Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Süre uzatım tarihinin sonunun adli tatile denk gelmesi

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 26-07-2022, 11:48   #1
drako

 
Varsayılan Süre uzatım tarihinin sonunun adli tatile denk gelmesi

Meslektaşım bir dosyamda cevaba cevap dilekçesi için ek süre istemiştim.

1) Ek süre talebim 04.07.2022, karar tarihi 06.07.2022.

2) 1 aylık ek süre verdi hakim. Bu durumda cevaba cevap dilekçemin son günü hangi tarih oluyor? Adli tatillerde hakimlerin verdiği ek süre dahil değil ancak verilen 1 aylık süre kanunen hakimin takdir yetkisi kapsamında verdiği süre. Bu durumda son günüm adli tatil bitişi tarihi itibari ile mi yoksa adli tatil içinde dilekçemi sunmam gerekecek mi?Teşekkür ederim.
Old 27-07-2022, 13:08   #2
Av. HakanG

 
Varsayılan

Davanızda, yazılı yargılama mı, yoksa basit yargılama usulü mü uygulandığına göre cevap değişir
Old 27-07-2022, 13:09   #3
drako

 
Varsayılan

Yazılı yargılama üstadım. Mal paylaşımı davası.
Old 27-07-2022, 13:25   #4
Av. HakanG

 
Varsayılan

Cevabım yanlış olmuş. Şurada ayrıntılı bilgi var. https://www.hukukihaber.net/makale/y...r-h437513.html

Davanız, HMK 103 ile belirlenen davalardan olmadığından, cevap verme süreniz de 7 Eylül'e kadar uzamıştır kanaatindeyim.
Old 29-07-2022, 13:53   #5
drako

 
Varsayılan

Üstadım teşekkür ederim. Ben de adli tatil bitimine kadar uzayacağını düşünüyorum ama net olmadığından bu hafta içinde dilekçeyi yollamaya karar verdim. Teşekkür ederim.
Old 29-07-2022, 18:20   #6
Mozkul

 
Varsayılan

Konu burada tarttışılmıştır.

https://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=98059

Kanun, belirtilen sürelerin bazılarında, bunun en az veya en çok süre olduğunu düzenlemiştir. Örneğin; tanığa gönderilecek davetiyenin en az 1 hafta önceden tebliğ edilmiş olması gerekir.(m.243, 2). Cevap dilekçesinin hazırlanmasının çok zor yahut imkânsız olduğu durumlarda verilecek olan ek süre, bir aya kadardır (m.127). Hâkim, buradaki takdir yetkisini her somut olayın özelliğini dikkate alarak kullanacaktır; takdir hakkı kullanılırken, her iki tarafın karşılıklı menfaatleri ile usul ekonomisinin5 gözetilmesi esastır.(https://dergipark.org.tr/tr/download...le-file/179511) sayfa 3170

Burada hakimin verdiği süreler açısından bir örnek vermek gerekirse , karşı tarafın vermiş olduğu dilekçeye karşı beyan dilekçesi vermek üzere iki hafta süre verilmesine şeklinde karar verilmiş olması halinde böyle bir kararda belirtilen süre kanunda olmayan hakimin tayin ettiği bir süredir.

11. Hukuk Dairesi 2018/3469 E. , 2019/5316 K.

"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA


Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 07/12/2016 tarih ve 2015/844 E- 2016/1001 K. sayılı kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi'nce verilen 14/03/2018 tarih ve 2017/832 E- 2018/206 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, 6100 sayılı Kanun'un 369. maddesi gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, müvekkillerinin davalıların ortak olduğu şirketten kesin hükme bağlanmış işçilik alacakları olduğunu, bahse konu şirketlerden bu alacağın tahsil kabiliyeti kalmadığından davalıların şahsen ve müteselsilen sorumlu olmaları gerektiğini ileri sürerek işçi alacaklarının toplamı olan 30.000,00 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiştir. Davacılar vekili, sonraki tarihli beyan dilekçesiyle davaya yalnızca davacı ... için devam ettiklerini, diğerleri bakımından ati’ye terk ettiklerini beyan etmiştir.
Davalı taraf vekilleri, ayrı ayrı davanın reddini savunmuştur.
İlk derece mahkemesince tüm dosya kapsamına göre, davacı vekilinin hangi davacı için ne kadar istediğinin belli olmadığı, her bir davacının alacağı ilama bağlı olup alacak tutarlarının belli olduğu halde 30.000.- TL’nin tahsilinin talep edildiği, bu şekildeki talep yönünden her bir davacı için ne miktar kabul ya da ne miktar talebin reddedileceği hususunda hüküm kurulmasının mümkün olmadığı, taleplerini somutlaştırması için davacıya kesin süre verildiği halde süre içerisinde işlem yapmadığı gerekçesi ile davacılar yönünden davalılara karşı açılan davanın HMK 119/2 maddesine göre açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Kararı, davacılar vekili istinaf etmiştir.
Bölge adliye mahkemesince tüm dosya kapsamına göre, ilk derece mahkemesinin davanın açılmamış sayılmasına ilişkin kararının usul ve yasaya uygun olduğu, kamu düzenine aykırı olmadığı gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.
Dava, davacıların işçilik alacaklarının davalı şirket ortaklarından tahsili istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince, 6100 sayılı HMK 119/1-ğ hükmüne dayalı olarak, dava dilekçesinin açık talep sonucu içermediğinden bahisle verilen kesin sürede, anılan eksiklik giderilmediğinden davanın açılmamış sayılmasına, bölge adliye mahkemesince ise istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
HMK 119/2 hükmü gereği, dava dilekçesindeki eksikliğinin giderilmesi için verilen kesin süre, 1 hafta olarak öngörülmüş olup; bu süre uzatılıp kısaltılamaz. Somut olayda, davacılara verilmesi gereken 1 haftalık sürenin sonu, adli tatil içine tekabül etmiş olmakla, HMK’nın 104. maddesi gereği, sürenin adli tatil bitiminden itibaren bir hafta uzayacağı gözetilerek davacının, 07.09.2016 tarihli dilekçesinin süresinde verildiğinin kabulü gerekir.

Öte yandan; davacı tarafın verdiği 07.09.2016 tarihli dilekçe içeriğine gelince, bir davada birden fazla davacı bakımından toplu bir alacak talep edilmesi halinde, davacı yanca, belirsizliğin kendiliğinden ya da belirlenen süre içerisinde giderilmediğinden, mahkemece, her bir davalı için mütesaviyen yani eşit tutarda talepte bulunulduğunun kabulü gerekir. Bir başka deyişle; toplam dava değeri, davacı sayısına bölünerek her bir davacı için netice-i talep belirlenir. Bu suretle, 07/09/2016 tarihli dilekçe ile davacılardan sadece ... bakımından 714,28 TL (30.000,00TL/42) tutarında bir davanın varlığı söz konusu olup, belirlenen talebe göre dosya esasına girilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile verilen açılmamış sayılma kararına karşı yapılan istinaf isteminin bölge adliye mahkemesince esastan reddi doğru olmamış kararın anılan nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalılara iadesine, 11/09/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.








23. Hukuk Dairesi 2013/8984 E. , 2014/2998 K.

"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 23/05/2013
NUMARASI : 2010/110-2013/213

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

-K A R A R-

Davacı vekili, müvekkili arsa sahibi ile davalı yüklenici arasında imzalanan 31.01.2007 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca müvekkilinin edimini yerine getirerek bağımsız bölümleri davalıya devrettiğini, davalının ise edimini yerine getirmeyip inşaatı yarım bırakarak terk ettiğini, davalının en geç 20.05.2009 tarihine kadar inşaatı tamamlayıp anahtar teslimi sureti ile teslim etmesi gerekirken bu borcunu yerine getirmediğini, Kartal 3. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2009/214 D. İş sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporuna göre müvekkiline ait olan 6. normal kat dairedeki eksik ve ayıplı imalatlar toplamının 17.225,00 TL, 5. kattaki dairelerin eksik ve ayıplı işlerinin 15.775,00 TL 4. kattaki eksik ve ayıplı işlerin 16.075,00 TL ve çatı katındaki eksik ve ayıplı imalat toplamının 8.375,00 TL olarak belirlendiğini, binanın ortak yerlerindeki eksik ve ayıplı imalattan dolayı davacı payına isabet eden toplam bedelin 23.325,00 TL olarak saptandığını, sözleşmenin 16. maddesine göre davalının geciktirdiği her ay için aylık 1.000 USD'den toplam 9.000 USD ödemesi gerektiğini ileri sürerek, müvekkiline isabet eden daire ve çatı katına ait eksik ve ayıplı imalatlarla ilgili şimdilik 15.000,00 TL'nin, ortak yerlerdeki eksik imalat bedeli olarak şimdilik 10.000,00 TL'nin, inşaat süresinde bitmediğinden şimdilik 5.000,00 TL cezai şartın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş, ıslah yoluyla dairelerdeki eksik ve ayıplı iş bedeli talebini 25.080,00 TL'ye, ortak yerlerdeki eksik ve ayıplı iş bedeli talebini 18.818,00 TL'ye, cezai şart bedeli talebini 23.765,00 TL'ye arttırmıştır.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; taraflar arasında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığı, davacıya ait bağımsız bölümlerdeki eksik ve ayıplı iş bedelinin 25.080,00 TL olduğu, ortak yerlerdeki noksanlığın, davacının 50/110 olan tapu kütüğündeki payına göre 5.318,00 TL olup, 15.533 USD olan cezai şartın dava tarihi itibari ile karşılığının 23.765,00 TL olduğu, ortak yerler için 5.318,00 TL'nin hesaplanmış ise de, davacı tarafça bu iş için 7.500,00 TL sarf edilmiş olmakla bunların toplamının 12.818,00 TL tuttuğu, davacının bu talebe yönelik 5.000,00 TL fazla miktarda ıslah işlemi yaptığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davacıya ait bağımsız bölümlerdeki eksik ve ayıplı işler için 25.080,00 TL, ortak yerler için 12.818,00 TL, cezai şart için 23.765,00 TL olmak üzere toplam 61.663,00 TL tazminatın dava
tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin isteğin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyizi üzerine mahkemece, davalı vekiline eksik yatırılan 1.028,95 TL temyiz harcının tamamlanması için 7 günlük süre verildiği, aksi takdirde temyizden vazgeçmiş sayılacağı hususunda gönderilen 05.08.2013 tarihli muhtıranın 12.08.2013 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekilince eksik harcın 09.09.2013 tarihli makbuzla tamamlandığı anlaşılmıştır.
6100 sayılı HMK'nın 104. maddesi “Adli tatile tabi olan dava ve işlerde, bu Kanunun tayin ettiği sürelerin bitmesi tatil zamanına rastlarsa, bu süreler ayrıca bir karara gerek olmaksızın adli tatilin bittiği günden itibaren bir hafta uzatılmış sayılır.” hükmünü içermektedir. HMK'nın 104. maddesine göre bitmesi adli tatile rastlayan sürelerin yedi gün daha uzatılmış sayılması, sadece, adli tatilde bakılamayacak olan iş ve davalara ilişkin olup, HMK'nın tayin ettiği süreler içindir. Başka kanunların, özellikle maddi hukuka ilişkin kanunların tayin ettikleri hak düşürücü süreler ile zamanaşımı sürelerinin bitmesi adli tatile rastlarsa, bunların adli tatilin bitmesinden itibaren yedi gün daha uzatılmış sayılmasına imkân yoktur.(Bkz. Prof.Dr. Baki Kuru, "Hukuk Muhakemeleri Usulü" 6. Baskı Cilt: 5, sh. 5508 vd.)
Somut olayda, dava, taraflar arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı eksik ve ayıplı imalat bedeli ile cezai şartın tahsili istemine ilişkin olup, adli tatile tabi olan davalardandır. Mahkemece, davalı vekiline eksik temyiz harcın tamamlanması için gönderilen muhtırada HUMK'nın 434/son maddesine dayalı olarak 7 günlük süre verilmiş olup, bu sürenin bitmesi adli tatil zamanına rastladığından, sürenin HMK'nın 104. maddesi uyarınca ayrıca bir karara gerek olmaksızın adli tatilin bitiminden itibaren 1 hafta uzatıldığının kabul edilmesi gerekir. Bu durumda, davalı vekilince eksik harcın süresinde tamamlandığının kabulü ile temyiz itirazlarının incelenmesine geçilmiştir.

Taraflar arasındaki 31.01.2007 tarihli sözleşmenin 8. maddesi ile inşaatın süresi projenin resmi makamlar tarafından tasdiki tarihinden itibaren 15 ay olarak kararlaştırılmış, 14. maddesinde de inşaat süresinde bitirilmezse her ay için 1.000,00 USD cezai şart ödeneceği düzenlenmiştir. Taraflar adi yazılı ek sözleşme ile inşaatın teslim süresini 20.05.2009 tarihine kadar uzatmış olup, davacı da inşaatın bu tarihte tesliminin gerektiğini dava dilekçesi ile kabul etmiştir. Bu durumda, mahkemece, davacı tarafça 20.05.2009 tarihi ile dava tarihi arasındaki 9 aylık dönem için cezai şart istendiği hususu gözönünde bulundurularak bu dönem için hesaplanacak miktarın hüküm altına alınması gerekirken, davacının kabulü ve ek sözleşme hükmü gözardı edilerek asıl sözleşmedeki teslim tarihine göre hesaplama yapılan bilirkişi raporuna itibarla fazla cezai şarta hükmedilmesi doğru olmamıştır.
Öte yandan, HMK'nın 266/1. maddesi "Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir" hükmünü içermektedir. HMK'nın 281 ve 282. madde hükümlerinde de hakimin bilirkişi raporunu diğer delillerle birlikte serbestçe takdir edeceği, ancak bilirkişi raporunu yeter derecede kanaat verici bulmazsa bilirkişiden ek rapor ya da sözlü açıklama isteyebileceği gibi, başka bir bilirkişiden rapor alabileceği öngörülmüştür.
Davacı arsa sahibince, Kartal 3. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2009/214 D. İş sayılı dosyası ile 04.09.2009 tarihinde kendisine isabet eden 4, 5, 6 kat ve çatı katındaki daire ile ortak alanlardaki eksik ve ayıplı işler tespit edilmiş olup, tespitten sonra kendisine ait dairelerde ve binanın ortak alanlarındaki eksikliklerin kendisi tarafından tamamlandığı ileri sürülerek harcama belgeleri sunulmuştur. Davalı tarafça, sunulan harcama belgelerinin ve bilirkişi tespitlerinin fahiş olduğu yolundaki ısrarlı itirazlar bilirkişi rapor ve ek raporlarında cevaplandırılmamış, soyut ifadelerle asıl raporda bir değişikliğin söz konusu olmadığı belirtilmekle yetinilmiştir.
Öte yandan, her paydaşın ortak alanlarda payı bulunduğundan bu yerlerdeki eksik ve ayıplı iş bedelinden arsa sahibinin en fazla sözleşmedeki paylaşım oranına isabet eden miktar kadar talepte bulunulabileceği gözetilmelidir. Nitekim, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının kat irtifakına göre arsa payının 50/110 olduğu belirlenerek ortak alanlardaki eksik ve ayıplı işler ile ilgili davacının payına düşen miktar belirlenmiştir.
Bu durumda, mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi rapor ve ek raporlarının eksik ve ayıplı iş bedeli yönünden hüküm kurmaya elverişli olmadığı gözetilerek, uzman inşaat mühendisi ve mimar bilirkişinin de bulunduğu üç kişilik bilirkişi kurulu aracılığıyla mahallinde keşif ve inceleme yapılıp, tespit raporu, sözleşme, dosya kapsamı ve yukarıdaki ilke ve açıklamalar dikkate alınarak ve davacının 2009 yılında yaptırdığı delil tespitinde belirlenen rayice dayalı tespitleri esas almak suretiyle ve kendisini bağlayarak bu davayı açtığı ve davalının delil tespit bilirkişi raporuna miktar bakımından itiraz ettiği de gözetilerek, 2009 yılı serbest piyasa rayiç fiyatları ile davacıya ait dairelerde ve ortak alanlardaki eksik ve ayıplı imalat bedeli ile ilgili davalının itirazlarını cevaplar nitelikte gerekçeli, ayrıntılı ve denetime elverişli rapor alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Istinaf Süresinin Adli Tatile Denk Gelmesi Ve Sürenin Uzayip Uzamayacaği Mgul Meslektaşların Soruları 2 18-04-2019 18:25
Son gunu adli tatile denk gelen ıslah tebliği guney1988 Meslektaşların Soruları 4 07-09-2017 22:09
Şikayetin son günün adli tatile denk gelmesi detay82 Meslektaşların Soruları 1 02-08-2013 11:36
Adli Tatile Denk Gelen Yürütmenin Durdurulması Kararına Karşı İtiraz Mercii Neresidir ncoban Meslektaşların Soruları 2 27-07-2010 12:42
Cuma gününün Resmi Tatile Denk Gelmesi Durumunda Cumartesi gününün tatil olması İLKNUR SU Meslektaşların Soruları 2 22-04-2010 17:13


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06867599 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.