Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Gecekondu bölgesinde Muhdesatın Tespiti Davası?

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 25-01-2016, 12:19   #1
av. ömer sinikan

 
Varsayılan Gecekondu bölgesinde Muhdesatın Tespiti Davası?

Merhabalar, öncelikle uzun bir aradan sonra tekrar burada olduğum için mutluyum ve herkese sevgilerimi sunarım... THS ailesine selamlar...

Hemen sorumu sormak istiyorum;
Yaklaşık 20 kişinin iştrirak halinde hissedar olduğu bir ortaklığın giderilmesi davası var. Lakin burası imarlı bir yer değil ve üzerinde imara aykırı olarak değişik büyüklük ve kıymette evler ve dükkanlar yapılmış. Böyle bir durumda Muhdesatın Tespiti talebi hukuki olarak korunur mu? Mesela Belediye diyebilir mi; kardeşim sen, iskan izni almadan kendi kafandan ev yapmışsın vb?
Bu ilgili yer, arsa olarak kıymetli bir yer ama müvekkiler de masraf yapıp ev yapmışlar üzerine. Şimdi hiç ev yapmayan ile masraf yapanlar aynı mı olacak?
Muhdesatın Tespiti davası kabul edilir mi?
Teşekkür ederim.
Old 26-01-2016, 20:33   #2
GÜLSÜM ÖNAL

 
Varsayılan

Muhdesatın belirlenmesi ve buna bağlı alacak talebi kaynağını TMK.684 md. den almak olup, taşınmaz üzerinde ev,ağaç,ahır,odunluk,samanlık vs. de muhdesat kapsamına dahildir. Kaldı ki İmar affı,kamulaştırmasız el atma hallerinde dahi muhdesat bedelinin ödenmesine hükmedilmektedir... Bu hali ile somut olayınızda imarlı taşınmaz olup olmaması değil, TMK.684.mddesi gereği mülkiyet hakkının kapsamında değerlendirme yapılması gerekir.
Old 26-01-2016, 20:52   #3
Av. Hande Temeltaşı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av. ömer sinikan
Merhabalar, öncelikle uzun bir aradan sonra tekrar burada olduğum için mutluyum ve herkese sevgilerimi sunarım... THS ailesine selamlar...

Hemen sorumu sormak istiyorum;
Yaklaşık 20 kişinin iştrirak halinde hissedar olduğu bir ortaklığın giderilmesi davası var. Lakin burası imarlı bir yer değil ve üzerinde imara aykırı olarak değişik büyüklük ve kıymette evler ve dükkanlar yapılmış. Böyle bir durumda Muhdesatın Tespiti talebi hukuki olarak korunur mu? Mesela Belediye diyebilir mi; kardeşim sen, iskan izni almadan kendi kafandan ev yapmışsın vb?
Bu ilgili yer, arsa olarak kıymetli bir yer ama müvekkiler de masraf yapıp ev yapmışlar üzerine. Şimdi hiç ev yapmayan ile masraf yapanlar aynı mı olacak?
Muhdesatın Tespiti davası kabul edilir mi?
Teşekkür ederim.

Aşağıdaki Yargıtay kararlarına göre kaçak yapı hakkında açılan tespit davalarının reddedilmesi gerekiyor.

T.C YARGITAY 8.Hukuk Dairesi
Esas: 2014 / 25148
Karar: 2015 / 1609
Karar Tarihi: 27.01.2015

ÖZET: Taraflar arasında ortaklığın giderilmesi davası bulunmadığı gibi kamulaştırmaya veya kentsel dönüşüme konu olduğuna dair herhangi bir iddia, savunma, bilgi ve belge bulunmadığı dikkate alındığında, davacının muhdesatın aidiyetinin tespiti davası açmasında hukuki yararının bulunmadığı, bir başka deyişle dava şartının gerçekleşmediği dosyaya yansıyan bilgi ve belgelerle anlaşılmıştır. Hal böyle olunca davacının 7654 ada 12 nolu parsel üzerindeki 5 katlı binanın aidiyetinin tespiti davası açmasında hukuki yararının bulunmadığı, muhdesatın arzdan ayrı bir mülkiyeti olamayacağı ve taşınmazın tapu kaydında taraflar lehine herhangi bir hak bulunmayıp dava konusu yapı, kaçak yapı niteliğinde bulunduğu dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekir.(4721 S. K. m. 684, 722, 724, 729, 1012) (YİBK 22.12.1995 T. 1994/1 E. 1995/3 K.)

Dava: İ. A. ve müşterekleri ile M. P. ve müşterekleri aralarındaki muhdesatın aidiyetinin tespiti davasının kabulüne dair İstanbul 11. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 24.10.2013 gün ve 359/480 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalılar vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

Karar: Davacılar vekili, davacının 1970 yılında Seyrantepe Mahallesi, Murat Sokak, No:5 Kağıthane adresinde bir gecekondu satın alıp üzerine bina yaptırmaya başladığını, inşaatın 10 yılda bitirildiğini, davalılar ve çocukların binada oturmaya başladıklarını, tapu tahsis belgesi almak için başvuru yapıp 26.06.1983 tarihinde 2.000 TL yatırdığını, davalı oğullarının 1983-1984 yıllarında tapuda 7654 ada 12 parselde kayıtlı bu arsa üzerinde kendilerine ait gecekondu varmış gibi tapu tahsis belgesi aldıklarını öğrendiğini, bu belgenin iptalinin sağlanması için taşınmazın davacıya aidiyetinin tespiti bakımından davayı açtıklarını, davalının oğullarının bina yapımına katkılarının olmasının davacının ileride mülkiyete dönüşecek üstün zilyetlik hakkını kazandırmayacağını ileri sürerek, 7654 ada 12 parselde kayıtlı 402 m2 İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne ait arsa üzerine yapılmış bulunan binanın davacıya aidiyetine karar verilmesini istemiştir.

Davalılar vekili, davalıların bu arsada 1985 tarihli tapu tahsis belgesi ile hak sahibi olduklarını, binayı davalıların yaptırdığını, babalarının en küçük bir katkısının olmadığını, davalıların davacının damadı olan U. B. A. aleyhine fuzuli işgal nedeni ile tahliye davası açtıkları için böyle bir davanın kendilerine açılmasını sağladıklarını, binadaki bir dairenin davalılar tarafından 16-17 yıl önce 3. bir kişiye satılmış olduğu hususunu babalarının bildiğini, bu binada oturan babalarının her türlü ihtiyaçlarını karşıladıklarını, tespit davası açılması şartlarının oluşmadığını açıklayarak davanın reddini savunmuşlardır.

Mahkemece, davacı tarafından 1983 yılında arsa için tapu tahsis talebinde bulunulduğu, 21.06.1983 tarihli makbuzla arsa için para yatırıldığı, yine arsa üzerindeki gecekondu için davacının İSKİ ile 11.09.1979 tarih BE280978-8 nolu su aboneliği sözleşmesi yaptığı, davacının dava konusu arsa ve üzerindeki yapının maliki olduğu anlaşıldığından davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Bilindiği üzere TMK’nun 684/1.maddesi uyarınca kural olarak, bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur. 22.12.1995 tarih ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında da vurgulandığı üzere; Eşya Hukukunda, muhdesattan, bir arazi üzerinde arz malikinden başkasına veya bir paydaşa ait yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, sahibine arazi mülkiyetinden ayrı, bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak sağlamaz. Muhdesat sahibinin hakkı, sadece şahsi bir haktır (TMK 722, 724, 729) Ne var ki; TMK’nun 1012. maddesi hükmüne göre; malikin rızasıyla, kamu hukukundan kaynaklanan kısıtlamalar, Tapu Sicil Tüzüğü’nün belirlediği ayrık durumlar ve özel kanun hükümlerinde saklı hallerde tapu kütüğünün beyanlar hanesine muhdesatle ilgili şerh verilebilir. Başka anlatımla tapu kütüğünün beyanlar hanesine “beyanda” bulunulabilmesi için Medeni Kanun veya ilgili özel yasalarda bir düzenlemenin bulunması gerekir.

Muhdesatın aidiyetinin tespiti davasının hukuki yarar bulunması koşuluyla açılabileceği doktrinde ve Yargıtay uygulamasında kabul edilmektedir. Taraflar arasında görülmekte olan bir ortaklığın giderilmesi davasının varlığı yada taşınmazın veya üzerinde bulunan muhdesatın kamulaştırma işlemine tabi tutulması veya kentsel dönüşüme tabi olması halinde taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatlar hakkında aidiyetin tespiti davası açılmasında hukuki yarar bulunduğu benimsenmektedir. Hukuki yarar dava koşulu olup hukuki yarar bulunmaması halinde, davanın dava şartı yokluğundan reddi gerektiği kuşkusuzdur.

Taraflar arasında ortaklığın giderilmesi davası bulunmadığı gibi kamulaştırmaya veya kentsel dönüşüme konu olduğuna dair herhangi bir iddia, savunma, bilgi ve belge bulunmadığı dikkate alındığında, davacının muhdesatın aidiyetinin tespiti davası açmasında hukuki yararının bulunmadığı, bir başka deyişle dava şartının gerçekleşmediği dosyaya yansıyan bilgi ve belgelerle anlaşılmıştır. Hal böyle olunca davacının 7654 ada 12 nolu parsel üzerindeki 5 katlı binanın aidiyetinin tespiti davası açmasında hukuki yararının bulunmadığı, muhdesatın arzdan ayrı bir mülkiyeti olamayacağı ve taşınmazın tapu kaydında taraflar lehine herhangi bir hak bulunmayıp dava konusu yapı, kaçak yapı niteliğinde bulunduğu dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığından usul ve yasaya aykırı hükmün bozulması gerekmiştir.

Sonuç: Davalılar vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 12.000,00 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalılara iadesine, 27.01.2015 tarihinde oybirliği ile, karar verildi.

T.C YARGITAY 8.Hukuk Dairesi
Esas: 2013 / 14709
Karar: 2014 / 8941
Karar Tarihi: 08.05.2014

ÖZET: Bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatın aidiyeti arzın mülkiyetine tabi olduğuna, muhdesatların üzerinde bulunduğu arzdan ayrı bir mülkiyeti olamayacağına ve taşınmazın tapu kaydında davalılar lehine herhangi bir hak bulunmayıp dava konusu yapı, kaçak yapı niteliğinde bulunduğundan davanın reddine karar vermek gerekirken aksi yönde hüküm kurulması doğru olmamıştır.(4721 S. K. m. 684, 718) (6100 S. K. m. 297)

Dava ve Karar: İ. Ö. ve müşterekleri ile Trabzon Belediye Başkanlığı aralarındaki muhdesatın tespiti davasının kabulüne dair Trabzon 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 05.04.2013 gün ve 99/154 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

Davacı vekili, üzerinde vekil edenine ait iki katlı yapı bulunan 440 ada 6 parselin kentsel dönüşüm çerçevesinde TOKİ tarafından kamulaştırıldığını açıklayarak taşınmaz üzerindeki yapının davacıların ait olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.

Davalı Trabzon Belediye Başkanlığı vekili, TOKİ ile yapılan sözleşmeye göre, kentsel dönüşüm kapsamına alınan taşınmaz üzerinde herhangi bir hakları bulunmayan davacıların kaçak nitelikteki yapının tespitini isteyemeyeceklerinden davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

Mahkemece, taşınmaz üzerindeki yapı, davalı Trabzon Belediye Başkanlığı'nın izni ile inşa edildiğinden davanın kabulüne iki katlı yapının davacıların murisi M. Ö. tarafından meydana getirildiğinin tespitine karar verilmiştir. Hüküm, davalı Trabzon Belediye Başkanlığı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Toplanan deliller ve dosya kapsamından; dava konusu 440 ada 6 nolu parsel kadastro sonucunda, 21.04.1958 tarihinde, davalı Trabzon Belediyesi adına tescil edilmiştir. Tapu kaydının beyanlar hanesinde ise 9 nolu evin K. K.'a 8 nolu evin ise R. Ç.'e ait olduğu yazılıdır. Trabzon Belediye Başkanlığı ile TOKİ arasında düzenlenen sözleşmeye göre taşınmaz, kentsel dönüşüm projesi içinde kalmaktadır. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmişse de bu görüşe katılmak mümkün değildir. Şöyle ki, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 684. maddesi hükmünde, bir şeye malik olan kimsenin o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olacağı, TMK'nun 718. maddesi hükmünde de, arazi üzerindeki mülkiyetin kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsayacağı, bu mülkiyetin kapsamına yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere yapılar, bitkiler ve kaynakların da gireceği açıklanmıştır. Bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatın aidiyeti arzın mülkiyetine tabi olduğuna, muhdesatların üzerinde bulunduğu arzdan ayrı bir mülkiyeti olamayacağına ve taşınmazın tapu kaydında davalılar lehine herhangi bir hak bulunmayıp dava konusu yapı, kaçak yapı niteliğinde bulunduğundan davanın reddine karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.

Davalı Trabzon Belediye Başkanlığı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerindedir. Kabulü ile usul ve Kanuna aykırı görülen hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’nun 428. maddesi uyarınca bozulmasına, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/1. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalı vekiline iadesine, 08.05.2014 tarihinde oybirliğiyle, karar verildi.


Ancak bu kararlarda yapı kaçak da olsa az ya da çok arzın değerine etki edeceği ifade edilmiş.Umarım bir fikir verir.

T.C YARGITAY 7.Hukuk Dairesi
Esas: 2011 / 798
Karar: 2011 / 2197
Karar Tarihi: 05.04.2011

ÖZET: Olayda taşınmazdaki payını davacıya satan kişiler ile taşınmazda halen paydaş olan davalı taraf aleyhine koşullarının varlığı halinde B.K.nun 60/1. maddesinde öngörülen haksız zenginleşme hükümlerine göre alacak davası açma hakkı bulunmaktadır. Bu nitelikteki dava ise eda davası niteliğindedir. Kural olarak, öğretide ve yerleşik Yargıtay uygulamasında eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmiştir.(2942 S. K. m. 19) (1086 S. K. m. 567) (818 S. K. m. 60)

Dava ve Karar: Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:

Dava taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatın aidiyetinin tespitine ilişkindir.

Mahkemece davanın reddine karar verilmiş ise de dosyada toplanan deliller hüküm vermeye yeterli olmadığı gibi hükmün gerekçesi de yasal düzenlemelere uygun düşmemiştir.

Aidiyet tespiti davaları kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Taşınmaz üzerinde bulunan muhdesat yönünden derdest ortaklığın giderilmesi davası ya da kamulaştırma işlemi bulunmadığı takdirde bu dava görülemez. Bu kuralın aksi anlamından, dava konusu taşınmaz hakkında yapılan bir kamulaştırma işlemi veya açılmış bir ortaklığın giderilmesi davası bulunduğu taktirde, tespit davası açılabilmesine imkan tanıyan HUMK. 567 ve Kamulaştırma Kanununun 19. maddesi hükmünün açılan davada uygulanacağı, bu hallerde tespit davası açmakta hukuki yararının bulunduğu kuşkusuzdur.

Öte yandan: muhtesatı meydana getiren kişiler tarafından arsa malikleri aleyhine açılacak alacak ve temliken tescil ya da böyle bir taşınmazda kat mülkiyeti kurulması istemiyle açılacak davaların sonucunda verilebilecek kabul kararı, hukuken değer verilmesi mümkün bulunmayan kaçak yapı niteliğindeki muhtesatın yasallaştırılması sonucunu doğuracağından böyle bir kararın İmar Kanunu'nun kamu düzenine ilişkin emredici hükümlerine aykırı olacağı kuşkusuzdur. Bu nedenlerle kaçak yapıyı meydana getiren kişi tarafından kaçak yapı nedeniyle arsa sahipleri aleyhine açılacak alacak ve temliken tescil davalarının ya da üzerinde kaçak yapı bulunan taşınmazda kat mülkiyeti kurulması istemine ilişkin davaların dinlenmesine olanak bulunmamaktadır. Ne var ki, tespit davalarının sonucunda verilecek hükmün infaz olanağının bulunmadığı, bu hükümlerle sadece bir olgunun tespit edilmiş olacağı, henüz yıkılmayan ve bu hali ile kullanılarak yararlanılmaya devam edilen kaçak yapı niteliğindeki muhtesatın da az veya çok bir değerinin, en azından enkaz değerinin bulunacağı, ortaklığın giderilmesi davası sonucunda taşımazın üzerinde bulunan muhtesatla birlikte satılması halinde bu nitelikteki muhtesat nedeniyle satış bedelinin az veya çok artacağı, kaçak yapı niteliğinde olduğu gerekçesiyle muhtesata değer verilmemesi halinde taşınmazın satışından pay alacak olan diğer taşınmaz maliklerinin kaçak yapı niteliğindeki muhtesat nedeniyle meydana gelecek değer artışından haksız şekilde yararlanacakları ve sebepsiz zenginleşecekleri gözetildiğinde muhtesat aidiyetinin tespitine ilişkin davalarda muhtesatın kaçak yapı olup olmamasının sonuca etkisi bulunmadığının kabulü gerekir.

Somut olaya gelince; getirtilen tapu kaydından.dan dava konusu muhdesatın üzerinde bulunduğu 87 ada 11 parsel sayılı taşınmazda davacı tarafın paydaş ve taşınmaz hakkında taraflar arasında Kartal 2.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2006/1659 esas sayısına kayden görülen ortaklığın giderilmesi davasının derdest olduğu anlaşılmaktadır.

Şu halde davanın açılmasında davacı tarafın hukuki yararının bulunduğu ve az yukarıda açıklandığı üzere dava konusu muhdesatın kaçak yapı olup olmamasının görülen davanın sonucuna etkili olmadığı tartışmasızdır.

Hal böyle olunca; mahkemece davanın yazılı gerekçelerle reddedilmesinde isabet bulunmamaktadır. Ne var ki, dava konusu muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin tespitine karar verilebilmesi için, muhdesatın davacı tarafın tapuda paydaş olduğu tarihten sonra meydana getirildiğinin kanıtlanması gerekir. Davacı taraf taşınmaz üzerindeki muhdesat meydana getirildikten sonra taşınmazda paydaş olmuş ise, bu satın alma ile ancak taşınmaz üzerindeki muhdesatın da aynı oranda payını satın almış sayılır. Muhdesatın mukadderatı arza tabi olduğundan ve muhdesatın arzından ayrı satışa konu edilmesi mümkün olmadığından muhdesatın tümünün kendisine ait olduğunu öne süremez. Bu halde ancak taşınmazdaki payını davacıya satan kişiler ile taşınmazda halen paydaş olan davalı taraf aleyhine koşullarının varlığı halinde B.K.nun 60/1. maddesinde öngörülen haksız zenginleşme hükümlerine göre alacak davası açma hakkı bulunmaktadır. Bu nitelikteki dava ise eda davası niteliğindedir. Kural olarak, öğretide ve yerleşik Yargıtay uygulamasında eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmiştir.

Sonuç: O halde; az yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular göz önünde tutularak davanın esasına girilmeli, dava konusu muhdesatın kim tarafından ve ne zaman meydana getirildiği araştırılmalı, bu konuda taraflarca gösterilen tüm deliller toplanmalı, daha sonra sonucuna uygun bir karar verilmelidir. Mahkemece böylesine bir araştırma ve soruşturma yapılmadan, yersiz gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davacı tarafın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin ödenen 91,05 TL harcın istek halinde ilgilisine iadesine, 05.04.2011 gününde oybirliği ile karar verildi.

T.C YARGITAY 7.Hukuk Dairesi
Esas: 2008 / 4096
Karar: 2008 / 4718
Karar Tarihi: 06.11.2008

ÖZET: Dava taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatın mülkiyetinin tespiti istemine ilişkindir. Davacı tarafın davaya konu muhdesatın tek başına kendi adına ve hesabına meydana getirip getirmediğinin belirlenmesi ve sonucuna göre bir hüküm verilmesi gerekir.(4721 S. K. m. 683)

Dava: Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle, temyiz isteminin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, dosyadaki belgeler okundu, tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi. Gereği görüşüldü:

Dava taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatın mülkiyetinin tesbiti istemine ilişkindir.

Mahkemece bina nitelikli muhdesatın kaçak yapı niteliğinde olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç davanın niteliğine, yasal düzenlemelere uygun düşmemiştir.

Ortaklığın giderilmesi davasına bakan mahkemece taşınmazın üzerinde bulunan muhdesatla birlikte satışına karar verileceği, kaçak niteliğindeki binanın henüz yıkılmadığı, taşınmazın satılması halinde kaçak yapı niteliğindeki muhdesat nedeni ile taşınmazın satış değerinde az veya çok artma olacağı, davanın eda nitelikli bir dava olmadığı gözetildiğinde muhdesat aidiyetinin tesbitine ilişkin davalarda taşınmazın kaçak yapı olmasının red nedeni olamayacağı kuşkusuzdur.

Sonuç: Hal böyle olunca mahkeme taraflarca gösterilen ve gösterilecek tüm delillerin toplanması, davacı tarafın davaya konu muhdesatın tek başına kendi adına ve hesabına meydana getirip getirmediğinin belirlenmesi ve sonucuna göre bir hüküm verilmesi gerekirken davanın niteliğiyle bağdaşmayan yersiz gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi isabetsiz, davacı tarafın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde davacı tarafa iadesine, 06.11.2008 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Old 26-01-2016, 21:22   #4
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Alıntı:
bir ortaklığın giderilmesi davası var. Böyle bir durumda Muhdesatın Tespiti talebi hukuki olarak korunur mu?
Soru ortaklığın giderilmesi davası çerçevesinde sorulmuş. Bu nedenle:

T.C YARGITAY 8.Hukuk Dairesi
Esas: 2014 / 25148
Karar: 2015 / 1609
Karar Tarihi: 27.01.2015
''Taraflar arasında görülmekte olan bir ortaklığın giderilmesi davasının varlığı yada taşınmazın veya üzerinde bulunan muhdesatın kamulaştırma işlemine tabi tutulması veya kentsel dönüşüme tabi olması halinde taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatlar hakkında aidiyetin tespiti davası açılmasında hukuki yarar bulunduğu benimsenmektedir.''

Saygılarımla
Old 27-01-2016, 13:32   #5
GÜLSÜM ÖNAL

 
Varsayılan

Somut olayda taşınmaz mülkiyetinde sorun olmadığı gibi mirasçılar dışında 3.kişinin iyi-köyü niyetli ve- veya taşkın inşaat vs. de söz konusu değildir. Burada mülkiyet hakkı kapsamında değerlendirme yapılacak hukuki yararın varlığı kabul edilecektir.
Ancak ayrık durumlarda dahi iyiniyet şartları ile birlikte yapı malikinin hakları korunabilmektedir.....

''2981 Sayılı Kanunun 3290 Sayılı Kanun ile değişik 10/c maddesi de aynı doğrultuda hüküm getirmiştir.

Gerçekten, bir kimse kendisine veya yasanın himaye ettiği bir hakka dayanarak 3. bir şahsa ait bir taşınmaz üzerine ayrılmaz parça ( mütemmim cüz ) niteliğinde yapı inşaa etmiş imar uygulaması sonucu bu yer davacıya ait imar parseli içerisinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan kusurlu sayılamaz. İşte bu sebeple yukarda değinildiği gibi yasa koyucu imar parseli malikine karşı yapı sahibini koruma zorunluluğunu duymuştur. ( T.C.
YARGITAY 1. HUKUK DAİRESİ E. 2011/4780 K. 2011/7011 T. 9.6.2011
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Muhdesatın aidiyetinin tespiti davası k_bilge Meslektaşların Soruları 1 01-12-2015 22:40
İzalei Şüyu davasında karar kesinleşmeden muhdesatın tespiti davası mavi54 Meslektaşların Soruları 0 26-08-2015 20:11
muhdesatın tespiti ladre Meslektaşların Soruları 0 05-08-2012 10:32
Aidiyetin(Muhdesatın Mülkiyetinin) Tespiti Davası / Kesinleşme Kemosabe Meslektaşların Soruları 4 04-10-2011 22:03


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05830598 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.