|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
26-04-2002, 14:36 | #1 |
|
AŞ.YK'nda Toplantı Yetersayısı
TK.m.330/I: "Esas mukavelede aksine hüküm olmadıkça, idare mecslisinin bir karar verebilmesi için, azaların en az yarısından bir fazlasının hazır olması şarttır".
Bu hükme göre, 3 kişilik bir yönetim kurulunun toplanabilmesi için bütün üyelerin toplantıda bulunması zorunluluğu vardır. Eğer bir üye kasten toplantıya gelmiyorsa ne yapılabilir? |
26-04-2002, 14:50 | #2 |
|
Bağlantılı Olarak
TK.m.315/I: "...Bir azalık açılırsa, kanuni şartları haiz bir kimseyi geçici olarak seçip ilk toplanacak umumi heyetin tasvibine arz eder. Bu suretle seçilen aza, umumi heyet toplantısına kadar vazifesini yapar".
Bu hükümden, boşalan üyelik için ilk genel kurul toplantısına kadar gecici bir süre görev yapmak üzere YK tarafından üye seçilebileceği anlaşılmaktadır. Şimdi 3 kişilik bir yönetim kurulunda bir üye boşalmış ise, diğer iki üye, toplantı ve karar nisaplarına uygun şekilde "kurul" olarak mı toplanıp üye seçimi yapmak zorundadır? |
26-04-2002, 23:16 | #3 | |||||||||||||||||||
|
Ynt: AŞ.YK'nda Toplantı Yetersayısı
Merhaba, 3 kişiden oluşan yönetim kurulunun toplantı nisabının, yarıdan bir fazlası 2,5' dan 3' e tamamlanır görüşü Yargıtay' ın ve doktrinde bir kısım yazarın (mesela; İmregün) benimsediği görüştür. Ancak, Poroy-Tekinalp-Çamoğlu, 330. maddenin kasdının ''çoğunluk'' ilkesi olduğunu, kanunun ifadesinin başarısız olduğunu ve çoğunluk anlamında 3 kişilik bir yönetim kurulunda karar yeter sayısının 2 olması gerektiğini, bu anlamda 2 üye ile toplantı yapılıp karar alınabileceğini savunmaktadır. Diğer sorunuz ''Kasten bir üyenin toplantıya katılmaması'' hali önemlidir ve belirtmek gerekir ki; Yönetim kurulu toplantılarına katılmak Üyeler için bir yükümlülük olup, bu husus açıkça kanunda görevler arasında sayılmıştır. Toplantıya kasten katılmayan ve bu suretle yükümlülüğüne aykırı davranan Yönetim kurulu üyesi, ''kusurlu'' olacağından özellikle 336. maddenin 5. fıkrası icabı '' kanun ve esas mukavelenin kendilerine yüklediği sair vazifelerin kasden ve ihmal ile yerine getirilmemesi'' ne göre sorumluluğu düşünülecektir. Tabiki bunun dışında hakkın kötüye kullanılması genel hükmü her zaman için uygulanabilir bir hüküm olarak düşünülecektir. Yönetim kurulunun toplanamaması nedeniyle oluşacak zarardan kasden toplantıya katılmayan üye sorumlu olacaktır.. Ek sorunuza şu şekilde cevap verilebilecektir: Yargıtay ' ın yukarıya aktarılan toplantı nisabı esas alındığında, kurul oluşamayacağından haliyle yeni üye seçiminin kurul olarak değil, mevcut üyelerin katılımı ile hatta mevcut üyelerden sadece birisinin bile geçici üye atamasını kabul etmek zorunlu olacaktır. Gerçekten, 3 kişilik bir YK. toplantısına katılmayan bir üye nedeniyle, mutlak çoğunluğu aramayıp, kanun lafzına sıkı sıkı sarılarak ''azalarından ena z yarısının bir fazlası'' nı 2,5' tan 3 esasına bağlamak, kurulu kurul olmaktan çıkarmak anlamı taşıyacaktır. Bu şekilde 2 kişinin mevcudiyetini kurulun oluşmasına engel saymakla, kurul halinde karar almak zorunda olan YK. kurul olmaktan çıkarmış sayılacaktır. O halde, mevcut 2 üye Yargıtay kararı icabı, kurul olmayacağına göre, 315. maddenin anlamının da doğal olarak herhangi bir azanın (tek bir üyenin) geçici üye seçimini kabul etmeyi zorunlu kılacaktır. Ben Yargıtay' ın kararını gerçekçi ve doğru bulmuyorum. En azından 330. maddeyi lafzen yorumlamanın, 315. madde hükmünü anlamsız kılacağını, bu iki hükmün çelişmiş olacağını, 3 kişiden 2 sinin kararını 330. maddede kabul etmez iken, 315. maddede sadece 1 inin kararına zorunlu olarak değer vermekle ortaya çıkacağını belirtmek istiyorum.. Başka bir ifade ile 330. maddede reddedilen bir hususun, 315. madde emri icabı kabulenilmiş olunacağını, bunun ise mantıklı ve doğru olamayacağını söylemek istiyorum.. Selam ve saygılarımla.. |
20-05-2002, 14:27 | #4 |
|
TK.m.330/I'den kaynaklanan bu problemi çözmek üzere, toplantı nisabı için ana sözleşme düzenlemesi ile "yarıdan bir fazla ilkesi" yerine çoğunluk ilkesinin benimsenmesi mümkün olabilir mi?
Bir başka ifade ile TK.m.330/I kuralı emredici nitelikte midir? |
20-05-2002, 15:11 | #5 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Yukarıdaki cümle, maddenin emredici olmadığına işaret etmektedir. Bu yönde bir hüküm konulabilmelidir. Ek bir soru: Yönetim Kurulu Toplantılarında, üyeler ' in yetki kullanımında vekalet ' in mümkün olmaması hakkında düşünceleriniz nelerdir? TK.318/1' de yer alan ve aynen:
|
20-05-2002, 17:52 | #6 |
|
Reis Vekili- Vekalet
AŞ yönetim kurulunda vekaletle oy kullanılması yasaklanmıştır.
Sadece YK Başkanlığı görevine "başkanın bulunmadığı zamanlarda vekalet etmek üzere" bir başkan vekili seçilebilmektedir. Bu kural, başkanın bulunmadığı zamanlarda YK toplantısına kimin başkanlık edeceği konusunda bir kargaşaya yol açmamak düşüncesiyle öngörülmüş bir düzen hükmüdür. Burada başkan vekili, YK üyelerinden biridir ve başkanlığa vekalet ettiğinde de YK başkanının yerine oy kullanmamaktadır sadece onun yerine toplantıya başkanlık etmektedir. Yani bu durumda dahi vekalet (vekaleten oy kullanma) yasağının ihlalinden söz edilemez. Birden fazla başkan vekilinin teorik olarak mümkün olabileceğini düşünüyorum. Ancak bu konumda seçilecek kişilerin adını "başkan vekili" değil de belki "başkan yardımcısı" olarak isimlendirmek daha doğru olur. Bu başkan yardımcılarından hangisi toplantıya başkanlık ederse o zaman "başkan vekili" sayılacaktır. Tekrar vurgulamak isterim ki, başkan vekili başkan adına ve onun yerine (vekaleten) oy kullanan kişi değil, onun yerine toplantıyı yöneten kişidir. Selamlar... |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |