|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
30-01-2009, 22:47 | #31 |
|
ayrıca tc kimlik numarasının veergi numarası olması ile vergi açılışının olması farklıdır. yıkarıdaki bazı cevaplarda ---tc kimlik numarası aynı zamanda vergi numarasıdır vekaletname çıkartılabilir sorun olmaz denilmektedir--- iş alabilmek ve vekaletname çıkarabilmek için mutlaka vergi açılışı yapılmak zorunludur...
|
22-06-2009, 16:27 | #32 |
|
Bu nasıl bir iştir aklım ermedi. cevabı hem çok basit hem de bir o kadar zor. Yanıtları incelerken gözüme çarptı! Sigortalı olarak çalıştığı şirket vekalet ücretini alıyormuş. Bu nasıl oluyor? İlginç çok ilginç şeyler oluyor.
|
02-02-2010, 11:00 | #33 |
|
Aslında soru basit, özetlenmesi için soruyorum:
Sigortası özel hukuk tüzel kişisi tarafından yatırılan bir avukat vergi numarası alıp dışarıdan alıp baktığı davalar için serbest meslek makbuzu kesebilir mi? |
03-02-2010, 14:44 | #34 |
|
Bence
Bir SMMM olarak benim fikrim sigortalı olarak gözüktüğü şirkette 30 gün değilde daha az gözükmesi bu konudaki sıkıntıların önüne geçecektir. Zaten Vekaletname çıkarmak için bile sigortalı çalıştığınız yerden ayrılmıyor musunuz ? Demek ki gerçekten 30 gün hizmet vermiyorsunuz. Bu nedenle Vergi dairesinde de sıkıntı yaşamamanız için kendinizi sgk lı olduğunuz yerde 5 -10 gün eksik gösterin. Böylece ofis olarak gösterdiğiniz yere arada sırada gelen yoklama memurlarınada boş ofis ile muhatap bırakmazsınız. Çünkü bir kaç kere gelip kimseyi bulamazsa mükellefiyeti kapatıyorlar uğraşırsınız. İyi Çalışmalar |
03-02-2010, 22:20 | #35 |
|
Vekalet çıkarmanız sorun olmaz. Noter vekalet çıkarırken avukatın vergi levhasını istemez. Dava alıp vekaletnameyi de sunabilirsiniz. Ancak ücret tahsili yapmak için vergi mükellefi olmak ve serbest meslek makbuzu bastırmak zorundasınız. Bunda da sorun yaşamazsınız, bir iş yerinde tam gün sigortalı çalışan bir kişinin (yani avukatın) hem sigortalı, hem serbest meslek kayıtlı olmasında sorun yok. Vergi dairesinden yoklama için adresinize geleceklerdir. Orada adınıza kayıtlı bir iş yeri ve kira kontratı ibraz etmeniz gerekir. Şirketin yerini gösterirseniz ilk yoklamada sorun yaşarsınız, şirketin bir odasını kiralamış gibi gösterip kira kontratı ibraz etmeniz ve üç ayda bir kiranın stopajını yatırmanız gerekir. Ayrıca her yıl gelir vergisi beyannamesinde ayrıca ücret gelirlerinizi de ibraz etmek durumundasınız(bunların vergisi işverence stopajla kesilmiş olsa da ibraz edeceksiniz). Bütün bu sorunlarla uğraşırken vergi dairesi sizi ya da şirketi sıkıştırıp ticari ilişkiyi çekilmez hale geirecektir. Bu sebeple ya şirket sizden ya da siz şirketten kurtulmaya karar verirsiniz. Böylece sorun çözülmüş olur
|
06-02-2010, 13:51 | #36 |
|
Özel Bİr Şİrkette Ssk Li Olarak ÇaliŞan KİŞİ Özel Vekaletname Alamaz, Vergİ AÇiliŞi Yaptiramaz. Buna RaĞmen Kendİ Adina Vekaletname Alir Sa Vergİ Daİresİ Bunu Tespİt Ederse Kİ, Tespİt Edİyor Artik Uyap Var.cezasi AĞir. 30 GÜnÜn Bİr Kismi Özel Şİrkette Ssk Li GÖrÜnÜp DİĞer Kisimlar İÇİn Vergİ AÇiliŞi Olabİlİyor. Bu YaŞanan Olay Avukat ArkadaŞimin AbŞina Geldİ. Özel Bİr Fİrmada Ssk Li İdİ. Vekalet Aldi Dava AÇti, Vergİ Daİresİ Ceza Verdİ . 30 GÜnlÜk Ssk Li GÖrÜnmesİnİ 15 GÜne DÜŞÜrdÜ , Vergİ AÇiliŞi Yapti Vergİ Daİresİ Kabul Ettİ Ve Sorun ÇÖzÜldÜ.....
|
06-02-2010, 13:58 | #37 |
|
Sayın Av.Poyraz;
Cevabınız kendi içinde çelişkili. Çünkü ilk cümlenizde vergi açılışı yapamaz demişsiniz sonra vergİ açılışı i Yaptı Vergi Dairesi kabul ettİ ve sorun çÖzüldü. İlk cümldeki hükmünüz yanlış. Çalıştığın şirket müsade ettiği ve vergisini verdiğiniz müddetçe çalışabilirsiniz. |
06-02-2010, 14:12 | #38 |
|
iyi.. hazine avukatı kendine serbest avukatlık mesleği icra edebileceği ofis açsın...
|
06-02-2010, 14:22 | #39 |
|
Sayın Av.Kamil Mercan;
İyide hazine avukatının bunu yapmasını engelleyen mevzuat var. Şirket izin verdikten sonra avukat bu tür işlemler yapabilir. |
08-02-2010, 09:59 | #40 |
|
Merhabalar,
ben şirket bünyesinde SSK lı olarak çalışıyorum. Şirket tarafından adıma çıkan vekalette genel müdürler, eşleri ve çocuklarının isimleri de var ve şahsi davalarına iş bu vekalet ile bakıyorum. Hatta bazen şirket çalışanlarının bazı sorunlarına şirketin talebi üzerine bakıyorum bu durumda adıma ayrıca vekalet çıkarıyorlar vekalette SSK numaram yazıyor. (Bir keresinde Noter SSK numarasına vekalet çıkarmam diye sorun çıkarmıştı,bizde başka bir noter bulmuştuk.) Bir iki personelin davalarını açıp takip ediyorum ancak herhangi bir vekalet ücreti almıyorum. a) şirket tarafıından adıma çıkan vekalette müdürlerin isimleri yazması ve bu vekalet ile şahsi davalarına bakmam açısından b) şirket çalışanlarının SSK lı olmama rağmen adıma vekalet çıkarması ve davalarını takip etmem açısından, İlerde bir sorun çıkarmı dersiniz?? Teşekkürler |
08-02-2010, 10:20 | #41 |
|
Evet, sorun çıkar. Öncelikle meslek kuralları gereği ücretsiz iş takibi yapamazsınız, ücretsiz almadan iş takibi yapılacak istisnai hallerde bağlı bulunduğunuz baroya bilgi vermelisiniz. Şirket dışındaki kişilerin işleri için karine olarak ücret aldığınız kabul edilir. Bunlara serbest meslek makbuzu kesmediğinize göre, yasaya muhalefet ediyor, vergi kaçırıyorsunuz demektir. Bu kişilerden ücret almasanız bile bu işler esnasında çıkacak karşı taraf vekalet ücretini aldığınız anda ne bu kişilere ne de karşı tarafa makbuz kesemeyeceksiniz, yine vergi kaybı var, vergi kaçakçısı oldunuz bile (Vergi Usul Kanunu genel tebliğ 356 ya aykırılık). Size bu gayri yasal durumdan bir an önce çıkmanızı öneririm. Hem maaş alıp hem serbest avukatlık yapmak yerine, bırakın o işleri de ofis açıp riske giren piyasada tutunmaya çalışan meslektaşlarınız yapsın!.. Hep bana derseniz bir gün size de bir şey kalmaz. Nasıl mı? Her işi siz aldınız, başka avulatlara iş kalmadı, onlar para kazanmadıkları için tüketim yapıp ekonomiye alım gücü sunamadılar, onlar alışveriş yapamadığı için, sizin ücretli çalıştığınız şirket satış gelirlerini artıramadı ve satışı artıramayan şirketler tasarruf tedbiri olarak işçi çıkarmaya başladı, işçiler çıktı, çıktı sıra bir maaşlı avukata geldi, bilin bakalım o avukat kim????
|
08-02-2010, 10:51 | #42 |
|
Sayın meslektaşlarım, baroya kayıtlı avukat olduğunuz sürece bir şirkette hem sigortalı avukat hem de serbest avukatlık yapabilinmekte. BUna dair aksine sözleşmede hüküm yoksa kanune engel bir durum yok. Nihayetinde vergi mükellefiyeti de devam etmektedir.
Buna ilişkin örneklendirilecek bir çok avukat tanıyorum ve yıllardır bir sorunla karşılaşmamışlardır. |
08-02-2010, 11:09 | #43 |
|
Merhaba;
bende benzer şekilde çalışıyorum, bir şirkette sigortalı olarak kadrodayım ,fakat şirket sahiplerinin adına yürüttüğüm iki tane davam var, davaları konu hakkında bilgim olmadan açtım ve devam ettirmek zorunda kaldım şimdi vergi dairesi tarafından bir problemle karşılaşırım diye endişeleniyorum. |
08-02-2010, 11:12 | #44 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın meslektaşım, şirketle ilgili hiçbir davada "sözleşmeli ve sigortalı olduğunuz" için mali yönden sorumlu tutulmazsınız. Ancak şahısların özel işlerine baktığınızda mali problemleriniz olur. Yani serbest meslek makbuzu ile vergilendirmeniz gerekecektir. |
08-02-2010, 11:28 | #45 | |||||||||||||||||||
|
Bu konuda mukteza vermeye yetkili birim Defterdarlıktır. Bir yazı yazıp görüş sorun, onların vereceği cevaba göre işinizi düzenlerseniz. İleride bu iş yanlış çıksa bile cezalı duruma düşmez, usulsüzlük vs ceza almazsınız. Verdikleri cevap işinize gelmez ve yasal olmadığını düşürseniz, onlar dedi diye de öyle yapmayın, sonuçta hukukçusunuz, cevabı mantık ve hukuk süzgecinden geçirin derim. Vergi Usul Kanunu’nun 413.maddesine göre, “mükellefler, Maliye bakanlığından veya Maliye Bakanlığının bu hususta yetkili kıldığı makamlardan vergi durumları ve vergi uygulaması bakımından müphem ve tereddütü mucip gördükleri hususlarda izahat” isteyebileceklerdir Vergi Usul Kanunu’nun 413.maddesine göre, “mükellefler, Maliye bakanlığından veya Maliye Bakanlığının bu hususta yetkili kıldığı makamlardan vergi durumları ve vergi uygulaması bakımından müphem ve tereddütü mucip gördükleri hususlarda izahat” isteyebileceklerdir. (*) Yrd.Doç.Dr., D.E.Ü. İ.İ.B.F. Maliye Bölümü 127 Page 2 Vergi Hukukunda Mukteza Hakları Bu hüküm gereğince, mükellefler, Bakanlık Merkez ve Taşra Teşkilatından bilgi isteyebilmekteydiler. Ancak, Bakanlık Merkezinden bilgi istenilmesi durumunda çok büyük gecikmeler doğmaktaydı. Çünkü mükelleflerin vergi kaydının bulunduğu ilin defterdarlığı ile de yazışma yapılması gereği vardı. Böylece, gereksiz yazışmaların önlenmesi ve Bakanlığa intikal eden sorunların daha kısa sürede çözümlenebilmesi için Bakanlık VUK’un 413.maddesindeki yetkisine dayanarak yayınladığı 188 seri nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile mükelleflere “... vergi durumları ve uygulaması bakımından müphem ve tereddüdü mucip gördükleri hususlar hakkında....” bilgi vermeleri konusunda 1 Ocak 1989 tarihinden itibaren Defterdarlıkları yetkili kılmıştır. Bu tebliğe göre; - Mükellefler, Bakanlıktan değil, doğrudan doğruya Defterdarlıklardan bilgi isteyeceklerdir. - Defterdarlıklar tereddüt ettikleri konularda veya çözümleyemedikleri hususlarda Bakanlığa başvuracaklardır. - Mükelleflerce Defterdarlıklar yerine doğrudan Bakanlıktan bilgi istenmesi halinde, bu dilekçeler Bakanlıkça cevaplandırılmadan, doğrudan açıklanmaya yetkili Defterdarlıklara gönderilecek ve mükelleflerin istekleri Defterdarlıkca incelenerek cevaplandırılacaktır. - Defterdarlıkca verilen cevabı yetersiz bulan mükellefler tekrar Defterdarlığa başvurarak Bakanlıktan görüş alınmasını isteyeceklerdir. Bu durumda Bakanlık, Defterdarlık aracılığıyla mükellefe cevap verecektir. Diğer taraftan Vergi Dairelerinin mukteza tayin görev ve yetkileri yoktur. Vergi Dairesi Başkanlıkları ise “Vergi Daireleri Kuruluş ve Görev Yönetmeliği’ne dayanarak mukteza verme yetkilerini kullanmaktadırlar. Ancak, vergi dairesi vergisel uygulama yönünden, yetkisi olmamasına karşılık, mükellefe yazılı bilgi vermişse, bu bilginin de ceza uygulaması dışında kalması gerekir. Çünkü Vergi İdaresini bir bütün olarak düşünmek daha doğru olur. 3. MUKTEZA İSTENİRKEN DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR Mükellefler ya bağlı bulundukları vergi dairesi başkanlıklarından ya da defterdarlıklardan mukteza isteyebileceklerdir. 128 Page 3 Zeynep Arıkan 3.1. Mükellefler Açısından Mükellefler mukteza isterken bazı hususlara özen göstermelidirler. Buna göre; - Bilgi istenilen olay ya da konu açık bir şekilde ve tüm maddi unsurlarıyla ortaya konmalıdır. - Bilgi istenilen olay ya da konu karşısında gerçekten kuşkuya düşülmüş, vergi kanunları ve tebliğlerde açıkça düzenleme yapılmamış olması durumunda yetkili makamlara başvurmalıdır. Oysa ki mükellefler kuşkuya düştükleri bir konu hakkında aydınlatılmak amacıyla değil de, kendi uygulamalarını idareye onaylatmaya ya da doğrulatmaya ya da bir dayanak elde etmeye yönelik olarak mukteza isteğinde bulunmaktadırlar. - Mükelleflerin, yetkililerce kanunun doğru bir şekilde aydınlatılabilmesi için gerekli sürecin tanınması bakımından zamanında harekete geçmeleri gerekir (KARAARSLAN, 1990:23). 3.2. Gelir İdaresi Açısından Mükellefler tarafından kendilerinden mukteza istenilen yetkili makamların son derece titiz davranmaları gerekir. Mukteza verilirken şu hususlara dikkat edilmelidir. Buna göre; - İstenilen bilgi mükellefe zamanında ulaştırılmalıdır. Vergi kanunlarında olayla ilgili olarak öngörülen süreler geçtikten sonra verilen bilginin değeri azalır ya da hiç kalmayabilir. - Yetkililer mükelleflere; “kanunlar, genel tebliğler, iç genelgeler, genel yazılar ve daha önce aynı konuda bildirilen Bakanlık görüşleri doğrultusunda bilgi vereceklerdir. Bütün bu kaynaklarda soruya çözüm bulamıyorsa yorum ilkelerini esas olarak çözüm üretmelidirler. Çözüm yine de bulunamıyorsa kendi görüşleri ile birlikte konuyu Bakanlığa ileteceklerdir. - Verilen bilgilerin mükellef tarafından genişletilerek konu dışındaki olaylara da uygulanmasını önlemek için, kanunun tüm maddi unsurlarına değinerek açık cevap verilmelidir. - İdarede bütünlük ve devamlılık ilkesi uyarınca, aynı kanunlar yürürlükteyken aynı olaylara aynı muktezalar verilmesi zorunludur. Aksi takdirde idare ve mükellef eninde sonunda karşı karşıya kalmakta ve muktezaların objektifliği hakkında kuşkular ortaya çıkmaktadır (TANRIKULU, 1995:23). 129 Page 4 Vergi Hukukunda Mukteza Hakları Mukteza verilirken bu hususlara dikkat edilmesi gerektiği halde yetkililerden ya hiç cevap alınmamakla ya da kanuni süre geçtikten sonra cevap alınabilmektedir. Aynı konuda mükelleflere birbirine zıt muktezalar verilmesi de önemli bir eksikliktir. Vergi idaresinin karşısında aynı bilgi ve aynı öğrenim düzeyinde, devlet, vergi ve vergi potansiyeli konusunda aynı düşünceye sahip bir mükellef topluluğu yoktur. Bunun tamamen aksi olarak, toplumun çeşitli kesimlerinden kültür seviyeleri, terbiye ve incelikleri, siyasal görüşleri birbirinden çok değişik olan bir kitle bulunmaktadır. Bu durum, vergi potansiyelinin muhatap olduğu mükellefin kültür seviyesini, sosyal durumunu ve bilgisini dikkate alma zorunluluğunu ortaya koymaktadır (TOSUNER, 1991:12). Bu nedenle vergi idaresi mukteza verirken gereken özeni göstermeye önem vermelidir. 4. MUKTEZALARIN BAĞLAYICILIĞI Vergi hukukunun kaynakları bağlayıcı ve emredici nitelikteki asli kaynaklar ile yardımcı, yol gösterici nitelikteki tali kaynaklardan oluşur. Mukteza vergi hukukunun tali kaynakları arasında yer alır. Vergisel işlemlerin yürütülmesi konusundaki izahatlar olan muktezalar kesin ve yürütülmesi zorunlu bir işlem niteliği taşımazlar. Bu nedenle asli kaynaklar gibi bağlayıcı değildirler. Ancak belli bir konuda mukteza isteyen mükellef kendisine yapılan izahata göre hareket etmek durumundadır. Yapılan izahat doğru yapılabileceği gibi, yanlış bir izahat (hiç karşılaşılmayan bir durum değildir) da yapılabilir. VUK’nun “Yanılma” başlıklı 369/1 maddesinde “yetkili makamların mükellefin kendisine yazı ile yanlış izahat vermiş olmaları” halinde bunun mükellefi bağlamaması, vergi idaresini ise bağlaması söz konusudur. Çünkü VUK’nun 413. Maddesinde genel olarak, 369/1 maddesinde de özel olaraka yer alan mevcut düzenlemeler çerçevesinde, mükelleflere yetkili makamlarca verilen yazılı bilgilerin (mukteza - özelge) hatalı olması durumunda, bu cevaplara uygun olarak hareket eden mükelleflerin, sonradan bu hareketlerinin vergi kanunlarına aykırı olduğu anlaşılsa bile ceza (kaçakçılık, ağır kusur, kusur ve usulsüzlük cezalarından hiçbiri) kesilmeyecektir. Ceza kesilmemesi için önem arzeden hususlar bulunmaktadır. Buna göre; - Mükellefe bilgi yazılı olarak verilmiş olmalıdır. Sözlü olarak verilen bilgiler ceza kesilmesini önlemez. - Bilgi yetkili makamlar tarafından verilmiş olmalıdır. Mükellefler 188 seri No’lu VUK Genel Tebliği’ne uygun olarak Defterdarlıklardan bilgi istemelidirler. Vergi Dairesi Başkanlıkları da Mukteza verebilir. 130 Page 5 Zeynep Arıkan - Yetkili makamlar görüşünü belli bir hadisenin, kendisine intikal ettiriliş tarzına göre bildirir. Yanılmadan bahsedebilmek için, bilgi verilen konudaki maddi unsurların, o bilgiye göre uygulamaya yapılan olaylarda da aynen bulunması gerekir. - Yetkili makamlarca verilen yazılı yanlış bilgi, bizzat mükellefin kendisine verilmiş olmalıdır. Başka bir mükellefe verilmiş bilgiye dayanarak hareket edenler bilginin yanlış olması durumunda cezaya muhatap olacaklardır (ÖZBUDAK, 1996: 94-95). Mükellefler, vergi kanunlarının karmaşıklığından, sık sık değişmesinden ve kanunlardaki boşluklardan şikayet etmektedirler. Vergi sistemimizdeki bu aksaklıklar karşısında mükelleflerin uygulamada tereddüte düştükleri konularda ne şekilde hareket edecekleri yönünde bilgilendirilmeleri gerekir. İstenen muktezanın en kısa zamanda verilmesi zorunluluğu vardır. Bu mukteza doğrudan doğruya mükellefe tebliğ edilmekle birlikte bilgi edinilmesi için bir örneğinin ilgili vergi dairesine gönderilmesi gerekir. 1995 yılında “Lokanta” işletmeciliği ile uğraşan bazı mükellefler İzmir Defterdarlığından yaptıkları faaliyet türü ile bunlara ilişkin tabi olacakları KDV oranlarının belirlenmesi hususunda görüş istemişlerdir. Defterdarlığın konuya ilişkin verdiği muktezaya göre; - Farklı isimler altında hizmet veren işletmelerde uygulanacak katma değer vergisi oranlarının tesbiti için vergi dairesince bir yoklama yaptırılması ve işletmelerin “Gazino, bar, pavyon, gece kulübü, taverna, diskotek, dansing ve benzeri eğlence yerleri”nde verilen hizmetlere benzer nitelikte hizmet verdiklerinin tesbiti halinde bu hizmetler için %23 oranında katma değer vergisi hesaplanması gerektiği belirtilmiştir. - Söz konusu işletmelerde bir program dahilinde ve fiks menü uygulanmak suretiyle canlı müzik yapıldığının tesbiti halinde, işletme ruhsatlarında faaliyet konusu Lokanta veya kafeterya olarak belirlenmiş olsa dahi bu yerlerde verilen hizmetler için %23, - İşletme ruhsatlarında faaliyet konusu Lokanta veya kafeterya olarak belirlenen yerlerde sadece yemek müziği şeklinde ve bir veya iki sanatçı çalıştırmak suretiyle hizmet verilmesi halinde %15, - İşletme ruhsatında faaliyet konusu “özel eğlence yeri” olarak belirlenen Carnavale Cafe Pub-Bar unvanlı işletmenin verdiği hizmetler için %23, oranında katma değer vergisi uygulanması gerektiği sonucuna varılmıştır. Bu sonuç sadece muktezayı isteyen mükellef ya da mükellefleri bağlar, bunun 131 Page 6 Vergi Hukukunda Mukteza Hakları dışındaki mükellefler tarafından kullanılması mümkün değildir. Yani muktezayla ilgisi olmayan mükellefler açısından hiçbir bağlayıcılığı yoktur. 5. SONUÇ VE ÖNERİLER Gelir İdaresinin, mükelleflerin vergi kanunlarını yanlış ve eksik yorumlamasını önlemek amacıyla mukteza yayınlamaları vergi kanunlarının daha etkin bir şekilde uygulanması sürecine katkıda bulunacaktır. Ancak vergilendirme sürecinin daha etkin olabilmesi için mükelleflerce en çok mukteza talebinde bulunulan konulara ilişkin örnek muktezaların vergi mahremiyetini ihlal etmeyecek şekilde bülten yayın şeklinde Bakanlık tarafından yayınlanmaları uygun ve son derece yararlı olacaktır. Muktezaların yayınlanması ile birbirine zıt-özelgeler verilmeyecek, benzer sorunlarla karşı karşıya olan mükellefler aydınlanacak ve subjektif değerlendirmeler ortadan kalkacaktır. Muktezalardan sadece muktezayı isteyen mükellefler yararlanmaktadırlar. Ne var ki bunlar şeffaf toplum gereklerine uygun olarak belli bir zümrenin değil, tüm toplumun yararına sunulmalıdırlar. Bu şekilde muktezalar vergi hukukunun tali kaynağı olma fonksiyonunu çok daha iyi bir şekilde yerine getirebilecektir. VUK’nun 148. maddesine göre, nasıl ki Vergi İdaresi mükelleften söz ile bilgi isteme hakkına sahipse, mükelleflerde Vergi İdaresi’nden daha kolay ve daha hızlı bilgi (mukteza) isteyebilmelidirler. Muktezaların yazılı olması zaman alıcılık yönünden önemli bir konudur. Bu nedenle yazılı izahat isteme şartının kaldırılması gerekir. Yazılı izahat yerine Vergi İdaresi bünyesinde kurulacak danışma merkezleri ile işlemler hızlandırılabilir ve etkinleştirilebilir. Zira zamandan tasarruf hem vergi idaresi ve hem de vergi mükellefleri açısından ulaşılması arzulanan önemli bir hedeftir. ABSTRACT It is important and necessary for taxpayers to get from the responsible government offices information about issues on which they are not sure what to do with in application. Only in this way can the gaps in tax Laws be filled. For this reason, it is a necessity of contemporary concept of service that during taxation period, both the taxpayers and responsible government offices fulfil completely the tasks they have. In this way, attention was given to bring about the points of particular attention in terms of taxpayer and revenue department. 132 Page 7 Zeynep Arıkan KAYNAKÇA KARAASLAN, Ali (1990), “Mukteza ve Yanılma”, Vergi Dünyası Dergisi, Mayıs, S:105. ÖZBUDAK, Mehmet (1996), “Vergi İdaresinden Yazılı Görüş (Özelge) İsteme, Yaklaşım Dergisi, Mart, S. 39. TANRIKULU, Lütfi (1995), “Özelgeler (Muktezalar) Üzerine...”, Vergi Dünyası Dergisi, Mart, S: 163. TOSUNER, Mehmet (1991), “Vergi İdaresi - Mükellef İlişkisi”, İzmir Ticaret Odası Dergisi, Aralık, S. 12. 133 |
08-02-2010, 13:38 | #46 | |||||||||||||||||||||||
|
Sn Av. Murat An, Öncelikle son mesajınızdaki bilgiler için teşekkürler, Ancak ortada hep banalık bir durum yok açıkcası ben de çok meraklı değilim bu davalara bakmaya, ancak takdir edersiniz ki maaşlı olarak çalıştığım iş yerinin genel müdüründen gelince bu talep, ricadan daha fazlası oluyor!! Benimde vergilendirme konusunda endişelerim olduğu halde kesin bir bilgim olmadığından ve gerekçe sunamayacağımdan reddedemedim. O dönem önce baroyu aradım. Barodan bir yetkili; "SSK lı olanlara da vekalet çıkıyor bir sorun olmaz" gibi bir cevap verdi, tabiki bu yazılı bir cevap değildi yine de fazla üzerine düşmedim. Şimdi konuyu okuyunca aydınlanmak istedim Anlaşılan dediğiniz gibi bu konuda iligili birimden yazılı bir cevap almak lazım Ancak dikkatleri üzerime çekipte bir ceza uygulamasına maruz kalırsam diye endişeleniyorum Saygılarımla. |
09-02-2010, 21:51 | #47 |
|
sayın abay ! çelişki yok... belki yanlış anladınız. bir ayın tüm zamanı yani 30 günü bir şirkette sigartalı avukatlık yapan kişi serbest iş alamaz ( mali müşavir veya vergi dairesine sorun anlatsınlar.) ikincisi ; bir ayın 30 günü yerine 15 günü şirkette sigortalı göründüğünüz zaman işler değişiyor. bu konuda sorun yok , siz bu takdirde vergi açılşı yapabilirsiniz. bunun muhasebe sistemide farklıdır......
sayın av.kamil mercan ; hazine avukatlarının serbest avukatlık yapması mümkün değil. çünkü ; 30 günün 15 günü hazine tarafından ssk lı 15 günü serbest avukatlık gibi birşey sözkonusu değildir. . . bu sebeple kamu kurumlarında çalışan avukatlar için böyle bir durum sözkonusu değildir. |
09-01-2012, 21:51 | #48 |
|
Arkadaşlar size başka önemli bir soru daha sormak istiyorum: bir avukat olarak aynı evde yaşadığım aile üyelerimin davalarına bila-ücret bakabildiğime göre, böyle bir hak avukatlık kanunu ile bana tanınmış olduğuna göre; bir şirkette SSKlı olarak çalışan bir avukat olsam dahi ailemin davalarına bakabilirim değil mi? Bu durum "dışardan dava alamaz." kuralına uyan bir durum değildir. ailemden ücret almayacağıma göre dışarıdan dava almam durumundaki gibi serbest meslek makbuzunu kesmek zorunda değilim ve vergi mükellefi de olmam gerekmez. Bunun kesin olarak böyle olduğunu düşünüyorum ancak bu konuda hukuki dayanaktan yoksunum. mesleki tecrübelerinizi bu anlamda paylaşmanızı ve katkılarınızı bekliyorum.
|
11-01-2012, 01:16 | #49 | |||||||||||||||||||||||
|
Ben de ailemin davalarına bila bedel bakıyorum. Ancak bu konuda bildiğim Baroya bildirimde bulunmak gerekiyor, bir de çok sık olmaması gerektiğini okuduğumu hatırlıyorum. Yani sürekli iş mahiyetine girmesi halinde baro ücret alınması gerektiğini düşünüyor (mesleğin saygınlığı anlamında bir görüş olabilir) Burada sizin durumunuzla ilgili kafamı kurcalayan tek nokta nasıl vekalet alacağınız.. Ücret konusunu dediğim gibi aşabiliyorsunuz ancak SSK'lı olup vekalet alabilecek misiniz? Başka meslektaşlarımla çalıştığım dönemde de ailemin davalarına bakıyordum ancak vergi açılışım bulunmadığından onlar üzerinden vekalet alıp yetki belgesi ile işlem yürütebiliyordum. Bu haliyle sorunuzun cevabını verdiğimi ümit ediyorum |
18-04-2012, 15:58 | #50 |
|
SSK lı avukatın dışarıdan iş alması
merhaba,
SSK lı olarak çalışıyorum, ancak patronun ve bir arkadaşının özel vekaletlerini aldım. Bunlara dayanarak ihtarnameler çektim. Bu işten maaşım hariç ekstra bir ücret almadım. Sizce vergi açısından sıkıntıda mıyımdır? |
18-04-2012, 16:16 | #51 |
|
aynı durum
aynı durumdayız, zira patrona ben başkasının ve sizin şahsi vekaletinizi alamam diyemedim.
|
18-04-2012, 19:17 | #52 | |||||||||||||||||||||||
|
Evet ne yazık ki bence sıkıntıdasınız. Zira serbest meslek makbuzu kesemeyeceksiniz. İşi Bila bedel aldığınızı bildirseniz dahi bu kez baro disiplin kurulundan ceza almanız kuvvetle muhtemeldir. |
26-12-2012, 17:42 | #53 |
|
Değerli Meslektaşlar,
"Şirket avukatlığı" kavramında yeni olduğumdan bu konuya benzer bir sıkıntı da bende mevcuttur. Yardım ve görüşlerinizi bekliyorum. İşe başladığım şirketler grubunun bünyesinde birden fazla şirket var. Ve herbiri "a inşaat ve sanayii a.ş", "b gıda ticaret a.ş" gibi ayrı bir tüzelkişiliğe haizdir. Şu an "a inşaat ve sanayii a.ş" bünyesinde ssk'lı avukat olarak gözüküyorum ve buradan bir vekaletnamem var. Sıkıntılı olan durum ise gruba bağlı diğer şirketlerin ("b gıda ticaret A.Ş." gibi) işlerini de yürütebilmem için onlardan çıkartacağım vekaletname yeterli midir ? Yoksa bu durum "dışarıdan iş alma" gibi mi görülür? Bu halde sorunun çözümü nasıl olabilir? |
26-12-2012, 18:03 | #54 |
|
Bordrosunda gözükmediğiniz şirketin vekaletini alamazsınız zira avukat ücretsiz iş yapamaz. Bu halde A şirketinde 20 gün B şirketinde 2 gün C şirketinde 2 gün şeklinde gösterilmeniz gerekir. Toplamda 30 gün olacak şekilde SSK lı olmalısınız. Bu durumu muhasebe müdürü ile görüşmelisiniz.
|
27-12-2012, 12:36 | #55 |
|
SGK açısından bakış...
Arkadaşlar olayın SGK açısından engeli yoktur. 5510 SK/53. maddesinde 01.03.2011 tarihli değişiklikle sigortalılığın üstünlüğü prensibi getirilmiştir. Yani avukat hem sigortalı hem bağkurlu olabilir. Sadece sigortalılığı sayılır. İsterse bağkur primlerini de ödeyebilir. Ödediği Bağkur primleri SSK kazançlarına ilave edilir.
Bir avukatın bir yerde hizmet akdi ile çalışırken kendi adına vekalet alması için vergi kaydı olması zorunludur. Ücretinin vergisi zaten işveren tarafından kesilerek ödenir. Serbest meslek kazançlarının vergisini de kendisi öder. Burada da sorun yok. Fakat bu durumda neden bir şirketin sigortalı avukatı olmak zorunda olmak istendiğini anlamadım. Vergi açılışı yapıldıktan sonra sigortalı çalışmanın hiçbir yararı kalmıyor. Üstelik Sayın Konyalı'nın söz ettiği büro edinme zorunluluğu da var. Kendi bürosunu açıp şirketle sözleşme yapıp makbuz karşılığı aylık vekalet ücreti şeklinde alması daha mantıklı geliyor... Sonuç olarak eğer soruyu soran meslektaşımızın emekliliğine 3,5 yıldan fazla varsa bu maceraya hiç gerek yok. Ama SSK'dan emekli olması için son 3,5 yıl sigortalı çalışmasının faydası olabilir. |
28-12-2012, 09:34 | #56 |
|
Sayın Evran Kırmızı, bazı şirket yöneticilerinin veya YK üyelerinin, avukatın şayet kendi işlerini alması durumunda, şirket işlerini yavaşlatacağı, işlerin yeterince hızlı gitmeyeceği, avukatın tüm mesaisinin kendi işlerinde harcanması isteği olduğundan, bazı avukatlar sadece şirket avukatlığı yapmaktadırlar. İç ilişkileri gereği böyle anlaşabiliyorlar.
|
28-12-2012, 11:20 | #57 |
|
Sayın feyzaday, söylediklerinize katılıyorum. Fakat soruyu soran arkadaş, çalışacağı şirketin başka vekalet lama ve iş takip etmeye izin verdiğini söylüyor. Bu durumda vergi açılışı yapmak zorunlu. Bunu yaptıktan sonra da hizmet akdiyle şirket avukatı olmanın bir avantajı kalmıyor. Anlatmak istediğim buydu.
|
28-12-2012, 11:33 | #58 |
|
Sayın Av.Evran Kırmızı, şayet şirket avukatının maaşı yüksek ise SGK payı da o oranda yüksek yatırılacaktır şirket tarafından. Avukat aynı zamanda vergi açılışını da yapacaksa SGK sını düşükten gösterecektir veya mali açıdan bu daha makul olacaktır. O nedenle ilerde emeklilik açısından yüksek prim yatırma avantajı ve dolaysıyla yüksek emeklilik maaşı açısından, şirkete bağlı kalmayı tercih edebilir.
|
21-04-2014, 10:10 | #59 |
|
Sn. Saim Dikici, 'Madem vekalet ücretini çalıştığı şirket alıyormuş! Dava almasının kendisine ne faydası var?'diye sormuş yıllar önceki bir mesajında. Herhalde şirketin aldığı söylenen ücret denirken kazanılan davalardan elde edilen karşı vekalet ücreti kastedilmiştir sayın Dikici. Yoksa şirket dışı işlerden şahıslardan tahsil edilen avukatlık ücreti şirketin olamasa gerek, yani 'olmaz öyle şey' demek istiyorum
|
12-11-2015, 18:12 | #60 |
|
Olay soğumuş ama ben de bir şeyler söyleyerek ısıtayım yine.
İşle sadece Avukatlık Yasası, Vergi Mevzuatı, SGK mevzuatı alakalı olmadığını İş Kanununun da alakalı olduğunu düşünmek lazım. Vergi ve SGK görevlilerinin direnci biraz da ondan. Tam zamanlı çalışıyorsanız kendi (adınıza) davanızı nasıl götüreceksiniz? Cevap "izinli olduğum sürelerde" derseniz ya sizden ücretsiz izin kesintisi yapılmalı ya da ücretli izinde çalışma yasağı dolayısıyla bunu yapamazsınız. Buna rağmen yaparsanız işveren o davadan elde ettiğiniz gelirin kendine ödenmesini isteyebilir. Mevzuat buna müsait. Yoksa şirketten elde ettiğiniz geliri (kısmi çalışma ile birlikte özel büro durumunda) beyannamenizde gösterir, ödenen gelir vergisi ödemelerinizi de toplam vergi borcunuzdan düşülmenizi isteyerek vergi mevzuatında sorun yaşamazsınız. Zaten bu yapılagelen birşey. Hatta yılın bir kısmını SGK'lı diğer kısmını özel büronuzda çalışarak tamamladıysanız kesin olarak bunu tavsiye ederim. O nedenle SGK ve vergi ilgilileri kısmi çalışma anlaşmasında ısrarlı. Kamuda çalışanlar hatta kamu iştiraklerinde çalışanlar için bu Av.K. madde 12 sonda "Bir kadroya bağlı olarak aylık veya ücreti Devlet, il veya belediye bütçelerinden yahut Devlet, il veya belediyelerin yönetimi ve denetimi altındaki daire ve müessese yahut şirketlerden verilen müşavir ve avukatlar, yalnız bu daire, müessese ve şirketlere ait işlerde avukatlık yapabilirler." dendiğinden imkansızdır. Şirkete "bakarken aileye de el atmak" tamamen soruna gebe işlemdir. Sorun yaşamak için şikayet veya kontrol yeterli. Belki tek istisnası (ki bu da tartışmalıdır) davanın şirket işlerinden kaynaklanması olabilir. Örneğin ithalat dolayıyla "kaçakcılık" davası yönetim kurulu üyelerine açılmışsa vekalet şahsın makbuz/hizmet şirketin olabilir. Şirketler gurubunda "haydi arkadaşlar ne varsa bekliyorum" olmaz. Kim parayı öderse onun dilekçesi öter. Diğerlerinden "vekalet sözleşmesi" zaman aşımı olan 5 sene dikkate alınarak (kesinleşme tarihi dikkate alınabilir) vekalet ücreti talebi mümkündür. Asla ödenen ücretin mahsubu söz konusu olamaz. Çünkü zaten ücret ödemediğinden mahsup edemez. Bu aile bireyleri, patronun kendi işi, patronun kankisinin işi de geçerlidir. Vekalet ücretinizi alın. Sözleşme yoksa Asgari Ücret Tarifesi esas alınır ki akçeli işlerde nispi olanı tatmin edici olabilir.(Her ne kadar 9 Kasım 2015 de kısıtlandıysa da fena değil) Avukatın bürosu olmaması imkansız ama dolanılabilir. Ama birden fazla büro avukat ortaklıklarında bile mümkün değil. Bilmiyorum ısıtabildim mi? |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
"eminönü" Adını Marka Olarak Tescil Ettirebilir Miyim ? | Armağan Konyalı | Meslektaşların Soruları | 8 | 16-09-2008 15:12 |
Limited şirket ortakları ayrıldıktan sonra şirket borçlarından sorumlu tutulablir mi? | senemü | Meslektaşların Soruları | 1 | 22-12-2006 02:45 |
mevsimlik olarak çalışırken kadroya geçen işçinin yıllık izin süresi | karya | Meslektaşların Soruları | 4 | 13-12-2006 19:00 |
Fazladan Ödenen Faizi Geri Alabilir Miyim? | dancan | Meslektaşların Soruları | 1 | 01-06-2005 16:51 |
Kizimin Velayetini Alabilir Miyim ? | Kuzey | Hukuk Soruları Arşivi | 5 | 01-08-2003 14:20 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |