16-02-2007, 01:56 | #1 |
|
Televizyon Kanallarına Uygulanan Sansür
Merhabalar Sayın Site üyeleri;
Bildiğiniz üzere son günlerde RTÜK tarafından TV kanalarına yönelik uygulamalar gündemdedir. Bunun son örneklerini de geçen hafta haber programlarına yönelik olan uyarıda ve kaldırılan bir televizyon dizisinde gördük. Benim burada tartışmaya açmak istediğim konu sadece bu son örnekler değil; TV kanalarındaki denetimin nasıl olmalı, olmalı mı, şuan ki uygulama yerinde mi, bu tip sorulara cevap aramaktır. Sizden ricam ise belli bir programı baz almadan görüşlerinizi gerekçeli ve özenli iletmenizdir. Bunun yanında sağduyunuza güveniyorum. Saygılarımla |
16-02-2007, 11:40 | #2 |
|
Sansür
Sayın m.gul
Sansürün yeri demokratik toplumlarda iyice irdelenmelidir.Sansürün sınırı nedir ve bu sınırı kim belirliyor ? Bunlar iyice arştırılmalıdır. Son örnekte Kurtlar vadisi-terör dizisinde görmekteyiz. Bence bu dizide Türkiyenin gerçekleri anlatılıyordu. Bizim doktorumuz,mühendisimiz orada sebepsiz öldürülmedi 30.000 askerimiz şehid oldu bunlar bence güzel bir dille anlatılıyordu. Dizinin eski bölümlerinde olan gençlere kötü örnek olma anlamında ki eleştirilere bende katılıyorum. Eğer problem buysa sadece şiddet içeren Kurtlar vadisi değil toplumun ahlaki ve manevi değerleriyle oynayan cinsellik temalı dizilerinde sansürlenmesi gerekir. Saygılarımla |
16-02-2007, 23:27 | #3 |
|
medyanın tepkisi
Sn avismailibiş
Gündemi çok fazla meşgul ettiği için siz de direk malum diziden konuya girmişsiniz. Söylediklerinizin çoğuna katılıyorum bunun yanında benim dikkatimi çeken medyanın bu olaya yaklaşımı. Çünki hemen her konu da ifade özgürlüğünden dem vuran yazarların bu konu hakkında ağız birliği yapmışcasına sansürü desdeklemelerini anlayamadım. Acaba medyada bana dokunmayan yılan bin yaşasın zihniyeti mi hakim diye düşünmeden edemiyorum...! Saygılar.. |
18-02-2007, 19:27 | #4 |
|
Son zmaanlarda gelen sansürlerin siyasal olduğunu düşünüyorum. Özellikle 16 şubat 2007 günü Kanal Türk ün ana haber bülteninin sansürlenmesi gibi.
tarihi tam yazdım. 2007. bu yılda ana haber bülteninin sansürlenmesi ne kadarda ilginç. |
18-02-2007, 20:16 | #5 |
|
Sansürü belli bir yere kadar onaylıyor olmama rağmen, artık pek çok kanal seçeneği olan televizyonlarda; insanların istediği kanalı seçip istediği programı izleme hakkının elinden alınmasını oldukça yadırgıyorum.
Toplumun kalitesini artırmak adına türkçenin katledilmediği, duyguların sömürülmediği kaliteli yapımların yanı sıra; eğlenmek ve belki sadece beynini boşaltıp rahatlamayı sağlayan yada gündemi irdeleyen proğramların da olması gerekir. Kimse sürekli belgesel, sürekli haber ya da sürekli romantik filmlerle sınırlandırılmamalı, seçim hakkı kişilere bırakılmalı. İzlemek istediğim proğrama RTÜK'ün karar vermesini doğru bulmuyorum. Söz konusu dizinin yayından kaldırılışıyla cezalanan yada ödüllendirilen kesim kim oldu? yapımcılar mı? seyirciler mi? eğer bu dizi toplumu yanlış yönlendirdiği için kaldırıldı ise önce çocuklar için yapılan çizgi filmleri gözden geçirmek gerekir. Çizgi filmler artık bizim zamanımızdaki Tom ve Jeri ile Ayı Yoği den çok çok farklı, sürekli savaşan yok eden kahramanlar,canavarlar,pokemonlar, action man'lar toplumun, özellikle geleceği oluşturacak çocukların gelişiminde daha mı az zararlı. Bazı proğramların yayın saatlerinde düzenlemeler yapılabilir fakat sansüre gidip yayından kaldırmayı, sadece seyircinin izleme hakkını elinden almak olarak görüyorum. Burada uygulanan ceza sadece seyirciye ve o işte çalışıp emek veren kişilere yapılmış oluyor bunuda doğru bulmuyorum. Saygılarımla. |
18-02-2007, 20:42 | #6 | |||||||||||||||||||
|
Haberlere bakacak olursanız diziyi sansürleyen RTÜK değil. En azından "resmi olarak" değil. RTÜK 'nun bir diziyi yayından kaldırması, bir tv kanalına yayın yasağı koyması veya benzeri herhangi bir yaptırım uygulaması gayet uzun bir zaman dilimine yayıldığından, (misal gazete haberi mayıs ayında, süreli yayın yasağı aralık ayında veya gelecek yılın herhangi bir ayında ekranlarda belirdiğinden) RTÜK yargıyı/hukuku es mi geçti (zira bir protokol de yok basına yansıyan) diye sormak lazım asıl. Hukuk dışılığı sempatize etme, bunu da demokrasi kisvesi altında gerçekleştirme gayesindeki bir yayın, kendi anafikrinin gazabına mı uğradı diye düşünmeden edemiyor insan. Saygılarımla... |
18-02-2007, 21:11 | #7 |
|
"sansür" ve "sansürcülük" sözleri birçok insan gibi benim içim de antipatik sözler. Ancak;
Ben 80'li yıllarda TRT'de yayınlanan "DİKKAT" programlarını hatılırlıyorum. Pencereden halı çırpmamayı anlatan,alışverişten sonra fiş almayı,yere tükürmemeyi vs.vs anlatan ve primetime'da yayınlanan bu skeçleri izleyerek büyüme şansını buldum ben. Anne-Babalarımız iyi niyetli olsalar da çocuklarını her konuda bilinçli olarak eğitmekte kifayetsiz kalabiliyor. TARTIŞMASIZDIR Kİ; bizi geliştirecek olan salt öğretim değil,EĞİTİMDİR de. Anne babaların çocuklarından sadece ÖSS ve Anadolu lisesini kazanmasını beklediği bir dönemde,cahil avukat,cahil dr,yemek yemeyi bilmeyen mühendis,apartmanda yaşamayı bilmeyen öğretmen görmek istemiyorsak,bu memleketi yönetenlerinin başında geldiği iddia edilen MEDYA'dan da eğitime destek olmasını beklemek zorundayız. Medya organları nihayetinde kar amacıyla kurulmuş ticarethanelerdir. bu vesileyle gerektiğinde müdahale etmek kaçınılmazdır. Saygılarımla |
18-02-2007, 21:25 | #8 |
|
Yıllardır izlediğimiz vurdulu kırdılı Amerikan filmleri hala yayınlanırken, ülkemizdeki bazı sorunlara dikkat çeken ve izleme hakkı kişilerin inisiyatifine bağlı olan yayın saati ilede çocuklara değil yetişkinlere hitap eden bu dizinin yayından kaldırılmasını çok manasız buluyorum.
Saygılar |
18-02-2007, 22:31 | #9 |
|
Sn. meslektaşlarım
Konuyu Açan Değerli Meslektaşımız ISRARLA "kurtlar vadisi" isimli dizi çerçevesinde kısır bir tartışma istemediğinin altını çizerken,bazı yorumlar beni hayrete düşürüyor.
|
18-02-2007, 23:28 | #10 |
|
Öncelikle şunu ifade etmeliyim ki Kurtlar Vadisi adlı dizinin yayından kaldırılması son derece yerinde bir hareket oldu.Zira yasa dışılığı metheden böyle bir dizinin insanlar üzerinde yaratacağı etkiyi tahmin etmek zor değil.
İşin hukuki boyutuna gelirsek 3984 sayılı kanun ile RTÜK ihdas edilmiş ve bu kanuna uygun olarak görev yapmaktadır.Anılan kanun yayın ilkelerini cezaları yetkileri ayrıntılı olarak açıklamış bulunmaktadır.RTÜK bu kanundan doğan haklarını kullanmaktadır. |
19-02-2007, 00:05 | #11 | |||||||||||||||||||||||
|
Bu ülkenin vatandaşları olarak yaşanan tüm acı ve sıkıntıları biz de sizin kadar iyi biliyoruz, sayın İsmailibis. Ancak 'Türkiye'nin gerçeklerini anlatmak'la şereflendirdiğiniz malum dizi bu uğurda sizce gerçekten bir kamu hizmeti mi görmektedir, yoksa yaşanan onca acıyı istismar etmek suretiyle yapımcıların ve yayıncı kuruluşun küpünü doldurmak amacına mı yönelmiştir? Aslında kızdığım malum dizinin yapımcıları Türk izleyicisinin yapısını o kadar iyi incelemiş ve karşı konulması imkansız, sonu gelmeyen bir talep tespit ederek öylesine tükenmek bilmeyen bir altın madeni keşfetmişler ki bu şahıslara kızmaktan çok ticari zekalarını ayakta alkışlamak geliyor içimden. Bu insanların ticari zakaları sayesinde hepimizin bildiği, bir çok yurttaşımızın içinde kıpırdanmalara yol açan meşhur 'kafaya çuval geçirme' olayının ardından apar topar bir film çekildi ve gişe rekorları kırıldı. Ardından ülkenin yumuşak karnı olarak gösterilen ve insanların gün geçtikçe daha çok hassaslaştığı terör meselesi üzerine yeni bir dizi çekilme girişiminde bulunuldu. Bunlar olurken de yukarıda sorduğum sorunun cevabında olması gerektiği gibi ne yapımcı, ne yayıncı, ne de oyuncular ülke menfaatlerini zerre kadar düşündü. Düşünülen ve uğrunda ter dökülen tek şey maddi menfaat ve ticari kazançtı. Oysa bu kutsal değerleri istismar etmek suretiyle her hafta insanların evine girerek kendilerini milyonlarca dolarlık reklamın hedef kitlesi haline getirmek de mesajınızda bahsettiğiniz 30.000 insanı katleden hasta zihniyetten farksızdı. (İsim vermekten özenle kaçınmama rağmen belirtmek durumunda kalıyorum)Mehmetçik vakfı, Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme vakfı, Şehit yakınları derneği, Gaziler derneği gibi binlerce kuruluş varken yukarıda bahsettiğim altın yumurtlayan tavuklardan elde edilen gelirleri batı ülkelerinde altın kaplama tamponlu limuzinlere binmekten başka hiç bir amaca yönlendirmeyen değerli yapımcı ve oyuncular sizce gerçekten mesajınızda ön plana çıkan övgüyü hak ediyorlar mı? Malum dizinin yayından kaldırılmış olması sizleri üzmesin, merakla beklediğiniz heyecan ve aksiyon Türk toplumunun ve gözünü para kazanma hırsı bürümüş olan yapımcıların yapısı değişmediği sürece asla sona ermeyecek. Kendimce basit bir tahminle şöyle söyleyeyim; yakında Yunanistan'la ikinci bir Kardak krizi yaşarız, dizi yapımcıları da RTUK'un el uzatamadığı sinema salonlarında milli ve kutsal değerleri istismar etmek, ve hatta sömürmek suretiyle yine çuvallarını yemyeşil dolarlarla doldurur, biz de aksiyonsuz kalmamış oluruz. Siz değerli malum dizinin heyecanlı takipçilerini şimdilik metanete davet ediyor, pek yakında çekilmesi muhtemel yeni filminde 1.67'lik boyu ve sadece 2 silah arkadaşıyla 12 Yunan adasını yeniden Türk topraklarına dahil edecek olan malum kahramanımızın yolunu dört gözle beklemeyi öneriyorum. Hiç kimsenin gücüne gitmesin ama, ben başkalarını zengin etmek için yaşayan bir toplumun bireyi olmaktan hoşlanmıyorum. Daha da açığı, bireyi olduğum toplumun sırtına semer vurdurması kanıma dokunuyor. Son olarak, konuyla doğrudan ilgisi olmamasına ve sayın Av.Uygarın mesajında belirtmiş olmasına rağmen mesajımda malum diziye temas ettiğim için kusura bakmayın. Sadece içimde birikenleri açığa vurmak istedim. Saygılarımla |
19-02-2007, 02:41 | #12 |
|
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki konuyu açarkan duyduğum kaygının gerçekleşmiş olmasından üzüntülüyüm. Mutlaka gündemde olduğu için malum diziyede burada değinmemiz gayet doğal fakat konunun sadece bu çerçevede değerlendirmemesi taraftarıyım.
Sn. Tiocafaidh Yapımcıların para kazanma amacı ile insanların duygularını istismar ettiğinden bahsetmiş. Ancak burada tartıştığımız konu yapımcıların etik anlayışı değil, bu veya farklı anlayışla hazırlanan programların sansüre ugraması gerekip gerekmediğidir. Kaldı ki bir yapımcıdan maddi bir kaygı beklemeden bir iş yapmasını bekleyemessiniz. Çünkü zaten bu işi yaparak hayatını kazanan birinden farklı bir amaç beklemek hayalcilik olur. Ama dedeğiniz gibi milli duyguların ön plana çıkartılarak insanların dikkatinin çekilmek istendiği söylenebilir. Ancak günümüz popüler kültürünün sonucu olarak sürekli tüketen bir topluma dönüştürülen insanlarımıza 'maddi amaçla da olsa' bazı şeyleri hatırlatmanın bir sakıncası olmadığını ve bunun sansüre uğramaması gerektiğini düşünüyorum. Sn. Av.Uygar'ın da dediği gibi sansür kelimesi kulağa çok antipatik geliyor. Peki hiç mi denetim olmayacak? TV denilen şey bugün her evin içinde ve Tv kanalları istedikleri anda milyonlara ulaşabilecek bir güçte. Böyle büyük bir güç hiç mi denetlenmeyecek? Ya da nasıl denetim kriterleri getirilmesi gerekiyor? Bence biraz da bunun üzerinde durmamızda yarar var. Saygılarımla.. |
19-02-2007, 10:38 | #13 |
|
konu televizyon kanallarına uygulanan sansür olarak ele alındığında mevcut dizininde karşılılıklı görüşmeler sonucu yayından kaldırıldığı dikkate alındığında tartışmayı bu diziden kurtarıp genel olarak sansür tartışırsak daha sağlıklı olacağı kanısındayım mevcut dizi yayınlanmadan kaldırılmıştır.
bu noktada televizyona sansür olmalı mı olmamalımı olacaksa sınırı nedir bunun kararı kimler verecektir bütün bunlara sağlıklı sonuca varmak için öncelikle televizyonun bir tanımı yapılmalı televizyon nedir bir eğelence, vakit geçirme aracı mı bir haberleşme iletişim aracımı veya bir bilgilendirme kültürel bir etken, eğitim aracı mı televizyon kanallarını incelediğimizde yukardaki bütün unsurların bir tek kanalda toplanabildiği gibi sadece tek bir unsuru barındıran kanallarda mevcuttur bunlar müzik kanalları belgesel kanalları haber kanalları gibi. sorunun bütün bu unsurları kendinden barındıran ulusal kanallardan kaynaklandığı gerceği karşısında mevcut kanalların hayatımızda çocuklarımız üzerindeki etkilerine bakmak buna göre müdahalenin boyutunu belirlemek gerekiyor gerçekten yarınların türkeyesinde söz sahibi olacak nesilin mevcut televizyon kanallarını ne kadar ciddiye aldıkları ne kadar etkilendiği dikkatle takip edip bu noktada gerekli önlemlerin alınması bu ülkede yaşayan herkesin vatandaşlık sorunu olduğu fikrindeyim sokakta liseli gençlerin konuşma diline hal ve hareketlerine baktığımızda açık bir şekilde okullardaki hocaların etkilerinden çok dizi kahramanların hal ve hareketlerini davranış biçimlerini konuşma dilini görmek mümkündür, bugün oha oldum, oldu gözlerim doldu gibivs..hiçbir anne babanın haz almadığı davranış biçimleri gözlenmektedir. işte bu noktada televizyonun kültürümüze etkisi nedir yermi yaşına gelmiş bir insanın iç donanımı oluşumunda ailenin etkisi, okulun etkisi, televizyonun etkisi ne kadardır.eğer televizyon bu iç donanımın oluşumunda bir yüzdelik oluşturuyorsa müdahalenin kaçınılmaz olduğu yapılan işin kamu yararı dikkate alınarak yapılması gerektiği ortaya çıkacaktır. bu gün bir ulusal kanalda yarışma adı altında ünverisiteli gençler 50.000 ytl ödül için çiğ hayvan beyni, gözü, üzerine sayısız sineğin konduğu çileği yemeleri vs rezilikleri yapmakta bu gün bile herhangi yasal görevi olan bir kamu görevlisinde yapması gereken bir işi yapması için talepte bulunurken bir çok gereksiz bilinçsiz itirazlarla karşılılaşırken ilerde bu itirazlara hangi nedenlerinde ekleneceği konusunda bütün bu gelişmeler bize yeterli ipucu vermektedir bu gün televizyon kanalları için en önemli değer yargısı ne ise yarın bu ülkenin dinamik değeri de aynı olacaktır. |
19-02-2007, 10:57 | #14 |
|
Yılmaz ÖZDİL'in yazısı
Diziler..
"Beyaz Gelincik" dizisinde eroin saticisi rolunu oynayan tiyatrocuyu, yolda pataklamislar, "serefsiz seni" diye... "Karagumruk Yaniyor" dizisi yayindan kaldirildi apar topar... Cunku, bir agir abi, "Karagumruk'u yakacak adam, anasinin karnindan dogmadi" diye telefon etmis... SIkIyorsa kaldirma! "Sagir Oda" dizisinde de, Hrant Dink'ten sonra "bir buyuk suikast daha olacagi" aciklanmis... Gazeteler isi ciddiye aldi, savcilari goreve cagiriyor. Sirf bu uc ornek bile yeter... Millet, dizileri gercek saniyor. * * * Bakin trajik bir kiyas... Gercek kahramanlarin, gercek sehit ailelerinin, gercek anilarini anlattiklari Kan Uykusu belgeseli ile... Rol icabi kahramanlarin, rol icabi hastaliklarin, rol icabi asklarin anlatildigi "Binbir Gece" dizisi... Ayni gun, ayni saatte yayinlandi. Gercekleri 5 milyon kisi izledi. Rolleri 44 milyon kisi. * * * Sorsan, herkes sehitlere agliyor! * * * Ustelik... Losemili evladinin ameliyati icin 150 bin dolara patronuyla yatmak zorunda kalan annenin durumuna kahrolduk hepimiz... Salya sumuk aglayan aglayana... Halbuki, LOSEV'e basvursa, tedavi masraflari karsilaniyor. Patrona .... gerek yok yani. Kimin umurunda... Susurluk'u "Kod Adi"ndan, Turk-Yunan iliskilerini "Yabanci Damat"tan ogreniyor millet... Milli mucadeleyi "Kirik Kanatlar"dan, Menderes'i "Hatirla Sevgili"den... Ermeni meselesi, Popstar Alaturka'da Bulent Ersoy tarafindan masaya yatiriliyor... Genclerimiz, bizim derin devletin sirlarini "Kurtlar Vadisi"nden, Amerikan derin devletinin sirlarini "24"ten cozuyor... Bak "Besinci Boyut"a... Obur dunya orada. * * * Cunku bu ulkenin gercekleri, bu ulkenin yakin tarihi okutulmuyor, bu ulkenin okullarinda... Gizleniyor. E bu durumda ne oluyor? 3-5 tane uyanik yapimci ile 3-5 tane senarist egitiyor... 72 milyonluk milleti. Televizyon okul oldu, ogretiyor... Dizilerin gercek sanilmasi ondan. Hatta... Cocuklarin para icin kafasini yilanlarin icine sokmasi, keci memesinden sut emmesi ondan. Onun icin kuyruga giriyor kariyerli dansoz olacagim diye... Onun icin iki sarki soyleyince sanatci olacagini zannediyor. Anlatmazsan... Anlatirlar. Onun icin rekor kiracak Kurtlar Vadisi. ------- Yilmaz Özdil |
19-02-2007, 14:32 | #15 |
|
kurtlar vadisi terör yasa dışılığı met etmemiştir ilk bölümünde hiç bir şekilde kötü örnek teşkil etmemesine rağmen infaz edilmiştir...
|
19-02-2007, 15:10 | #16 |
|
sayın tiocfaidh,
Ben sorunu anlatırken meramımı tam olarak ifade edemedim zannedersem. Malum dizinin yayından kaldırılmasını eleştirirken o dizinin bir kamu hizmeti yaptığını söylemedim.Bu sizin söylediğiniz birşey. Sadece sansür konusunda eleştirilerimi belirttim. Yapımcılara gelince ben televizyonda izlemek istediğim bir programı izleyemediğim için sansürün bu türlü olanına karşı çıktım. Sizin zikredilen programı beğenmemeniz sansürü mazur görmeniz sonucunu doğurmaz. Genelleme yaparak diziyi izleyenlere "saf" mualemesi yapmanız hoş değil. Ben sadece basit bir şekilde sansürün sınırlarının ne olduğunu sordum ve televizyonlardaki pisliğin nasıl oluyorda bu sansüre takılmadığını belirttim. Saygılarımla |
19-02-2007, 21:04 | #17 |
|
Diziler, tüm Türkiye genelinde dikkatle izlenirken, bunu en iyi şekilde değerlendirmek gerekir. ABD. nasıl halkın eğilimlerini kullanarak bu yolla etkiliyorsa, bizim de millet olarak bu "dizi ilgisini" planlı bir şekilde ülkemizin geleceğini temsil edecek nesilleri, eğitim yönünde iyi yetiştirmek amacı ile kullanmalıyız. RTÜK'na her zamankinden daha fazla görev düşüyor. Bu arada hükümet yetkililerinin de gerekirse topluma eğitici mesajlar veren dizi ve diğer programları desteklemeleri gerekir. Çiftçiye verilen Doğrudan destekleme gibi...Eğitim, dolayısıyla çocuklarımız, geleceğimiz daha mı az önemli yani..Bugün bir gazete de okudum. Kuzey Irak'taki Türkmen şehrinde çocuklar mükemmel derecede TÜRKÇE konuşuyorlarmış. SEBEBİ ise, Türkiye'de yayınlanan dizileri çok dikkatli izlemeleriymiş. Sanırım, bu örnek ne demek istediğimi anlatmama yardımcı oluyor. Tüm site üyelerine saygılarımla...
|
20-02-2007, 14:25 | #18 |
|
Can Dündar ın yazısı
Cüneyt abi bilir böyle yöntemleri
Kendisinden dinlemiştim: Cüneyt Arcayürek, bundan tam yarım asır önce, 1956'da Akis'ten ayrılmış, Rapor diye bir dergi çıkarmıştı. Etrafında dönemin yetenekli gençleri: Attila Karaosmanoğlu, Haluk Ülman, Turan Feyzioğlu, Muammer Aksoy, Bülent Ecevit... Menderes iktidarının hırçınlaştığı dönemlerdi. Tek başına 6 yıl iktidarda kalmak DP'yi "Her şeyi yaparım, herkesi bağlarım" havasına sokmuştu. "Rapor", bu tavrı eleştiren başlıklar yayımlıyor, hatta zaman zaman Menderes'in baskıcı yöntemlerini protesto için siyah kapakla çıkıyordu. O günlerde bir sabah kapısı çalındı. Gelen polis "Şubeye kadar gideceklerini" söyledi. Alışkınlardı 1. Şube'de ifade vermeye... Arcayürek, daha 1 yıl önce, Akis'te yayımlanan bir yazıdan ötürü mahkûm olup hapis yatmıştı. Ama bu kez araba 1. Şube'nin olduğu Hacıbayram'a değil, Cebeci'ye yöneldi. Arcayürek "Şubenin yeri mi değişti?" diye sorunca, "1. Şube'ye değil, askerlik şubesine gidiyoruz" yanıtını aldı. Askerliği bir yıl ertelendiği halde komutan emriyle derhal askere alınması kararlaştırılmıştı; hem de muhalif iki gazeteciyle birlikte: Şinasi Nahit Berker ve Nihat Subaşı... Ciple o gün yedek subay okuluna teslim edip saçlarını kazıttılar; askere aldılar. *** Dedim ya, Cüneyt Abi iyi bilir, böyle bel altı vurma taktiklerini... Şimdi de Maliye Bakanlığı, iktidara esaslı muhalefet yürüten, aralarında Cüneyt Arcayürek, Tuncay Özkan, Mine Kırıkkanat'ın da bulunduğu Kanaltürk yöneticilerini ve program yapımcılarını mali kıskaca alarak sıkıştırmaya çalışıyor. Şahsen, hem medya sahiplerinin hem medyada boy gösterenlerin servetinin şeffaf olmasından yanayım. Bizler de, herkes gibi, "Nereden buldun?" diye sorulduğunda kazandığımız her kuruşun hesabını verebilir durumda olmalıyız. Bunu savunmakla birlikte, hesap denetiminin muhalefeti sindirme yöntemi olarak kullanılmasına karşı da tavır almalıyız. 1956 model "askere alma" yöntemlerini çağrıştıran bu baskıların sonuç vermediğine, bütün Türk siyasi tarihi tanıktır. Dolaylı sansür yöntemleri, otosansür talepleri, ekonomik baskılar, yazarları şikâyet etmeler, hep geri tepmiş yöntemlerdir. Yine geri tepeceklerdir. *** Diziden hiç hoşlanmasam da "Kurtlar Vadisi"nin durdurulması konusunda da aynı yaklaşımda olduğumu belirteyim. Demokrasi biraz da sevmediğine tahammül edebilme sanatıdır. Yasal bir suç varsa, hukuk devreye sokulur. Etik bir sorun varsa, çocukları korumak için dizi geç saate konur, seyirciye uyarıda bulunulur. Ancak "Seyirci çok tepkili" diye kanalların yayın politikasına müdahale edilmesi, bugün bazılarımızın hoşuna gitse de yarın hepimiz için beter sonuçlar doğurabilir. *** Çifte standarda yer yok: Sansüre, mali kuşatmaya, iktidar baskısına her zaman, herkes için, her koşulda karşı çıkmalıyız. Bu yöntemlerle sonuç alabileceğini umanlara, başta anlattığım Arcayürek öyküsünün devamını da hatırlatmakta yarar var: Malum, o dönem muhalifleri askere alarak susturma çabası, muhalif kalemleri, öfkeli subaylarla buluşturmuş ve hiç istenmeyen sonuçlar doğurmuştu. Bir daha asla böyle şeyler yaşamak istemiyoruz. Ders alınabilse, tarih ne engin bir tecrübeler silsilesidir. |
20-02-2007, 15:19 | #19 |
|
madem "kurtlar vadisi" konuşulmadan, -en azından şu anki konjonktürde- sansur tartışılamıyor(ki Sn.Av.mgul ve bu duruma müdahale etme çabasına girişen ben de bir şekilde diziyi zikrederek emsal karar sunduk);
Sn. Av.mgul, konu başlığını ve giriş cümlelerini değiştirsin ki bütünlük sağlansın derim ben. saygılarımla, |
20-02-2007, 16:25 | #20 |
|
Sevgili arkadaşlar;
Foruma baktığımda ilk gözüme çarpan tartışmanın bazı diziler üzerinde yoğunlaştığı ve ister istemez şahsi siyasi tercişhlerin yorumlara yansıdığıdır. Bence konu o dizi bu dizi meslesi değildir. Benim kanalımda olmayan x diziye (ki bu dizi ratingleri alt üst ediyorsa ) ne olursa olsun gerisi beni ilgilendirmez mantığı var. Bakınız medyanın haber verme yükünü daha çok basılı yayın organları (gazete ve dergiler çoğunlukla) çeker. Görsel yayın organları ise kanaatimce kar amacı güderler daha çok her şirket gibi. Bakınız yapılmış her dizinin amacı iyi rating almak dolayısı ile olabildiğince çok bölüm çekebilmek ve kar elde etmektir. Bunlar hep ticari işlerdir ve bu mantıkla yapılır. Kanalın amacı ise dizi tutar ise araya alabildiğince reklam tıkıştırarak edebi,leceği maksimum karı elde etmektir. Bunun dışında ne bir dizinin ne de diziyi yayınlayan kanalın toplumsal mesaj vermek veya iyi örnekler oluşturmak gibi bir amacı olması şu şartlarda beklenemez. son yıllardaki deformasyondan en çok etkilenin sektör bu yüzden medyadır. ABD menşeili ne kadar dizi var ise uyarlanır ve piyasaya sürülür mesela. Tamamen ticari kaygı yatar bunun altında. Medya patronlarının amacı kar elde etmek bununla birlikte kendilerine zarar gelmemesi için medya güncünü lehine kullanmaktır. İtiraz eden çıkacağını sanmam. O yüzden gazeteci veya televizyoncuların kendi meslek ilkelerini her şeyin üstünde tutabileceklerine kesinlikle inanmıyorum. O yüzden herhangi bir diziye bir misyon yüklemek veya diziyi kendi siyasi çizgisinde görüp toz kondurmamak veya kendi siyasi çizgisinin dışlında sayıp ağzına geleni söylemek ve oh olsun demek objetif düşünce ile bağdaşmaz. Onun için ideolojik saikjle herhangi bir ticari metaya yaklaşmayı tasvip etmiyorum. Dolayısı ile toplumdaki şiddete kayışın bir tek diziye bağlanmasını veya herhangi bir diziye misyon yüklenmesini de kabul etmiyorum. x dizide 7-8 yaşlarındaki çocuklara sevgili tayin edilmesini, sihire inandırılmalarını gelişim süreçlerine aykırı buluyorum evet, veya y dizide şu kadar dolara ahlaksız ilşki kurdurtulmasını doğru bulmuyorum evet (sebep çocuğu içn her şeyi yaparmış- sormak lazım çocuğun için banka da soyar mısın veya adam da öldürür müsün - yapamaz çünkü suçtur. suç olmayan ve en kolay yolu tercih eder tabi.) z dizide vatan millet sakarya v.s. gibi kurgusal şablona oturtulmuş dizinin sahiplenilerek karakterlere özenilmesini de tasvip etmiyorum evet. Abuk subuk sabah programlarında abes konulşar tartışılmasını Türk kadınına hakaret sayaıyorum ve zekalarına hakaret sayıyorum evet. Ama bunların hiçbiri kimlerin ne seyredeceğine karar verileceği anlamına gelmez. Bir tıkla başka bir programa geçilebilir. Uydusu olan herkes xxxx tuşlarına bastığında bölücü örgütün yayın organını izleyebiliyor memlekette ama esas bunları izelemesi gereken kurum uyuyor. Filanca dizi filanca haberle uğraşıyor. İnsanların seçenekler arasında tercih yapma hakkı vardır. Bu seçenekler sınırlı sayıda sebeple sınırlanabilir. Bu sebeplerden biri x dizi nedeniyle şiddet arttı bahanesi değildir. Şiddet meyilin sebebi makrodur bu tip mikro sebepler ancak günah keçisi olabilir. Yayından kaldırılan rakip ticari yapım da diğerlerinin ancak avuçlarfını ovuşturmasına sebep olur. Biz de böyle fikir beyan ederiz... Saygılarımla.. |
21-02-2007, 15:53 | #21 |
|
Kurtlar Vadisi Hukukçuları da Böldü
Kurtlar Vadisi hukukçuları da böldü...
Yayından kaldırılması tartışmaları süren Kurtlar Vadisi-Terör dizisi, yargıyı da böldü. Yüksek yargı üyeleri, hakim, savcı ve avukatların üye olduğu ve ankete şifreyle girilen www.adalet.org sitesi, üyelerine Kurtlar Vadisi’nin yayından kaldırılması hakkında ne düşündüklerini sordu. 17 Şubat-17 Mart tarihleri arasında yapılacağı belirtilen anketin, 20 Şubat tarihli sonuçları ortaya ilginç bir tablo çıkardı. Saat 18.00 itibariyle ankete 3064 kişi katıldı. Katılanların yüzde 20.7’si “Toplumu ve özellikle gençleri şiddete özendirdiği ve ayrımcılık yaratabilecek ögeler içerdiği içinde yerinde bir kararö dedi. Sadece yüzde 2.61’lik bir kesimi “Kurtlar vadisi en çok sevdiğim filmdi. Yayından kaldırılmasına şiddetle karşı çıkıyorum dedi. Ancak, yüzde 35’lik bir kesim böylesi bir ankete katılmak istemediğini ifade ederken, yüzde 8.32’lik bir kesim açık bir ifadeyle bir hukuk sitesinde bu tür anketlerin yapılmamasını istedi. Yüzde 12.3’lük kesim, “Türkiye’nin dününü ve bugününü iyi analiz eden bir filmdi. Yayınlanması gerekiyordu, yüzde 12.9’luk kesim “Film iyi veya kötü olabilir. Ben sansürün her türlüsüne karşıyım, yüzde 8.06’lık kesim “Filmi izlemedim, izlemeyi de düşünmüyorum. Bu nedenle fikir beyan edemeyeceğim dedi http://www.milliyet.com.tr/2007/02/21/son/sonyas14.asp |
22-02-2007, 14:20 | #22 |
|
Kurtlar vadisinin yayından kaldırılması siyasi bir baskı sonucudur ve malesef buna RTÜK ortak olmuş gözüküyor. Hiç de hoş olmayan bir durum.
Peki kurtlar Vadisi gerçekten de zararlı bir dizi miydi dersek bu konuda en iyi cevabı verebilecek kişilerden olduğumu düşünüyorum. Çünkü akrabalarımın büyük kısmı öğretmenlik yapıyor ve çoğuyla da bu konuyu konuşabildim. Okullarda meydana gelen kavgaların, şiddetin nedeni olarak Kurtlar vadisinin gösterilmesi bu şiddetin; ancak çok küçük bir nedenidir. Okullarda ki kavgaların büyük çoğunluğu argo tabirle "kız meselesinden" çıkmaktadır ve bildiğim kadarıyla Kurtlar vadisinin konusuyla alakası yoktur. Bence okullarda eğitimden başka herşey yapılan, müdürleri üçkağıtçı, öğretmenleri psikolojik takıntıları ve sorunları olan insanlar olarak gösteren, öğrencilerin kılık kıyafetinden davranışlarına kadar tam anlamıyla bir kötü örnek teşkil eden diziler okullarda ki şiddetin asıl sorumlularından biridir. Ayrıca töre cinayetleri konusunda haber saatinde mesajlar veren kanallar, gösterdikleri dizilerin ana konusunu çoğunlukla töre cinayetlerinden seçmektedir. Bu da -kişisel fikrimce- hem reyting açısından yapılmakta hem de Türk milletinin kültürüne kendi televizyon kanallarımızdan saldırı yapılması anlamına gelmektedir. Ben rambo filmleriyle, bir tek amerikalının dünyayı yendiği, kanın oluk oluk aktığı filmlerle büyüdüm ve hâlâ amerikan patentli (başka bir ülkede olabilir, çoğunluk olduğu için örnek verdim) filmler bu ülkede oynuyor. Seri katillerin hayranlıkla izlendiği, namus düşüncesinin ve aile kavramının yerle bir edildiği -çoğunluğu yabancı- film ve diziler kurtlar vadisiyle kıyas edilebilirler mi? Yıllarca bu ülkede "Baba" filmleri izlendi. Gerçekten bu işleri başlatan filmler değil de sonra çekilenler mi konu oldu? Kurtlar vadisinin yapımcı şirketi pana filmin açıklamasında dizinin yayuınlanması halinde kanalın yayın lisansının iptal edileceği duyuruldu. Eğer bu doğruysa nazi devrinde kitapların toplanılıp yakılmasından daha ağır bir olumsuz durum vardır. Eğer açıklama gerçek dışıysa RTÜK bu konuyu net bir şekilde açıklığa kavuşturmalıdır. Kurtlar vadisinin yayından niçin kaldırıldığını açıklamalıdır. (RTÜK yaptığı açıklama da net bir cevap veremedi. "Böyle bir şeyin olamayacağı" gibi sözler vardı ancak insanların kafasındaki soru işaretini kaldıramadı) RTÜK işte bu noktada devreye girmeli ve denetimlerini siyasi nedenlerle değil, milletin ahlak ve kültürünü savunmak amacıyla yapmalıdır. Ahlak ve kültürümüzü yıpratıcı diziler ve eğlence programı altında yayınlanan rezaletler bir an önce durdurulmalıdır. Konuyu başlatan sayın av.mgul kusura bakmasın, ister sitemez konu gündeme kayma eğilimli. Ayrıca kendisine de şahsım adına teşekkür ederim, önemli bir konuyu açtığı için. Saygılarımla... |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Radyo televizyon ödülleri açıklandı | Y£LİZ | Sinema ve Televizyon | 1 | 31-01-2007 22:53 |
Hukuk-demokrasi-internette Basın- Sansür | Av.Mehmet Saim Dikici | Hukuk Sohbetleri | 1 | 26-10-2002 13:57 |
AB UYUM YASALARI-Radyo,televizyon.... | Av.Habibe YILMAZ KAYAR | Hukuk Sohbetleri | 0 | 04-08-2002 00:00 |
Ücret Alacağına Uygulanan Faizin Başlangıç Tarihi | İlgili | Meslektaşların Soruları | 2 | 21-06-2002 22:07 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |