11-10-2007, 17:54 | #1 |
|
................işte budur.
.................İşte budur.Nedir???
|
11-10-2007, 17:55 | #2 |
|
Nefesimi her içime çektiğimde dünya değişsin istiyorumama yaşam nasılda değişmez en hakiki gerçek işte budur...
|
11-10-2007, 20:35 | #3 |
|
Şarkılar seni söyler, güller seni açar; sana mutluluk yakışır, sana hep gülücükler. (Yalan işte budur… )
Sen şarkılar söyler, sen güller açarsın; sen mutluluk verir, sen neşe saçarsın. (Kadın işte budur…) |
11-10-2007, 21:10 | #4 | |||||||||||||||||||||||
|
Vallahi, BUDUR |
11-10-2007, 21:12 | #5 |
|
Sevgili Şehper Hanım
Armağan Bey sahiden de BUDUR dedirtti) |
11-10-2007, 21:15 | #6 |
|
Sayın Çitlenbikten Dök İçini'den alıntı:
Sevgili Slide Teşekkür Ederim,Umarım Sevinçlerimiz Ortak Olur..Ben Sevinirken Sizin Üzülmenizi İstemem Doğrusu..Biz bu aşk için savaşacağız gerçekten,istemezsek bizi kimse ayıramayacak.Bu zamana kadar öyle oldu..Hatta öyle bir şey ki biz istesek de ayrılamadık bir vakitler..Bu anlaşılmaz bir şey,Kader diyoruz biz..Kaderimiz umarım ayrılık yazmamıştır bize.Binbir emekle bizi bir arada tutan o kader sonra nankörlük edip ayırmasın bizi..Mesela neden kader deyip duruyor bu kız diyorsunuzdur,tesadüf de olabilir tesadüfler insanları bir araya getirebilir.Doğrudur.Ama hiç böyle bir şeyle karşılaştınız mı? Bir gün anneme telefonumu verdim,tamire götürmüştü.Ben de erkek arkadaşıma Multimedia Messenger ile resim göndermiştim.Daha sonra o mesajı silmeyi unutmuşum,babamın telefona bakma ihtimali aklıma geldi bir an tereddüte düştüm.Daha sonra annem eve geldiğinde annem kendi hattını takmıştı.Baktım sevgilime gönderdiğim mesajın numarası Nalan olarak kayıtlı.Bu Nalan'ın ben tesadüfen yazılmış bir isim olduğunu,durumu kurtarmak için yapılmış bir şey olduğunu sanmıştım.Anneme:Teşekkür ederim,durumu kurtarmak için Nalan diye kaydetmişsin onun numarasını dedim.Annem de telefonun kendisinde 1 yıldır kayıtlı olduğunu durumu kurtarmak için yapmadığını şaşkınlıkla söyledi.Ben şaşırdım,nasıl yani diyebildim sadece.Bu,dedim sevgilimin numarası..Sen yanlış biliyorsun diyecek kadar annem emin)))Anne dedim,sevgilime mesaj gönderiyorum bir de cevap geliyor Nalan'la buluşmuyorum ertesi günü diyorumAnnem Nalanın kim olduğunu izah etti,mobilyacıymış kendisi,biz yaklaşık 2,5 yıl önce mobilyaları değiştirdik,annem kendisiyle yeniden irtibata geçmek için telefon numarasını istemiş,bundan 1-1,5 yıl kadar önce kadın bu numarayı kendisine vermiş,annem verilen numaranın bir rakamını yanlış algılamış ve benim 27 mart 2007de tanışmış olduğum sevgilimin nosunu kaydetmiş..Ve bu kaydetme işlemi 2005te oluyor.Bu olaya akıl sır erdiremedim,hadi sen yanlış algıladın numarayı,ama bu numara senin yıllar sonra Diyarbakır'a gidecek olan kızının orada İkinci sınıfta tanışacağı bir erkeğe ait olamaz..Bu kasıtlı yapılabilecek bir şey değil..Ve hadi Diyarbakır'dan birinin numarası denk gelmiş olabilir,ama bu benim erkek arkadaşımın numarası..Ve bu numarayı annem kaydettiğinde ben ya lise sondaydım ya da üniversite birdeydim..Yani ne ben ne de erkek arkadaşım birbirimizden haberimiz yoktu...Hani annem bir gün aramış olsa,ben erkek arkadaşımın elinden telefonu alıp annemi azarlamış olacaktım belki deAllahtan annem o numarayı hiç aramamış..Bu olayı kime anlattıysam şoke oldu..Biz birbirimizin kaderine yazılmışız ki ileride istemeyeceği damadının numarası bile annemde varmış daha biz tanışmadan önce...Annem yalan söylemez ve benim telefonumdan onun numarasını çalmak onun hayatta yapacağı en son iş bile değildir.Bu yüzden kendisinde meydana gelen şaşkınlığı da göz önünde bulundurduğum vakit inanılma zolan bu duruma inandımEvet şimdi söyleyin bakalım tesadüf mü bu?Ki o benim tüm önyargılarımın bedelidir,kendisine böyle derim,ama buna rağmen onu sevebildim..Demek ki insan önyargıyla yaklaşmak yerine kalbiyle yaklaşmalıymışİşte bu Benim Yürekli Sevdam daha biz tanışmadan yazılmış..Hatta annem bana Dicle Hukuk'ta okuyacaksın deyip masaya yumruğunu vurmuştuBen istemiyorum demiştim Batıdan olsun demiştim annem yazıp göndemriştiTanışmamıza bir anlamda vesile olan annemdirİşte sevgili Slide,biz böyle birbiriyle karşılaşmış insanlarız,biz birbirimizden ayrıyken sokakta karşılaştık,hani bilerek görüşemezsin kalbin dayanmaz ya,bizim bu yönümüzü bilen Kader yine buluşup el ele olmamızı bir arada olmamızı istedi ve bizi denk getirdi o sokak başında..Biz yine o yolculuğumuzuza kaldığımız yerden devam ettik..Hani derler ya o benim ruh ikizim diye,size bir şey desem inanır mısınız,biz birbirimize fiziken de çok benziyoruz.Yüzümüz gözümüz tarzımız hayata bakışımız önceki hayatlarımız kimmişiz neymişiz diye düşünürdük..Meğer bir Hiçmişiz..Ben eksik yaşadım bunca zaman,şimdi eksik kalan yanım tamamlandı.O bana der ki:Sanki cennetten ruhlar dünyaya gönderilirken sen eşim olarak yazılmışsın kaderime,yazılmışsın ki ben seni gördüğüm an anladım evlenmek isteyeceğim insan olduğunu..ve Biz birbirimiz için yaratılmışız.Bunu demiş olsam boş bir laf etmiş olmam..Bu yüzden ayrılmak bize en büyük kötülük olur..Yok olur bunca mucize..Kim inanır hem sonra mucizelere...İşte Sevgili Slide..Bize dua edin yeter,Göze gelmeyiz bizi kaderimiz korur,yüreğimiz korur..Ve dilerim herkesi böyle yüce bir aşk bulur.. Ehhh ne denir AŞK BUDUR... |
12-10-2007, 20:46 | #7 | |||||||||||||||||||||||
|
Hukukçu budur |
14-10-2007, 00:35 | #8 |
|
Ben bu yüzden hiç kimseden gidemem gitmem
Unutamam acı tatlı ne varsa hazinemdir Acının insana kattığı değeri bilirim küsemem Acıdan geçmeyen şarkılar biraz eksiktir... İşte söz yazarı da (Sezen Aksu),yazılacak en güzel sözlerde BUDUR... |
14-10-2007, 09:36 | #9 |
|
Yeni şemsiyesi olanlar yağmur yağmasını ister. Yeni sevgilisi olanlar için de yağmur güzeldir. Şemsiye eskidikçe yağmur anlamını kaybeder. Yağmur anlamını kaybettikçe şemsiye ağır bir yük olur. Yağmur şemsiye yüzünden istenirse sonu kötü olur. Hüsran işte budur. |
14-10-2007, 16:21 | #10 |
|
30 yıldır süren küskünlük bitti.Teyzemle dayım barıştı..Şimdi ikisi de çok yaşlandı,ama yine birbirleriyle şakalaşıyorlar..Bayram işte budur
|
01-11-2007, 19:36 | #11 |
|
Sevgi İşte Budur! Tıpkı Aragonun dizelerindeki gibi
ELSAYA ŞİİRLER Sana büyük bir sır söyleyeceğim. Zaman sensin Zaman kadındır. İster ki Hep okşansın diz çökülsün hep Dökülmesi gereken bir giysi gibi ayaklarına Bir taranmış Bir upuzun saç gibi zaman Soluğun buğulandırıp sildiği ayna gibi Zaman sensin uyuyan sen şafakta ben uykusuz seni beklerken Sensin gırtlağıma dalan bir bıçak gibi Ah bu söyleyemediğim işkencesi hiç geçmeyen zamanın Bu durdurulmuş zamanın işkencesi mavi çanaklarda kan gibi Bu göz susuzluğundan sen yürürken odada Bense bilirim büyüyü bozmamak gerektiğini Daha beter seni kaçak Seni yabancı bilmekten Aklın ayrı bir yerde gönlün ayrı bir yüzyılda kalmaktan Tanrım ne ağırdır sözcükler. Asıl demek istediğim bu Hazzın ötesinde sevgim hiçbir zararın erişemeyeceği yerde bugün sevgim Sen ki benim saat-şakağımda vurursun Boğulurum soluk alıp vermesen Tenimde bir duraksar ve yerleşir adımın Sana büyük bir sır söyleyeceğim. Her söz Dudağımda bir dilenen zavallı Acınacak birşey ellerin için kararan birşey bakışının altında İşte bu yüzdendir sık sık seni seviyorum deyişim Boynuna takabileceğin bir tümcenin o parlakca kalp kristali Kaba konuşmamdan gücenme benim. Bu konuşma Ateşte şu tatsız cızırtıyı çıkaran sudur o kadar Sana büyük bir sır söyleyeceğim. Bilmem ben Sana benzeyen zamandan söz açmayı Bilmem senden söz açmayı bilir görünürüm Tıpkı uzun bir süre garda El sallayanlar gibi gittikten sonra trenler Bilekleri sönerken yeni ağırlığından gözyaşlarının Sana büyük bir sır söyleyeceğim. Korkuyorum senden Korkuyorum yanın sıra gidenden. Pencerelere doğru akşam üzeri El kol oynatışından söylenmeyen sözlerden Korkuyorum hızlı ve yavaş zamandan korkuyorum senden Sana büyük bir sır söyleyeceğim. Kapat kapıları Ölmek daha kolaydır sevmekten Bundandır işte benim yaşamaya katlanmam Sevgilim. |
13-06-2008, 21:50 | #12 |
|
Bulunduğunuz şehirden başka bir şehre duruşmaya gidersiniz, gittiğiniz şehirde eski bir okul arkadaşınızın olduğunu bilirsiniz, rahatsızlık vermeyeyim diye aramak istemezsiniz, adliyeyi bulamayınca aracı sola çeker yol kenarında duran birine adliyeyi sorarsınız, sorduğunuz kişi aramaktan çekindiğiniz arkadaşınızdır. İşte kader budur Kaderinizden asla kaçamazsınız...
|
13-06-2008, 22:20 | #13 |
|
Beni Hatırlarmısınız bilmem (İşte budur..
Gören gözlerin gördüğü
Duyan kulağın duyduğu Yazabilen kalemin yazdığı Seke bilen topun sektiği Her bildiğini değil Gerçeği söyleyen dilin..(12/04/2008).. ............İş'te budur.. |
21-06-2008, 17:43 | #14 |
|
Vyanada “ay-ulduzlu” dastan, Türkiye yığmasından daha bir futbol çevrilişi
Dünan gece Avropa çempionatının daha bir 1/4 final qarşılaşması keçirildi. Qrupda son saniye qolları sayesinde bu merhaleye adlayan Türkiya yığması daha bir futbol çevrilişi gerçaklaşdirdi. “Ay-ulduzlular” Semih Şentürkün 121-ci daqiqada vurduğu qolla hesabı barabarlaşdirdi ve penalti zarbalari ila adını yarımfinala yazdırdı. Avropa çempionatındakı çıxışı ile bizlari sevindiran Türkiye yığması daha bir “dastan yazdı”. Çexiya üzerinde möhtaşam qalaba qazanan “ay-ulduzlular” bu dafa Xorvatiya yığmasını sıradan çıxardılar. Barabar mübarize şeraitinde keçan 119 daqiqa arzinda qapılara qol vurulmadı. Alave vaxtın sonuna 1 daqiqa qalmış xorvatlar hesabda öna keçseler de, Terimin yetirmeleri yana sona qadar “vuruşdular” ve İsviçra ile, Çexiya ile oyunda olduğu kimi yene son saniyelerde “ölümden” döndüler. Penalti zerbelerini daha daqiq yerine yetiren Türkiye millisi daha bir zafer qazandı. Bununla da “ay-ulduzlular”ın final yolunda cami bir addımı, yani Almaniya seddi qaldı. Avropa çempionatındakı çıxışı ile bizleri sevindiren Türkiye yığması daha bir “dastan yazdı”. Çexiya üzerinde möhteşem qalebe qazanan “ay-ulduzlular” bu dafa Xorvatiya yığmasını sıradan çıxardılar. Bununla da Fatih Terimin komandası tarixinde ilk defa qita birinciliyinde yarımfinal merhalesine adlamağı bacardı. Halbuki start heyetleri müayyenleşende Türkiyenin mağlub olacağını proqnozlaşdıranlar daha çox idi. Bu da sebepsiz deyil. Çünki komanda ne az ne çox, düz 6 oyunçusunu itirmişdi. Volkan Demirel,Mehmet Aurelio ceza, Servet Çetin, Emre Güngör, Emre Belezoğlu ve Tümer Metin ise zedeli ucbatından qarşılaşmanı buraxırdılar. Xüsusen de, zedeli olmasına baxmayaraq, ilk 3 matçda komandanın direyi olan Servet'in yoxluğunu qeyd etmek lazımdır. Bütün bunlara baxmayaraq, “ay-ulduzlular” daha bir möhtaşam qalebe qazanaraq, Avropanın 4 en güclü komandasından biri olmağa haqq qazandılar. 40 min tutumlu “Ernst-Happel” stadionunun tribunalarının böyük hissesi türk azarkeşleri tarafindan doldurulmuşdu. Ve bu amil futbolçuların özlerini evlerindeki kimi hissmetmelerine şerait yaratdı. Barabar mübarize şeraitinde keçen 90 daqiqa arzinda qapılara qol vurulmadığından, alava 30 daqiqa artırıldı. Alava vaxtın sonuna 2 daqiqa qalmış xorvatlar hesabda öne keçseler de Terimin yetirmeleri yene sona qadar “vuruşdular” ve İsvçre ile Çexiya ile oyunda olduğu kimi yene son saniyelerde “ölümden” döndüler. Semih Şentürkün qolu qalibin penalti seriyası ile müayyanleşmesine şerait yaratdı. Penalti zarbalerinde ise sanki xorvatların ayaqları “bağlanmışdı”. Halledici zarbeleri daqiq yerine yetiren Arda, Semih ve Hamitle yanaşı, Rüştünün de son zarabada fantastik qurtarışı Türkiye millisine daha bir zafer qazandırdı. Bununla da “ay-ulduzlular”ın final yolunda cami bir addımı, yani Almanya seddi qaldı. Azerbaycan Zaman |
21-06-2008, 22:07 | #15 |
|
Sayın Karaca ; Ben şahsen 120 dakikalık bir maraton koşmaya hazırdım.
Galiba güzel şeylerden bahsediyor. |
22-06-2008, 14:48 | #16 |
|
"O" dur
|
22-06-2008, 15:03 | #17 |
|
Anaokulu öğretmeni, çocuklarına boyama kitapçıklarını dağıtır:
- Çocuklar şimdi elinize boya kalemlerini alın, hayvan ve bitki resimlerini boyayacağız. Çocuklar resimleri, büyük bir heyecanla boyamaya başlarlar. Öğretmen, çocuklarından birinin ayı resmini kötü boyamış olduğunu görür. - Yavrum neden böyle boyadın? Görmüyor musun bak arkadaşlarına, taşırmadan boyamışlar. Senin de taşırmaman gerekirdi. - Öğretmenim isteyerek yapmadım ki rüzgar esiyor, bunlar ayının uçuşan tüyleri… ÇOCUK işte budur…. |
19-08-2008, 22:04 | #18 |
|
YILMAZ ÖZDİL-Hürriyet
ABD, Rusya Çin ve biz... Gürcistan'a askeri yardım vermek, Şota'ya forma vermeye benzemez... Rusya mangalında Amerikan maşasına kömür taşımak da, varoşa kömür taşımaya benzemez. * Türkiye'nin başındakiler, Türkiye'nin başını büyük belaya soktu. Ama bunu yarın yazarız... * Şota demişken, hazır... Spor yazalım bugün. * Pekin Olimpiyatı başladı. 5 tane maskotu var. Beibei. Jingjing. Huanhuan. Yingying. Nini. Sevimli çizgi kahramanlar... Dünya çocuklarının ilgisini çekebilmek için üretildiler. Biri balık, biri panda, biri antilop, biri kırlangıç, biri de alev... Hem 5 kıtayı sembolize ediyorlar, hem olimpiyat ateşini, hem Çin'in en meşhur 4 hayvanını, hem de doğa sevgisi, oyun, dostluk, neşe, iyimserlik gibi kavramları. * Çocuklar kolay ezberlesin, akılda kalsın diye, aynı hecenin iki kez tekrar edilmesinden oluşuyor isimleri... Bu isimlerin hecelerini tek tek, yan yana dizdiğinde şu cümle çıkıyor: "Bei Jing Huan Ying Ni..." Yani? "Pekin'e hoşgeldiniz..." * Çok hoş di mi? * Bilimde, teknolojide, eğitimde, sanatta, sporda, kalkınmada dünyaya tur bindiren Çin'in, çocuklarına sunduğu toplam sembol işte bu: "Yaratıcı zeká." * Bush oradaydı. Putin oradaydı. Aliyev oradaydı. Bizimki Bitlis'teydi. * Geçti kara tahtanın önüne. Aldı tebeşiri. Çocuklarımızın geleceği için... Milli eğitimin sembollerini yazdı: Oku. Düşün. Uygula. Neticelendir. * Baş harflerini yan yana diziyorsun: ODUN! |
20-08-2008, 12:34 | #19 |
|
Yaşadığın bir şeye sahip çıkmak,onun uğruna savaşmak..İşte doğru olan budur..
Hayat sana acımasız davranırken dimdik ayakta durmak, bugünler de geçecek diyerek hiç birzaman umudunu yitirmemek..İşte olgunlaşmak budur.. |
20-08-2008, 12:46 | #20 |
|
Küsüratlarla istediği yeri kaçıranlar... Sırf puanı yettiği için, açıkta kalmamak için ya da meslek garantisi olduğu için ilgi duymadıkları yerleri tercih edenler... Üniversiteden mezun olup kpss'yi kazanamadığından diplomalı işsiz kervanına katılanlar... Üniversiteden beklediklerini bulamayanlar... Ezberle-geç yöntemiyle sınavlardan geçip meslek hayatında tökezleyenler... Sevmediği mesleği yaptığından meslek hayatı zehir olanlar; mutlu olamayanlar... Yıllarca kafa patlatıp, dirsek çürütüp ancak modern hamallık yapan ve bunun karşılığında aldığı asgari ücretle geçinmeye çalışanlar... Bazıları son model lüks arabalarıyla özel okullara parayı bastırıp giderken diğer tarafta imkansızlıklar içinde devletten aldığı krediyle ailesine yük olmadan okumaya, "Adam olmaya" çalışanlar... Oooof of!! Galiba Türkiye gençliğinin gerçeği budur
|
11-09-2008, 08:11 | #21 | |||||||||||||||||||||||
|
İşte budur.noktası virgülüne kadar katılıyorum.Teşekkürler hgeser |
11-09-2008, 08:23 | #22 |
|
İşte budur hayat
Her Şey Sende Gizli Yerin seni çektiği kadar ağırsın Kanatların çırpındığı kadar hafif Kalbinin attığı kadar canlısın Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç Sevdiklerin kadar iyisin Nefret ettiklerin kadar kötü Ne renk olursa olsun kaşın gözün Karşındakinin gördüğüdür rengin Yaşadıklarını kâr sayma Yaşadığın kadar yakınsın sonuna Ne kadar yaşarsan yaşa, Sevdiğin kadardır ömrün Gülebildiğin kadar mutlusun Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin Sakın bitti sanma her şeyi, Sevdiğin kadar sevileceksin Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın Bir gün yalan söyleyeceksen eğer Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın Unutma yağmurun yağdığı kadar ıslaksın Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak Kendini yalnız hissettiğin kadar yalnızsın Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin İşte budur hayat! İşte budur yaşamak, bunu hatırladığın kadar yaşarsın Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun Çiçek sulandığı kadar güzeldir Kuşlar ötebildiği kadar sevimli Bebek ağladığı kadar bebektir Ve her şeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren, Sevdiğin kadar sevilirsin Can Yücel |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Hayat böyle işte | Ahmet Turan | Site Lokali | 1 | 26-09-2007 18:03 |
kurumda sigrtalı çalışmakta iken hafta sonu iki günlük bir işte yapılan kazada sormlu | dinamik | Meslektaşların Soruları | 8 | 12-07-2007 13:47 |
ticari işte ayıp ihbarında bulunulmaması durumunda davacının hakları | Av.Ayse E. | Meslektaşların Soruları | 3 | 17-02-2007 11:22 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |