28-02-2007, 11:25 | #1 |
|
oruç aruoba
yazarın "İLE" ve "DE Kİ İŞTE" adlı 2 kitabını okudum.yaşadığımız ve yaşayacağımızı tahmi ettiğimiz ama cümlelere dökemediğimiz tüm duygu ve olayları; "işte bende bunu hissetmiştim" dedirtecek şekilde anlatan uslubuyla başucu kitabım. defalarca okunacak bir kitap.herkese tavsiye ediyorum.
|
09-04-2007, 15:08 | #2 |
|
ORUÇ ARUOBA
DE Kİ İŞTE 2 Yaşamın, seni ulaşman gereken düzeyin altında tutmağa çalışan eğilimlerle (bu arada kendininkilerle de) savaşmakla geçecek. - Bu yüzden de, ulaşman gereken düzeye ulaşamayacaksın; yani, başarılı olacak o eğilimler, sonunda. Zaten, belki, istedikleri de budur: Senin, onlarla savaşmak yüzünden, ulaşman gereken düzeyin altında kalman... Ama savaşacaksın, gene de: sonuç her iki durumda da aynı olmayacak mı zaten - sen, zaten, ulaşman gereken düzeyin altında kalmayacak mısın ki? - Ama, savaşırsan, en azından (nereye gelebilirsen) geldiğin düzeye savaşarak gelmiş olacaksın - - bu da boşuna olmayacak. 4 Yaşamın, kendi kendine ağırlık haline getirdiğin şeylerin altında ezilmenin süreci olacak. Yaşamı 'hafifçe' yaşayabilseydin, yaşamın olayları da uçup giderler, sana yük olmazlardı - ama o zaman da, uçucu, boş olurdu yaşamın. Bu yüzden, yaşadığın her olayı 'ağır'laştıracaksın; ki uçup gitmesin, omuzuna çöksün; sen de onun yükünü taşıyasın. Yaşaman, yaşamın yükünü yüklenmek olacak. Yaşam, yükleneceğin yüktür. Yaşamın, yükündür. 6 Yaşamda atmak isteyeceğin her adımın bir bedeli olacak: ancak bedeli ödemeğe hazır olursan atabileceksin o adımı - bedeli 'peşin' ödemeyeceksin; adımı atmaya hazır değilsen, bedeli de ödeyemezsin: Adımı atma anında, bedeli de ödemeğe hazır hale gelmiş olacaksın. 8 Yaşam gidince ne yapacağını bilemediğin, ama gitmek istediğin yerlere doğru katettiğin yollardan oluşacak - ki bunlar, belki, o yerlere gitmek istediğini bile ancak sonradan anlayacağın yollar olacak... 10 Yaşamın, sürekli gireceğin çıkmazlardan oluşacak; hep girip, hep çıkacaksın çıkmazlara, çıkmazlardan: son gireceğin çıkmaz da, hiç çıkamayacağın çıkmaz olacak - sen en son çıkmazına girdiğinde, yaşamın da 'düze' çıkacak... 19 Yaşamın, beklediğinin gelmemesi - ki, işte: senin de, gelmeyeceğini bildiğini beklemen olacak. 23 Yaşamında öteki kişilere ulaşabildiğin anlar, bir ormandaki kuş ötüşleri gibi olacak: uzaklardan gelip geçerken kısacık bir süre yapraklarda yankılanacaklar - o kadar... Orman, bütün sessizliğiyle, yine yalnız, duracak orada. 24 Yaşamında, yürüyüp yürüyüp, bir an durunca, çevrene bakıp göreceksin ki, yürüyüşüne şu ya da bu noktada katılmış, bir süre seninle birlikte yürümüş kişilerden hiçbiri yok yanında:- Sen, bir an, "Buradayım" demek için durunca, onlar, artık, "orada" olacaklar - "buradayım artık" bile demeyecekler sana, "orada"larından seslenerek... "Burada"nda kimse bulunmayacak - "orada"ndan da kimse seslenmeyecek sana... 54 Yaşamın, tasarladıkların ile gerçekleştirebildiklerin arasında gidip gelecek: gerçekleştirebildiklerin tasarladıklarından hep eksik; tasarladıkların gerçekleştirebildiklerinden hep fazla:- Hep, hem eksik, hem fazla olacak yaşamın - gerçekleri eksik, tasarıları fazla... Hep eksiklikler yaşayacaksın - ve, hep, fazlalıklar... Yaşamın bu olacak işte: eksik - fazla... 70 Öyle yaşayacaksın ki, kendin bir türlü olgunlaşamadan, arkanda olgun ürünler bırakıp yürüyeceksin - ancak da olgun olduklarında bırakacaksın onları ardında... Çünkü sen kendin de, olgun hale geldiğinde, kendi ardında kalacaksın - bırakacaksın kendini ki, ardında kalsın... 71 Yaşamda yapabileceklerin, zaten, yapabildiklerin olacak - ama yapabildiklerin, yapabileceklerinden daha az olabilecek: ıskalayabileceksin - bundan da korkma, kaçınma; zaten, yapabileceklerini yapabildiklerinden ayrı, bağımsız olarak saptayabilseydin, 'herşeye kadir' olurdun! Yapabileceklerine boşver - yapabildiklerini yap! 73 Yaşamının hiçbir belirli yerinde bulamadığın amacı, boydanboya kendisinde yatar. Yaşamının amacını arayıp arayıp bulamayacaksın ki, bu olacak işte yolu gösteren - amaç da, bu... Çünkü kişi ancak kendi yaşadıklarından; ve yine ancak kendi yaşadıkları aracılığıyla başka kişilerin yaşadıklarından (ve yazdıklarından) birşeyler edinebilir. (DE Kİ İŞTE) Sayın Niles82'nin tavsiyesine şiddetle katılıyorum... |
10-04-2007, 11:05 | #3 |
|
Oruç aruoba gerçekten çok önemli felsefecilerimizdendir.Artık onun bir filozof olduğunu dahi söyleyebiliriz.
|
18-09-2007, 14:44 | #4 |
|
ayrıca çok güzel şiirleri de vardır. kelimeleri anlamlarından sıyırıp onlara yepyeni boyutlar kazandırmakta çok başarılı. örnekleyecek olursam;
özlediğin, gidip göremediğindir; ama, gidip görmek istediğin özlem, gidip görememendir; ama gidip görmek istemen özlediğin, gidip görmek istediğin- ama gidip göremediğin özlem, gidip görmek istemen- ama, gidememen, görememen; gene de, istemen . |
07-07-2008, 12:33 | #5 |
|
BİLİYOR MUSUN NEREDEN GELİYORUM
Oradan: senin gidecegin yerden- en dibinden acilarin en içinden sevinçlerin: ikimizin gidecegi yerden. Oradan: ikimizin oldugu yerden- çevremizden gelen etkilerden siyrilip, kendiligimizden olustugumuz yerden. Oradan: bizim yerimizden- ikimizin de geldigi yerden: yenilgiden üzüntüden yesillikten mavilikten. Biliyor musun nereden? Yasamin en dibinden. Içtenligin en içinden. Sen ve ben neden gelmissek ve gideceksek o yere, o yerden kendiligimizden, gidecegiz ve gelecegiz o yere yeniden- Sen ve ben yeniden ve yeniden. senin elin serin elin benim elim derin elim senin elin benim elim benim elim senin elin senin elim benim elin dingin elin suskun elim Gidiyorsun: Bütün isiklarimi göndersem seninle aydinlanir misin? Gidiyorsun: Bütün sevinçlerimi göndersem seninle mutlanir misin? Gidiyorsun: Bütün hüzünlerimi göndersem seninle üzülür müsün? Gidiyorsun: Bütün acilarimi göndersem seninle yikilir misin? Ben üzüntülü ve yikik kalirken sen aydinlik ve mutlu git isiklarimla ve sevinçlerimle: üzülme yikilma aydinlan mutlu ol. isik ol aydinlik ol sevinç ol mutluluk ol. Birak bana hüzünleri, üzüntüleri acilari, yikimi- al götür isiklari, aydinligi sevinçleri, mutlulugu. Gidiyorsun: Bütün kendimi göndersem seninle götürür müsün? Bak, denizdeyim diyecektim: bir serin ürperti yaladi geçti dalgalari- diyemedim. Zaten yoktun ki. Kim bilir nasil kuru, nasil tozlu nasil gürültülü- ama, belki nasil da renkli, nasil canli nasil dingin bir yerdeydin günboyu. Simdi son piriltilar çekilirken sularin üstünden sen, belki nasil kuru, nasil cansiz nasil bogucu bir yerdesin- ama, belki de nasilsa renkli, canli, dingin- yerliyerindesin. Ama yoksun ki. Bak, denizdeyim diyeektim- diyemedim. Oraya senin oldugun yere baktim. Bir serin ürperti gibi yaladi geçti dalgalari o eski deyis: How do I love thee? Let me count the ways- Gördüm seni. Geldin gözümün önüne: nasil da duru, nasil ari nasil canli- kuru, cansiz, bogucu yerinde, bütün bezginliginin içinde denizde gibiydin. Ama yoktun ki. Bak, denizdeyim diyecektim: bir islak esinti düstü dalgalarin üstüne- diyemedim. Zaten yoktun ki. Yokum ben sensiz yoksun sen bensiz benimle sen seninle ben Var misin? Yok musun? Yok musun? Var miyim? Orada beni düsünüyorsun Hissettim bunu: Bir siddetli rüzgar gibi asarak tepeleri geçerek bogazlari ulasti buraya geldi dokundu bana düsünmen beni. Orada beni düsünüyorsan hissetmelisin bunu: Bir rengarenk isin gibi asarak tepeleri geçerek bogazlari ulasmak oraya gelip dokunmak istiyor sana düsünmem seni. Oruç Aruoba |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |