|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
08-10-2009, 15:06 | #31 | |||||||||||||||||||||||
|
|
08-10-2009, 15:08 | #32 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sayın Konyalı şu koyulaştırdığım cümleyi de söylemiş. Suat bey, esas itibariyle benim yazdıklarım genel ifadelerdir. "Olabilirlik" hususuna vurgu yaptım. Peşinen "olur" veya "olmaz" demek "çok doğru değil" dedim. Neden, enerji sarfetttiniz ki? |
08-10-2009, 15:20 | #33 | |||||||||||||||||||||||
|
Benim mesajımı alıntılayıp, "Sayın Admin'in görüşüne katılıyorum" derseniz, benim görüşüme katılmadığınızı sanmaktayım. O zaman da Sayın Admin'in hangii mesajına katıldığımı alıntılamak için uğraşıp, enerji harcıyorum. Eğer benim mesajımın bir bölümüne yanıt veriyorsanız bunu belirtip:" Bunun dışında Sayın Admin'in şu örneğindeki mesajına katılıyorum" derseniz, ben de yeniden cevap vermeye uğraşmam. Bu vesileyle bir şey daha söylemek istiyorum. Bazı forumlarda başıma geldi. Yine benim mesajım alıntılandıktan sonra, üye bir mesaj yazıyor. Ben "Yazdıklarınızın mesajımla ilgisi yok" deyince; "Ama ben size cevap vermek için değil; böyle bir olasılık olursa diye yazdım" diyor veya benzeri yanıtlar olabiliyor.Bunun üzerine ben cevap yazıyorum, o yazıyor; konu sapıp polemiğe dönüyor. Benim açımdan ise yorucu oluyor. Ben kime cevap veriyorsam, çok net cevap veriyorum. Hatta cevap vereceğim mesajı da parçalara ayırıyorum ki, tabiri caiz ise "kıvırmak" için yerim kalmıyor. |
08-10-2009, 15:21 | #34 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sayın Ergin, ben konu hakkındaki düşüncemi tek cümleyle ifade etmiştim . Sizin mesajlarınızı okuyunca ve hukuktan maada matematiksel yaklaşımınızı görünce;
Matematik konusunda da tartışabiliriz arzu ederseniz (diye düşünmüştüm ) Saygılarımla... |
08-10-2009, 15:28 | #35 | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Suat Bey, Yaşınıza nazaran maşallah çok enerjiksiniz, kabul ediyorum. Sayın Admin'in görüşüne atfen aynen şunu yazdım.
Dikkat ederseniz Sayın Admin, sizin gibi: "Olmaz!" dememiş. Veya keskin bir ifade ile "Olur!" da dememiş. "Olabilir!" demiş. Ben, Sayın Admin'in "olabilirlik" yönündeki beyanının isabetsiz olmayacağını belirtip, yine aynen:
şeklinde genel bir ifadede bulunmuştum. Hukuki tartışmalarda serinkanlı olmak gerekir. Kendinizi aşırı heder etmemenizi (naçizane) öneririm. |
08-10-2009, 15:46 | #36 | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Saim Bey hangi mesajımda olmaz demişim, dikkat ettiniz mi. Üstelik az önceki mesajımda da yeniden alıntıladım. Sayın Admin'in atıf yaptığınız mesajı şu değil mi:
Sayın Admin'in mesajındaki 2 paragrafı birlikte değerlendirin lütfen. Bu mesaja ben ne demişim:
Neresinde olmaz demişim. Hukuki tartışmalarda serinkanlı olmak önemli olabilir ama yazılmamış şeylere atıf da yapılmamalıdır. |
08-10-2009, 15:54 | #37 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Suat Bey, Ben sizin görüşünüz yanlıştır, bir başka değerli üyemizin görüşü doğrudur demedim ama bu son mesajınızda yazılmamış şeylere atıf yaptığımı söylediğiniz için, şunu belirtmek zorunda hissediyorum. 22 numaralı mesajınızda aynen:
Demişsiniz. Yukarıda da değindim, ben sizin yanlış görüşte olduğunuzu söylemedim. Sadece keskin ifadeler doğru olmaz demek istedim. Siz "nerede olmaz dedim?" diye sorduğunuz için alıntıladığım 22 numaralı mesajınızı okumanızı rica ediyorum. |
08-10-2009, 16:01 | #38 | |||||||||||||||||||||||
|
Yine aynı şeyi yaptınız. Son mesajda alıntısını yaptığınız mesajım Sayın Admin'in başka mesajına verdiğim bir yanıttı. İkisini alt alta alıntılayın, lütfen. En alta da, Sayın Admin'in katıldığınız mesajını alıntılayın. Sonra da ben hangi görüş için "olmaz"; hangi görüş için "olur" demişim, daha net anlaşılsın. 20'şer mesaj yazdıktan sonra, alakasız bir mesajdaki "olmaz"ı bir başka mesajla bağdaştırırsanız, böyle gereksiz bir polemik yaşarız. |
08-10-2009, 16:17 | #39 | |||||||||||||||||||||||
|
Peki diyelim, konu kapansın. Gereksiz tartışmayalım derim Suat Bey. |
08-10-2009, 16:21 | #40 | |||||||||||||||||||||||
|
Bence de... Bu mesajınıza katılıyorum. |
08-10-2009, 17:04 | #41 |
|
muacceliyet kaydı kesin bir süre bulunması halinde o sürenin bitimiyle devreye girer ve dönem sonuna kadarki tüm kiraları muaccel hale getirir. bunun için her hangi bir ihtar şartına gerek yoktur. doğrudan dönem sonuna kadarki tüm alacaklar acısından icra takibi yapılabilecektir.
|
22-07-2010, 13:28 | #42 |
|
Bu yanıtı utana sıkıla ekliyorum ama kendimi sormak zorunda hissediyorum,biliyorum buna mı takıldın diyeceksiniz..ben daha önce temerrüt nedeni ile tahliye davası açtım kazandım ama hiç muaccel ayların toplam kirası ile icra takibi açıp bu şekilde tahliye istemedim..şimdi kiracı 30 günlük sürede tüm kira bedellerini ödemez ise tahliye kararı çıkacak..bu kiracıdan dönem sonuna kadar olan bedelleri tahsil edeceğiz ve dönem ortasında bu adamı tahliye edeceğiz.peki dönem sonuna kadar icra yolu ile tahsil ettiğimiz kira bedelleri ne olacak..adam hem tahliye edilecek hemde tüm dönemin kirasını ödemiş olacak..pek mantıklı gelmiyor....biri bana açıklasın....
|
22-07-2010, 15:37 | #43 | |||||||||||||||||||||||
|
Benzer konu THS'de çok tartışıldı. 1- Av.Suat Ergin'in Görüşü: Sözleşme serbestisi gereğince," muacceliyet" şartına imza atan kiracı, usulüne uygun olarak kira kontratını fesh etmezse ya da sizin örneğinizdeki gibi, temerrüde düşerse; bakiye kira aylıklarını da ödemelidir. Bu B.K.na uygun bir durumdur. 2- Yargıtay'ın Görüşü: Yargıtay birçok kararında, "Evet kiracı bu paraları önce ödemek zorundadır. Ancak, kiralayan da boş durmasın, bir an evvel yeni kiracı bulsun ki zararın çoğalmasına yol açmasın(B.K. 43-44). Eğer yeni kiracı bulamıyorsa 2-3 aylık boşta kalan süre kadar kira aylığı alsın" demiştir. Doktrinde anımsadığım kadarıyla Sayın Av.Armağan Konyalı da bu görüşü savunmaktadır. Ama ben 2-3 aylık süreyi az bulmaktayım. Bitiğişimdeki daireyi 9 ay kiraya veremediler. |
23-07-2010, 09:28 | #44 |
|
sayın Ergin anlatmak istediğim şu; örneğin 2. aydaki kirasını ödemedi 12 aylık kirasını takibe koyduk tahsil ettik.Kiracıyı da 7. ayda tahliye ettik. 9. ayda da yeni kiracı bulduk.Ben buna takıldımbu süreçte kiralayan hem eski kiracısından tüm dönemin kirasını alıyor ve onu tahliye ettiriyor, hem de yeni kiracıdan aylık kira alıyor?adaletsizlik olmuyor mu?
|
23-07-2010, 09:38 | #45 |
|
Sebepsiz zenginleşme teşkil eder. Ödenmiş ise kiracı fazlasının iadesini talep edebilir. Diye düşünüyorum.
T.C. YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ E. 2005/13785 K. 2005/14587 T. 29.12.2005 • TAHLİYE TALEBİ ( Kiraların Yatırıldığı Banka Hesap Ekstresi Getirtilerek Ödemede Gecikme Olup Olmadığı Somutlaştırılarak Sonucuna Göre Karar Verilmesi Gereği ) • GECİKME TAZMİNATI TALEBİ ( Tahliye Talebi - Kiraların Yatırıldığı Banka Hesap Ekstresi Getirtilerek Ödemede Gecikme Olup Olmadığı Somutlaştırılarak Sonucuna Göre Karar Verilmesi Gereği ) • KİRA SÖZLEŞMESİNDEKİ KİRALARDAN BİRİNİN SÜRESİNDE ÖDENMEMESİ ( Kalan Kiraların Muaccel Hale Geleceği Koşulu Kira İlişkisinin Devamı Şartına Bağlı Olduğu ) • TAHLİYE KARARI ( Kesinleşmesi ve İnfazı Bekletici Mesele Kabul Edilerek Davanın Tahliye Tarihine Kadar Olan Kısım İçin Kabulü Gerekeceği - Kira Alacağı ) 2004/m.269 ÖZET : Dava, tahliye talebi ve gecikme tazminatı talebidir. Kiraların yatırıldığı banka hesap ekstresi getirtilerek ödemede gecikme olup olmadığı somutlaştırılarak sonucuna göre karar verilmelidir. Ayrıca, kira sözleşmesindeki kiralardan birinin süresinde ödememesi halinde kalan kiraların muaccel hale geleceği koşulu kira ilişkisinin devamı şartına bağlıdır. Bu nedenle ayrıca tahliye davası açıp, tahliyeyi sağlayan davacıya tahliye sonrası aylara ait kiranın ödenmesi kiralayanın sebepsiz zenginleşmesine yol açar. Bu durumda tahliye kararının kesinleşmesi ve infazı bekletici mesele kabul edilerek, davanın tahliye tarihine kadar olan kısım için kabulü gerekeceği de gözönünde tutulmalıdır. DAVA : Dava dilekçesinde tahliye, 58.225.050.000 lira alacağın aylık %10 gecikme tazminatı ile birlikte masraflarla davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kira alacağı yönünden kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir. Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: KARAR : Davacı 11.4.2005 tarihli dilekçesi ile; kendisine ait işyerini 5 yıl süre ile kiralayan davalı kiracı Ocak 2005 kirasını vaktinde ödemediğinden, sözleşme uyarınca kalan 37 ayın kirası muaccel hale gelmekle, davalının temerrüt nedeniyle tahliyesi ile 43.290 USD karşılığı 58.225.050.000 lira kira alacağının aylık %10 gecikme tazminatı ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı kiracı; taşınmazı yakında tahliye edeceğini, kirayı düzenli ödediğini, birkaç aydan beri işler sebebiyle ödeyemediğini, 5.000.000.000 lira depozito alacağı bulunduğunu savunmuştur. Davalı kefil, kefaletin devam etmediğini savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, taraflara delillerini bildirmek üzere süre verilmeden, ilk celse davanın tahliye talebi yönünden reddi, alacak yönünden kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Taraflar arasında kira sözleşmesi 1.4.2003 başlangıç tarihli olup, 5 yıl sürelidir. Davacı Ocak 2005 kirasının süresinde ödenmemesinden ötürü sözleşmenin 5.maddesi uyarınca kalan 37 ayın kirasının muaccel olduğu iddia edilmiş ve tahsili talep edilmiştir. O nedenle öncelikle kiraların yatırıldığı banka hesap ekstresi getirtilerek ödemede gecikme olup olmadığı somutlaştırılarak sonucuna göre karar verilmelidir. Ayrıca, kira sözleşmesindeki kiralardan birinin süresinde ödememesi halinde kalan kiraların muaccel hale geleceği koşulu kira ilişkisinin devamı şartına bağlıdır. Bu nedenle ayrıca tahliye davası açıp, tahliyeyi sağlayan davacıya tahliye sonrası aylara ait kiranın ödenmesi kiralayanın sebepsiz zenginleşmesine yol açar. Bu durumda tahliye kararının kesinleşmesi ve infazı bekletici mesele kabul edilerek, davanın tahliye tarihine kadar olan kısım için kabulü gerekeceği de gözönünde tutulmalıdır. SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 29.12.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. |
23-07-2010, 13:24 | #46 | |||||||||||||||||||||||
|
Bu durumun adaletsiz olacağı ve sebepsiz zenginleşmeye yol açacağı hususu Sayın Yücel Kocabaş tarafından eklenen Yargıtay kararı ile ortaya konulmuştur. Kiralayan tahliyeyi isteyip, sağladıktan sonra muacceliyet şartına dayanamamalıdır. Sözleşme ilişkisi sürdüğü müddetçe sözleşme serbestisi ve haliyle muacceliyet şartı söz konusudur. Ancak sözleşme ilişkisi tarafların ortak iradesiyle ya da kiralayanın istemi nedeniyle sona ermişse artık, sona erme ve tahliye tarihinden sonraki dönemde sözleşme serbestisinden de (dolayısıyla muacceliyet şartından) bahsetmek kanaatimce mümkün değildir. Kira akdinde mecuru, kira müddetince kiracının kullanımına terk etmek borcu kiralayanın asli edim borcudur. (BK.249, ve mefhumu muhalifine göre bkz. madde 252) Tam İki taraflı sözleşmelerde taraflardan birisi edimini ifa etmez ise, diğer taraf ödemezlik def'inde bulunmak hakkını -kanunen- haizdir. (BK.81). Dolayısıyla kiralayan kendi isteği ile kiracıyı tahliye ettikten sonra, sözleşmedeki muacceliyet şartına dayanamaz. Böyle bir talep BK.81 def'ine maruz kalır. |
03-08-2010, 15:41 | #47 |
|
Merhaba sayın meslektaşlar;
Benim sorum kira sözleşmesindeki muacceliyet ve tahliye şartıyla ilgili: -Kira sözleşmesinin hususi şartlar bölümünde şöyle bir madde bulunmakta: "Aynı dönem içerisinde kira bedelinin 2 ay arka arkaya ödenmemesi halinde, ödenmeyen aydan itibaren kontrat süresi sonuna kadar olan kira bedelleri muacceliyet kesbeder ve bu hal kiracı tarafından gayrimenkulün tahliyesi sebebi olarak peşinen kabul edilir" bu hükme dayanarak dava aşaması olmadan kiracıyı tahliye etme şansım var mı? Diğer sorum yine aynı kira sözleşmesinde kefilin sorumluluğuna yönelik: -Sözleşme 01.07.2009 başlangıçlı, kiranın her ayın 2. günü peşinen ödeneceği hükmü var. Yine hususi şartlar bölümünde kefilin kefaletinin müştereken ve müteselsilen olduğu yazılı.Borçlu hiçbir ayın kira borcunu ödememiş,yani 14 aylık kira borcu var aynı zamanda yeni dönem için 2 aylık kirayı ödemediği için önümüzdeki 10 ayın kira alacağını da istemeyi düşünüyorum.Sorun kefilin sorumluluğunun 24 ay için değil 12 ay için olması çünkü kira sözleşmesinin süresi 1 yıl olarak belirlenmiş. Kefile de takip yapabilmem için 2 ayrı takip mi açmalıyım(1. si hem kiracı hem kefil adına ilk yıl için, 2. si sadece kiracı adına 2. yıl için) yoksa borçlarını ayırıp tek takip açabilir miyim? |
03-08-2010, 15:46 | #48 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Dava aşaması olmadan kiracıyı tahliye etmek mümkün değil tabii ki?
|
29-10-2010, 11:38 | #49 |
|
3 Aylık Ödenmeyen kira ve muaccel hale gelen kiralar nedeniyle 13 örnek takip başlattık.Kiracı kiralananı boşalttığını iddia ederek itiraz etti.Ancak aslında usulüne uygun bir anahtar teslimi yok.
3 Aylık birikmiş kira ve muaccel aylar var takipte.İmzaya itiraz olmadığından icra mahkemesinde itirazın kaldırılmasını talep etmeyi düşünüyorum.Ancak kiracı kiralananı yakın zamanda boşaltmış,anahtar da teslim edilmemiş. Tahliyeye karar verilecek(usulüne uygun anahtar teslimi yok) fakat tahliye olacağı için muaccel kiralar tahliye kararından sonra yaklaşık 5 Aya denk gelecek.Sebepsiz zengileşme hususu ortaya çıkacak. İcra mahkemesinde, tahliyeye ve tahliye tarihine kadarki kira alacağı kadar takibin devamına mı demek gerekir? |
29-10-2010, 13:39 | #50 | |||||||||||||||||||||||
|
Usulüne uygun bir tahliye gerçekleşmediğini, kendiniz belirtmişsiniz. Bu durumda,henüz dava açmadan icra mahkemesindeki davanın ne zaman biteceğini nasıl kestirebilirsiniz. Davalının muhtemel kararı temyiz etmeyeceğini nereden bildiniz(Tebligat sorununa hiç değinmiyorum bile)? Ayrıca sözünü ettiğiniz şekilde jet hızıyla yargılama sona erse bile, "boşta kalan süreleri" mahsup etme hakkınız olacak. Bu nedenle sebepsiz yere hem kendinizi sınırlamış oluyorsunuz hem de "tahliye" talebi bakımından davanın "konusuz" kaldığını kabul etmiş oluyorsunuz. |
29-10-2010, 14:40 | #51 | |||||||||||||||||||||||
|
Her dava açıldığı tarihteki koşullara göre değerlendirilip, karara bağlanır. Bu itibarla davanın açıldığı tarihteki mevcut alacaklarınız için hüküm kurulacaktır. Haliyle davanın ikamesinden - karar verilinceye kadar işleyecek kira alacaklarınız için ayrı bir takip yapmanız gerekir, diye düşünüyorum. |
29-10-2010, 14:48 | #52 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Saim Bey,
denildiğine göre muacceliyet sözleşmesine dayanıldığını anlıyorum. O nedenle, cevabımda ısrar ediyorum. |
29-10-2010, 14:57 | #53 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Muacceliyet şartı olup olmadığı belirtilmemiş. Bu nedenle benim cevabım genel kurala dairdir. |
08-10-2016, 14:36 | #54 |
|
Müvekkil şirket araç kiralıyor ve kiranın peşin olacağı sözleşmede yazıyor.
2 aylık kira bedeli ödenmediği için muacceliyet şartı gerçekleşiyor ve sözleşme gereğince tek taraflı sözleşme fesh edilmiştir, araçları teslim et, sözleşme sonuna kadarki kira bedelini öde diye ihtarname keşide edilmiştir. Hem muaccel kira bedelleri hemde tahliye /teslim talep edildiğinde, teslim edilmesi halinde de gelecek ay kira bedellerinden sorumluluk devam ediyor mu? muaccel kira bedelleri cezai şart olarak mı kabul ediliyor? |
08-10-2016, 16:52 | #55 | |||||||||||||||||||||||
|
Nitekim bkz Yargıtay 3.HD 19.4.2010T. K.2010/6806: ".. Kaldı ki; kiralananın tahliye edildiği mahkemece de kabul edilmiş olup, kiralananı süresinden önce boşaltan kiracı taşınmazı kullanmadığı ayların kirasından muaccelliyet şartı sebebiyle sorumlu tutulamaz. Zira sözleşmede muaccel olması öngörülen alacak kira bedelidir. Kira bedeli ise kiralananın kullanılmasının karşılığıdır. .." Ancak ben (ve yukarıdaki içtihat da) olaya BK yönünden bakıyoruz, sizin olayınızda iki taraf da tacirse ve sözleşme TK gereğince değerlendirilecekse, farklı bir yorum çıkar mı emin değilim ama kişisel olarak aynı sonucun çıkacağını tahmin ediyorum. |
10-10-2016, 08:02 | #56 |
|
Sayın Admin, paylaştığınız karar için teşekkürler, görüşümde atıf yapabileceğim bir karar.
Sözleşmenin fesih ve cezai şart bölümünde yazıyor, 3 sefer gecikmeli kira bedeli ödenmesi halinde kiraya veren sözleşmeyi tek taraflı fesh eder, araçların iadesini ister ve bakiye kira bedelini kiraya verene cezai şart olarak öder. Bir an için tacir olarak kabul etsek bile TBK genel işlem koşullarına bire bir uyan bir durum, hakimin müdahale etmesi gerekir diye düşünüyorum... |
10-10-2016, 13:10 | #57 | |||||||||||||||||||||||
|
Eski BK zamanında da yeni TBK yürürlüğe girdikten sonra da, "Kira sözleşmesi kiracı aleyhine ağırlaştırılamaz". TBK 346 ıncı maddesine göre de "kira bedelinin zamanında ödenmemesi halinde ceza koşulu ödeneceğine...ilişkin anlaşmalar geçersizdir." Özetle, geçersiz bir şart için hakimin müdahalesi de sözkonusu edilemez. |
10-10-2016, 13:26 | #58 | |||||||||||||||||||||||
|
346. maddenin uygulamasının 2020'ye kadar şirketler açısında durdurulması da mı cevabınızı değiştirmez? |
10-10-2016, 13:59 | #59 | |||||||||||||||||||||||
|
Eski ve yeni Borçlar kanununu birleştirerek yazmıştım. Cevabımda ısrarcıyım. Not: Tabii arabanın işyeri olup, olmadığı da tartışmalıdır. "Şirketler" açısından değil, "işyeri kiralarında" 2020 yılına kadar ertelendi. |
10-10-2016, 15:55 | #60 |
|
BK 346 kanunun "Konut ve Çatılı İşyeri Kiraları"na İKİNCİ AYRIM altında düzenlendiği için araç kiralarına uygulanamayacağı görüşündeyim. Nitekim maddenin eski hali de BK'da değil, 6570 s.lı kanun içinde düzenleniyordu.
Öte yandan TK'nın uygulandığı bir sözleşmede "cezai şart" altında bu maddenin düzenleniyor olması da bence geçerli olmasına neden olabilir. İlk cevabımda arz ettiğim gibi maddenin nasıl düzenlendiği ve maddeyi getirirken tarafların amacının ne olduğunu tesbit etmek oldukça önemli aslında. Muacceliyet genel olarak borcun vadesinin gelmesi anlamında bir terimse de, eğer taraflar bunu cezai şart altında düzenlemişse asıl amaçlarının bir cezai şart tesbit etmek olduğunu söylemek de mümkün olabilir bence. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Kira alacağı, tehir-i icra, teminat, muacceliyet | Av. Gediz Eranıl | Meslektaşların Soruları | 14 | 18-04-2012 11:46 |
kira sözleşmesinde erken tahliyede cezai şart | ismet savaş | Meslektaşların Soruları | 16 | 06-09-2010 09:18 |
kira kontratındaki muacceliyet şartı.... | Av.Ayse E. | Meslektaşların Soruları | 10 | 18-04-2007 01:00 |
Kira Sözleşmesinde bir Madde Hakkında | Av.Cihan Nuri | Hukuk Soruları Arşivi | 2 | 19-02-2007 01:20 |
Kira Sözleşmesinde Teminat Mektubu | Ezgi TUGAY | Meslektaşların Soruları | 3 | 19-09-2006 20:17 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |