iptaline ancak genelgenin iptali talebinin reddine karar verilmesini istediler. Daha cevap yazmadık. Şahsi görüşüm genelgenin normlar hiyerarşisine aykırı olarak hazırlandığı. Başsavcılık bu konuda davalı idare ile aynı görüşleri paylaşıyor. Bakalım Daire ne diyecek. Ben de sonucu bekliyorum. Bir gelişme olursa sayfada paylaşırım. İyi çalışmalar; şimdiden iyi bayramlar; saygılar.
Av.Mehmet PARLAK Kars Barosu |
06-11-2014, 01:54 | #18 |
|
müvekkilimin başındada bu sorun var davanızdan herhangi bir sonuç cıktımı meslektaşım
|
07-11-2014, 16:55 | #19 |
|
Davamız henüz sonuçlanmadı. Masrafların eksilmesinden dolayı para yatımamız istendi en son. Gelişme olursa yazarım. Saygılar.
|
11-12-2015, 09:18 | #20 |
|
T.C.
D A N I Ş T A Y ONBEŞİNCİ DAİRE EsasNo : 2012/5124 Karar No : 2015/6493 Davacı: Mehmet Çakarız Vekili: Av. Mehmet Parlak Faikbey Cad. No:41/2 Kars Merkez/KARS Davalılar: 1- İçişleri Bakanlığı Vekili : I.HukukMüşaviri Vekili Ahmet Saraç - Aynı yerde 2- Kars Valiliği Davanın Özeti : Davacının silah bulundurma ruhsatının can güvenliği nedeniyle silahtaşıma ruhsatına çevrilmesi istemiyle yaptığı başvurusunun reddine ilişkin 13.03.2012tarihli Kars Valiliği işlemi ile işlemin dayanağı İçişleri Bakanlığı'nın30.10.2008 tarih ve 2008/66 sayılı Genelgesi'nin hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek iptali istenilmektedir. Savunmaların Özeti: 6136 sayılı Kanun'un7. maddesi hükmüyle, hiç bir şekilde silah taşıma ve bulundurma izni alamayacaklar belirlendikten sonra, silah vesikası verilmesini engelleyen diğer hususların da yönetmelikte düzenlenmesinin öngörüldüğü, BakanlarKurulu'na verilen yetki çerçevesinde düzenlenen Yönetmelik'in 16. maddesi 1. fıkrasındahiçbir şekilde silah ruhsatı verilemeyecek veya verilmiş ruhsatları iptal edilecek kişilerin sayıldığı, 4. fıkrasında ise "Bu madde kapsamında sayılan fiillerdendolayı yargılaması devam eden şahısların ruhsat verilme ve yenileme işlemleri yargı kararı kesinleşinceye kadar durdurulur. Yargılama sonucuna kadar silah ilgili birimce emenete alınır." hükmüne yer verildiği ve Adalet Bakanlığı görüşleri de dikkate alınarak çıkarılan genelgenin ve dava konusu işlemin mevzuata uygun olduğu ileri sürülerek davanın reddi gerekeceği savunulmuştur. Danıştay Tetkik Hakimi: Güven Bahadır Düşüncesi: Davanın, davacı hakkında tesis edilen bireysel işlemin iptal talebine ilişkin kısmının işlemde yetki yönünden hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle kabul edilerek işlemin iptaline, düzenleyici işlemin iptal talebine ilişkin kısmının ise reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir. Danıştay Savcısı: Demet Ünal Düşüncesi: Dava, davacının silah bulundurma ruhsatının can güvenliği nedeniyle silahtaşıma ruhsatına çevrilmesiistemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin, 15.03.2012 tarih ve 404 sayılı işlemle tebliğ edilen, 13.03.2012 tarihli Kars Valiliği işlemi ile 30.10.2008 tarih ve 1356-66 sayılı İçişleri Bakanlığı Genelgesi'nin iptali istemiyle açılmıştır. 6136 sayılı Yasanın 7. maddesinde ateşli silahları kimlerin taşıyacakları beş bent halinde belirlenmiş olup, 5. bendinde "Bakanlar Kurulunca Çıkarılacak Yönetmelikte belirlenecek esaslara göre Valiler tarafından verilecek izin vesikası alanların" da ateşli silahları taşıyabilecekleri veya mesken yada işyerinde bulundurabilecekleri açıklanmış, maddenin devamında ise "Silah taşımaya yetki veren kimlik kartları ile belgelerin düzenlenmesi ve gerektiğinde yenilenmesi ya da geri alınmasına ilişkin usul ve esaslar Milli Savunma ve İçişleri Bakanlıklarınca müştereken hazırlanacak bir Yönetmelikle düzenlenir." hükmü yer almıştır. Aynı maddenin son bölümünde de "Ateşli silahla işlenen cürümlerden hükümlü bulunanlar ile taksirli suçlar hariç olmak üzere bir yıldan fazla hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum olanlara; affa uğramış olsalar bile hiç bir suretle ateşli silah taşıma veya bulundurma izni verilmez." hükmüne yer verilmiştir. 6136 sayılı Yasanın yukarıda anılan hükmüyle, ateşli silahla cürüm işleyenler ile taksirli suçlar hariç bir yıldan fazla hürriyeti bağlayıcı ceza ile mahkum olanların affa uğramış olsalar bile hiçbir surette silah taşıma ve bulundurma izni alamayacakları kurala bağlandıktan sonra, silah vesikası verilmesini engelleyen diğer hususların da yönetmelikte düzenlenmesi öngörülmüş; bu haliyle de kesinlikle izin verilemeyecekler belirlenerek, diğer engel hallerin yönetmelikle düzenlenmesi konusunda Bakanlar Kuruluna yetki verilmiştir. Belirtilen maddenin uygulanmasına ilişkin olarak 91/1779 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe giren Yönetmeliğin 16. maddesinde, silah ruhsatı verilmesini engelleyen durumlar maddeler halinde yazılmış, aynı maddenin 4. fıkrasında da "Bu madde kapsamında sayılan fiillerden dolayı yargılanması devam eden şahısların ruhsat verilme ve yenileme işlemleri, yargı kararı kesinleşinceye kadar durdurulur. Yargılama sonucuna kadar silah ilgili birimce emanete alınır." hükmü yer almıştır. Belirtilen mevzuatın birlikte değerlendirilmesinden; 6136 sayılı Yasanın, silah ruhsatı verilmesini engelleyen hususların yönetmelikle düzenlenmesi konusunda Bakanlar Kuruluna verdiği yetki çerçevesinde, kamu güvenliğinin sağlanması, ruhsatı bulunan veya ruhsat verilecek kişinin suç işleme eğiliminin önlenmesi ve suç şüphesinden uzak olması amacıyla, yargılamaları süren şahıslara yönelik olarak yargılama sonuçlanıncaya kadar, Yasanın ve Yönetmeliğin belirlediği ceza ile cezalandırılma olasılığı bulunanlara özgü olarak getirilen ön tedbirde ve bu konuda idarenin Yönetmelikle düzenleme yapmasında, 6136 sayılı Kanun hükümlerine aykırılık bulunmadığı gibi, esasen silah ruhsatı almanın herkese tanınmış bir hak olarak kabulüne de imkan bulunmamaktadır. Diğer taraftan, 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulu Kanunu'nun 231. maddesinin 5. fıkrası uyarınca verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararlar, hukuk aleminde kesinleşmiş bir mahkumiyet niteliği taşımamaktadır. Henüz tümüyle bitmeyen yargılama sürecinin 1412 sayılı Kanunun 305 ve 5271 sayılı Kanunun 223. maddeleri uyarınca sonraki aşamaları da dikkate alındığında, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının uyuşmazlığı nihai biçimde çözen nitelikteki kararlardan olmadığı anlaşılmaktadır. Bu tür kararların sanık yönünden hukuki bir sonuç doğurması ancak denetim süresi içerisinde kasten yeni bir suç işlenmesi halinde mümkün olduğundan ve Mahkemenin belirlediği 5 yıllık deneme süresince, yargılanan şahsın sanık sıfatı devam ettiğinin kabulü gerekeceğinden, kesin olmayan söz konusu kararlar nedeniyle beş yıllık denetimli serbestlik süresi içerisindeki kişilerin durumlarının "yargılanması devam edenler" kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu nedenle, haklarında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilenlerce yapılan silah ruhsatı verilmesi ya da yenileme talepleri, Yönetmeliğin 16. maddesinin 4. fıkrasında belirtilen "yargılanması devam edenler" kapsamı içerisine girdiğinden, Yönetmeliğin bu maddesinin açıklaması ve tekrarı niteliğindeki 30.10.2008 tarih ve B.05.1.EGM.0.11.04.02-62664-1356-2008/66 nolu Genelgenin anılan Yasa ve Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlendiği anlaşılmış olup, dava konusu Genelge hükümlerinde hukuka aykırılık görülmemiştir. Dava konusu işlemin iptali istemine gelince; 6136 sayılı Kanun'un genel gerekçesine bakıldığında, 2637 sayılı Kanun'a ait Nizamname'nin 1. maddesine göre ilçelerde kaymakamlar, illerde valilerin muvafakatlarıyla emniyet müdür ve memurları yasak olmayan silahların taşınabilmesi için hiçbir kayıt ve şarta bağlı olmaksızın diledikleri kimselere izin vermek yetkisine haiz bulundukları, silah taşıma izni verilmesi hususunda Çok titiz hareket edilmesi gerekirken bu yetkinin gelişi güzel kullanılmakta olduğu, silah taşımalarını icabettirir hiçbir sebep bulunmayan kimselere de bu izin ve müsaadenin verildiği görüldüğünden silah taşınması ve bulundurulması hususunda daha esaslı ve ciddi tedbirler alınmasının gerekli olduğu belirtilmektedir. Bu gerekçeden hareketle düzenlenen 6136 sayılı Kanun'un 7. maddesinde, ateşli silahları kimlerin taşıyabilecekleri beş bent halinde belirlenmiş, 5. bendinde " Bakanlar Kurulunca çıkarılacak yönetmelikte belirlenecek esaslara göre valiler tarafından verilecek izin vesikası alanların" da ateşli silahları taşıyabilecekleri veya mesken ya da işyerinde bulundurabileceği hükmü yer almıştır. Söz konusu Kanun'a dayanılarak çıkarılan ve 91/1779 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe giren Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmelik'in 7. maddesinin (a) bendinde; İl valilerinin, yaptıkları iş, sosyal, ekonomik, kültürel ve mesleki faaliyetleri ya da bulunduklarıyervezamanitibarıylacan güvenliklerinin ciddi ve harici tehdit ve tehlikelere maruz kalacağı kuvvetle muhtemel olduğu anlaşılan Türk vatandaşlarına taleplerihalinde silahtaşıma ruhsatıverilebileceği,ancak, bubentte adıgeçenşahısların can güvenliklerinin ciddi ve harici tehditlere maruz kalacağının kuvvetle muhtemel olup olmadığı hususunun valiler tarafından takdir edileceği belirtilmiş, 8. maddesinde; silah taşımalarına izin verilen kamu görevlileri sayılmış, 9. maddesinde;Valiler tarafından yönetmelik hükümlerinde aranan şartlara uygunluğunun tespit edilmesi halinde maddede sayılan kişilere silah taşıma ruhsatı verilebileceği, aynı Yönetmeliğin Ek 2. maddesinde de, Valilerin, 7. ve Ek 1.maddelerde belirtilenler hariç olmak üzere, bu Yönetmelik hükümlerine göre sahip oldukları yetkilerini, gerekli gördükleri takdirde, kısmen veya tamamen, kaymakamlara yazılı olarak devredebilecekleri düzenlenmiştir. Söz konusu Kanun ve Yönetmelik hükümlerindensilah taşıma ve bulundurma ruhsatı verme yetkisinin sadece valilerde bulunduğu, bu yetkinin bu tür ruhsatların iptaline yönelik işlemleri de kapsadığı sonucuna varılmaktadır. sil Dava dosyasının incelenmesinden; davacının bulundurma ruhsatlı tabancasına can güvenliğinden dolayı taşıma ruhsatı verilmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin dayanağı olan valilik olurunun vali adına vali yardımcısı tarafından verildiği görülmektedir. Yukarıda açıklandığı üzere, silah taşıma ve bulundurma ruhsatı verilmesi ve bu ruhsatların iptal edilmesi konusunda valilere yetki verildiği, bu yetkinin bir kısım istisnalar dışında sadece kaymakamlara devredilebileceği, Kanun ve Yönetmelikte vali yardımcısına bu konuda yetki devri yapılabileceğine ilişkin bir düzenlemenin bulunmadığı görüldüğünden, yetkisiz merci tarafından tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, davacının silah bulundurma ruhsatının can güvenliği nedeniyle silahtaşıma ruhsatına çevrilmesiistemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin, 15.03.2012 tarih ve 404 sayılı işlemle tebliğ edilen, 13.03.2012 tarihli Kars Valiliği işleminin İPTALİNE, 30.10.2008 tarih ve 1356-66 sayılı İçişleri Bakanlığı Genelgesi'nin iptali isteminin REDDİNE , karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir. TÜRK MİLLETİ ADINA Hüküm veren Danıştay Onbeşinci Dairesi'nce gereği görüşüldü: Dava, davacının silah bulundurma ruhsatının can güvenliği nedeniyle silahtaşıma ruhsatına çevrilmesiistemiyle yaptığı başvurusunun reddine ilişkin 13.03.2012tarih ve 404 sayılı Kars Valiliği işlemi ile işlemin dayanağı İçişleri Bakanlığı'nın30.10.2008 tarih ve 2008/66 sayılı Genelgesi'nin iptali istemiyle açılmıştır. 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun'un 7. maddesinde, ateşli silahları kimlerin taşıyacakları beş bent halinde belirlenmiş, beşinci bendinde, Bakanlar Kurulunca çıkarılacak Yönetmelikte belirlenecek esaslara göre Valiler tarafından verilecek izin vesikasını alanların da ateşli silahları taşıyabilecekleri veya mesken ya da işyerinde bulundurabilecekleri açıklanmış, maddenin devamında silah taşımaya yetki veren kimlik kartları ile belgelerin düzenlenmesi ve gerektiğinde yenilenmesi ya da geri alınmasına ilişkin usul ve esasların Milli Savunma ve İçişleri Bakanlıklarınca müştereken hazırlanacak bir yönetmelikle düzenleneceği hükmü yeralmıştır. Aynı maddenin son fıkrasında da "Ateşli silahla işlenen cürümlerden hükümlü bulunanlar ile taksirli suçlar hariç olmak üzere bir yıldan fazla hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum olanlara; affa uğramış olsalar bile hiç bir suretle ateşli silah taşıma veya bulundurma izni verilmez." hükmüne yer verilmiştir. 6136 sayılı Kanun'un yukarıda anılan hükmüyle, ateşli silahla cürüm işleyenlerle taksirli suçlar hariç bir yıldan fazla hürriyeti bağlayıcı ceza ile mahkum olanların affa uğramış olsalar bile hiçbir surette silah taşıma ve bulundurma izni alamayacakları kurala bağlandıktan sonra, silah vesikası verilmesini engelleyen diğer hususların da yönetmelikte düzenlenmesi öngörülmüş; bu haliyle de kesinlikle izin verilemeyecekler saptanarak, diğer engel hallerin yönetmelikle düzenlenmesi konusunda Bakanlar Kurulu'na yetki verilmiştir. 91/1779 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe giren Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmelik'in 16.maddesinde; silah ruhsatı verilmesini engelleyen durumlar maddeler halinde sayılmış, bu kapsamda maddenin (d) bendinde, taksirli suçlar hariç bir yıldan fazla hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum olanlar ile zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlarla her türlü kaçakçılık, kara para aklama, halayi ihracat, elektronik alet ve cihazlarla işlenen suçlar, resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma, devlet sırlarını açığa vurma, ideolojik, anarşik, terör ve benzeri yaygın şiddet eylemlerine katılma ve bu gibi fiilleri tahrik ve teşvik suçlarından birinden hüküm giymiş olanlara silah taşıma ya da bulundurma ruhsatı verilmeyeceği, aynı maddenin ikinci fıkrasında; yukarıdaki fıkranın (a), (b), (c), (d), (e)..bentleri kapsamına girenlere affa uğramış olsalar veya mahkumiyetleri bütün neticeleri ile birlikte ortadan kalksa ya da mahkemelerce verilen karar üzerine adli sicilden silinmiş olsa bile hiçbir surette ateşli silahlarla mermilerini taşıma ya da bulundurma izni verilmeyeceği, bu fıkra hükmünün 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 2. maddesi uyarınca suç olmaktan çıkan bir fiil nedeniyle hüküm giymiş olanlara uygulanmayacağı, dördüncü fıkrasında ise; bu madde kapsamında sayılan fiilerden dolayı yargılanması devam eden şahısların ruhsat verilme ve yenileme işlemlerinin, yargı kararı kesinleşinceye kadar durdurulacağı ve yargılama sonucuna kadar silahın ilgili birimce emanete alınacağı düzenlenmiştir. Dava dosyasının incelenmesinden; davacının bulundurma ruhsatlı Sig Sauger marka 9 mm çap, SP0229520 seri numaralı silahınacan güvenliğinden dolayı silah taşıma ruhsatı düzenlenmesi istemiyle yaptığı başvuru üzerine ruhsat işlemlerine esas alınmak üzere yapılan araştırmada; davacının Kars 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 08.12.2011 tarih ve E:2011/255, K:2011/575 sayılı kararı ile "elektrik enerjisi hakkında hırsızlık" suçundan dolayı 10 ay hapis cezası ile cezalandırılarak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasınakarar verildiği, bu kararın kesinleştiği, söz konusu mahkeme kararına istinaden hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair süre sonuna kadar davacıya 91/1779 sayılı Yönetmeliğin 16. maddesi dördüncü fıkrasına göre silah taşıma ve bulundurma ruhsatı verilmesinin mümkün olmadığı, ancak bu süre sonunda davacı hakkında kamu davasının düşürülmesine ilişkin kararların ibraz edilmesi halinde ruhsatişlemlerinin yapılabileceği gerekçesiyle ruhsat başvurusunun reddedilmesi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Davanın, İçişleri Bakanlığı'nın30.10.2008 tarih ve 2008/66 sayılı Genelgesi'nin iptali istemine ilişkin kısmı incelendiğinde; Kamu düzeninin, genel asayişin, kamu yararının korunması amacıyla temel hakvehürriyetlerin,Anayasa'nınsözüneveruhunauyguno larak Kanunla sınırlanabileceğiAnayasa kuralıyla benimsenmiş olmakla birlikte, silah taşıma ya da bulundurma ruhsatı almanın herkese tanınmış temel bir hak ve özgürlük olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Belirlenen çerçevede, silah taşıma ve bulundurmaya ilişkin yapılan düzenlemelerde konuya özgü kurallara yer verilmesinin ve dayanağı Kanun hükümlerini aşmamak üzere sınırlamalar yapılabileceğinin kabulü gerekmektedir. Diğer yandan; 6136 sayılı Kanun'un 7. maddesinde ateşli silahları kimlerin taşıyabilecekleri sayılmış olup, ateşli silahla işlenen cürümlerden hükümlü bulunanlar ile taksirli suçlar hariç olmak üzere bir yıldan fazla hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum olanlara, affa uğramış olsalar bile hiç bir suretle ateşli silah taşıma veya bulundurma izni verilmeyeceği belirtilerek genel bir sınırlama getirilmiş ve Kanun'un 7. maddesinde sayılanlar dışında kalanlar silah ruhsatı verilebilmesi için valiliklere takdir yetkisi verilmiştir. İdarelere tanınan takdir yetkisi sınırsız olmayıp, bu yetkiyi kullanan kamu görevlileri kamu yararı ve hizmetin gereği olarak değerlendirme yapmak zorundadırlar. Ayrıca valilere tanınan takdir yetkisinin Kanun'un verdiği yetkiye dayanılarak çıkartılacak düzenleyici işlemlerle objektif bazı esaslara bağlanması da mümkündür. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun "Hükmün açıklanması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması" başlıklı 231. maddesine 6.12.2006 tarih ve 5560 sayılı Kanun ile eklenen ve 23.1.2008 tarih ve 5728 sayılı Kanun ile değişik 5. fıkrada; "Sanığa yüklenen suçtan dolayıyapılanyargılamasonundahükmolunanceza, ikiyılveya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. ...Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder." düzenlemesi yer almıştır. Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması, esas itibariyle bünyesinde iki karar barındıran bir kurumdur: İlk karar teknik anlamda hüküm sayılan, ancak açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi nedeniyle hukuken varlık kazanamayan bu nedenle hüküm ifade etmeyen, koşullara uyulması halinde düşme hükmüne dönüşecek, koşullara uyulmaması halinde ise varlık kazanacak olan mahkûmiyet hükmü, ikinci karar ise, bu ön hükmün üzerine inşa edilen ve önceki hükmün varlık kazanmasını engelleyen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararıdır. Bu ikinci kararın en temel ve belirgin özelliği, varlığı devam ettiği sürece, ön hükmün hukuken sonuç doğurma özelliği kazanamamasıdır. Henüz tümüyle bitmeyen yargılama sürecinin sonraki aşamaları da dikkate alındığında, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının uyuşmazlığı nihai biçimde çözen nitelikteki kararlardan olmadığı anlaşılmaktadır. Esasen, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı ile birlikte sanık bakımından yasada öngörülen denetim süresi başlayacak ve mahkeme bu süre içinde sanığa bazı denetimli serbestlik tedbirlerine uyma yükümlülüğü getirebilecektir. Bu süre içinde sanığın kasıtlı bir suç işleyip işlemediği ve öngörülen denetimli serbestlik tedbirlerine aykırı davranıp davranmadığına göre farklı hukuki sonuçlar ortayaŞayet sanık, bu süre içinde kasıtlı bir suç işlemez ve öngörülen denetimli serbestlik tedbirine uygun davranırsa, hakkındaki davanın düşürülmesine karar verilecek, kasıtlı suç işler veya tedbirlere aykırı davranırsa hakkındaki hüküm aynen veya gerektiğinde değiştirilerek açıklanacaktır. İşte bu aşamadan sonra verilecek ve uyuşmazlığı nihai biçimde çözecek olan düşme veya mahkûmiyet kararları hüküm niteliğindedir. Bu durumda hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın kesinleşmiş bir mahkumiyet kararı olarak değerlendirilemeyeceği açık olup,bu kararın davacı yönünden hukuki bir sonuç doğurması ancak denetim süresi içerisinde kasten yeni bir suç işlenmesi halinde mümkün olduğundan ve Mahkemenin belirlediği 5 yıllık denetim süresinde, yargılanan şahsın sanık sıfatının devam ettiğinin kabulü gerekeceğinden, hakkında hükmün açıklanması geri bırakılan kişilerin durumunun yukarıda aktarılan Yönetmeliğin 16. maddesinin 4. fıkrası kapsamında değerlendirilerek, ancak denetimli serbestlik veya hükmün açıklanmasının ertelenmesine dair süre sonunda kamu davasının düşürülmesine dair kararın ibraz edilmesi halinde silah ruhsat işlemlerinin yapılabileceği yolundaki İçişleri Bakanlığı'nın 30.10.2008 tarih ve 2008/66 sayılı Genelgesi'nde hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Davanın, davacı hakkında tesis edilen 13.03.2012 tarih ve 404 sayılı bireysel işlemin iptal istemine ilişkin kısmı incelendiğinde ise; 6136 sayılı Kanun'un genel gerekçesine bakıldığında, 2637 sayılı Kanun'a ait Nizamname'nin 1. maddesine göre ilçelerde kaymakamlar, illerde valilerin muvafakatlarıyla emniyet müdür ve memurları yasak olmayan silahların taşınabilmesi için hiçbir kayıt ve şarta bağlı olmaksızın diledikleri kimselere izin vermek yetkisine haiz bulundukları, silah taşıma izni verilmesi hususunda çok titiz hareket edilmesi gerekirken bu yetkinin gelişi güzel kullanılmakta olduğu, silah taşımalarını icabettirir hiçbir sebep bulunmayan kimselere de bu izin ve müsaadenin verildiği görüldüğünden silah taşınması ve bulundurulması hususunda daha esaslı ve ciddi tedbirler alınmasının gerekli olduğu belirtilmektedir. Bu gerekçeden hareketle düzenlenen 6136 sayılı Kanun'un 7. maddesinde, ateşli silahları kimlerin taşıyabilecekleri beş bent halinde belirlenmiş, 5. bendinde " Bakanlar Kurulunca çıkarılacak yönetmelikte belirlenecek esaslara göre valiler tarafından verilecek izin vesikası alanların" da ateşli silahları taşıyabilecekleri veya mesken ya da işyerinde bulundurabileceği hükmü yer almıştır. Söz konusu Kanun'a dayanılarak çıkarılan ve 91/1779 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe giren Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmelik'in 7. maddesinin (a) bendinde; İl valilerinin, yaptıkları iş, sosyal, ekonomik, kültürel ve mesleki faaliyetleri ya da bulundukları yer ve zaman itibarıyla can güvenliklerinin ciddi ve harici tehdit ve tehlikelere maruz kalacağı kuvvetle muhtemel olduğu anlaşılan Türk vatandaşlarına taleplerihalinde silahtaşıma ruhsatıverilebileceği,ancak, bubentte adıgeçenşahısların can güvenliklerinin ciddi ve harici tehditlere maruz kalacağının kuvvetle muhtemel olup olmadığı hususunun valiler tarafından takdir edileceği belirtilmiş, 8. maddesinde; silah taşımalarına izin verilen kamu görevlileri sayılmış, 9. maddesinde;Valiler tarafından yönetmelik hükümlerinde aranan şartlara uygunluğunun tespit edilmesi halinde maddede sayılan kişilere silah taşıma ruhsatı verilebileceği, aynı Yönetmeliğin Ek 2. maddesinde de, Valilerin, 7. ve Ek 1. maddelerde belirtilenler hariç olmak üzere, bu Yönetmelik hükümlerine göre sahip oldukları yetkilerini, gerekli gördükleri takdirde, kısmen veya tamamen, kaymakamlara yazılı olarak devredebilecekleri düzenlenmiştir. Söz konusu Kanun ve Yönetmelik hükümlerindensilah taşıma ve bulundurma ruhsatı verme yetkisinin sadece valilerde bulunduğu, bu yetkinin bu tür ruhsatların iptaline yönelik işlemleri de kapsadığı sonucuna varılmaktadır. Dava dosyasının incelenmesinden; davacının silah bulundurma ruhsatının can güvenliği gerekçesiyle silah taşıma ruhsatına çevrilmesi istemiyle yaptığı başvurusunun reddine ilişkin işlemin vali adına vali yardımcısı tarafından tesis edildiği görülmektedir. Yukarıda açıklandığı üzere, silah taşıma ve bulundurma ruhsatı verilmesi ve bu ruhsatların iptal edilmesi konusunda valilere yetki verildiği, bu yetkinin bir kısım istisnalar dışında sadece kaymakamlara devredilebileceği, Kanun ve Yönetmelikte vali yardımcısına bu konuda yetki devri yapılabileceğine ilişkin bir düzenlemenin bulunmadığı görüldüğünden, yetkisiz merci tarafından tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle,davacının bulundurma ruhsatının silah taşıma ruhsatına çevrilmesiistemiyle yaptığı başvurusunun reddine ilişkin 13.03.2012 tarih ve 404 sayılı Kars Valiliği işleminin İPTALİNE, İçişleri Bakanlığı'nın 30.10.2008 tarih ve 2008/66 sayılı Genelgesi'nin iptali isteminin REDDİNE, aşağıda dökümüyapılan 204,40 TLyargılama giderinin haklılık oranı dikkate alınarak 120,20 TL'sinin davacı üzerinde bırakılmasına, 120,20 TL yargılama giderinin davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 1.500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak İçişleri Bakanlığına, 1.500,00 TL vekalet ücretinin de davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine, artan posta ücretinin istemihalinde davacıya iadesine,bu karara karşı tebliğ tarihini izleyen otuz (30) gün içinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu nezdinde temyiz isteminde bulunulabileceğinin taraflara duyurulmasına, 23/10/2015 tarihinde oybirliğiylekarar verildi. Başkan Üye Üye Üye Üye Kırdar ÖZSOYLU Yunus ÇETİN Ertuğrul ARSLANOĞLU Süleyman Hilmi AYDIN Hannan YILBAŞI Yargılama Giderleri Yargılama Harçları: 80,40 TL Posta Ücreti + : 124,00TL Toplam :204,40 TL |
11-12-2015, 09:20 | #21 |
|
Danıştay'dan çıkan kararı yukarıda paylaştım arkadaşlar. Kısmen kabul, kısmen red kararı çıktı.
|
13-12-2015, 01:04 | #22 |
|
meslektaşım eline emeğine sağlık teşekkür ederim
|
16-12-2015, 09:20 | #23 |
|
Rica ederim. Uzun bir süreç oldu. Gerekçeli karar yeni tebiğ edildi; temyiz edeceğiz. Bakalım temyizde nasıl olacak? Mücadeleye devam. Saygılar.
|
11-01-2016, 18:01 | #24 |
|
Danıştay kararının "İçişleri Bakanlığı'nın 30.10.2008 tarih ve 2008/66 sayılı Genelgesi'nin iptali isteminin reddine" dair kısmı tarafımızca temyiz edilmiştir. Gelişmeler oldukça burada paylaşacağız. Saygılar...
|
15-01-2016, 16:37 | #25 |
|
Temyiz dilekçemizde 2008/66 sayılı Genelge'nin yürürlükten kaldırıldığı gerekçesi ile bozma istemiş idik. Emniyet Genel Müdürlüğüne yapmış olduğumuz Bilgi Edinme Başvurusu üzerine aşağıdaki yazı tarafımıza gönderilmiş ve haklılığımız ortaya çıkmıştır.
11.01.2016 tarih ve 261 başvuru numarası ile Başkanlığımıza göndermiş olduğunuz Bilgi Edinme Başvurununuz incelenmiştir. İçişleri Bakanlığının 17.07.2012 tarih ve EGM No:71 Bakanlık No:42 sayılı “Özel Güvenlik Hizmetleri Birleştirilmiş Genelgesinin” yürürlüğe girmesiyle, 30.10.2008 tarih ve EGM No:81 Bakanlık No:66 sayılı “Denetimli Serbestlik, Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Genelgesi” yürürlükten kaldırılmıştır. Bilgilerinize rica ederim. |
16-01-2016, 15:51 | #26 |
|
Meslektaşım emeğinize sağlık.
|
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Avukatın silah taşıma ruhsatı talebinin reddi | onurnas | Meslektaşların Soruları | 4 | 13-12-2009 23:09 |
Silah Ruhsatı Başvurusunun Reddi | Yerleşik Yabancı | Meslektaşların Soruları | 1 | 13-11-2009 17:55 |
silah ruhsatı | htosun | Meslektaşların Soruları | 1 | 12-06-2007 00:11 |
silah ruhsatı | hamburabi42 | Meslektaşların Soruları | 1 | 01-11-2006 18:22 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |