22-11-2009, 03:12 | #31 |
|
Bayram Hediyesi
Yağmurların içinden çıkıp gelsem Tüm ıslaklığımla sana, Bir bayram hediyesi olarak Bir gecelik umrumda olmasa bariyerler Kulaklarına sevda fısıldamak için. Tadını hiç bir sigaranın vermediği En âteşin bûseler kondursam Kalın dudaklarına. Düşlerinin içinden çıkıp gelsem, Tüm gerçekliğimle sana Bir bayram ulûfesi olarak Bir kerelik umurumda olmasa barikatlar Uyuyan gözlerine tebessüm etmek için Hiç bir sevimlinin zevk vermediği En nâzenin dokunuşlar bıraksam Dalgalı saçlarına Hani bayram sabahı çıkıp gelsem Tüm İsmailliğimle sana, Bir kurban müeyyidesi olarak Bir günlük umurumda olmaksızın bıçaklar Ellerinin boynumdaki sıcaklığını hissetmek için Hiç bir şeyin bu denli kendinden geçiremediği En derin duyuşlarımın resmini çizsem Efsûnlu bakışlarına. 21 Kasım 2009 |
22-11-2009, 12:47 | #32 |
|
"En derin duyuşlarımın resmini çizsem"
.... Çizmişsiniz bile. Ne mutlu bu kadar derinden sevilene. Tebrikler! |
22-11-2009, 12:53 | #33 |
|
Yüreğinize sağlık. |
22-11-2009, 15:02 | #34 |
|
Benim de çok hoşuma gitti.
|
22-11-2009, 22:10 | #35 | |||||||||||||||||||||||
|
|
23-11-2009, 22:00 | #36 |
|
Kendisine yazilan kisinin siire katkisi su yonde;
Yağmurlardan çıkıp gelsem Islaklığımla sana, bayramlık olarak Bir gecelik umrum olmasa bariyerler Kulaklarına sevda fısıldamak için. hiç bir sigarada bulunmaz tadı âteşin bûseler kondursam dudaklarına. Düşlerinden gelsem, gerçekliğimle sana bayram ulûfesi olarak Bir kerecik umrumda olmasa engeller Uyuyan gözlerine tebessüm etmek için. en nâzenin dokunsam Dalgalı saçlarına Bu bayram sabahı çıkıp gelsem Tüm İsmailliğimle sana, umurumda olmaksızın bıçaklar Ellerinin boynumdaki sıcaklığını hissetmek için. En derin duyuşlarımın resmini çizsem Efsûnlu bakışlarına. |
23-11-2009, 22:05 | #37 | |||||||||||||||||||||||
|
Hiçbir düzenleme, ilk halinin yerini alamaz. Çünkü aynı duygularla yazılması mümkün değil. O nedenle cevap: menfi. |
24-11-2009, 12:41 | #38 | |||||||||||||||||||||||
|
Senin şiirin yüz basar ona. Aynen ilet lütfen! |
24-11-2009, 13:50 | #39 |
|
Bence de o harika şiiri, yapılan düzeltmeler bozmuş.
|
24-11-2009, 17:31 | #40 |
|
Evet, ben de genel görüşe katılıyor, oyumu düzeltilmemişe veriyorum.
Kısacası, düzeltmeler düzeltmemiş. Keramet sevilende değil, sevende imiş. Ne mutlu sevene. |
02-12-2009, 01:03 | #41 |
|
Sayın Münzevi, şiirleriniz oldukça güzel; duygulu ve içten, ince ve narin. Ayrıca ve yalnızca biraz fazla tevazu göstermişsiniz.Eleştiri beklemişsiniz, katkımız olacaksa eleştiririz. Ama güzel şiirlerin yani yürekten yazılan şiirin eleştirilecek yönünü bulmak zordur bence, olsa olsa şekil oturmamış olabilir. Benim şiir bilgim yok diyorsunuz ama şiir ve şairler hakkında bilgi verebiliyorsunuz, şiir yazmanın öğretildiği bir okul var da bizim mi haberimiz yok? Şaka şaka, kızmayın. Şairler alıngan olur, neme lazım.
Örneğin ben şiir yazamam ya da yazamayacağımı düşünüyorum,ama güzel şiirden anlarım.Ayrıca itiraf etmeliyim ki şiirlerinizden birinde kullandığınız bir satır (hadi iki satır olsun - ama tamamı değil- bitirebilirsem eğer, bir öyküme esin kaynağı oldu, daha ne olsun) Şiirlerinizde ve yanıtlarınızda kullandığınız dil biraz ağır. Şiirlerinizde bu biçimi tercih etmeniz seçiminizdir bir şey diyemem. Fakat bu dil bilginizi Türk Hukuk Sitesi kanun dili türkçeleştirme konusunda kullanabilir, katkıda bulunabilirsiniz. Sizin bu konuda oldukça faydalı olabileceğinizi düşündüğümü söyleyebilirim. Sağlıkla kalın. |
18-12-2009, 20:14 | #42 |
|
sayın münzevi, ilham perileriniz o iki satıra mı gizlenmişti?
|
19-12-2009, 18:33 | #43 | |||||||||||||||||||||||
|
Hangi satir acaba sn Ozkan? |
19-12-2009, 20:30 | #44 |
|
Sayın Münzevi; Öncelikle,"satır" tanımıma büyük bir incelikle aynı tanımla karşılık verdiğiniz için teşekkür ederim. Bu inceliği bir şairden bekleme testine girdiğim için de kusuruma bakmayın.(özel mesajınızda bana herhangi bir bilgi verme amacı bile taşımayan " mısra" düzeltmenize karşın)
Siz büyük bir şair olabilirsiniz, bu düşüncemi tekrar yinelemek isterim.Özellikle Hecr-i Suzan içindeki dörtlükleriniz çok ilgi çekici çok güzel. Zaten yazdıklarınızın her biri çok güzel. Hangi satır diye sormuşsunuz. Neden söyleyeyim ki! Daha öyküm bitecek, ben beğeneceğim, yayımcı bulacağım, editör beğenecek ya da o gün sağ tarafından kalkacak, yayımlanacak , beğenilirse satacak, siz de o satırlar için alıp okuyacaksınız. bana da kolay gelsin deyip, sakın umutsuzluğa düşürmeyin. Hoşça kalın, saygılarımla. |
19-12-2009, 20:48 | #45 | |||||||||||||||||||||||
|
Hasa! Kendimi zem ederim ki; sair degil, hele hele buyuk hic degiliim. Topuklu ayakkabinin ustunde yukseldigini sanirken, alcalanlardanim ve boylece... Bekleme testinizden, misra, satir ihtilafindan henuz bir sey anlayabilmis degilim.Meraminiz daha belig olsa daha guzel olur. Oyku calismalarinizda size icten basari dileklerimi gonderiyorum. |
19-12-2009, 21:38 | #46 |
|
İlk mesajımda şiir dizeleri için kullanılan "mısra" tanımına yanlışlıkla "satır" deyip, yanlışlığımı farkettiğm halde düzeltememiştim. İkinci mesajımda ise aynı yanlışlığı bu kez bilerek sürdürdüm. Yanıtınızla şairliğin sadece dil bilgisi birikimi ile değil hataları yüze vurmayan, incelikli tavır da gerektirdiğini gösterdiniz.
Siz mi bilmiyeceksiniz bu bilgi ile edebiyatta mısra ya da satır farkını beni konuşturuyorsunuz. |
23-12-2009, 19:33 | #47 |
|
TEMIZLE BENI
Adımlarım insansız kalabalık sokakta, Lambaların olmadığı, Bekçilerin uğramadığı, Köpek seslerinden azad, Nereye varılır kestiremeden İşte şu kaldırımsız sokakta Liyakatsiz mültecilere teslim oldum, Temizle beni ey yağmur! Varsın tutulsun sol kolum Aşkın öldüğü, meşkin sömürüldüğü İsyancılar sokağında Hançer saplar her çağırılışta Meryem ismi, sükutun huzurunda Çamura bula beni ey toprak, Varsın taşlasınlar Masumiyetin boğazlandığı Kan kırmızısı sokakta Bütün ebyad siyaha çaldı Maideler haram Çığlıklarım gelir çarpar mabed duvarına Yeniden dirilt latifelerimi, ez cümle hücrelerimi! Varsın divane bellesinler Kezzap kokan bu sokakta 19 Aralık 2009 Istanbul |
09-02-2010, 22:20 | #48 |
|
DİNLE
Ey bilge, Tapınağı olmayan bir mü'mininim ben senin, İşte bu yüzden ya, İmanımın ispatına hacet yok, Biatım ne zaman başladı sorma bana, Zira hangi cenin bilir ne zaman düştü döl yumurtaya? 9 Şubat 2010 Maze Hill |
09-02-2010, 22:38 | #49 | |||||||||||||||||||||||
|
"İspatsız tasdik değil mi iman" Biat etmişsek gerisi yalan. |
09-02-2010, 23:50 | #50 | |||||||||||||||||||||||
|
Süper! |
11-03-2010, 09:02 | #51 |
|
SALİHA
Maşuklar derceder “Ehliyetsiz bir liyakâtsizsin” Öyle ise; Yirmi iki sonrasına kondurduğu Aşk bûseleri bir hezeyan Genç yaşı, ahirde heyelan Aşka ehliyetim yok, Meşke liyakâtim, Kuyuların etrafında dolaşır Mecali tükenir düşerim, Yıllar var Mısır’dan gelen kervanı beklerim Farkettim yirmi altı yıl sonra Kendimi sevmeyi unutmuşum Maşuklara seranâtlar yazmaktan Unutmuşum özünde herşeyin aslını, Erken kalkan, küçük misafiri Kadının hayalinde tek, Şehvetinde bir tek erkek Üryan geldi, öncekilerden arınarak Ne bir ziyan, ne bir nişan bırakarak Öpmeleri vücuduna dövme deyü nişanlayarak Erkek..! ‘An’ da beş yüz kadını sevebilen hilkât! Senden kızım olsun der zihayat Öbürüne de eş zamanlı müsavî döner Sana “sen varsan öteki yok ” der, Ona “hataydı, düzelteceğim” serdeder Kadın, ne diyorlar bak! Seni görmeyenler cürüm işlemiş Nur-u âyânı imişsin onların Gel görki gençmişsin, Bırakır gidermişsin, belki de aldatır Hepsi yalan, kara carşafa dolan! Aldı esrarını, edebini Mesnevi’den Sanır mısın ki kuyruk verir yedi perçemden Kendinle karıştırma gafil-ü cahil Değil yedi, yetmiş geçse ömründen Sâliha girer, sâdıka çıkar her mevsimden. 11 Mart 2010 Greenwich |
11-03-2010, 09:18 | #52 | |||||||||||||||||||||||
|
"Çok beğendim" demek yetmeyecek. Teşekkürler. |
09-04-2010, 18:33 | #53 |
|
KESİRLİ AŞK
Düzinelerce adam sevdim, düzinelerce Asûdece Hepsini aynı anda sevmedim ya Hiç biri bir demet çiçek vermedi çocuksu ellerime Şaşacak bir şey yok Vermedi işte Haya etmedim, hatırlattım düzinesine Yazıyorum size Ya Lale devri kapanacak yirmi altının sonunda Ya Laleler yeşerecek Horpeşteli Arnavut Halil mezarından kıs kıs güle dursun Üsküdar’dan ya yiğitoglu yiğitler çıkacak Daha Damat İbrahimler katledilecek ya da Dîl’ ü dilimden anlayan var mı? Çocukluğumdan beri kesirli aşk Böldüm ve böldüm bitmedi Dağıttım ve dağıttım tükenmedi İçimden çıkmazsa delireceğim Dünyaya getirmeli bunu Hatırlayan varya, hatırlanan bir de (1) İşte onu (1)Zekeriya 9 Nisan 2010 Münzevi Aldgate, Goulston Street |
26-04-2010, 20:07 | #54 |
|
DOKUZLUK
Bu ağlayan şehirde münzevî Hüzne mümessil söğüt agaçlarıyla dansta Kuzeyi güneyden ayıran köprüde yerli Victoria'da ecnebî Ecnebî mi dedim? Evet, dokuz öncesi bu şehre bastığı yer Pati ayaklar büyüdü Penceresi cennete bakan çilehanemde Sevda fısıldamanın haram olduğu Züleyha yüreği düştü Kan düştü, gözyaşı düştü Dokuz dul kadından beter sürçtü Sürçtü mü dedim? Evet, sînesi mağma “Ben sana Belkıs olurum Sen bana Süleyman ol yeter” Mürted-i aşk “Işığı öğretilerde aradım İsminizdeymiş meğer” Bu ağlayan şehirde mefkûre Tırnakları kırık güvercinlere eşlikte Tren garında bir kitapçıda dîvane-i kütüb Dîvane-i kütüb mü dedim? Oysa bir çocuklu dul olsa daha değerli olacaktı Hay Allah, çocuğu olmamış, hiç evlenmemiş dahası Özün sözü şu; Selahaddin ordusuyla gelse Lorenzo rönesans vaad etse Bilirim, Kabuk bağlamaz yaram. Bu ağlayan şehirde. Münzevi 24 Nisan 2010 Holborn |
28-04-2010, 23:32 | #55 | |||||||||||||||||||||||
|
Sözün özü: Hüzünlü evet; ama heybetli! Yüreğinize,kaleminize sağlık. |
15-07-2010, 18:25 | #56 |
|
Ve... den önce tuluğ eden bukağı
Ve...den sonra fazlına eren sır AKILLI Bugün, yarın, belki de ertesi Korkarım konuşmaya başlamaktan Dudaklarımda damlalarla kan Üskut, vakit er Dikenlerimi çıkarmasını bilmezken Bir akıllı gelir şifa olur Bir ikaz daha ve ağlayan kan Mürekkebim döküldü Kalemim tıngır Parmaklarım felç Dilimde sürgü Bu kadar yokken ve bu kadar hiçken Sırlarımı fena halde ifşa edesim var Huysuzluğum bu yüzden Körsem de gördüklerim var Kadifeden ses Zümrütten yüzük Min eseris sücüd Parmaklıklar ardında nurdan haleler Elbisesizken tırnaklarıma bakarım Ben mahfazalara alışkınım Nasıl gelirim size hayasız müeyyideler Sizden kaçarken yakalandığım Tavzifsiz mürebbiyeler Ölüp gitsem de testimde dökülmeyen sular kalacak Toprak dile gelmezse kimse okuyamayacak Musa merakından ölse nafile Bundan böyle Hızır müebbed susacak Siz iyisimi katrinalara sorun beni Derseki kadın dediğin ağzının ayarını bilmeli Bağlum'da bir mezara gömün gitsin beni Münzevi 9 Temmuz 2010 Yavuz Selim / İstanbul |
16-07-2010, 20:53 | #57 |
|
DOĞUYA EVLATLIK
Batı’nın çoçuğuyum Babam batılı, mamam hepten batılı Batı’da doğdum Avrupa’nın Roma’dan sonra incisi Boncuk şehirde O da ne? Batacak mıyım yoksa bu gemide? Şair meyhanesinden içilen mey Çatı katından yatağıma gülümseyen şems Yapışan rüzgar silüetime Bulutlarımdan yağan yağmur Sizlere batmayan dost dedim Peki hepsi neyime? Batı, batı, batı, yıkılın efendiler! Hepsini unutun Beni Doğu’ya evlatlık verin Anam dolu, babam dopdolu olsun Ya da durun Anam Meryem babam İsa olsun İntizarım içimdeki Şems’in Pir’ine Kitaplardaki adam Çıkacak sayfalardan Boyuna ya da enine Heybetiyle zuhur edecek, Vahiy inse tuz buz olacak dağlar Sizden bir aşk tuluğ edecek Münzevi Mayıs 2010 Wimbledon |
16-07-2010, 21:19 | #58 |
|
İTİDAL
Olmaya çalıştığım Emrolunduğum İyi bir kul, saliha bir kadın, sadık bir aşık Trafik memuru durdurur yeşilde Mutedil ol kadın! Peçe çek gözlerine bakma kara kara Gülüşünü hapset huzurumda Utanmak ta neyin nesi Arsızca otur karşımda Felç olman yetmez, Mesafeler kafi değil Sen en iyisi mutedil olma Müfrit ol! Belki sözüm yerini bulur Öyle ya Attığım tokat sebebin olur Ey yeryüzü! Şikayetim var Serin ve selametli su Pamuk bulutlar On bin metre yukarınızda Meşk-i mey yudumluyorum Kırmızı kırmızı gülümsüyorum Ram iken ruhunuza Ben nar'ım Fil hakika ben aşk'ım Evet zerre utanma yok Kahrolası kibrim bu işte Bir fezayım İki sema Ne varsa yaşadığım Sezayım 15 Temmuz 2010 Sema |
17-07-2010, 12:53 | #59 | |||||||||||||||||||||||
|
sözcük kifayetsiz. |
04-09-2010, 10:14 | #60 |
|
VERASET
Haberler kötü Kuzeyde ateş var, Güneydoğuda boğan sular Yer gök ceset doldu Kalan sağlar kerpetenlerle soldu Kurtarır mı ağlayan simalar duvarda Eller semada Bembridge tepesini öpedursun alnım sarhoşça Bir ulak gelir yılan dolar boynuma sıkıca Değil mi ya İki ay sonra gitti ardından Suçluyorsan Sancıların için, affet geç geldim Karpuzu ağzına er vereydim Ölmeden beş kez öldüm Hadi ordan!... diyeceksen Yalanım yok Beş ayrı yataktada yoktum Ve şimdi sen beşin beşi Ruhu kabzedilen Misafirlikten münzevice göçen Kalk ve kulak ver Varis olmak zor zanaat Ehl-i manaya ram olmayı beklerken Vesikalık fotoğraf değil derdim Üstume devleri yükleyip gittiler Tasasız iken ve hep kendimken Kirli çıkılar çıksın kirinden Hacata say olanlar içsin bize düşen inden 18.08.2010 Raynes Park |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Buyrun Burdan Yakın, Sönmesin Ama | Av.H.Sancar KARACA | Site Lokali | 265 | 02-09-2015 18:37 |
sigaraya yakın markaj | NİLGÜN SEYMEN | Site Lokali | 9 | 07-04-2007 16:34 |
yakın tarihlerde farlı kıymet takdirleri hk. | su. | Meslektaşların Soruları | 1 | 04-04-2007 13:06 |
Tck Ve Medeni Kanun Çelişkisi-Yakın ERTÜRK | Av.Habibe YILMAZ KAYAR | Kadın Hakları Çalışma Grubu | 0 | 22-11-2003 09:14 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |