|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
05-09-2013, 09:13 | #1 |
|
Karar duruşma zaptının tebliği
Selamlar,
Davacı vekili olduğumuz bir iş davasının karar duruşmasına katılmadık ve karar yokluğumuzda verildi. Karar "yetkisizlik nedeni ile red". Bize gerekçeli karar tebliğ edilmedi. Ancak karar duruşma zaptı tebliğ edilmiş durumda. Sorum şu: 8 günlük kesinleşme/temyiz süresi için yoklukta verilen kararların illa gerekçeli kararının mı tebliğ edilmesi gerek yoksa karar duruşma zaptının tebliği bu 8 günlük süreyi başlatır mı? Mahkemenin İş Mahkemesi olduğunu dikkatinize sunuyorum. Bu konuda görüşlerinizi rica ederim. |
05-09-2013, 09:27 | #2 | |||||||||||||||||||
|
İş Mahkemesi'nde görülen davalarda temyiz süresi duruşmada hazır bulunan taraf için tefhim (yüze karşı) ile başladığından ve karar yokluğunuzda verildiğinden tarafınıza gönderilen duruşma tutanağı ile temyiz süresinin başlamayacağı, gerekçeli kararın tebliği ile sürenin başlayacağı kanaatindeyim. Saygılarımla.. |
05-09-2013, 09:29 | #3 |
|
Kısa karar yüzünüze okunsaydı, temyiz süresinin başlayacağı kesindir. Aynı şekilde kısa kararın ilgili tarafa tebliği yüze karşı okuma yerine geçerek temyiz süresini başlatacaktır.
|
05-09-2013, 09:59 | #4 | |||||||||||||||||||
|
Temyiz süresi "kısa kararın tefhimi veya gerekçeli kararın tebliği" ile başladığına ve somut durumda kısa kararın tebliğinin tefhim olarak kabulü mümkün olamayacağına göre (belirttiğiniz gibi tefhim yüze karşı okumadır) sürenin gerekçeli kararın tebliğinden itibaren başlaması gerekir. |
05-09-2013, 10:56 | #5 |
|
5510 sayılı kanun 8. maddede,.......... karar yüze karşı verilmişse nihaî kararın taraflara tefhimi, yokluklarında verilmiş ise tebliği tarihinden itibaren sekiz gündür diyor. Mahkemenin son verdiği karar ara karar olmayıp nihai karar olduğu için acaba gerekçeli karar değil nihai kararın tebliği anında mı başlar süre. Sanki bu şık daha ağır basıyor gibi ama hala netleşmedi kafamda.
|
05-09-2013, 11:00 | #6 | |||||||||||||||||||||||
|
|
05-09-2013, 11:09 | #7 | |||||||||||||||||||||||
|
Sehven yapmış olduğum maddi hatadan dolayı kusura bakmayın Engin Bey. Bu hatadan beni çevirdiğiniz için teşekkür ederim. 5521 m.8'i sizin yorumunuz nasıl acaba |
05-09-2013, 11:11 | #8 | |||||||||||||||||||||||
|
İlgili düzenleme savunduğum görüşü doğrulamaktadır. |
05-09-2013, 11:58 | #9 |
|
Teorik olarak farklı düşünsem de, Pratik olarak Kısa Kararın tarafınıza tebliğinden itibaren 8 gün içinde kararı Temyiz ettiğinizi bildirmeniz uygun olacaktır. Gerekçeli kararın tarafınıza tebliğinden sonra da temyiz gerekçelerinizi bildirebilirsiniz.
|
05-09-2013, 12:21 | #10 | |||||||||||||||||||||||
|
Eğer Nihai kararın tefhim veya tebliği ile temyiz süresi başlıyor ise, kısa kararın okunması ile tebliği arasında bir farklılık olmaması gerekir. Ancak gerekçeli kararın tebliği ve süre tutum talep edilerek gerekçeli kararın tebliğinden sonra ayrıntılı temyiz dilekçesi verilebilir. Ancak ben, kısa kararın tebliği ile temyiz süresinin başlayacağı kanaatindeyim.Yüze karşı verildiğinde temyiz süresi başlıyor ise tebliğ edildiğinde başlamayacak olmasının bir gerekçesinin olmadığını düşünüyorum. |
05-09-2013, 12:32 | #11 | |||||||||||||||||||
|
Bu durumda da yasada yeri olmayan, va'z edilmemiş bir şey uygulanmış olmuyor mu? Bir başka deyişle, yasada "...veya kısa kararın tebliği" gibi bir ifadeye yer verilmemişken bu seçeneğin gerçekleşmesiyle de temyiz süresinin başladığının savunulması doğru mudur? Duruşmada hazır bulunulmuş ise "tefhim" duruşmada hazır bulunulmamış ise "tebliğ" ile başlar deniyor. Saygılarımla.. |
05-09-2013, 12:47 | #12 | |||||||||||||||||||||||
|
İş mahkemeleri kanununda nihai kararın tebliğinden bahsediyor. Nihai karardan anlaşılması gerekenin sadece gerekçeli karar olmadığını düşünüyorum. |
05-09-2013, 12:53 | #13 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
|
05-09-2013, 13:08 | #14 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Evet, dediğiniz gibi "...veya kısa kararın tebliği" dememektedir ancak "gerekçeli kararın tebliği" de dememekte, "nihai karar"dan bahsetmektedir. Ben bu nedenle nihai karar olan kısa kararın tebliği ile temyiz süresinin başlayacağını düşünüyorum.Saygılarımla.
|
05-09-2013, 13:49 | #15 | |||||||||||||||||||||||
|
HMK 297(1) d) Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını. Bu ifadeden çıkan sonuç; hüküm(nihai karar) daha önceden(son duruşmada) verilmiş olmuyor mu ve 5521 s.k m.8'e göre de nihai kararın tebliğinden bahsettiğine göre sadece kısa kararın(karar duruşmasının) tebliği ile süre başlamış olmaz mı? |
05-09-2013, 13:58 | #16 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Dar anlamda yorumladığımızda, 5521 sayılı kanunun 8. maddesinde ifade edildiği şekilde, kısa kararın nihai karar olarak ifade edilmiş olmasıyla kısa karar hüküm değildir demek bu defa hatalı olmaktadır. Ancak, verilmiş olan kararın veya hükmün, duruşmada hazır bulunan taraflara hakim tarafından sözle bildirilmesi anlamına gelen tefhimin yüze karşı yapılması bir zorunluluk olduğundan, kısa kararın tebliğinin gerekçeli kararın tebliği gibi sonuç doğurmayacağı ve temyiz süresini başlatmayacağı düşüncemi tekrar ediyorum. Saygılarımla.. |
05-09-2013, 14:46 | #17 |
|
O halde şöyle bir soru sormak gerekmez mi?
Mahkemelerin kararı ya ara karardır ya da nihai karar. Mahkemenin son duruşmada verdiği kararın adını ne koyacağız. |
05-09-2013, 14:46 | #18 |
|
Katkı-1
T.C.
YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2002/5008 K. 2002/5842 T. 3.5.2002 • HÜKMÜN TEFHİMİNDE ŞEKİL ( Hüküm Sonucunun Duruşma Tutanağına Yazılması Mecburiyeti ) • HÜKÜM SONUCUNUN DURUŞMA TUTANAĞINA YAZILMAMIŞ OLMASI ( Hükmün Tefhim Edilmiş Sayılamayacağı ) • TEFHİM ŞEKİL VE ŞARTLARI ( Hüküm Sonucunun Duruşma Tutanağına Yazılması Mecburiyeti ) • DURUŞMA TUTANAĞINA HÜKÜM SONUCUNUN YAZILMAMIŞ OLMASI ( Hükmün Tefhim Edilmiş Sayılamayacağı ve Hukuki Varlık Kazanamayacağı ) 1086/m.388/2,428/2 ÖZET : Mahkemece son oturum tutanağında "davanın kısmen kabulüne dair davacı vekilinin ve davalının yüzlerine karşı davalının yokluğunda yasaya açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı" denmekle yetinilmiştir. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 388/2. maddesinde gösterildiği şekilde hüküm sonucunu belirtmeyen böyle bir beyanla hüküm tefhim edilmiş ve hukuki varlık kazanmış sayılamaz. DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: KARAR : Mahkeme hükmünün hukuki varlık kazanabilmesi için onun tefhim edilmesi gerekir.Mahkeme verdiği hüküm ile, hükmü ne şekilde tefhim ettiğini duruşma tutanağına yazmak zorundadır.[HUMK.15l/2] Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun, 3156 sayılı kanunla değiştirilen, 381. maddesi, hükümlerin ne şekilde tefhim edileceğini düzenlemektedir. Bu madde hükmüne göre, mahkeme, hazır olan tarafın iddia ve savunmalarını dinledikten sonra yargılamanın sona erdiğini bildirerek kararı tefhim eder. Kararın tefhimi, en az 388. maddede belirtilen hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Zorunlu nedenlerle yalnız hükmün sonucunun tefhim edildiği hallerde gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak onbeş gün içinde yazılması gerekir. Bu hükümden anlaşılacağı gibi, mahkeme hükmünü gerekçesi ile birlikte tam olarak yazmış olsa bile, bunu duruşma tutanağına tamamen yazdırması ve okunması gerekir. Zorunlu nedenlerle hükmün gerekçesi ile birlikte tamamen yazılamadığı hallerde mahkeme sadece hüküm sonucunu tefhim etmekle yetinebilir. Hüküm sonucunun ne olduğu ise Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 388. maddesinin 2.fıkrasında belirtilmiştir. Mahkeme " istek sonuçlarından herbiri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde" duruşma tutanağına geçirtip okumadan; "ekli karar tefhim edildi", "gerekçeli kararın mahkeme kaleminden alınmasına" veya benzeri şekilde tutanağa geçirilen beyanlarla hükmü tefhim etmiş sayılamaz. Mahkemece son oturum tutanağında " davanın kısmen kabulüne dair davacı vekilinin ve davalının yüzlerine karşı davalının yokluğunda yasaya açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı " denmekle yetinilmiştir. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 388/ll. maddesinde gösterildiği şekilde hüküm sonucunu belirtmeyen böyle bir beyanla hüküm tefhim edilmiş ve hukuki varlık kazanmış sayılamaz. Başka bir anlatımla Hakim Yargılamayı sona erdirdiği oturumda hiçbir karar vermemiştir. Diğer taraftan Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 428/ll.maddesindeki hükmün sonucunu etkilemeyen usul yanlışlıklarının bozma sebebi yapılamayacağına ilişkin kural, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 381. ve 388. maddesine uygun şekilde duruşma tutanağına geçirilip tefhim edilen hükümlerle ilgilidir. Yukarıda açıklanan nedenler karşısında ortada hukuki varlık kazanmış bir karar mevcut olmadığından anılan 428. maddenin uygulanması da sözkonusu bulunmamaktadır. Bu bakımdan yeniden yargılama yapılarak Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 381. ve 388. maddelerinde 10.4.1992 günlü ve 7/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında gösterildiği şekilde hüküm verilmek üzere temyiz olunan kararın bozulması gerekir. SONUÇ : Temyiz olunan kararın gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, bozma sebebine göre diğer yönlerin şimdilik incelenmesine yer olmadığına oybirliğiyle karar verildi. |
05-09-2013, 14:48 | #19 |
|
Katkı-2
T.C.
YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ E. 2008/13129 K. 2010/343 T. 18.1.2010 • TEFHİM EDİLEN KISA KARAR ( Yargılama Gideri ve Vekalet Ücreti Karar Altına alınmadığından Usule Uygun Bir Tefhimden Söz Edilemeyeceği - Temyiz Süresinin Kararın Tebliğinden Sonra İşlemesi Gereği ) • TEMYİZ SÜRESİNİN BAŞLANGICI ( Kararın Tebliğinden Sonra Başlaması -Yargılama Gideri ve Vekalet Ücreti Karar Altına alınmadığından Usule Uygun Bir Tefhimden Söz Edilemeyeceği ) • FARK KIDEM TAZMİNATI ( Faiz - Davacının Emekliye Ayrıldığının İşverene Bildirildiği Tarih Bildirim Yapılmamışsa Dava Tarihi İle Ödeme Tarihi Arasında İşleyecek En Yüksek Banka Mevduat Faizine Hükmedileceği ) • FAİZ ( Fark Kıdem Tazminatı - Davacının Emekliye Ayrıldığının İşverene Bildirildiği Tarih Bildirim Yapılmamışsa Dava Tarihi İle Ödeme Tarihi Arasında İşleyecek En Yüksek Banka Mevduat Faizine Karar Verilmesi Gereği ) 1086/m. 381, 388 1475/m. 14 5521/m. 8 ÖZET : Tefhim edilen kısa kararda yargılama gideri ve vekalet ücreti karar altına alınmadığından usule uygun bir tefhimden söz edilemez. Temyiz süresinin tefhimden itibaren değil, gerekçeli kararın tebliğinden sonra işlemesi gerekir. Fark kıdem tazminatı için davacının emekliye ayrıldığının işverene bildirildiği tarih, eğer bildirim yapılmamışsa dava tarihi ile ödeme tarihi arasında işleyecek en yüksek banka mevduat faizine karar verilmemiş olması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. DAVA : Davacı, kıdem tazminatı ile yıllık izin ücretinin ödetilmesine karar verilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme davayı reddetmiştir. Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı tarafın 31.1.2008 günlü temyiz istemi tefhimden itibaren kanuni 8 günlük süre içinde yapılmadığı gerekçesiyle mahkemece reddedilmiştir. Ne varki, tefhim edilen kısa kararda yargılama gideri ve vekalet ücreti karar altına alınmadığından usule uygun bir tefhimden söz edilemez. Temyiz süresinin tefhimden itibaren değil, gerekçeli kararın tebliğinden sonra işlemesi gerekir. Gerekçeli kararın tebliğinden itibaren temyizin süresinde yapılmış olduğu anlaşıldığından mahkemenin 01.02.2008 gün 1163/629 sayılı temyiz isteminin reddine dair kararın kaldırılmasına karar verildi. Dosya okunup gereği görüşülüp düşünüldü: KARAR : 1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 2- Davacı dava dilekçesi ile fark kıdem tazminatına emeklilik tarihinden itibaren en yüksek banka mevduat faizi istemiştir. Mahkemece kıdem tazminatı alacağı yargılama sırasında ödendiğinden dava konusuz kaldığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, faiz konusunda bir karar verilmemiştir. Fark kıdem tazminatı için davacının emekliye ayrıldığının işverene bildirildiği tarih, eğer bildirim yapılmamışsa dava tarihi ile ödeme tarihi arasında işleyecek en yüksek banka mevduat faizine karar verilmemiş olması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 18.01.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi. |
05-09-2013, 14:50 | #20 | |||||||||||||||||||||||
|
İlk mesajımdaki Yargıtay kararında belirlendiği gibi olursa, "nihai karar" diyeceğiz. |
05-09-2013, 14:55 | #21 | |||||||||||||||||||||||
|
Her durumda nihai karardır (gerekçeli veya gerekçesiz) Bilindiği gibi iş mahkemelerinde basit yargılama usulü uygulanır. Basit yargılama usulünde hüküm: HMK 321. madde (1) Tahkikatın tamamlanmasından sonra, mahkeme tarafların son beyanlarını alır ve yargılamanın sona erdiğini bildirerek kararını tefhim eder. Taraflara beyanda bulunabilmeleri için ayrıca süre verilmez. (2) Kararın tefhimi, mahkemece hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklanması ile gerçekleşir. Ancak zorunlu hâllerde, hâkim bu durumun sebebini de tutanağa geçirmek suretiyle, sadece hüküm özetini tutanağa yazdırarak kararı tefhim edebilir. Bu durumda gerekçeli kararın en geç bir ay içinde yazılarak tebliğe çıkartılması gerekir. HMK 321. madde hükmüne göre gerekçesiz bir kararda gerekçenin daha sonra açıklanacağı belirtilmemişse temyiz süresi gerekçeli kararın tebliğinden itibaren başlar diye düşünüyorum. Dava "yetkisizlik nedeniyle" reddedilmiş olduğundan, HMK 19. m'ye göre yetkili mahkeme kısa kararda belirtilmişse gerekçeli kararın beklenmesi temyiz hakkının kaybına neden olabilir. |
05-09-2013, 14:57 | #22 | |||||||||||||||||||||||
|
Gerekli unsurları taşıyan bu karar "nihai karar"sa ve kanun da "gerekçeli kararın tebliği"nden değil de "nihai kararın tebliği"nden bahsediyorsa, gerekli tüm unsurları taşıyan bu kısa kararın (nihai kararın) tebliğ edilmiş olması, temyiz süresini başlatmaz mı? |
05-09-2013, 15:00 | #23 | |||||||||||||||||||||||
|
Bence başlatır. |
05-09-2013, 15:08 | #24 | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Basit yargılamaya tabi olsa da, kısa karar HMK'nun 321 ve 388 inci maddesine uygun olmalıdır. Yine ilk sunduğum Yargıtay kararına göre böyle bir karar "nihai karar" olamaz.
Başka bir Yargıtay kararı:
|
05-09-2013, 15:46 | #25 | |||||||||||||||||||||||
|
Maddi anlamda nihai karardır diye düşünüyorum. Çünkü bu kararla davaya son verilir.(HMK 294) Gerekçeli kararda da "karar tarihi" olarak nihai kararın verildiği tarih yazılıdır. Sonradan eklenen not: Yargıtay kararları için teşekkürler. İş Mahkemeleri Kanunu'nda "nihai kararın tefhimi"nden, en az HMK 297.madde 2.fıkradaki "Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir." hükmünün gereğinin yerine getirilmesini ve tefhimini anlamak gerekiyor. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Karar sonrası vekillikten istifa olursa vekile istifa öncesi yapılmış karar tebliği ? | pallanco | Meslektaşların Soruları | 3 | 12-08-2014 12:14 |
UYAP avukat portalından karar tebliği...! | aes | Meslektaşların Soruları | 8 | 20-04-2013 18:56 |
süre tutum ve gerekçeli karar tebliği | koseogluhukuk | Meslektaşların Soruları | 19 | 12-06-2012 10:07 |
Karar Tebliği | Av.Özlem PEKSÜSLÜ | Meslektaşların Soruları | 6 | 14-02-2009 18:35 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |