20-02-2007, 02:27 | #1 | |||||||||||||||||||
|
Kadinlara Layik Gorulen Tek Is: Cocuk Dogurmak!
Herseyden once Kucukcekmece 8. AsliyeCeza Mahkemesi hakimesine en derin gecmis olsun dileklerimi iletiyorum. Konuyu ise bu somut olaydan uzaklastirip, genele cekmek istiyorum. Aslinda bir cok farkli baslikta tartisilmakta olan bir konu ama bana gore hepsinin cikis noktasi, temeli. Kadindan ofisboy da olmaz, sair de olmaz, hakim de olmaz, polis hic hic olmaz vs... Kadinin en iyi ve tek yapabilecegi sey cocuk dogurmaktir! Ne haddine calismak, ne haddine para kazanmak!!! Otursun, evlensin, cocuk dogursun, buyutsun. Erkek dedigin getirir parayi, hem cocugu veren Allah rizkini da verir zaten ya!!! Yil 2007. Hala bu sekilde cumleler kurulabiliyor! Erkeklerin kucumsenemeyecek bir kismi olaya boyle bakiyor. Egitimli baska bir kismi ise onlara is yakistirmalari yaparak kadinlarin calismasini destekliyor. Gecen yil bir muhendis, kendine 'ogretmen bir bayan' ariyordu. Bayanin kimligi yok, yasi, cismi, ismi, akli, dusunceleri, dunyaya bakis acisi hicbirseyi onem arz etmiyor. Ogretmen olsun, is yuku az olsun ve sadece 'kucuk ogrencilerle' ugrassin, sonra eve gelsin kendi cocugunu buyutsun, ev islerini yapsin. Ama sorun; bunu isteyen egitimli, kadin-erkek esitligine inanan bir muhendis! 2007... Subat ayi. |
20-02-2007, 05:16 | #2 | |||||||||||||||||||
|
1- Hakimin tavrı hoş karşılanmasa da, kadının çalışmasına ilişkin bir tavır değil. Kadının kavga etmesine ilişkin bir tavır. Ben de, bir kadının kavga etmesini kabullenemem. Kavga etmek, burun kırmak, çeneyi dağıtmak gibi eylemlerin; Erkeklere has olduğu kanısındayım. Hiç bir kadını bu kadar kaba ve ilkel bir davranışla özdeşletirmem mümkün değil.
2-Kadından şair olmaz. Bunu forumda yazmadım ama burda yazayım. Şair aşıktır, sevdiğini, sevgilisine söylemeyen, duygularını açığa çıkarmak için şair olur. Oysa gerçek hayatta kadın, seven değil sevilendir. En feminist kadına sorun bakalım; Kendisi mi sevdiğini ifade eder, yoksa sevdiğinden mi sevildiğinin açıklanmasını ister. Kadınlar duygusaldır. Hatta erkekelrde kat be kat fazla duygusaldır. Ama duygularını açıklamazlar. Daha doğrusu açıklayamazlar. Kadınların gözleri onun için önemlidir. Kadınların gözleriyle anlattığı tek bir eylemi, erkekler yüzlerce sayfayla anlatamaz. Kadından ofisboy olmaz meselsine gelince: Bunu yazmıştım ama yayınlanmamış. Kelimeleri yerli yerinde kullanalım. Ofisboy, getir götür işlerine bakan kişi. Eskiden bunlara hademe denirdi; Sonra hizmetli oldu. O dönemde kadınlar da bu işi yapıyordu. Okullarınızı düşünün. Ne zaman, ismi sosyetik oldu; o zaman tartışma başladı
Pardon yani şimdi. Kadının çalışmasından kavga etmesini anlıyorsanız, bana kocaman bir yuh deyin lütfen. Mühendis örneğini ciddiye dahi almıyorum. Sizin verdiğiniz mühendis örneğimden, en az 100 misli fazla, kariyerli bir erkekle, kişiliğini düşünmeden evlenmek isteyen kız örneği bulabilirim. Ama burda benim örneğim kadar sizinki de saçma. Esas olan, duygulardır; Eşitliktir; Uyumdur; Bir hayatı birlikte paylaşma iradesidir. Daha ne anlatayım. |
20-02-2007, 06:51 | #3 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sayin Ragip,
Ben mi yanlis anladim, yoksa siz mi yanlis yorumladiniz bilmiyorum ancak belirtmek isterim ki, benim haberden anladigim 'bir erkegin(Serhat Ozturk), bayan bir hakimeye(Insaf Gunduz) saldirmasi ve bayan hakimenin burnunun kirilmis olmasidir.
Ayrica ben siddet konusunda da 'kadin-erkek- ayirimi' yapma taraftari degilim. Siddet 'insana' yakisan birsey degildir, cinsiyeti ne olursa olsun. Sair konusuna gelince, aslinda bunu orda tartismaliyiz ama ben de yazdiklariniz dogrultusunda kisaca gorusumu belirtecegim:
diyerek dusuncelerinizi aktarmaya devam etmissiniz. Sizce de bu ikisi arasinda bir benzerlik yok mu? 'Dusuncelerini aciklayamayan kadinlar kendilerini siirle ifade ederler' cumlesi, sizin alintilamis oldugum bu iki cumlenizin bir birlesimi degil mi? Kaldi ki siirden neden sadece 'ask' temali siirleri anliyorsunuz ki?
Saygilarimla |
20-02-2007, 09:34 | #4 |
|
Geçmiş olsun
Sn.Ahu,
Serhat isminden haberim yok, ama saldırıyı gerçekleştirenin erkek olması gerek, çünkü TV da eli kelepçeli götürülen kişi 20-25 yaşlarında bir delikanlıydı ve kamerayı tutanın sorusuna 'Gitsin evinde otursun, başkalarının hayatını mahvetmesin' dediğine kulaklarıma inanamayarak tanık oldum. Aslında inanamayarak demek de pek olmadı; çünkü bu eğitim düzeyiyle yetinen bir toplum için gayet doğal; inanabilmem gerekirdi. Üzerinde epey düşünmek lazım. Hadi ikinci kısmını boşverdim, orası hakimler ve yargıyla ilgili, ama birinci kısmı felaket! Aslında bu beyanları nedeniyle herhalde en az üç suç işlemiş oluyordur, ama ceza vereceğiz de ne olacak? Daha beter. Üç beş ay yatar, iyice bilenip çıkar, sonra başlar sokaktaki kadınlara saldırmaya. Baksanıza tutuklu yargılanmak bile yetmiş bilenmesine. Bu sefer hakim filan ayırdetmez herhalde. Cehaleti tamamlayan etkinin de aşağılık duygusu olduğu düşüncesini taşıyorum. Soruşturun; eğitimsiz, işsiz, güçsüz biri çıkacaktır. Bir başkasının, hele de bir kadının çalışması; üstelik de onun geleceğiyle ilgili kararlar veren bir noktada bulunmasını hazmedemiyor vatandaşımız. En uygar davrananlarının bile hastanede gördükleri her beyaz önlüklü kadını 'hemşire' sanmasını hatırlarım hep. İnsan başta bu sözü 'bacı' yerine kullandıklarını düşünüyor; ama sonra asıl sorunun kadından doktor olmayacağını düşünmeleri olduğunu anlıyor. Haydi, dağdan geldi, hiç hastane görmedi, kadın doktoru nerden bilecek diyorsunuz. Ama, düzeltiyorsunuz, yine devam ediyor. Kadın doktorun dediğini değil de, sizin dediğinizi dinliyor, yerine getiriyor. Eğer yaşınız ondan küçükse, erkek olsanız bile, ancak azarlar, korkutursanız sözünüzü dinlediğini görüyorsunuz. Düzen filan tanımıyor vatandaş, sadece kaba güç veya gücün göstergesi onlar üzerinde etkin oluyor. Kendinizi MÖ 1000 yıllarında sanmanıza bile yol açabilirler. Anlıyorsunuz ki, hasta olmasalar sopayı yemeniz an meselesi. Zaten çoğu zaman biraz ağrıları, kanamaları geçmeye yüz tutar gibi olunca, konuşmalarınızda çok daha dikkatli olmaya başlamanız gerek. Sorunun kökünde uygarlaşamama, kentleşememe, ve ataerkil feodal toplum düzeninden çıkamama var. Kendi kendine düzelmesini beklemek hayal. Bu insanları nasıl eğiteceğiz, onlara nasıl iş bulacağız, nasıl uygar insan haline getireceğiz, bilemiyorum. Genelde hukukçulara, özelde de kadın hukukçulara geçmiş olsun diyorum. Saygılarımla, |
20-02-2007, 20:57 | #5 | |||||||||||||||||||
|
Cem Bey,
Oncelikle hassasiyetiniz icin tesekkur ederim.
Ne yapmaliyiz, nasil kaziyip yok etmeliyiz bu tur dusunceleri... Egitim ama nasil bir egitim? Normal bir egitim dahi almayanlara herseyden once 'annesinin kendinden degerli' oldugunu nasil anlatacagiz ki sonradan diger esitsizlik dusuncelerini de yok edelim kafalarindan? Onerisi olan var mi? |
20-02-2007, 22:31 | #6 |
|
Hangi eğitim
Sayın Ragıp ın yazdıklarını okuduğumda gözlerime inanamadım.Hep deriz ya eğitim şart demek ki eğitim de yetersiz kalıyor bazı şeyleri anlamak için.kadını niye bu kadar istemiyorlar anlamadım erkek olmak bu kadar duyarsız olmayı gerektirmez bence...
|
20-02-2007, 23:14 | #7 |
|
kadın niçin vardır diye sorsak cevapların büyük bir bölümü:'çocuk doğurmak için..'olacaktır..peki kadının bundan başka vasıfları olamaz mı..evet anne olmak kadına lutfedilmiştir ama sadece üretim makinesi gibi mi görülmeli kadın?bunu anlayamıyorum.hayatın birçok alanında artık kadınlar başarılarını gösterirken hem de iyi birer anne olabilirken neden kadınların sadece bu işi yapmaları diğer işlerden geri tutulmaları öngörülüyor ...bu nasıl bir zihniyettir ki kadını sadece bir annelik sıfatını tanıyor...buna kimin yetkisi var ki..
|
20-02-2007, 23:53 | #8 |
|
“Gitsin çocuk doğursun. Evinde yemek yapsın. Çocuklarına baksın. İnsanların kaderiyle oynamasın”
Bu mesajın ötesinde ve berisinde kimbilir neler var. Bir kadın tarafından yargılanmak. Üzerine mağduriyetlerine mağduriyet katılması. Kadın dediğin eksik eteğin ağzından çıkacak iki kelimeye muhtaciyetin getirdiği içten içe rahatsızlık, duruma ve ortama uyumsuzluk. Tahliye kararı çıksaydı da yeterince öfke biriktirmek için neden varken, bir de üstelik tutukluluğun devamına karar verilmesi! Bu kadarı da fazla! Saldırganın cümleleri ele veriyor aslında saldırısının daha çok kadın kimliğine yönelik olduğunu. |
21-02-2007, 00:06 | #9 |
|
Ragıp bey, tanıtımınıza baktım, yaşınıza baktım, habere ve yazdıklarınıza tekrar tekrar baktım... İçimden geçenleri yazamadım... Dikkat çekmek için yaşınız ve mesleğinizle bağdaşmayan yazınıza bu siteye uygun birşeyler yazmaya çalıştım... Size sadece kendi kullandığınız tabiri uygun görüyor ve size kocaman bir YUH diyorum.
|
21-02-2007, 11:53 | #10 | |||||||||||||||||||
|
Bu satırları yazana, yani bana kocaman bir YUH hatta yuh bile az. Bu kadar yanlış anlaşılan bir yazıyı nasıl yazdım bilemem. Hakime hanıma bir saldırı olmuş. Ben kalkıp, hakime kavga yakışmaz yazmışım. Ne diyeyim. yani |
21-02-2007, 12:36 | #11 |
|
Düzeltmenizde yarar olabilir
Sn.Ragıp,
Saldırıya uğrayan yargıç bir hanım, o saldırmamış ve bir karar vermekten öte eylemi yok; öte yandan, eylemde bulunan, yani saldıran ise bir erkek. Ama sizin ifadenizden kadın yargıç vatandaşı dövmüş, hiç yakıştıramamışsınız gibi bir izlenim ediniliyor. Ya haberi okumadınız, ya da gerçekten çok yanlış anlaşılacak birşey yazdınız; çünkü cinsiyete dayalı hak diye birşey olamayacağına inanan ben bile öyle algılıyorum; kadın hakları grubu üyesi hanım arkadaşların başka türlü anlamalarını beklemek hayal olurdu. Kusura bakmayın, tarafı olmadığım bir konuşmaya burnumu sokmak gibi oluyor ama; sinirlenmek yerine, ya da isterseniz sinirlenmekle birlikte, yatıştırıcı bir düzeltme yapmayı göz önüne alsanız diyorum. Saygılarımla, |
21-02-2007, 12:54 | #12 |
|
Bence Ragıp Bey o ilk cevabı yazmamış gibi haberi tekrar yorumlasın ve düşüncelerini tekrar ifade etsin,bir yanlışlık olduğu açık.
|
21-02-2007, 13:51 | #13 | |||||||||||||||||||
|
Çok şaşılacak bir laf edilmemiş aslında ya da beklenmedik bir durum değil , evinde oturup çocuk baksın denmiş olması. Şaşılacak olan bizim yorumcularımızın bazılarının tutumları.
Yukarıdaki tipik bir " olayı çözmüş erkek" saptaması. Şimdi yukarıdaki alıntının neresinden tutsam, elimde kalıyor. Güya kadınlara iltifat ediliyor. Ben bir türlü hoşgöremiyorum bazı şeyleri. Yani biri kalkacak, kadınlar duygularını açıklayamazlar diyecek, eh bu da onun görüşü deyip İbrahim Tatlıses pozunda, sağ elimi sol böğrüme götüreceğim ve "sayygı duyyorum" diyeceğim, öyle mi? Yok artık! Duymuyorum saygı filan, bir kadın olarak bana senin dilin yok , konuşamazsın , duygularını anlatamazsın diyene, beni dilsizliğe mahkum edecek ve hatta ortalığa bunun karesini, küpünü alacak bir cümle savurana, sen sus gözlerin konuşsun diye arabeskleşmemi talep edene saygı duymuyorum. Bu cümleyi sarfedenin bana elinin hamuru ile buraya yazı yazma diyeceğini biliyorum, bu cümlenin sahibinin bana kadın bir çiçektir, kaba olamaz sen de çiçekliğini bil , otur oturduğun yerde, bir centilmenin sana su ve güneş ihsan eylemesi için sıranı bekle diyeceğini de biliyorum. Müneccimliğimden değil de tecrübemden biliyorum. Kadın ve erkek yan yana olmadan bu toplum hiçbir yere ulaşamayacak. Artık bu yanyanalığa alışmaya çalışsak iyi olur. Saygılar. |
21-02-2007, 14:16 | #14 |
|
Savaş istemiyorum, bundan en çok çocuklar, sonra da kadınlar zarar görür
Sn.Yılmaz,
Öfkeniz ve sabırsızlığınızdan kaynaklanan saldırganlığınızı anlayabilirim, ancak çok hoşuma gittiğini söyleyemem. Hiçbir şeyin bugünden yarına çözülmesini bekleyemeyiz. Önemli olan, karşıt görüşlülerle iletişim yollarını açık tutarak tartışmak ve onları ikna edebilmektir. İnsan denen varlık hiçbir zaman doğduğu haliyle kalmadığı gibi, herhangi bir andaki durumunda da kalmamaktadır. Dolayısıyla çabamızın bir sonraki zaman diliminde karşımızdakinin düşüncesini değiştirmek, gerçekleri algılamasını, veya en azından görüşümüzün gerekçelerini anlamasını sağlamak olması gerekir. Karşımızda olduğunu hissettiğimiz veya o kanıda olduğunu varsaydığımız kişilere saldırarak, ya da onların tam tersi savlar ileri sürerek elde edebileceğimiz birşey olamaz. Aksi taktirde onların yapmakta olduğu veya yaptıklarını düşündüğümüz hoyratlığı biz onlara yapmış, önyargılı davranmış oluruz. Bunun sonucu tarih boyunca savaş olmuştur. Savaş istediğinize inanmıyorum. Benim tercihim o yönde olmazdı. Saygılarımla, |
21-02-2007, 14:35 | #15 |
|
Sn. Hekimbaşı,
Yazdıklarımın "hoşunuza gitmemesi" benim yazma tercihimde belirleyici değil, takdir edersiniz ki. Benim, söylenenlere saygı duymamam, konuşmacının ya da yazarın cümlelerini yazmasını engellemeye yönelik değildir. Herşeye saygı duymam zaten imkansız, malum, heryerde olan hiçbir yerde değildir. Kadın cinsinin dilsizliği ile ilgili ifadelere karşı tepkili olduğum, doğrudur. Ancak, tepkim, sabırsızlık ya öfke ile tanımlanmamalı. Her seferinde dayak yiyen ya da manevi şiddet gören bir kadına sabır diler misiniz? Dilemezsiniz, sanırım. Ben, kendi adıma bu kadının harekete geçmesini dilerim, doğrusu. Tepkisini dillendirmesini dilerim. İltifat kılığına girmiş tüm cümleleri "farklı okuma"ya tabi tutmak gerek. Bu okumaların hoşa gitmesi de bence zorunlu değil. Yazdıklarım saldırganlık olarak da görülebilir, isyan olarak da, serzeniş olarak da, değerlendirme olarak da... hangi gözle baktığınıza ve nereden gördüğünüze bağlı. Saygılar. |
21-02-2007, 16:34 | #16 |
|
Şimdiden pişmanım
Sn.Yılmaz,
Elbette her yazılandan herkesin hoşlanması gerekmez; ama yazılanların bir amacı olması gerekir. Bu amaçların en genel olanları da anlaşılmak ve beğenilmektir. Bir yazı da ancak onu anlayan ve beğenenlere ulaşabilir, gönüllerinde yer edebilir. Sadece bunları hatırlatmak istedim. Yazarken benim veya başkalarının ne kadar hoşlanacağını gözetmek durumunda olmanız gerektiğini söylemedim. Ne münasebet, haddime mi düşmüş? O ya da bu nedenle öfkeli veya sabırsız olabilirsiniz, buna diyecek birşey yok. Böyle olun ya da olmayın, bunda alınacağınız birşey de yok. Fakat, madem bu sözümden alındınız; olmadığınızı kabul ediyor, sözümü de geri alıyorum. Haşa; öfkeli de değilsiniz, sabırsız da. Oldu mu? Bu durumda; tepkinizi ortaya koyuş biçiminizin, karşınızdakinin daha fazla tepkisine yol açacak biçimde, olayı tırmandıracak ve iletişimi olanaksız hale getirecek nitelikte olmasını ben açıklayamıyorum. Lütfen siz açıklar mısınız? Hani iletinizin sonundaki o 'nereden baktığınıza ve nasıl gördüğünüze bağlı' kısmı var ya, bence orası çok önemli. Bir iletişimdeki amacın tarafların konuya her yönden bakabilmeleri ve mümkünse de aynı şeyi görmeleri olması gerekir. Sizce de öyle değil mi? Hasan Ayşe' yi her gün beş posta dövebilir. Bu, sizin de, beni veya Sn.Ragıp' ı dövmenizi haklı göstermez, veya bunun için bir gerekçe oluşturmaz; değil mi? Sn.Ragıp' dan tepki beklerken, sizden aldığım bu tepki beni karıştığıma bin pişman etti; ama yazmadan da duramadım. Saygılarımla, |
21-02-2007, 20:45 | #17 |
|
Yanlış bir şey yazdım ve kendim yazdığımdan utandım.
Ama bir yargıca saldırı unutuldu, kadınların kişiliği, duyguları tartışılmaya başlandı. Bu tartışmayı ben başlaytmadım. Konu kadınların çocukdoğurması ve kişiliği üzerine tartışmaya döndü. Bu arad ben bunları yazarken iltifat falan da etmedim. Ama bir hukukçuya saldırının kınanması gereken forumda, kadın ve erkeklerin, duygularını,toplumsal konumunu,eşitliği falan da tartışacak değilim. Sayın Yılmaz başka bir forum açarsanız söylediklerimi orda tartışabiliriz. |
21-02-2007, 22:49 | #18 |
|
Sayın Hekimbaşı "baba" ve "öğretmen tavrınızdan da ben hoşlanmadım. Sanki dizinizin dibindeydim ve siz sakin sakin bana "ne yapmam" gerektiğini söyler gibiydiniz.
Sayın Yılmaz'ın yerine kendimi koyarak böyle düşündüm işte. Çünkü size göre kadınlar "sakinleştirilmesi" gereken yaramaz küçük kızlar. Onlarla böyle konuşulmalı. Bir sonraki tartışmaya, baş kaldırmaya kadar idare eder bu küçük düşürme. Yazdıklarınıza baktığım yer ve bakış açım bu. Küçük bir hatırlatma: Savaşı daima erkekler çıkarmıştır. Saygılar |
22-02-2007, 00:02 | #19 | |||||||||||||||||||||||
|
Olayin 'hukukcuya yapilan saldiri' boyutu bu linkte halihazirda tartisilmaktadir. Kadin Haklari Hukuk Calisma alaninda bulundugumuzdan, ve saldiriya ugrayan yargicin oncelikle cinsiyetinden dolayi saldiriya ugramis olmasindan dolayi bu konuyu acmis bulunmaktayim. Ayrica konudan sapma yaparak aslinda baska alanda tartisilmakta olan 'kadindan sair ya da ofisboy olur mu' tartismasini burada baslatan ve 'kadinlarin duygularini aciklayamayacagini' ifade eden yine sizsiniz. Bu nedenle Sayin Yilmaz'i baska bir forum acmaya yoneltme sebebinizi ne yazik ki anlamis degilim. Bir mesaj yazmadan once o konuya yazmis oldugunuz mesajlari tekrar gozden gecirmenizi oneriyorum. Boylece belki kendi celiskinizi baskasina yansitan mesajlar atmazsiniz. Saygilarimla |
22-02-2007, 10:38 | #20 | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Değil. Aynı şeyi görmek zorunda değiliz. Bizi biz yapan farklılıklarımızdır. Aynı şeyi değil, farklı şeyleri görmek sorumluluğundayız, demokrasi biraz da farklılıklara katlanma sanatıdır. Katlanmanın da bir sınırı vardır, zira kimse sözünden sual olunmaz değildir.
Karşımdakinin sükunetini sağlamak benim vazifem değildir. Her tartışmanın cici cici sürmesi gerektiği gibi bir görüşüm yok. Bazen, karşınızdakinin anlayacağı dili kullanmanız gereklidir. Abartılı bir biçimde benim savaş istediğimin beyan edilmesi de pek yakışık almadı, doğrusu. Savaşmam, ama biri karşımda bana ( cinsime) tokat atmak isterse ( açık ya da örrtülü ) elimin armut toplamayacağı da biline. Şimdi oldu mu?
Syın ragıp, sizinle hususi olarak tartışma için bir forum açma isteğim yok. Bence tartışma, denkler arasında yapılır. Bence feminizmin ne anlama geldiği konusunda en ufak bir fikriniz bulunmamaktadır. Sizinle feminizmi tartışma konusunda hiçbir ortak zeminimiz yoktur. Bazen konu öyle bir yere gelir ki, nesnel anlatımlar kifayetsiz olur, bu durumda "akademik" dilde ısrar etmek naifliktir.
Ben kimseyi dövmedim, bazı sözler bazı insanlarda tokat etkisi yaratabilir. Yapılacak birşey yok.
Hayatta hiç uygulamadığım bir motto bu işte : herkes beni beğensin, beni anlasın ! Beni anlamasanız da sesimi duyarsınız. beğenmeseniz de varlığımı bilirsiniz. Bu kadar.
Karşıt görüşlülerle iletişim yollarını açık tutmak gereklidir. Ancak, bunu "herşeye rağmen" yapamayız. İkna ise benim kullanmadığım bir yöntem. Malumunuz, artık baskı ve zorlamanın yerini rıza ve iknaya bıraktığını söyleyenler var. Benim derdim Ali'yi Veli'yi ikna etmek değil, benim öncelikli derdim, onlara rağmen varolmaktır! Tartışma ikna üzerine kurulu ise amaç anlamak olamaz, bunun adı tartışma da olmaz zaten, ona münazara denir ve ortaokul çocuklarına yaptırılan yarışmalara benzer.
Sonuç olarak, Sn. ragıp bunu söyleyebiliyorsa, kendisine teşekkür etmek gerek. Saygılar. |
22-02-2007, 13:57 | #21 |
|
Kanıtı olsa iyi olurdu
Sn.Yılmaz,
Sizi haklı bulmamamla birlikte, çok iyi anladım, sesinizi de gayet net duydum. Sizi en güzel sonuca ulaştıracak yolu seçmiş olduğunuza olan sarsılmaz inancınızı ve bu yolda kararlılıkla ilerleme çabanızı takdirle karşılıyorum. Sn.Kanat, Sn.Yılmaz' a yönelik yazımdan algıladıklarınızı belirtmişsiniz, teşekkürler, ikinci bir görüş edinmiş oldum. Ama görüşünüzü doğru bulduğumu söyleyemem. Ben zaten bir babayım. Öğretmen değilim, ama bol bol insan eğittim, eğitmeye de devam ediyorum. Sizi edindiğiniz izlenime itenin ne olduğunu anlamaya çalıştığımda, sonunda kendimi şu soruyla karşı karşıya buldum: bir anne olsaydım, ya da adım Cem değil de Ayşe olsaydı, yazdıklarım yine aynı biçimde mi algılanırdı? Yeniden okudum, kesinlikle bir erkek tarafından yazıldığına dair tek bir ipucu bulamadım; kullanılan isimler dışında. İsterseniz Hasan yerine Ayşe, Ayşe yerine Hasan koyalım, Ragıp yerine de Fatma; ve yeniden okuyalım. Siz de bana, yazının, 'kadınlara sakinleştirilmesi gereken yaramaz kız çocuğu muamelesi yapan erkek' tarafından yazıldığına ilişkin kanıtınızı gösterin. Çok şey istemiyorum herhalde. Saygılarımla, |
22-02-2007, 22:11 | #22 | |||||||||||||||||||
|
Malum denklik sorunu Kadından ofisboy olmaz mı? forumunda yazdıklarım espriydi. Gerçek görüşlerim ne yazık ki forumda yayınlanmadı. Bunu da belirteyim |
25-02-2007, 22:24 | #23 |
|
Bu saldırı ülkemizde çok da şaşırtıcı geldi mi sizlere? Bİr kadının mesleği konumu yaşam tarzı yaşı ne olursa olsun bu muamelelere maruz kalma riski ne kadar da ortada..
Nasıl da bir çırpıda söyleyeverdi bu dünyadaki asıl görevini yerine getirmiş kahraman edasıyla 'gitsin çocuk doğursun, herkes işini yapsın (bu iş bölümü bana öğretildi ve ben de bir ERKEK olarak bu iş bölümünü sağlamak için vazifemi yerine getirdim...) ' |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Çocuk İsteyenlere.. :) | Cest la vie | Site Lokali | 73 | 29-12-2011 11:53 |
Bir Çocuk ! | Sibel | Site Lokali | 1 | 06-11-2007 10:59 |
Çocuk Hakları Komitesi-BM Çocuk Hakları Sözleşmesine Ek Protokol- Dönemsel Türkiye Ra | üye14540 | Çocuk Hakları Çalışma Grubu | 0 | 17-02-2007 00:00 |
Çocuk işçiliğinde son on yıl... | Merhaba | Çocuk Hakları Çalışma Grubu | 1 | 06-11-2006 18:57 |
Boşanmada Çocuk | hande | Hukuk Soruları Arşivi | 4 | 04-12-2003 16:26 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |