|
Hukuk Soruları Hukukçu olmayan üyelerimizin hukukla ilgili sorularına ayrılmış iletişim alanı. Lütfen Dikkat : THS bir hukuki danışmanlık sitesi değildir ve bu foruma da "hukuki danışma" niteliği taşıyan sorular yöneltilemez. Alanda soru sormadan önce lütfen Hukuk Soruları Alanı Kural ve İlkelerimizi okuyunuz. |
20-09-2007, 16:43 | #1 |
|
kavga iş kazası sayılır mı?
iş yerinde kadrolu iki işçi şahsi neden ile kavga edip bıçakla,bir diğerini öldürürse iş kazası olurmu?..kaza tutanağına iş kazası yazılırmı.?
iş yerindeki işçinin zarar gördüğü tüm olaylar iş kazası sayılır .bu da iş kazası sayılırmı? |
21-09-2007, 00:16 | #2 |
|
T.C. YARGITAY
21.Hukuk Dairesi Esas: 2004/6433 Karar: 2004/6503 Karar Tarihi: 01.07.2004 ÖZET: İnsan yaşamının kutsallığı çevresinde işveren işyerinde işçilerin sağlığını ve iş güvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlü olduğu İş Kanunun 77. maddesinin açık buyruğudur. Bu yönden mahkemece yapılacak iş, işçi sağlığı ve iş güvenliği. konularında ve olayın niteliğine de uygun bilirkişilere dosya tevdii edilerek, İş Kanunun 77. maddesinin öngördüğü koşullar gözönünde tutularak ve özellikle işyerinin niteliğine göre iş disiplinini temin etmeyen işverenin de olayda kusurlu olduğu gözetilerek, işyerinde uygulanması gereken işçi sağlığı ve iş güvenliği tüzüğünün ilgili maddeleri incelenmek suretiyle, işverenin işyerinde alması gerekli önlemlerin neler olduğu hangi önlemleri aldığı hangi önlemleri almadığı, alınan önlemlere işçinin ne ölçüde uyduğu gibi hususlar ayrıntılı bir biçimde incelemek suretiyle kusurun aidiyeti ve oranı hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde saptamaktır. (506 s. SSK m.11, 24,) (4857 s. İŞK m. 77) Davacılar murisinin davalı A. P.'a ait işyerinde çalışırken diğer işçi tarafından öldürülmesi nedeniyle maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir. Hükmün davacı ve davalılardan Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Hacer Pat tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Davacılar, murisleri Mehmet'in iş kazasında öldüğünü belirterek yazılı maddi ve manevi tazminatların davalılardan tahsilini istemişlerdir. Mahkemece, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş ise de bu sonuç aşağıdaki belirtilen nedenlerle yerinde değildir. 1) Zararlandırıcı sigorta olayının davacılar murisi ile işyerinde diğer işçi Abdurrahman arasında çıkan kavga sonrasında meydana geldiği, bu yönüyle davanın yasal dayanağının 506 sayılı Yasanın 11-A maddesi olduğu açıktır. Anılan bu maddeye göre iş kazası sigortalıyı hemen veya sonradan bedence veya ruhça arızaya uğratan olaydır. Aynı Yasanın 11/ A-a maddesine göre de sigorta olayının işyerinde meydana gelmesi halinde bu olayın iş kazası sayılması yasal zorunluluktur. Somut olayda olayın iş yerinde oluştuğu tartışmasız olduğundan bu zararlandırıcı olay bir iş kazasıdır. Mahkemenin buna yönelik inceleme yapmadığı ortada ise de dosya kapsamı gereğince olayın iş kazası olduğu kabul edilerek aşağıdaki belirtilen konularda inceleme yapılarak sonuca gidilmesi gerekir. 2) Zararlandırıcı olaya maruz kalan işçinin olay gönü işyerinde çalışmakta iken iş kazası sonucu öldüğü açıktır. İnsan yaşamının kutsallığı çevresinde işveren işyerinde işçilerin sağlığını ve iş güvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlü olduğu İş Kanununun 77. maddesinin açık buyruğudur. Yargılamalar sırasında alınan 7.12.2003 günlü bilirkişi raporunda murisin % 25, olaya neden olan diğer işçi Abdurrahman'ın % 75 kusurlu oldukları Taşeron C. T. ile asıl işveren D. Tuğla A.Ş.'nin de kusursuz sorumluluklarının bulunduğu, bu yönüyle genel hükümlere göre rapor düzenlendiği anlaşılmış ise de alınan kusur raporunun olayın niteliğine iş ve sosyal güvenlik hukuki uygulamalarına ilişkin olmadığı ortadadır. Bu yönden mahkemece yapılacak iş, işçi sağlığı ve iş güvenliği. konularında ve olayın niteliğine de uygun bilirkişilere dosya tevdii edilerek, İş Kanunun 77. maddesinin öngördüğü koşullar gözönünde tutularak ve özellikle işyerinin niteliğine göre iş disiplinini temin etmeyen işverenin de olayda kusurlu olduğu gözetilerek, işyerinde uygulanması gereken işçi sağlığı ve iş güvenliği tüzüğünün ilgili maddeleri incelenmek suretiyle, işverenin işyerinde alması gerekli önlemlerin neler olduğu hangi önlemleri aldığı hangi önlemleri almadığı, alınan önlemlere işçinin ne ölçüde uyduğu gibi hususlar ayrıntılı bir biçimde incelemek suretiyle kusurun aidiyeti ve oranı hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde saptamaktır. 3) Dava, nitelikçe Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından karşılanmayan zararın giderilmesi istemine ilişkindir. Bu nedenle bu tür uyuşmazlıklarda öncelikle zararlandırıcı sigorta olayının iş kazası niteliğinde olup olmadığının tespiti ile mükerrer ödemeyi ve haksız zenginleşmeyi önlemek için kurum tarafından hak sahiplerine bağlanan gelirin peşin sermaye değerinin Kurum'dan sorularak bildirilen miktarın en son zarardan indirilmesi suretiyle tazminatın saptanması gerektiği, Yargıtay'ın oturmuş ve yerleşmiş görüşlerindendir.Somut olayda olay iş kazası olduğu halde diğer yönlerde işlem yapılmadığı dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Bu yönde yapılacak iş, davacılar anne ve babanın maddi tazminat talepleri yönünden olayın iş kazası olduğu açık olmakla 506 sayılı Yasanın 24. maddesi gereğince işlem yapmaları kısaca Kurum'dan gelir bağlanması için kuruma başvurmaları giderek bu yönde dava açmaları için öne i vermek ve verilen önelin sonucuna göre karar vermekten ibarettir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O halde, davacılar ile davalılardan SSK'nın bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. Sonuç: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 1.7.2004 gününde oyçokluğuyla karar verildi. Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları ************************************** |
21-09-2007, 18:34 | #3 |
|
Kanımca...
NOT:Hukuk ve koyulan kanunlar varsayımlara dayanmaz.
Selam, Soru metninden okuduğum kadarıyla; iş yerinde çıkan kavga sonucu işçilerden birinin ölmesi durumunda, bakılması gereken, ölümle sonuçlanmış olan kavganın iş nedeniyle çıkıp çıkmadığı olmalıdır. İş yerinde vücuda gelen her zarar iş kazası başlığı altında değerlendirilemez, iş kazası varsayılamaz.(Bknz.NOT) Saygılar. |
30-09-2007, 01:20 | #4 |
|
kanımca bu iş kazası sayılmayacaktır çünküiş ilgili bir neden olup olmadığı önemlidir..
işyerinde olması çok önemli değildir bunun nedeni ise işle bağlantılı haraket edeilen her yerde iş kazası meydana gelebilir.. |
16-10-2007, 19:04 | #5 |
|
Kanımca bu durum iş kazası sayılacaktır. İş kazasının kanuni tanımını yapan 506 sayılı kanunun 11/A maddesinde olayın iş yerinde meydana gelmiş olmasını iş kazası olarak değerlendirmektedir. Kaldı ki aşağıda ekleyeceğim kararda da Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kalp krizi geçirip ölen işçinin durumunu işkazası olarak değerlendirmiştir. Benim önümde mevcut bir dosyada da durum şu:
" A ve B bir kamu kurumunda işçidir. A kamu kurumunun işçi servisinin şoförü olup servis esnasında B tarafından gasp amacıyla öldürülmüştür." Bu durum işkazası olarak değerlendirilebilir mi? |
16-10-2007, 19:06 | #6 |
|
T.C.
YARGITAY Hukuk Genel Kurulu Esas : 2004/21-529 Karar : 2004/527 Tarih : 13.10.2004 ÖZET : Sigortalının, iş yerinde çalışmakta iken kalp krizi geçirerek ölümü, 506 sayılı Yasanın 11. maddesinde gösterilen "sigortalının işyerinde bulunduğu sırada meydana gelme" haline uygun bir olay olduğu gibi; aynı maddede düzenlenen "işveren tarafından yürütülmekte olan iş dolayısıyla meydana gelme" haline de uygun olup; iş kazası sayılması gerekir. (506 s. SSK. m. 11) KARAR METNİ : Taraflar arasındaki "tespit" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (Ankara Altıncı İş Mahkemesi)nce davanın reddine dair verilen 19.11.2003 gün ve 2001/515-2003/1112 sayılı kararın incelenmesi davacı ve davalı SSK vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 12.4.2004 gün ve 2004/501-3531 sayılı ilamı ile; (...1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı Kurumun tüm, temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2- Dava, zararlandırıcı sigorta olayının iş kazası sayılması gerektiğinin tesbiti istemine ilişkin olup, olayın işyerinde oluştuğu konusunda taraflar arasında uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık davacı murisinin kalp krizi sonucu ölümünün iş kazası sayılıp sayılmayacağı noktasında toplanmaktadır. Bu yönüyle davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 11-A maddesidir. Anılan maddeye göre, iş kazası, sigortalıyı hemen veya sonradan bedence veya ruhça arızaya uğratan olaydır. Başka bir anlatımla yukarıda sözü geçen Yasanın 11-A-a ve b maddelerine göre, zararlandırıcı sigorta olayının sigortalının işyerinde bulunduğu ve işveren tarafından yürütülmekte olan iş dolayısıyla işverenin emrinde meydana gelmesi halinde, iş kazası sayılmasında yasal zorunluluk olduğu açıktır. Dava konusu olay davacının elektrikçi olarak görevini yürüttüğü ve işyerinde bulunduğu sırada meydana gelmiştir. Davacı işyerine ait lokalde elektrik arızasını gidermek için görevli olarak bulunduğu sırada kalp krizi neticesi ölmüştür. Bu durumda meydana gelen olayın iş kazası sayılmasında yasal zorunluluk olduğu açık iken, mahkemece; Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden alınan rapor gerekçe gösterilmek suretiyle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. ..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Temyiz Eden: Davacı vekili ve davalı SSK vekili. Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: 1- Davalı SSK vekilinin ilk karara yönelik temyiz itirazları Özel Dairece değerlendirilip, temyiz istemi reddedildiğinden direnme kararını temyizde hukuki yararı yoktur. Bu nedenle temyiz dilekçesi reddedilmelidir. 2- Davacı vekilinin temyizine gelince; Dava, zararlandırıcı sigorta olayının iş kazası olarak kabulü gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir. Sigortalı işçi Yusuf, 2.10.2000 günü işyerindeki işçi lokalinin elektrik arızalarının giderilmesi çalışması sırasında kalp krizi geçirerek hayatını kaybetmiş; Kurumca bu olay iş kazası olarak kabul edilmediğinden, ölenin hak sahibi davacı tarafından eldeki dava açılmıştır. Davalı SSK ve işveren vekilleri davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece; doktorlardan oluşan bilirkişi kurulundan alınan rapora dayanılarak olay iş kazası olarak kabul edilmemiş; dava reddedilmiştir. Davacı ve davalı SSK vekillerinin temyizi üzerine Özel Daire SSK vekilinin temyiz istemlerinin reddine, davacı vekilinin temyiz istemlerinin ise kabul edilerek olayın iş kazası sayılması gerektiğini ifadeyle hükmün bozulmasına karar vermiştir. Mahkemenin önceki kararda direnmeye ilişkin hükmü davacı ve davalı SSK vekillerince temyiz edilmiştir. Ölenin sigortalı işçi olduğu ve zararlandırıcı sigorta olayının işyerinde ve işverence verilen işin yapılması sırasında gerçekleştiği konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; işyerinde çalışma sırasında meydana gelen kalp krizi sonucu ölümün iş kazası olarak kabulünün olanaklı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Çekişmenin çözümlenmesi için, öncelikle, hangi olayın iş kazası olduğunun saptanmasında başvurulacak yasal dayanakların ve uygulanacak ilkelerin ortaya konulmasında yarar vardır. Hemen ifade edilmelidir ki, "iş kazası" yasada tanımlanmamış; ancak bir kazanın hangi "hal ve durumlarda" iş kazası sayılacağı "yer ve zaman" koşullarıyla sınırlanarak belirtilmiştir. Konuya ilişkin yasal düzenleme, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun "iş Kazası ve Meslek Hastalığının Tarifi" başlıklı 11. maddesinde yer almakta ve bu maddenin iş kazasına ilişkin (A) fıkrasında aynen; "A) İş kazası aşağıdaki hal ve durumlardan birinde meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedence veya ruhça arızaya uğratan olaydır. a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada, b) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş dolayısıyla, c) Sigortalının, işveren tarafından görev ile başka bir yere gönderilmesi yüzünden asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda, d) Emzikli kadın sigortalının çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlar da, e) Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere toplu olarak götürülüp getirilmeleri sırasında" Denilmektedir. Açıklanan bu madde hükmüne göre, iş kazası; maddede sayılı olarak belirtilmiş hal ve durumlardan herhangi birinde meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedence veya ruhça arızaya uğratan olaydır. Gerek uygulama ve gerek öğretide açıkça kabul edildiği ve madde metninden de anlaşıldığı üzere bu maddede sayılan haller örnekleme niteliğinde değil, sınırlayıcı niteliktedir. Bu hallerden birine girmeyen sigorta olayı iş kazası sayılamaz. Sayılan bu hallerin birlikte gerçekleşme koşulu bulunmayıp, herhangi birinin gerçekleşmiş olması gerekli ve yeterlidir. Eş söyleyişle, iş kazası hukuksal nitelikte bir olay olup, bu olayın yukarıda açıklanan yasa maddesinde sınırlandırılan ve belirtilen hallerden herhangi birinin oluşmasıyla ortaya çıkması gerekir. Yeri gelmişken, iş kazasının unsurları üzerinde de kısaca durulmalıdır. Bunlar şöyle sıralanabilir: Kazaya uğrayan 506 sayılı Kanun anlamında sigortalı sayılmalı; bu sigortalı bir kazaya uğramalı ve uğranılan kaza 506 sayılı Kanunun yukarıda ayrıntısı açıklanan 11. maddesinin (A) fıkrasında sayılan hal ve durumlardan birinde meydana gelmeli; sigortalıyı hemen veya sonradan bedence veya ruhça arızaya uğratan bir olay biçiminde gerçekleşmeli; bu olay ile sigortalının uğradığı zarar arasında uygun illiyet (nedensellik) bağı bulunmalıdır. Hemen ifade etmek gerekir ki, yasanın iş kazasını sigortalıyı zarara uğratan olay biçiminde nitelendirmiş olması illiyet (nedensellik) bağını iş kazasının bir unsuru olarak ele almayı gerektirmiştir. Ne var ki, burada aranan "uygun illiyet (nedensellik) bağı" olup, bu da yasanın aradığı hal ve durumlardan herhangi birinde gerçekleşme olgusu ile sonucun birbiriyle örtüşmesi olarak anlaşılmalı, yasada olmadığı halde, herhangi başkaca kısıtlayıcı bir koşulun varlığı aranmamalıdır. Kısacası; anılan yasal düzenleme, sosyal güvenlik hukuku ilkeleri içinde değerlendirilmeli; maddede yer alan herhangi bir hale uygunluk varsa zararlandırıcı sigorta olayının kaynağının işçi olup olmaması ya da ortaya çıkmasındaki diğer etkenlerin değerlendirilmesinde dar bir yoruma gidilmemelidir. Somut olayda da; ölen sigortalı-işçi, bir başka işçi ile birlikte işyeri kapsamındaki işçi lokalinin tesisatını gözden geçirme ve tamir için görevlendirilmiş; burada verilen işi yapmakta iken diğer işçinin malzeme alımı için ayrıldığı bir sırada bayılarak yere düşmüş ve ambulansla hastaneye götürülürken yolda hayatını kaybetmiştir, işverence iş kazası bildirimi yapılmamış, hastanece doldurulan istatistik formunda sigortalının ölüm nedeni miyokard enfarktüs olarak gösterilmiştir. Davalı Kurum da, ölenin hak sahiplerinin iş kazasına yönelik istemlerini reddetmiştir. Ne var ki, bir olayın kurum ya da işveren açısından iş kazası olarak kabul edilmemiş olması, harici etkenlerle veya aniden ortaya çıkıp çıkmaması, yasanın açık hükmü karşısında olayın iş kazası sayılmamasını gerektirmeyecektir. Zira; yasada açıkça ifade edildiği üzere, zararlandırıcı sigorta olayının, yasada sayılan hal ve durumlardan herhangi birisinde gerçeklemiş olması, gerekli ve yeterlidir. Daha açık ifadeyle; sigortalının, işyerinde çalışmakta iken kalp krizi geçirerek ölümü, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 11. maddesinin (A) fıkrasının (a) bendinde gösterilen "Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada meydana gelme" haline uygun bir olay olduğu gibi, aynı maddenin (b) bendinde yer alan "işveren tarafından yürütülmekte olan iş dolayısıyla meydana gelme" haline de uygun olup; iş kazası sayılması gerekir. Maddede, başkaca bir şart ya da kısıtlamaya yer verilmemiş olduğundan, yasada olmayan bir kısıtlamanın yorum yoluyla getirilmesine de olanak yoktur. Mahkemece, yukarıda ve bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak ve olay iş kazası sayılmak gerekirken, aksine düşüncelerle, olayı iş kazası saymayan rapor gerekçe alınarak önceki kararda direnilmesi ve davanın reddedilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. Sonuç : 1- Davalı SSK vekilinin temyiz dilekçesinin yukarıda (1). bentte açıklanan nedenlerle reddine, harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, 2- Davacı vekilinin temyiz itirazlarının yukarıda (2). bentte açıklanan nedenlerle kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince (BOZULMASINA), istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 13.10.2004 gününde oybirliği ile karar verildi. Kaynak : YKD Şubat-2005 Sf : 165 |
24-08-2012, 09:47 | #7 |
|
iş kazasının işverenin işyerinde yürütülen iş ile ilgili olması kanaatindeyim iki işçinin şahsi anlaşmazlık sebebıyle bırbırlerıne verdıklerı zarardan sırf işyeri olması sebebıyle işveren sorumlu tutulmamalıdır
|
24-08-2012, 14:08 | #8 |
|
kazanın işyerinde vuku bulmuş olması yeterli olup;sözkonusu işçilerden birinin yaralanması iş kazasıdır.
|
24-08-2012, 14:44 | #9 |
|
İki işçinin iş yerinde kavga etmeleri haklı nedenle fesih sebebi sayılmaktayken, halihazırda feshe konu edilebilecek kusurlu davranış neticesinde meydana gelen ölüm, yaralanma gibi durumların iş kazası sayılamayacağını düşünüyorum. Kanunun özüne aykırıdır, yasanın kendi içinde çelişmesi anlamına gelir.
Saygılarımla |
24-08-2012, 15:45 | #10 |
|
İş Kazası olarak nitelendirilmeyeceği çok açık. Zira iş yerinde gerçekleşmiş olan fiil,işin yürütülmesi neticesinde ya da işle bağlantılı bir olay sonucu vuku bulmamıştır.Burada açık bir şekilde kasten adam öldürme var.Husule gelen olayın iş kazası olarak değerlendirilmesi, ne idiğü belirsiz hukuki bir garabet olur ki bu da hukukla bağdaşmayacaktır.
|
24-08-2012, 16:25 | #11 |
|
Açık havada kalp krizi geçirirsen Ecel,
İş yerinde geçirirsen iş kazası der geçer... İş arkadaşını iş yerinde öldürürsen kaza, Dışarda öldürürsen Müebbete merhaba... ***Kalp krizi geçirme rizki olan işçilere ve husumetli olan aynı yerde çalışan iş arkadaşlarına önemle(!)duyrulur... İnce bir sitem.... |
23-07-2013, 15:29 | #12 |
|
İş kazasının kapsamı yasada belirtilmiştir iş kazası olmadığı yönündeki meslektaş görüşlerine katılıyorum.Burada değerlendirmeye esas teşkil eden husus yürütülen iş ile bağlantılı olup olmadığıdır.
|
28-07-2013, 12:15 | #13 |
|
iş kazasıdır.
Meslektaşlarım; olay iş kazasıdır. Yargıtay kararları da bu yöndedir. İşverenin de iş yerinde gerekli önlem ve güvenliği almamasından kaynaklı kusur sorumluluğu vardır.
|
29-07-2013, 09:36 | #14 | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
İş kazalarında işverenin kusursuz sorumluluğu bulunmaktadır. İş yerinde işin yürütülmesi esnasında meydana gelen kazalar illiyet bağını kesen bir husus yoksa iş kazası sayılıyor. İş yeri güvenliğini sağlamak da işverenin yükümlülüğü olup, hayatın olağan akışı çerçevesinde beklenmeyecek haller hariç iş kazası sayılan olay sayısı epey yüksektir.
|
01-08-2013, 13:44 | #15 | |||||||||||||||||||||||
|
Ortada bir kaza bulunmadığından söz konusu davranışlardan işverenin sorumlu tutulabileceğini sanmıyorum. İşveren işyeri içerisinde gerekli disiplin tedbirlerini aldıysa, iş yerinin niteliğine göre gerekli tıbbi imkanları da bulunduruyorsa olayla ilişkilendirilmemelidir. İş kanunu işverene kolluk gibi adli olayları önleyici tedbirler alma yetkisini vermez. Misal işveren işçinin üzerini arama yetkisine sahip değildir. Kendi aralarındaki kişisel husumet nedeniyle birbirini bıçaklayan işçilerin davranışının iş kazası olarak nitelendirilmemesi gerekir kanımca. |
15-08-2013, 18:23 | #16 |
|
Bizim İş Hukuku hocamızın söylediğini hiç unutmuyorum.İşyeri dahilinde işçinin başına ne gelir ise iş kazası kapsamındadır demişti.
|
16-08-2013, 08:48 | #17 |
|
Hukuki kavramlar sözcüklerden oluşur ama sözcüklerin sözlük anlamından daha kapsamlı anlam taşır. Öte yandan, kavramı oluşturan sözcükler yanıltıcı olacak kadar yetersizse sözcükleri değiştirmek gerekir.
Şimdi kullanılan ve yetersizliği gözle görülen "iş kazası" kavramını, uygulamadaki kabule göre "işyerinde yaralanma ve ölüm" diye değiştirmek ve değiştirilene kadar böyle anlamak doğru olacaktır diye düşünüyorum. Saygılarımla |
03-09-2013, 19:08 | #18 |
|
iş ile bağlantılı olup olmadığına bakılarak iş kazası değerlendirmesi yapılabilir. Kavganın çıkış sebebi iş ile alakalı ise iş kazası olarak değerlendirilebilir.
|
13-03-2020, 13:55 | #19 |
|
Işveren Yetkilisinin Işçiyi Darp Etmesi
Sayın meslektaşlarım, işveren yetkilisinin işçiyi işyerindeki ofisinde darp etmesi sonucu basit yaralama meydana gelirse bu olay bir iş kazası sayılacak mıdır ?
|
13-03-2020, 14:49 | #20 |
|
İş kazası: İşyerinde veya işin yürütümü nedeniyle meydana gelen, ölüme sebebiyet veren veya vücut bütünlüğünü ruhen ya da bedenen özre uğratan olayı,(6331 ISG yasası)
5510 SGK Yasası İş kazasının tanımı, bildirilmesi ve soruşturulması MADDE 13- İş kazası; a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada, b) (Değişik: 17/4/2008 - 5754/8 md.) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle, c) Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda, d) (Değişik: 17/4/2008 - 5754/8 md.) Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda, e) Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında, meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen engelli hâle getiren olaydır.(1) İş kazasının 4 üncü maddenin birinci fıkrasının; a) (a) bendi ile 5 inci madde kapsamında bulunan sigortalılar bakımından bunları çalıştıran işveren tarafından, o yer yetkili kolluk kuvvetlerine derhal ve Kuruma da en geç kazadan sonraki üç işgünü içinde, b) (b) bendi kapsamında bulunan sigortalı bakımından kendisi tarafından, bir ayı geçmemek şartıyla rahatsızlığının bildirim yapmaya engel olmadığı günden sonra üç işgünü içinde, c) (Mülga: 17/4/2008 - 5754/8 md.) (Değişik paragraf: 17/4/2008 - 5754/8 md.) iş kazası ve meslek hastalığı bildirgesi ile doğrudan ya da taahhütlü posta ile Kuruma bildirilmesi zorunludur. Bu fıkranın (a) bendinde belirtilen süre, iş kazasının işverenin kontrolü dışındaki yerlerde meydana gelmesi halinde, iş kazasının öğrenildiği tarihten itibaren başlar. Kuruma bildirilen olayın iş kazası sayılıp sayılmayacağı hakkında bir karara varılabilmesi için gerektiğinde, Kurumun denetim ve kontrol ile yetkilendirilen memurları tarafından veya Bakanlık iş müfettişleri vasıtasıyla soruşturma yapılabilir. Bu soruşturma sonunda yazılı olarak bildirilen hususların gerçeğe uymadığı ve olayın iş kazası olmadığı anlaşılırsa, Kurumca bu olay için yersiz olarak yapılmış bulunan ödemeler, ödemenin yapıldığı tarihten itibaren gerçeğe aykırı bildirimde bulunanlardan, 96 ncı madde hükmüne göre tahsil edilir. Sonuç : "İş yerinde" olduğu için sigortalının zarar görmesi iş kazası sayılır. |
13-03-2020, 16:11 | #21 | |||||||||||||||||||||||
|
iş kazasıdır, ancak 3. kişinin eyleminin işverenin sorumlu olması için illiyet bağını kesip kesmediği tartışılır. |
29-03-2020, 06:57 | #22 |
|
Bu konuda en doğru yaklaşım ABD hukukundan gelen bir kavramı kullanarak yapılabilir: "NEGLIGENT HIRING". Yani özetle, işveren işe işçi alırken, tedbirli davranmak, özen borcuna uygun seçim yapmak zorunda olmalı. Eğer "KUSURLU / İHMALKAR İSTİHDAM" yapmışsa, işe aldığı kişinin işyerindeki iş ile ilgili olmayan, kişisel hareketlerinden de sorumluluğu yoluna gidilmesi gerekir.
|
29-03-2020, 18:42 | #23 | |||||||||||||||||||||||
|
Cari hukukumuz bakımından TBK m. 66 hükmü bu ihtiyacı karşılamaktadır. 1. Adam çalıştıranın sorumluluğu MADDE 66- Adam çalıştıran, çalışanın, kendisine verilen işin yapılması sırasında başkalarına verdiği zararı gidermekle yükümlüdür. Adam çalıştıran, çalışanını seçerken, işiyle ilgili talimat verirken, gözetim ve denetimde bulunurken, zararın doğmasını engellemek için gerekli özeni gösterdiğini ispat ederse, sorumlu olmaz. Bir işletmede adam çalıştıran, işletmenin çalışma düzeninin zararın doğmasını önlemeye elverişli olduğunu ispat etmedikçe, o işletmenin faaliyetleri dolayısıyla sebep olunan zararı gidermekle yükümlüdür. |
30-03-2020, 11:43 | #24 |
|
Değerli meslektaşım sorunuza ilişkin güncel bir Yargıtay kararı arşivlemiştim. Umarım işinize yarar. İyi çalışmalar
Yargıtay 21. HD. 2017/5065 E. 2018/9163 K. "..Dosya kapsamına göre, sigortalının olay günü, aynı işyerinde birlikte çalıştığı davalı ... ile aralarında çıkan kavga sırasında, bu davalının eylemi neticesinde yaralanarak kaldırıldığı hastanede 02.08.2003 tarihinde vefat ettiği anlaşılmaktadır. İnsan yaşamının kutsallığı çevresinde işverenin, işyerinde işçilerin sağlığını ve iş güvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlü olduğu İş Kanununun 77.maddesinin açık buyruğudur. Öte yandan Borçlar Kanunu 55 ve Türk Borçlar Kanunun 66. maddeleri gereğince de “Adam çalıştıran, çalışanın, kendisine verilen işin yapılması sırasında başkalarına verdiği zararı gidermekle yükümlüdür.” Hal böyle olunca davalı işveren Belediye'nin adam çalıştıran olarak kusuru bulunmasa bile davalı ...... Filiz'in kusuruyla meydana gelen olay nedeniyle tazminat alacağından kusursuz olarak sorumlu tutulması gerekirken hakkında red kararı verilmesi hatalı olmuştur." |
10-04-2020, 18:48 | #25 |
|
iş kazası olarak bildirilmesi gerektiği kanısındayım.
|
04-05-2020, 10:27 | #26 |
|
İş kazası olup olmadığı ile işverenin kusurlu olup olmadığı farklı tartışma konularıdır. İşin görülmesi ile ilgili tüm kazalar iş kazasıdır. İşveren kusursuz sorumluluk kapsamında zararı tazmin etmelidir.
https://www.besler.av.tr/calisma-ala...arina-danisma/ |
19-05-2020, 15:11 | #27 |
|
Sosyal Güvenlik Kanunu yönünden iş kazasıdır. İş kazası sayılmasına rağmen bireysel iş hukuku yönünden işverenin sorumluluğuna gidilip gidilemeyeceğine somut olayın özelliklerine göre karar verilir.İşyerinde kavga olayında işveren adam çalıştıran sıfatı ile sorumlu olabilecekken ,örneğin kalp krizi sonucu ölüm SGK mevzuatı açısından iş kazası sayılmakla birlikte bireysel iş hukuku açısından işverenin tazminat sorumluluğuna gidilebilecek bir olay olmayabilir.
|
06-09-2020, 21:29 | #28 |
|
5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu 13. Madde;
a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada, b) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle veya görevi nedeniyle, sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş veya çalışma konusu nedeniyle işyeri dışında, c) Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda, d) Emziren kadın sigortalının, çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda, e) Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında, meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özüre uğratan olaydır. Bu fikre katılmasam da kanunda iş kazası tanımı yapılırken açık şekilde "Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada, meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özüre uğratan olaydır." demesi, illiyet bağı aranmadan olayın iş yerinde yaşanmasının iş kazası olarak kabul edileceği sonucunu doğurmaktadır. Dolayısıyla bahsettiğiniz vakıanın da iş kazası olarak değerlendirileceği kanaatindeyim. |
17-12-2020, 11:16 | #29 |
|
Kanunun düzenleniş şeklinden ve yargıtay kararlarından görüleceği üzere iş yerinde yaşanılan herhangi bir kaza sebebi ne olursa olsun iş kazası sayılacaktır.Yani işin görülmesiyle alakalı olup olmaması iş kazası olması niteliğini değiştirmeyecektir.
|
22-02-2021, 21:55 | #30 |
|
ben de iş kazası olmayacağı kanısındayım işçiyi git işyerinde döv tazminat al bizim türkler bunu kullanır bile
|
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
İş Kazası | MİNA | Meslektaşların Soruları | 25 | 07-01-2010 13:00 |
Trafik kazası davasımı iş kazası davasımı? | Yusuf ayık | Meslektaşların Soruları | 12 | 20-11-2008 17:41 |
Altındaki imza ikrar edilen sözleşme İİK 68.maddede belirtilen belgelerden sayılırmı? | Ayşe BİLGİÇ TAHTACI | Meslektaşların Soruları | 5 | 05-05-2007 19:59 |
İş Kazası | jurista | Meslektaşların Soruları | 2 | 23-04-2007 13:31 |
Adliye'de büyük kavga ; 13 yaralı | PINAR YILMAZ | Hukuk Haberleri | 9 | 21-01-2007 10:02 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |