|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
24-07-2009, 16:30 | #1 |
|
Yetkili İcra Müdürlüğü'ne gönderme talebi
İyi günler,yetki itirazının kabulünden sonra bu kararın kesinleşmesine binaen 10 gün içerisinde yetkili icra müdürlüğüne icra dosyasının gönderilmesini talep etmemiz gerekiyor.,peki aksi halde yani on günden sonra talep edilmesi halinde dosyanın durumu ne olacaktır.Bilgisi olan arkadaşlara şimdiden teşekkürler....
|
24-07-2009, 18:23 | #2 |
|
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, 25.10.2005 T., 2005/16751 E., 2005/20763 K:"HUMK.nun 193.maddesi gereğince görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi üzerine davacının karşı tarafa görevli veya yetkili mahkemede tebligat yaptırması zorunludur.
Her iki halde de görevsizlik veya yetkisizlik kararına karşı temyiz süresinin sona erdiği veya Yargıtay'ın onama kararının tebliğ edildiği tarihten başlayarak 10 gün içinde yeniden dilekçe verilmesi veya yeniden çağrı kağıdı tebliğ ettirilmesi gerekir. Aksi takdirde dava açılmamış sayılır. Aynı kural takip hukukunda da geçerlidir. Somut olayda alacaklı yetkisiz icra dairesi olan Kadıköy'de borçlu hakkında 26.09.2003 tarihinde takibe başlamış, borçlunun süresinde yetki itirazı üzerine Kadıköy 3.İcra Mahkemesi'nin 11.05.2004 tarih ve 2003/1186 E. –2004/493 K. sayılı kararıyla Kadıköy İcra Müdürlüğünün yetkisizliğine talep halinde dosyanın yetkili Düzce İcra Müdürlüğüne gönderilmesine karar verildiği ve kararın 11.05.2004 tarihinde kesinleştiği görülmüştür. Alacaklı vekili tarafından, HUMK'nun 193/3.maddesi gereğine belirlenen 10 günlük süre içinde dosyanın yetkili İcra Dairesine gönderilmesinin talep edilmediği, bu süre geçtikten sonra 04.06.2004 tarihinde Kadıköy İcra Müdürlüğüne başvurarak dosyanın yetkili Düzce İcra Müdürlüğüne gönderilmesinin istediği ve Düzce İcra Dairesine 17.06.2004 tarihinde yeniden harç yatırıldığı anlaşılmıştır. Bu durumda yeniden harç yatırılmış olmakla Düzce İcra Müdürlüğünde yapılan takibin yeni bir takip olduğunun ve takip tarihinin harcın yatırdığı 17.06.2004 tarihi olduğunun kabulü gerekir. O halde, Mahkemece Düzce İcra Müdürlüğünde yapılan yeni takip nedeniyle borçluya tebliğ edilen örnek 163 örnek ödeme emri tebliği üzerine borçlunun yasal sürede İcra Mahkemesine bildirdiği sair itirazları incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde takibin açılmamış sayılması yönünde hüküm tesisi isabetsizdir." Saygılarımla... |
24-07-2009, 21:50 | #3 |
|
Meslektaşlarım bu konuda bir fikir birliği yoktur. Yargıtayın sabit kararı olmadığı gibi doktirinde de tartışma mevcuttur. Kuru doktrini İİK 50 ve HUMK 193 gereği atıf yapıldığından 10 gün içinde yetkili yere gönderilmesi talebi olmalı, yoksa takip açılmamış sayılır derken, benim de katıldığım Postacıoğlu doktrini İİK 50'yi dar yorumlamalı ve sadece takibin başlatılacağı yer babında HUMK'a yollama yapılması gerektiği, yetkisizlik kararından sonra yetkili yere gönderme talebinin 10 günlük süreye bağlı olmadığını savunmaktadır. Yeri gelmişken söyleyeyim, bu ayrım kendini iki noktada gösterir. Birincisi yeniden harç ödenmesi gerektiği, ikinci ve daha önemlisi zamanaşımı/hak düşümü süresi.
|
25-07-2009, 00:20 | #4 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sayın yeshilim,
İİK m.50/1: "Para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur. Şu kadar ki, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesi de takibe yetkilidir." *Kanunun maddesi gayet açık değil mi? Neden "dar yorumlanması gerektiği" ni düşünüyorsunuz? (2. cümleden dolayı mı kıyasın dar yorumlanması gereği düşünülmekte?)
* Her halükarda harç yatırılmasına gerek olmadığını mı? * Gerek Kuru ve gerekse Yargıtaya göre 10 günlük süreye uyulursa bu durumda; yetkisiz yerdeki icra dosyasında yapılan işlemlerin yetkili icraya gönderilen dosyada geçerliğini koruyacağı da yorumlanmaktadır. Size göre her halükarda yetkili icra takip dosyası yetkisiz icra takip dosyasının devamı mıdır? veya? * Yine sizin de belirttiğiniz üzere zamanaşımı, hak düşürücü süreler bu belirtilen 10 günün örn: 5. gününde gerçekleşmiş olsa veya 15. günde gerçekleşmiş olsa bu durumda (size göre) nasıl bir ayrım ve değerlendirme söz konusudur? (Kusura bakmayın sınava tabii tutar gibi oldu; fakat sadece düşünceye bağlı değerlendirmelerinizi merak ettim; zaman ayırabilirseniz sevinirim ) Teşekkürler, saygılarımla... |
25-07-2009, 07:50 | #5 |
|
Üstad elimden geldiğince açıklayayım.
Kanaatimce İİK'nun hükümleri şekle ilişkin hükümler olduğundan düzenledikleri konu itibarı ile kendi başlarına yeterli olmaları asıldır. Prosedürü düzenleyen kanundaki boşluk, açıkca yollama yapılmamış ise diğer bir prosedür kanunu hükümlerinin yorum ve kıyasen uygulanmasıyla doldurulamaz. İİK'nunda yetkiye ilişkin tek hüküm 50. maddedir. Bana göre dava dosyasının yetkili mahkemeye sevkine ilişkin HUMK hükümlerinin kıyasen uygulanması ile icra takip dosyasının yetkili icra dairesine sevk edileceğini kabul etmek, icra mekanizmasının öngörmediği bir prosedüre (HUMK 193) yer vermek olur. Bu nedenle bu atfı genişletirsek, dava ve takip mekanizmaları arasındaki farklılığı ortadan kaldırırız. Yani İİK md. 50 atfı, HUMK 193 ü kapsamaz. Şimdi mantığımı anlattıktan sonra diğer sorularınıza değineyim. Yetkisizlik konusunda verilen karar aynı zamanda alacaklının itirazın kaldırılması talebinin reddi kararı mahiyetindedir, bu nedenle artık aynı takibe devam etmek usulen mümkün değildir.Bu nedenle yetkisizlik kararının kesinleşmesi üzerine borçluya karşı yeni icra dairesinde yeni talep ile yeni takip başlatılır. Herşey yeni olacağına göre harç da yenidir. :-)) Bu takip evvelce yapılan takibin devamı olmayıp yeni bir takip talebi olduğu için önceki dosyadan yapılan her işlem hükümsüzdür. Doğal olarak borçlu için tüm haklar yeni takiple yeniden başlar. Bu icra prosedürünün şekilciliği gereğidir. Ancak zamanaşımı konusu bu noktadaki tek ayrımdır. Takip yetkisiz icra dairesinde de başlatılmış olsa yine alacaklının alacağını cebri icra ile takip etme iradesi sabit olduğundan zamanaşımı süresi ilk takip ile kesilmiş olur. (BK133/b.2) Yargıtay da aksi görüşleri olduğu gibi bazı kararlarında sağolsunlar beni tasdik etmişler. (4 HD. 29.06.1976 76/2723,6408-YKD. 1977/6,789-790) YD 12. HD 20.9.1988 87/9098,88/9957-YKD. 1989/1) Yorumlarınızı bekliyorum sayın hades. |
25-07-2009, 09:06 | #6 |
|
Bu konuda ben fikirayrılığı şimdiye kadar görmedim.Sayın meslektaşımın icra mahkemesi tarafından yetki itirazına karar verildiği zaman kararın verildiği tarihten itibaren 10 gün içerisinde yetkili icra dairesinde takip başlatılmadığı zaman takip açılmamış sayılmaktadır.(PROF.DR.BAKİ KURU görüşü) ve takibin açıldığı tarih harcın yatırıldığı tarih olmaktadır.Bence şuan kabul gören görüş icra dairelerinde 10 günlük sürenin hak düşürücü süre olduğu yönündedir.SAYGILARIMLA.
|
25-07-2009, 09:35 | #7 |
|
Sayın yeshilim her ne kadar haklı olsa da uygulamada takip hukukunda da HUMK.m.193 uygulanmakta, 10 günlük sürede gönderme talep edilmezse takibin açılmamış sayılmasına karar verilmektedir.
Ancak Bahsedilen İ.İ.K.m. 50 yeterince açık değildir. Çünkü atıf yapılan Hukuk Usulü Muhakemaler Kanunun yetkiyi düzenleyen hükümleridir.(Yani Selahiyet başlıklı ikinci kısım) Kıyasen uygulanan 193. madde ise, Hukuk Usulü Muhakemeler kanunun ikinci babının ikinci fasılında düzenlenmiştir. |
25-07-2009, 11:12 | #8 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sayın yeshilim,
Öncelikle zaman ayırdığınız için çok teşekkür ederim.
Yani kısaca sizin kabul ettiğiniz durumda da İİK 50/1-c.1 i yorumlayıp boşluk doldurmaya çalışıldığı sonucu; dolayısıyla gösterdiğiniz sebeplere aykırılık ortaya çıkmayacak mıdır? İcra İflas Kanununun 15;50/3;68/a-4;159/2;259/1;363. maddelerinde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa (madde belirterek) atıfta bulunulmuş; 10/a; 50/1; (temyiz ve istinafa dair) 164/2; 182/2; 254; 299; 364; 365; 366. maddelerinde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa (konu belirterek) atıfta bulunulmuştur. Kanun koyucu HUMK na atıfta bulunurken daraltmak istediği konuları maddeye atıfta bulunmak suretiyle ayrılaştırmıştır. Bu durumda yetkiye ilişkin atıfta kanun koyucunun böyle bir daraltmaya gitmek istemesine dair değerlendirme yapılamaz kanaatindeyim. Çünkü muhakkaktır ki kanun koyucu kısıtlı atıf ve uygulama amaçlasa idi (diğer maddelerde olduğu gibi) bunu belirtirdi (diye düşünüyorum).
Merak ettiğim başka bir husus da yetki itirazından sonra alacaklı yetki itirazını kabul edip borçlunun yetkili olduğunu bildirdiği icra dairesine dosyanın gönderilmesini isteyebilecektir (yani dava ikame etmeksizin). Bu durumda “taraflar arasında bu şekilde bir yetki sözleşmesi doğduğu kabulle” yetkili sayılan icra dairesine gönderilen dosyadan da harç alınacak mıdır? Yani ortada mahiyeti tartışılabilecek bir mahkeme kararı da yoktur? Ayrıca burada zamanaşımı ne şekilde işleyecektir?
Bu durumda 02.05.2005 dava tarihinde zamanaşımı süresinin dolmadığı tespit edilmekle itirazın reddi yerine kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.” değerlendirmeniz ışığında yukarıdaki karara baktığımızda (anladığım kadarıyla) size göre Keşan İcra Dairesi ne gönderilen dosya zamanaşımına girmiştir ve bu dosya alacağı sona ermiştir???mi Tekrar teşekkürler, saygılarımla... |
25-07-2009, 11:44 | #9 |
|
Ayrıca bu konudaki Doç Dr. Timiçun Muşul'un 2008 tarihli (3. baskı) İcra İflas Hukuku kitabında da bu konu aynen şu şekilde değerlendirilmektedir :
" İİK.m.193'e atıffta bulunan herhangi bir hüküm yer almadığı için HUMK.m.193'ün yetkisiz icra dairesinde başlatılan icra takipleri bakımından kabili tatbik olduğu söylenemez. İcra dairelerin mahkemelerinin yetkisini düzenleyen HUMK hükümlerine göre belirlenmesini öngören İİK.m. 50 nin atfı HUMK.m.193'ü kapsamaz." (shf.229) |
25-07-2009, 16:46 | #10 |
|
Adnan bey, gerekçemin kaynaklarından biri de söylediğiniz kaynaktır. Diğer taraftan meslektaşım hades, verdiğiniz yargıtay kararı, zamanaşımındaki düşünceme etki edecek bir karar değildir. Somut olayı kenara bırakıp farazi örneği vereyim. 01.01.2009 keşide tarihli çek için son işlem tarihi 10 gün+6 ay =11.06.2009 çarşamba günü dersek ve alacaklı takibini yetkisiz icra dairesinde başlatmış olmalı Problem ve çözüm 1= Hak düşüm süresi yetkisiz yerde de olsa takip yapılmışsa kesilir mi? El cevap evet. Problem ve çözüm 2= Zaten 1 ile bağlantılı olan 10 gün yani HUMK 193 meselesi. İİK 50 de madde başlığı "yetki ve itirazlar" . 1 paragrafın ilk cümlesi ile 2. cümleyi bağlantılı olarak devam edelim. Para veya teminat borcu için takip hususunda HUMK yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur. Şu kadar ki, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesi de takibe yetkilidir". 2. cümlenin atıf yapılan 1. cümleden sonraya "şu kadar ki" diyerek başlayıp, takibin başlatılması ile ilgili yetkili icra dairesinin bir istisna veya artı burada yetkilidir diye belirtilmesi göstermektedir ki, HUMK'a atıf yapılan ilk cümlede aslında davanın açılacağı yer ile ilgili HUMK hükümlerine atıftır. Yani )9, 10, sözleşmesel yetki 80 küsür. Bu maddelere atıf ile takibin başlatılacağı yer konusunda atıf yapılmaktadır. Problem 1 ile bağlantısı nedir. Kuru görüşünü kabul eder ve atıfın HUMK'u da kapsadığını düşünürsek, 10 günlük sürede gönderme talep edilmediğinde takip açılmamış sayılacak ve zamanaşımı kesilmeyeceğinden, yetkili yerdeki takip tarihine bakarak zamanaşımını değerlendireceğiz. Benim görüşüm açısından bakarsak, 10 gün içinde gönderme talebi olsun olmasın, zamanaşımı konusunda yetkisiz yerdeki ilk takip tarihine göre değerlendirme yapacağız. Kafanızı karıştıran örnek 7 ile yapılan ilamsız takipte(kambiyo değilde) borçlunun yetki itirazının kabulü ise tartışmamız dışındadır. Ancak buna da açıklama getireyim. Bu konu da aslında İİK 50'nin 2. paragrafında izah edilmiştir. Borçlu ya sadece yetki itirazı yaparak örnek 7 li ilamsız takibinizi durdurur, ya da sair itirazları ile birlikte. Dosyadan herhangi bir işlem yapacağınız zaman saten 50/2 gereği öncelikle yetki sorunu halledilmelidir. Bunu ya kabul ile göndereceksiniz (bu durumda yetki itirazını görüp aynı anda talep ettinizin kabulü ile 10 günlük süre başlamış ve bitmiş olacak)ya da diğer itirazları da birlikte kaldırmak için merciye gideceksiniz.
|
25-07-2009, 16:52 | #11 |
|
Balıkesirden meslektaşımın açtığı bir davanın kararı geldi geçen elime. Ben borçlu vekiliyim, yaptığım ilamsız (örnek 7) takibe karşı yetki ve sair itirazım konusunda İİK 50/2 gereği meslektaşım, sadece yetki konusunda icra dairesinin yetkili olduğu konusunda önce İcra Mahkemesinden karar almış, karar bana tebliğ oldu. Yaklaşık iki haftadır meslektaşımın neden böyle birşey yaptığını düşünüyorum. Benim esasa da itirazlarım var. Yani yetki itirazını merciden kaldırıp, sonra da genel mahkemeye giderek itirazın iptalini istemenin usul ekonimisi ve fayda mantığı konusunu
|
25-07-2009, 16:56 | #12 |
|
da anlamı varmıdır. İcra mahkemesi kararının tek başına hiçbir hükmü olmadığı gibi, itirazın iptali dosyasında da yetki problemi çözülebilirdi. Örneğimin sebebi ise şu: Her yiğidin bir yoğurt yiyiş stili vardır. Meslektaşımın yaptığında belki usulen ve yasal olarak bir yanlış yok ama mantık da yok. Bizler avukatız, farklı şekillerde amaca ulaşabiliriz. Hepimizin görüşünde de belki farklı sebeplerle sonuca gidiyoruz, belki usulen ve yasal olarak yanlış olmayabilir, ama benim yoğurt yiyişim böyle :-)) Saygılarımla.
|
25-07-2009, 23:20 | #13 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
İİK m.50/1-c.2: “Şu kadar ki, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesi de takibe yetkilidir.” İİK m.50 deki “Şu kadar ki” nin anlamı HUMK dan ayrı bir hüküm getirmesidir; HUMK da olmayan bir durumun geçerli olduğunu açıklama amaçlıdır (diye düşünüyorum )
Merakım kafamın karışmasından değildi aynı duruma farklı bakan bir meslektaşımın neden bu şekilde düşündüğünü anlamaya çalışmaktan başkaca bir amacım yoktur (Ve siz de incelik gösterip vakit ayırdığınız için teşekkürler). İlamsız takip bana göre konu dışı değildir; keza 50. madde "para ve teminat borcu" demektedir. Benim için bütün sonuç ve yorumları ile diğer mesajlarımdaki düşüncem bu konuda da aynen geçerli.
Saygı duyarım Bana göre hoş bir fikir teatisiydi, teşekkürler... Saygılarımla... |
26-07-2009, 08:26 | #14 |
|
Kusura bakmayın alıntı yapmayı çözemedim, ilgili yerleri kopyala-yapıştır yapıyorum.
İİK m.50 deki “Şu kadar ki” nin anlamı HUMK dan ayrı bir hüküm getirmesidir; HUMK da olmayan bir durumun geçerli olduğunu açıklama amaçlıdır (diye düşünüyorum ) *Kesinlikle katılıyorum ve anlatmak istediğim de bu. Neden farklılığı sadece takibin başlatılacağı yerle ilgili farklı hüküm getiriyor. Çünkü önceki cümle ile anlatmak istediği takibin başlatılacağı yer ile ilgili. Cümleye ya da paragrafa şöyle devam etse idi, 1 cümledeki atıfın HUMK'un yetki ile ilgili bütün hükümlerine atıf yapıldığını kabul ederdik. Mesela "şu kadar ki yetkisizlik üzerine verilecek kararlar 7 gün içinde gönderilmelidir". Yani yetkisizlik kararından sonra (örn: çek için) alacaklıya 6 ay bekleyebilirsin ve haklıysan da 6 aylık fazladan avans faizini de sana (iyi niyete) binaen hediye ediyoruz diyeceğiz (gibi ) *Üstad yetkili yerde takibi başlatıp, harcı yatırdıktan sonra tebligat yapıp haber vermeksizin, başkaca bir işlem yapmasanız da aynı sonuca varıyorsunuz ;-)) İlamsız takip bana göre konu dışı değildir; keza 50. madde "para ve teminat borcu" demektedir. Benim için bütün sonuç ve yorumları ile diğer mesajlarımdaki düşüncem bu konuda da aynen geçerli. *Fikir alışverişinde bulunduğumuz husus usul üzerine olunca, esasa ilişkin "para ve teminat borcu" ibrasinin yetkisizlik kararının HUMK 193 gereği 10 günlük süre içinde hüküm ifade etmesi ile bir bağlantısı olmadığını belirtmek istedim. Sizin düşüncenizle ilamlı takip de "para ve teminat borcu"dur ama yetki ile ilgili problemi yok. Buna ne diyeceksin usta :-)) Saygı duyarım Bana göre hoş bir fikir teatisiydi, teşekkürler... *O şeref bana ait :-)) (Gülme de yapamıyom ıhı ıhı :-))) |
26-07-2009, 10:20 | #15 | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
İlamsız takipte usul yok mudur? "Para ve teminat borcu" ibaresini ilamsız takipleri de kapsaması anlamında belirtmiştim.
İİK m.34: "İlâmların icrası her icra dairesinden talep olunabilir. Alacaklı ikametgâhını değiştirirse takibin yeni ikametgâhı icra dairesine havalesini istiyebilir." İcra İflas Kanununda bu konuda açık ve ayrık hüküm var zaten; tabii ki "problem yok" İİK da açık hüküm varken HUMK daki hükümlerin icra takiplerinde uygulanmaması olan ve olması gerekendir; fakat İİK da HUMK 193 ü karşılayan hüküm mü var? (diye düşünüyorum ) Teşekkürler, saygılarımla... |
26-07-2009, 11:25 | #16 |
|
Yok yok usta biz anlaşamayacağız. Ayrı telden çalıyoruz. En iyisi benim bildiğim bana, sizin bildiğiniz size :-))
|
27-07-2009, 10:36 | #17 |
|
Arkadaşlar kıymetli vaktinizi ayırdığınız için çok teşekkür ederim.Ancak Sayın Yeshilim Yargıtayın beni destekleyen kararları var dediğiniz kararları gönderebilir misiniz.
|
27-07-2009, 10:53 | #18 |
|
Arkadaşlar özellikle zamanaşımı konusunda ilk takip tarihinin geçerli olması yönünde karara ihtiyacım var.Her ne kadar takip açılmamış sayılsa da zamanaşımının ilk takip ile kesileceğini düşünüyorum.
|
28-07-2009, 22:26 | #19 |
|
(4 Hd. 29.06.1976 76/2723,6408-ykd. 1977/6,789-790)
Yd 12. Hd 20.9.1988 87/9098,88/9957-ykd. 1989/1) |
28-07-2009, 22:50 | #20 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
17.6.1987 tarihinde yapılan takip talebinde muteriz O.`a takip yöneltilmemiştir. İİK.nun 58. maddesi gereğince 14.1.1988 tarihinde icraya vaki beyanla takip muteriz borçluya da tevcih edilmiştir. TTK.nun 730. maddesi yolu ile uygulanması gerekli 662. maddesinde açıklandığı gibi takip talebinde bulunulmasının zamanaşımını keseceği, takip talebinin vaki olduğu tarihte TTK.nun 726. maddesinde yazılı zamanaşımının cereyan ettiği nazara alınmadan diğer borçlular hakkında yapılan takip tarihi esas alınarak TTK.nun 663. maddesi nazara alınmadan itirazın reddolunması isabetsiz, temyiz itirazları yerinde görülmekte merci kararının İİK.nun 366. ve HUMK.nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 20.9.1988 gününde, oybirliğiyle karar verildi.
Bundan başka, bir alacağın ilamsız takibe konu teşkil etmesi için, bu alacağın belirli ( liquide ) para alacağı olarak alacaklı tarafından talep edilmesi yeterlidir. Alacağın menşei itibariyle belirli bir para borcu olarak doğmuş olması lazım gelmez. Bu itibarla, haksız eylemden doğan alacak dahi ( maddi ve manevi tazminat alacağı dahil ) ilamsız icra yoluyla istenebilir. Alacaklı tarafından borçlusundan talep edilen paranın miktarında uyuşmazlık olması, ancak borçlunun itirazına yol açabilip, itiraz durumunda uyuşmazlık olması, itiraz durumunda; - İtirazın tetkik mercii tarafından halledilir nev`iden bulunmaması, ilamsız icra mekanizmasının harekete geçmesine, yani icra memuru tarafından ödeme emrinin düzenlenmesine engel değildir. Bu durum yalnız itiraz vukuunda alacaklıyı mahkemeye müracaata mecbur bırakabilir ki, bu sorun ayrı bir konudur ( Postacıoğlu - ağe - Sayfa 96 vd. ) ( Kuru-ağe Sayfa 113,135 ). Bu bakımdan, Borçlar Kanunu`nun 133. maddesinin 2. bendi hükmünce geçerli bir icra kovuşturmasının zamanaşımını keseceği açıkca belirtilmiş olmasına ve davacı hakkında 21.3.1975 gününde yaptığı icra kovuşturması ile zamanaşımını kesmiş bulunmasına ve icra memurunun, icrayı ileri safhaya götüren her işlemi ile zamanaşımı yeniden kesilip, yeniden kesilen zamanaşımı ile aynı uzunlukta yeni bir süre işlemeye başlayacağına ve son kesilme gününden itibaren, aynı zaman aşımı süresi içinde ( BK m.60 ) dava açılmış olduğuna göre, davaya devam ile işin esası incelenip, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, anılan ilkelere ve yasa hükümlerine aykırı düşen bazı düşüncelerle davanın zamanaşımı nedeni ile reddedilmiş olması, bozmayı gerektirir. Saygılarımla... |
15-09-2013, 11:42 | #21 |
|
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi, 05.11.2007 tarih, Esas: 2007/1940, Karar: 2007/3421: "...Alacaklı davacı şirketin, yetkisiz Konya 7.İcra Müdürlüğünün 2000/2726 esas sayılı dosyasında davalı borçlunun yetkiye ve borca itirazının iptali için Konya Ereğli 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/260 esas, 2003/347 karar sayılı davanın reddine ilişkin hükmü ...8.11.2004 tarihinde kesinleşmiştir. Alacaklı vekilinin 13.12.2004 tarihli talebi üzerine icra takip dosyası aynı gün Ereğli'ye gönderilmiş, Ereğli İcra Müdürlüğünün 2004/4234 esasına kaydedilerek borçluya örnek 49 ödeme emri gönderilmiş, 27.12.2004 tarihinde tebliğ edilmiş, borçlu vekili icra müdürlüğüne verdiği 31.12.2004 tarihli dilekçesinde "alacak zamanaşımına uğradığından" takibin durdurulmasını istemiştir.
Alacaklının, yetkisizlik kararının kesinleştiği tarihten itibaren 10 gün içinde takip dosyasının yetkili icra dairesine gönderilmesini istemesi gerekir. ( İİK. m.50/I, HUMK. m.27 ve m.193/III ) Bu halde ikinci takip birinci takibin devamı olduğundan harç alınmaz. Dava konusu olayda, HUMK'nun 193/III maddesinde belirtilen 10 günlük süre geçmiş olduğundan, ikinci takibin birinci takibin devamı olduğu kabul edilemez, yeniden harç alınması gerekir. Harca tabi dava ve takiplerde harcın ödendiği tarihte dava açılmış ve takip yapılmış sayılır, ödenmeyen harcın tamamlanması da söz konusu değildir. Usulüne uygun yapılmış bir takip yoktur. Mahkemece, kamu düzenine ilişkin bu yön re'sen gözetilerek itirazın iptali davasının reddine karar vermek gerekirken, ..." Kararın tamamı için: http://www.turkhukuksitesi.com/serh.php?did=14982 |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
İcra Takibi - Yetkili İcra Dairesi- Menfi Tespit ve İstirdat Davası | av.sinem | Meslektaşların Soruları | 5 | 21-11-2012 15:48 |
Çek, Ciranta Yetkili Hamil, Yetkili İcra | uye23620 | Meslektaşların Soruları | 12 | 10-11-2010 13:11 |
Yetkili icra dairesine gönderme | Av.Tevfik TATAR | Meslektaşların Soruları | 2 | 03-07-2007 13:57 |
Boşanma Davasında Yetkisizlik Kararı Verilmesi/ Dosyayı Yetkili Mahkemeye Gönderme | __av.zeynep__ | Meslektaşların Soruları | 8 | 20-03-2007 22:45 |
Sezer'den Bengi’nin TRT Genel Müdürlüğü'ne veto | Seyda | Hukuk Haberleri | 0 | 23-12-2006 13:27 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |