|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
10-09-2008, 16:09 | #61 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın meslektaşım, Doğacak hak ve alacakların haczi mümkündür. "Müstakbel alacakların haczi" olarak adlandırılan bu kavrama göre, henüz doğmamış olmakla beraber doğması muhtemel alacakların haczi şimdiden mümkündür. Yeter ki borçlu ile 3. şahıs arasında, doğması muhtemel olan bu alacağın vasfını tayin etmekte esas alınacak bir temel ilişki olsun. Klasik örnekler, kira ilişkisi, eser sözleşmesine dayalı hakedişler vs.'dir. Gelelim can alıcı noktaya: Borçlunun ile banka arasında akdedilmiş mevduat sözleşmesine dayalı olan mevduat ilişkisinden doğacak hak ve alacakların haczi istenemez mi? Madem ki taraflar arasında bir temel ilişki (mevduat ilişkisi) vardır ve bu ilişkiye ait dokümanlara (hesap kartonu bilgisayar kayıtları) müstakbel alacakların haczine ilişkin kaydın işlenmesi mümkündür, o halde bu soru olumlu yanıtlanmalıdır. Banka, bu şekilde gönderilmiş olan haciz ihbarnamesini hesaba (karton/bilgisayar) işlemeli ve hesaba daha sonradan yatacak olan paraları gelecek havaleleri vs. blokeye almalıdır. Haa diyeceksiniz ki bunu yapan banka var mı? Mecazi değil gerçek manada söylüyorum, bir elin parmaklarını geçmez... Çünkü alacaklılar ile bankalar arasında tam da bu noktada menfaat çatışması var. Bankalar, "ama sırf ümit ve ihtimale dayalı alacaklar haczedilemez" ya da "doğacak hak ve alacakları tarafımızdan bilinmemektedir” gibi klişeler kullanmakta ve haciz ihbarnamelerini başlarından savmaktadırlar. Şu anki genel görünüm bu. Saygılarımla... |
10-09-2008, 18:58 | #62 |
|
Benzer bir olayda bankaya yazdığım 89/1 haciz ihbarnamesinde ileride hesaba yatırılacak paranında haczini talep etmiştim.Banka borçlunun hesabında para olmadığını ileriye dönük haciz konulamayacağını belirtmiş. Aylar sonra dosya borçlusu aynı bankadan kredi almak istemiş, bankada boş olan hesabınızda haciz var kaldırmadan kredi alamazsınız demiş, borçlu bana gelerek bankaya gönderilen 89/1 sonucu hesaba konulan hacizin fekkini talep etmemei teklif etti.Bende çok şaşaırmıştım.Demek ki bankalar hesaba istemeselerde ileriye dönük haciz koyabiliyorlar...
|
10-09-2008, 21:08 | #63 |
|
sayın meslektaşlarım,borçlunun bankada kullandığı kredinin teminatı olan hazine bonosu var.hazine bonosunun paraya tahvili borçlu yönünden sınırlandırlımış bankaya gönderilen 89/1haciz ihbarnamesine banka rehin hakkı olduğunu ileri sürerek kendi alacağı olduğunu, riskinin tasfiyesinden sonra haciz tatbik edileceği şeklinde itiraz etmekte .bankanın itirazına karşı açılacak davanın akibeti hakıkındaki görüşlerinizi beklemekteyim saygılar.
|
12-09-2008, 13:26 | #64 | |||||||||||||||||||||||
|
Peki, ihbarnamenin tebliğinden sonra bu hesaba hiç para giriş çıkışı olmuş mu? Eğer olmuşsa ve banka hesaba giren bu meblağ üzerinde borçlunun tasarrufta bulunmasına müsade etmişse bankanın sorumluluğu düşünülemez mi? |
16-01-2009, 11:04 | #65 |
|
mntopcu arkadasımın bahsettiği Yargıtay kararına ulaşabilecek bir meslektaşım var mı? Ben bulamıyorum, bulursanız çok sevinirim.
Yargıtay 21.HD.,Esas:2006/4526, Karar:2007/2455,Tarih:20.02.2007 |
16-01-2009, 16:36 | #66 |
|
Sayın condictio certi,
Bahsettiğim Yargıtay kararı yayınlanmış değil... Benim kendi dosyamla ilgili bir karardı, ayrıntılı değildi, özellik gösteren bir açıklama yoktu, klasik bir Yargıtay onamasıydı. Bu hususu mesajımda da belirtmiştim. e-mail adresimden bana ulaşırsanız hem mahkeme kararını hem de onama kararını gönderebilirim. Bu şekilde gönderdiğim arkadaşlar oldu. |
19-01-2009, 11:01 | #67 |
|
Sayın mntopcu;
Size e-mail adresinizden ulaşmaya çalıştım ancak geri dönüş olmadı. Elimde olan mevcut dosyada kullanabilmem adına söz konusu kararı ve onama kararını ivedilikle gönderirseniz çok sevineceğim. Şimdiden teşekkürler.. Saygılar. |
11-09-2009, 09:25 | #68 |
|
merhaba,borçlu aleyhindeki icra takibimizde, üçüncü kişi durumundaki bankaya birinci haciz ihbarnamesi gönderilmiştir. Yasal süre içinde bankada borçluya ait hesaplar olduğu ve bu hesaplardaki paralar miktarları ile bildirilerek paranın bloke edildiği bildirilmiştir.Bizde paranın gönderilmesini talep ettik.Ancak borçlu şirket yetkilisi arayarak bankanın para gönderemeyeceğini çünkü bankanın rehin hakkı olduğunu söyledi.Cevabi yazısında sadece hesap numaraları ile bakiye bilgilerini gönderip haczin tatbik edildiğini bildiren bankanın bu aşamada ne gibi itirazı olabilir ve bu itirazlara karşı yapılması gereken hukuki işlem nedir?cevaplarınızı acil olarak bekliyorum.şimdiden teşekkürler.
|
14-09-2009, 11:18 | #69 |
|
Saın,Av.HandeSahici,
Bu tür durumlarda 2. haciz ihbarnamesi göndermeniz gerekiyor. Yargıtay'ın son kararları 1. haciz ihbarnameisne dayalı olarak haczi tatbik eden 3. kişiden doğrudan paranın istenemeyeceği ,hatta gönderildiyse dahi İcra Müdürlüğü'nün bu işleminin şikayet üzerine iptal edileceği yönünde. Yani 2. haciz ihbarnamesi gönderilmek zorunda. |
14-09-2009, 16:05 | #70 |
|
Borçlunun bankadaki parasının haczi için neden 89/1 Haciz İhbarnamesi gönderdiğinizi anlamadım! Borçlunun bankadaki parası menkul hükmünde sayılıyor ve menkullern haczine ilişkin prosedür uygulanıyor. Yani İcra Müdürü haciz talebimizi kabul edince Haciz Tutanağı yerine geçen bir haciz müzekeresi/tezkere/ hazırlıyor ve Bankaya bildiriyor.Haciz müzekkeresi yazmak işi biraz daha basitleştirmek anlamında.Yoksa İcra Müdürünün Bankaya gidip borçlunun parasını haczederek tutanak tutması da mümkün.
Kaldı ki 89/1 İhbarnamesi göndermek birçok durumda -Çoğu ihtimal yukarıda sayılmış- alacaklı ve Biz Avukatların mağduriyetine neden oluyor. Çünkü yasal olarak Bankaya itiraz hakkı tanımış oluyoruz ve bu itirazın aksini kanıtlamak yükümlülüğü de Bize yükleniyor. Halbuki menkul hükmündeki haciz nedeniyle; yedindeki borçlunun parasının haczinden dolayı Bankanın itiraz hakkı yoktur. Borçlu ile aralarındaki ilişki-sözleşme nedeniyle olsa olsa yukarıda azı Meslektaşlarımın belirttiği gibi istihkak iddiasını ileri sürebilir. Yada haciz koyan alacaklıdan daha fazla korunmaya değer bir hakkı olduğu -bu husus da ciddi ciddi tartışılmalıdır- nedeniyle haczin kaldırılmasını talep edebilir. Aslında işin garip bir tarafı var. Bankalar da alacaklı sıfatıyla takip yapıyor ve diğer Banka şubelerine haciz yazıları gönderiyor. Bu kez diğer Banka haciz müzekkeresine itiraz ediyor. "Hesap üzerinde aramızdaki sözleşmeye istinaden rehin hakkımız var" diye. Bazı olaylarda Banka Müdürleri ile borçluların anlaştığını da duyum olarak almış bulunmaktayız. |
26-02-2010, 16:26 | #71 |
|
Konuyla alakalı olduğunu düşündüğüm 2009 tarihli bir kararı eklemek istiyorum.
T.C. YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ E. 2009/701 K. 2009/8464 T. 20.4.2009 • BANKAYA 89/1 HACİZ İHBARNAMESİ GÖNDERİLMESİ ( Bankanın Mevduat Üzerinde Rehin ve Hapis Hakkı Olduğunu İleri Sürmesi/İstihkak İddiası Niteliğinde Olduğu - İcra Müdürlüğünce İİK. Md. 99 Prosedürü İzlenmesi Gerektiği ) • MEVDUATIN HACZİ ( Bankanın Mevduat Üzerinde Rehin ve Hapis Hakkı Olduğunu İleri Sürmesi/İstihkak İddiası Niteliğinde Olduğu - İcra Müdürlüğünce İİK. Md. 99 Prosedürü İzlenmeden Hacizli Paranın Bankadan İstenemeyeceği ) • İSTİHKAK İDDİASI ( 3. Kişi Bankanın 89/1 Haciz İhbarnamesine Karşı "Mevduat Üzerinde Rehin ve Hapis Hakkı Olduğunu İleri Sürmesi" nin Bu Nitelikde Olduğu ) • HACİZLİ PARANIN BANKADAN İSTENMESİ ( Bankanın 89/1 Haciz İhbarnamesine Karşı Mevduat Üzerinde Rehin ve Hapis Hakkı Olduğunu İleri Sürdüğü - İstenmesinin Yasaya Aykırılığı/İcra Müdürlüğünce İİK. Md. 99 Prosedürü İzlenmesi Gerektiği ) 2004/m. 99 ÖZET : 3. kişi Bankanın 89/1 haciz ihbarnamesine karşı "mevduat üzerinde rehin ve hapis hakkının olduğunu ileri sürmesi" istihkak iddiası niteliğindedir. İcra müdürlüğünce "İİK.nun 99. maddesi prosedürü izlenmeden, hacizli paranın bankadan istenmesinin yasaya aykırıdır. Muhtıranın iptaline karar verilmesi gerekir. DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki şikayetçi vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü: KARAR : Alacaklı K. Ltd. Şti. tarafından borçlu B. İnş. Ltd Şti. hakkında yapılan takip sırasında 29.08.2007 tarihli ihtiyati haciz müzekkeresiyle üçüncü kişi T.İ. Bankası K. Şubesinden borçluya ait vadeli vadesiz mevduatın haczi talep olunmuştur. Üçüncü kişi banka 03.09.2007 tarihli cevabında, “borçlunun şubelerinde ki 589558 nolu hesabında 523.723,05 YTL nin bulunduğunu, ancak borçlu ile aralarındaki Genel Nakdi ve Genel Kredi Sözleşmesinden kaynaklanan borç nedeniyle anılan hesap üzerinde rehin, hapis ve takas-mahsup hakları olduğundan bahisle bunlardan sonra hüküm ifade etmek üzere haczi tatbik edeceği" cevabını vermiştir. Bu cevaba rağmen icra müdürlüğünce yeniden, 26.09.2007 tarihinde ilgili şubeden, 589558 nolu hesabın borçlu adına kayıtlı olması halinde, borç miktarı kadar haciz konulması talep edilmiş, banka 02.10.2007 tarihinde verdiği cevap ile, "haczin rehin, hapis ve takas-mahsup haklarından sonra hüküm ifade etmek üzere işlendiğini ve bankanın rehin, hapis ve takas-mahsup hakkını kullanarak borçlunun borcunun mahsubundan sonra, hesabın sıfır bakiye ile kapatıldığını” bildirmiştir. Bankanın 02.10.2007 tarihli cevabından sonra, icra müdürlüğünce 11.12.2007 tarihli müzekkere ile hesaptaki 523.117.44 YTL.nin dosyaya gönderilmesi talep edilmiştir. İcra dairesinin anılan bu işlemlerinin icra mahkemesi nezdinde şikayeti ret kararı ile sonuçlanmıştır. İcra müdürlüğünce bu karar dayanak alınarak 30.04.2008 tarihli müzekkere ile yeniden hesaptaki paranın icra dosyasına gönderilmesi talebi üzerine, şikayetçi banka vekilince işlemin ( müzekkerenin ) iptali yeniden şikayet konusu yapılmıştır. Mahkemece ilk olarak gönderilen 29.08.2007 tarihli haciz müzekkeresi tarihinde, hesapta paranın bulunması nedeniyle haczin tatbik edilmiş olduğu ve rehin vs. iddialara ilişkin olarak bankanın borçluya karşı takibi de bulunmadığından bahisle şikayetin reddine karar verilmiştir. Ancak şikayete konu icra müdürlüğünün 30.04.2008 tarihli talebinin ( müzakkeresinin ) dayanağını oluşturan Ankara 4. İcra Mahkemesi'nin 2007/851 E, 2008/397 K. sayılı ilamı, şikayetçi üçüncü kişi bankanın temyizi üzerine; Dairemizin 2008/12822 E. - 16572 K. sayılı ilamı ile; icra dairesince haciz kararı verildiği tarihte haciz işlemi tamamlanmış olacağından 3. kişi bankanın haciz yazısına karşı ( mevduat üzerinde rehin ve hapis hakkının olduğunu ileri sürmesi ) istihkak iddiası niteliğindedir. İcra müdürlüğünce "İİK.nun 99. maddesi prosedürü izlenmeden, hacizli paranın bankadan istenmesinin yasaya aykırı olması nedeniyle 11.12.2007 tarihli muhtıranın iptaline karar verilmesi gerektiğinden" bahisle bozulmuştur. Yine istihkak iddiasının iptali talebinin reddine ilişkin karar da temyiz edilmediğinden kesinleşmiştir. Açıklanan nedenlerle icra mahkemesince İİK.nun 99. maddesi hükmü ve Dairemiz bozma ilamı içeriği nazara alınarak, şikayetin kabulü gerekirken yazılı gerekçe ile reddine dair hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Şikayetçi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 20.04.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi. |
05-11-2010, 12:17 | #72 | |||||||||||||||||||||||
|
evet sevgili meslektaşım..banka o an için boş hesaba bloke koymuş olmalı (nasıl olsa zararı yok diye ... sonradan pişman olmuştur sanırım...) evet bu husus tarafımca açılan takiplerde de yaşandı ama,dolu hesaba arızasız blokeye denk gelmedim ... bunların düzelmesi ümidiyle...sevgi ve saygılar... |
17-04-2013, 16:20 | #73 |
|
Bir banka şubesine göndermiş olduğumuz haciz müzekkeresine banka; hesapta bir miktar para olduğu fakat hesapta daha önceden konulmuş hacizlerin de olduğu ayrıca kendi alacakları nedeniyle öncelikli rehin hakkımız vardır diye cevap verdiler.
Bunun üzerine sıra cetveli düzenlenmesini ve buna göre artan paranın dosyamıza gönderilmesi talebimizi içeren bir haciz müzekkeresi daha gönderdik. Banka bu müzekkereye cevap olarak;" x TL gelir idare başkanlığının e-haczi mevcuttur(rakam çok cüzi miktarda)kalan miktar üzerinde ise borçludan olan kredi alacağımız nedeniyle bankamıza rehinlidir. Hacziniz bankamız rehninden ve yasal takyidattan sonra gelmek üzere kayıtlarımızda devam etmekte olup, ilgi yazınız işleme alınmamıştır" şeklinde cevap vermiştir. Son uygulamalar ışığında ne yapmamı önerirsiniz? Bankanın kredi alacağının olması, banka lehine rehin hakkı doğurur mu? Hesapta halen para olması nedeniyle bankanın kredi alacağının muaccel olmadığını, eğer muaccel olsaydı banka zaten parayı almış olurdu diye düşünüyorum. Bundan önceki tartışmalar ışığında bunu bir istihkak iddiası olarak nitelendirmek mümkün müdür? |
17-04-2013, 16:59 | #74 | |||||||||||||||||||||||
|
Böyle bir durumda 89/2 Haciz İhbarnamesi şikayet yoluyla reddedldiği için en iyisi rehin hesabının kat edilerek, banka alacağının ve hesap bakiyesinin haciz tarihi itibariyle bildirilmesini isteyin. Cevabın gelip gelmemesi önemli değil 89/4'e göre tazminat davası açın. Ben aynı durumda açtım kazandım, tahsil ettim. Gerçi 3. şahıs banka değildi ama banka kadar bilinen ve sağlam bir kuruluştu, hatta hakim yok diyorlar işte yalan mı söylüyorlar demişti. Bilirikişi her iki tacir defterleri üzerinde inceleme yaptı ve alacağımızın tamamı kadarının ödenmesi yönünde görüş bildirdi. Hakim de alacağımız kadar tazminatın ödenmesine karar verdi. |
17-04-2013, 17:21 | #75 | |||||||||||||||||||||||
|
Ama İcra İflas Hukuku'na göre sıra cetvelini icra müdürü düzenler; üçüncü şahıs banka değil ki? Bu tür müzekkerelerle bankaların gözlerini biraz havaya kaldırmıyor muyuz? "Asarım keserim, rehin hakkı kullanır, sıra cetveli bile yaparım uleyn" diye nara atmasınlar sonra? İstihkak? Kayda değer bir düşünce ve sayın "mntopçu" tarafından da başarı ile uygulanmış bir yöntemdir... pes etmek yok... |
17-04-2013, 17:50 | #76 | |||||||||||||||||||
|
Esasında sıra cetvelinden kasıt; borçlunun bloke altına alınan parası ile hesap üzerindeki daha önceden konulmuş blokelerin tarihi ve miktarının ne olduğu hususunda yani kim in ne kadar alacağı var? Bu hususta müzekkere yazıldı.
Yukarıda da belirttiğim üzere banka borçlunun hesabındaki paranın ne kadar olduğunu ve hangi hacizlerin olduğunu yazısında belirtti. Fakat banka;"borçlunun hesabında para var fakat benim kredi alacağım var" diyor. Eğer kredi alacağı muaccel olmuşsa bu taktirde hesabındaki parayı alması lazım fakat parayı almamış. Eğer kredi alacağın varsa parayı al, neden hesapta bekletiyorsun? Ben de bu durumda bankanın alacağının muaccel olmadığını düşünüyorum ve tekrar bankaya kredi alacağına ilişkin ayrıntılı bilgi vermesi için icra müdürlüğüne talep açmayı ve gerekirse belirttiğiniz üzere istihkak yoluna da başvurmayı düşünüyorum. Ayrıca yine başka bir husus bankalar her ne kadar haciz yazısını işleme koysa dahi bazı müşterilerinin hesabını kullanmaya devam etmesine izin veriyor. (Sizlerin de bildiği üzere Yargıtay haciz müzekkeresi gönderildiğinde ileriye yönelik haczin kabil olduğunu kabul ediyor.) Bu duruma da şahit oldum. Daha önce hiç denemedim ama bundan sonra periyodik olarak borçluların haciz tarihinden sonraki döneme ait ayrıntılı hesap hareketlerinin gönderilmesini talep etmeyi düşünüyorum. Bankaların hukuku hiçe sayan bu uygulamalarının artık(bu zamana kadar görmezlikten gelinse de) önüne geçilmesi lazım. Sizin de belirttiğiniz üzere;
|
03-07-2013, 18:26 | #77 |
|
Yeni Yargıtay Kararı
Bu konu ile ilgili yerel mahkemede dava lehimize sonuçlanmıştı. Ancak Yargıtay'ın aşağıdaki kararı ile bozuldu. Daha da üstüne gidilir mi bilinmez.
___________________________ T.C. YARGITAY 8. Hukuk Dairesi ESAS NO : 2013/5245 KARAR NO : 2013/8748 Y A R G I T A Y İ L A M I DAVA TÜRÜ : İstihkak Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davalı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: K A R A R Davacı (alacaklı) vekili, ............... Takip dosyasında alınan haciz kararı uyarınca borçlunun üçüncü kişi banka şubelerinde bulunan hesaplarına bloke konulmasının istendiğini, 14.08.2012 tarihli yazı cevabında para bulunan iki ayrı hesap üzerinde daha önce imzalanmış bulunan genel kredi sözleşmesi uyarınca bankanın rehin hakkının bulunduğunun belirtilerek itiraz edildiğini, ancak ortada muaccel hale gelmiş bir alacağın olmadığını, belirterek istihkak iddiasının reddine ve tazminata karar verilmesini istemiştir. Davalı (üçüncü kişi) vekili, belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece toplanan delillere göre: “davalı banka ile takip borçlusu arasında imzalanan genel kredi sözleşmesi uyarınca banka lehine rehin ve hapis hakkının tanındığı, ancak bankanın muaccel hale gelmiş bir alacağı bulunmadığı, doğması muhtemel bir alacak nedeni ile de bahsi geçen hakların kullanılamayacağı“ gerekçesi ile davanın kabulü ile istihkak iddiasının reddine karar verilmiş; hüküm, davalı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, alacaklı tarafından İİK’nun 99. maddesi uyarınca açtığı “istihkak iddiasının reddi” davası niteliğindedir. Davalı üçüncü kişi banka ve takip borçlusu arasında 500.000,00.-TL değerinde kredi sözleşmesi imzalanmış olup, anılan sözleşmenin 3.3.1. maddesinde, sözleşmeden tazmin edilmiş veya edilmemiş teminat mektupları, aval-kabul, çek taahhüt kredileri, DBS harici garanti dahil risk veya alacakları için bankanın bütün şubelerinde bulunan borçluya ait her türlü hesap bakiyeleri ile doğmuş doğacak her türlü alacakları, vs. üzerinde rehin ve hapis hakkının bulunduğu belirtilip, bunların veya bedellerinin Bankaca takas ve mahsup edilebileceği kabul edilerek imzalanmıştır. Davalı üçüncü kişinin dayandığı rehin ve hapis hakkının anılan kredi sözleşmesinin imzalandığı tarihte doğduğunun kabulü gerekir. Bununla birlikte üçüncü kişi bankanın borçlusuna karşı ileri sürebildiği rehin ve hapis hakkını, borçlusunun alacaklısına karşı da (istihkak iddiası ile) ileri sürebilmesi mümkündür. Nitekim Yargıtay’ın ve Dairemizin yerleşik uygulaması da bu yöndedir. (HGK 28.03.2012 T. 2011/12–849 Esas- 2012/242 K.) .//.. - 2 - 2 013/5245 - 8748 Gerçekten de TMK’nun 881. maddesinde: “Halen mevcut olan veya henüz doğmamış olmakla beraber doğması kesin veya olası bulunan herhangi bir alacak, ipotekle güvence altına alınabilir…” düzenlemesi yer almaktadır. Buna göre; anılan düzenleme alacak rehnine kıyasen uygulandığında, ileride doğacak alacakların da rehnedilebileceği sonucuna varılabilir. Ne var ki bu gibi durumlarda bankanın üçüncü kişi sıfatı ile istihkak iddiasında bulunabilmesi için haciz kararının alındığı tarih itibarı ile kredi borcunun tamamının ödenmemiş olması, uzmanlık gerektiren bu durumun bilirkişi ya da bilirkişilere tespit ettirilmesi, belirlenen geri ödemesi yapılmamış kredi alacağı varsa bu miktar ile sınırlı olmak üzere üçüncü kişi bankanın dava konusu hesaplar üzerinde rehin ve hapis hakkının bulunduğunun kabul edilmesi gerekir. Haciz tarihi itibarı ile kredi borcunun tamamı geri ödenmişse bu kez üçüncü kişinin dayandığı kredi sözleşmesinden doğan rehin hakkının alacaklıya karşı ileri sürülmesi mümkün olmayacaktır Somut olayda kredi sözleşmesinin tarihi ve bu sözleşmeden doğan borcun ödenip ödenmediği gibi hususlar, taraflarca sunulan belgelerin içeriğinden anlaşılamamaktadır. Mahkemece yapılması gereken iş öncelikle, üçüncü kişi bankadan kredi sözleşmesinin tarihini gösterir onaylı bir örneği ile ödeme planının ve tahsilât makbuzlarının getirtilip, takibe konu borcun doğduğu tarih ve takip tarihi itibarı ile kredi borcunun varlığını koruyup korumadığını uzman bilirkişiye tespit ettirilip, bundan sonra toplanacak delillere göre işin esası hakkında bir karar vermek olmalıdır. Belirtilen tüm bu hususlar dikkate alınmadan eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak yazılı biçimde hüküm kurulması hatalı olmuştur. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı üçüncü kişi vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA , taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m. 297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 21,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine , 10.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. Başkan Üye Üye Üye Üye |
04-07-2013, 08:16 | #78 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın Meslektaşım, Konu bu aşamaya kadar getirilmişken mutlaka HGK'nun denetiminden geçmesi için gerekli çaba gösterilmelidir. Yerel mahkeme, direnme kararı vermesi yönünde ikna edilmeye çalışılmalıdır. Saygılarımla... |
04-07-2013, 16:09 | #79 | |||||||||||||||||||||||
|
HGK Kararı
T.C. YARGITAY Hukuk Genel Kurulu Esas: 2011/12-849 Karar: 2012/242 Karar Tarihi: 28.03.2012 ŞİKAYET DAVASI - ÜÇÜNCÜ KİŞİNİN İSTİHKAK İDDİASI - ŞİKAYETÇİNİN TALEBİNİN ÖZÜNDE İSTİHKAK İDDİASI NİTELİĞİNDE OLDUĞU - ŞİKAYETİN REDDİ YÖNÜNDE DİRENME KARARI VERİLMESİNİN USUL VE YASAYA AYKIRI OLUŞU - HÜKMÜN BOZULDUĞU ÖZET: Rehin hakkı banka ile müşterisi arasında imzalanan sözleşmede de yer aldığından bankanın borçlusuna karşı ileri sürebileceği rehin hakkını, borçlunun alacaklısına karşı da istihkak iddiası olarak ileri sürebileceğinin kabulü gerekir. Bu nedenle; üçüncü kişi şikayetçi bankanın gönderilen 1. haciz ihbarnamesine süresi içerisinde itiraz etmesi üzerine karşı taraf/alacaklının, üçüncü kişi bankanın verdiği cevabın aksini icra mahkemesinde ispat etmesi gerekir. Yerel Mahkemece; şikayetçinin talebinin özünde istihkak iddiası niteliğinde olduğu göz ardı edilerek açıklanan gerekler de yerine getirilmeksizin eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile şikayetin reddi yönünde direnme kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı, açıklanan bu değişik gerekçeyle bozulmalıdır. (2004 S. K. m. 23, 89, 99) (4721 S. K. m. 940, 950) (YHGK. 21.09.2011 T. 2011/17-513 E. 2011/549 K.) Dava: Taraflar arasındaki <şikayet-istihkak iddiası> ndan dolayı yapılan yargılama sonunda; Konya 1. İcra Hukuk Mahkemesince istihkak iddiasının (şikayetin) reddine dair verilen 31.12.2009 gün ve 1307/1862 E., K. sayılı kararın incelenmesi istihkak iddia eden vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 27.5.2010 gün ve 1093/12991 E., K. sayılı ilamı ile; (... Somut olayda icra dairesi tarafından borçlunun bankadaki mevduatının haczi için 89/1 haciz ihbarnamesi gönderilmesi üzerine, üçüncü kişi bankanın bu haciz ihbarına karşı rehin hakkı olduğunu ileri sürmesi istihkak iddiası niteliğindedir. Bu durumda icra müdürünün İİK’nun 99. maddesindeki kurallara göre işlem yapması gerekirken paranın bankadan istenmesi yasaya aykırı olup, mahkemece şikayetin kabulü yerine reddine karar verilmesi isabetsizdir...), Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. H.G.K.nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Karar: İstek, üçüncü kişinin istihkak iddiasına dayalı şikayete ilişkindir. Şikayetçi üçüncü kişi banka vekili, karşı taraf/takip alacaklısının dosyada taraf olmayan borçluya karşı yaptığı takipte müvekkili bankaya tebliğ edilen 1. haciz ihbarnamesine itiraz edildiği, borçlu ile şikayetçi banka arasında imzalanan sözleşmeler gereği hesaplar üzerinde rehin hakkı bulunduğundan rehnin sona ermesinden sonra haciz işleneceğinin bildirildiği, bunun üzerine icra müdürlüğü tarafından Konya 4. İcra Müdürlüğünün 2009/4236 esas sayılı dosyasından sıra cetveli yapılabilmesi için mevcut paranın ve belgelerin gönderilmesinin istenildiği, verilen cevapta şikayetçi bankanın rehin hakkı mevcut iken paranın istenmesinin mümkün olmadığının bildirilmesi üzerine, icra müdürlüğünce paranın üç (3) gün içinde icra müdürlüğüne gönderilmesi aksi halde cebri icranın tatbik olunacağı şeklinde yazı yazıldığı, müvekkili ile borçlu arasında düzenlenen kredi sözleşmesinin 6. maddesi uyarınca, <müşterinin bankadaki her türlü hak ve alacakları üzerinde bankanın rehin ve hapis hakkı>nın bulunduğu, iddiasıyla şikayete konu işlemin iptalini istemiştir. Karşı taraf/alacaklı vekili, borçlunun tasarruf edebileceği hesaplarındaki paralar üzerine doğrudan doğruya haciz konulabileceği, bankanın ancak mülkiyet hakkını sınırlayan hak ve alacağı bulunduğu takdirde bu hak ve alacaklarını ileri sürebileceği savunmasıyla, isteğin reddini talep etmiştir. Yerel Mahkemece, borçlu kişisel mevduat hesabı üzerinde her zaman tasarruf edebileceğinden bu tür hesaplardaki paranın İİK’nun 89. maddesinde tanımlanan borçlunun üçüncü kişilerdeki hak ve alacağı kapsamında olmadığı, bunlara doğrudan doğruya haciz konularak icra dosyasına intikalinin istenebileceği, ayrıca bankanın henüz vadesi gelmemiş alacaklar için hesaptaki paranın icra dosyasına gönderilmemesinin yasal bir dayanağının da bulunmadığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiştir. Şikayetçi üçüncü kişi Banka vekilinin temyizi üzerine, karar, Özel Daire’ce yukarda başlık bölümünde yazılı gerekçe ile bozulmuştur. Yerel Mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Direnme kararını şikayetçi vekili temyiz etmektedir. Direnme yoluyla H.G.K. önüne gelen uyuşmazlık; borçlunun bankadaki mevduatının haczi için 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun. 89/1 maddesi gereğince haciz ihbarnamesi gönderilmesi ve üçüncü kişi bankanın bu haciz ihbarına karşı rehin hakkı olduğunu ileri sürmesi üzerine icra müdürlüğü tarafından hesaptaki paranın icra dosyasına istenilmesinin mümkün olup olmadığı, diğer bir deyişle üçüncü kişi bankanın bu talebinin nitelikçe istihkak iddiası niteliğinde olup, olmadığı noktalarında toplanmaktadır. Uyuşmazlığın çözümü bakımından öncelikle, konuyla ilgili kavram, kurum ve yasal düzenlemelere değinilmesinde yarar vardır: Genel anlamıyla rehin; alacaklının alacağını teminata bağlamak için borçlunun veya üçüncü kişinin mal varlığı üzerinde kurulan sınırlı bir ayni haktır. Hapis hakkı ise; Türk Medeni Kanunu’nun 950. maddesinde hükme bağlanmış olup borçlunun taşınır mallarına ve kıymetli evrakına onun onamıyla zilyed bulunan alacaklının muaccel olan ve bu eşya ve evrakla doğal bir bağlantısı bulunan alacağının teminatı olarak alıkoyma ve paraya çevirme yetkisi veren bir ayni haktır. İleride doğabilecek bir alacağın güvenceye bağlanması için ipotek kurulabileceği kabul edilmiş ise de taşınır rehininde böyle bir hüküm bulunmamakta; öğretide ileride doğacak ve koşula bağlı alacaklarında taşınır rehini ile güvence altına alınabileceği ileri sürülmektedir (M. Edip Doğrusöz, Ali Haydar Karahacıoğlu, Mehmet Altın, Türk Hukukunda Rehin, Ankara 1996, s: 12). 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun 23. maddesinde; <Bu kanunun tatbikında: (ipotek) tabiri ipotekleri, ipotekli borç senetlerini, irat senetlerini, gemi ipoteklerini, eski hukuk hükümlerine göre tesis edilmiş taşınmaz rehinlerini, taşınmaz mükellefiyetlerini, bazı taşınmazlar, üzerindeki hususi imtiyazları ve taşınmaz eklentisi üzerine rehin muamelelerini, (Değişik fıkra: 17.7.2003 - 4949 S.K./5. md.) (Taşınır rehni) tabiri, teslime bağlı rehinleri, Türk Medeni Kanununun 940 ıncı maddesinde öngörülen rehinleri, ticari işletme rehnini, hapis hakkını, alacak ve sair haklar üzerindeki rehinleri, Sadece (Rehin) tabiri, (İpotek) ve (Taşınır rehni) tabirlerine giren bütün taşınır ve taşınmaz rehinlerini ihtiva eder.> Hükmü yer almaktadır. 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK)’nun 950. maddesinde; <alacaklı, borçluya ait olup onun rızasıyla zilyedi bulunduğu taşınırı veya kıymetli evrakı, borcun muaccel olması ve niteliği itibarıyla bu eşyanın alacak ile bağlantısı bulunması halinde, borç ödeninceye kadar hapsedebileceği, zilyetlik ve alacak ticari ilişkiden doğmuşsa, tacirler arasında bu bağlantı var sayılacağı, alacaklı, borçluya ait olmayan taşınırlar üzerinde de zilyetliğin iyiniyetle kazanılmasının korunduğu ölçüde hapis hakkına sahip olacağı ve 955. maddesinde ise senede bağlanmış olan veya olmayan alacakların rehni için rehin sözleşmesinin yazılı şekilde yapılması ve senede bağlı alacaklarda senedin teslim edilmesi gerekeceği> hükme bağlanmıştır. Esasen rehin hakkı banka ile müşterisi arasında imzalanan sözleşmede de yer aldığından bankanın borçlusuna karşı ileri sürebileceği rehin hakkını borçlunun alacaklısına karşı da istihkak iddiası olarak ileri sürülebileceğinin kabulü gerekir (HGK.nun 21.9.2011 gün ve 2011/17-513-549 E., K. sayılı ilamı). Öte yandan; şikayetçi ile dosyada taraf olmayan borçlu arasında düzenlenen 3.6.2003 tarihli sözleşmenin 6. maddesinde <müşterinin bankadaki her türlü hak ve alacakları üzerinde bankanın rehin ve hapis hakkının bulunduğu> düzenlemesi yer almaktadır. Diğer taraftan, İİK’nun 89/4. maddesine göre; <üçüncü şahıs, haciz ihbarnamesine müddeti içinde itiraz ederse, alacaklı, 3. şahsın verdiği cevabın aksini icra mahkemesinde ispat ederek 3. şahsın 338 inci maddenin 1 inci fıkrası hükmüne göre cezalandırılmasını ve ayrıca tazminata mahkum edilmesini isteyebilir. İcra mahkemesi, tazminat hakkındaki davayı genel hükümlere göre halleder.> Somut olaya gelince: Karşı taraf/takip alacaklısının dosyada taraf olmayan borçluya karşı yaptığı takip sırasında şikayetçi bankaya 1. haciz ihbarnamesinin tebliğ edildiği, banka tarafından haciz ihbarnamesine borçlu ile şikayetçi banka arasında imzalanan sözleşmeler gereği hesaplar üzerinde rehin hakkı bulunduğu ileri sürülerek itiraz edildiği; bunun üzerine icra müdürlüğü tarafından Konya 4.İcra Müdürlüğünün 2009/4236 esas sayılı dosyasından sıra cetveli yapılabilmesi için mevcut paranın ve belgelerin gönderilmesinin istenildiği, şikayetçi banka tarafından rehin hakkı mevcut iken paranın istenmesinin mümkün olmadığının bildirildiği, bunun üzerine icra müdürlüğünce paranın üç (3) gün içinde icra müdürlüğüne gönderilmesi aksi halde cebri icranın tatbik olunacağının ihtar edilmesiyle de eldeki şikayet yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır. Yukarıda da açıklandığı üzere, rehin hakkı banka ile müşterisi arasında imzalanan sözleşmede de yer aldığından bankanın borçlusuna karşı ileri sürebileceği rehin hakkını, borçlunun alacaklısına karşı da istihkak iddiası olarak ileri sürebileceğinin kabulü gerekir. Bu nedenle; üçüncü kişi şikayetçi bankanın gönderilen 1. haciz ihbarnamesine süresi içerisinde itiraz etmesi üzerine karşı taraf/alacaklının, üçüncü kişi bankanın verdiği cevabın aksini icra mahkemesinde ispat etmesi gerekir. Yerel Mahkemece; şikayetçinin talebinin özünde istihkak iddiası niteliğinde olduğu göz ardı edilerek açıklanan gerekler de yerine getirilmeksizin eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile şikayetin reddi yönünde direnme kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı, açıklanan bu değişik gerekçeyle bozulmalıdır. Sonuç: Şikayetçi üçüncü kişi banka vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarda gösterilen değişik nedenlerden dolayı BOZULMASINA, 28.03.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤) Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı |
06-10-2013, 17:22 | #80 |
|
Yine aynı konu ile ilgili açmış olduğumuz, İİK madde 89/4 uyarınca "bankadan paranın istenmesi, tazminat ve cezalandırma, olmadığı takdirde sorunun istihkak prosedürüne göre çözümlenerek istihkak iddialarının reddine karar verilmesi" talepli davamızda, ilk celsede istihkaka ilişkin talebimiz tefrik edilmiş, davamız ise icra takip alacak miktarı üzerinden nispi harç tamamlanması yönünde ara karar tanzim edilmiştir. Alacak miktarının çok yüksek olması sebebiyle harç miktarını tamamlamamız çok zor. Verilen ara kararın, mahkemenin İcra Mahkemesi olması dolayısı ile nispi harç oranında hükmedilmemesi kanaatindeyiz. Harç tamamlanacak olsa bile, tamamlanması istenilen harç miktarının söz konusu istihkak iddiasına sebebiyet veren ve istihkak tarihinde banka hesabında bulunan meblağ üzerinden oranlanması doğru yol değil midir?
Lütfen yardımlarınızı bekliyorum. |
14-09-2015, 20:46 | #81 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın meslektaşım, bana gönderdiğiniz mahkeme kararını talebime ekleyip, gerekçelerimi de sıralayıp bankanın rehin iddaisının iik m.96'a göre değerlendirmesi için talepte bulundum. Müdür bey inceleyeyim öyle karar vereyim dedi. Şimdi UYAP'dan gördüm toplamda 4 bankanın rehin iddaisını İİK m.96'ya göre değerlendirip dosyayı icra hukuk mahkemesine gönderdiğini gördüm. Bu kararda bana gönderdiğiniz içtihat müdür beyin karar vermesinde etkili oldu diye düşünüyorum. Tekrardan teşekkürler Sayın Meslektaşım.. |
14-09-2015, 21:59 | #82 | |||||||||||||||||||||||
|
Umarım mahkemeden olumlu sonuç çıkar ve devamı da gelir... |
25-01-2016, 20:32 | #83 |
|
Arkadaşlar benim de başımda benzer bir dava var.
Gönderdiğimiz haciz müzekkeresine ( 1. Haciz ihbarnamesi değil)verilen cevapta,Banka hesapta bakiye olduğunu söyleyerek, rehin hakkının olduğunu rehin hakkından sonra gelmek üzere haczimizin kayda alındığını belirtmiş. Biz de eğer açılmış bir icra takibiniz yoksa, parayı göndermeleri yoksa, yetkililer hakkında suç duyurusunda bulunulacağı şeklinde 2. bir yazı gönderdik. Cevap olarak bu kez hesapta daha fazla para olduğunu 2. bir hesap daha açıldığını, bu hesaplarda rehin hakları olduğunu, müzekkeremizin iptali için şikayet hakkını kullandıklarını, ilk yazılarındaki rakamı düşerek geri kalanı icranın hesabına ödediklerini belirtmişler. Bu arada dava dilekçesi tebliğ edildi. HGK' nun 2011/12-849 E-2012/242 K sayılı, 28.3.2012 tarihli kararını sunarak, rehin iddialarının istihkak iddiası niteliğinde olduğu, alacaklının yani bizim bankaya istihkak davası açması gerekirken bu şekilde paranın istenemeyeceğinden bahisle müzekkerenin iptalini istemişler. Parayı yatırmalarına rağmen, paranın tarafımıza ödenmemesi konusunda tedbir talep etmemişler. Rehin alacağına ilişkin hiçbir delil sunmamış, kayıtların bankadan celbini istemişler. Bugüne kadar bu tür itirazlarla çok karşılaşmıştım. Israrla parayı göndermelerini istediğimizde bazıları parayı gönderiyor, bazıları da sessiz kalıyordu.Biz de birşey yapamıyorduk. Bu durum ilk kez başıma geliyor, bu itirazları hiç istihkak iddiası olarak nitelendirmemiştik. İcra memuru da bu şekilde yorumlamamıştı. Sözkonusu hesap hareket halinde bir hesap, sanırım post hesabı ve muhtemelen borçlu da rahatlıkla bu hesaptan para alıp veriyor.Ben ortada muaccel bir alacak yokken, borçluya rahatça hesap kullandırılırken, diğer alacaklılara rehin iddiasında bulunulmasının müşteriyi korumak için yapılan bir kanuna karşı hile ve hakkın kötüye kullanılması olduğuna ilişkin savunma yapacağım. Ama lehime hiç Yargıtay kararı bulamadım. Bu arada parayı da henüz çekmedim, çekip çekmemekte kararsızım.Müvekkili de zor duruma sokmak istemiyorum. Sözkonusu HGK'da, borçluya karşı olan rehin hakkının alacaklılarına da ileri sürülebileceği belirtilmiş, fakat ortada gerçekten bir rehin hakkının olup olmadığının yani hesabın ne şekilde kullanıldığının sorgulaması yapılmadan bu şekilde tamamen bankaları koruyan yaklaşımı da anlayabilmiş değilim. Lehe bir kararı paylaşabilirseniz yada yaşadığınız tecrübelerle yapacağım savunmaya yardımcı olursanız sevinirim. Şimdiden teşekkürler... |
12-06-2019, 09:13 | #84 |
|
Değerli Meslektaşlarım; Bankalardaki mevduata ilişkin istihkak iddialarına karşı son durum nedir? Yargıtay HGK bu konuda ne diyor? Uygulama hakkında tecrübesi olanlar paylaşabilir mi?
|
06-08-2020, 10:19 | #85 |
|
Değerli meslektaşlarım; başlıkta konunun içeriğine birçok fikir paylaşılmış ve zannımca YARGITAY 12.HUKUK DAİRESİNİN istikrar kazanmış görüşünün özü olan ''rehin/hapis'' hakkını borçluya karşı ileri sürebiliyorsa 3.kişi alacaklıya karşıda ileri sürebilir'' mantığından hareketle gönderilen 89/1'lere itiraz etmesi sonucunda, İİK 99'da belirtilen istihkak prosedürünün uygulanması gerektiği ve bu hususta dava açma külfetinin alacaklıya yükletilmesi gerektiği hususu ön plana çıkmaktadır.Bunun yanında paranın dosyaya celbini talep ettiğimiz zaman icra müdürlükleri tarafından yine İİK 99'daki istihkak prosedürünün işletilmesi gerektiğinden bahisle taleplerimiz reddedilmektedir. Bilindiği üzere para ''menkul mal'' hükmündedir. İİK 88/4; ''İcra dairesi üçüncü bir şahsa rehnedilmiş olan malları da muhafaza altına alabilir.'' hükmü uyarınca haciz konulmuş olan paranın dosyamıza celbini talep etsem. Sonrasında da sıra cetvelinin düzenlenmesi için 100.maddeye yarar bilgileri bankadan talep etsem, banka en başından beri dosyamıza göndermekten imtina ettiği belgeleri dosyamıza göndermezse akıbeti ne olur acaba kestiremiyorumhttp://www.turkhukuksitesi.com/images/icons/icon6.gif
|
14-01-2024, 14:43 | #86 |
|
Merhaba, bu konuyla ilgili güncel durum nedir ve bankalara karşı ileri sürülebilecek bir arguman var mıdır? Rehin miktarının bildirilmesini ve rehinden arta kalan bir para varsa gönderilmesini isteyeceğim ama 1)dairenin tensip yapacağından emin olamıyorum. 2)banka bu yazıya itiraz edip de şikayet yoluna giderse karşı vekalet çıkar mı aleyhimize?
|
06-06-2024, 10:16 | #87 |
|
Borçlunun üçüncü kişi bankadaki mevduat alacağı, İİK’nin 106/2. maddesi gereğince menkul hükmündedir. Bankadaki mevduat, menkul haczi olarak icra müdürlüğünce bankaya yazılacak yazı ile haczedilebileceği gibi (HGK’nin 1.12.1999 tarih ve 1999/12-1003/1017 sayılı kararı), İİK’nin 89. maddesine uygun olarak düzenlenen haciz ihbarnamesi ile de haczedilebilir. Haciz ihbarnamesi gönderilmesi halinde, İİK’nin 89. maddesinde yazılı hukuki sonuçlar doğar. İİK’nin 89. maddesindeki koşulları taşımayan haciz yazısı gönderilmesi halinde ise, anılan maddedeki sonuçlar doğmaz ve borç bankanın zimmetinde sayılmaz. (Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2021/1114 K.)
İİK’nin 89. maddesi uyarınca gönderilen haciz ihbarnamesine karşı üçüncü kişi bankanın, borçluya ait mevduat hesabı üzerinde rehin hakkının olduğunu ileri sürmesi, itiraz niteliğinde olup, alacaklı, İİK’nin 89/4. maddesi uyarınca üçüncü kişinin cevabının aksini icra mahkemesinde ispat ederek üçüncü kişinin İİK’nin 338/1. maddesi hükmüne göre cezalandırılmasını ve ayrıca tazminata mahkum edilmesini isteyebilir (HGK’nin 28.3.2012 tarih ve 2011/12-849-242 sayılı kararı). (Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2021/1114 K.) Üçüncü kişinin haciz müzekkeresine karşı mevduat hesabı üzerinde kendisinin rehin hakkı bulunduğunu ileri sürmesi ise, İİK’nun 96/1. maddesi uyarınca istihkak iddiası niteliğinde olup, icra müdürünün İİK’nun 99. maddesinde yazılı kurallara göre işlem yapması gerekir. İİK’nun 99. maddesinde; “Haczedilen şey, borçlunun elinde (m.96) olmayıp da üzerinde mülkiyet veya rehin hakkı (m.23) iddia eden üçüncü bir şahıs nezdinde bulunursa, icra müdürü o şahıs aleyhine icra mahkemesine müracaat için alacaklıya yedi gün mühlet verir. Bu mühlet içinde icra hakimliğine dava ikame edilmezse üçüncü şahsın iddiası kabul edilmiş sayılır” düzenlemesine yer verilmiştir. (Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2021/1114 K.) Haciz yazısının icra dairesinde yazıldığı tarihte haciz tamamlanmış olup, üçüncü kişi durumundaki bankanın haciz yazısına karşı, “mevduat üzerinde rehin hakkının olduğunu” ileri sürmesi istihkak iddiası niteliğindedir. Bu durumda icra müdürünün İİK’nin 99. maddesindeki kurallara göre işlem yapması gerekirken paranın bankadan istenmesi yasaya aykırıdır. (Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2021/1114 K.) |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
derdestlik itirazı ve karşı vekil ücreti | avukat erdoğan | Meslektaşların Soruları | 2 | 21-04-2010 16:53 |
ihtiyati haciz , icra takibi, yetki itirazı | av.naim | Meslektaşların Soruları | 13 | 18-12-2008 23:27 |
gm teminatlı bir borcun müt. kefiline karşı iht. haciz kararı alınır mı? | Av. Bonus Pater Familias | Meslektaşların Soruları | 9 | 20-06-2007 02:01 |
İhtiyati Haciz Nedeniyle Hazineye Karşı Tazminat | saime erdoğan | Meslektaşların Soruları | 1 | 15-03-2002 00:46 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |