Ayaküstü

Alıntı: Yazan Av. Seda Üstün Düşünmekle çözüm bulamayan insanın, kanımca görünenin kaynağının görünmez olduğunu düşünüp de görünür kılmaya çalışması büyük bir yanılgıdan başka bir şey değildir. Ama tarih boyunca insanoğlu görünmez olup düşüncelerinde görürünür kıldıkları birçok olguyu, kendilerinden bile üstün görmüşlerdir.

Düşünmenin insanı hasta ettiği muhakkak.Bence düşünceden daha önemli olan hissetmek.Acaba düşünme yetisini gerçekleştiren beyin mi tin mi?Beyin ise ölüm vuku bulduğunda geriye kalan tin düşüncesiz mi hareket ediyor yok düşünen tin ise beyin ne işe yarıyor???Bence düşünmeyelim sadece hissedelim.Mantığınız sizi çoğu zaman zorlar,bölerde,çarparda ,eksiltirde ama hisleriniz sizi yanıltmaz

Alıntı: Yazan Av.Armağan Konyalı "Görünmeyeni görünür kılabilme"nin yolu aynaya bakmaktır.

Aklıma nedense "depresyon" geldi, cevabınızı okuyunca

Diğer bir yandan ayna fikri çok hoşuma gitti. Ama hangi "ayna"? Çünkü çoğu zaman onun gözlerimizde oluşan ve beyne iletilen algısıyla, ruh üzerinde bıraktığı izdüşüm çok farklı..

Yine bazen düşünmeyip, hissetmeyi seçtiğim zamanlarda daha çok acı çektiğimin farkına vardım. Acaba acı çeken bedenimin biyolojik döngüsü mü, yoksa göremediğimi düşündüğüm ruhum mu?

Sahi ruh'u görünür kılan, beden mi, düşünce mi, his mi, ayna mı?

Sabah sabah çok mu sinir bozucuyum ne
Saygılarımla

Alıntı: Av. Seda Üstün

Alıntı: Sahi ruh'u görünür kılan, beden mi, düşünce mi,…

Enerjiyi (ruhu diye de okunabilir) görünür kılan, maddeleşmesi (bedenlenmesi) ise... Maddeleşen enerji, “düşünce gücünü” (irade) kullanarak, düşünü (görünmeyeni) gerçekleştiremez mi?

Alıntı: Yazan Av. Hulusi Metin Enerjiyi (ruhu diye de okunabilir) görünür kılan, maddeleşmesi (bedenlenmesi) ise... Maddeleşen enerji, “düşünce gücünü” (irade) kullanarak, düşünü (görünmeyeni) gerçekleştiremez mi?

Güzel soru!!!

1."Aklıma gelen, başıma geldi!" (Genellikle olumsuz durum).

2."İçime doğdu" (Genellikle olumlu durum).

Nedir "akla gelen", "içe doğan" ?

Alıntı: Yazan Av. Hulusi Metin 1."Aklıma gelen, başıma geldi!" (Genellikle olumsuz durum). 2."İçime doğdu" (Genellikle olumlu durum). Nedir "akla gelen", "içe doğan" ?

Yasa gereği, enerji yoktan var, vardan yok olamaz ancak dönüşüp değişebilir. "akla gelen", "içe doğan" enerjinin dönüşüp değişmesinden başka birşey değildir

Bundan sonra ne olacak?
Bundan sonrası ise, bundan sonradır.

Yine tinsel hisle bakıldığında düşünebilen varlığın kendisine büyük bir erdem yüklemesidir, bu söylemlerin varlığı. Tanrı inancına sahipken farkında olmadan 6.his adı altında kendini kutsallaştırmasıdır. Aslına bakıldığında büyük bir sığınaktır.

Asıl soru şu: 6. His sadece enerjinin dönüşüm hali midir; yoksa insanoğlunun kendisine büyük erdemler yüklemesi midir ?

Alıntı: Yazan Av. Seda Üstün Yine tinsel hisle bakıldığında düşünebilen varlığın kendisine büyük bir erdem yüklemesidir, bu söylemlerin varlığı. Tanrı inancına sahipken farkında olmadan 6.his adı altında kendini kutsallaştırmasıdır. Aslına bakıldığında büyük bir sığınaktır. Asıl soru şu: 6. His sadece enerjinin dönüşüm hali midir; yoksa insanoğlunun kendisine büyük erdemler yüklemesi midir ?

Aklıma Reader Digest'ten şu dua geldi: "Ey Tanrım! Bana değiştirebilecek şeyleri, değiştirebilecek cesareti,değiştirilemeyecek veya değiştirilmesine lüzum olmayan şeyleri kabul edecek kuvveti ve bu iki şeyi birbirinden ayırabilecek bilgeliği de ver"

Her şey değişip, dönüşmektedir. Bu enerji değişimi ister bilimsel anlamda olsun isterse ruhsal... Önemli olan,eğer Tanrı, Reader Digest'in duasında olduğu gibi bilgeliği veriyor ve bir takım öngörü(6.his)lerde bulunabiliyorsak kendimizi kutsallaştırmak yerine, bu değişmlere direnmemek ve onları kendi yararımıza kullanmaktır diye düşünüyorum.

Alıntı: kezzy

Alıntı: Yasa gereği, enerji yoktan var, vardan yok olamaz ancak dönüşüp değişebilir. "akla gelen", "içe doğan" enerjinin dönüşüp değişmesinden başka birşey değildir

1.Başlangıçta (?)var olan enerji... (Yaratıcı diye de okunabilir)...

2.Maddeleş(tir)meyi düşünen enerji...

3.Enerjinin maddeleşmesi...

4.Maddeleşen enerjinin düşünebilmesi...

5.Düşünebilen maddeleşmiş enerjinin, düşündüğünü gerçekleştirebilmesi..!

“TÜRÜMÜZÜN KÖKENİ HÂLÂ TAM BİLİNMİYOR

Eğer doğu Afrikalı bir maymun soyundan geldiğinizi düşünüyorsanız, yanılıyor olabilirsiniz. Türümüzün kökeni hâlâ sorgulanmakta.

Bir kere Doğu Afrika’dan gelmemiş olma olasılığı yüksek. Güney Afrika’da bulunan 1.97 milyon yıllık, iyi durumda iki hominin fosili insanların Rift Vadisi dışında da evrilmiş olabileceğine işaret ediyor. Bu da insana benzer maymunların, Afrika’nın farklı bölgelerinde paralel zaman diliminde gelişmiş olabileceği anlamına geliyor. Bu hayvanlarla ilgili bilgi dağarcığımız genişledikçe, moderniteye uzanan yolda geçirdiğimiz değişimler hakkında daha fazla bilgiye sahip olacağız.

İkincisi standart insan diye bir şeyin olmaması. Afrikalı olmayan tüm insanların DNA’sının %2.5’i Neanderthallere ait. Bu da Homo sapiens ve Neanderthallerin 60.000 yıl önce çitleşmiş olmalarının bir sonucu. Ve Melanezyalılar buna ilave %5’lik bir bölümlerini diğer bir hominin olan Denizovanlara borçlu. Bazılarımız artık yaşamayan insanlara ait genetik artıkları da taşıyor olabiliriz.

Daha fazla fosil bulundukça ve bunların DNA’ları çözüldükçe, yok olan kuzenlerimizle ilgili doğrudan bilgiye ve bizleri bunlardan farklı kılan özelliklere ulaşacağız. Esas ilginç olan, bunlarla paylaştığımız ortak özelliklerimiz. Kısaca bizler karmakarışık türleriz; insan diye tek bir şeyin olmadığını bilmemizde fayda var.”

(Kaynak: New Scientist, 24/31 Aralık 2011, Türkçesi: Reyhan Oksay, Cumhuriyet Bilim Teknik,15.01.2012,s.10)

Beden aldatıcı ve kandırmacadır.Asıl olan tindir,hissi kalben vukudur.Bence altıncı his tin'in bedene yansımasıdır.Sarsılmaz bir iç güdüyle hissedersin olacak dersin; demek yani söylemek önce düşünce yani beyin nöronların çarpışarak çalışması,sonra söylersin yani konuşursun ki konuşmak bir tür bedensel harekettir.Ne olmuştur?Hisler dile gelmiştir bedenleşmiştir,bizleşmiş,dünyevileşmiştir.O halde 6.his var olanın ortaya çıkmasıdır.Kutsallaşmak olarak algılayabilenler olabilir pek tabi ancak ben aynı kanaatte değilim.Varlıktan varlık olur mu?Kutsal olan yokluktan var oluştur.

İnsan beyni 2,5 milyon yıl boyunca yaklaşık dört kat büyümüş. Bu büyüme insana zaman, mekan ve olasılık kavramlarını kazandırmış.

Beyin, ağırlık açısından, insan vücudunun ancak %2'sini oluşturuyor.
Tükettiği enerji ise,bedenin tüm enerjisinin %40'ı...

Alıntı: Yazan Av. Hulusi Metin İnsan beyni 2,5 milyon yıl boyunca yaklaşık dört kat büyümüş. Bu büyüme insana zaman, mekan ve olasılık kavramlarını kazandırmış. Beyin, ağırlık açısından, insan vücudunun ancak %2'sini oluşturuyor. Tükettiği enerji ise,bedenin tüm enerjisinin %40'ı...

Yerinde duramayan, zıplayan hoplayan enerjik insanların bu durumu;

1) Gereğinden fazla enerji fazlasına sahip olduklarına mı

2) Yoksa beyinlerini hiç kullanmadıklarına mı

Delalet eder…

Alıntı: Yazan Av. Hulusi Metin İnsan beyni 2,5 milyon yıl boyunca yaklaşık dört kat büyümüş. Tükettiği enerji ise,bedenin tüm enerjisinin %40'ı...

Bunca büyümesine ve harcadığı bunca enerjiye karşın insan beyni henüz
- kendini tanıyamadı, yaşamını cehenneme çevirdi
- Dünya’yı tanıyamadı, Dünya’yı cehenneme çevirdi
- başkasının hakkına el uzatmamayı öğrendi ama uygulamadı.

Bence insanın poposu beyninden daha akıllı: Başkalarına zarar vermiyor.

Alıntı: Yazan Av.Armağan Konyalı [font=Verdana][color=#000000] Bence insanın poposu beyninden daha akıllı: Başkalarına zarar vermiyor.

Beynini kullanmayan insan poposunun da, "başkalarına zarar vermediği" konusunda ben açıkça "kuşkuluyum..

Alıntı: Bilimsel gelişme…. Düşünsel gelişme…

1.Tüm zamanımızı en temel ihtiyaçlarımızı karşılamaya ayırmıyoruz (Gelişmiş-Modern toplum-AVM. Market vb.),

2.Yemeğimiz kapımıza geliyor (Avlanmıyoruz, bir alo, bir tık),

3.Bir sürü devrimler yaşadı insan soyu…

4.Birey ve Toplum – İç dünyamız / Dış dünyamız

5.Uygarlıklar çatışması (S.P.Huntington)

6.Tarihin sonu ve son insan (F.Fukuyama)

İrdeleme:

1) 21.yy.'a yorgun başladı insan… Yarattığı dünyayı istemiyor, nasıl bir dünya yaratacağını bilmiyor!

2) Yeni bir tuval, yeni bir resim!?