22-12-2006, 00:47 | #91 |
|
Hitler üç esir yakalamış, İngiliz, Fransız ve bir Yahudi.
___Size bir soru soracağım, bilirseniz sizi serbest bırakacağım. İngiliz'e sormuş: ___Titanik kaç yılında battı? İngiliz:1912 Hitler göndermiş ingilizi. Fransız'a sormuş: ___Titanikte kaç kişi öldü? Fransız: ___1050 Hitler fransızı da göndermiş. Yahudi'ye dönmüş: ___Say lan isimlerini. |
05-01-2007, 14:55 | #92 |
|
Çok havali ve zengin bir avukat, yeni aldigi lüks spor arabasini ofisinin önüne park eder. Ofisteki arkadaslarina nasil gösteris yapacagini düsünerek arabasindan inerken, yoldan hizla geçen bir kamyon sürücü tarafindaki kapiyi kopartir atar. Avukat derhal cep telefonunu kapar ve polisi arar. Bir dakika içinde polis olay yerine gelir fakat daha tek bir soru sormasina firsat birakmadan avukat isterik bir sekilde haykirmaya baslar. Daha geçen gün aldigi arabasi mahvolmustur ve kaportasi ne kadar ince is görse gene de eskisi gibi olmayacaktir. O kamyonun sürücüsü derhal bulunmali ve yaptigi hasar ona mutlaka ödettirilmelidir.Avukat kizgin ve öfkeli sikayetini nihayet bitirdiginde, polis bikkin ve inanamaz bir sekilde basini sallar:
-"Siz avukatlarin bu kadar maddiyatçi olmalarini bir türlü anlayamiyorum.." der "..Sahip oldugunuz seylere öyle baglaniyorsunuz ki, baska bir seyi gözünüz görmüyor... -".Nasil söylersin böyle bir seyi?" diye hayretle sorar avukat. Polis adama aciyarak ve küçümseyerek bakar: -"Sol kolun dirseginin altindan kopmus görmüyor musun? Kamyon sana çarptigi sirada olmus olmali ve sen bana kaportacidan bahsediyorsun.... -" Aman Tanrim!" diye bagirir avukat. "Rolex'im de gitmis... ?" ************************************************** ******** Sicak bir ögleden sonra zengin avukat limuzininin arka koltuguna kurulmus bir durumda giderken, yolun kiyisinda çimen yemekte olan iki adam görür. Soförüne hemen durmasini söyler ve adamlarin yanina gider: -"Beyler, neden çimen yiyorsunuz?"Adamlardan biri cevap verir: -"Beyefendi biz çok fakiriz, yiyecek alacak paramiz yok" -"Aaaa" der Avukat, "O zaman benimle gelin." -"Ama beyefendi benim bir karim ve iki çocugum var!" -"Olsun önemli degil. Onlar da gelsin" diger adama döner, -"Sende bizimle geliyorsun." -"Beyefendi benim de bir karim ve 6 çocugum var ama..." -"Tamam problem degil onlari da getir." Bu sözün üzerine adamlar ailelerini getirir ve hepsi Limuzine dolusurlar.Yolda giderlerken gariban adamlardan biri minnettarlik dolu bir ifadeyle, -"Beyefendi, bu cömertliginiz için size ne kadar çok tesekkür etsek azdir, inanin." Avukat gülerek yanitlar: -"Önemli degil. Arka bahçedeki çimler yeterince uzundur merak etmeyin..." ************************************************** ******* Avukatin biri ölür ve öte tarafa geçer.Cennetin kapisinda sorgu melegi avukatin günahlarini dinlemeye baslar: -"1) Çevreyi kirleten büyük bir sirketi, suçlu olduklarini bildigim halde savundum ve beraat ettirdim. 2) Bir seri cinayet katilini, yüksek ücret ödedigi için savundum ve idamdan kurtardim. 3) Birçok müsterimden fahis fiyat aldim. 4) Parasi olmayan kadinlari savunmak için onlara seks teklif ettim." Ve liste uzadikça uzaar gider. Melek, -"Bitti mi?" diye sorunca avukat telasla atilir: -"Evet! Yalniz bir dakika! Bu arada yaptigim iyilikler ne olacak?". Bunun üzerine Melek bir süre düsünür, -"Hmm dur bir bakalim. Bir tarihte dilencinin birine yüzbin lira vermissin." avukat sevinir, -"Evet! evet!", -"Hmmm" der melek, "Bir baska tarihte de boyaci çocuga ikiyüzbin lira bahsis vermissin..." Avukat yüzünde büyük bir siritmayla cevap verir: -"Evet! tabii ki!" Melek, yaninda duran yardimcisina döner ve söyle söyler: -"Bu herife üçyüzbin lirasini verin ve derhal cehenneme atin!"!!! ************************************************** ********* Avukat hirsizlikla suçlanan müvekkilini yaratici bir savunma ile hapisten kurtarmak istemektedir. Avukat Yargica hitaben; -"Müvekkilim, arabanin camindan içeri sadece kolunu sokup çantayi almistir.Müvekkilimin kolu, müvekkilimin bizzat kendisi degildir.Sadece bir kol tarafindan islenen bir suç için niye bütün bir kisiyi cezalandiriyorsunuz." der.. Yargiç, gülümseyerek: -"Peki o zaman ayni mantikla gidiyorum ve müvekkilinizin kolunu 1 yil hapse mahkum ediyorum. Müvekkiliniz isterse ona eslik edebilir." der. Müvekkil gülümser. Avukatin yardimiyla müvekkilin takma kolunu çikartirlar ve dönüp giderler. |
05-01-2007, 16:33 | #93 |
|
İki yaya devriye kordonda dolaşır
Bayan olan devriye öndeki erkek devriyeye anons eder Bayan Devriye : 71 77 merkez 71 78 Erkek Devriye : 71 77 birinci kordonda dinliyorum aradan zaman geçer bayan devriyeden ses seda yok günün nöbetci amiri bayan devriyelerin başında sorun olduğu düşüncesi ile anons eder; Nöb. Amir : 71 16 merkez 71 77 Bayan devriye : 71 16 dinliyorum Nöb. Amir : 71 77 bir sorun mu var 77 78 aradınız yine bir sessizlik ten sonra bayan devriye anons eder ama ""mevkilerini sordum"" demesi aklına gelmez söyle bir anons eder < < < < < < < < Hayır efendim şeylerini merak etmiştik. |
08-01-2007, 12:37 | #94 |
|
Üniversitenin birinde ders işlemekte olan profesör anlattığı konyu son sınıf öğrencilerin bir türlü anlamadığını farkeder ve sinirlenir.
-Eşeği sıraya bağlasam 4 yılda anlardı be! Arka sıralardan bir öğrenci dayanamaz; -Hocam aynı eşeği bi kaç sene daha bağlarsak başımıza profesör kesilir!! |
16-01-2007, 19:45 | #95 |
|
Kızılderili topluluğu şefin etrafına toplanmış kışın sertmi yoksa yumuşakmı geçeceğini sormuşlar. Geleneksel yeteneklerini dedelerinden bu yana çoktan kaybetmiş bulunan şef, işi sağlama almak için kışın sert geçeceğini söyler.
Akıllı bir adam olan şef, bir kaç gün sonra meteoroloji istasyonuna telefon eder: __Bu kış soğukmu geçecek sizce? Meteorolog: __Evet, oldukça sert geçeceğe benziyor. Şef derhal kabilesine döner. __Kış çok sert geçecek daha çok odun toplamalıyız. Bir süre sonra şef meteoroloji istasyonunu bir kez daha arar: __Kış hala soğukmu geçeceğe benziyor? __Evet, oldukça soğuk geçeceğe benziyor. Şef kabilesine koşturur: __Sadece odunları degil çalı çırpıyıda toplayın kış çok sert geçecek der. Bir kaç gün sonra tekrar meteoroloji istasyonunu arar: __Kışın sert geçeceğinden gerçekten eminmisiniz? __Kesinlikle, bugüne kadar yaşanan en sert kışlardan birini yaşıyacağız gibi görünüyor. __Nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz? __Kızılderililer çılgınlar gibi odun topluyorlar. |
16-01-2007, 20:28 | #96 |
|
Mail yanlış yere giderse
mail yanlış yere giderse
california da yasanmıs ve kayıtlara gecmiş bir olay dosyası : Adamın biri yeni ulaştığı otele kaydını yaptırır. Odasına girdiğinde masada bir bilgisayar görür ve karısına e-mail atmaya karar verir. Fakat yazdığı mesajı farkında olmadan yanlış bir adrese gönderir.... tam bu sırada farklı bir yerde bir kadın, kocasının cenaze töreninden evine yeni dönmüştür ve bilgisayarındaki maili görür, arkadaşlarından geldiğini düşündüğü maili okuyunca olduğu yere yığılıp kalır. Odaya giren annesi yerde yatan kızını ve ekrandaki mesajı görür. Kime : Sevgili karıma Konu : Yeni ulaştım. Tarih : 16 Mayıs 2004 Benden haber aldığına şaşıracağından eminim. Burada bilgisayar var ve sevdiklerimize e-mail gönderebiliyoruz. Buraya yeni ulaştım ve kaydımı yaptırdım. Herşey yarın senin buraya geleceğini düşünülerek hazırlanmış. Seninle buluşmayı dört gözle bekliyorum. Umarım benim gibi sorunsuz bir yolculuk geçirirsin. Not: Burası çok sıcak. |
16-01-2007, 23:38 | #97 |
|
yöneten erkekler
Yeryüzündeki herkes ölür ve Tanrı´nın huzuruna çıkarlar... Tanrı der ki: - Erkekler 2 sıra olsun, bir sırada kadınlar tarafından yönetilen erkekler, diğer sırada kadınları yöneten erkekler... Ayrıca bütün kadınları cennete aldım, onlar meleklerle birlikte gidecekler şimdi...
Böylece kadınlar gittikten sonra Tanrı erkeklerin karşısına geçer. Bir bakar ki kadınlar tarafından yönetilen erkeklerin sırası 100 km. uzun. Ama kadınları yöneten erkeklerin sırasında sadece bir adam duruyor. Tanrı diğer sıradakilere çok kızar: - Kendinizden utanın!.. Sizi bu dünyada güç ve idarenin temsilcisi olarak yarattım ve şuraya bak, hepiniz güçsüz karaktersiz 100 km.lik bir sürü olmuşsunuz... Bakın bir tek erkek kulum şu yan sırada tek başına gururla dikiliyor... Ondan ders alın!.. Oğlum, anlat bunlara, ne yaptın da kadınları yöneten erkekler´ sırasında bir tek sen oldun?.. Ve adam cevap verir: - Bilmem... eşim bana burda durmamı söyledi... |
17-01-2007, 00:19 | #98 |
|
İki deli
Akıl hastanesinden kaçan iki deli, karşıdan gelen bekçiyi görünce, iri gövdeli bir çınarın arkasına saklandılar. Bekçi, onların ayak seslerini işitmişti. Sordu; "Kim o?" İçlerinden biri kedi gibi miyavladı. Bu başarılı miyavlamadan sonra bekçi yürüyüp gidiyordu ki delilerin ayakları altındaki yapraklar hışırdadı. Bekçi geri dönüp yine seslendi: "Kim var orada?" İkinci deli cevap verdi; " Bir kedi daha." ---------------------------------------------------- Dostunu da düşmanını da kendin seçtiğin sürece güçlüsün... |
20-01-2007, 20:49 | #99 |
|
Aşk ve arkadaşlık bir gün yolda karşılaşırlar, aşk kendinden emin bir şekilde sorar:
''Ben senden daha candan ve daha yakınım, sen niye varsın ki bu dünyada?'' Arkadaşlık cevap verir: ''Sen gittikten sonra bıraktığın gözyaşlarını silmek için...'' |
21-01-2007, 01:58 | #100 |
|
çok hoş
Karım artık zayıflamaya karar verdi. _Peki bunun için ne gibi birşey yapıyor? _Ongündür her sabah ata biniyor._Şu anda durum nasıl?_Durum pek iyi değil.Atbeş kilo zayıfladı.
|
21-01-2007, 02:07 | #101 |
|
Slm
Babası önündeki boş resim kağıdına bakmakta olan kızına sorar._Kızım ne resmi yapıyorsun?_Çimenlikte kınalı kuzu resmi._Çimen nerede?Ben göremiyorum?_Hepsini kuzu yedi babacığım._Eeee!Peki kınalı kuzu nerede?_Yiyecek bulamayınca oda gitti.
|
22-01-2007, 10:40 | #102 |
|
kavga
Karı koca iki saattir kavga ediyorlardı. Sonunda erkeğin sabrı taşar.Sinirli bir şekilde bağırır.-Sen ancak bir budala ile evlenmeliymişsin! Kadın cevap verir; -Bende zaten öyle yaptım.
|
22-01-2007, 10:48 | #103 |
|
sayılar
Öğretmen matematik dersinde öğrencilerine derki: _Çocuklar sayılar asla yalan söylemez.Mesela;bir adam bir işi 10 günde yaparsa 10 adam aynı işi 1 günde yapar. Buna benzer bir misalde siz verin bakalım! Öğrencilerden birisi gülerek cevap verir: _Mesela öğretmenim bir vapur akdenizi 6 günde geçerse 144 vapur 1 saatte geçer...
|
26-01-2007, 09:40 | #104 |
|
slm
süslü konuşma hastalığı
Eski bir medrese hocası süslü konuşmalara son derece meraklıymış. Öğrencilerine de devamlı böyle konuşmayı tavsiye edermiş... Bakalım hocanın başına ne gelecek? Birgün ders esnasında mangaldaki ateşten hocanın kavuğuna bir kıvılcım sıçramış.. Kavuk başlamış yanmaya. Bir öğrenci durumu hocaya şöyle haber vermiş: -Ey Hocay-ı ali, ey alimi bi misal. Ol zat-ı şahanei merdanei alilerinizin re'si mübarekindeki ol kavuğa muhteşeme, şol mangalı pür nariden bir şule-i nariye havada teyeran ederek ol mekanda tavattun eylemiştir. Yani günümüzün ifadesiyle: -Ey Yüce, eşsiz derecedeki alim hocam! o yüksek, mert ve şahane zatınızın mübarek başı üzerindeki o muhteşem kavuğunuza, şuradaki mangaldan bir kıvılcım sıçramış ve havada uçarak oaraya yerleşmiş bulunmaktadır.. Hoca bakmışki kavuk gidiyoor: -Oğlum, diye çıkışmış. kısaca desen ki, "hocam kavuğun yanıyor." ee senmisin hocam süslü konuşmayı tavsiye eden.. |
09-02-2007, 17:59 | #105 |
|
en komiğidir
temel fadime'ye:
-bu gece bizim ev boş olacak gelsene der fadime gece gider eve, kapıyı çalar ve kimse yoktur. |
14-03-2007, 00:44 | #106 |
|
Kimyacı, fizikçi, jeolog, matematikçi ve antropologdan oluşan bir heyet bir araştırma için arazide bulunmaktadır.
Birden yağmur bastırır. Hemen yakındaki bir arazi evine sığınırlar. Ev sahibi bunlara bir seyler ikram etmek için odadan ayrılır. Hepsinin dikkati odadaki soba üzerinde toplanır. Soba, yerden 1 metre kadar yukarıda, bir dizi üst üste konulmuş taşın üzerindedir. Aralarında, sobanın niçin böyle kurulmuş olabileceğine dair bir tartışma başlar. Kimyacı : "adam sobayı yükselterek aktivasyon enerjisini düşürmüs, böylece daha kolay yakmayı amaçlamış" Fizikçi: "adam sobayı yükselterek konveksiyon yoluyla odanın daha kısa sürede ısınmasını sağlamak istemis" Jeolog : "burası tektonik hareketlilik bölgesi olduğundan herhangi bir deprem anında sobanın taşların üzerine yıkılmasını sağlayarak yangın olasılığını azaltmayı amaçlamış" Matematikçi : "sobayı odanın geometrik merkezine kurmuş, böylece de odanın düzgün bir şekilde ısınmasını sağlamış" Antropolog : "adam ilkel topluluklarda görülen ateşe tapmanın daha hafif biçimi olan ateşe saygı nedeniyle sobayı yukarıya kurmuş" der. Bu sırada ev sahibi içeri girer. Ona sobanın yukarıda olmasının nedenini sorarlar. Ev sahibi cevap verir: " Boru yetmedi " |
09-04-2007, 20:14 | #107 |
|
Kısa ve öz:)
Öğretmeni küçük Temel e sorar:
-Oğlum neden defterindekileri siliyorsun? Temel de sinirli bir şekilde cevap verir: -Siz de tahtaya yazdıklarınızı sildiniz ama |
15-04-2007, 13:20 | #108 |
|
Dava
Temel bir gün avukatını arar.. Dursun’la arasında bir olayın yaşandığını anlatır... Avukat sevinçli, Temel’e: - Temelciğim, yüzde yüz haklısın. Hemen Dursun’a dava açalım, büyük tazminat alırız... Temel sinirli: - Yok, vazgeçtum, açmayalum... Avukat şaşkın: - Neden? Temel: - Ben olayi Dursun’in tarafindan anlatmiştum... |
15-04-2007, 13:21 | #109 |
|
Temel’in karnesi
Elinde karnesi olduğu halde babasının yanına sevinçle gelen Temel’e babası sorar: - Notlarin nasul? Temel: - On aldum bubacuğum, on aldum... Sevinçle karneyi eline alan baba, karneye bir göz atıp notların bir, iki olduğunu görünce, Öfkeyle karışık sorar: - Hani ula nerede on? Temel gayet sakin cevap verir: - Toplarsan bubacuğum hepsi on edeyi. |
15-04-2007, 13:22 | #110 |
|
İşaret
Temel’le Dursun buluşmak için anlaşırlar ama bir türlü ayar yapamıyorlar... Kafaları karışıyor... Dursun: - Ula Temel, diyelum pirimuz geç kalduk, diğerimuz yok ne yapacağuk? Gelip de gitmişse nereden bileceğuk? Temel: - Ben o işi çözerum, der ve devam eder: - Dursun, diyelum ben önce geldum... Kalduruma bi tebeşurlan işaret yapayrum... Sen önce gelursen oni silersun |
16-04-2007, 11:46 | #111 |
|
Amerika'da iki siyahi arkadaş beraber yürürken, yol kenarındaki dükkanlardan birinin cemakanındaki yazı dikkatlerini çeker.Yazıda "zenci beyazlatılır, yüz dolar" yazmaktadır.
Her iki arkadaşında elli doları vardır.Biri diğerine "sen paranı bana ver, önce ben beyaz olayım; daha sonra beyaz olacağım için kolayca iş bulur, para kazanır, seni de beyazlatırız" der.Ve parayı aldığı gibi içeri girer. İçeriden çıktığında hakikaten beyaz olmuştur. Daha sonra aralarında şu konuşma geçer: "hadi sana iş bulmaya gidelim" "hadi ordan pis zenci". Not:Irkçı falan değilim.Bu sadece bir fıkra. |
16-04-2007, 12:16 | #112 |
|
Bir gün kimya, makine ve bilgisayar mühendisi üç arkadaş araçla seyahat ederken arça bozularak durmuş.
Aralarında şu konuşma geçmiş: Kimya mühendisi: -aküden veya yakıttan olmuştur. Makine mühendisi: -motorda sorun var bakmak gerekir. Bilgisayar mühendisi: -açın kapatın çalışır. |
16-04-2007, 12:21 | #113 |
|
güzeldi fıkralar teşekkürler sayın haklaw
|
17-04-2007, 14:24 | #114 |
|
Kaynana Olmak
Genç bir çocuk heyecanla annesine gelir ve asik oldugunu,evlenmek istedigini ve tanistirmak istedigini söyler. Ama sadece eglence olsun diye eve 3 kiz getirecegini ve annesinin evlenecegi kizi tahmin etmesini ister. Ertesi gün 3 güzel kizla eve gelir. Otururlar, bir süre sohbet ederler. Bir süre sonra çocuk heyecanla annesine sorar "Tahmin ettin mi"diye. Anne duraksamadan cevap verir: Ortadaki kizilsaçli." Oglan hayretle annesine sorar: "Inanilmaz, nasil bildin?" Anne cevap verir: "Bir tek ondan hoslanmadim.." |
10-05-2007, 10:17 | #115 |
|
Doktor Azerİ Olunca:
- Gelesen!
- Selam doktor bey! - Salam... Sabahın hayır! (Selam. İyi sabahlar) - Ne salamı? Kızımı muayeneye getirdim. - Gızım, sen yahşi birine ohşayırsan! (Kızım sen iyi birine benziyorsun. ) - Neee! Kızım kimi okşuyormuş? - Vallahi kimseyi okşamıyorum baba! - Sus kız! Koskoca doktor yalan mı söyleyecek? Ellerindeki pişikten anladı herhalde! - Pişik ele degel kucağa yaraşır. (Kedi ellenmemeli, kucağa alınmalı.) - Doktor sen ne diyosun yaa? - Siz haradan gelisiz? (Siz nereden gelirsiniz?) - Biz at mıyız haradan gelecek? Doktor, ağzını topla... - Gızım soyunasın, sırtına gulag asmag isterem. (Kızım soyun da sırtını dinleyeyim.) - Baba ya... bu adam kimin kulağını sırtıma asacak? - Men indi gızına dayandıraaram. Marağım gabardı. Neçe ağlarsın? (Ben şimdi kızınızı durdururum. Merak ettim. Neye ağlarsın?) - Baba ne diyo bu? - Ağlamasan balam. Baban yaşlıdır, dözebilamaz. (Ağlama çocuğum, baban yaşlıdır, dayanamaz.) - Gızım sen kârhanede çalışırsın? (Kızım sen fabrikada mı çalışıyorsun?) - Lan p... doktor... Küüüüütttt... - Özümü itirdim, dağlara kar düşende, bülbüle gam düşende, ruhum bedenden oynar, gözüme yumruk gelende... |
21-05-2007, 09:24 | #116 |
|
Küçük bir kız öğretmeni ile balinalar hakkında konuşuyordu.
Öğretmen bir balinanın insanı yutmasının fiziksel olarak imkansız olduğunu söyledi, çünkü balinaların boğazı çok küçüktü. Küçük kız Jonah'ı (Yunus peygamber) bir balinanın yuttuğunu söyledi,sinirlenen öğretmen balinanın insanı yutamayacağını tekrarladı, bu imkansızdı. Küçük kız şöyle dedi, "Cennete gittiğim zaman Jonah'a soracağım" Öğretmen "Ya Jonah cehenneme gittiyse?" diye yanıtladı. Küçük kız " O zaman sen sorarsın" |
21-05-2007, 09:25 | #117 |
|
Bir anaokulu öğretmeni sınıftaki çocuklar resim yaparken, onları seyrediyordu.Her çocuğun çalışmasına bakmak için sınıfta dolaşıyordu.
Gayretli bir şekilde çalışan küçük bir kızın yanında gittiğinde, ona ne çizdiğini sordu. Kız yanıtladı, "Melek resmi çiziyorum" Öğretmen duraksadı ve sordu, "Ama hiç kimseMeleklerin neye benzediğini bilmiyor" Kız kafasını kaldırmadan yanıtladı, "Birazdan öğrenecekler" |
21-05-2007, 09:26 | #118 |
|
Bir gün küçük bir kız oturup annesinin mutfakta bulaşıkları yıkamasını seyrediyordu. Aniden annesinin saçlarında beyazlar olduğunu fark etti.
Annesine baktı ve merakla sordu, "Neden saçında beyazlar var anne?" Annesi yanıtladı, "Her yanlış yaptığında, beni kızdırdığında, mutsuz ettiğinde, saçlarımdan biri beyazlar" Küçük kız bu cevap üzerinde bir süre düşündü ve sonra sordu, "Anne,anneannemin tüm saçları nasıl bembeyaz oldu?" |
21-05-2007, 09:27 | #119 |
|
Çocuklar öğle yemeği için Katolik ilkokulunun kafeteryasında sıraya girmişlerdi. Masanın başında büyük bir elma yığını vardı, rahibe bir not yazıp elma tepsisinin üzerine asmıştı:
"Sadece BİR tane alın. Tanrı izliyor" Sırada biraz daha ilerleyince, masanın diğer ucunda büyük bir çikolatalı çörek yığını vardı. Bir çocuk not yazmıştı, "İstediğiniz kadar alın. Tanrı elmaları gözlüyor" |
21-05-2007, 09:47 | #120 |
|
Çocuklar hep birlikte fotoğraf çektirmişlerdi, öğretmen her birini bir fotoğraf almaya ikna etmeye çalışıyordu.
"Düşünün, büyüdüğünüz zaman bu fotoğrafa bakıp 'Bu Jennifer, o avukat,' veya 'bu Michael, o doktor' demek ne kadar güzel olur" Sınıfın arkasından zayıf bir ses çınlar "Ve bu öğretmen, o öldü." |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Fıkra Gibi Tüketici Şikayetleri | Av.Ceylan Pala Karadağ | Tüketicinin Korunması Hukuku Çalışma Grubu | 0 | 26-09-2006 12:31 |
Fıkra:) | buketoz | Site Lokali | 4 | 22-03-2004 00:13 |
Fıkra - Çok Güldüm | Batu Han | Site Lokali | 0 | 28-02-2003 19:45 |
Bir De Fıkra | Cest la vie | Site Lokali | 0 | 24-03-2002 23:26 |
ANAYASA m. 38/ 7 son fıkra | Av. Hulusi METİN | Hukuk Sohbetleri | 0 | 10-02-2002 14:18 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |