En Çok Nerede Avukatlık Yapmak İstiyoruz?

Kendi adıma iyi ki büyük bir şehirde avukatım, şöyle sahil kasabasında avukatlık yaptığımı düşünüyorum da, yapmış olamazdım, yapamazdım. Deniz..... Sen yok musun? Bu arada o büyük şehirin mutlaka denize kenarı olmalı.

***İnsanların hukuksal işlerini kendi başlarına başlatıp, sorun çıktığında -daha doğrusu işi iyice bir karıştırdıklarında- değil, işin başında bir hukukçuya danışmayı alışkanlık haline getirmiş oldukları,
***Hukuk sisteminin Yasal düzenlemelerden Adli sistemindeki tüm gereklerine kadar düzene kavuşmuş olduğu,
***Meslektaşlar arasındaki rekabetin aslında her seferinde kendi iyisinin-başarısının biraz daha önüne geçmek olduğu,
Bir yerde Avukatlık yapmak isterdim.

Yine demek isterim ki, bunları amaçlamış ancak bu amacın başlangıcında olan bir yer dahi yeter!

Tabii ki sahil kasabası tercihimdir.Ama iş açısından tatmin eder mi bilmem.Sanki oradaki insanlar hep huzur dolu ve adliyeye yolları düşmezmiş gibi geliyor bana.

cevabım imzamda saklı...

9 yıllık avukatım ve İzmir'de okuyup İzmir'de eşimle beraber avukatlık yapıyoruz.Seçme şansım olsaydı küçük bir kasabayı ya da şehri seçerdim.Büyük şehir ,trafiği ayrı bir dert -adliyenin yeri ulaşım açısından son derece ters,ne yazık ki yerleşim açısından da-yabancılaşmayı yaşamak ayrı,mesleğin giderek daralması ve bu daralmanın etkisiyle etik yaklaşım denilen tüm onurlu duruşların alaşağı edilmesi...
Küçük yer,insanların birbirini tanıdığı,insani ilşkilerin hala bozulmadığı ,büronuzdan adliyeye yürüyerek gidip geldiğiniz...ee bir de denizi olursa muhteşem olurdu.Yazdıklarımı okuyunca "yaşlandım benn" dedim..Sevgiyle kalın

Günün yarısını adliyede (10 dk. duruşma-4 saat trafik, koridor muhabbeti vs) geçiren, günün yarısını da ofiste çalışmaya çalışarak geçiren meslektaşlarımızın yarısı, günün (çalışılabilecek) yarısını da sahilde geçirmeyi istiyormuş

Ben sabahları uyanmakta zorlanıyorum, öğleden sonra sahil fikri de çok cazip geldi, mesleğimi de çok seviyorum.

Mesleğimi bahsi geçen şartlarda her yerde icra edebilirim.

Konya benim için ideal. 7 sene boyunca katip - hukuk öğrencisi - stajer olarak sürdürdüğüm mesleğimi şimdi de avukat olarak sürdürüyorum. Hukukçuluk il'e ilçeye bakmıyor bence. Avukatlık derseniz farklı... Ama ben avukatlık için de bildiğim ve bilindiğim yeri tercih ederim.

Bende küçük bir sahil kasabasında özellikle Marmariste veya Bodrumda avukatlık yapmak isterdim. Özellikle Marmaris adliyesi hâla aynı yerdeyse çok güzel bir konumda. Keşke bodrum ve marmaris tüm özellikleriyle; doğasının denizinin güzelliğiyle İstanbulun içinde yer alsaydı... Böylece alıştığım yerde büyük bir zevkle mesleğimi sürdürürdüm. Gerçi bulunduğum yer; Büyükçekmece bir yandan deniz diğer yandan gölüyle ve yer yer bakir sayılabilecek doğasıyla güzel bir yerleşim merkezi. Ama İstanbul şehir merkezine, adliyelere uzaklığı ve trafik sorunu nedeniyle insanı canından bezdiriyor. Her ne kadar şehir merkezine gitmek istesem de buranın deniz kenarında oluşu ve yerleşim yerinin güzelliği -çarpık yapılaşma olmaması- bu fikrimden beni alıkoyuyor. Çaresiz şehirlerarası yola çıkar gibi İstanbulun çeşitli adliyelerine gitmek zorunda kalıyorum. Ama bu uzun yolculukların bir faydası oluyor; kitap okumaya zaman kalıyor. Bu da züğürt tesellisi olsa gerek!

İşte tam şurada, hem belki Avukatlığa gerek de kalmazdı?
"Somewhere over the rainbow"

Açıkçası bu ilerde hayatın beni nereye götüreceğine bağlı.Hakim olmayı çok istiyorum.İdealim bu.Şayet hayatın ne getirdiği belli olmuyor.O yüzden şöyle cevap vermek istiyorum.Avukat(KAMUDA)hakim,veya savcı olursam,tayin durumuna bağlı.Özel sektörde de çevreyi bildiğim ve çevrenin beni bildiği yerde yapmanın mantıklı olduğunu düşünüyorum. O zaman İzmir de veya Manisa da yapmak isterim.Tabi İzmir derken illa ki merkezden bi yerler olacak diye bi durum yok.urla ,ada,çeşme gibi yerler tercihimdir.

Ben sahil kasabasında avukatlık yapmaktıyım hem zevkli tarafı var ama aynı zamanda zevksiz yazları denize girmek güzel ama iş yoğunluğu azlığı ve bir müddet sonra rutinleşmesi kötü yanları

Büyük bir şehirde belki pekçok istekleriniz yerine gelecek kendinizi kanıtlayabilirseniz hele hedefleriniz gerçekleşecek ama hedefleriniz gerçekleştiğine tam olarak inandığınızda yaşamınızın çoğu süresini belkide çalışarak hiç durmadan,yorulmadan geçirmiş olacaksınız,zaman çoktan geçmiş çoğu güzelliklerden mahrum kalmış olacaksınız.bunun için sahil kasabası tabi ki çok güzel ama bir avukatın hedeflediklerini gerçekleştirebilmek belki sahil kasabasında pek de mümkün olmayabilir.çok ikilemli bir soru ama ben herallde yine büyükşehir isterdim.

izmirliyim ve istanbulda okuyorum bu iki şehirden birinde yapmak istiyorum

bende yeni mezun ve izmirde 3 gün sonra çalışmaya başlayacak taze stajyer olarak yorum yapmak istedim küçük yerde doğmuş büyümüş biri olarak küçük yerde yaşayıp çalışmak hiç cazip gelmedi bana sahil kasabası bile olsa
izmirde okudum özellikle büyük şehir ve deniz birleşince benim için çok çekici oldu işte bu nedenledir ki bütün imkanlarımı zorlayıp sırf izmir diye tek başıma hayatıma başlıyorum izmirde.. trafik konusunu bilmiyorum çünkü çok yaşamdım okula 4 yıl yürüyerek gidip geldim haftaya yorum yapabilirim bu konuda

Şuan Konyadayım ve staj biteli nerdeyse 3 ay olacak ama kararsızlığımdan dolayı ruhsata başvurmadım.Günlerde o kadar hızlı geçiyor ki bu yaz ayında,artık Konyada kaldıkça da İstanbula gidebilme isteğim daha da zorlaşıyor...İstanbulun izini bir türlü gideremedim.Orada bir kaç ay kalmak müthiş etki bırakıyor...Ama İstanbul mu taşra mı soruları da vakitten çalıp gidiyor.Yinede İstanbul da avukatlık yapmak herşeye rağmen iyi olabilir diye düşünüyorum...

Küçük bir sahil kasabası bir de limanı varsa ve tek avukat da bensem süper cazip bi fikir. Çok mu bencil davrandım.

Alıntı: Yazan murdican tek avukat da bensem .Çok mu bencil davrandım.

Küçük kasabadaki tek avukat güçlülerin vekili olmak zorunda kalır. Güçlülerin avukatı olmak maddi doyum sağlasa da mesleki doyum sağlamaz kanısındayım.

Mesleğinde mutlu olmayan kasabada da mutlu olmaz.

Saygılarımla

Mesleğimi yapmamın önkoşulu bir yerde bulunmak ise, tabi ki stresten uzak ve medeni bir ortamda çalışmak isterim. (Bu tercih hakkı varsa)

Ancak şunu da eklemeliyim mesleğimi o kadar çok seviyorum ki, sanıyorum heryerde yapabilirdim. (Son seçenek diğer seçeneklerle çelişiyor)

Ben İstanbul'da ailemden uzakta ve tek başıma yola çıktım. Bir ayağım yere basarken diğeri havadaydı. İnişler çıkışlar, mutluluklar ve acılarla ine çıka yol aldım. Ama sanıyorum ayakta kalabilmeyi başardım.

Mesleğe başlayacak her meslektaşıma şunu öneririm:

Memleketinize dönün ama (misal:Av. Aydın Bilen, Av. Can Doğanel ve Av. Şehper Ferda Demirel) gibi hep kendini geliştirmiş kalın.Eğer memleketinize döndüğünüzde, kendinizi hiç geliştiremeyecekseniz sakın bu hataya düşmeyin. Kendinizi bitirip, yok etmeyin! Böyle olacaksa bu mesleği hiç yapmayın. Aksi halde hem siz mutsuz olursunuz hem çevreniz ve inanın ki hem de toplum... mutsuz olur.

Vaktiyle İzmir'de avukatlık yapmış, İstanbul'un bilumum adliyeleriyle tanışmış ve özellikle de henüz "Antalya" tatilinden dönmüş ve gece-gündüz neme ve yüksek sıcağa boğulmuş güzide ilimizde de avukatların çalışmakta olduğunu anımsayan bir "tatil kasabalı" avukat olarak, Ayvalık'ta bu mesleği sürdürdüğüm için ilk kez şanslı olduğumu düşünmeye başladım. Galiba yine en çok burada avukatlık yapmak istiyorum

Ancak anketteki 2.seçenekte sanıldığı gibi, günün yarısı işte, yarısı sahilde geçmiyor, bunun da bilinmesi gerek. Bildiğiniz ofis ortamı ve mesaisinde bir değişiklik yaşanmıyor. Hatta siz iş giysilerinizle bir yerden bir yere koştururken, çevrenizde vakti bol keyfi yerinde şortlu yerli-yabancı turistlere bakıp bazen moraliniz bile bozulabiliyor. Yararlı farklılık da şu ki, aynı iş saatleri içinde daha çok iş üretmeniz ve pek çok meseleyi bir günün içinde çözmeniz mümkün olabiliyor. Sözgelimi öğleye dek adliyedeyseniz, öğleden sonra hacizlere çıkmanız, ofisinize dönüp görüşme yapmanız ve hatta çalışıp dilekçelerinizi yazmanız için bile vakit kalabiliyor. İzmir sonrası bu kolaylığa o denli şaşırmış ve ilçede yaygın ataleti önce yadırgayıp, bilahare benimseyip ve nihayetinde de yeniden üzerimden atmayı başarmıştım

Nerede çalıştığınızdan çok nasıl çalıştığınız ve mesleğinizi sevip-sevmediğiniz önemli aslında daha çok. Üstelik THS her yere ulaşıyor

Saygılarımla...

Alıntı: Yazan Av.Armağan Konyalı Küçük kasabadaki tek avukat güçlülerin vekili olmak zorunda kalır. Güçlülerin avukatı olmak maddi doyum sağlasa da mesleki doyum sağlamaz kanısındayım. Mesleğinde mutlu olmayan kasabada da mutlu olmaz. Saygılarımla

Haklısınız; Liman olmasın, hatta birkaç meslektaşım daha olsun ki yanlız kalmayalım. Kiminle fikir çatıştıracağız, hem de dava vekilleri ile dava takipçileri olmaz böylece

Yargıya hizmet eden memurların, genelgeleri ve yargıtay kararlarını üzerinde hiç düşünmeden Allah'ın emri gibi uygulamadığı, sorup sorguladığı, hukuki temele oturtarak kararlarını verdiği, avukatların işini yaptığı için saldırıya maruz kalmadığı, hakarete ve küfre uğramadığı bir yer varsa orada avukatlık gerçekten gereği gibi yapılabilir. Aksi hallerin varlığında sadece birilerinin uşağı gibi görülmekten öteye geçemeyiz.

'mesleğimi o denli seviyorum ki nerde olsa yaparım'

Amerika'da.

bu soruya en tecrübeli cevabı ben verebilirim sanırım.zira mesleğimin 7. yılında tam 5 şehir ve 5 baro değiştirdim. Okulu bitirip İstanbul'a ailemin yanında stajımı başlattım ve yaklaşık 1 yıl sigortalı olarak avukatlık yaptım.sonra hayatımın öteki yarısıyla evlenip batman sason'a gittim. (Eşim orda savcıydı o zaman) Baro nakli taşınması yerleşmesiydi derken çok uzun süreli kalmadan tayini çıktı eşimin yine... bende peşinde.. bu seferki adres sakarya akyazıydı..yine nakil, yeni büro hazırlığı derken yaklaşık 2 yıl süreyle meslek hayatımın en güzel dönemini geçirdim ben o küçük ilçede..sonra yine bir tayin...eşime, kdz. ereğli,bana Zonguldak Barosu..tamda şıklardaki gibi güzel bir sahil şehri...fakat 10 ay sürmeden çabuk gelen bir tayinle bölünen gündüz düşü...şimdilik son adres Ankara... onca yeri gezdikten sonra şimdi sanki başlangıç noktasındaymışım gibi..hala alışmaya çalışıyorum büyük şehrin büyük kalabalığına..büyük ankara adliyesine..ve hep aklım o kısa fakat unutulmayacak dolulukla geçen o küçük ilçelerde...

mutlu bir evlilik yakalanabilirse pek çok yerde yapılabilir herhalde

Ben Akhisar da avukatlık yapıyorum. Akhisarspor süper lige çıkınca Akhisar'da avukatlık yapmak daha bir keyifli gelmeye başladı. Mutluyum

Memleketimi seviyorum memnunum ama hem büyükşehir hem de yakın diye Samsun'da icra etmeyi isterdim mesleği. Önemli olan öncelikle işini sevmek, belli bir maddi getiriye ulaşacak iş potansiyeline sahip olmak. Bu durumda bulunulan yere yabancı da olunsa bir zaman sonra alışılacağından pek farketmez gibi geliyor.

En çok huzur duyduğum yerde avukatlık yapmak isterim ki zaten huzur duyduğum yerde İstanbul.

Orta ölçekli bir Avrupa şehrinde yapmak isterdim. Mesela Amsterdam. Bisikletle gider-gelir, her an trafikte cinnetli insanlar görmezdim, akşam iş çıkışı statülerin yok sayıldığı bir bar yada cafede herhangi bir milletten insanla sohbet ederdim.

hukuk denildi mi aklıma herzaman ankara gelmiştir. ama gelin görün ki çevreyi ankara'da değil memleketinde edinebiliyorsun