Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Davadan Feragat Halinde Vekalet Ücreti Sorunu

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 29-01-2009, 19:45   #1
casper

 
Varsayılan Davadan Feragat Halinde Vekalet Ücreti Sorunu

Sayın Meslektaşlarım.
Davacı Vekili olduğum bir davadan ilk duruşma tarihinden önce sunmuş olduğumuz dilekçe ile feragat ettik. Davalı tarafın feragat tarihine kadar vekili yoktu ve feragat beyanımız tarihinden iki gün sonra davalı taraf vekilinin dosyaya vekaletnamesini sunduğunu ve yokluğumuzda duruşma yapıldığını, ilk oturumda davalı taraf lehine vekalet ücreti verilmesine dair hüküm kurulduğunu gerekçeli kararın tebliği ile öğrendim. Kararı temyiz etmeyi düşünüyorum ancak konuyla ilgili emsal bir karar bulamıyorum ve de meslektaşlarım farklı görüşler sunuyor. Konuyla ilgili düşünce ve yardımlarınızı paylaşırsanız memnun olurum. İyi çalışmalar...
Old 30-01-2009, 11:22   #2
abay

 
Varsayılan

Sorun, feragatin ne şekilde yapıldığıdır. Hakkın özünden feragat anlamında bir işlem varsa, vekalet ücreti verilebilir. Ancak, feragat kelimesi kullanılsa bile asıl ortaya konulmak istenen iradenin davayı geri alma olduğu anlaşılıyorsa, sulh havasının hakim olduğu ve bu nedenle vekalet ücreti takdir edilmeyeceğine ilişkin kararlar mevcuttur. Olayda feragate ilşikin, karşı tarafın bir beyanda bulunmadığından bahsedilmesi, haricen ödeme nedeniyle davadan vazgeçildiğini düşündürmektedir. Ancak davanın açılmasına sebebiyet verilmesi hususu davacı için de uygulanmaktadır ve ilk celsede feragat halinde yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemektedir. Aşağıdaki karar buna ilişkindir.

T.C. YARGITAY
5.Hukuk Dairesi
Esas: 1989/14756
Karar: 1989/3235
Karar Tarihi: 20.02.1989
ÖZET: Davacı dava açtıkdan sonra idare dava konusu parayı ödemiş olduğundan davacı davasından feragat etmiştir.Davacı bu nedenle dava açmakta haklı olduğundan ve ilk celse davadan feragat ettiğinden davalı vekiline ücreti vekalet takdir edilmemesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.


(1086 S. K. m. 94)
Dava: Taraflar arasındaki kamulaştırma bedelinin ödenmesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Feragat nedeniyle davanın reddine dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı idare vekili yönünden süresinde verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla dosyadaki belgeler okundu iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: Davacı dava açtıkdan sonra idare dava konusu parayı ödemiş olduğundan davacı davasından feragat etmiştir.

Davacı bu nedenle dava açmakta haklı olduğundan ve ilk celse davadan feragat ettiğinden davalı vekiline ücreti vekalet takdir edilmemesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

Davalı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde olmadığından usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA 20.02.1989 gününde oybirliği ile karar verildi.
T.C. YARGITAY
11.Hukuk Dairesi
Esas: 2002/5324
Karar: 2002/10089
Karar Tarihi: 07.11.2002
ÖZET : Kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan alacağın rücuen tahsili istemine ilişkindir. Davalı sigorta şirketi, dava açıldıktan sonra ödemede bulunmuş ve bu ödeme nedeniyle davacı tarafından 27.09.2000 tarihli ibraname ile davadan feragat edilmiştir. Davalı sigorta şirketi, dava açılmasına sebebiyet vermiştir. Davacı ise dava açmakta haklıdır ve açtığı dava sonucunda haksız çıkmış da değildir. Bu durum karşısında mahkemece, davalı sigorta şirketi yararına vekalet ücreti takdir etmenin mümkün bulunmadığı gözetilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekir.


(6762 S. K. m. 1301) (818 S. K. m. 386)
Dava: Taraflar arasında görülen davada Anamur Asliye Hukuk Mahkemesi'nce verilen 05.12.2001 tarih ve 2000/153-2001/404 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Ata Durak tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Karar: Davacı vekili, davalıların maliki ve zorunlu trafik sigortacısı bulundukları aracın %75 kusurlu olarak çarpması sonucu, müvekkil şirkete kasko sigortalı aracın uğradığı ( 915.766.000 ) TL.nın sigorta ettirene ödendiğini, TTK.nun 1301. maddesi uyarınca onun haklarına halef olunduğunu ileri sürerek ( 686.824.500 ) TL.nın ödeme tarihinden itibaren faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı Hasan G. vekili, müvekkilinin kusursuz olduğunu, talep edilen tazminat miktarının fahiş olduğunu, davalı sigorta şirketi vekili, müvekkilinin temerrüde düşürülmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalı sürücünün 6/8 kusurlu bulunduğu, talep edilebilecek tazminat miktarının ( 649.324.500 ) TL. olduğu, davalı G...1 Sigorta A.Ş.nin 15.11.2000 tarihinde ( 528.220.000 ) TL.nı davacıya ödediği, bu meblağ düşüldükten sonra ( 91.104.500 ) TL.nın diğer davalı Hasan Gedik'ten tahsili gerektiği gerekçesiyle, davalı sigorta şirketi aleyhine açılan davanın reddine, ( 91.104.500 ) TL.nın ödeme tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalı Hasan G.'ten tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili, temyiz etmiştir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Ancak dava, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan alacağın rücuen tahsili istemine ilişkindir. Davalı sigorta şirketi, dava açıldıktan sonra ödemede bulunmuş ve bu ödeme nedeniyle davacı tarafından 27.09.2000 tarihli ibraname ile davadan feragat edilmiştir. Davalı sigorta şirketi, dava açılmasına sebebiyet vermiştir. Davacı ise dava açmakta haklıdır ve açtığı dava sonucunda haksız çıkmış da değildir. Bu durum karşısında mahkemece, davalı sigorta şirketi yararına vekalet ücreti takdir etmenin mümkün bulunmadığı gözetilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, yazılı olduğu şekilde karar verilmesi, bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç: Yukarıda ( 1 ) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ( 2 ) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 07.11.2002 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Old 21-05-2009, 14:47   #3
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan abay
Sorun, feragatin ne şekilde yapıldığıdır. Hakkın özünden feragat anlamında bir işlem varsa, vekalet ücreti verilebilir. Ancak, feragat kelimesi kullanılsa bile asıl ortaya konulmak istenen iradenin davayı geri alma olduğu anlaşılıyorsa, sulh havasının hakim olduğu ve bu nedenle vekalet ücreti takdir edilmeyeceğine ilişkin kararlar mevcuttur. Olayda feragate ilşikin, karşı tarafın bir beyanda bulunmadığından bahsedilmesi, haricen ödeme nedeniyle davadan vazgeçildiğini düşündürmektedir. Ancak davanın açılmasına sebebiyet verilmesi hususu davacı için de uygulanmaktadır ve ilk celsede feragat halinde yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemektedir. Aşağıdaki karar buna ilişkindir.

T.C. YARGITAY
5.Hukuk Dairesi
Esas: 1989/14756
Karar: 1989/3235
Karar Tarihi: 20.02.1989
ÖZET: Davacı dava açtıkdan sonra idare dava konusu parayı ödemiş olduğundan davacı davasından feragat etmiştir.Davacı bu nedenle dava açmakta haklı olduğundan ve ilk celse davadan feragat ettiğinden davalı vekiline ücreti vekalet takdir edilmemesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.


(1086 S. K. m. 94)
Dava: Taraflar arasındaki kamulaştırma bedelinin ödenmesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Feragat nedeniyle davanın reddine dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı idare vekili yönünden süresinde verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla dosyadaki belgeler okundu iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: Davacı dava açtıkdan sonra idare dava konusu parayı ödemiş olduğundan davacı davasından feragat etmiştir.

Davacı bu nedenle dava açmakta haklı olduğundan ve ilk celse davadan feragat ettiğinden davalı vekiline ücreti vekalet takdir edilmemesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

Davalı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde olmadığından usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA 20.02.1989 gününde oybirliği ile karar verildi.

Sayın abay,
Mesajınızın yukarıda alıntıladığım bölümü, http://www.turkhukuksitesi.com/showp...51&postcount=7 adresindeki Av.Can Doğanel'in yanıtının aynısı. Hatta kopyala/yapıştır yaptığınız için olacak, sayın Doğanel'in yazım hatası bile mesajınızda aynen duruyor ("ilişkin" yerine "ilşikin" yazılmış). Bir mesajdan alıntı yaptığınızda kaynağı belirtmeniz, en azından meslektaşınıza saygının gereğidir diye düşünüyorum.
Old 22-05-2009, 02:10   #4
Nusret

 
Varsayılan

Peki ilk duruşmada davacı asıl da gelmiş ve sulh nedeniyle davadan feragat ettiğini huzurda söyleyip imzası da alınmış ise, davacı vekili lehine vekalet ücretine karar verilmesi gerekmez mi?
(Not-1: Masraf ve vekalet ücreti istemediğine dair bir beyan yoktur.)
(Not-2: Hakim, davalı vekilinden vekalet ücreti istemediğine dair imzalı beyan da aldı. Bu da benim lehime ücrete karar vermeyeceğinin bir göstergesidir diye düşünüyorum.)
Old 22-05-2009, 16:45   #5
casper

 
Varsayılan

Sayın Nusret, sizin bahsettiğiniz olayda anladığım kadarı ile davacı ve davalı vekili mevcut olup davacı asil de ilk duruşmaya katılarak davasından feragat etmiştir. Böyle bir durumda davadan feragat beyanı davanın reddi sonucunu doğuracağı için davacı vekili lehine avukatlık ücretine hükmedilmeyeceği şüphesizdir. Davalı vekilinin ücret istemediğine dair imzası olmasının sizin lehinize ücret takdir edilmemesi ile bir alakası yoktur. Bu husus davadan feragatın sonuçları ile ilgilidir.


Old 22-05-2009, 20:51   #6
Nusret

 
Varsayılan Feragatin sebebinin bir önemi yok mu?

Bizim davadaki feragat, sulh nedeniyle yapılmış bir feragattir. Gerçek durumun sulh olması ve sulhün gerek asılın beyanı ile veya durumdan anlaşılması ile ortaya çıktığı ve feragat eden davacının masraf ve ücret de istemediğini beyan etmediği olaylarda, davanın haklılığı nedeniyle davacı vekili lehine vekalet ücretine karar verilmesi gerekmez mi? Benim yine böyle bir davamda, Kartal 1. İş Mahkemesi'nde birkaç yıl önce ücrete karar verilmişti.
Old 16-07-2009, 12:22   #7
casper

 
Varsayılan

Kararı temyiz ettim ve Yargıtay 6. HD. dosya hakkında BOZMA kararı verdi. Olması gereken de bu idi İyi çalışmalar dilerim.
Old 04-01-2010, 17:44   #8
avukatizmir

 
Varsayılan Yargıtay 6. HD. Kararı

Alıntı:
Yazan casper
Kararı temyiz ettim ve Yargıtay 6. HD. dosya hakkında BOZMA kararı verdi. Olması gereken de bu idi İyi çalışmalar dilerim.


Sayın Casper,

Söz konusu kararı koymanız mümkün mü?
Old 04-01-2010, 18:52   #9
Av. Eyüp KATI

 
Varsayılan

Feragat karşı tarafın rızasının aranmadığı ve tek taraflı olarak dilekçe sunulmakla kendisini ifade eden bir durumdur. bu nedenle feragat etmiş olduğunuz tarihte bu hususa ilişkin davanın reddine karar verilmelidir. bu tarihte vekil yok ise bu tarihten sonra sunulacak vekaletin de hukuken bir hükmü olamayacağı kanaatindeyim.
Old 04-01-2010, 18:57   #10
casper

 
Varsayılan

Sayın Eyup,
Konuyla ilgili teşhisleriniz doğrudur. Yargıtay kararında da aynı hususlar vurgulanmıştır. Foruma dosya eklemeyi bilmediğim için ilgili kararı malesef ekleyemedim. İlginiz ve yardımlarınız için teşekkür ederim.
Old 02-08-2010, 11:59   #11
Av.Engin Yeşil

 
Varsayılan

Bu konuyla ilgili bir yargıtay kararıda ben buldum davada temsil edilmesi gerektiği belirtiliyor.

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU


Esas No.
2006/8-114
Karar No.
2006/136
Tarihi
05.04.2006


İLGİLİ MEVZUAT
1086-HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU (HUMK)/94/95
1136-AVUKATLIK KANUNU ( AK )/164


KAVRAMLAR
ZİLYETLİĞE DAYALI TESCİL
FERAGAT
AVUKATLIK ÜCRETİ


ÖZET
DAVA, ZİLYETLİĞE DAYALI TESCİL İSTEMİNE İLİŞKİNDİR. DAVA FERAGAT NEDENİYLE REDDEDİLDİĞİNE VE DAVALI AVUKAT MARİFETİYLE CEVAP LAYİHASI VERİLMİŞ VE BU ŞEKİLDE DAVADA TEMSİL EDİLDİĞİNE GÖRE; DAVA TARİHİNDEKİ AVUKATLIK ASGARİ ÜCRET TARİFESİNİN 7. MADDESİ HÜKMÜ UYARINCA DAVALI YARARINA AVUKATLIK ÜCRETİ TAYİNİ GEREKİRKEN BU HUSUSTA OLUMLU VEYA OLUMSUZ BİR KARAR VERİLMEMİŞ OLMASI KANUNA AYKIRIDIR


Taraflar arasındaki "Tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Osmaniye Asliye 1.Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 15.10.2004 gün ve 776-725 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 8.Hukuk Dairesinin 14.1.2005 gün ve 9015-265 sayılı ilamı ile;

( ... Hüküm Avukatlık ücreti yönünden temyiz edilmiştir. Dava dosyasının esasa kaydı ve davalı taraf adına çağrı kağıdı çıkarılmasından sonra davacının isteği üzerine, karşı tarafın görüşü alınmadan, oturum gününden önce dosya ele alınarak davacının vazgeçme beyanına dayanılarak davanın reddine karar verilmiş ise de, davalı taraf avukat marifetiyle cevap layihası düzenleyerek dosyaya sunmuştur. Bu açıklamalar karşısında dava feragat nedeniyle reddedildiğine ve davalı avukat marifetiyle cevap layihası verilmiş ve bu şekilde davada temsil edildiğine göre; dava tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7. maddesi hükmü uyarınca davalı yararına Avukatlık ücreti tayini gerekirken bu hususta olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş olması Kanuna aykırıdır... ),

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, zilyetliğe dayalı tescil istemine ilişkindir.

Davacılar, 1.10.2004 tarihli dava dilekçesi ile dava konusu taşınmazın tapusuz olduğunu ileri sürüp, zilyetlik, irsen intikal ve imar ihyaya dayalı olarak adlarına tescilini istemişlerdir.

Mahkemece davanın açıldığı gün tensip yapılarak ilk duruşma günü olarak 16.12.2004 tarihi belirlenmiş ve taraflara tebligat çıkarılmıştır.

Davalıya çıkarılan tebligat 11.10.2004 tarihinde tebliğ edilmiştir.

Davacı vekili 15.10.2004 tarihli dilekçe ile mahkemeye başvurarak, davayı açarken sehven Tapu Sicil Müdürlüğünü hasım gösterdiklerini belirterek, Maliye Hazinesine karşı dava açma haklarını saklı tutarak, Tapu Sicil Müdürlüğüne karşı açtıkları davadan feragat ettiklerini beyan etmiştir.

Mahkemece davalı tarafa haber verilmeksizin davacının talebi ile aynı gün ( 15.10.2004 tarihinde ) arızi olarak duruşma açılmış, feragat nedeniyle davanın reddine, talep olmadığından vekalet ücreti konusunda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Özel Dairece yukarıda açıklanan nedenlerle karar bozulmuş, mahkeme ilk hükmünde direnmiştir.

Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 94. maddesinde feragat veya kabul eden taraf mahkum olmuş gibi mahkeme masraflarını ödemeye mecbur olduğu, 95. maddesinde ise, feragat ve kabulün kati bir hükmün hukuki neticelerini doğuracağı açıklanmıştır.

Davalı davayı bir avukat vasıtasıyla takip etmişse; mahkeme, davadan feragat eden davacıyı, davalıya vekalet ücreti ödemeye de mahkum etmelidir. Bu vekalet ücreti Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hükmedilir. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 6. maddesinde ise; davacı, delillerin toplanmasına ilişkin ara kararının gereğinin yerine getirilmesinden önce davadan feragat ederse, tarife hükümleriyle belirlenen ücretin yarısına mahkum edilmesi gerektiği ifade edilmiştir.

Bilindiği üzere çekişmeli yargıda kural olarak duruşma yapılması zorunludur. Kanunun gösterdiği istisnalar dışında hakim tarafları dinlemeden veya iddia ve savunmalarını bildirmeleri için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez. ( HUMK.m.73 )

Buna göre, hakim iddia ve savunma haklarını kullanabilmeleri için ( Anayasa m.36 ) tarafları duruşmaya çağırmak zorundadır. Fakat taraflar çağrıldıkları duruşmaya gelmek zorunda olmadıkları gibi, zorla da getirtilemezler.

Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 195. maddesine göre; davaya cevap süresi 10 gün, 4353 sayılı Kanuna tabi kamu kuruluşlarında ise 30 gündür. Her ne kadar Anayasa Mahkemesi 2.12.2004 gün ve 2001/216 E. 2004/120 K. sayılı olup, 21.10.2005 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanan kararı ile 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 432. maddesinde kamu kurumları için öngörülen 30 günlük temyiz süresini iptal etmişse de, 195. maddenin Milli Güvenlik Konseyi zamanında değiştirilmesi nedeniyle bu maddeye yönelik iptal istemi konusunda mahkemenin yetkisizliğine karar verdiğinden, HUMK. 195. maddesindeki 30 günlük cevap süresi yürürlüktedir.

Çekişmeli yargıda duruşma ve taraf teşkili yapılmadan karar verilmemesi yönündeki genel kuralın istisnası HUMK.m.7 de açıklanmıştır. Burada mahkemenin önüne gelen davada açıkça kendisinin görevli olmadığı anlaşılıyorsa, duruşma yapılmadan görevsizlik kararı verebilecektir.

Somut olayda; böyle bir durum da söz konusu olmadığından, mahkemenin davalı idareye yasaca tanınan 30 günlük cevap süresini beklemesi gerekir. Eğer tayin edilen duruşma gününden önceki bir tarihte duruşma yapılabilmesi için her iki tarafın birlikte başvurup bir tarih belirlemesi ve hakimin de bunu uygun görmesi gerekir. Bu koşul oluşmadan yanlardan birinin başvurusu ile diğer yanın Anayasal savunma hakkını kullanmasına imkan vermeden yargılama yapılması usule ve yasaya aykırı olacaktır.

Öte yandan somut olayda söz konusu olan durum Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda açıklanan yada Yargıtay İçtihatları ile kabul edilen davalıya vekalet ücret ödenmesinin gerekmediği istisnai durumlar arasında da değildir.

Hal böyle olunca, tensibi yapılıp, davalı taraf adına tebligat çıkarılmasından sonra davacının talebi ile, davalının görüşü alınmadan oturum gününden önce dosya ele alınarak duruşma açılıp, davacının feragat beyanı nedeniyle davanın reddine karar verildiğine, davalı Hazine vekilinin ise cevap dilekçesini yasal süresi içinde mahkemeye göndermesine göre, davalı taraf lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 6. maddesi gereğince vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, bu yönde olumlu yada olumsuz bir karar verilmemesi usul ve yasaya aykırıdır.

Bu nedenle Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 05.04.2006 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
Old 18-03-2015, 15:00   #12
Av.Duygu Işık Behrem

 
Varsayılan

Konuya ilişkin açık bir karar bulmak zor. Başımıza benzer bir olay geldi ve karar ararken aşağıdaki kararı buldum. İleride yararlanabilecek meslektaşlarım için eklemek isterim.

T.C.YARGITAY 19. HUKUK DAİRESİ
E. 2010/9753 K. 2010/12602 T. 4.11.2010


• GENEL KREDİ SÖZLEŞMESİNE DAYALI ALACAĞIN TAHSİLİ ( İtirazın İptali - Dürüstlük Kuralının Somut Davada Belirlenen Feragat Hükümleri Karşısında Uygulama Alanı Bulunmadığından Feragate Bağlı Davalı Yararına Vekalet Ücreti Takdir Edilmesi Gerektiği )
• DÜRÜSTLÜK KURALI ( Davada Belirlenen Feragat Hükümleri Karşısında Uygulama Alanı Bulunmadığından Feragate Bağlı Davalı Yararına Vekalet Ücreti Takdir Edilmesi Gerektiği )
• FERAGAT ( Tek Taraflı Bir İrade Beyanı Olup Bunun Geçerliliği İçin Davalı ve Mahkeme Tarafından Kabul Edilmesine Gerek Bulunmadığı )
• YARGILAMA GİDERLERİ ( Davada Belirlenen Feragat Hükümleri Karşısında Uygulama Alanı Bulunmadığından Feragate Bağlı Davalı Yararına Vekalet Ücreti Takdir Edilmesi Gerektiği )
1086/m.417
ÖZET : Dava, Genel Kredi Sözleşmesine dayalı alacağın tahsili için girişilen icra takibine vaki itiraz üzerine açılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Feragat tek taraflı bir irade beyanı olup, bunun geçerliliği için davalı ve mahkeme tarafından kabul edilmesine gerek bulunmadığı, feragat eden davacının, dava da davayı kaybetmiş gibi, H.U.M.K.nun 417. maddesine göre yargılama giderlerinden ve bunun içinde yer alanvekalet ücretinden sorumlu olduğu, dürüstlük kuralının somut davada belirlenen feragat hükümleri karşısında uygulama alanı bulunmadığından feragate bağlı davalı yararına vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiği gerekçesiyle davalı vekilinin icra dosya sına yaptığı itirazı geri aldığı ve bu davalı yönünden takibin kesinleştiği ve davanın konusuz kaldığı anlaşılmakla karar verilmesine yer olmadığına, davalı Mustafa K. hakkındaki davanın feragat sebebiyle reddine, koşulları bulunmayan kötüniyet tazminatı isteminin reddine karar verilmesi isabetlidir.

DAVA : Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükümün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Dava, Genel Kredi Sözleşmesine dayalı alacağın tahsili için girişilen icra takibine vaki itiraz üzerine açılan itirazın iptali istemine ilişkindir.

Davalı Fikret Ü. vekili, icra takibine yapılan itirazın 2.2.2010 tarihinde geri alındığını, davanın konusuz kaldığını, davacı yandan yargılama gideri, icra inkar tazminatı ve avukatlık ücreti talep etmeyeceklerini beyan etmiştir.

Davalı Mustafa K. vekili cevabında, müvekkilinin ilamsız takibe konu borcun, asıl borçlusu yada kefili olmadığını, takip alacağına konu kredinin teminatı olarak verilen ipotekli taşınmazın maliki olduğunu, davacı tarafından başlatılan icra takibinde müvekkilinin borçlu gibi gösterilip, haciz işlemi yapılmasının haksız ve kötüniyetli olduğunu savunarak davanın reddi ile davacının tazminata mahkum edilmesini istemiştir.

Davacı vekili, 30.9.2009 havale tarihli dilekçesinde davalı Mustafa K. hakkında açılmış bulunan davanın atiye bırakılmasını. 2.12.2009 tarihli dilekçesinde ise adı geçen davalı hakkındaki davadan feragat ettiğini bildirmiştir.

Mahkemece davacının, davalı Mustafa K. yönünden 2.10.2009 tarihi itibariyle feragat dilekçesi mevcut olup, bu tarih itibariyle adı geçen davalının veya vekilinin davaya yanıt vermediği belirlenmiş ise de, feragat tek taraflı bir irade beyanı olup, bunun geçerliliği için davalı ve mahkeme tarafından kabul edilmesine gerek bulunmadığı, feragat eden davacının, dava da davayı kaybetmiş gibi, H.U.M.K.nun 417. maddesine göre yargılama giderlerinden ve bunun içinde yer alan vekalet ücretinden sorumlu olduğu, dürüstlük kuralının somut davada belirlenen feragat hükümleri karşısında uygulama alanı bulunmadığından feragate bağlı davalı Mustafa K. yararına vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiği gerekçesiyle davalı Fikret Ü. vekilinin icra dosya sına yaptığı itirazı geri aldığı ve bu davalı yönünden takibin kesinleştiği ve davanın konusuz kaldığı anlaşılmakla karar verilmesine yer olmadığına , davalı Mustafa K. hakkındaki davanın feragat sebebiyle reddine, koşulları bulunmayan kötüniyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı, davalı Mustafa K.'ye dava dilekçesi tebliğe çıkmadan 12.10.2009 tarihinde adı geçen davalı hakkındaki davadan feragat etmiştir. Feragat kati bir hükümün hukuki sonuçlarını doğuracağından dava ortadan kalkmış sayılır. Davalı Mustafa K. feragatten yaklaşık beş ay sonra 18.2.2010 tarihinde vekil aracılığı ile davaya cevap vermiştir. Feragat tarihinde davalı Mustafa K.'nin vekile temsili söz konusu bulunmadığı gözden kaçırılarak yazılı gerekçe ile davalı Mustafa K. yararına vekalet ücretine hükmolunması doğru olmayıp, kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istenmesi halinde reddine, 4.11.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynak: Kazancı İçtihat Bankası
Old 18-03-2015, 15:25   #13
casper

 
Varsayılan

YARGITAY
6. Hukuk Dairesi
ESAS KARAR
2009/2586 2009/5855
.
YARGITAY ILAMI

Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tahliye davasına dair karar davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü;
Dava işyeri ihtiyacı nedeniyle tahliye istemine ilişkindir. Mahkemece feragat nedeniyle davanın reddine ve davalı yararına vekalet ücretine karar verilmiş, hüküm vekalet ücretine hasren davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davadan feragat iki taraftan birinin neticei talebinden vazgeçmesidir.(HUMK md.91) Davadan feragat davacının mahkemeye karşı yapacağı tek taraflı bir irade beyanı ile olur. Feragatin tamamlanması için davacının feragat beyanının mahkemeye ulaşması yeterli olup, geçerliliği için bunun davalı ve mahkeme tarafından kabul edilmesine gerek yoktur. Davadan feragat ile dava konusu uyuşmazlık sona erer. Bu nedenle mahkeme henüz feragat nedeniyle davanın reddine karar vermemiş olsa bile davacı feragatten dönemez, feragati ile bağlıdır.
Olayımıza gelince; Davacı tarafından 28.10.2008 tarihinde dava açıldıktan sonra 15.12.2008 tarihinde verilen dilekçe ile davadan feragat edildiği bildirilmiştir. Feragat dilekçesinin verildiği tarihte davalı taraf vekil ile temsil edilmemekte olup, davalı vekili 18.12.2008 tarihinde vekaletname sunularak davaya katılmıştır. Mahkemece her ne kadar davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmiş ise de, feragat beyanı mahkemeye ulaştığı andan itibaren hüküm ifade edecek olup, bu tarihte kendisini vekille temsil ettirmeyen davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenle temyiz itirazlarının kabulü ile HMUK.nun 428 maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 18.6.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Karşı Vekalet Ücretinin Takibinde İcra Vekalet Ücreti Sorunu mslmklvz Meslektaşların Soruları 13 06-01-2017 01:43
davadan ferahatta vekalet ücreti justitia Meslektaşların Soruları 3 17-11-2008 23:48
takipten feragat-vekalet ücreti avukat1980 Meslektaşların Soruları 4 20-02-2008 17:09
feragat halinde vekalet ücreti ??? Aybüke Kağan Meslektaşların Soruları 8 15-10-2007 11:59
Asilin Davadan Feragati - Ücret Sözleşmesi - Vekalet Ücreti AV.SONER GÜMÜŞKAYA Meslektaşların Soruları 8 07-10-2007 17:25


THS Sunucusu bu sayfayı 0,19961405 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.