|
T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2002/8182
Karar No: 2003/794
Tarih: 27.1.2003
DAVA : Taraflar arasında görülen davada ( Bergama Asliye Hukuk Mahkemesi )' nce verilen 31.1.2002 tarih ve 2001/395-2002/45 sayılı Kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin alacağına karşılık davalıların keşideci ve lehdar oldukları çeki aldığını, davalıların ricası üzerine çekin arkasının yazdırılmayarak beklendiğini, ödenmemesi üzerine icra takibine başlandığını, itiraz üzerine açılan itirazın kaldırılması davasının red ile sonuçlandığını, davalıların çek bedelini ödememiş olduklarını ileri sürerek, 2.750.000.000.-TL.nın davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı Önder, çek bedelinin nakit ve başka çeklerle ödenmiş olduğunu, borcu kalmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Davalı Kooperatif, davacının eşine davaya konu çekin verildiğini, ödenemeyince bu çek yerine iki adet çek verilmiş olduğunu ve bunların ödendiğini savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve dosyadaki belgelere göre, davanın TTK.nun 644. maddesine dayalı olduğu, bu davanın davacı tarafından ancak kendi cirantasına karşı açılabileceği, davalılar ile akdi ilişkisinin bulunmadığı, bu davanın çek keşidesinden 1,5 yıl sonra açılmış olduğu anılan madde şartlarının bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, Türk Ticaret Kanununun 644. maddesine göre açılmış sebepsiz iktisap davasıdır. Davacı vekili müvekkilinin alacağına karşılık dava dışı kooperatiften ciro yolu ile aldığı çeki, keşideci ve lehdar olan davalıların isteği üzerine bankaya ibraz etmediğini, yaptığı icra takibinin de neticesiz kaldığını ileri sürerek, bu dava ile alacağına kavuşmak istemektedir. Çeke dayalı müracaat hakkı düşmüş olan hamilin alacağına dava yoluyla kavuşabilmesi için önünde iki seçenek bulunmaktadır. Hamil ya doğrudan temel borç ilişkisine dayanarak bir tahsil davası açacak yada TTK.nun 730/14. bendi yollaması ile çeklerde de uygulanması gereken ve aynı Yasa'nın 644. maddesinde düzenlenmiş bulunan sebepsiz iktisap davası yoluna başvuracaktır. Davada davacı hamil ile davalılar keşideci ve lehdar arasında bir temel borç ilişkisi bulunmadığından davacı davasını münhasıran çeke dayandırmıştır. Türk Ticaret Kanununun 644/1. maddesine göre zamanaşımı veya kanuni muamelelerin yapılmaması nedeniyle poliçedeki hakkı düşmüş olanların bu davayı açacağı hükme bağlanmıştır. Yine aynı maddenin son fıkrası cirantaya karşı böyle bir davanın açılamayacağını belirtmiştir. Dolayısıyla ibraz süresi içerisinde muhatap bankaya ibraz edilmeyen çeklerde hamil, keşideciye ve diğer çek borçlularına çeke dayalı müracaat hakkını kaybetmekte ancak Türk Ticaret Kanununun 644. maddesi uyarınca sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak keşideciye karşı dava hakkı bulunmaktadır. Somut olayda davalılardan Önder davaya konu çekte lehdar ve cirantadır. Yukarıda anılan ilkeler doğrultusunda bu davalıya karşı TTK.nun 644. maddesine dayanılarak dava açılması mümkün bulunmayıp, mahkemece verilen red kararında bu davalı yönünde isabetsizlik bulunmamakta ise de, diğer davalı kooperatif, davaya konu çekin keşidecisi olup, bu davalıya karşı TTK.nun 644. maddesine göre dava açılması mümkündür. Bu itibarla anılan bu davalı yönünden de davanın pasif husumet yönünden reddi doğru olmamıştır. Öte yandan davalı kooperatifçe davaya cevap dilekçesinde söz konusu çekin zamanaşımına uğradığı öne sürülmüş ise de, ne bu dilekçede ne de yargılamanın daha sonraki bir aşamasının da iş bu davanın TTK.'nun 644. maddesinde bahsedildiği gibi 1 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açılmadığı yönünde bir def' i öne sürülmemiştir. Zamanaşımı savunmasının bir defi olması nedeniyle resen dikkate alınmayacağı gözetilmeden mahkemece davacının bu davalı yönünden zamanaşımı nedeniyle reddi de doğru bulunmamıştır. O halde, mahkemece bu davalı yönünden iddianın incelenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması isabetsiz olmuştur.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün ( BOZULMASINA ), ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 27.1.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Lehdarın hamil olması dolayısı ile ve söz konusu ilişki soyut borç ilişki olduğu için yetkili hamil esas borç ilişkisine dayanmaksızın sebepsiz zenginleşme davası açabileceğini düşünüyorum. Altı çizgili kısım işinize yarayacaktır. İyi çalışmalar..
|