|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
26-02-2007, 09:45 | #1 |
|
Savunmanın Genişletilmesi - buna karşı itirazın süresi
Sayın meslektaşlarım merhaba! Devam etmekte olan ve davacı vekili olduğum bir kira alacağı için, dosya karar aşamasına geldiği sırada, davalı taraf yeni dedliller sundu!Bu savunmamın genişletilmesi midir?Duruşmaya girmesi için gönderdiğim genç meslektaşım buna duruşma sırasında itiraz etmemiş, duruşma da 22.02.2007 de idi.Hala itiraz hakkımız bulunyor mu?Teşekkürler.
|
26-02-2007, 11:57 | #2 |
|
Yazılı beyanda bulunup savunmanın genişletilmesine muvafakat etmediğinizi bildirmeniz mümkün. Bunu duruşmadan itibaren en geç 10 gün içinde yapın ( umarım meslektaşımız duruşmada delillere muvafakat ettiğinize dair bir beyanda bulunmamıştır.)
Saygılar. |
26-02-2007, 13:35 | #3 |
|
Beyan yok Işıl Hanım..ne kabul ne de itiraz söz konusu.
|
26-02-2007, 13:59 | #4 |
|
O zaman iş bir dilekçe hazırlamaya kalıyor.
Saygılar. |
26-02-2007, 14:21 | #5 |
|
Sn.Egemen işinizi öğretmek anlamına gelmemek kaydıyla savunmanın genişletilmesine muvafakatin olmadığına dair dilekçelerde söz konusu savunmayı genişleten delillere yönelik beyanda bulunulursa neler olacağına ilişkin ilişkin bir Yargıtay HGK Kararı:
T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 1986/14-705 K. 1987/390 T. 15.5.1987 • HÜKMEN TESCİL DAVASI ( Zamanaşımı Nedeniyle Reddi ) • ZAMANAŞIMI SAVUNMASI ( Savunmanın Genişletilmesi Sayılma ) • SAVUNMANIN GENİŞLETİLMESİ ( Zamanaşımı Savunmasında Bulunma ) • ESASA YANIT VERDİKTEN SAVUNMANIN GENİŞLETİLMESİNE ONAY VERMEME ( Hukuksal Sonuç Doğurmama ) 1086/m.202 ÖZET : Zamanaşımı savunmasının esasına yanıt verdikten sonra, yeni bir dilekçe ile savunmanın genişletilmesine onay verilmediğinin bildirilmesi hukuksal sonuç doğurmaz. DAVA : Taraflar arasındaki "hükmen tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; FETHİYE Asliye Hukuk Mahkemesince davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair verilen 15.7.1985 gün ve 10 - 531 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 1.4.1986 gün ve 1985/6518 - 1986/2152 sayılı ilamiyle; ( ...Davalıya dava dilekçesi 8.1.1985 günü tebliğ edilmiş ve on günlük süre içerisinde davaya cevap verilmemiştir. Bundan sonra 29.4.1985 günlü üçüncü oturumda ibraz edilen 19.4.1985 günlü dilekçe ile vaki olan zamanaşımı savunması, savunmanın genişletilmesi sayılır. Davacı ( M.A.S. ) ada 29.4.1985 günlü dilekçesi ile savunmanın genişletilmesine muvafakatı olmadığını bildirmiştir. Bu durumda zamanaşımı savunması nazara alınmaz. Bu itibarla tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda ibraz edecekleri delillerin toplanması, işin esasının incelenmesi ve hasıl olacak sonuç dairesinde bir hüküm kurulması gerekirken, yazılı olduğu veçhile davanın reddi isabetli bulunmamıştır... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılaması sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Temyiz eden: Davacı vekili Hukuk Genel Kurulu'nca incelenek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: KARAR : Dava hükmen tescil isteğine ilişkin olup, Özel Daire ile mahkeme arasındaki uyuşmazlık zamanaşımı iddiasının savunmanın genişletilmesi niteliğinde bulunup bulunmadığı noktasına ilişkindir. 8.1.1985 günü davalıya tebliğ edilen dava dilekçesine karşı davalı vekili 19.4.1985 günlü dilekçesi ile zamanaşımı def'inde bulunmuştur. 29.4.1985 günlü oturumda davacıya elden verildiği belirtilen dilekçeye karşı ( Benim Tapuya tescil istemem konusunda Birliğe müracaatım üzerine on yıllık süre geçmememiştir. Kabul etmiyorum. Olayda zamanaşımı yoktur ) şeklinde davacı beyanı zabıtlara böylece geçmiştir. Oturumdan sonra yine 29.4.1985 gününde verilen dilekçe ile, davacı zamanaşımı savunmasına, savunmanın genişletilmesi niteliğinde bulunduğunu ileri sürerek muvafakat etmediğini bildirmiştir. Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere davacı zamanaşımı savunmasına karşı esasa cevap vermiş, olayda madde zikretmek suretiyle zamanaşımının gerçekleşmediğini iddia etmiştir. Olayın bu akış tarzı karşısında zamanaşımı savunmasını esasa cevap verildikten sonra yeni bir dilekçe ile savunmanın genişletilmesine muvafakat edilmediğinin bildirilmesi hukuki sonuç doğurmaz ve savunmanın genişletilmesi yasağının uygulanmasından söz edilemez. Her ne kadar davacı zamanaşımı def'ini kapsar dilekçenin muhteviyatına elden verilmesi nedeniyle duruşmada muttali olmadığını, duruşmadan çıkınca öğrenmekle hemen bir dilekçe ile karşı koyduğunu ileri sürmüş ise de, zamanaşımı savunmasını öğrenmeyen bir kimsenin, duruşmada bu yönden cevap vermesi hayatın olağan akışına uygun düşmeyeceğinden, başka bir anlatımla bu yolda dilekçenin verilmesini takiben zamanaşımının esası hakkında cevap verilmesi zamanaşımı savunmasını öğrenmiş olmayı da kapsayacağından bu görüşe çoğunluk katılmamıştır. O halde olayda savunmaların genişletilmesi yasağının uygulama yeri bulunmadığında direme uygun bulunmakla zamanaşımının esas yönünden temyiz incelemesi yapılmak üzere dosya Özel Daireye gönderilmelidir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle direnme kararı doğru olup, zamanaşımının incelenmesi için dosyanın 14. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 15.5.1987 gününde yapılan 2. görüşmede oyçokluğuyla karar verildi. |
26-02-2007, 22:25 | #6 |
|
Merhaba,
Taraflar delillerini hasretmiş olmadıkça ya da delillerin sunulması için kesin mehil verilmiş olmadıkça, yeni deliller gösterebilirler.Bunun için karşı tarafın muvafakatine gerek yoktur.( Baki kuru- Hukuk Muhakemeleri Usulü-cilt-2-shf.1196, basım1990)(sonradan ek- Kuru bu ifadeyi yazarken 195-1'in maddeye eklenen hüküm henüz yoktu) Yargılama hukukununda, Savunmayı genişletme sayılmayan haller şunlardır. 1. Hukuki sebep 2. vakıaların delili niteliğindeki olan vakıaların ileri sürülmesi 3.Yeni Delil İleri Sürülmesi(Cevap lahiyasındaki vakıaların delili niteliğinde olması durumunda) |
27-02-2007, 00:00 | #7 |
|
Sn.Korayad
HUMK m.179/3 der ki davacının delillerini dava dilekçesinde göstermesi gerekir. HUMK 195/1 de derki davalıda delillerini cevap dilekçesinde gösterecektir. Yani delillerin hasredilmemesi pratik açıdan pek mümkün değildir. Kanun sonradan delil getrilmesini yasaklamamıştır ama bu hakimin kabulüne bağlıdır. Baki Kuru "...ancak önceden gösterilmesi mümkün olmayan veya ancak diğer delillerin incelenmesinden sonra gösterilmesinin yararlı olacağı anlaşılan delillerin sonradan gösterilmesine izin verilmelidir." demektedir. Yine Baki Kuru der ki dava dosyasından anlaşılabilen itiraz sebepleri hakim tarafından resen gözönüne alınması gerektiğinden davalı tarafından sonradan ileri sürülmesi savunmanın genişletilmesi kabul edilmeyecektir. Yani yeni delil her zaman değil özellik arzeden bu durumlarda getirilebilecektir. Bunun dışındaki hallerde yeni delil getirilmesi hakkaniyete de aykırıdır. Örneğin davalının, savunmasını ilk önce tapu kaydına dayandırması, sonradan dava konusu yere yirmi yıldan fazla zamandan beridir zilyet bulunması nedeniyle malik olduğunu ileri sürmesi pek tabiki savunmayı genişletmedir.(Baki Kuru, Medeni Usul Hukuku,15.Bası, s.386) Eksikliği giderme açısından Baki Kuru' nun sınıflandırmasını herhengi bir değişiklik yapmadan aynen aktarıyorum(Medeni Usul Hukuku,BAki Kuru, 15.Bası,s.390) "5)Savunmayı Genişletme Sayılmayan Haller ... a)Hukuki Sebepler b)Cevap layihasındaki vakıalara zımnen dahil olan vakıaların ileri sürülmesi, savunmayı genişletme sayılmaz c)Cevap Layihasındaki Vakıaların Delili Niteliğinde Olan Vakıaların İleri Sürülmesi..." Saygılarımla |
27-02-2007, 00:15 | #8 |
|
(Yanlış yönlendirmeye neden olmamak adına tabi ki 195'i unutmayalım:
Humk.m.195-1 hükmü uyarınca davalı delillerini hasretmiş olmak konusunda mecbur olacağından,davacının muvakafati gerekecektir. Ancak bu husus,savunma genişletme yasağı nedeniyle değil; m.195,1 hükmü nedeniyledir. |
27-02-2007, 10:42 | #9 | |||||||||||||||||||
|
Yukarıdaki açıklamaların istisnası, tanık deliline ilişkindir. Tanık listesi bir kez verilir. Saygılarımla... |
27-02-2007, 11:11 | #10 |
|
Sayın Demirel,
Bir tartışmaya girelim mi? Sunduğunuz içtihatın uygulanırlığı yoktur.çÜNKÜ M.195 UNUTMAYIN! |
27-02-2007, 11:33 | #11 |
|
Sayın Korayad,
Biz tartışmaya girelim de neticeye etkili olacağını sanmıyorum 1995'ten beri fiilen avukatlık yapıyorum ve 1995'ten bu yana m.179 koşullarını taşımayan dava dilekçeleri ve m.195 koşullarını taşımayan cevap dilekçeleriyle karşılaşıp duruyorum. Eğer 179 a uygun olmayan dilekçeler davalı yanların istekleri üzerine reddediliyor, 179'a uygun tanzim edilip deliller davalıya tebliğ ediliyor olsaydı , belki 195'in işlerliğinden söz edilebilirdi. Madde metni emredici. "Zorundadır" diyor, ama bunun uygulamada da zorunluluk olduğuna hiç rastladınız mı? Ben rastlamadım. Bizde ilk duruşmalar illa ki "SÜRE İSTEME" duruşmalarıdır. Uygulama bu iken, sunduğum genel kurul kararının UYGULANABİLİRLİĞİ ( - uygunluğu demiyorum ) konusunda çekincem yok. Saygılarımla... |
27-02-2007, 11:39 | #12 |
|
Sayın Demirele katılıyorum.
|
27-02-2007, 16:01 | #13 |
|
FİKRİMCE:
Peki 195. madde ile 163. maddeyi birlikte değerlendirdiğimizde ne olacak? 195. maddeye göre hakim Tensip kararı ile birlikte davalıya ve davacıya kanıtlarını sunması için on günlük süre veriyor!Taraflar bu on günlük süre içinde hiçbir kanıt ve belge sunmuyorlar, duruşmaya çıkıyorlar ve delillerimizi bildirelim, süre verilsin diyorlar.Hakimde süre veriyor. Bana göre HUMK 195. madde gereği tensip ile birlikte verilen süre HUMK 163. madde gereği Hakim tarafımdan verilen 1. süredir. Bu sürenin geçirilmesi halinde Hakimin duruşmada ikinci bir süre vermesi HUMK 163. madde gereği mümkündür. Ancak duruşmada verilen bu süre HUMK 163. maddede tarif edilen Hakim tarafından verilen 2. süre olup, kesin süre olması gerekiyor!! Fakat bu konuda Hakimler Benden farklı düşünüp 3. bir süre daha veriyorlar. Saygı ve Dostlukla.... |
27-02-2007, 16:04 | #14 |
|
Tensiple beraber delillerinizin de duruşma gününe dek sunulmasına dair ara karar tebliğ ediliyor olsa (ender de olsa bu yapılıyor) iddianızda haklısınız.
Ama yine kaç Mahkeme davalıya ve davacıya duruşma günüyle beraber tensip zaptını tebliğ ediyor? Saygılarımla... |
27-02-2007, 16:30 | #15 |
|
Bu hususu kimse temyiz konusu yapmadığı gibi daha sonra verilen süre üzerine bildirilen delil listesine de kimse itiraz etmiyor. Genel olarak bu böyle. Tabii olarak da ikinci süre kesin süredir hükmü uygulanmaz oluyor.
|
27-02-2007, 16:56 | #16 |
|
Etmeyin Üstadım!!
Duruşmalarda bu konulara itiraz etmekten gına geldi!! Adım kavgacı ve geçimsiz avukata çıktı. Kaldı ki davalı vekili olarak taraf olduğum bir dosyada bu yönde itirazlarım var iken Yargıtay 13. HD bir bozma kararında ilk kez temyiz ile birlikte sürülen iddiaları bile ciddiye alıp davacı lehine bozmasına gerekçe yaptı. Benim şikayetim budur.. Saygı ve Dostlukla.... |
27-08-2009, 12:54 | #17 |
|
savunmanın genişletilmesi yasağı itirazı
Davalı vekili olduğum bir boşanma davasında, tanıklar dinlendikten sonra mahkeme taraflara tanık beyanlarına karşı yazılı beyanda bulunmak üzere süre verdi. Davacı verdiği dilekçede, daha önce aile mahremiyeti sebebiyle dilekçesinde yer verme hakkını saklı tuttuğu hususlardan bahsetmiş ve öncesinde bahsettiği hususları destekleyen telefon mesajlarını ve müvekkilimin evlilikleri süresince uyuşturucu kullandığına ilişkin hastane raporunu delil olarak sunmuştur. Sorum şu; davacı taraf tanık beyanlarına ilişkin beyanlarını ve bu delilleri içeren dilekçesini tarafıma tebliğ ettirmiştir. 10 günlük cevap süresi içerisinde buna cevap vermeyi ihmal etmiş bulunmaktayım.
Yeni sunulan delillerin savunmanın genişletilmesi yasağına aykırı olduğunu ve bu nedenle tarafımızca kabul edilmediğini ilk duruşmada ileri sürebilir miyim? |
27-08-2009, 13:59 | #18 |
|
Sayın Meslektaşım,
Şiddetli geçimsizlik nedeni ile açılan boşanma davasında, davacı taraf, geçimsizliğe yol açan olayları ayrıntıları ile açıklamak zorunda değildir. Anlattığınız biçimde de, davacı yan, uyuşturucu kullanımı ile ilgili hastahane raporlarını ve ilgili diğer delillerini sunabilecektir diye düşünüyorum.. Buna karşın yeniden tanık bildiremez ve dinletemez. Kolay gelsin, |
03-04-2011, 14:52 | #19 |
|
davalı süresinde zamanaşımı defini ileri sürmemiş, sonraki celseye mazeret beyan etmiş, 2. celsede zabta davalının dilekçe verdiği yazıyor, ancak bu dilekçe okunup davacıdan görüşü veya katılıp katılmadığı sorulmamış, tebliğ de edilmemiş. Yargıtay; zamanında olmasada davalı tarafca ileri sürülen zamanaşımı define karşı , davacının savunmanın genişletilemeyeceği itirazı yapmadığından Bozma kararı vermiş. davacı ilk celse bu itirazı yapabilir mi
|
01-06-2011, 15:57 | #20 |
|
?
mesleğe yeni başladığım için emin olamadığım bi konuyu danışmak istedim. hakim duruşma tutanağında '' müvekkilin verdiği cevap dilekcesinde beilrtilen hususların dışına çıkılmaması kaydıyla beyanda bulunması '' şeklınde belirterek karar verebilir mi ?
|
01-06-2011, 17:29 | #21 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Veremez. Siz cevabı vekil olarak verirsiniz karşı taraf bir müdafaanın genişletilmesi ve buna muvafakatleri olmadığı beyanında bulunur. Hakim o ihtimalde bu durumu dikkate alabilir. Öyle kendiliğinden taraf imiş gibi davranamaz. Saygılar.
|
01-06-2011, 18:13 | #22 |
|
Peki Zamanımı itirazına karşı, açıkça savunmanın genişletilesi yasağı kapsamına girdiği zikredilmeden, zaman aşımı itirazının süresi içerisinde ileri sürülmediğinden reddinin talep edilmiş olması, savunmanın genişletilmesi yasağına muvafakat edilmediği yönünde değerlendirilebilirr mi?
|
14-12-2011, 16:09 | #23 |
|
Sayın meslektaşlar, benzer bir soru sormak istiyorum, dilekçe içeriğinde yazan fakat talep kısmında olmayan bir iddianın daha sonra gündeme getirilemsi iddiayı genişletme yasağı sayılırmı ?
Yani hakim hukuki nitelendirme yaparak bu iddia dilekçede vardı, netice_i talep kısmında olmaması bir fark yaratmaz diyebilir mi? |
14-12-2011, 16:09 | #24 | |||||||||||||||||||||||
|
evet değerlendirilebilir. |
14-12-2011, 16:16 | #25 | |||||||||||||||||||||||
|
Evet diyebilir ve demelidir. İçeriğinde yer alması yeterli bence. Yargıtayın bu yönde kararları olduğunu da hatırlıyorum. |
14-12-2011, 16:24 | #26 |
|
Karar
T.C.
YARGITAY 11. Hukuk Dairesi Esas: 2005/4465 Karar: 2006/4580 Tarih: 24.04.2006 KARAR METNİ: YARGITAY KARARI Taraflar arasında görülen davada Ankara Asliye 5.Ticaret Mahkemesi'nce verilen 23.12.2004 gün ve 2004/158-2004/787 s. kararın Yargıtayca tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içerisinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Berkant Şengel tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve bütün belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, müvekkilinin davalının ortağı olduğunu, anasözleşmenin 19 uncu maddesinde ortaklarla şirket arasındaki uyuşmazlıkların hakem vasıtasıyla çözüleceği yönünde hüküm bulunduğunu, anılan düzenlemenin hükümsüz olduğunu, arazi alımları ve şirkete devirlerde bazı ortaklara haksız kazançlar temin edildiğini, şirketin zarar etmeye başladığını, kendisinin ortaklar kuruluna çağrılmadığını, şirket müdürünün şahsi işleri dolayısıyla Amerika'da bulunduğunu, işleri vekaleten yürüttüğünü, çok sayıda aracının bakımsız bırakıldığını, gereksiz personel çalıştırıldığını ileri sürerek, müvekkilinin ortaklıktan ayrılmasına, ortaklık payı olarak 150.000.000.000.-TL ve 30.000.000.000.-TL maddi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, taraflar arasında daha önce sebebi, yanları ve maddi vakıaları aynı olan birisi hakemde olmak üzere iki dava görüldüğünü, kararların kesinleştiğini, kesin hüküm bulunduğunu, anasözleşmede tahkim şartının olduğunu, öncelikle uyuşmazlıkta hakemin görevli bulunduğunu, kötü yönetime dair bütün iddiaların yersiz olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar ve bütün dosya kapsamına göre, davanın şirket ortaklığından ayrılma, ortaklık payının tespiti ve tahsili istemlerine yönelik olduğu, davalı şirket anasözleşmesinin 19 uncu maddesinde gerek ortaklar arasında gerekse ortaklar ile şirket arasında çıkacak ihtilafların tahkim yolu ile halledileceğinin düzenlendiği, davacının aynı istemle Ankara 7.Asliye Ticaret Mahkemesi'nde açtığı davanın reddine karar verildiği, keza hakem heyetinde açtığı davanın da ret edildiği, her iki kararın kesinleştiği, davacının bu defa aynı sebeplerle eldeki davayı açtığı, kesin hükmün bulunduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. 1- Dava, limited şirket ortaklığından çıkma, ayrılma payı ve kötü yönetim sebebiyle uğranılan zararın tahsili ile anasözleşmenin ortaklarla şirket arasındaki uyuşmazlığın hakem vasıtasıyla çözüleceğine dair hükmünün iptali istemlerine ilişkindir. Davacı vekili, her ne kadar talep sonucunda belirtmemiş ise de sair istemlerinin yanında dava dilekçesinin konusu bölümünde ve içeriğinde ortaklarla şirket arasındaki uyuşmazlıkların hakem vasıtasıyla çözüleceğine ait anasözleşmenin 19 uncu maddesinin de iptal edilmesine karar verilmesini istemiştir. Bu talebini 27.10.2004 günlü zapta geçen beyanlarında da tekrar etmiştir. Ancak, mahkemece anılan istek hakkında hiçbir değerlendirme yapılmamıştır. O halde, davacının anasözleşmenin iptali yönünde açtığı bir davasının olup olmadığı irdelenmeden, bu hususta olumlu yada olumsuz bir karar verilmeden yazılı biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir. 2- Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir. SONUÇ: Yukarda (1) numaralı bentte açıklanan sebeplerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan sebeple sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 24.04.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi. Kaynak: Corpus Arşiv [Copyright © Ced Dağıtım Medya Yazılım - Corpus Mevzuat ve İçtihat Programı] |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
savunmanın yd kararı ile tebliği yönünde prensip kararı | sincap | Meslektaşların Soruları | 2 | 22-01-2007 17:15 |
Hakimlere Avukatlık Yasağının Genişletilmesi iptal Edildi | Armağan Konyalı | Hukuk Haberleri | 0 | 13-12-2003 09:18 |
Dava Konusun Genişletilmesi | Mağdur | Hukuk Soruları Arşivi | 4 | 01-03-2002 23:04 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |