10-08-2006, 17:45 | #31 |
|
Bir Yudum İnsan... Denizin ve güneşin battığı yerde, Bilin ki yeni umutlar da yeşerir, ... Necip Fazıl Kısakürek ŞAİRLERİN SULTANI BÜYÜK ÜSTADI RAHMETLE ANIYORUZ |
03-09-2006, 11:31 | #32 |
|
niçin küçülüyor eşya uzakta?
gözsüz görüyorum rüyada, nasıl? zamanın raksı ne bir yuvarlakta? sonum varmış,onu öğrensem asıl! Necip Fazıl Kısakürek(1939) |
03-09-2006, 11:53 | #33 |
|
Çile şiirinden..
................................ Kaçır beni ahenk, al beni birlik; Artık barınamam gölge varlıkta. Ver cüceye, onun olsun şairlik, Şimdi gözüm, büyük sanatkarlıkta. Öteler öteler, gayemin malı; Mesafe ekinim, zaman madenim. Gökte saman yolu benim olmalı; Dipsizlik gölünde, inciler benim. Diz çök ey zorlu nefs, önümde diz çök! Heybem hayat dolu, deste ve yumak. Sen, bütün dalların birleştiği kök; Biricik meselem, Sonsuza varmak Necip Fazıl Kısakürek kendi sesinden, http://www.necipfazil.com/ |
03-09-2006, 12:15 | #34 |
|
Beklenen
Ne hasta bekler sabahı Ne taze ölüyü mezar Ne de şeytan bir günahı Seni beklediğim kadar... NFK |
04-09-2006, 10:23 | #35 |
|
HOŞGELDİN KADINIM
Hoş geldin kadınım benim hoş geldin yorulmuşsundur; nasıl etsemde yıkasam ayacıklarını ne gül suyum ne gümüş leğenim var, susamışsındır; buzlu şerbetim yok ki ikram edeyim acıkmışsındır; beyaz ketenli örtülü sofralar kuramam memleket gibi yoksuldur odam. Hoş geldin kadınım benim hoş geldin ayağını basdın odama kırk yıllık beton, çayır çimen şimdi güldün, güller açıldı penceremin demirlerinde ağladın, avuçlarıma döküldü inciler gönlüm gibi zengin hürriyet gibi aydınlık oldu odam... Hoş geldin kadınım benim hoş geldin. N.H. |
13-09-2006, 14:28 | #36 |
|
HATRINA DÜŞECEĞİM
...... ........ İliklerine işleyecek bensizlik Kahrolacaksın...! .......... ................ Bir Şiirimi mırıldanacaksın Hıçkıracaksın..! ................ ............................... Ve çırılçıplak gerçekleri o zaman Anlayacaksın..! Sonra bir şeyler yazmak isteyeceksin Kafan gibi kaleminde işlemeyecek Unutmak isteyeceksin her şeyi Ama unutamayacaksın hiç bir şeyi Kıvranacaksın.! N.F.K. |
13-09-2006, 16:12 | #37 |
|
dipsiz kuyu...
Ağzıma soğuk kurtlar dolacak gözüme kum; dipsiz kuyu sürdükçe zaman sürecek uykum... N.F.K |
19-09-2006, 12:28 | #38 |
|
son gün olmasın dostum,toparabam,çelengim ... alıp beni götürsün tam inanmış dört adam. N.F.K |
17-02-2007, 00:19 | #39 |
|
İşte fark
"Ah! küçük hokkabazlık, sefil aynalı dolap;
Bir şapka, bir eldiven, bir maymun ve inkilap!" Necip Fazıl memleketim, memleketim, memleketim, ne kasketim kaldı senin ora işi ne yollarını taşımış ayakkabım, son mintanın da sırtımda paralandı çoktan, şile bezindendi. sen şimdi yalnız saçımın akında, enfarktında yüreğimin, alnımın çizgilerindesin memleketim, memleketim, memleketim... Nazım Hikmet Sayın Gülays! Fark ortadadır.. |
17-02-2007, 14:03 | #40 |
|
“.....
beraber yaşanılır, dövüşülür beraber, ama herkes kendi payına ölür” NAZIM HİKMET RAN |
17-02-2007, 22:53 | #41 |
|
Mavi Gözlü Dev,Minnacık Kadın ve Hanımelleri
O mavi gözlü bir devdi Minnacık bir kadın sevdi Kadının hayali minnacık bir evdi Bahçesinde ebruli hanımeli açan bir ev..... N.H.RAN |
17-02-2007, 23:48 | #42 |
|
(...)
-Galip Usta- tuhaf şeyler düşünmekle meşhurdur: "Kâat helvası yesem her gün" diye düşündü 5 yaşında. "Mektebe gitsem" diye düşündü 10 yaşında. "Babamın bıçakçı dükkânından Akşam ezanından önce çıksam" diye düşündü 11 yaşında. "Sarı iskarpinlerim olsa kızlar bana baksalar" diye düşündü 15 yaşında. "Babam neden kapattı dükkânını?" Ve fabrika benzemiyor babamın dükkânına" diye düşündü 16 yaşında. (...) Nazım Hikmet RAN |
18-02-2007, 00:54 | #43 |
|
SEN
... ... ... En güzel günlerimin üç mel'un adamı var: Biri sensin, Biri o, biri ötekisi... Kanlı bıçaklı düşmanımdır ikisi... Sana gelince... Ne ben Sezarım, Ne de sen Brütüssün... Ne ben sana kızarım ne de zatın zahmet edip bana küssün.. Artık seninle biz, düşman bile değiliz... N.Hikmet |
18-02-2007, 14:43 | #44 |
|
''Nazım Hikmet'in En Ünlü Şiiri''
CEVİZ AĞACI
Başım köpük köpük bulut, içim dışım deniz, ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda, budak budak, şerham şerham ihtiyar bir ceviz. Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında. ... ... Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda. Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında. Nazım Hikmet Ran |
18-02-2007, 17:18 | #45 |
|
Ağa Camii
Havsalam almıyordu bu hazin hali önce Ah, ey zavallı cami, seni böyle görünce Dertli bir çocuk gibi imanıma bağlandım; Allahımın ismini daha çok candan andım. Ne kadar yabancısın böyle sokaklarda sen! Böyle sokaklarda ki, anası can verirken, Işıklı kahvelerde kendi öz evladı var... ............ Bu imansız muhitte öyle yalnızsın ki sen Bir teselli bulurdun ruhumu görebilsen! Ey bu caminin ruhu: Bize mucize göster Mukaddes huzurunda el bağlamayan bu yer Bir gün harap olmazsa Türkün kılıç kınıyla, Baştan başa tutuşsun göklerin yangınıyla! Nazım Hikmet RAN |
20-07-2007, 12:30 | #46 |
|
Ben, senden önce...
Ben senden önce ölmek isterim. Gidenin arkasından gelen gideni bulacak mi zannediyorsun? Ben zannetmiyorum bunu. İyisi mi, beni yaktırırsın, odanda ocağın üstüne korsun içinde bir kavanozun. Kavanoz camdan olsun, şeffaf, beyaz camdan olsun ki içinde beni görebilesin Fedakârlığımı anlıyorsun: vazgeçtim toprak olmaktan, vazgeçtim çiçek olmaktan senin yanında kalabilmek için. Ve toz oluyorum yaşıyorum yanında senin. Sonra, sende ölünce kavanozuma gelirsin. Ve orada beraber yaşarız külümün içinde külün ta ki bir savruk gelin yahut vefasız bir torun bizi ordan atana kadar... ............. ............. ........ Hapisten çıkmak ihtimalin var mı bugünlerde? İçimden bir şey: belki diyor. Piraye'den Nazım'a 18 Şubat 1945'de |
22-07-2007, 01:06 | #47 |
|
Söyleyin, söyleyn ben miyim yoksa
Arşı boynuzunda taşıyan öküz, Bela mimarının seçtiği arsa... ...Annemin duası yardım et bana... Ustat Necip Fazıl Kısakürek. |
01-08-2007, 16:33 | #48 |
|
Nİkbİnlİk
NİKBİNLİK
Güzel günler göreceğiz çocuklar, güneşli günler göre- -ceğiz... Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar, ışıklı maviliklere süre- -ceğiz... .................. ........ .............. ......... .... ........... İnanın: güzel günler göreceğiz çocuklar güneşli günler göre- -ceğiz. Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar, ışıklı maviliklere süre- -ceğiz..... 1930 Nazım HİKMET |
06-08-2007, 21:10 | #49 |
|
NAZIM HİKMET
hüzün ki en çok yakışandır bize belki de en çok anladığımız biz ki sessiz ve yağız bir yazın yumağını çözerek ve olumu bir kepenek gibi örtüp üstümüze ovayı köpürte köpürte akan küheylan ve günleri hoyrat bir mahmuz ya da atlastan bir çarkı felek gibi döndüre döndüre bir mahpustan bir mahpusa yollandığımız ......... .............. hüzün ki en çok yakışandır bize belki de en çok anladığımız Hilmi YAVUZ |
03-06-2008, 10:07 | #50 |
|
Dünyayı verelim çocuklara hiç değilse bir günlüğüne
allı pullu bir balon gibi verelim oynasınlar oynasınlar türküler söyleyerek yıldızların arasında dünyayı çocuklara verelim kocaman bir elma gibi verelim sıcacık bir ekmek somunu gibi hiç değilse bir günlüğüne doysunlar dünyayı çocuklara verelim bir günlük de olsa öğrensin dünya arkadaşlığı .... NAZIM HİKMET 21 Mayıs 962, Moskova Anısına sevgiyle,saygıla.... |
03-06-2008, 10:11 | #51 |
|
Yaşamak ağaç gibi tek ve hür
ve bir orman gibi kardeşcesine.... Nazım Hikmet |
03-06-2008, 10:21 | #52 |
|
BENİM OĞLAN FOTOĞRAFLARDA BÜYÜYOR İçimde acısı var yemişi koparılmış bir dalın, gitmez gözümden hayali Haliçe inen yolun, iki gözlü bir bıçaktır yüreğime saplanmış evlât hasretiyle hasreti İstanbulun. ... NAZIM HİKMET |
03-06-2008, 10:31 | #53 |
|
sen esirliğim ve hürriyetimsin,
çıplak bir yaz gecesi gibi yanan etimsin, sen memleketimsin. Sen ela gözlerinde yeşil hareler, sen büyük, güzel ve muzaffer ve ulaşıldıkça ulaşılmaz olan hasretimsin... NAZIM HİKMET |
03-06-2008, 10:37 | #54 |
|
MEMEDE SON MEKTUBUMDUR
Bir yandan cellatlar girdi araya, Bir yandan, oyun etti bana bu mendebur yürek, Nasip olmayacak Memed'im yavrum, seni bir daha görmek. .... Tohuma, toprağa, denize inan. İnsana hepsinden önce. Bulutu, makineyi, kitabi sev, insani hepsinden önce. Kuruyan dalın sönen yıldızın sakat hayvanın duy kederini, hepsinden önce de insanın. Sevindirsin seni cümlesi nimetlerin sevindirsin seni karanlık ve aydınlık, sevindirsin seni dört mevsim. ama hepsinden önce insan sevindirsin seni. Memet, memleketler içinde bir şirin memlekettir Türkiye, bizim memleket .... NAZIM HİKMET |
05-06-2008, 23:30 | #55 |
|
Ben yanmasam , sen yanmasan , biz yanmasak
nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa? NAZIM HİKMET |
06-06-2008, 08:06 | #56 |
|
...
Çiçeği altın yaldız, suyu telli pulludur; Ay ve güneş ezelden iki İstanbulludur. Denizle toprak, yalnız onda ermiş visale, Ve kavuşmuş rüyalar, onda, onda misale. İstanbul benim canım; Vatanım da vatanım... İstanbul, İstanbul... ... N.Fazıl BABA Baba! her yılbaşında sana söyleyecek bir tek sözüm var : "Seni ne kadar çok seversem o kadar çok olsun ömründen geçen yıllar..." Baba! Babam, ağabeyim, kardeşim, arkadaşım! Ne zulüm, ne ölüm, ne korku başımı eğemez! Yalnız senin elini öpmek için eğilir başım. Babam, ağabeyim, kardeşim, arkadaşım... Nazım Hikmet |
30-06-2008, 17:27 | #57 |
|
Hayatı ıskalamaya lüksün yok senin!
Nazım Hikmet'ten aşk üstüne...
Bir aşk için yapabileceğin her şeyi yaptığına inanıyorsan ve buna rağmen hala yalnızsan, için rahat olsun. Giden zaten gitmeyi kafasına koymuştur ve yaptıkların onun dudağında hafif bir gülümseme yaratmaktan başka hiçbir işe yaramayacaktır. Sen kendini paralarken o her zaman bahaneler bulmaya hazırdır. Hani ağzınla kuş tutsan "Bu kuşun kanadı neden beyaz değil?" diye bir soruyla bile karsılaşabilirsin.. iki ucu keskin bıçaktır bu işin. Yaptıklarınla değil yapmadıklarınla yargılanırsın her zaman. Bu mahkemede hafifletici sebepler yoktur. İyi halin cezanda indirim sağlamaz. Sen, "Ama senin için şunu yaptım" derken o, "şunu yapmadın" diye cevap verecektir. Ve ne söylesen karşılığında mutlaka başka bir iddiayla karşılaşacaksındır. Üzülme, sen aşkı yaşanması gerektiği gibi yaşadın.Özledin, içtin, ağladın, güldün, şarkılar söyledin, düşündün, şiirler yazdın. "Peki o ne yaptı" deme. Herkes kendinden sorumludur aşkta. Sen aşkını doya doya yaşarken o kendine engeller koyuyorsa bu onun sorunu. Bir insan eksik yaşıyorsa, ve bu eksikliği bildiği halde tamamlamak için uğraşmıyorsa sen ne yapabilirsin ki onun için? Hayatı ıskalama lüksün yok senin. Onun varsa, bırak o lüksü sonuna kadar yaşasın. Her zamanki gibi yaşayacaksın sen. "Acılara tutunarak" yaşamayı Öğreneli çok oldu. Hem ne olmuş yani, yalnızlık o kadar da kötü bir şey değil. Sen mutluluğu hiçbir zaman bir tek kişiye bağlamadın ki.... Epeydir eline almadığın kitaplar seni bekliyor.Kitap okurken de mutlu oluyorsun unuttun mu? Kentin hiç görmediğin sokaklarında gezip yeni yaşamlara tanık olmak da keyif verecek sana.Yine içeceksin rakını balığın yanında. Üstelik dilediğin kadar sarhoş olma özgürlüğü de cabası.... Sen yüreğinin sesini dinleyenlerdensin ve biliyorsun asolan yürektir.Yürek sesi ne bilmeyenler, ya da bilip de duymayanlar acıtsa da içini unutma; yasadığın sürece o yürek var olacak seninle birlikte. Sen yeter ki koru yüreğini ve yüreğinde taşıdığın sevda duygusunu. Elbet bitecek güneşe hasret günler. Ve o zaman kutuplarda yetişen cılız ve minik bitkiler değil, güneşin çiçekleri dolduracak yüreğini... NAZIM HİKMET |
11-07-2008, 15:19 | #58 |
|
Nazım Usta diyakektik materyalist felsefeye hakimiyetiyle ve bunu şiirlerinde kullanmasıyla çok büyük bir şairdir.İşte diyalektik materyalist felsefeyi çok iyi bir şekilde kullandığı bir şiiri,
Masalların Masalı -------------------------------------------------------------------------------- Su basında durmuşuz, çınarla ben. Suda suretimiz çıkıyor, çınarla benim. Suyun şavkı vuruyor bize, çınarla bana. Su basında durmuşuz, çınarla ben, bir de kedi. Suda suretimiz çıkıyor, çınarla benim, bir de kedinin. Suyun şavkı vuruyor bize, çınarla bana, bir de kediye. Su basında durmuşuz, çınar, ben, kedi, bir de güneş. Suda suretimiz çıkıyor, çınarın, benim, kedinin, bir de günesin. Suyun şavkı vuruyor bize, çınara, bana, kediye, bir de güneşe. Su basında durmuşuz, çınar, ben, kedi, güneş, bir de ömrümüz. Suda suretimiz çıkıyor, çınarın, benim, kedinin, günesin, bir de ömrümüzün. Suyun şavkı vuruyor bize, çınara, bana, kediye, güneşe, bir de ömrümüze. Su basında durmuşuz. Önce kedi gidecek, kaybolacak suda sureti. Sonra ben gideceğim, kaybolacak suda suretim. Sonra çınar gidecek, kaybolacak suda sureti. Sonra su gidecek güneş kalacak; sonra o da gidecek... Su basında durmuşuz. Su serin, Çınar ulu, Ben şiir yazıyorum. Kedi uyukluyor Güneş sıcak. Çok şükür yaşıyoruz. Suyun şavkı vuruyor bize Çınara bana, kediye, güneşe, bir de ömrümüze |
24-10-2008, 16:30 | #59 |
|
Ana gibi yar olmaz,İstanbul gibi diyar
Güleni şöyle dursun,Ağlayanı bahtiyar. N.Fazıl KISAKÜREK |
25-10-2008, 16:42 | #60 |
|
Bir sigara tüttüreceksin ihtimal
Ufku seyredeceksin saatlerce Bir rüzgar kopçalayacak yüzünü Sonra hayalim gelecek karşına Bir Şiirimi mırıldanacaksın Hıçkıracaksın..! Necip Fazıl |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Dr.Necip Hablemitoğlu'na Yapılan Saldırıyı Kınıyorum. | tansel | Site Lokali | 0 | 20-12-2002 10:39 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |