boşanmada kusur kıyaslaması

Sayın meslekdaşlarım;

Kocanın, yaşadığı şehirde 22 Eylülde açmış olduğu (şiddetli geçimsizliğe dayalı) boşanma davasında kadının zina yaptığı iddia ediliyor.Kadın ise bu davadan habersiz, ayrı bir şehirden 24 Eylülde bir şiddetli geçimsizliğe dayalı dava açıyor ve şiddet mağduru olduğunu iddia ediyor.
Bu durumda davalar kocanın dava açtığı dosyada birleşecek.
Birleşen dosyalar itibariyle, yargılamada kim ağır kusurlu kabul edilmeli ? Ya da eşler eşit kusurlu mu sayılmalıdır? Bunu netleştiremiyorum ve bu durumu açıklayıcı bir Yargıtay kararına ulaşamıyorum.
İlginiz için şimdiden teşekkür ediyorum.

Zina yapıldığının tespitinin güçlüğü nazara alındığında şiddet gören kadının kusurunun daha az olduğu düşünülebilir.Kanun koyucu da böyle düşünüyor ki 4320 S.Y da şiddet halinde koruma tedbiri öngörülüyor.
Tabii olayları hakim takdir edecek.Ancak belirttiğim üzere kusur tespitinde daha somut vakıalara dayanan bir şiddet iddiası kusur tespitinde belirleyici olacaktır.Saygılar

İyi akşamlar. Her iki tarafında iddialarını ispatlaması halinde eşit kusurlu sayılmaları kuvvetle muhtemeldir.Yrgıtay'ın, sadakatsizliğin, sadakatsiz eşe hakaret etme hakkı vermediğine, bu durumda, hakaret eden eşinde eşit kusurlu sayılması gerektiğine dair kararları var diye anımsıyorum. Bulduğumda gönderirim. Saygılar

Sevgili meslekdaşlarım
tahmin ettiğim üzere bu konuda net ve kesin bir şey söylenemiyor, kadının eyleminin zina sayılabilecek şiddette olup olmadığına bakılmalı ve buna göre kusur kıyaslaması yapılmalı sanırım.Bizim dosyamızda kadının İnternet yolu ile başkası ile mesajlaşma şeklinde bir eylemi var .Yani görüşme-buluşma veya bedensel temasa varan bir ilişki içinde olmamış.Be durumun isbatı halinde şiddetin daha ağır kusur kabul edilebileceğini düşünüyorum ben.Ne dersiniz ?

Alıntı: Yazan aysun nalbant Sayın meslekdaşlarım; Kocanın, yaşadığı şehirde 22 Eylülde açmış olduğu (şiddetli geçimsizliğe dayalı) boşanma davasında kadının zina yaptığı iddia ediliyor.Kadın ise bu davadan habersiz, ayrı bir şehirden 24 Eylülde bir şiddetli geçimsizliğe dayalı dava açıyor ve şiddet mağduru olduğunu iddia ediyor. Bu durumda davalar kocanın dava açtığı dosyada birleşecek. Birleşen dosyalar itibariyle, yargılamada kim ağır kusurlu kabul edilmeli ? Ya da eşler eşit kusurlu mu sayılmalıdır? Bunu netleştiremiyorum ve bu durumu açıklayıcı bir Yargıtay kararına ulaşamıyorum. İlginiz için şimdiden teşekkür ediyorum.

Aşağıdaki linkte 7 no.lu mesajda aktardığım Yargıtay kararı yol gösterici olabilir.


http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=6108

Sn.Ergin'in eklediği karar noktayı koydu sanırım.Saygılar

merhaba. Ben HGK kararındaki bu görüşe katılmıyorum. Bir tarafın hukuka aykırı eylemi (sadakatsizlik) diğer tarafa, hukuka aykırı davranma (hakaret/kişilik haklarına saldırı) hakkı vermez kanımca. Sadakatsizliğin yaptırıı bellidir (boşanma,tazminat vs.)Diğer taraf, hakkını hukuka uygun yollardan aramalı diye düşünürüm. Aksi halde, diğer tarafa da, hukukun dışına çıkma yolu açılmış olur kanımca. Kanımca her olay kendi öznel şartları içinde değerlendirilmelidir. Saygılarımla.

Av.Suat bey, ilginiz için teşekkürler,
Sunulan yargıtay kararını okudum, karardaki olayın özelliklerine bakıldığında sadakatsizliğe karşı, ağır sözler sarfı söz konusu, bizim olayda ise sadakatsizliğe karşı bedensel şiddet söz konusu.
"Baldıran" rumuzlu meslekdaşıma katılmamak mümkün değil, her olayın özelliklerine göre Yargıtay görüşü oluşuyor.Sadakatsizlik sebebiyle mağdur olan eş boşanma-tazminat yollarıyla hakkını hukuken arayabilecek iken,eşine şiddet kullanması, hakkını hukuk dışında aramaya kalkışması anlamına geliyor ki bunun himayesi mümkün olmamalı.Av.Suat bey'in sunduğu karardaki durumdan biraz daha farklı bizim olayımız.Orada kadın hafif kusurlu kabul edilmiş, bu karardaki Yargıtay görüşü bizde de kıyasen uygulanırsa sadakatsizliğe karşı şiddet uygulayan eşin de hafif kusurlu sayılması gerekecek.Buna ben vicdanen razı olamıyorum.
Ama bu konuya ilgi gösteren tüm meslekdaşlarıma tekrar teşekkür ediyorum.