|
Hukuk Soruları Hukukçu olmayan üyelerimizin hukukla ilgili sorularına ayrılmış iletişim alanı. Lütfen Dikkat : THS bir hukuki danışmanlık sitesi değildir ve bu foruma da "hukuki danışma" niteliği taşıyan sorular yöneltilemez. Alanda soru sormadan önce lütfen Hukuk Soruları Alanı Kural ve İlkelerimizi okuyunuz. |
21-02-2011, 22:00 | #1 |
|
avukatlar neden yargıtay kararı ararlar?
merhaba sitenizi ara sıra takip ediyorum.bazen bu sitede avukatlar emsal karar arıyorlar.ben bunu merak ediyorum ceza davalarında daha önce verilmiş benzeri yargıtay kararlarının ne gibi faydası oluyor.belki soruyu yanlış bölüme yazıyorum ama cevaplarsanız sevinirim.herkese iyi çalışmalar..
[Site Yönetiminin Notu: KAHDEM alanından taşınmıştır] |
23-02-2011, 17:59 | #2 |
|
Bu soruyu gerçekleri saklamadan mı cevaplamak lazııım,yoksa bir takım şeyleri söylemekten sakınmak mı lazım bilemedim,fakat en kısa yoldan şöyle söyleyebiliriz ki,daha önce benzer konularda verilmiş bozma kararlarının hakime sunulması,sizin dosyanızda verilecek kararı da etkiliyor çoğu zaman..yargıtay kararları hakimler için (ya da adalet için mi diyelim??) çok önemli olduğundan sayın avukatlarımız da benzer kararları dilekçelerine ekliyorlar.
|
23-02-2011, 22:41 | #3 |
|
Bir de temyize giden dosya Yargıtayca incelenirken aynı zamanda hakime not veriyor. Bu not hakimin tayin ve terfisinde önem taşıyor. Bu sebeple kürsü hakimleri Yargıtay kararlarını dikkate alıyorlar. Bu sebeple dava dosyası ile ilgili Yargıtay kararı sunmak davalarımız için faydalı olabiliyor.
|
04-03-2011, 17:40 | #4 | |||||||||||||||||||||||
|
Stajyerken ağır cezada girdiğim bir davada hakim gerekçeli kararı vermek için on dakika oturuma ara verdi. Bu sırada diğer hakimlerin de fikrini sordu. Diğer hakimler ceza almaması yönünde fikir beyan ettiler ancak hakim olayla ilgili Yargıtay kararı olduğunu, bunun aksine davranamayacağını, eğer böyle davranırsa notunun düşeceğini belirterek Yargıtay'ın kararına uydu. Benim yadırgadığım bir durumdu bu ama belli ki hakimler ne kadar bağımsısız deseler de Yargıtay kararlarına bağlılar. Üzücü ama gerçek. |
04-03-2011, 18:13 | #5 |
|
Yargıtay kararları yukarıda da bahsedilen nedenlerle hakimi etkiler, ancak gerçek bir hakim, vicdani kanaatine göre vereceği karar, Yargıtay kararlarıyla paralel olmasa bile, kendi kararını verebilen hakimdir. Yargıtay kararını bozsa bile, direnme kararı verebilir. Sonuç olarak Yargıtaydakiler de hakimdir. Elbette onların kararları da tartışılabilir ve gerektiğinde bozulabilir.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu bunun için vardır.
|
05-03-2011, 02:10 | #6 |
|
İnanın ben de en başta bu soruyu çok merak ediyordum,madem Yargıtay kararları, İBKlar hariç bağlayıcı değil, o zaman üstadlarımız Yargıtay kararları hakkında neden bu kadar ısrarcılar diye?Ama sistemin işleyişi içine girince sorum cevap buldu. Aslında bu arayışın fazlası adaleti durağanlığa itebilir diye düşünüyorum.
|
06-03-2011, 00:59 | #7 |
|
Hakimler Yargıtay kararlarına endexlenmişler de ondan :-)
|
18-03-2011, 08:08 | #8 | |||||||||||||||||||||||
|
Hakimlerin bağımsızlığı ve teminatlı oluşu ilkesini bize sürekli empoze eden prof.hocalarımız niye olayın bu yönünü anlatmadı diye kızıyorum şu anda.Bir hakim kararını verirken adaleti değil de kendini düşünüyorsa zaten oradan mutlak adaleti aramamak gerek.Gerçekten üzüntü verici bir durum.. |
21-03-2011, 19:17 | #9 | |||||||||||||||||||||||
|
|
22-03-2011, 17:21 | #10 | |||||||||||||||||||||||
|
|
22-03-2011, 17:58 | #11 | |||||||||||||||||||||||
|
İdealist bir deyim belki ama biz genç hukukçular olarak bu sistemin devamı niteliğinde olduğumuz için birşeylerin değişmesi için elimizden geleni yapmamız gerekiyor. Eski bir reklamdan alıntı yaparak "Çok çalışmamız gerek çoook" |
23-03-2011, 13:18 | #12 |
|
Durum bizim vicdaniyetimiz, hakkaniyete göre karar veren hakim olmak da elimizde.Yargıtay kararları ikincil niteliklidir yani yardımcı kararlardır benzer bir somut olayda hakkaniyete uygun bi karar mevcut olabilir fakat olayda en ufak bi değişiklik bile kararın farklılaşmasına sebeb olur.Bir hukuk fakültesi öğrencisi olarak ilk defa sizlerden duyduğum bu gerçeği kınıyorum.Hakimlik vazifesi çok önemlidir ve böyle kişisel işler için kullanılmayacak kadar da kutsaldır.Kaldı ki hakkaniyete uygun davranamak hukukçu olmanın bir gereğidir.
|
25-03-2011, 23:35 | #13 | |||||||||||||||||||||||
|
|
26-03-2011, 19:19 | #14 | |||||||||||||||||||||||
|
Neticede "kanun bir"dir ama kanunun yorumu sadece kişiden kişiye değil, hukukçudan hukukçuya bile değişir. Eğer bu yorumları adaletin en tepe noktasında bir elde toplamazsanız, aynı olay için her mahkemede değişik bir karar vereceksiniz demektir ve bunun ne derece adaletli olduğu ve vatandaşın bunu nasıl değerlendireceği de ayrıca tartışılır. Hakimlerin Yargıtayın yerleşik kararlarına uymalarının beklenmesi, kişiden kişiye değişmeyen, her olayda aynı nitelikte olacak tek tip kararların verilmesini sağlar. Bu zorunluluğu gevşettikçe bu defa hakimden hakime değişecek birbirine zıt kararlarla karşılaşacaksınız demektir. Bu iki uç arasında dengeyi kurmak kolay değil ve açıkçası ibreyi bir yana doğru kaydırmak gerekiyorsa (en uç olmasa bile) "Yargıtay" yönüne doğru kaydırmanın daha uygun olduğuna da ben kendi adıma inanıyorum. Neticede evet Yargıtayın yerleşik kararları ve yorumları da yanlış olabilir, ki böyle pekçok kararla hergün karşılaşıyoruz ancak en azından bu yanlışı yapan bu alanda çok tecrübeli, hergün aynı tip olayın yüzlerce örneğini inceleyen ve başarıları nedeniyle bu makama gelmiş 6 yargıç. Bu yanlış yorumu, Türkiye'deki her yargıcın kendi inisiyatifleri ile yapmaları yerine, Yargıtay Dairesi'nin yapmasını kendi adıma tercih ederim. Meslek hayatımda adaletsiz olduğuna inandığım ve yanlış bulduğum belki yüzlerce karar gördüm ama bunlarında arasında belki de beni en çok etkileyen fotokopi kağıdı gibi tıpa tıp aynı 2 davanın birinin esastan kabul edilip, diğerinin esastan reddedildiği bir davaydı. Sadece konuları, delilleri, dilekçeleri, savunmaları vs. değil, tarafları dahi aynı bu iki davada böyle bir kararın çıkmasının tek nedeni ise, bir kararın bir Yargıtay Dairesine, diğerinin diğer Yargıtay Dairesine gitmesi ve bu iki dairenin konunun hukuki değerlendirilmesiyle ilgili birbirine zıt hukuki görüşlere sahip olmasıydı. Bu durumun "hakim özgürlüğü" kapsamında, her alt mahkemede yaşanması durumunda adaletin düşeceği kaosu düşünemiyorum. Yargı kanunları yorumlayan bir konumdadır ve bu yorumların ortak bir süzgeçten geçip belirli bir noktada toplanması adalete hizmet eden bir uygulamadır inancındayım. Mevcut yargı yapılanması içinde bu süzgeç görevini Yargıtay'ın yapması ise kaçınılmazdır. Her davanın gözden geçirildiği en tepedeki makamın elinden büyük süzgeci alıp, her hakimin eline küçük bir çay demliği süzgeci verirsek neler olabileceğini bence iki kez düşünmek gerekiyor. Not: Zırt pırt kapatılan (=Türkiye'den erişim engeli konulan) bir sürü internet sitesi esasen tam "hakim özgürlüğünün" sonucu. Yurtdışı sitelere erişim kararları sulh ceza hakimlerince verildiği ve Yargıtay süzgecinden geçmediği için bu kararlarda hiçbir standartizasyon yok ve bir hakimin kapatma kararı vermediği bir siteyi, yan odadaki hakim kapatabiliyor veya X sitesi kapatılıyorken, onunla aynı içeriğe sahip Y sitesi kapatılmayabiliyor. İnternet sitelerinin erişim engeli ile ilgili adaletin içinde bulunduğu kaos neden yargıda bir ortak akla ihtiyaç olduğunun da bence en güzel örneği. |
26-03-2011, 21:01 | #15 |
|
Sn.Admin'e katılıyorum.
Hukukta birlik ve standardizasyon onun toplumsallaşmasına ve meşruiyetine, hukukla bağlı toplum idealine hizmet eder. Hukuksal kararların yönü ve ibresi aynı konularda mahkemeden mahkemeye değiştikçe bundan hukuksal kesinlik zarar görür. Hukuku, tekdüze, renksiz hale getirmeyecek ve somut uyuşmazlığı kavramaya engel olmayacak oranda, Yüksek Mahkeme üzerinden standardize etmenin yarar ve gerekliliğine ben de inanıyorum. Saygılarımla. |
27-03-2011, 10:05 | #16 |
|
Yorumlarınız gerçekten de haklı olduğunuzu gösteriyor.Zaten yargıtay kararlarının amacı da budur.Fakat bunu abartan hakimlere denilecek bir söz yoktur yoksa elbette ki birlik için ve kendisinden daha tecrübeli olan yargtay kararlarına bakmak adına bu gerçekten önemli.Salt her somut olayda adeta bi kopyala yapıştır yargıtay kararlarını, olunca işin rengi değişir bence.Somut olayın özelliklerine bakarak buna karar vermek gerekmez mi sizce?
|
29-03-2011, 01:18 | #17 |
|
Sayın Admin'e değerli yorumu için sonsuz teşekkür ediyorum. Kendi mesajımı ve Admin'in mesajını okuyunca kendimi çok doğru bir şekilde anlatamadığımı fark ettim. Yargıtay'ın en önemli işlevlerinden biri de yargıda birliğin sağlanması olduğu gerçeği kaçınılamaz. Aynı durumlar için verilmiş iki zıt karar elbette hiç hoş olmaz.
Benim sıkıntım sırf Yargıtay'ın kararlarına ters düşmemek için hakimlerin kanaatlerine göre karar vermemesidir. Hakimlerin doğru oldukları inandıkları kararları vermek yerine, temyizde bozulur korkusuyla vicdanen rahat olmadan karar vermeleridir. Yakındığım durum puan sisteminin kurbanları olmalarıdır. Belki de hakimlerin verdikleri kararları Yargıtay daha önceki kararlarına ters düşmesine rağmen bozmayacaklardır. Hatta bir içtahatı birleştirme kararı çıkmasına vesile olacaktır. Ama hakimler vicdani kanaatlerine göre karar verirken Yargıtay'ın bozmasından korkarlarsa bir çoğumuzun çok yakındığı kararlar da değişmeden süre gider. İşte bunun için Yargıtay'ın hukuk birliğini sağlama işlevine aykırı olumsuz bir düşünce taşımaktan çok, bazı yanlışların düzeltilmesi adına değerli hakimlerin vicdani kanaatleri doğrultusunda karar verebilme özgürlüğünün oluşmasını istiyorum. Ama elbet de yanlış hesap Bağdat'tan dönecek, kararları verirken kanunlara aykırı hareket edilirse karar bozulacaktır. Dipnot:Bu internet siteside geçen her kelime, değerli üstatlarımızın her cümlesi, biz acemilere çok şeyler kattı. Belki de, okuldan çok daha değerli bilgiler edinmeme vesile oldu. Ne kadar teşekkür etsem azdır. |
30-03-2011, 22:48 | #18 |
|
Belirli yasa hükümleri vardır oldukları gibi uygulanmaları gerekir. Medeni kanun bu durumu açıkça belirtmiştir. Hakim kanunda açıkça belirtilmiş durumlarda, açıkça belirtilen hükmü uygulamak zorundadır. 'Yargıtay bu konuda kanunun açık hükmünden başka bir bir görüş açısı getiriyor, ben yargıtayın görüşüne uyarım, kanun hükmü ben ilgilendirmez ve bağlamaz' diyemez hakim.
Hakimin kanunun açık hükmüne uymak zorunda olduğu durumlarda bir avukatın 'Yargıtay kararı arıyorum' demesi bana abes geliyor. Özellikle söz konusu avukata: 'kanun senin belirttiğin duruma kesin ve yoruma kapalı bir açıklama getirmiş, bu konuda kanunun belirttiğinden başka bir uygulama hukuk mantığına uymaz, uymasığı için de Yargıtay'dan başka türlü bir karar zaten beklenilmez' dediğinde 'ben bu konuda yargıtay kararı arıyorum, senin dediklerin beni ilgilendirmez' cevabı ile karşılaşmak hukuk adına olmaması gereken bir durumdur benim düşünceme göre. Bir avukattan Yarıtayın'da kanunun açık hükmüne bağlı olduğu gerçeğini bilmesini bekliyorum. Bu aladaki 'avukatlar neden yargıtay kararı ararlar?' başlığını da belirttiğim şekilde algılıyorum. Yargıtay'ın belirli bir konuda nasıl karar verdiğini bilmek ve kanunun yoruma açık olduğu durumlarda 'Yargıtay Kararı' aramak ne kadar haklı ise, 'Yargıtay Kararı' beklenilmemesi gereken durmlarda 'Yargıtay Kararı' aramak ta o kadar abestir. Not: Bu mesajı yazmamın nedeni Sayın Av.Armağan Konyalı'nın 'Ölüm Cezasını Onaylıyor Musunuz? İdam Cezası Görüş Arşivi' alanına yazdığı bir mesaj. Mesajı dün okudum. Silindiği için mesajdaki nükteyi tam olarak verebileceğimi zannetmiyorum, buna rağmen anlatmaya çalışayım: Sayın Konyalı 'Ölüm Cezasını Onaylıyor Musunuz?' sorusuna şu soru ile karşılık veriyor: 'Bu konuda Yargıtay Kararı var mı? Teşekkür etmek istediğim mesajınız silindiği için teşekkür notu ekleyemedim Sayın Konyalı. THS Mizahının en iyi örneklerinden sayılabilecek nükteniz için 'Teşekkürler' Saygılarımla |
15-07-2011, 16:21 | #19 |
|
Çünkü hakimler de hep yargıtay kararı ararlar (ne yazık ki)
|
22-07-2011, 22:02 | #20 |
|
esasında etkili ve konuyla bağlantılı bir yargıtay (ibk.) ilgili dava açısından son derece faydalıdır fakat çoğu zaman hatta tüm davalarda tüm taraflar alakalı olsun olmasın bir karar eklemekte ve çoğu zaman gereksiz olmaktadır. işini bilen bir hakimin/ mahkeme bu kararlardan hangisinin alakalı olduğunu çözeceği mutlaktır.
|
24-07-2011, 17:04 | #21 |
|
Hakimlerin iş yükü çok olduğu ve dosyayı fazla inceleme zamanları olmadığı için avukatlar yargıtay kararları sunarak hakimlere davalarının haklı olduğunu göstermek isterler
|
25-07-2011, 16:32 | #22 |
|
yargı yükü hakimlerimiz için belliki fazla. İstihdam açığını hukukta yeknesaklığı sağlayan içtihatlarla yahut bilirkişi raporlarında aramak eksikliği kapatmanın bir yoludur diye düşünüyorum. Bu açıdan değerlendirildiğinde biraz istihdam ve istinaf yargısı hukuk hayatımıza hareketlilik katacaktır.
|
26-07-2011, 17:17 | #23 |
|
amerikan hukuk sistemini ucundan tutmak için
|
29-07-2011, 20:11 | #24 | |||||||||||||||||||||||
|
Tarafı olmadığım gazeteleri okuduğumda bu o gazetelerin tarafına geçtiğim anlamına gelmez. Ne varki sadece kendi bakış açıma uygun gazeteleri okursam kendi çerçevem dışında düşünüp diğer düşünceleri anlayamam, kendi sınırlı dünyamda ezberlerle döner dururum... Yargıtay kararları da avukatlar için böyledir. Birbirinden farklı Yargıtay kararları görmek, araştırmak, bakış açısını ve karşı tarafın düşünce tarzını önceden tahmin etme yeteneğini geliştirir ve zamanı da daha verimli kullanmamızı sağlar... Bizden önceki tecrübelerden, düşüncelerden yararlanmamızın ne sakıncası olur ki. Bazı konularda Amerika' yı yeniden keşfetmeye gerek yoktur. Tabi ki bilgileri kendi süzgecimizden geçirmek kaydıyla...Keşfedilmiş yerleri haritadan bulup, nerelerin keşfedilmemiş olduğunu düşünmek bize hız kazandırır. Kendi bakış açımıza uygun Yargıtay kararlarını kullanmamız da gayet doğaldır. Nasıl ki CMK' da uzman görüşü müessesesi kabul görmüş...Yargıtay da bir nevi uzmandır. Uzman görüşleri gibi Yargıtay kararlarının da bağlayıcılığı yoktur ama bir destektir. Bu da kolaycılık değildir kesinlikle. |
29-07-2011, 20:32 | #25 | |||||||||||||||||||||||
|
Yargıtay kararlarının da bağlayıcılığı yok mudur gerçekten? Saygılarımla |
29-07-2011, 20:48 | #26 | |||||||||||||||||||||||
|
Konu hakkında ki düşüncelerinizi okudum sayın Gemici, Yargıtay kararlarının ( İçtihadı birleştirme kararlarından bahsetmiyorum ) bağlayıcılığı yoktur gerçekten. Bağlayıcıymış gibi karar veren hakimler de bu gerçeği değiştirmez. Yanlış uygulamalar yanlış uygulamalardır, bağlanan hakimler ya da avukatlar bu kararların bağlayıcı kararlar olmasını sağlayamaz, sadece yanlış uygulama yapılmış olur. Benim bahsettiğim mutlaka bir Yargıtay kararı sunulması veya beklenilmesi değil...Ama bir görüş olarak avukatın kendi insiyatifiyle, Yargıtay kararı sunması da kesinlikle yanlış değil. Hakim sırf Yargıtay kararı diye bağlanıyorsa bu onun kusurudur. |
30-07-2011, 17:34 | #27 | |||||||||||||||||||
|
Avukatlar davalarını takip ederken, savunmalarını hazırlarken yargı kararlarından aynen hakimler gibi yararlanmalıdır ancak yargı kararlarının esiri olmamalıdır. Yargı kararları bilimsel görüş (doktrin) ile birlikte hukukun sadece yardımcı kaynakları arasındadır. Dolayısıyla yargı kararlarını hukuk sanmak, hukuka ihanet olur!
Bu iki hükmü iyi değerlendirmek gerekir. Son zamanlarda maalesef sadece içtihat programlarından hukuk öğrenilmeye başlandığı için, haliyle hukuk, yargı kararlarından ibaret görülür oldu. Oysa ne yazık ki yargı kararlarında da tutarlılık yoktur. Aynı dairenin birebir aynı konuda aynı gün iki zıt karar verdiği onlarca örnek var. Eskiden hukukçu avukatlar vardı, sonra İçtihatçı avukatlar da olmaya başladı... Bir de Cuma günü bir müvekkil adayından ilk kez duydum ve üzüldüm: Google'cu avukatlar da artık varmış... |
24-09-2011, 10:09 | #28 |
|
Her gün bunca dosyayı denetleyen Yargıtay kararları, süzülerek yerleşik bir hâl almıştır da ondan.
|
30-09-2011, 08:10 | #29 |
|
1.“Hüküm, yargıcındır. Yargıtay hükmün yargıcıdır”.
2.Hükmünü verirken uygulanacak yasayı ve maddesini belirleyen, yorumlayan ve “bilimsel görüşlerden ve yargı kararlarından” yararlanan yargıç, hükmün bozulmasından sonra, tarafların talebiyle, çoğunlukla “uyma” yönünde mi, “direnme” yönünde mi hüküm veriyor? 3.Genel olarak yargı organlarının verdiği kararlara “içtihat”, kararlarla oluşan hukuk ilkelerinin tümüne de “içtihat hukuku” denilmektedir. 3.1.Anglo-Sakson hukuk sistemi içtihat hukuku üzerine kuruludur. Bu ülkelerde hukuksal uyuşmazlıkların çözümünde, aynı ya da benzer durumlarda yargı organlarının daha önce ne şekilde karar verdikleri araştırılmakta ve uyuşmazlık o kararlarda belirtilen ilkelere göre çözümlenmektedir. 3.2.Kıta Avrupası hukuk sisteminde ise uyuşmazlıkların çözümünde önce yasaya başvurulur. Türk hukukunda da ilkin kanun, sözüyle ve özüyle değindiği bütün konularda uygulanır. Kanunda uygulanabilir bir hüküm yoksa, hâkim, örf ve adet hukukuna göre, bu da yoksa kendisi kanun koyucu olsaydı nasıl bir kural koyacak idiyse ona göre karar verir. Hâkim, karar verirken bilimsel görüşlerden ve yargı kararlarından yararlanır ( 4721 s.Türk Medeni Kanunu, Hukukun uygulanması ve kaynakları, m.1). 4.HUMK.nın 76.maddesi gereğince yargıç “ Türk Kanunlarını kendiliğinden uygular. Tarafların bildirdikleri vakıaları değerlendirerek uygulanacak hukuk kuralını bulup uygulamak; başka bir deyimle olayların hukuki nitelendirmesini yapmak hâkimin işidir. Bu nedenle hâkim tarafların bildirdikleri hukuki sebeplerle bağlı olmadığı gibi, taraflar hiçbir hukuki sebep göstermeseler de hukuki nitelendirmeyi yaparak hukuk kuralını uygular.” 5.Avukat içtihatları bilmeli, eleştirebilmeli ve içtihattan dönülmesini, içtihat yaratılmasını sağlayabilmelidir. 6.Yasa hükmünün uygulanış ve yorumlanışında birlik sağlanması, Yargıtay’ın varlık nedeni ve “hükmün yargıcı” olmasının doğal sonucudur. 7.Yasalarımızdaki açık ve buyurucu hükümlere rağmen, Türk Hukuk Sisteminde uzun zamandan beri “İçtihat Hukuku” ağırlık kazanmıştır. 8.“Avukatlar Yargıtay kararları bulmak zorunda bırakılmışlarsa” bunun nedenleri, öncelikle “Direnme kararları” ve sonuçlarında aranmalıdır. |
07-10-2011, 13:30 | #30 |
|
Şahsi kanaatim şöyle;
Düz yazı bir cümlenin ya da cümleler öbeğinin, farklı beyinler ve farklı vicdanlar tarafından okunması sırasında duygusal ve düşünsel farklılıklar ortaya çıkabiliyor. Örneğin, "Ali topu tut" cümlesi farklı bakış açılarından; 1. Ali topu tutmalı 2. Top Ali'nin uhdesine girmeli 3. Top Ali'nin ellerinin arasına girmeli vb. bir çok anlama ulaşabiliyor. Aslında temel mantık, Ali'nin topla olan ilişkisi. Ama farklı düşünsel ve duygusal durumlarda cümle farklı şekillerde algılanabiliyor, farklı bakış açılarıyla görülebiliyor. Yargıtay kararının aranmasındaki birinci amaç, düz yazı şeklindeki duygu ve düşünsel olarak kendini ifade edemeyen öbeği, tam olarak anlayabilmek. Yani, Yüksek Yargı organının bu cümleyi nasıl anladığını kavrayabilmek. Bu sebeple Avukatlar ve tüm diğer yargı mensupları, kanun cümlesinin Yüksek Yargı tarafından nasıl algılandığını ve bir olaya nasıl uygulandığını anlamak adına karar arar. Diğer yandan hukukta neredeyse hiç bir olay birbiriyle tıpa tıp aynı olamaz. ( Seri davalar harici ve genel anlamıyla Ceza Hukuku bağlamında) Bu durumda, benzetme yolu ile elimizde incelemekte ve çalışmakta olduğumuz olayın bir benzerinin ne şekilde Yüksek Yargıda sonlandığını araştırırız. Olayımızı, daha önce karar verilmiş bir olaya benzetmeye çalışır ya da varsa benzeyen yönleri bunları ön plana çıkarmaya çalışırız. Bu açıdan Yargıtay kararları işimize yaramaktadır. Tabi burada "duygusal" kısım devreye girer. Genel anlamda benzetme sırasında lastik gibi olan olay acaba bizim istediğimiz hizaya ne kadar çekersek gelir mantığı hareket halinde beynimizde dolanır. Ayrıca bazı kanunlarımız yıllarca ilk gün ki tazeliğini korur. Tabi tazelik derken, koruduğu tek şeyin cümle öbeğinin değişmemesi olduğunu anlatmak istiyorum. Ancak, günler ne kadar hızlı geçiyorsa, sosyal hayat ve ihtiyaçlarda bu oranda hızla değişir. Kanun metinleri zaman zaman sosyal hayat ve sosyal ihtiyaçları karşılayamaz veyahut pek uygulanan ya da kullanılan bir kanun değildir. Bu durumda, kanun çıkarma yetkisine sahip organların gözardı ettiği bu kanunların, sosyal hayata ve sosyal ihtiyaçlara göre yenilenmesi, kısaca yukarıda değinmiş olduğum "yorumlanması" kısmında Yargıtay kararları bizlere yol göstermektedir. Eskimiş ve işlerliği azalmış kanun maddeleri yerine, Yargıtay yerleşik içtihatları ile bu kanunlara yeni bir bakış açısı ve düşünsellik kazandırılır. Bu açıdan, kanunların düz yazı halinin olaylara ve günümüze uyarlanması, "eskimiş" ve işlerliği yitirmiş kanun metinlerinin sosyal hayata uyarlanması ve elimizdeki olayın sonlanmış bir davaya benzetilmesi aşamalarında Yargıtay kararları biz Avukatlara yardımcı oluyor kanısındayım. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Avukatlar Neden Siyah Giyer? | Doç. Dr. Özge Yücel | Hukuk ve Felsefe | 33 | 01-10-2012 13:15 |
Neden Avukatlar Öğretmenlik Yapmasın? | nanu | Hukuk Sohbetleri | 85 | 18-02-2010 16:41 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |