18-10-2008, 20:46 | #1 |
|
Nur'un Merdiveni
Benim bir merdivenim var.
Yıkıldı, yakıldı. Her defasın da yeniden kurdum. Masmavi denizden, berrak suyun , dibini görerek yürüyerek ilerledim. Kendi etrafımda dönerek gözümün alabildiğince çevreye baktım.Sadece maviydi.Bir de gökyüzünde beyaz bulutlar… Geniş basamakları var, etrafında gümüş renkli trabzanlar ve rengi beyaz mı beyaz..Göz alırcasına..Gökyüzüne uzayıp gidiyor. Ama basamaklar yormuyordu kimseyi. Geniş ve ferah. Yorgunum. Güneş pırıl pırıl ama yakmıyor. Rüzgar saçlarıma dokunuyor, üşütmüyor, serinletiyor. Bir de suyun mükemmel yumuşaklığı.. İlk basamağa yükselmek için bir adım attım.Zamanında buraya koyduğum dostlarımı hatırladım. Gülümsedim. Çocukluktan çocuk arkadaşlarım. Düşündüm zamandan uzakta. Sonra bir adım daha attım yükseğe, ikincideyim.Okul sıraları geldi gözümün önüne.Andımızı ben söyleteceğim mücadelesi sonra.(Ya ben hep erken giderdim o zamanlar.Tabi ki benim hakkımdı.) Kimdi sınıf birincisi? Ben mi? Yoksa Koray mı? Bendim…Çünkü aynı zaman da çok konuşurdum… Sonra bir basamak, bir basamak daha..Hep insanlar aklıma geldi yukarı çıkarken. Dostlar, arkadaşlar, sevgiler.. Aşk, evlat, aile, işyerindekiler, hatta on yıl önce alışveriş yaparken mağazada tanıştığım mavi gözlü güzel., ilk hastam vs.. Kimi altta, kimi ortada, kimi yan yana. En tepe de ise ailem. Ve rahmetli babamın hayali. Herkes alışmış yerine..Alışmasalar iyi olurdu. Benim basamaklarım hep değişir. Canlı gibi uzar, kısalır . Bazen düşen bir dostun arkasından ağlar da ağlar.Ben insanları bu basamaklara göre yerleştiririm.Haberleri olmadan. Davranışlar adımdır.Güven ve sevgi de.Yerine razı olmayan hop yuvarlanabilir aşağıya. Kimi de bir cümle de hop ortada. Biliyorum kimsenin bu durumdan haberi yok. Olsa belki de darılırdı.Ama merdiven benim değil mi ona göre yerleştirmekte benim hakkım. Gönül de benim gönlüm… Zirvenin son 3 basamağı boş uzun zamandır… Oraya kimseyi koyamıyorum. Hoş ben koysam da yine söylemem. Nur’un Gönül Merdiveni. Sırdır… |
18-10-2008, 20:51 | #2 |
|
Şafak Sökerken
En son güneşin doğuşunu ne zaman seyretmişti acaba ?Bir yıl, iki yıl, yıllar oldu dedi kendi kendine çok uzun yıllar..
Bu gece de uyumamıştı. Sıkıntılıydı. Ne zaman bitecek ve ben hayatımın ipini artık kendim çekeceğim dedi? Ne yapması gerekiyorsa yapmıştı, pes etmemişti..Yorulmuştu artık. Bıkmıştı güçlü olmaktan..Teselliye ihtiyacı varken, gerçekten içini döküp bağırarak ağlamaya ihtiyacı varken nasıl oluyorda gülüp yine insanlara koşabiliyordu? Kendisi de bilmiyordu.. Yeniden kahve fincanını doldurdu..Kaçıncı oldu bu gece dedi ?Bilmiyordu onuda. Sessiz bir geceydi .Çıt yok..Kendi sesim bile yok dedi..Evlere baktı herkes uyuyordu . Saate baktı 03:45.. Kahve de bitmek üzere .Yenisi almak gerekli diye düşündü. Elindeki kumandayla şöyle bir dolaştı.Of ya ne bu kadınların hali.Cahilim diyorlar hala. Bu devirde cahilim demekte ne her yerde bilgi var. Sonra vazgeçti yoksa dedi nasıl avuturlar kendilerini..Saçma sapan korku filmi vardı. Neymiş vampirlermiş..Ya dedi şimdi herkes öyle ve saklanmaya ihtiyaç da yok göz göre göre kan emiyorlar.. Kahve yine bitti ..Sigara da kalmamış..Bırakacağım şu lanet şeyi artık hele eylülün 1 i bir gelsin atıvereceğim almayacağım ağzıma..Zor olacak diye düşündü..Ama hayatta kolay olan ne vardı ki?Sessizliği dinlemenin hayalini kurmak yıllarını almıştı...Komodinin üzerinde sadece 5 er tane bastırabildiği kitaplarına baktı..Gülümsedi ..Ama zaten dördünüzü hediye edeceğim sonra çok sonra da yayınlayacağım diye düşündü.. Biraz daha büyümeliydi.. Neydi o şarkı hatırladı.. Bir ay doğar ilk akşamdan geceden Leylim leylim geceden... Dağlar kış imiş yolcum üşümüş .......... Madem soysuz gönlün yoktu bende Niye doğru yoldan şaşırdın beni Zor olmuştu ...Ayrılık.. Bir güzeli bir çirkine vermişler. Nidem nidem vermişler.. Baş yastığı kendisine eş değil.. Nidem nidem dağlar kış imiş, yolcum üşümüş.. Seviyordu türküleri hep de sevmişti. Ayağa kalktı balkona doğru yürüdü .. Perdeyi araladı ve dışarı çıktı..Karanlık iyice artmıştı demekki az sonra sabah olacaktı. Her yeni gün ona bir yüktü..Derin bir nefes aldı. Temiz havadan..Az kaldı dedi az.Güneş doğuyordu artık.. Bu ne güzel kırmızı bu ne güzel bir şafaktı.. Özlemişti.Ve artık bunu ben ara sıra yapayım dedi..Gün doğsun bakalım, günler geçsin di. Hayat ona daha ne getirecekti kim bilir?Kanser olduğunu öğrendiği gün geldi aklına çok gülmüştü .. Ben hayatımdan ne mikroplar temizledim, bir kaç hücrenin lafı mı olur demişti ve başarmıştı..O kadar da kötü değildi.. Herkes uyanmaya başlamıştı.. Sokaktan yavaş yavaş insanlar geçiyordu.. Balkonun kenarındaki asmadan bir koruk üzüm tanesi aldı ve ağzına attı..Ekşi de güzel dedi.. Yatak odasına gitti..Öylece uzandı.. Uyumuştu.. Uyandı ve saate baktı saat öğleni çoktan geçmiş..Mutfaktan bir bardak su aldı. İçti. Bir bardak daha içmek istedi..Telefonu çaldı.. Of dedi bir rahat huzur yok. Açtı; - Nur Hanım size bir müjdem var dedi bir erkek sesi.. Gülümsedi.. Ama beklemek çok yormuştu onu. Bir kez daha uyumalıydı güvende hissederek kendini.. Haklı mücadelesi için dik durmaktan asla vazgeçmeyeceğini kendisi de bildiği için. Yine şafakları seyredecektii.. |
21-10-2008, 02:15 | #3 |
|
Bir Hayali Sevmek..
Sevmek zor zanaatmış.Hiç te değil, insan sever bazen bir hayali bile.
Bile bile... |
23-10-2008, 10:31 | #4 |
|
Kaybedersem Dayanamam!
Bazen kaybetmemek adına hayatımız boyunca kaybeder dururuz..
Her şeyden vazgeçerim ama ben , ..... kaybedersem dayanamam dediğiniz şey nedir? |
24-10-2008, 18:22 | #5 | |||||||||||||||||||||||
|
Teşekkür ederim Sn Erdoğan, ama görüldüğü üzere pek ilgi çekmedi. Saygılarımla.. |
30-10-2008, 17:24 | #6 |
|
Düşlerde savurduk, hayallerimizi
Bahar boşa geçti Yaz geldi Bu yakıcı güneşin altında Ruhum üşümeyi özler şimdi Yanağıma akan yaşlarım kaybolmasın Çelik soğuğunda Tenimi yaksın Ama yine de aksın ki Yaşadığımı hissedeyim |
31-10-2008, 00:11 | #7 |
|
Her şey yarım
Aşklar da yarım, nefretler de yarım Günler de yarım artık, düşler de Bir gülen yüz yarım, verilen sözlerde yarım Tuzlukta tuz, şişteki bluz yarım Yarım hayat kısaca yarım Ya diğer yarım? |
02-11-2008, 00:32 | #8 |
|
Kimse İnanmıyor
Yorgunum.
Harabeyim. Gülmüyorum , sadece palyaçoyum. Bu bir maske, ağlamak istiyorum. Sıkıntılıyım, huzursuzum, gergin ve tedirginim. Yalnız kalmak istiyorum. Sizinle hoş vakit geçirmem için beni eğlenmeye götürmeyin ya da aramayın, yalnız kalmak istiyorum. Bana akıl vermeyin , ben zaten her yolunu düşündüm, lütfen bu istediğim konu da kalalım.Tekrar hatırlamak istemiyorum. Bu konu ne sizi ne beni ilgilendirir. Çözüm bu değil. Diyorum ama hiç kimse benim sözüme inanmıyor.Ya ben beni tanımıyorum ya da herkes beni benden daha iyi tanıyor. Üzgünüm. Başarılı ya da takdir edilen olmakta istemiyorum. Lütfen aferinler size kalsın ben sadece huzur ve sağlık istiyorum diyorum yine olmuyor. Ve ben sadece bunu anlamıyorum. Sorun ne? Ben mi ifade edemiyorum? |
12-11-2008, 13:48 | #9 |
|
Düşmekten Korkmamak
Her şey yolunda.. Sağlık, para, çocuklar sıhhatli.
Ümitsizliğe düşmek kadar korkunç ne var ki? Ya da sabahları neye uyandığınızı bilmemek kadar kötü ne var? Sebepsiz uyanmak kadar üzücü bir şey yoktur. Asla düşmekten korkmuyorum. Gelsin her şey üst üste yaşayayım ben başıma gelecek her şeyi. Güler geçerim .Bilirim ki ölsem kıyamet kopmayacak.Sağlık, huzur, kazanç, yıllar geçsin ne çıkar ki. Hep arka arkaya ve hızlı düşer insan. Dibe kadar düşmeyi tercih etmişimdir hep. Basit hastalıklar yerine kanseri, ufak borçlar yerine batağı, gereksiz dostlar yerine ise yalnız kalmayı seçmişimdir. Dipte olmak sıçramayı gerektirir. En ufak bir dip dokunuşunda yüzeye fırlar ve hayatınız kurtulur, boğulurken yüzme öğrenir insan.Arada destekli ama bağımlı olmaktan iyidir.Bir nefes hayat kurtarır. Dipteyken sıçramak ne güzeldir. Az sonra yeniden doğum gibi ilk nefes ve ilk hayat olacağınızı bilirsiniz. Bu günlerde kendimi çok seviyorum. kendimi düşünüyor ve şımartıyorum. Beni benden başkasının anlamayacağını biliyorum. Bir cümle.. Erkek; -İyi bir şey yapsanda ölsen keşke... Kadın; -Ben senden korkmuyorum ki ölmeni isteyim, seni mutlu etmek isterdim ama henüz böyle bir niyetim yok.. Bir dost; - Ne yapmayı düşünüyorsun, tedavi için... Kadın; -Tedaviyi değil ben iyileşmeyi planladım. Düşmanınızın ölmenizi istemesine de üzülmeyin. Çünkü bu yaşamanızdan korktuğu anlamına gelir. Bu ne kadar güçlü olduğunuzun göstergesidir. Planları aksatmamalı ve ayağa kalkmalısınız. Bilmeliyiz ki, aksilikler üst üste ve hızlı, iyilikler yavaş yavaş ama zamanla gelir. Yaşamak her şeye rağmen güzel. Ve hissetmek her şeyi.. Amaçsız ne nedensiz olmak çok acı.. Bırakıyorum hayata kendimi, en kötü ne olabilir? Şaşırmayı istemekten utandım demiştim zamanında.Şimdi gülüyorum... Şaşıramıyorum. Nedensiz uyku yerine, acılı uyanmayı tercih ederdim. Her şeye yoluna girerken , hayatı rölantiye almışken düşünüyorum. Ey hayat bana göstereceğin kaç yüzün kaldı? |
12-11-2008, 14:09 | #10 |
|
Cesaretimi kaybedersem yaşayamayacağımı anladım bu gün...
|
14-11-2008, 22:01 | #11 |
|
Şiir vardı kimin di?
Kim bilir nerde nasıl kaç yaşında? Bir nefeslik saltanatın olacak taht misali o musalla taşında.... Hatırlayamadım. 30 yıllık bir tanıdıkla arama bir nefeslik korkunç ayrılık girdi. |
20-11-2008, 23:39 | #12 |
|
Koskoca bir şehri 3 kişi haricinde gömdüm bu gün.. Yoruldum. Hiç kolay değildi. Yüreğim ağrıdı.
Neydi gömdüğüm, insanlar mı, yoksa geçmişim mi, geleceğim mi? Düşünmedim. |
23-11-2008, 14:48 | #13 |
|
Merdivenim, acınacak haldesin.
Boşalıyor basamakların. Ama çok kıymetlisin .. Düşenler düşünsün.. Aklıma gelmezdi beraber büyüdüğüm arkadaşlarımın bir gün yerinin boş kalacağına. Hayat şaşırtır insanı, hiç tanımadığın birinden saygı görebilir, ummadığın birine karşı güven kaybedebilirsin.. Demiştim ben ama hayat çok kurallı bir oyundur.Fedakarlık , güven ve saygı yoksa tutunamazsınız diye. |
24-11-2008, 12:36 | #14 | |||||||||||||||||||||||
|
Ben bunu çok kıskandım. |
24-11-2008, 21:17 | #15 |
|
GÜLÜMSER
Kuşkulu bir bekleyişle hükümlü Gel desen en korkunç yargılar susacak Katmerli günahlarda ezilecek zaman Gel desen Aşk anımsanmaz oysa Yaşanır tıpkı şiirler gibi Hep sen yüklü bir şarkı çalar kapımı ıslak akşamlarda Kıskaç kıskaç daralır boğazımda gir diyemem Yatılı bir yokluğun kalır içimde Buruk vede sancılı Sabah sabah sana bir şey söyleyeyimmi Ben,ben oldum olası bir seni sevdim Karaçam gözlerinin iz düşümü tam ortasında yüreğimin Sevgilerim büyük olurdu Evrene sığmazdı hasretliğim Gel dinle beni Ayrılığa yumakla yakınlaş biraz Bir ilkindi sofrası dudaklarım sana kurudu Tüm yargıları unut Gel vede parçala yalnızlığı Yoksa yoksa gelme diycem Hep aynalarda kal dicem gülümser Tutki usuma perçinlemişim seni En ağır sevgilerle Bakışların gözlerime günışığı neylersin Bir şiirsin dilimde söküp atamadığım En unuttuğum anda bile alıp başımı kaçışım sana Kınadılar beni,kınadılar beni Küfr etti anam doğurduğuna küfr etti Yoksa yoksa gelme diycem Hep böyle aynalarda kal diycem gülümser Tutki otuz tonluk kantarlar tartmıyorlar yalnızlığımı En sevdiğim antalyaya tokatlıyor ağıtları poyratça Piri reis vapuruna yüklendi bu akşam liman dolusu umutlarım Mersin açıklarında olacak sabaha Seni arıyacak ve ben otel bonjurda gözlerini desenliycem duvarlara Bakışlarında bir ikinci baharı yazacak takvimler Yüreğimde, yüreğimde öyle büyüdükü hasretin Ağrı Dağı kadar Öyle deme yar unutmak ne mümkün Gözleri bağlı dolap atları gibi döndü durdu yokluğun Dur diyen yok bilen yok gitti gelmez trenlerindeydi yetişini Ogün bugündür küstümdü sokaklara kala kaldım kan bulanmış kuytularda Yalnızlıklar bana ben sana aşina Bir türlü alışamadım yok oluşuna Haberin ola haberin ola Beklentiler bulvarında sana deyin ne varsa silip süpürdü zaman Bir bostan korkuluğu bedenim kaldı yitiversen devrilir Bu yirminci şiir serkin tahta tabaklara işlemişim Süzme balı dudaklarından taşan tüm anaçutkuları Konya kaşıklarında asılı adı konmamış sevdaların yaşmağa Tüm güney tanığımdır On şiir yazsam dokuzu seni anlatır Kim ne derse desin Adresindir yüreğim Herkes bilsin istiyorum Sevmenin böylesini Yoksa yoksa gelme diycem Hep böyle kal diycem aynalarda gülümser Tutki yüreğimi zor zapdediyorum yokluğunda Ellerine kavuşmasam bir bıçak kesimi kalıyorum zamanla Bazen gelirsin düşlerime Aynalara düşerdi güzelliğin safinaz Bütün günahlarını kabulleniyorum Uzaktanda olsa Gül biraz,gül biraz,gül biraz Bedirhan GÖKÇE'nin albümünden Yunus YAŞAR şiiri... 24-11-2008 Gülümser hemşire tüm arkadaşlarını ağlattı KONYA (İHA) - Konya'da önceki gün geçirdiği trafik kazasında 2 çocuğuyla birlikte hayatını kaybeden hemşire Gülümser Çenesiz için çalıştığı Konya Numune Hastanesi'nde tören düzenlendi. Törende Çenesiz'in mesai arkadaşları gözyaşlarına boğuldu. Geçtiğimiz cumartesi akşam saatlerinde Beyşehir çevre yolunda karşıdan karşıya geçmek isterken bir otomobilin çarpması sonucu 2 çocuğuyla birlikte hayatını kaybeden hemşire Gülümser Çenesiz için Konya Numune Hastanesi'nde tören düzenlendi. Hastane konferans salonunda yapılan törene İl Sağlık Müdürü Hasan Küçükkendirci, Numune Hastanesi Başhekim Vekili Ali Öğüldü ve hayatını kaybeden Gülümser Çenesiz'in çalışma arkadaşları katıldı. Kürsüye çıkan Başhemşire Ümmühani Uludağ, Gülümser hemşirenin hayatını okurken gözyaşlarına hakim olamazken, salonda bulunan mesai arkadaşları da gözyaşlarını tutamadı. Ailesinin Gülümser hemşirenin adını koyarken sanki kısa süren hayatında hep güler yüzlü olacağını bildikleri için bu ismi koyduklarını ifade eden Uludağ, "Onu her gördüğümüzde adı gibi 'Gülümser'di. Ne kendisi hayata doydu, ne de canından çok sevdiği yavruları. Gülümser'imizi kaybettik arkadaşlar, hem de canından daha değerli olan iki yavrusuyla. Sebebi ise çok bilindikti. Her gün acil servisimize acı sirenlerle gelen onlarca trafik kazasından birisi. Ama öyle bir kazaydı ki acile bile gelemediler" şeklinde konuştu. SALONDAKİ HERKES GÖZYAŞLARINA BOĞULDU Anma töreni için salona gelen Gülümser hemşirenin Dahiliye Servisi'nde çalışan iş arkadaşları, Gülümser hemşirenin hayatı okunurken gözyaşlarına boğuldu. Fatma Kızılcık, servis arkadaşı olan Gülümser hemşirenin tanımadığı insanlara bile güler yüz gösterdiğini ve herkesle çok iyi geçindiğini söyledi. Yakın arkadaşları, hayatını kaybeden hemşirenin çiçekler içerisindeki resmini görünce ağladı. Tören bittikten sonra Gülümser hemşirenin çiçekler içindeki resmi, çalıştığı Dahiliye Servisi kapısına bırakıldı. Gülümser hemşireyi tanıyan bazı hastalar da gözyaşları içerisinde fotoğrafa baktı. Gülümser.......... Oğlum oğluyla oynamıştı.Biz dakikalık dinlenmelerde birbirimize yaslanmıştık.Çok yoruldu arkadaşım nöbette diyerek birbirimizin eline çay verip, bir şeyler yemelisin diyerek ekmek arasına yiyecek doldurmaya çalışmıştık.Ben Gürhan ın varlığını daha doğmamışken elimde annesinin karnında tekmelediğinde hissetmiştim.Biz o bebeğin kardeş acısını unutturacağını söyleyip umut vermiştik.. Ben yine sevgili arkadaşım senin gittiğini 2 gün sonra öğrendim. Üzgünüm. |
30-11-2008, 20:08 | #16 |
|
Ey dost beni birazcık olsun seviyorsan ya da gerçek dostum olmak istiyorsan beni lütfen dinle...
-Beni tanımaya çalışma, herkes birbirini bir diğerinin izin verdiği kadarıyla tanır.. -Yargılama, bir bildiği vardır diye düşünmek seni rahatlatır. -Akıl verme çünkü inan bana ben her yolunu düşünmüşümdür. -Beni övme. -Hesap sorma. -Asla yalan söyleme,en ufakta olsa.. -İdare etmeye çalışma ve gerçeği söyle, üzülmesin diye idare edilmek gerçeklerden daha çok acıtır beni. - Söz verme..Tutmanı kesinlikle isteyebilecek duruma gelebilirim. -Elinde olandan başka vaatte bulunma, boşa vaatte bulunmak, boş çuvalı rüzgarla doldurmaya benzer.Hep yatar. - Ve sözüme güven, yorgunum diyorsam öyleyimdir, yalnız kalmak istiyorum dersem öyleyimdir,ya da sana ihtiyacım var dersem muhakkak ihtiyacım vardır. -Bilmelisin ki ben hiç kimseden bir şey isteyemem, bu yüzden de sesimi duymadığın zamanlarda nasılsın bir şeye ihtiyacın var mı diyerek gerçekten sor idareten değil. Zor insanım...... Dostunum derken çok iyi düşünmek gerekli..... 17.10.2008 |
03-12-2008, 22:37 | #17 |
|
Cenderede ruhum yine bu gün. Ne yöne dönsem ayrı bir parçam kopuyor bedenimden. Ne yana baksam ayrı bir karanlık.
Şımarık bir çocuk, nadide bir çiçek , beklenen bir şey olmak isterdim , kısacıkta olsa. Öfkeli, kızgınım ne yazık ki.. O yumuşak bakışların olmasaydı bu gün , ruhum nasıl sakinleşirdi. Kaçabileceğim, güven dolu bir liman oldun bu fırtınanın ortasında. Oysa ki sana sığındığımda yelkenlerim paramparça, gövdem darmadağın, hedefsiz , amaçsız ve rotasını kaybetmiş bir kaptandım ki kendi gemimi bile yürütemiyordum. Bağladın beni. Kal dedin parçalansanda toparlarım ben seni. Sert ve karanlık görünüşünün altındaki duruşuna güvendim.Sen ki sağlam ve tecrübeliydin. Nasıl dümenini yeniden alırdım hayatımın gemisinin sen olmasan? Nasıl toparlanır, nasıl yeni bir güne merhaba diyebilirdim. Teşekkür ederim. Bağlanmaktan çok ama çok korkan bana kaçıp parçalanmaktansa, bağlanıp yaşamayı öğrettiğin için. |
21-12-2008, 23:11 | #18 |
|
Gitme diyemeyecek kadar çok seviyorum seni....
|
22-12-2008, 00:27 | #19 |
|
Gereksiz dostlardan,
Gereksiz işlerden, Kolayca söylenen yalanlardan, Samimiyetsizlikten, Abartıdan, Kendini dünyanın merkezi sananlardan, Zamanın geçmemesinden, Hayatın anlamsızlığından, Mantıksızlıktan, Yaramdan değil, sorandan, Meraklılardan, Zor anlayanlardan, Her şeyi bildiğini sananlardan, Kendine ait 2 cümle kuramayanlardan, Alışılmışlıktan, Alışamamaktan, Şaşırmaktan, Hayattan, SIKILDIM. |
23-12-2008, 22:59 | #20 |
|
Merdivenden aşağıya bakan ukala varlık.
Sen ne yaparsan yap, hayatın ipini eline alamazsın. Bir adım önde senden her zaman. Herkesi önce güzel görüp sonra acıyan insan, sen duruyosun yerinde , dönen dünya..Ama çevrende değil. Dedim bu gün kendime... |
23-12-2008, 23:54 | #21 |
|
İran lı bir şair diyor ki;
-Aşka uçarsan kanadın yanar.. Bu söze cevaben Mevlana diyor ki; -Aşka uçmazsan kanat neye yarar.. |
25-12-2008, 21:45 | #22 |
|
Hayat sen ne biçim bir şeysin, doğru kullanan her gün senden bir şey öğrenebiliyor.
|
27-12-2008, 21:18 | #23 |
|
Kaybetmek , bazen kazanmakmış.
|
27-12-2008, 21:38 | #24 | |||||||||||||||||||||||
|
Ya da şöyle diyelim. Ben doğruyu kazanmak adına mücadelemi vereyim de, kaybedersem edeyim. Sonuçta zaten ben doğruyu yaparak kazandım. Bu nasıl? |
29-12-2008, 13:19 | #25 |
|
Bilmem şu feleğin bende nesi var
Her gittiğim yerde yar ister benden Sanki benim mor sümbüllü bağım var Zemheri ayında canım, gül ister benden. Soğuk ve zemheri denince nedense hep bu türkü aklıma gelir. Yar ve gül değil. |
30-12-2008, 13:57 | #26 |
|
İnsan severse tamamdır, kusur yoktur.( Şeyh Nebil)
|
30-12-2008, 22:28 | #27 |
|
GEZDİĞİM DİKENLİ AŞK YOLLARINDA
Hüzzâm (Sofyan) Bestekâr : Necdet Atılgan Güftekâr : Kadri Şençalar Gezdiğim dikenli aşk yollarında Elimden bir kırık saz geldi geçti Kara talihimden yine bu yıl da Baharı görmeden yaz geldi geçti Adını andıkça titrerim hala Var mı benim gibi aşka müptela Muhabbet denilen püsküllü bela Sanmayın başımdan az geldi geçti |
31-12-2008, 13:18 | #28 |
|
Nur un 2009 Tavsiyeleri
-Korkmayın. -Olumsuz düşünmeyin. -Kedileri sevin , koruyun ve kollayın. -Balık yemeye devam edin.Nasıl piştiği önemli değil. -Yaz gelene kadar menemenden uzak durun, organik değil çünkü. -Susmayın.Bırakın gezeve desinler ama hiç bir şeyi içinize atmayın. -Yeni tanıştığınız insanlara güvenirken düşünmeyi ihmal etmeyin. -Burçlara, ağaçlara, hayvanlara inanmayın. -Şiir yazmaya çalışın. -Susmanız ve durmanız gereken yerde durun. -Aşkınıza ya da yeni birine yeniden aşık olun. -İnsanları sevin. -Sizden güçsüz birine zulmetmeyin. -Hayatı iyi ya da kötü sürprizleriyle çok sevin. -Bir yaş daha yaşlanmaktan korkmayın, hayat büyüdükçe güzeldir, büyümenin yaşı yoktur. -Ruhu sakinleştiren müzikler dinleyin. -Bir kötü alışkanlığınızdan kurtulun. -Okuyun, öğrenin, merak edin, bilmediğiniz bir şeyle sınanabilirsiniz. -Sağlığınıza önem verin, dinlenin. -Ayda en az 2 günü sadece kendinize ayırın. -Sevdiklerinize sevdiğinizi muhakkak söyleyin. -Mücadeleye devam, asla pes etmeyin, bu yıl başaracaksınız. -En sıkıntılı zamanlarda bir bebek sevin, öpün, dokunun, gözlerine bakın. -Ağlayın, sessiz ve kimsenin görmediği zamanlarda, ağlamak çok büyük bir meziyettir. -İnsanlara kendiniz için yardım edin. -Belli aralıklarla sevdiklerinize tek bile olsa çiçek alın. -THS den ayrılmayın. -Bir dost edinin. -Sevdiklerinize sataşmayın. -Fillerin hafızalarını iyi şeylerle doldurmaya çalışın. -Not alın, işlerinizi ertelemeyin. -Beni unutmayın. 2009 un herkese çok güzel şeyler getirmesi dileği ile. |
04-01-2009, 04:11 | #29 |
|
Çoğu insan kaybetmeden anlayamaz.
Bazı insanlar ise bunu görür ve kaybetmemek için çabaladıkça karşıdaki de kendini bir şey sanır. Başını çektikçe çeker. Kaf dağında sanır kendini. Ama insan içindeki güzelliği yansıttığı kişiye ben senin için değil kendi sevdiğim kişi bunu hakediyor diye yapıyorsam bu senin değerinden değil benimkinden derse o zaman artık ot mu yer, otta mı bulamaz belli olmaz. Derler ya ama ben seni seviyorum. Sevme kardeşim beni. Önce kendini sev. Kendini sevebiliyorsan ben de seni severim demek geliyor insanın içinden. Şunu unutmamak gerekir.kendini sevmeyi becerebilen muhakkak sevilecek insana da değer vermeyi biliyordur. Boşver..... Kendini sevmeyeni biz niye sevelim ki? Ne de olsa o başkası. |
15-01-2009, 14:41 | #30 |
|
Aynaya Baktım Bugün
Aynaya baktım bu gün, bu gün kendime baktım. Yaptıklarımı değil , yapamadıklarımı gördüm yüzümde. Üzüldüm..
Zaman geçmiş değil , saçımdaki bir kaç tel beyazın ne önemi var ki, yapacakların varken diye düşündüm. Karınca misali, yolun da da mı ölemem..Hayat zaten geçiyor, niye geçerken bir amaçla uğraşmayayım ki... Karmaşık hayatımın, düzenini gördüm.. Beğendim kendimi, keşfettim.Hiç bir şeye ihtiyaç duymayan , yalnızlığı seven bendim. O beyazlar acaba hayatıma giren ve benim üzüldüğüm kendimden verdiğim bir kaç kişinin hatırası mı? Belki de... |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |