27-07-2006, 22:27 | #1 | |||||||||||||||||||
|
Adalet Bakanlığının Hukuk Mahkemelerindeki Uygulama Hatalarına İlişkin Uyarı Metni
ÇOK ÖNEMLİ OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM. Saygılarımla.
|
27-07-2006, 22:28 | #2 | |||||||||||||||||||
|
Devam Eden bölüm
|
27-07-2006, 22:29 | #3 | |||||||||||||||||||
|
Devam eden bölüm
|
27-07-2006, 22:30 | #4 | |||||||||||||||||||
|
Devam eden bölüm
|
27-07-2006, 22:30 | #5 | |||||||||||||||||||
|
Devam eden bölüm
|
27-07-2006, 22:31 | #6 | |||||||||||||||||||
|
Devam eden bölüm
|
27-07-2006, 22:32 | #7 | |||||||||||||||||||
|
Devam eden bölüm
|
27-07-2006, 22:32 | #8 | |||||||||||||||||||
|
Devam eden bölüm
|
27-07-2006, 22:45 | #9 |
|
Adalet Bakanlığı'nın tavsiyeleri yerinde fakat yürütme organının yasamaya talimat niteliğinde tavsiyelerde bulunması ilkesel olarak doğru mu?
|
31-07-2006, 19:22 | #10 |
|
Tavsiyelerin tümünü okumadım ama daha başta bir yanlışla karşılaştım. Olay benim de başımdan geçtiği için dikkatimi çekti;
Davacı vekiline veraset ilamı çıkararak getirmesi için mehil verilmesine rağmen veraset ilamının getirilmediği!!! Borçlar Yasaı'na göre vekalet ilişkisi vekalet verenin ölümü ile son bulur. Peki bu durumda avukat hangi yetkiye, neye dayanarak veraset ilamı çıkaracaktır? Uygulamada bu durumda avukata bir görev yüklenmekte ve bunu yerine getirmesi beklenmektedir. Halbu ki avukatın yetkisi ve sıfatı yoktur. Kuşkusuz ki avukat mirasçıları bulup, veraset ilamı çıkarıp, vekaletname alarak işin devamını sağlayabilir. Ama bu yasal düzenlemeye uygun değildir ve avukatın bu işlerlikle sorumlu tutulması kesinlikle düşünülemez. Sistematiğimize uygun olan çözüm, ölüm haberini alan yargıcın Cumhuriyat savcilığından mirasçıların tespiti ile davanın duyurulmasını ve takip edip etmeyecekleri konusunda beyanda bulunmalarının istenmesidir. Avukata veraset ilamı çıkar gel demek yanlıştır, hukuki temelden yoksundur. BAKANLIK DA AYNI YANLIŞA DÜŞÜP BUNUN SÜRMESİNİ SAĞLAMAKTADIR. Benim başıma gelen olayda da bunu ifade ettim. Duruşmada müvekkilimin vefat ettiğini ve benim vekalet görevimin bittiğini bildirdim. Yargıç bana mirasçıları tespit edip vekalet almam için mehil verdi. Ben bunu hangi sıfatla ve nasıl yaparım? Ben de davayı takip etmedim. Herhangi bir sorun şu ana kadar çıkmadı. Ancak böyle bir anlayış kabul edilemez bir anlayıştır. Devlet kendi görevini yetkisiz bir kişinin üzerine yüklemektedir. Böyle bir anlayışın kabulü avukatların sorumluluğunu gereksiz yere artıracak bir anlayıştır. Metinde bir avukata veraset ilamı için 6 ayı aşkın bir süre verildiği belirtilmiştir (durşmasların sürdüğü anlaşılmaktadır). Peki bu avukat hangi sıfatla duruşmaları sürdürmüştür? Yarın mirasçılar "kardeşim biz davayı sürdürmeyecektik sen ne hakla girip davayı sürdürüyorsun derlerse bu avukat ne diyecektir? Saygılar. |
31-07-2006, 23:20 | #11 | |||||||||||||||||||||||
|
Selam, Raporları hazırlayanlarda Hakim ve Savcı mesleğinden olan Adalet Müfettişleri. Avukatların duruşmalardaki ikazları genelde gözardı ediliyor. İlkesel olarak yanlış gibi gelse de bu gibi tavsiyelerin yürütme tarafından yapılıyor olması sebebiyle kabul etmezsek ve hakim ve savcılarımız usul eksikliklerini giderme konusunda son derece ilgisiz ve isteksiz davranıyorlarsa düzelme yerine dahada kötüye gideriz. Şahsen kendim açısından güce sahip birilerinin hakim ve savcı bağımsızlığı zırhı arkasında yargılamalardaki keyfi tutumların karşısına geçebilmek amacıyla adaletimizin üzerindeki ölü toprağını atabilmek için çabaladıklarını görmek beni mutlu ediyor. Bu çabalayanlar yargı erki dışında da olsa... Saygılar... |
31-07-2006, 23:36 | #12 | |||||||||||||||||||
|
Yerinde bir soru. Bir kısmını dün AB Gözüyle Yargı Sistemimiz I başlığı altında alıntıladığım Raporu okumakta fayda var bence: İSTİŞARÎ ZİYARET RAPORU 28 Eylül 2003-10 Ekim 2003 Hazırlayanlar: Kjell BJORNBERG Paul RICHMOND Avrupa Birliği Komisyonu Brüksel http://www.abgm.adalet.gov.tr/rapor.pdf Saygılarımla |
24-08-2006, 17:41 | #13 |
|
Bu konu, Ticaret Hukuku Çalışma Grubundan çok Usul Hukuku Çalışma Grubunda tartışılsa daha mı doğru olurdu?
|
26-03-2007, 10:34 | #14 |
|
Adalet Bakanlığı ve Hukuk Mahkemeleri
Öncelikle yürütmenin "yasamaya" değil "yargıya" talimatları şeklinde olmalıydı...
Yargılamadaki aksaklıkların, hantallıkların giderilmesi için özellikle avukatlar ne yapabilir? Hakim ve savcıların ağır iş yükü altında ezildikleri, bir çok usül hükmünü uygulamadığı, davaların sürüncemede kaldığı hepimizin malumu... Adalet Bakanlığı müfettişlerinin tespitlerinin hepsi yerinde ve doğru. Adalet mülke temel yapılacaksa bu çarkın iyi işlemesi gerekir. Aksi halde bu hantal çarkın dişlileri arasında sırayla hepimiz ezileceğiz. Adalet Bakanlığını, yargılamaya işlerlik kazandırma konusunda yetkilidir. Davalarla ilgili şikayetleri de bakanlık müfettişleri araştırır. Saygılarımla |
06-05-2007, 20:53 | #15 |
|
Bu aksaklıkları tespit eden Bakanlığın, çözüm için de yükümlülüklerini yerine getirmesi gerekir.
Yeni mahkemeler kurulması, hakim , adliye personeli alınması ve mevcutlarının da eğitim seminerleri ile verimliliğinin arttırılmasını sağlayıcı çözümler biran önce düşünülmelidir. Uygulamadaki sorunlarla birlikte , nedenlerinin de tespit edilmesi bu anlamda gereklidir. |
28-08-2007, 21:20 | #16 |
|
Saim Beye aynen katılıyoruz. Mahkemelerdeki uygulamalar çok karmaşık..ayrıca ağır işleyen bir yapı var. Bunlar için çözüm de mevcut. Binaların daha modern ve daha büyük kapasiteli olması,buna paralel olarak da memur ve hakim - savcı sayısının özellikle büyükşehirlerde 3 katına çıkartılması.. İstanbulda 10 yıl önce de aşağı yukarı bu kadar adliye vardı. Şu an halen aynı sayıda personelle hizmet verilmeye çalışılıyor. Bütün bu usulsüz işlerin ve dikkatsizliklerin kaynağı adliye ve icra dairelerine gelen iş yükü ile personel ve fiziki yer kapasitesinin orantısızlığıdır. Ancak 5 yıldırt bu konularda bir adım atıldığını görmedik. Bundan başka adalete güven duygusunu sarsan bir takım uygulamaları da izninizle gündeme taşımak istiyorum. Özellikle son zamanlarda medyada da artık yeralmaya başlayan hakim-savcı yolsuzlukları adalete güveni çok sarsıyor. Önceden bu yolsuzlukları sadece biz bilirdik. Ancak şu anda halk da bunları görmeye başladı ve bu daha buz dağının görünen kısmı.
|
09-09-2007, 23:38 | #17 | |||||||||||||||||||||||
|
bu sözlerin altına imza atıyorum. söz konusu tavsiyeler tamamen göstermeliktir. dostlar alış verişte görsün yani. |
10-02-2010, 19:06 | #18 |
|
Takdİr Hakki Denİlen Keyfİ DavraniŞ
Sayın hakimlerimiz önlerine gelen davada davacı tarafın taleplerini değerlendirir iken, davalı tarafın savunmasının doğrular üzerine kurulu olup olmadığını, bir başka değişle oyalama taktiğine dayanıp dayanmadığını anlamalıdır.takdir hakkı diyerek arkasına saklandıkları şey aslında" hakim benim, sen kimsin" demenin zımni halidir.Örneğin:Trafik kazası nedeniyle(davacının bacağı kesilmiş yaya) sürücü ve işleten aleyhine açılan davada hükmedilecek tazminatın tahsili amacıyla HUMK.101 vd md.göre ihtiyati haciz talep edilmiş, ancak sayın hakim takdiren reddetmiş, 2 yıl sonunda yüklü miktarda tazminatı hüküm altına almış ancak sürücü ve işleten malvarlığını kaçırmış olduğundan tazminat tahsil edilememiştir.Zamanında ihtiyati haciz kararını vermeyen hakimin işbu zararın karşılanmasında şahsi sorumluluğu olmalıdır.Bu halde HUMK.101 md.düzenlenen ihtiyati tedbirin ne hükmü vardır?Hakimler kendilerini zarar görenin, hakkı kaybolanın yerine koymadıkça adalet tesis edilemez.Takdir hakkı kelimesinin arkasına saklanarak, haksız ve hukuksuz kararlar verilemez.Keyfi karar sonucu hakkına kavuşamayanın hakkını kim ödeyecektir.Hakimler fazlasıyla bağımsız ve verdikleri karardan dolayı sorumsuzdur.geç kalan adalet, adalet değildir.Takdir hakkı keyfi olarak kullanılamaz.
|
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Sözde adalet yetmez, gözde adalet de lazımdır... | üye3578 | Hukuk Sohbetleri | 7 | 08-03-2008 11:47 |
Hukuk ve Adalet... | Merhaba | Hukuk Sohbetleri | 1 | 18-03-2006 11:28 |
Hukuk Atölyeleri Ve Avukatlık Hukuku Bilimsel Araştırma Ve Uygulama Enstitüsü | Av.Habibe YILMAZ KAYAR | Adliye Duvarı | 0 | 17-10-2002 14:40 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |