Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Sohbetleri Hukuki yorumlar, görüşler ve tartışmalar.. Soru niteliği taşımayan her türlü hukuki sohbet için.

Anket Sonucu: Haciz sırasında beyaz eşyaların haczedilmesine
İİK. izin vermeli 796 63,88%
İİK. izin vermemeli 407 32,66%
Kararsız 43 3,45%
Oy Verenler: 1246. Bu ankette oy kullanamazsınız. (Anket no : 329)

" beyaz eşyaların artık haczedilemeyeceği" kuralı : Hırsızın hiç mi suçu yok?

Yanıt
Konu Notu: 4 oy, 4,75 ortalama. Değerlendirme: Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 18-04-2012, 18:32   #91
Gemici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan avukatsamil
Sevgili meslektaşlarım öncelikle alacağın tahsilinin söz konusu olduğu alanın adına bakalım icra veya bir diğer söylenişle cebri icra yani yerine getirme yapma veya zorla yapma veya yaptırma. Borçlu borcunu ödememiş veya ödeyememiştir siz de avukat olarak ödetmeye çalışırsınız. Tam bu aşamada devlet daha önce vermiş olduğu zorlama araçlarınız sizin elinizden alır. BU esnada birileri çıkar ve borçluyu başka araçlarla zorlamaya başlar. Bunun adı mafyadır, tahsilatçıdır. Yarın bu ülke de çek senet mafyası çoğaldı, tahsilatçı çoğaldı diye kimse şikayet etmesin. Evet ben avukat olarak haciz ve muhafaza yapamayacağım ancak benim yerime gelen bizzat borçluyu muhafazaya alacak o zaman insan onuru çok mu yerine gelecek


Sayın avukatsamil,
olayı sadece hukuki açıdan görseniz ve, ya devlet eli ile ve avukat vasıtasıyla cebri icra ya da mafya eliyle cebri icra ikilemesine getirmeseniz daha iyi olur bence.

Saygılarımla
Old 19-04-2012, 09:19   #92
avukatsamil

 
Varsayılan

Sayın Gemici olaya hukuki açıdan hem de temel bir hak açısından bakıyor ve bir sorunun cevabını arıyorum alacaklının alacağını isteme ve alma hakkı
Old 19-04-2012, 11:11   #93
Gemici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan avukatsamil
Sayın Gemici olaya hukuki açıdan hem de temel bir hak açısından bakıyor ve bir sorunun cevabını arıyorum alacaklının alacağını isteme ve alma hakkı

Sayın avukatsamil,
değişik temel haklar vardır. Alacaklının alacağını alması(mülkiyet hakkı) bu haklardan bir tanesidir.
Bu hakkın yanında diğer önemli haklar da vardır; Örneğin yaşam hakkı (borçlu olduğu ve borcunu ödeyecek mali durumu olmadığı için intihar eden borçlu örneğin), kendisini sosyal adaletii savunucusu olarak gösteren bir hukuk devletinin verdiği sosyal haklar.

Değişik temel haklar söz konusu olunca bu hakların bir karşılaştırılması yapılır genelde ve hangi hakkın daha üstün, daha öncelikli olduğu saptanır. Ben bu haklar karşılaştırmasında insanca yaşama hakkını daha öncelikli görüyorum.

Sokaklarda veya postayla kredi kartı dağıtan milyarlık servete sahip olan ve bünyelerindeki hukuk birimleri ile genelde ilk okul mezunu bile olmayan tüketicileri karşılaştırdığımda, kendimi borcunu ödemekten aciz namuslu tüketicinin yanında görüyorum. Namuslu olmayan, diğerlerinin sırtından geçinen borçlular hesap dışı elbette.

Saygılarımla
Old 19-04-2012, 11:34   #94
seclarum

 
Varsayılan yumurta mı tavuktan misali

Alıntı:
Yazan Gemici
Sayın avukatsamil,
değişik temel haklar vardır. Alacaklının alacağını alması(mülkiyet hakkı) bu haklardan bir tanesidir.
Bu hakkın yanında diğer önemli haklar da vardır; Örneğin yaşam hakkı (borçlu olduğu ve borcunu ödeyecek mali durumu olmadığı için intihar eden borçlu örneğin), kendisini sosyal adaletii savunucusu olarak gösteren bir hukuk devletinin verdiği sosyal haklar.

Değişik temel haklar söz konusu olunca bu hakların bir karşılaştırılması yapılır genelde ve hangi hakkın daha üstün, daha öncelikli olduğu saptanır. Ben bu haklar karşılaştırmasında insanca yaşama hakkını daha öncelikli görüyorum.

Sokaklarda veya postayla kredi kartı dağıtan milyarlık servete sahip olan ve bünyelerindeki hukuk birimleri ile genelde ilk okul mezunu bile olmayan tüketicileri karşılaştırdığımda, kendimi borcunu ödemekten aciz namuslu tüketicinin yanında görüyorum. Namuslu olmayan, diğerlerinin sırtından geçinen borçlular hesap dışı elbette.

Saygılarımla


bu konu bitmez. uzlaşma da sağlanmaz zaten. borç dendiğinde hep bankalar alacaklıymış gibi akla geliyor. alacağını tahsil edemeyen(haciz yok-mal beyanı yok-taahhüt yok) ve borçlu hale gelip de intihar eden işadamlarına, ne diyelim. basiretli tacir di mi?
Old 19-04-2012, 12:47   #95
avukatsamil

 
Varsayılan

bu konu bitmez. uzlaşma da sağlanmaz zaten. borç dendiğinde hep bankalar alacaklıymış gibi akla geliyor. alacağını tahsil edemeyen(haciz yok-mal beyanı yok-taahhüt yok) ve borçlu hale gelip de intihar eden işadamlarına, ne diyelim. basiretli tacir di mi?

Evet sayın seclarum hatta ve hatta veresiye defterinde üçyüz beşyüz tl lik alacakları olduğu halşde bunları tahsil edemyen veya tahsil etmesi için avukat bverdiği halde sonuç lamayan milyar dolarlık küçük esnafa da aynısını söyleyelim
Old 15-05-2012, 00:04   #96
Avukat Özkan ÖZBAŞ

 
Varsayılan Hakkinda 3 Dosya Olan BorÇluya ÖdÜl Verİlsİn

Şaka Yapmiyorum. Bazi Şeylerİn DÜzelmesİ İÇİn Dİbe Vurmak Gerekİyor Galİba. Ev EŞyasi Haczİ Kaldirilsin BorÇluluk Özendİrİlsİn. Hakkinda 3 Dosya Olan BorÇluya Adalet BakanliĞi Plaket Versİn. Avukat ArkadaŞlar Ben Ce EndİŞekenmeyİn İcra Dosyamiz Azalacak Tabİ Ama Bol Bol Ceza Davamiz Olacak Artik. AlacaĞini Alamayan BorÇluyu Vuracak, Kesecek Darp Edecek SonuÇta Yİne Bİze Gelecekler Hem De Dayak Yİyen Veya Yaralanan BorÇlu Da Gelecek.

Toplumun DÜzenlİ OlduĞu, Her Şeyİn Sİstemlİ OlduĞu Bİr TÜrkİye'de Avukata Kİmse Gelmez. O YÜzden Ne Kadar KarmaŞa Ve AnlaŞmazlik Varsa, İnsanlarin Bİrbİrİyle Ne Kadar Sorunu Varsa Bİzİm İÇİn O Kadar İyİ İnsanlar Hasta Olmazsa Hekİmlİk Dİye Meslek Olmazdi.

Moralİnİzİ Bozmayin GİdİŞat KarmaŞa İÇİnde Bİr Topluma DoĞru Gİdİyor.ne Kadar KarmaŞa O Kadar Huzursuzluk O Kadar Kavga Ve İhtİlaf Demek, Ne Kadar İhtİlaf O Kadar Avukat İhtİyaci Demek. Hem BÖylece Her Mahallede Olan Hukuk FakÜltelerİnden Mezun Olanlara Da İŞ İmkani DoĞacak. SonuÇ Olarak; Hacİzler De Kaldirilsin SÜper Olacak.
Old 15-05-2012, 09:07   #97
SEDAT BAYSAL

 
Varsayılan

Olayın yanlış bakış açısı ile ele alındığını ve tartışıldığını düşünüyorum. Çünkü; Beyaz eşya haczi var iken alacağın tahsili için yeterli midir? Borçlunun beyaz eşyası haczedildiği zaman hemen gelip borcunu ödüyor mu? Bu yasa çıkarsa (ki zannetmiyorum) kayıp çok mu büyük olacak. Mevcut sistemde çoğu kez ev haczi alacağın haciz yolu ile tahsilinden ziyade borçluyu taciz etmek amacıyla yapılmıyor mu? Mevcut İİK.82/3.maddesinde zaten borçlunun vazgeçilmesi kabil olmayan mutfak takımı ve pek lüzumlu ev eşyasının haczi yasak değil mi? Yeni yasa çıkarsa alacaklının yinede borçlunun evine haciz maksadı ile gitmesine engel teşkil etmiyor, dolayısı ile taciz amaçlı hacizler devam edebilecek.
Burada sorunun aslı ve çözümü tartışılmalı bence.
Sorun 1) Yasa yapılırken mevcut sistemi, aksaklıklarını en iyi bilen icra işi yapan avukatlar ve icra müdürlerinden görüş alınmamaktadır.
Sorun 2) Mevcut yasa ile alacağın tahsili zaten çok zor olduğundan mevcut yasanın kül halinde yeniden ele alınması gerekmektedir.
Sorun 3) İcra Müdürlerinin verdiği kararlardan dolayı cezai ve hukuki sorumluluğu bulunması sebebi ile özgür ve yasal karar almak yerine sorumluluktan kaçmaları sebebi ile sistem ağır ve hantal çalışmaktadır. Çoğu icra müdürü sorumluluk doğurabilecek bir talep halinde red kararı verip mercii hakimliğinden karar alınması yolunu seçmektedir. Bu da avukatların iş yükünü artırmaktadır. İcra Müdürleri almadığı veya eksik aldığı harçtan müteselsilen sorumludur. Dolayısı ile her şekil ve şart altında harç alınması yoluna gidilmektedir. İcra Müdürleri şikayet mekanizmasında tamamen savunmasızdır. Bu yüzden işlem yaparken şikayete konu olabilecek her türlü işlemi yapmaktan kaçınmaktadır. Ortada bir yasa var ancak İcra Müdürünün çoğu hususta takdir yetkisi, yasayı yorumlama yetkisi yok.Bu yazdıklarım İcra Müdürleri açısından çözümlenmesi gerekenler. Aynı şekilde yasada da ülkemizin şartları ile bağdaşmayan çok sayıda yanlış ve eksiklik var.Örneğin rehinin paraya çevrilmesi yolu ile girişilen icra takibinde borçlu aracı saklıyor ve hiç bir yasal yaptırımı yok. Memlekette borç takmak maharet, Yargıtayın ilgili dairesi her yasada kendine göre içtihatlar oluşturuyor, beğenmezse değiştiriyor, takip edebilene aşkolsun. Peki Yargıtay yasada eksik veya yanlış gördüğü konularda geliştirdiği bu içtihatlarını neden ilgili merciilere bildirip yasallaştırmaz. En somut örneği haciz feklerinde harç alınması, yıllardır sorun olmuş ancak nedense bir türlü yasal zemine oturmamıştır.
Bence bunlar tartışılmalı ve ilgili birimlerin harekete geçmesi sağlanmalıdır. (Öncelikle TBB)
Yoksa bu yasa çıksa ne olur, çıkmasa ne olur, muhtemelen bu yasa tasarısını hazırlayanların İİK.82.maddesinden ve İcra Dairelerinin ne şartlar altında çalıştığını, icra işi yapan avukatların üç kuruşu tahsil etmek için çektikleri sıkıntılardan haberi yoktur, hatta bence ömründe icra dairesine dahi girmemiştir. Saygılarımla
Düzce 3.İcra müdürü
Old 15-05-2012, 10:43   #98
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan SEDAT BAYSAL
Olayın yanlış bakış açısı ile ele alındığını ve tartışıldığını düşünüyorum. Çünkü;Borçlunun beyaz eşyası haczedildiği zaman hemen gelip borcunu ödüyor mu?
Burada sorunun aslı ve çözümü tartışılmalı bence.
.
İcra Müdürleri almadığı veya eksik aldığı harçtan müteselsilen sorumludur. Dolayısı ile her şekil ve şart altında harç alınması yoluna gidilmektedir. İcra Müdürleri şikayet mekanizmasında tamamen savunmasızdır. Bu yüzden işlem yaparken şikayete konu olabilecek her türlü işlemi yapmaktan kaçınmaktadır. Ortada bir yasa var ancak İcra Müdürünün çoğu hususta takdir yetkisi, yasayı yorumlama yetkisi yok.Bu yazdıklarım İcra Müdürleri açısından çözümlenmesi gerekenler. Aynı şekilde yasada da ülkemizin şartları ile bağdaşmayan çok sayıda yanlış ve eksiklik var.Örneğin rehinin paraya çevrilmesi yolu ile girişilen icra takibinde borçlu aracı saklıyor ve hiç bir yasal yaptırımı yok. Memlekette borç takmak maharet, Yargıtayın ilgili dairesi her yasada kendine göre içtihatlar oluşturuyor, beğenmezse değiştiriyor, takip edebilene aşkolsun. Peki Yargıtay yasada eksik veya yanlış gördüğü konularda geliştirdiği bu içtihatlarını neden ilgili merciilere bildirip yasallaştırmaz. En somut örneği haciz feklerinde harç alınması, yıllardır sorun olmuş ancak nedense bir türlü yasal zemine oturmamıştır.
Bence bunlar tartışılmalı ve ilgili birimlerin harekete geçmesi sağlanmalıdır. (Öncelikle TBB)
Saygılarımla
Düzce 3.İcra müdürü

Alıntı:
Beyaz eşya haczi var iken alacağın tahsili için yeterli midir?

Tecrübe ile sabittir ki, çoğu zaman mümkündür. Daaha önce yazdığım örnek: Eski mafyözlerden olan borçlunun evinde sadece beyaz eşya vardı. Borcun 50.000 TL.sını muhafaza tehdidiyle peyderpey tahsil ettik. Müvekkil "Ne o, eşyaları kaldırmaya korkuyor musun" diye gaz verince eşyları kaldırdık. Bakiye 100.000 TL alacak için bir bardak su içtik.

Alıntı:
Bu yasa çıkarsa (ki zannetmiyorum) kayıp çok mu büyük olacak.

Evet.

Alıntı:
Mevcut sistemde çoğu kez ev haczi alacağın haciz yolu ile tahsilinden ziyade borçluyu taciz etmek amacıyla yapılmıyor mu?

Evet.

Alıntı:
Mevcut İİK.82/3.maddesinde zaten borçlunun vazgeçilmesi kabil olmayan mutfak takımı ve pek lüzumlu ev eşyasının haczi yasak değil mi? Yeni yasa çıkarsa alacaklının yinede borçlunun evine haciz maksadı ile gitmesine engel teşkil etmiyor, dolayısı ile taciz amaçlı hacizler devam edebilecek.

Tasarının diğer maddelerine bakınca pek mümkün görünmüyor. Miktar şartı vs.

Alıntı:
Sorun 1) Yasa yapılırken mevcut sistemi, aksaklıklarını en iyi bilen icra işi yapan avukatlar ve icra müdürlerinden görüş alınmamaktadır


Alıntı:
Sorun 2) Mevcut yasa ile alacağın tahsili zaten çok zor olduğundan mevcut yasanın kül halinde yeniden ele alınması gerekmektedir.


Alıntı:
Sorun 3) İcra Müdürlerinin verdiği kararlardan dolayı cezai ve hukuki sorumluluğu bulunması sebebi ile özgür ve yasal karar almak yerine sorumluluktan kaçmaları sebebi ile sistem ağır ve hantal çalışmaktadır. Çoğu icra müdürü sorumluluk doğurabilecek bir talep halinde red kararı verip mercii hakimliğinden karar alınması yolunu seçmektedir. Bu da avukatların iş yükünü artırmaktadır.


Konuyla ilgili yorumumu diğer forumda yazacağım.

Alıntı:
Yoksa bu yasa çıksa ne olur, çıkmasa ne olur, muhtemelen bu yasa tasarısını hazırlayanların İİK.82.maddesinden ve İcra Dairelerinin ne şartlar altında çalıştığını, icra işi yapan avukatların üç kuruşu tahsil etmek için çektikleri sıkıntılardan haberi yoktur, hatta bence ömründe icra dairesine dahi girmemiştir.

Old 15-05-2012, 11:25   #99
Levent Cirit

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan izavukat
Beyaz eşyaların haczedilemeyeceği yönündeki değişiklik, "Vazgeçilmesi kabil olmıyan mutfak takımı ve pek lüzumlu ev eşyası" ifadesinin daha geniş yorumlanmasından başka ne anlama geliyor, şahsen bilmiyorum.

Kişisel görüşüm ise, eğer gerçekleşirse bu değişikliğin çok yerinde olacağıdır. Hukuku zamandan soyutlamak mümkün değildir. Bundan bin yıl önce haczedilemeyen mallar ile bugün haczedilemeyen malların aynı olması gerektiğini söylemek pek mümkün değildir. Eğer kanun maddesini, "insanın yaşamı için gerekli en temel eşyalar", diye yorumlarsak, "hava ve su" dışında haczedilemeyecek hiç bir mal yok. "Besin maddelerini de haczedemeyiz", diyemeyiz çünkü o zaman da birisi çıkıp "Taş devrinde hazır köfte mi vardı, gitsin ormanda avlansın", der.

Maddeyi, "insanın yaşadığı çağda ihtiyaç duyduğu zorunlu mallar haczedilemez", diye yorumlamak bence çok daha isabetlidir. Yaşadığımız çağ düşünülünce, haczedilemeyecek mallara beyaz eşyanın da dahil edilmesi doğaldır. Hatta "iletişim" gibi konularda kullanılan eşyaların dahi haczedilemeyecek olması bence hukuka uygundur. Çünkü çok savunduğumuz demokrasinin varlığı için, her ne kadar böyle bir dünyada yaşamasak da, iletişim ücretsiz olmalıdır. İnsanın kendini geliştirebilmesi için iletişim zorunludur. Örnekler çoğaltılabilir.

Konuyu açan sayın üyenin örneği ise bence yerinde değildir. Nasreddin Hoca'nın fıkrasındaki hırsız bir "suçlu"dur. Borçlu ise "suçlu" değildir. Borcu ödememek ya da ödeyememek bir "suç" olarak görülmemelidir.

Alacaklının hakları, borçlu dahi olsa bir kişinin insan gibi(basit anlamda) yaşama hakkından daha önemli değildir. Buzdolabı, televizyonu olmayan bir aile görmektense, alacaklının alacağının tahsil edilememesini yeğlerim. Tek amacımız ve kıstasımız, alacaklının haklarını elde etmesi olmamalıdır. Yukarıda belirttiğim gibi zamanla, haczedilemeyecek malların daha da artırılmasını umuyorum.

Sevgili meslektaşım,
Koyulttuğum yerlere istinaden sizin mantığınızla o zaman şunu da söyleyebiliriz; Seyehat özgürlüğü Anayasa'da tanımlanmış bir temel hak olduğuna göre borçlunun aracı da haczedilemesin. En azından BMW, Range Rover gibi lüks değilse hele hele Citroen Fiat gibi orta sınıf bir arabaysa bunlar da yaşanılan çağda artık ihtiyaçtır.
Old 15-05-2012, 13:57   #100
Av.İlker DOLGUN

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Levent Cirit
En azından BMW, Range Rover gibi lüks değilse hele hele Citroen Fiat gibi orta sınıf bir arabaysa bunlar da yaşanılan çağda artık ihtiyaçtır.
Old 15-05-2012, 14:44   #101
emrahcevik

 
Varsayılan

bir gecede yasa hazırlayıp oldu bittiye getiren kafaya yumurta değil tavuk atılsa azdır.

neden?

yasa hazırlanırken o yasayı uygulayacak insanların görüşlerinin alınması gerekir. özellikle devletin elinin en fazla hissedildiği icra-iflas alanına ilişkin yasa hazırlarken istatistik biliminin nimetlerinden faydalanmak gerekir. örneğin çek yasasının adli para cezasına ilişkin kısmı kaldırılırken acaba istatistiklere bakıldı mı? adli para cezası alan kişilerin kaç tanesi hakkındaki ceza vazgeçme nedeniyle ortadan kalktı? kaç kişi yakalandıktan sonra vazgeçme nedeniyle serbest bırakıldı? bunlar bize ödemeler hakkında bir fikir verebilir.

aynı şekilde kaç dosya hacizden sonra kapandı? kaç dosya derdest? kaçı işlemden kaldırıldı? tahsil edilenlerin ortalama tahsilat süreleri kaç gün? vs. onlarca alanda istatistik olması gerekirken yok. bunların kayıtları bile yokken yasa yapmaya çalışmak boşunadır. havanda su dövmektir. rasyonel değildir.
Old 25-05-2012, 10:14   #102
Avrasya

 
Varsayılan

Yasa tasarısının geri çekilme ihtimali varmış diye duydum. Bugünlerde komisyondan biri ile dolaylı görüşüp kesin bilgileri vereceğim.
Old 25-05-2012, 23:35   #103
Gemici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan avukatsamil
Sayın Gemici olaya hukuki açıdan hem de temel bir hak açısından bakıyor ve bir sorunun cevabını arıyorum alacaklının alacağını isteme ve alma hakkı

Alacaklının alacağını alma hakkı!
Nedir bu hakkın sınırı? Alacaklı alacağını hiçbir hukuki ve ahlaki sınır tanımadan alma hakkına sahip midir? Hukuki ve ahlaki sınırlar varsa, kim koyar bu sınırları? Hak alma sınırları ne zaman değişir?
Bu soruların cevabı çağdan çağa, hukuk sisteminden hukuk sistemine, devletten devlete değişir.

Önemli olan bir hukuk devletinde bu sınırı devletin belirleme hakkının olduğudur.

Avrupa'da 'alacaklının alacağını isteme ve alma hakkı' konusunda geçirdiği tarihi gelişime girmeden önce, bu alanda öne sürülen gerekçeleri iki grup altında değerlendirdiğimi belirtmek istiyorum:
1. Olası bir yasa değişikliğinin icra avukatlarının işini etkileyeceği gerekçeleri,
2. Alacaklının alacağını alamaması ve bu yüzden düşeceği sıkıntı.
Birinci şıkkı dile getiren avukat arkadaşlara hak veriyorum, haczi kabil eşyaların sınırlandırılması iş oranlarında etkili olacaktır. Bu etki benim görüşüme göre haciz sisteminin bozukluğundan kaynaklanan bir etkidir.

İkinci şık asıl üzerinde durmak istediğim konudur.
Konuya girmeden önce belirtmek gerekir: alacak hakkının kaynağı genelde mülkiyete dayanır. Burada sorulması gereken soru, mülkiyet sahibinin bu mükliyet hakkını istediği gibi kullanıp kullanamıyacağıdır. Mülkiyet, kişilerin eşyalara/mallara olan hukuki ilişkisidir 1801-1850 yılları arasında yaşamış olan Fransız ekonomist Frederic Bastiat'a göre. Bana ait olan malı istediğime satar istediğime kiraya veririm. John Lock'a göre insanların devlet kurmalarının gereği karşılıklı olarak yaşamlarını, mallarını ve özgürlüklerini güven altına alma düşüncesidir.

Tarihi anlamamızın ve insanın tarihi geçmişini öğrenmemizin bir yolu da mülkiyet ilişkisini değerlendirmemize dayanıyor; Arkeologlar mezarlardan çıkan eşyalara bakarak mezardaki insan hakkında ve yaşadığı dönem ve kültürel ve sosyal yaşam hakkında fikir sahibi olabiliyorlar. 'Mal sahibi, mülk sahibi, nerede bunun ilk sahibi' denmesin ve malın kime ait olduğu bilinsin düşüncesinden olsa gerek, tarihin belirli çağlarında ölen kimse ile birlikte eşyaları da gömülüyormuş, arkeologların kazılardan edindiği bilgilere bakılırsa. Bazı kültürlerde, evli erkeklerin malı sayılan eşleri de beraberlerinde gömülürmüş.

Kapitalist ekonomi için önemli olan ve bu ekonominin temelini oluşturan mülkiyet hakkı 'mülkiyet hakkı sahibine' hiçbir sınır tanımadan bu hakkını istediği gibi kullanma hakkı verir mi peki?

Alman Anayasa'sı bu soruya menfi cevap veriyor. Bu anayasanın 14.cü maddesinde şu hüküm var: Eigentum verpflichtet. Sein Gebrauch soll zugleich dem Wohle der Allgemeinheit dienen (Mülkiyet mükellefiyet altına sokar. Mülkiyetin kullanılması aynı zamanda kamu yararına olmalıdır).

Dönelim haciz konusuna; Alman yasaları ve yargısı münhasıran 14.cü maddeye dayanmasa bile borçlunun belirli mallarının ve kendi geçimi ve geçindirmekle zorunlu olduğu aile fertlerinin geçimi için gerekli olan paranın haciz dışı bırakılacağını hüküm altına almış. Bu haciz dışı bırakmanın en başta gelen gerekçesi 'borçluya insanlık onuruna yarışır bir yaşam sürdürme' dir. Borçlunun insanlık onuruna yaraşır bir yaşam sürme hakkı ile alacaklının mülkiyet hakkı arasında bir denkleştirme yapmaktadır yasa ve yargı.

Haciz mülkiyet hakkını konu edinen bir hukuki işlemdir. Burada hem alacaklının hem de borçlunun mülkiyet hakkı söz konusudur; Alacaklının mülkiyet hakkında bir azalma söz konusudur. Bu azalmaya sebebiyet veren kişi borçludur. Borçlu sebep olduğu azalmayı kendisi ile alacaklı arasındaki hukuki ilişkiye dayanarak (sözleşme, haksız fiil) telafi etmek zorundadır. Bunu yapmayan veya yapamıyacak olan borçlunun mülkiyet hakkına konu olan malları, devlet güçleri tarafından cebri icra yoluyla elinden alınır.

Alacaklının mal varlığında meydana gelen azalmanın telafisi günümüzde borçlunun mal varlığından hacz edilen mallar ve haklar üzerinden gerçekleşmektedir. Bu durum tarihi bir gelişimin sonucudur. Bu telafinin geçmişinde ölüm vardır, borç esareti vardır, hapis vardır.

Saygılarımla
Old 28-05-2012, 12:00   #104
Gemici

 
Varsayılan Alacaklının Borçludan Alacağını Alma Yollarının Tarihi Gelişimi

Alacaklının Borçludan Alacağını Alma Yollarının Tarihi Gelişimi

Alman hukukunda borçların geri ödenmesinin tarihi gelişimine baktığımızda önümüze çıkan kavramlardan birisi Schuldknechtschaft'tır. Borç köleliği, borç serfliği, borç hizmetçiliği anlamlarına gelmektedir Schuldknechtschaft. Borcunu ödemekten aciz borçlu alacaklıya işgücünü, yaşamı üzerindeki hakkı devretmektedir, borca karşılık. Alacaklı gerekirse borçlunun yaşamına son verebilir bu durumda. Hamurabi Kanunları bu şekilde alacaklıya teslim edilen borçlunun karısı ve çocuklarının üç seneden sonra serbest bırakılacaklarını belirtmektedir. Wikipedia'ya göre Schuldknechtschaft antik Roma, Germen ve Yunan hukuklarında da vardır. Bu uygulama günümüzün bazı devletlerinde, bu arada Hindistanda halen görülmektedir; Aileler aldıkları kredilere karşılık çocuklarını borcun ödenmesi amacına yönelik olarak kredi verenin emrine verirler.

Alacaklıların şahsi cebri icra yetkileri yeniçağa kadar devam etmiş ve bu çağda yerini kamusal yetkiye bırakmıştır. Bu çağda borcunu ödemeyen borçlular borç kulalerine hapsedilmiştir. Borçluların borçlarından dolayı hapsedilmeleri 19.cu yüzılın ikinci yarısında ortadan kaldırılmıştır.

Borç kulesi kavramı günümüz Almanyasında mecazi anlamda kullanılmaktadır. Moderne Schuldturm(modern borç kulesi)borç yükü altında ezilen borçlular için kullanılmaktadır.

Günümüz Almanyası mal beyanında bulunmayan borçlular için mal beyanında bulunmayı zorlamak amacı ile altı aya kadar tazyik hapisi öngötmektedir.

1976 tarihli ve Türkiye için 23 Eylül 2003 yılından beri yürürlükte olan Milletlerarası Medeni ve Politik Haklar Anlaşması 11.ci maddesinde 'sözleşmeden doğan edimlerini yerien getirmekten aciz hiçbir kimsenin hapis edilemiyeceğini' belirtmektedir.

Görüldüğü üzere dahil olduğumuz Batı Hukuku borcunu ödemekten aciz borçluyu tazyik konusunda ve cebri icra konusunda candan mala giden bir yol bırakmıştır arkasında. Birçok ülke hukuku malların haczi konusunda da belirli sınırlamalar getirmektedir. Alman Hukuk'nun bu konudaki sınırlaması 'İnsanlık onuru' kavramıdır. Borçluya insanlık onuruna yakışır bir yaşam sürmek için gerekli olan eşyalar haczedilemez Alman Hukukunda.

İnsanlık onurunun ne olduğu her toplumun kendi yaşam koşulları belirler düşüncesindeyim. İnsanlık onuru ve toplumun asgari yaşam koşullarına uygun bir yaşam sürmek lüksü içermez.

Saygılarımla
Old 28-05-2012, 17:17   #105
beren

 
Varsayılan

Kesinlikle izin verilmeli...Bence kanunların içeriği daraltılacağına daha fazla genişletilmeli.Borçluları değil alacaklıları kanunlarımız korumalı.Borçlular bir tarafta alacaklıları dolandırıyor ,öteki tarafta haciz anında avukata sen benım neyımı alabılırsın ki, hıc bır seyım yok,ödemiyorum beni mi asacaksınız .... şeklinde utanmadan sözler sarfedıyo.Bütün bunlara rağmen kanunlarımız ha bire borçluların lehıne değiştiriliyor.İcrai anlamda ılerı sürdüğümüz yaptırımlar kaldırılırsa bız alacaklının hakkını nasıl savunacağız ya da borcluyu ne ile korkutacağız ...Aynı konutta yaşayan ebeveynlerın günahı ne diye düşünülüyorsa borcu yapan kişi ailesini düşünüp ona göre haraket edecek borc yapmıcak ya da yapınca ödemek için cabalayacak.
Old 05-06-2012, 10:24   #106
concardia

 
Varsayılan

Hukukçu olduğumuz için alacaklının bir alacak hakkının mevcut olduğunu ve borçluya borcunu ödeme konusunda sınırsız bir rahatlık ve özgürlük tanınmasının adaletsizliğe yol açtığını düşünmemiz çok normal.

'Ancak Bakan Ergin, bir önergeye verdiği cevapta, 2010 yılı içinde toplam 6 milyon 586 bin 761, 2011 yılı içerisinde ise 5 milyon 510 bin 298 icra takibi dosyasının açıldığını belirtti. Önergeye verilen cevapta, Adalet Bakanlığı'nın verilerine göre 2007'de 11 milyon, 2008'de 13 milyon ve 2009'da ise 17 milyon olan icra takip dosyalarına son iki yılda yaklaşık 12 milyon dosya daha eklendiği belirtildi.'

Var olan 17 milyon haneden 12 milyon hanenin borçlu olduğu bir ülkede tek bir yasa ile 12 milyonluk kesimini memnun etmek bir hükümet için zor elde edilebilecek bir 'başarı'dır.
Old 06-06-2012, 11:59   #107
avmurat

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Gemici
Alacaklının Borçludan Alacağını Alma Yollarının Tarihi Gelişimi

Alman hukukunda borçların geri ödenmesinin tarihi gelişimine baktığımızda önümüze çıkan kavramlardan birisi Schuldknechtschaft'tır. Borç köleliği, borç serfliği, borç hizmetçiliği anlamlarına gelmektedir Schuldknechtschaft. Borcunu ödemekten aciz borçlu alacaklıya işgücünü, yaşamı üzerindeki hakkı devretmektedir, borca karşılık. Alacaklı gerekirse borçlunun yaşamına son verebilir bu durumda. Hamurabi Kanunları bu şekilde alacaklıya teslim edilen borçlunun karısı ve çocuklarının üç seneden sonra serbest bırakılacaklarını belirtmektedir. Wikipedia'ya göre Schuldknechtschaft antik Roma, Germen ve Yunan hukuklarında da vardır. Bu uygulama günümüzün bazı devletlerinde, bu arada Hindistanda halen görülmektedir; Aileler aldıkları kredilere karşılık çocuklarını borcun ödenmesi amacına yönelik olarak kredi verenin emrine verirler.

Alacaklıların şahsi cebri icra yetkileri yeniçağa kadar devam etmiş ve bu çağda yerini kamusal yetkiye bırakmıştır. Bu çağda borcunu ödemeyen borçlular borç kulalerine hapsedilmiştir. Borçluların borçlarından dolayı hapsedilmeleri 19.cu yüzılın ikinci yarısında ortadan kaldırılmıştır.

Borç kulesi kavramı günümüz Almanyasında mecazi anlamda kullanılmaktadır. Moderne Schuldturm(modern borç kulesi)borç yükü altında ezilen borçlular için kullanılmaktadır.

Günümüz Almanyası mal beyanında bulunmayan borçlular için mal beyanında bulunmayı zorlamak amacı ile altı aya kadar tazyik hapisi öngötmektedir.

1976 tarihli ve Türkiye için 23 Eylül 2003 yılından beri yürürlükte olan Milletlerarası Medeni ve Politik Haklar Anlaşması 11.ci maddesinde 'sözleşmeden doğan edimlerini yerien getirmekten aciz hiçbir kimsenin hapis edilemiyeceğini' belirtmektedir.

Görüldüğü üzere dahil olduğumuz Batı Hukuku borcunu ödemekten aciz borçluyu tazyik konusunda ve cebri icra konusunda candan mala giden bir yol bırakmıştır arkasında. Birçok ülke hukuku malların haczi konusunda da belirli sınırlamalar getirmektedir. Alman Hukuk'nun bu konudaki sınırlaması 'İnsanlık onuru' kavramıdır. Borçluya insanlık onuruna yakışır bir yaşam sürmek için gerekli olan eşyalar haczedilemez Alman Hukukunda.

İnsanlık onurunun ne olduğu her toplumun kendi yaşam koşulları belirler düşüncesindeyim. İnsanlık onuru ve toplumun asgari yaşam koşullarına uygun bir yaşam sürmek lüksü içermez.

Saygılarımla

Bahsettiğiniz kavramı okurken aklıma geldi.Hukuk fakültesindeyken Roma hukuku dersinde anlatılmıştı bu sistem ve enteresan olanı bir kişinin birden fazla kişiye borcu olduğu durumlarda kişinin bedeninin de alacak oranında paylaştırılabildiğiydi Daha bedenin paylaştırılması sisteminden vazgeçilmesini temel sebebinin de kanların ziyan oluyor olmasıymış
Old 01-07-2012, 14:21   #108
üye26959

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Suat Ergin
Tecrübe ile sabittir ki, çoğu zaman mümkündür. Daaha önce yazdığım örnek: Eski mafyözlerden olan borçlunun evinde sadece beyaz eşya vardı. Borcun 50.000 TL.sını muhafaza tehdidiyle peyderpey tahsil ettik. Müvekkil "Ne o, eşyaları kaldırmaya korkuyor musun" diye gaz verince eşyları kaldırdık. Bakiye 100.000 TL alacak için bir bardak su içtik.


Evet.


Evet.


Tasarının diğer maddelerine bakınca pek mümkün görünmüyor. Miktar şartı vs.







Konuyla ilgili yorumumu diğer forumda yazacağım.


aynen yasa çıktı ve çok büyük kayıplar bizi bekliyor
Old 01-07-2012, 20:08   #110
Avukat Hakan Eren

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Avrasya
Ben değişiklik metnini bulanadim. Bulabilen var mi?
Degisikligin ilk hali mi değişmiş son hali mi?

)

Ben en iyisi son halini vereyim, komisyonda değişmiş halini...

www.tbmm.gov.tr/sirasayi/donem24/yil01/ss278.pdf
Old 01-07-2012, 20:28   #111
tiryakim

 
Varsayılan

Tasarının icra ile ilgili kısmı yasalaştı mı bilen var mı ?
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
TCK'daki “Suçu bildirmeme“ suçu iptal tiryakim Hukuk Haberleri 5 07-07-2011 16:02
Hırsızın ölümüne neden olan ev sahibine 10 yıl Av. Engin EKİCİ Hukuk Haberleri 8 27-04-2010 17:12
Devletin eli artık hırsızın ensesinde Kavaz Hukuk Haberleri 0 03-11-2006 01:53


THS Sunucusu bu sayfayı 0,09484005 saniyede 17 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.