|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
02-04-2012, 18:22 | #1 |
|
Avukatlık Kanunu 164.madde
İyi akşamlar değerli meslektaşlarım;mahkeme kararında davanın kabulü ile davacının avukatı yararına vekalet ücretine karar verilmiştir.İcra aşamasında davacı asil;vekilinin haberi olmaksızın borçlu tarafa kararda belirtilen alacağı yargılama gideri ve vekalet ücreti ile birlikte aldığına,alacağının kalmadığına dair bir belge vermiştir.Bu belge icra dosyasına konulmuştur.Bu belge sonucunda avukatlık ücretini alamayan avukat vekalet ücretinin ödenmesi için ne yapabilir?Borçlu ve kendi müvekkiline karşı birlikte dava açabilir mi?Yoksa sadece kendi müvekkilinden mi bunu isteyebilir?Saygılarımla.
|
02-04-2012, 18:39 | #2 | |||||||||||||||||||||||
|
Burada 165. maddenin uygulanacağı bir durum olmadığı, borçlu borcunu alacaklı asile ödediğine göre, avukat ücretini sadece müvekkilinden isteyebilir. |
03-04-2012, 17:02 | #3 |
|
Sayın AlLADAĞ'a aynen katılıyorum. Eğer öyle bir belge var ise bu alacağı müvekkilinizden talep edebilirsiniz.
|
03-04-2012, 17:18 | #4 |
|
Y9HD
Esas : 2007/40845 Karar : 2009/7570 Tarih : 23.03.2009 YARGILAMA GİDERLERİ (Vekalet Ücreti - Davadan Feragat) VEKALET ÜCRETİ (Yargılama Gideri Olarak Tesbiti - Avukatlık Ücret Tarifesi - Davadan Feragat) AVUKATLIK ÜCRET TARİFESİ (Yargılama Gideri Olarak Vekalet Ücreti - Davadan Feragat) KARŞI TARAFA YÜKLETİLECEK VEKALET ÜCRETİ (Hükmün Taraflara Yönelik Kurulması) HÜKMÜN TARAFLARA YÖNELİK OLARAK KURULMASI (Vekalet Ücretinin Vekile Ait Olması) DAVADAN FERAGAT (Vekalet Ücreti - Ara Kararı Yerine Getirildikten Sonra) HUMK.388, 389, 416, 417, 423, 438 BK.43, 44, 161 4667 Sa.Ka.3, 6, 77 1136 Sa.Ka.164, 169 1. Hükmün ve ayrıntısı niteliğindeki yargılama giderlerinin ve yargılama giderlerine dahil bulunan vekalet ücretinin davanın tarafları hakkında kurulması gerekir. Avukatlık Yasası’ndaki, "vekalet ücreti avukata aittir" biçimindeki düzenleme hükmü kuran mahkemeye değil, vekil ile vekil edene yönelik bir kuraldır. Bu yorum ve varılan sonuç aynı maddedeki "bu ücret, iş sahibinin borcu nedeniyle takas ve mahsup edilemez, haczedilemez" biçimindeki düzenleme ile de doğrulanmaktadır. 2. Yasal, hakkaniyet ve takdiri indirimler nedeni ile davanın kısmen kabul edilmesi halinde, indirimden dolayı reddedilen kısım yönünden davalı yararına vekalet ücreti takdir edilip edilmeyeceği önem kazanmaktadır. Kısmen reddedilen miktar Borçlar Kanunu’nun 43, 44 ve 161/son maddesinden kaynaklanan bir indirim ise, indirim miktarı yasadan kaynaklandığından bu indirim nedeni ile davalı yararına vekalet ücreti takdir edilemeyecektir. Kısmen reddedilen miktar asıl alacaktan hakkaniyet ve takdiri indirimden kaynaklanmakta ise, bu durumda davalı yararına vekalet ücretine karar verilmelidir. 3. Somut olayda davacının vazgeçmesi nedeniyle davanın reddine karar verilmesine rağmen, davalı vekili için vekalet ücretine karar verilmediği görülmüştür. Vazgeçme ara kararı gereği yerine getirildikten sonra olmakla Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 6. maddesi gereğince vekalet ücretinin tamamına hükmedilmesi gerektiğinden bu konuda karar verilmemesi nedeniyle kararın bu yönden bozulması gerekirse de, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün vekalet ücreti yönünden düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.mfk DAVA VE KARAR: Davacı, fazla mesai alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme, feragat nedeni ile davayı reddetmiştir. Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Y. Tekbaş tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ KARARI: Yargılama giderlerinden sayılan ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 423, Avukatlık Kanununun 169 ve Avukatlık Ücret Tarifesinin 1. maddelerinde düzenlenen, ancak müstakil bir varlığı olmayan ve ait olduğu davanın konusunu teşkil eden hak ve alacağa sıkı sıkıya bağlı bulunan avukatlık ücretinin; haksız çıkan tarafa yükletilmesi gerekir. Zira, haksız davranışta bulunan bir kimsenin, bu haksız davranışının bütün sonuçlarından sorumlu tutulması hukukun genel kurallarındandır. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun, yargılama giderlerinin haksız çıkan tarafa yükletilmesine ilişkin 417. maddesi bu ilkeye dayanmaktadır. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 388. ve 389. maddeleri uyarınca hükmün, taraflara yönelik olarak kurulması gerekir. Kural olarak, davada haklı çıkan taraf kendisini vekil ile temsil ettirmiş ise, vekalet ücreti diğer yargılama giderleri gibi haksız çıkan taraftan alınarak haklı çıkan tarafa verilir. Her iki tarafın kısmen haklı kısmen haksız çıkması durumunda, her iki tarafta vekalet ücretinden sorumlu tutulacak, vekalet ücreti kabul edilen miktara göre davacı yararına, reddedilen miktara göre ise davalı yararına hüküm altına alınacaktır.(HUMK.m.416,m.417). Vekalet ücretinin, her yıl Aralık ayında Türkiye Barolar Birliği tarafından yayımlanan ve Adalet Bakanlığı tarafından onaylanan Avukatlık Ücret Tarifesindeki hükümlere ve oranlara göre belirlenmesi gerekir. 4667 Sayılı Yasa`nın 77. maddesiyle değişik 1136 sayılı Avukatlık Yasası’nın 164/son maddesinde dava sonunda, karar ile tarifeye dayalı olarak karşı tarafa yüklenecek vekalet ücretinin avukata ait olacağı belirtilmiş ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 3. maddesinde de "Yargı yerlerince avukata ait olmak üzere karşı tarafa yükletilecek vekalet ücreti ..." biçiminde anılan yasa hükme koşut bir düzenlemeye de yer verilmiştir. Yukarıda açıklandığı üzere gerek Avukatlık Yasası ve gerekse de yasaya dayalı olarak hazırlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nde yer alan düzenlemeler; Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasası`nın davanın taraflarına ve hükmün kimlere yönelik olarak kurulacağına ilişkin hükümlerini kaldırıcı veya değiştirici nitelikte değildir. Aksine, hükmün ve ayrıntısı niteliğindeki yargılama giderlerinin ve yargılama giderlerine dahil bulunan vekalet ücretinin davanın tarafları hakkında kurulması gerekir. Avukatlık Yasası’ndaki, "vekalet ücreti avukata aittir" biçimindeki düzenleme hükmü kuran mahkemeye değil, vekil ile vekil edene yönelik bir kuraldır. Bu yorum ve varılan sonuç aynı maddedeki "bu ücret, iş sahibinin borcu nedeniyle takas ve mahsup edilemez, haczedilemez" biçimindeki düzenleme ile de doğrulanmaktadır. Avukatlık (vekalet) ücreti Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 423/6. maddesinde açıkça belirtildiği yargılama giderlerindendir. Vekalet ücreti de, diğer yargılama giderleri gibi müstakil bir varlığı olmayan ve ait olduğu davanın konusunu teşkil eden hak ve alacağa sıkı bir surette bağlı feri haklardandır. Feri hakların sonuçlandırılması ve karara bağlanması, asıl hakkın sonuçlandırılmasına ve karar verilmesine bağlı olacaktır. Yasal, hakkaniyet ve takdiri indirimler nedeni ile davanın kısmen kabul edilmesi halinde, indirimden dolayı reddedilen kısım yönünden davalı yararına vekalet ücreti takdir edilip edilmeyeceği önem kazanmaktadır. Kısmen reddedilen miktar Borçlar Kanunu’nun 43, 44 ve 161/son maddesinden kaynaklanan bir indirim ise, indirim miktarı yasadan kaynaklandığından bu indirim nedeni ile davalı yararına vekalet ücreti takdir edilemeyecektir. Kısmen reddedilen miktar asıl alacaktan hakkaniyet ve takdiri indirimden kaynaklanmakta ise, bu durumda davalı yararına vekalet ücretine karar verilmelidir. Dairemizin uygulaması bu yöndedir. (22.7.2008 gün ve 2007/10517 Esas – 2008/21746 Karar sayılı ilamımız). Somut olayda davacının vazgeçmesi nedeniyle davanın reddine karar verilmesine rağmen davalı vekili için vekalet ücretine karar verilmediği görülmüştür. Vazgeçme ara kararı gereği yerine getirildikten sonra olmakla Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 6. maddesi gereğince vekalet ücretinin tamamına hükmedilmesi gerektiğinden bu konuda karar verilmemesi nedeniyle kararın bu yönden bozulması gerekirse de, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden H.U.M.K.`nun 438/7. maddesi gereğince hükmün vekalet ücreti yönünden düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın hüküm fıkrasının 1. bendine, davanın reddinden sonra gelmek üzere "red nedeniyle davalı vekili için karar tarihinde yürürlükte olan ücret tarifesine göre ölçümlenen 450.00.- TL. ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine" sözcüklerinin eklenmesine ve hükmün bu şekilde (DÜZELTİLEREK ONANMASINA), oybirliği ile karar verildi. Y9HD 23.03.2009 - K.2009/7570 |
03-04-2012, 18:03 | #5 | |||||||||||||||||||||||
|
Bu içtihat ile meslektaşımızın sorusu arasında nasıl bir ilgi kurdunuz? |
03-04-2012, 18:24 | #6 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Bu olayda Avukatlık Kanunu 165. maddenin uygulanmaması için sebep görmüyorum. Kanun "her ne şekilde olursa olsun..." avukatı devreden çıkaran anlaşmaları sorumluluğa neden görmektedir. Not: Kararda Davacı avukatı lehine değil de davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmiş olması gerekir.
|
03-04-2012, 20:32 | #7 |
|
dava aleyhine hükmedilen taraf yani vekalet ücreti borcu altında olan tarafın asile yaptığı ödeme sizin meseleniz değil ödeme yapan kişi ile müvekkiliniz arasındaki meseledir.zira karşı taraf vekalet ücreti hem yasadan dolayı hem de mahkeme kararından dolayı size aittir, bu ilgilinin ödemeyi hak sahibine yapması gerekirdi.bu nedenle bu kişiye de takip yapabilirsiniz diye düşünüyorum.ödeme yapan kişi belge ile sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre asil taraftan fazla ödemesini alabilir bu da onun sorunu.
|
03-04-2012, 22:40 | #8 | |||||||||||||||||||||||
|
Sorduğunuz soruda avukatlık ücreti bakımından tarafların müteselsil sorumluluğunu düzenleyen Av. Kanunu 165. maddenin uygulanması söz konusu olamaz. Somut olayda Davacı davasını kazanmış ilama dayanan icra takibi yapmış alacağını da haricen alıp borçluya ibranamesini vermiş. Kazandığı dava sonrası açtığı icra takibinden sonra parasını tahsil eden alacaklı borçluya ibraname vermeyip ne yapacaktı. Son günlerde ağzıma yapışan bir laf var “ya ne olacağıdıı ?!” İcra borçlusu borcunu icra dosyasına değil haricen alacaklıya ödemiş.İcra dosyasına ödeseydi ne diyecektik, 165. madde gereği iki tarafta sorumlu mudur diyecektik. ? Borçunun borcunu icra dosyasına Ya da haricen alacaklıya ödemesi arasında onun sorumluluğunu artıracak yönde ne gibi bir fark var ki ? Burada sulh Ya da anlaşmayla sonuçlanıp takipsiz bırakılan bir iş yok.Borcun ödenmesi icra dosyasının kapanması var. Burada davada ve icra takibinde alacaklının vekaletini üstlenen avukatın 4 kalem avukatlık ücreti alacağı doğmuştur ; 1- iş sahibi ile arasındaki dava vekalet ücreti.Arada sözleşme varsa buna göre yoksa Avukatlık Kanunu 164/4 gereği kazandığı dava miktarının % 10' u ile % 20 si arasında, 2- Yargılama gideri olarak Avukatlık asgari ücret tarifesinde yazılı oran üzerinden davacı asil adına hükme bağlanan % 12 ve azalan oranlarda nisbi avukatlık ücreti (Aksine müvekkili ile sözleşme yapmadıysa tabi.) 3- İcra takibi ayrı bir iş olduğundan yaptığı icra takibi için müvekkili ile aralarındaki sözleşme gereği sözleşme yoksa 164/4 gereği % 10-20 arası ücret 4- İcra takibi için % 12 ve azalan oranlardaki karş taraf avukatlık ücreti(Tabi yine aksine müvekkili ile sözleşme yapmadıysa) Somut olaydaki vekil bu 4 kalem avukatlık ücretini sadece müvekkilinden talep edebilir. İlamlı icra borcunu haricen alacaklıya ödeyen borçlu aleyhine 165. maddenin işletilmesi mümkün değildir. Saygılarımla. |
03-04-2012, 23:31 | #9 |
|
4667 Sayılı Yasa`nın 77. maddesiyle değişik 1136 sayılı Avukatlık Yasası’nın 164/son maddesinde dava sonunda, karar ile tarifeye dayalı olarak karşı tarafa yüklenecek vekalet ücretinin avukata ait olacağı belirtilmiş ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 3. maddesinde de "Yargı yerlerince avukata ait olmak üzere karşı tarafa yükletilecek vekalet ücreti ..." biçiminde anılan yasa hükme koşut bir düzenlemeye de yer verilmiştir. Yukarıda açıklandığı üzere gerek Avukatlık Yasası ve gerekse de yasaya dayalı olarak hazırlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nde yer alan düzenlemeler; Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasası`nın davanın taraflarına ve hükmün kimlere yönelik olarak kurulacağına ilişkin hükümlerini kaldırıcı veya değiştirici nitelikte değildir.
Aksine, hükmün ve ayrıntısı niteliğindeki yargılama giderlerinin ve yargılama giderlerine dahil bulunan vekalet ücretinin davanın tarafları hakkında kurulması gerekir. Avukatlık Yasası’ndaki, "vekalet ücreti avukata aittir" biçimindeki düzenleme hükmü kuran mahkemeye değil, vekil ile vekil edene yönelik bir kuraldır ŞEKLİNDE BİR BAĞLANTI KURDUM SAYIN CENGİZ ALADAĞ ilgisiz mi? |
03-04-2012, 23:40 | #10 | |||||||||||||||||||||||
|
Meslektaşımızın sorusu, ilamın doğruluğu ya da yanlışlığı, mahkemenin kimin adına vekalet ücretine hükmetmesi gerektiği ile ilgili değil. Bu nedenle eklediğiniz içtihat ve bu açıklamanız meslektaşımızın sorusuna yanıt vermiyor. Benim kısa yanıtıma karşın, aynı yönde çok açıklayıcı bir yanıt veren Sayın janveljan'a teşekkür ederim. |
04-04-2012, 07:16 | #11 | |||||||||||||||||||||||
|
İcra dosyasına yatırılsaydı siz vekil olarak tahsil edecektiniz. Bu fark yetmez mi sayın Janvelijan? |
04-04-2012, 08:41 | #12 | |||||||||||||||||||||||
|
ÜCRET DOLAYISİYLE MÜTESELSİL SORUMLULUK Madde 165.- ...sulh veya her ne suretle olursa olsun taraflar arasında anlaşmayla sonuçlanan ve takipsiz bırakılan işlerde her iki taraf avukat ücretinin ödenmesi hususunda müteselsil borçlu sayılırlar. Maddedeki "Her ne suretle olursa olsun" ifadesi "ödeme belgesi düzenlenmesini" de kapsar. "takipsiz bırakılan işlerde" ifadesi "ödemeyle icra takibini takipsiz bırakmayı" da kapsar. diye düşünüyorum. Aksi halde, taraflar sulh anlaşması yerine ödeme belgesi düzenleyerek avukatı aradan çıkarırlar. Bu durum müvekkilin haczi mümkün malı olmadığında önem kazanır. 165.maddenin amacı avukatın emeğini korumaktır. Maddedeki "takipsiz bırakmak" ifadesi "icra takibi ile avukat arasındaki bağı koparmak" diye yorumlanmalıdır. Bir başka deyişle avukatı saf dışı bırakmak anlamına gelir. Karşı tarafın iyiniyetli olması halinde ne yapılacak? İyiniyetli karşı tarafın hakkı ile avukatın hakkı arasında nasıl bir denge kurulabilir? Öyle bir ölçü bulmayız ki bu ölçüyle karşı tarafın iyiniyetli olup olmadığını ortaya çıkarabilelim. Bu noktada bir gerçeği daha düşünmeliyiz: Kimse avukattan daha iyi niyetli olamaz. Avukatı aradan çıkaran tarafların iyiniyetli olmadığı kabul edilmelidir. O halde 165.madde yeterli bir ölçüdür. Haricen ödeme yapan karşı taraf müteselsil sorumluluğun sonuçlarına katlanmalıdır. Saygılarımla |
04-04-2012, 12:08 | #13 |
|
Y13HD
Esas : 2006/16493 Karar : 2007/5076 Tarih : 09.04.2007 VEKALET ALACAĞI ( Teslim ve Tesellüm Belgesinde Tüm İcra Dosyaları İle Çek Senet Asıllarının Teslim Edilmesi - Avukatın Ücretinin Hak ve Nasafet Kurallarına Göre Takdiri ) VEKALET İLİŞKİSİNİ SONA ERDİREN PROTOKOL ( Vekalet Ücreti Konusunda Tarafların Bilahare Anlaşma Yapacakları - Avukatın Ücretinin Hak ve Nasafet Kurallarına Göre Takdiri ) VEKALETTEN AZİL - İSTİFA ( Vekalet Ücreti Konusunda Tarafların Bilahare Anlaşma Yapacakları - Avukatın Ücretinin Hak ve Nasafet Kurallarına Göre Takdiri ) AVUKATLIK ÜCRETİ ( Teslim ve Tesellüm Belgesinde Tüm İcra Dosyaları İle Çek Senet Asıllarının Teslim Edilmesi - Avukatın Ücretinin Hak ve Nasafet Kurallarına Göre Takdiri ) 1136 Sa.Ka.164, 174 Dava, vekalet alacağının tahsili istemine ilişkindir. Avukatlık Kanununun 164/4. maddesi hükmüne göre dava için %15, icra takipleri için %20 oranında ücrete hükmedilmiştir. Taraflar arasındaki 29.03.2005 günlü "Teslim ve Tesellüm Belgesidir" başlıklı belgede: Tüm icra dosyaları ile bu dosyalara konu çek ve senet asıllarının şirket yetkilisine teslim edildiği açıklandıktan sora "anılan tüm icra ve ceza dosyalarının ve Asliye Hukuk Mahkemesi dosyasının alınan masrafları ile ilgili hesap ve mahsup işlemleri yapılacak, bakiye masraf ve vekalet ücreti konusunda taraflar bilahare karşılıklı olarak anlaşacaklar ve alacaklı asıl bu anlaşma ile ödemesini yapacaktır. Tarafların birbirlerinden ve yapılan işlerden memnun olmamaları sebebiyle bu teslim ve tesellüm olayı gerçekleştirilmektedir" denilmektedir. Bu düzenlemenin ( istifa ) ya da ( azil ) olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Davacı avukata Avukatlık Kanunu`nun 174. maddesi hükmüne dayanarak ücret takdiri de hukuka aykırıdır. Davacı avukatın hukuki yardımları karşılığı ücretin sarf ettiği emek ve mesaisi nazara alınarak hak ve nasafet kurallarına göre takdiri gerekir. DAVA VE KARAR: Taraflar arasındaki vekalet alacağı davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davalılar avukatı tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı vekili avukatı ile davacı vekili avukat Haşim`in gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin suresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ KARARI: Davacı, davalı P. şirketinin 17.6.2003, diğer davalı Lale`nin 23.8.2004 tarihli vekaletleri ile davalarını ve icra dosyalarını takip ettiğini, ancak ücretinin ödenmemesi üzerine davalıların isteği ile 29.3.2005 tarihinde vekalet ilişkisinin sonlandırıldığını, ihtara rağmen vekalet ücretinin ödenmediğini ileri sürerek, 4.442,00 YTL`nin davalı Lale`den olmak üzere toplam 20.000 TIL vekalet ücretinin 17.8.2005 tarihinden itibaren faizi ile ödetilmesini istemiştir. Davalılar, 29.3.2005 tarihli belgenin istifa niteliğinde olduğunu, icra dosyalarının tahsilatının sağlanmadığını, diğer dosyalar için vekalet ücreti ile masrafların ödendiğini savunarak, davanın reddini dilemişlerdir. Mahkemece, davacının hak ettiği 17.235,00 YTL. vekalet ücretinin dava tarihinden yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazla talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafça temyiz edilmiştir. Davacı avukatın davalı P. Ltd. Şti`nin vekaletini 17.6.2003 tarihinde aldığı ve şirket adına Keşan 2. Asliye Hukuk Mahkemesi`nin 1998/297 esas sayılı dosyasında temyiz ve karar düzeltme dilekçeleri verdiği ve 1. Asliye Hukuk Mahkemesi`nin 2004/285 esas sayılı dosyası ile muhtelif icra dosyalarını takip ettiği, davalı Lale adına da 23.8.2004 tarihinde vekalet alarak İstanbul 7. İcra Müdürlüğü`nün 2004/15558 sayılı dosyası ile icra ceza mahkemesinde görülen dosyayı takip ettiği dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Davacı, davalılardan ayrı ayrı aldığı vekaletlerle takip ettiği dosyalardan dolayı davalı Lale`den 4.442,00 TIL. olmak üzere 20.000 TIL ödetilmesini talep etmiş, mahkemece Avukatlık Kanunu`nun 164/3 maddesi gereğince Asliye Hukuk Mahkemesi dosyası için %15, İcra dosyalan için %20 oran üzerinden hesaplama yapılarak ödenen vekalet ücreti tutan ile masraflar mahsup edilerek bakiye bedel toplamı 17.235 YTL`nin davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmiştir. Davacı ve davalı şirket yetkilisi Nejat`ın imzasını taşıyan 29.3.2005 tarihli "Teslim ve Tesellüm Belgesidir" başlıklı belgede tüm icra dosyalan ile bu dosyalara konu çek ve senet asıllarının şirket yetkilisine teslim edildiği açıklandıktan sonra "anılan tüm icra ve ceza dosyalarının ve Asliye Hukuk Mahkemesi dosyasının alınan masrafları ile ilgili hesap ve mahsup işlemleri yapılacak, bakiye masraf ve vekalet ücretleri konusunda taraflar bilahare karşılıklı olarak anlaşacaklar ve alacaklı asıl bu anlaşma ile ödemesini yapacaktır. Tarafların birbirlerinden ve yapılan işlerden memnun olmamaları sebebiyle bu teslim ve tesellüm olayı gerçekleştirilmektedir" düzenlemesi getirilmiştir. Düzenlenen bu belgenin içeriğinden tarafların karşılıklı olarak yapılan anlaşma ile vekalet ilişkisine son verildiği, bu durumun istifa ya da azil olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı anlaşılmaktadır. Yine, davacı avukat ayrı ayrı aldığı vekalet ile davalıların ayrı ayrı dosyalarını takip ettiğine göre ve davalılar da mecburi dava arkadaşı olmadıklarına göre, hiçbir ayrım yapılmadan tüm dosyalar için hesaplanan vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Kaldı ki, tarafların karşılıklı mutabakatı ile vekalet ilişkisine son verildiği ve ortada bir istifa ve azil bulunmadığına göre, sanki haksız azil ya da istifa varmış gibi, Avukatlık Kanunu`nun 174. maddesine göre vekalet ücretine karar verilmesi de usul ve yasaya aykırıdır. Açıklanan nedenlerle, davalı Lale açısından imzası bulunmadığından teslim ve tesellüm belgesinin geçerliğinin bulunup bulunmadığı tartışılmalı, 28.9.2004 tarihli anlaşma tutanağı gözetilmeli ve davacı avukatın sözleşmenin sona erdirildiği tarih itibariyle davalı şirket ile davalı Lale adına takip ettiği dosyalarda ayrı ayrı olmak üzere, tüm dosyaların aşamalarına göre, davacı avukatın sarfettiği emek ve mesaisi nazara alınarak, hak ve nesafet kurallarına göre, uygun bir miktarı ücret olarak isteyebileceği gözetilerek bir karar verilmelidir. Aksi düşüncelerle, eksik inceleme ve yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın temyiz eden davalı yararına ( BOZULMASINA ), oybirliği ile karar verildi. Y13HD 09.04.2007 - K.2007/5076 SAYIN CENGİZ ALADAĞ BEĞENİR İNŞALLAH |
04-04-2012, 12:45 | #14 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın Başar, mesele benim beğenip beğenmemem değil ama bu içtihadın da soru ile ilgisi yok. |
04-04-2012, 12:56 | #15 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın Av.Armağan Konyalı'nın bu görüşüne katılmıyorum. 165. maddenin uygulanabilmesi için gerekli koşullar madde metninde vardır: 1- Sulh veya her ne suretle olursa olsun taraflar arasında anlaşmayla sonuçlanan bir iş olacak, 2- İş takipsiz bırakılacak. Sorudaki olayda ise, soru sahibinin yazdığına göre taraflar arasında sulh ya da anlaşma değil, haricen ödeme sözkonusudur. Ödeme yapan borçlunun avukatlık ücretini bir kez daha ödemesi istenemez. Borçlu icra dosyasına ödeme yapsaydı, alacaklı asil yine tüm parayı çekebilirdi. Bu bakımdan borcunun icra dosyasına ödeme yapması ile haricen alacaklıya ödemesi arasında fark yoktur. Ortada geçerli bir ödeme varsa borçlu borcundan kurtulur. |
04-04-2012, 12:59 | #16 |
|
İlk içtihatta vekil edenin sorumlu olduğuna dair cevapları destekler nitelikte idi, bu da müvekkil ile karşı yanın sorumluluğuna dair idi... her ikisi de sorulan soruya cevap veriyor fazlasıyla üzgünüm RTÜK ten betersiniz valla (CAÜKSaygılar,Herkese iyi çalışmalar!
|
04-04-2012, 13:34 | #17 | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Hala ısrar ettiğinize göre içtihatları okumadınız. Bakalım bu içtihatlar ne ile ilgili:
Görüldüğü gibi bu içtihada konu yerel mahkeme kararında, dava reddedildiği halde davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemiş ve Yargıtay da hükmü düzelterek onamıştır. İçtihat, avukat ile müvekkili arasındaki vekalet ücreti sorununa ilişkin olmadığından soru ile ilgisizdir. Diğer içtihada bakalım:
Görüldüğü gibi bu içtihada konu davadaki davalıların her ikisi de davacı avukatın müvekkilidir. Dolayısıyla Sayın Başar'ın iddia ettiği gibi "müvekkil ile karşı yanın sorumluluğuna dair" değildir. |
04-04-2012, 13:49 | #18 | |||||||||||||||||||
|
Soru şu ; a)konuyu açan meslektaşımızın sorduğu olayda, tarafların sulh olması mı söz konusudur, b)Yoksa icra borcunun haricen ödenerek sona erdirilmesi mi Sorunun cevabı a şıkkı ise 165 uygulanır.(Ve hiçbir borçlu 165. maddedeki müeyyide sebebiyle borcunu haricen alacaklıya ödemez.) Sorunun cevabı b şıkkı ise 165. madde uygulanmaz. Benim yanıtım ilk mesajımda belirttiğim gerekçelerle b şıkkıdır.Olayda 165 uygulanmaz. Saygılarımla |
04-04-2012, 14:05 | #19 |
|
Yargıtay 13. H.D. 2009/1675 E. 2009/7719 K. 04.06.2009 Tarih
... Vekil edenin avukatının bu ücretlerinden, vekil edenin hasmının sorumluluğu nedir. Bu konuda Avukatlık Kanunu’nun 165. maddesi <... Sulh veya her ne suretle olursa olsun taraflar arasında anlaşmayla sonuçlanan ve takipsiz bırakılan işlerde her iki taraf avukat ücretinin ödenmesi hususunda müteselsil borçlu sayılırlar> hükmünü getirmiştir. Yasanın bu hükmüne göre, avukatın ücretinden vekil edenin hasmının sorumlu olabilmesi için, avukatın takip ettiği davanın tarafları aralarındaki ihtilafı sulh yolu ile ve her şekilde olursa olsun anlaşarak sonuçlandırmaları ve takipsiz bırakmaları gerekir. Sulhun, anlaşmanın duruşmada olması veya yazılı bir metne dayanması gerekmez. Olayların gelişiminden böyle bir sonucun olduğu anlaşılması yeterlidir. Ayrıca asıl borç avukatın vekil edenine ait olup, yasadan kaynaklanan müteselsil sorumluluk nedeniyle avukata ödeme yapan hasım bunu asıl borçlu olan avukatın vekil edenine, sulh sözleşmesinde, anlaşmalarında aksine bir hüküm yok ise rücu hakkının olduğu da gözden kaçırılmamalıdır. ... Somut olayda davacının avukat olarak takip ettiği icra dosyasında tarafların 37,500 YTL üzerinde anlaşarak sulh olduklarına, davacı avukat ile vekil edeni arasında yazılı bir ücret sözleşmesi de bulunmadığına göre, sulh olunan miktar üzerinden Avukatlık Kanunu’nun 164/4. maddesine göre, yine sulh olunan miktar üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hasma tahmili gereken ücretin belirlenerek, bunların toplamının davalılardan tahsiline karar verilmesi gerekir... |
04-04-2012, 14:35 | #20 | |||||||||||||||||||||||
|
Zurnanın zırt dediği yer de tam burası.Alıntılanan kararda tarafların anlaşarak sulh olduklarından bahsediliyor.Meslekaşımızın sorduğu soruda ise borçlunun ilamlı icra takibine konulan borcunu haricen ödediğinden bahsediliyor. Borçlunun borcunu haricen ödemesi anlaşarak sulh olmak mıdır,yoksa borcun haricen ödenmesi midir ? İcra borçlusunun takiple kesinleşen borcunu -icra dosyasına, -ahzu kabz yetkisi olan alacaklı vekiline, -alacaklı asile ödemesi durumlarında tahsil harcının düşük hesaplanması dışında bir fark var mıdır.? Borcunu ödeyip borcundan kurtulmak isteyen ,bunu yaparken yargılama gideri olarak kendisine yükletilen avukatlık ücretini de ödeyen borçluyu, borcu icra dosyasına değil de alacaklıya haricen ödedi diye(ki bunda çıkarı da söz konusu bilindiği üzere harici ödemelerde tahsil harcı yarı miktarda hesaplanıp tahsil ediliyor) ,iş sahibi ile vekil arasındaki avukatlık ücretinden sorumlu tutmak doğru mudur ? Aslında 13. dairenin alacaklıya yapılan harici ödemeleri sulh olarak değerlendirip 165. maddeyi uygulaması Esasen arada icra işi de yapan bir avukat olarak işime gelir. Ancak bir hukukçu olarak icra takip prosedürünün doğal sonuçlarından olan adeta tabiatı gereği olan harici ödemeyi zorlama bir yorumla 165. madde de düzenlenen sulh yada anlaşarak işi takipsiz bırakma olarak değerlendirip borçluyu iş sahibinin avukatlık ücretinden de sorumlu tutmayı pek doğru bulmuyorum. Saygılarımla. |
04-04-2012, 14:41 | #21 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Hemen üstünde böyle diyor ama… Orada varsayılan bir sulh sözkonusu... |
04-04-2012, 15:10 | #22 | |||||||||||||||||||||||
|
Değerli dostum alıntı yaptığınız O mesele sulhun ispatı ile ilgili. 13. daire isabetli olarak sulhun varlığı için yazılı sözleşme aranmaz, olayların gelişiminden bu çıkartılabilir diyor ki yüzde yüz katılıyorum. Ancak mesele sulhun ispatı meselesi değil, mesele ; Borçlunun takipten sonraborcunu haricen ödemesi anlaşarak sulh olmak mıdır,yoksa icra prosedürünün doğal sonucu olarak borcun haricen ödenmesi midir ? Mesele ispat meselesi değil yorum meselesi. (Bu arada kendimi Ramiz dayı gibi hissettim bak şimdi ) |
04-04-2012, 15:18 | #23 | |||||||||||||||||||||||
|
Değerli meslektaşım, Gelinen noktada mesele yorum meselesi haline geldi orası belli de konu o değil! Elbette ki dava veya takipten sonra yapılacak ödeme özü itibariyle davanın veya takibin kabul edilmesi demektir. Davanın veya takibin kabul edilmesi durumunda ödemenin nasıl yapılacağı konusu ve ödemenin yapılması, Av.K.165.madde çerçevesinde örtülü bir sulhtür. Bir icra takibi yapılmışsa, ödemenin de icra dosyasına yapılması kuraldır. Bu kuralın dışına çıkan borçlu, sonuçlarına da katlanmalıdır. |
04-04-2012, 15:37 | #24 | |||||||||||||||||||||||
|
Pek değerli meslektaşım, Anladığım kadarıyla mesele yorum meselesi olmaktan çıktı birde kanun vaz'ı meselesi oldu Yazınızın sonundaki "icra takibinde ödemenin icra dosyasına yapılması gerektiğine ilişkin kuralın, daha fenası bu kurala aykırı davranan borçlunun sonuçlarına da katlanması gerektiğine ilişkin kuralın kanunun hangi maddesinde düzenlendiğini bizimle paylaşmanız mümkün müdür ? Şimdiden teşekkürlerimi sunarım. saygılarımla. |
04-04-2012, 16:14 | #25 | |||||||||||||||||||||||
|
Sevgili Janvelijan, Ödeme emrinde verilen süre içinde ödemeniz derken... sizce nereye ödemesini emrediyor? |
04-04-2012, 16:29 | #26 | |||||||||||||||||||||||
|
Av.K.m.165 olayda borçlu aleyhine uygulanamaz. Borçlu, alacaklı/davacı vekilinin iş sahibi değildir bir kere. Dolayısıyla, borçluyu bu, müteselsil sorumluluk dairesine dahil etmek mümkün olamamak gerekir. Borçlu borcunu ödemekle, asile de vekile de ödemekle kurtulur. İş sahibi, böyle bir davranış sergilerse, yani vekilin usulünce tüm asıl ve fer'ileriyle birlikte borcu borçludan tahsiline olanak bırakmazsa, bu takdirde bu davranışın karşılığı olarak hem alacaklı hem borçlu vekalet ücretini ödeyecektir. 165. madde iş sahiplerine hitap etmektedir. Olaya göre, avukatın alacağın verdiği hizmet sebebiyle kendisine düşen kısmını ancak müvekkilinden talebe hakkı vardır. 165. madde bu hususta sadece iş sahibinin birden çokluğu halinde teselsüle işaret etmektedir; yoksa bu madde ile borcunu ödeyen borçluya ilişilemez. Üstelik bir de asilden ibraname alınmış. Asilden alınan geçerli bir ibranamenin, vekilden (2. derece) alınan bir ibranameden daha az hukuki değeri olduğu söylenemez herhalde... Gayrısı, davacı ile vekili arasındaki nisbi ilişkiye göre m.164 çerçevesinde çözümlenmelidir. (Görüşündeyim.) Saygılar. |
04-04-2012, 16:31 | #27 | |||||||||||||||||||||||
|
Sizce ? Ödeme emrindeki "ödemeniz" ibaresinden benim anladığım ödeme yapmam gerektiği, bu ibareden şuraya ya da buraya ödeme yapmam gerektiğini,aksi takdirde başıma fena haller geleceğini çıkartamadım açıkçası. Kaçırdığım bir şey mi var acaba Bu arada bir önceki mesajda sorduğum şu "kural"a ne oldu, tamam kanun maddesi şart değil canım,yönetmelik,sirküler falan da olur. Böyle meri bir kural yokta kaşla göz arasında siz mi vaz ettiniz yoksa ?? aşkolsun yani Saimican kardeş |
04-04-2012, 16:43 | #28 | |||||||||||||||||||||||
|
Siz "kural olarak" (*) denilen şeyi sadece kanun maddesi veya mevzuat maddesi olarak mı anlıyorsunuz? Bir icra takibi yapılmış ise ve icra müdürlüğü ödeme emri gönderdiği zaman ödeme yerinin icra dosyası olduğunu her halde kural kabul etmemiz gerekir. Bunun için de benden kanun maddesi beklemeyin lütfen. (*) "Kural olarak" denilen şey, "aslolan" demektir. |
04-04-2012, 17:01 | #29 | |||||||||||||||||||||||
|
Aydınlatıcı cevabınız için teşekkür ederim değerli meslektaşım. Kural denilince sadece mevzuat anlaşılmaz tabiki. Misal Murphy nin kuralları var.Örneğin, reçelli ekmek yere düşerse mutlaka reçelli kısmı halıya gelir, Ya da fair play kuralı var rakip sakatlanırsa centilmenlik gereği topu taca atarsınız. Ancak mesajınızda borçlu bunu yapmazsa sonuçlarına katlanır falan yazınca, böyle ciddi müeyyideleri olan bir kuralın yönetmelik kontenjanından da olsa mevzuatta yeri vardır herhalde dedim. Neyse maksat hasıl oldu olay vuzuha kavuştu.Kabak tadı vermeden kaçayım. saygılarımla. |
04-04-2012, 17:36 | #30 | |||||||||||||||||||||||
|
Tatlı yiyip tatlı konuşsaydık keşke... İyi akşamlar değerli Janvelican... |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Avukatlık Kanunu 172. madde uygulaması | erdal7 | Meslektaşların Soruları | 29 | 10-03-2020 04:55 |
Avukatlık Kanunu Madde 2 | peace | Meslektaşların Soruları | 8 | 03-01-2015 02:30 |
avukatlık kanunu madde 11 ve 12 çelişkili mi? | KRALIQ | Hukuk Soruları | 1 | 02-12-2010 20:34 |
Avukatlık Kanunu madde 40 taki zamanaşımı süresi | avukat erdoğan | Meslektaşların Soruları | 3 | 25-02-2010 16:40 |
köy kanunu madde 13 ve köy yerleşme alanı uygulama yönetmeliği madde 15 | lawyer beyaz | Meslektaşların Soruları | 0 | 22-10-2008 13:42 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |